Naperva

By xelpiss

11.2K 1.7K 3.2K

Bize gereken ışık değil, ateş. Gözlerini kırpmadan önünden geçen küçük kızı izlerken her şeyin bittiğinin çok... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
26
27
28
29
30
31
32
33
34
FİNAL

25

129 10 0
By xelpiss

*Lost in Echoes*

Keyifli okumalar 💐💐

Bazıları, kuzgunların varacakları yere kadar yolculara kılavuzluk ettiğine inanır. Bazılarına göreyse yalnız bir kuzgun görmek insana şans getirirken bir kuzgun sürüsü kötü şeylerin habercisidir. Savaştan önce bir kuzgun görmek ise zafer demektir.

Lina, zihninin en diplerinin dahi bürünmüş olduğu sessizliğiyle Ela'ya attığı konumdaki kafede otururken gözleri camdan dışarıyı gözlüyordu.

Birkaç saat önce, en sonunda delirdiğinin kanıtı olarak gördüğünü sandığı eski sevgilisi hâlâ zihninde soru işareti olarak kalmış tüm o sessizliğin ortasında duruyordu.

Onu görmüş olamazdı çünkü o,  gözlerinin önünde ölmüştü. Fakat çok gerçekçi duruyordu. Çok çok gerçekçi. Ve de canlı. Ama tüm o gerçekçi duruşuna rağmen Lina onu gördükten sonra ona doğru istemsiz bir adım attığında birden yok olmuştu.

Lina bunun nasıl olabildiğini anlamıyordu. Alkollü değildi bu yüzden sarhoş olamazdı yani Jeremy'i görmesinin nedeni bu değildi. Ve bu, sarhoşken görüyor olmasından daha kötüydü. Bu, işte en sonunda Lina'nın kafayı yediğinin kanıtıydı.

Kaskatı duruşunu biraz bozdu ve masaya yasladığı dirseklerini masaya iyice bastırıp kafasını kısa bir süreliğine avuçlarının içine aldı.

Delirmenin tam da zamanıydı zaten, diye düşünüyordu.

Kafasını tekrar kaldırıp gözlerini yeniden camdan dışarı dikti. Evden kimseye görünmeden çıkmıştı, çünkü peşine birileri takılsın istemiyordu, bu yüzden biraz daha temkinliydi. Yine Martin'in adamlarına yakalanmak istemiyordu.

Boğazının kuruduğunu fark ederek yutkunmaya çalıştı. İşe yaramayınca yüzünü buruşturdu. Ela gelene kadar bir şey sipariş etmek istememişti fakat şu an soğuk bir su alması gerekiyordu.

Eliyle garsona hafif bir işaret yolladı.

Yanına gelen garson yüzünde ufak bir tebessümle "Buyurun efendim." diye konuştu.

"Rica etsem bir bardak su alabilir miyim?"

Kendisini onaylayıp hızla masadan uzaklaşan garsonun arkasından baktı bir süre. Kısa boylu, sevimli bir genç kızdı. Kendisinden en az 6 yaş küçük olmalıydı. Kendisinin o yaşlardaki hali gözünü önüne geldi bir an. Andersonların yanında olduğu ilk dönemlerdi. Bağımlılığını atlatmak için uzun bir süre tedavi görmesinin ardından sonunda Andersonlarla yaşamaya başlamıştı.

Gözünü intikamın bürüdüğü ilk dönemdi.

Lina, Martin'in yanından kaçtıktan sonra illegal bir dövüş kulübünde kafes dövüşlerine katılıyordu Andersonlar onu bulmadan önce. O zamanlar gerçekten kafayı yemişti ve yaptığı tek şey durmadan dövüşmek ve uyuştucu almaktı.  Etraf çok da umrunda değildi. Birini öldürmüş olduğu gerçeğini de zihninin en köşe bucak yeri neresiyse oraya kilitlemişti. Yalnız olduğunu düşünmüyordu, Martin'in yanında yaşadıklarını, kendisine yapılanları ve kendisinin yaptıklarını... Hepsi sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyordu. Zaten aldığı haplar da dünler hiç olmamış gibi sanmasına neden oluyordu.

Hapları özellikle çıkacağı maçlardan önce alıyordu. Kullandığı bir çeşit tek vardı ve o da Martin'in özel olarak hazırladıklarındandı. Çok uzun zaman boyunca Martin'in haplarını satan kişi olduğu için başka kimlerin satacağını da iyi biliyordu. O yüzden o hapları bulmakta hiç zorluk çekmemişti.

Martin'in özellikle bu zehirinde Lina'yı cezbeden bir şey vardı. Hapı alınca kişinin vücuduna yüklediği ilk şey adrenalin oluyordu. İşte bu yüzden Lina maçlara çıkmadan önce özellikle hap alıyordu. Böylelikle tüm o öfkesine ve korkusuna bir de adrenalin eklenince Lina'yı durduran bir şey pek olmuyordu.

İşte böylece Lina, çok uzun süre boyunca dövüşlere katıldı ve katıldığı onca dövüşün içinden sadece iki tanesinde mağlup oldu. Biri Andersonlar kendisini yanına aldıktan sonra gizlice katıldığı bir dövüştü. Tedavisi bittikten kısa bir süre sonraydı. Her şey kafasında çok berrak ve açıkken buna artık dayanamayacağını düşündüğünden kafese girmeye karar vermişti. O kendisini öldüremezdi fakat birinin onu öldürebileceğini biliyordu ve bunun en iyi yolunun da kafese girmek olduğunu düşünüyordu.

Böylece o dövüşe gerçekten ölmek amacıyla katılmış ve kaybetmişti fakat rakibi o kadar aptal biriydi ki kendisini sadece bayılttığının farkında değildi. Lina'yı o zamana kadar tek bir kişi yenmişti ve o rakibinin de bu yenilmez dövüşçüyü ikinci yenen kişi olmak için gözünü hırs bürümüştü. Durum böyle olunca Lina ne yazık ki istediği gibi o maçtan cansız çıkmamıştı. Üstelik o gece kafese katılacağının haberini duyan Chris, Lucas ve Jeremy üçlüsünden çok büyük bir azar yemiş ve bir daha asla kafese katılamasın diye kendisini ciddi anlamda gözetim altında tutmuşlardı. O günden sonra gerçekten de Lina hiçbir dövüşe katılmamıştı.

"Selam." diyerek karşısındaki sandalyeyi çeken Ela ile elinde istediği suyla gelen garsonun masaya ulaşması aynı anda oldu. Lina garsona gülümsedikten sonra Ela'nın selamına ufak bir tebessümle karşılık verdi. Hazır garson yanlarındayken iki kahve sipariş etmelerinin ardından sonunda karşı karşıya oturuyorlardı.

"Umarım çok bekletmemişimdir." dedi Ela dirseklerini masaya yaslayıp hafifçe öne doğru eğilerek. Lina suyundan küçük bir yudum aldı. Ağzına gelen tatla yüzünü buruşturmamak için kendini zor tutmuştu. Neden bu kadar acı bir tada sahipti anlam vermemişti.

"Hayır, ben de yeni geldim sayılır." diye yanıtladı genç kızı kafasındaki düşünceleri belli etmeden.

"Güzel. Ekin'den kaçmak biraz zor oldu çünkü." dedi Ela gülerek. "Az kalsın peşime takılıyordum."

"Birlikte olduğumuzdan haberi olsa hemen gelir zaten." dedi Lina da gülümseyerek.

Ela, yanlarında olmayan kardeşine derin bir göz devirdi. Gerçekten de gelirdi.

"Bir planım var dedin." diyerek ikisinin de sabırsızlıkla beklediği konuya değindi Ela sonunda. "Nedir? Ne yapıyoruz?"

Lina, kızın daha planını bile duymadan kendisine uyum sağlayıp ne yapıyoruz diye sormasına çok memnun olmuştu. Ela'nın kendisine güvendiğini düşünmüyordu fakat anlaşılan yanılmıştı.

"Esra, en başta bana Uraz'dan Uraz'a da benden bahsederken içindeki iyilik için bahsetmemişti değil mi?" dedi Lina kaşlarını kaldırarak. Yüzünde sorar bir ifade vardı. "Yani belli ki bir planı vardı. En başta planının benim için olduğunu zannediyordum ben. Fakat hayır benim için değildi."

Ela anlamamışçasına yüzünü buruşturup kaşlarını çattı.

"Dediğin tek bir kelimeyi bile anlamadım."

"Yani en başta sandım ki sizleri bana haberdar etmiş olmasının nedeni bana zarar vermek. Fakat amacı yani ilk amacı bana zarar vermek değil. Uraz'a zarar vermek." Duraksadı. "Serin'e zarar vermek."

Ela sesli bir nefes verdi. Kızın dediklerini düşünüyordu. Evet, bir noktada haklıydı. Esra onlara zarar vermek için yanıp tutuşuyordu. Bu yüzyılın gizemi değildi zaten.

"Tamam da ben hâlâ onlara zarar vermek için neden işin içine seni kattığını anlamadım."

"Benim işte." dedi Lina kıza nasıl anlamazsın der gibi bakarak. "Esra onlara zarar veren kişinin ben olmasını istiyordu. Sandı ki ben aileye girdiğimde orayı da mahvedeceğim. Ve böylece hem onlara hem de sonunda kendime zarar vermiş olacaktım."

Ela bu defa "Neden aileye girince onlara zarar verecekmişsin ki sen?" diye sordu. Hâlâ anlam veremediği noktalar vardı.

"Çünkü. Ben kimin arasına katılsam onları mahvederim. O da bunu biliyor."

Ela, sonunda kızın demeye çalıştığını anladığında omuzlarını aşağı düşürdü.

"Lina..." dedi sessizce sadece. Kızın bir şeyler için sürekli kendisini suçlu buluyor olması ona haksızlıkmış gibi geliyordu.

"Hayır." dedi Lina sertçe araya girerek. "Bunu kendime acıdığım için söylemiyorum ya da sen bana üzül diye de değil. Bunu söylüyorum çünkü bu doğru. Kimin yanında olduysam oralar hep benim yüzümden paramparça oldu." Kafasını hafifçe yukarı kaldırıp iki yana salladı. "Yani Martin'i bile. Onu bile bir noktada parçaladım."

"Ama o hak etmişti." diye araya girdi Ela.

"Evet, ama sadece o hak etmişti. Geri kalanı hak etmemişti fakat konumuz bu değil." Yerinde doğrulup kararlı bakışlarını kıza dikti. "Bak, ben Esra'yı tanıyorum." dedi sessizce. "Herkesten daha iyi. Hatta belki de kendisinden bile daha iyi. O da bunu düşünüyor. Bu yüzden beni oyununa Harzemşahları araya sokarak dahil etti. Çünkü çok zorlanacağımı orayı da mahvedeceğimi bikiyordu."

"Ama yapmadın." dedi Ela genç kızın düşüncesini yanıltmak amacıyla. "Hiçbir şeyi mahvetmedin."

"Evet, ama bu çok zorlandığım gerçeğini değiştirmiyor."

"Ne demek zorlandığın? Neden?"

Lina bir an duraksadı.

Tanrı biliyor ya çok kez zorlanmış ve çok kez sınıra gelmişti. Onları da mahvetmeden kaçıp gitmeyi en başından beri istiyordu fakat bu noktada gidemeyeceğinin farkındaydı. Gidemezdi çünkü artık onlara çok alışmıştı.

"Yani hepiniz birbirinize o kadar bağlanmışsınız ki en sonunda birbirinizin evi olmuşsunuz. Ben buna en başta anlam veremedim çünkü sizi gördükten sonra aslında benim hiç evimin olmadığını fark ettim. Bu beni öfkelendirdi." Bir an duraksadı. "Bu beni öfkelendirdi çünkü benim de evim olabilirdi ama bu elimden ben daha doğmadan alındı. Görüyorsun ya bazı sınır noktaları vardır, bu benim sınırımın en üstündeki noktaydı ve bu noktayı geçmemek benim için çok zor oldu."

Ela kıza üzgün bir bakış attı. Haklıydı. Doğduklarından beri tanışıyor olabilirlerdi. Tıpkı Ekin ve Mert gibi Lina ve kendisi de çok yakın arkadaşlar olabilirlerdi. Ya da Lina'nın gözünden bakarsa bir babası, kardeşleri, mutlu bir hayatı olabilirdi.

Bunun farkındalığıyla kıza daha derin bir bakış açısıyla baktı. Gerçekten haklıydı. Her şey çok farklı olabilirdi ve Lina yanlarına geldiğinden beri sadece bunu görüyordu.

Ela buna rağmen kızın tüm bu yaşananları çok iyi karşıladığını fark etti. Gerçekten böylesine bir öfkeyle etrafa saldırıp belki de gerçekten bir şeyleri yoldan çıkarabilirdi.

Kırıcı bir gülümsemeyle "Gördün mü?" diye sordu Lina kızın bakışlarını fark edince. "Ne demek istediğimi anladın."

Ela kafasını sallayarak onayladı kızı.

"Evet, anladım. Fakat bu yine de elini attığın her şeyi mahvettiğini kanıtlamaz. Bu sadece haklı bir öfkeye sahip olduğunu gösterir."

Lina, genç kızın çabasına içten bir şekilde gülümsedi.

"Gelelim planımın ne olduğuna." dedi Lina  kızın dediklerine bir cevap vermeden. "Esra aileyi parçalamamı istiyorsa ben de bunu yapacağım."

"Nasıl yani?" diye sordu Ela kaşlarını çatarak.

"Ona tuzak kuracağım." dedi açıklarcasına. "Yanıma gelmesi için. Esra'yı bir yere çağırırsam asla gelmez çünkü onu gördüğüm ilk yerde öldüreceğimi biliyor fakat onun kulağına Lucas'ın ölümüyle iyice kafayı yediğim dedikodularının gittiğini düşün. Serin'i kaçırdığımı duyduğunu düşün. Nereye götürdüğümü öğrendiğini düşün. Bu hayattaki en öncelikli amacı Serin'i ortadan kaldırmak. Böyle bir fırsat ele geçirdiğinde ne yapar sence?"

"Serin'i mi kaçıracağız?!" diye sordu Ela şaşkınlıkla. Öyle ki bu cümleyi duyunca geri kalanına odaklanamamıştı bile.

Lina gözlerini devirdi.

"Saçmalama, tabii ki hayır. Hamile o bir kere. Asla bu olayların içine katmam onu. Fakat Esra'nın onu kaçırdığımı sanmasını sağlayacağız. Doğru kişilerin kulağına fısıldarsak kısa zaman içinde Esra'nın haberi olur."

Ela kısa bir an sessizliğe bürünerek planı kafasında oturtmaya çalıştı.

"Yani diyorsun ki," diye konuşmaya başladı en sonunda. "Yem atacağız ortaya ve o kendisi mi bizim ayağımıza gelecek?"

"Şey, amaç o." Kızın tereddüt eden bakışlarını görünce devam etti. "Biliyorum mükemmel bir plan değil fakat elimizdeki tek plan. Esra'yı başka hiçbir şekilde yakalayamayız. Yıllardır deniyorum fakat her ne kadar bundan nefret etsem de kaçıp saklanmakta çok iyi. Hazır böyle bir fırsatımız varken bunu geri tepemeyiz."

Lina'nın doğru söylediğinin farkındaydı. Esra'dan sonsuza kadar kurtulabilmek için ellerindeki en iyi fırsat buydu. Fakat planlarının çok fazla boşluğu vardı.

"Diyelim bu plana uymaya karar verdik peki babamlari, Uraz amcamları ve özellikle Yaren'i nasıl atlatacağız? Esra'nın duyacağı şeyi illaki onlar da duyacak farkında mısın?"

Lina sesli bir nefes verdi. En zor kısmının onları atlatmak olduğunu biliyordu zaten.

"Biliyorum, onun için de bir şey düşündüm. Serin hamile olduğu için son zamanlarda Uraz, Serin ile birlikte sessiz sakin bir tatile gitmeyi düşünüyordu fakat son olanlardan dolayı tatil planı yattı. Eğer sen Mert'i ikna edersen o da babasını tatile gitmeleri konusunda ikna edebilir. Böylece o ikisini denklemden çıkarmış oluruz. Babanı nasıl hallederiz bilmiyorum ama Yaren'e bizi engellememe karşılığında planımızı anlatırsak ve onu da plana dahil edersek bize zorluk çıkarmaz üstüne Savaş'ı da olaydan uzaklaştırabilir diye düşünüyorum."

"Neden Mert ile ben konuşuyorum?" diye sordu Ela kıza imalı bakışlar atarak.

"Çünkü seni dinler."

Lina'ya alaylı bir gülüş attı.

"Bu konuda asla benim söylediklerimi kabul etmez." Kıza anlamlı bir bakış attı. "Fakat sana karşı çıkamaz. Eğer sen konuşursan yani. Seninle gerçekten barışmayı istiyor o yüzden ondan yardım istersen bundan ölesiye nefret etse de seni geri çevirmez."

"Ben ondan yardım istemeyeceğim." dedi Lina yüzünü buruşturarak. Asla istemezdi ondan yardım falan.

"Plan yatsın mı Lina? Babamı ben halledebilirim. Yaren'i de dediğin gibi olaya kattığımız sürece bize zorluk çıkarmaz. Geriye sadece Uraz amcamlar kalıyor. Ki en önemlisi Uraz amca. Eğer o planımızı duyarsa ikimizi de hayatta evden bile çıkarmaz."

Lina'nın kendinden emin ifadesi kırılır gibi oldu. Esra'yı ortadan kaldırmak için tek şansları vardı. Ya şimdiydi ya da hiçti. Bu yüzden emin olamadı.

"Senden nefret ediyorum." dedi sonunda kıza ters bakışlar atarak. "Ve de Mert'ten."

Ela gülümseyerek arkasına yaslandı.

"Hayır, etmiyorsun. Hatta bizi sevdiğine eminim bile diyebilirim."

Lina ters bakışlar atmaya devam etti.

Kesinlikle nefret ediyordu.

O sırada Ela'nın telefonu çaldı.

"Babam arıyor." dedi kaşlarını kaldırarak. "Bizi duymuş olamaz değil mi?"

Lina'nın somurtkan ifadesinin aksine kendi esprisine gülerek telefonu açtı.

"Efendim babacığım?" derken Lina kızın ses tonunun birden nasıl değiştiğini fark etti. Daha şey konuşuyordu... prenses gibi. Daha nazlı. Bu onu şaşırtan bir farkındalıktı.

"Neden, ne oldu?"

Lina kızın ses tonundaki değişikliği düşünmeyi bırakıp Ela'nın gittikçe ciddileşen ifadesine kaşlarını çattı.

Ve Ela'nın kaşları karşı tarafı dinledikçe daha da çatıldı.

"Size inanamıyorum baba!" diye söylenince Lina iyice meraklanmaya başladı. "Gerçekten bizden habersiz bunu yaptığınıza inanamıyorum." Kısa bir süre karşı tarafı dinledi. "Tamam." dedi en sonunda sesli bir nefes vererek. "Tamam baba. Geliyoruz hemen. Lina da benimle. Tamam. Görüşürüz."

Telefonu kapattığında sıkkın gözlerini Lina'ya çevirdi.

"Ne oldu?" diye sordu Lina merakla.

"Gerçekten inanamıyorum." diye bir kez daha homurdandı Ela. "Babamlar," dedi hırsla. "Ve de Uraz amcalar gizlice bir operasyon düzenlemişler."

O sırada Lina'nın telefonu çalmaya başladı. Gözleri ekrana değdiğinde gördüğü isim Uraz olmuştu. Kaşlarını çatarak telefona uzanırken kulağı hâlâ Ela'daydı.

"Esra'yı yakalamak için bizden habersiz operasyon düzenlemişler."

Lina'nın telefona uzanan eli şaşkınlıkla havada kaldı.

"Ne?" diye sordu gözlerini kıza çevirerek.

"Evet. Ve asıl olay o da değil. Ellerinden kaçırmışlar. Yakalayamamışlar."

Telefon hâlâ çalmaya devam ediyordu.

"Babam eve gelmemizi söyledi acilen. Uraz amca da muhtemelen o yüzden arıyor. Babam, Esra'yı elimizden kaçırdık ve onu tuzağa düşürdüğümüz için kaçarken çok öfkeliydi dedi. Yani o deli elimizden kaçtı o kaçık öfkesiyle sizi bulup size bir şey yapmadan hemen eve gelinin açıklamasıydı bu."

Lina, telefonu eline aldı. Arama bir kez kapanmış fakat hemen ardından bir kez daha çalmaya başlamıştı.

"Artık kesinlikle Esra'yı ortadan kaldırmalıyız." dedi Lina telefonu açmadan hemen önce. "Yoksa benim bir şeyleri mahvetmemi beklemeden o saldırıya geçecek."

***
İyi bayramlar arkadaşlar 💞

Oy verip yorum yapmayı unutmayın, öpüldünüz bolca 💞💞

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 41.8K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
25.6M 909K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
2M 75.2K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
3.3K 503 62
KAYIP TAÇ TANITIM İnsanlar bereketli toprakları ekip biçmiş , uzun ve bolluk içinde seneler yaşamışlardı . Dünyanın tek hakimiydiler. Peki bir gün dü...