Balın

By eflalhatun

1.2M 73.4K 14.4K

●abi kurgusudur● Dimòniu ismi ilk olarak bu kitapta kullanılmıştır! İblis anlamına gelir. Senelerce kız çocu... More

⋆tanıtım⋆
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.7
0.8
0.9
ÖZEL BÖLÜM - 1
ÖZEL BÖLÜM - 2
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
100K !!
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
ÖZEL BÖLÜM - 3
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1

0.6

42.3K 2.2K 459
By eflalhatun

Medya : Balın ve Yiğit (temsili)

Yazar

"Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz anne?" dedi Şahin söylenen şeyleri sindirmeye çalışırken. Annesinin baştan sonra bir kaç gün içinde yaşadıkları deli saçması şeyleri sindirmek oldukça zordu. "Söyleyince ne olacaktı evladım? Ankaradasın şu an farkına mısın? Sen okuluna odaklan henüz hiçbir şey belli değil."

Annesinin haklılığından dolayı bir süre susmak zorunda kaldı. Söylemelerini isterdi ama. İlla bir şey yapacağından değil, sadece bilmek isterdi. Sonra aklına ufak kız geldi. Kendini onu yerine koymaya çalıştı ama yapamadı, böyle şeyler sadece filmde olur sanıyordu.

"Bu gün ne yapacaksınız peki?" dedi huysuzca. Annesi oğlunun bu tavrına gülüp kafasını sağa sola salladı.
"Hastaneye gideceğiz DNA işleri için ama Balın korkuyor hastanelerden. Onu oylamaya çalışıyor abinle kardeşlerin."

Şu an Cihan veya Yiğit yerinde olmayı o kadar çok isterdi ki, bu düşüncesiyle kıskanmasını engelleyemedi. "Tamam bir kaç güne orada olacağım, bana Balının resmini yollasana." dedi heyecanla. Fakat annesinin kaşları burnuna kadar inmişti. "Ne demek bir kaç güne orada olurum?" Şahin bıkkınca nefesini bırakıp gözlerini devirdi. "Valide hazretleri hani oğlun mezun oluyor ya, hani üniversiteler bir hafta sonra kapanıyor ya??"

Bade hanım duyduklarıyla mutlulukla gülümsedi, derin bir nefes bırakıp bir oğlunun daha yanına geleceği için sevincinden gözleri doldu. Ah Göktuğu da burada olsaydı, kim bilir hangi Allahın dağında yatıyordu şu an...

"Oy benim kınalı kuzum ne ara büyüdü de üniversiteden mezun oluyor ha? Sen gelme bebeğim mezuniyetin için biz oraya geleceğiz." Bade hanım salona doğru ilerleyip kucağında Balına oje süren eşine baktı. Çok güzel duruyorlardı. "Hayır siz gelmeyin, mezuniyete kalmayacağım." ailesini çok özlemişti ve mezuniyet falan istemiyordu. Buradaki insanların hiç birini istemiyordu. Ankarayı, ayazını pek severdi ama buradaki insanların hiç birine evsiz kalsalar ekmek vermezdi (bu nasıl benzetme ösekzkd)

"Sen bu saatten sonra anne terliği yemek istiyorsun herhalde, canın çekmiş sanırım." Bade hanım muzır bir sesle oğlunu azarlarken eşinin yanına oturdu. "Bak baban da kızıyor, o mezuniyete geleceğiz!" Eray bey eşini hiç takmadan Balınla oje sürmeye devam etti. Bade hanımın Balına aldığı siyah prenses gibi duran elbisesi vardı üstünde, saçları iki yana bağlanmış, masmavi gözleri parıl parıl bakıyordu.

"Babamın şuan umurunda olduğumu sanmıyorum anne." dedi Şahin eğlenen sesiyle. Babası ve minik kızın sesini duymuştu. İçi kıpır kıpır olurken daha fazla telefon konuşmasının uzatmak istemedi. "Bana ufaklığın resmini at annem bekliyorum."dedi ve Bade hanımın konuşmasına izin vermeden kapattı telefonu. Oğlunun arkasından saydırmayı unutmayan Bade hanım eşi ve Balını büyük bir dikkatle çekip oğluna gönderdi.

Kime : Kuşum 🦅


Kimden : Kuşum 🦅
Acil İstanbul'a gelemem gereken konular var

Kime : Kuşum 🦅

İstediğin kadar ağlayabilirsin oğluşum 😘

Şahin gördüğü güzellikle yerine çakılırken telefona bakmak isteyen arkadaşını engelledi. Arkadaşı olayı yanlış anlarken alaycı sesi yankılandı odada. "Hayırdır la, manita mı yaptın ne bu haller?"

"Sana ne oğlum bak işine tövbe ya." kalkıp üç oda bir salon olan evinde kendi odasına girdi. Tam kapıyı kapatırken arkadaşının sesi yankılandı tekrar. "Sende bir haller var ama çıkar yakında kokusu."

🛐

Yiğit Koroğlu

"Kız senin dişlerin üç beş tane zaten sakız mı çiğniyorsun bir de?" bana doğru koşarak gelen Balını bir hamleyle kaldırıp kucağıma oturttum. Hastaneye gelmiştik fakat Balın korkmasın diye halden hale giriyorduk son yarım saattir. O kadar çok gülmüştük ki bu gün çenemiz ağrıyordu resmen.

"Çakıj" (sakız) dedi Balın tatlı tatlı. Küçücük ağzına Allah bilir kaç tane sakız atmıştı da yanağı kocaman olmuştu. Alnından sulu sulu öpüp sevgi patlaması yaşayarak sıkı sıkı sarıldım. Annemler gelene kadar sessiz sessiz oturmaya devam ettik ardından dilime dolan şarkıyı fısıldamaya başladım kulağına.

"Sevdirdin kendini bana hiç sorma, bundan sonra sana gözüm gibi ben bakarım, seni hiç kimseler alamaz unutma, kimseler üzemez karşılarına ben çıkarım." bir o yana bir bu yana sallanarak Balının tatlı bakışlarıyla şarkı söyledim ona.

"Vermem seni ellere vermem Allah şahidim olsun" bu şarkıyı bir yandan kendime fısıldıyor gibiydim. Sözleri, içimden geçenleri anlatıyordu resmen. "Duydun mu kız, vermem seni kimseye." uzanıp son kez öptüm yanağından, kafasını aşağı yukarı sallayıp onayladı beni. "Ben senyen evyenicem" ( Ben seninle evlenicem) kahkaha atarak kendime doğru döndürdüm dizlerimde. Eğer kardeşimize olursa bu evde en çok beni seveceği anlamına geliyordu.

Bana bu kadar çabuk ısınmış olması yüreğimi sıcacık yapmıştı. "Demek benimle evleneceksin ha??" kafasını aşağı yukarı salladı bir kez. "Sös vel kimseylen evyenme" dedi tatlı bir ses tonuyla. İçim giderken saçlarını okşadım. "Söz güzelim."

o sırada hemşire kimliğine bürünmüş annem, adını bilmediğim bir odadan çıkıp yanımıza doğru gelerek Balından kan alınması gerektiğini söyledi. Korkuyla gözleri büyüyen Balın birden ağlamaya başlayınca elim ayağım birbirine dolanmıştı bile. Ağzındaki kocaman sakız yere düşerken umrumda bile olmadı. Kucağımdan atlamaya kalkışınca kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Kaçmaya çalışıyor bırak beni diye ağlıyordu. Sırf bu görüntüyü biraz daha görmemek için hızlı hızlı girdik odaya.

"Abi gelde Balının kolunu tut annem alamaz kanı böyle." daha da ağlayarak benden gitmeye çalıştı. Bana güvenmişti, ona hastaneye gitmeyeceğimize dair söz vermiştim ama daha sözümü tutamadan hastane yolunda bulmuştuk kendimizi. Şimdiyse güveni fena halde sarsılmıştı, hissedebiliyorum.

Abim telaşla yanımıza yaklaşıp Balının annem iğne yapmasın diye sağa sola salladığı minik kolunu tuttu. Bu onu daha da kahrederken ağlamaktan içi dışına çıkmış, koluna giren iğneyle kısa bir baygınlık yaşamıştı. Muhtemelen iğneye olduğu gibi kana da fobisi vardı Balının.

"Balın güzelim, hadi aç gözlerini. Abim hadi çiçeğim!" Cihan abim sedyenin üzerinde minicik kalmış Balının önüne çökerek eliyle saçlarının seviyordu. Annemin söylediğine göre DNA testi ve gerekli her şey en fazla bir hafta sonra çıkacaktı. Oturduğum koltukta gözlerimi uyanmayan ufaklığa döndürdüm.

Onu bırakan kişi bir mektubu geçtim ufak bir not bile bırakmamıştı. Bir şeyler yazmış olsaydı işimiz daha kolay olurdu. Aslında bulmak zor değildi ama uğraştırıyordu ya da üzüyordu. En basitinden örnek verecek olursak kolundan formaliteden kan aldığımız ve bu yüzden bayılan minik bir Balın vardı. Kim bilir bana nasıl kırgındı şu an.

"Babam nerede?" dedi Cihan abim sıkıntıyla. Hala yerde oturuyor Balının saçlarını incitmeden seviyordu. Son günlerde hepimizin içinde nazik ve babacan biri çıkmıştı. Normalde evi altına üstüne getirir evin içinde gece gündüz boks maçı yapardık ben ve Cihan abim. Fakat şimdi ev dağılmasın, Balına bir şey olmasın diye yan yana bile gelmiyorduk. "Karargahta sanırım. İstihbarattan Balının bilgilerini almaya gitmişti."

Kafasını aşağı yukarı sallayıp tekrar Balına döndü. "Sence olur mu?" diye soru soran bu kez bendim. Bana dönmeden nefesini bıraktı. "Ne olur mu?" gülümsedim. O kadar içten ve hakiki gülümsemiştim ki kendime şaşırdım. "Balın bizim kardeşimiz olur mu?"

Bir şey söylemedi. Belli ki o da emin değildi ve ne olacağını kestiremiyordu. Umursamadım, Balın uyanana kadar koltuğun üstünde kestirebilirdim sanırım.

🛐

Yazar

Eray bey öğrendiği şeylerin ağırlığıyla hastanenin önünde duran arabasından indi. Arabayı süren asker kapısının önünde selama durarak Eray beyin inmesini bekliyordu. Etraftaki meraklı bakışlar binbaşı görmenin verdiği heyecanla gözlerini kırpmadan bakıyorlardı arabaya

Derken arabadan tüm ihtişamıyla indi Eray bey. Yüzü sertti, bedeni gergin, elleri yumruk oluşmuştu. Dişlerini sıkmaktan kıracak hale gelmişti ama bunun farkında bile değildi. "Rahat ol burada dur aslanım. Aradığımda arabayı hazırlasın." dedi. Askerin emredersiniz komutanım kelimesini duymadan hastanenin girişine attı kendini. Sinirleri bozuktu, biri ona karışırsa cesedi bile çıkabilirdi hastaneden.

Bu yüzden kimseye takılmadan danışmadan eşinin nerede olduğunu öğrendi. 3. Kat 4. Oda dedi kendi kendine. Tekrar ede ede asansörü bekledi. Aklındaki düşüncelerden kendini kurtarmak istercesine ayağını sertçe vuruyordu yürürken. "Başlarım böyle işe!" hemen sağında duran geri dönüşüm kutusuna ayağını sertçe geçirerek gürledi. İlk kez canı bu kadar yanıyordu, küçük kız öğrenince ne yapacaktı?

3. Kat 4. Oda

Asansörden büyük bir boşluktaymış gibi indi. Gözleri dördüncü odayı görünce içindeki kırgınlık daha da büyüdü. O odaya girdikten sonra onlar için her şey değişecekti. Belki Koroğlu ailesinin canı çok yanmayacak, evlerini böyle güzel bir çocuğa açtıkları için mutlu olacaklardı ama Balın... Belki henüz çocuk olduğu için ona tam olarak gerçekleri anlatamayacaklardı ama büyüyünce kıyamet kopacaktı.

Gerginliği hat safhaya çıkarken düzensiz soluklarını düzene sokmadan açtı kapıyı. Ruhundaki bu yarayı nasıl kapatacaktı?

"Canım?" dedi Bade hanım. Eşini beklemiyor gibiydi. Ayağa kalkıp kollarını bedenine sardı. Eşinin dağılmış haline anlam verememişti. "O kadar mı kötü?" dedi sesi titrerken. Eşi cevap vermeden karısının omzuna koyduğu başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. İkisi de ne yapacaklarını şaşırmış halde birbirlerine sarılmış duruyordu ayakta öylece.

Onların bu haline dayanamayan Cihan "Sizi arka odaya alalım." demişti Balının saçlarını severken. Yiğit uzandığı koltuktan kıpırdandı. Gözleri kapalıydı ama gülüyordu. "Ne terbiyesiz çocuklar oldunuz siz böyle!" Bade hanım ters ters oğluna bakarken eşi de gülüyordu. Karısının son kez saçlarını öpüp dikleşti. Eşinin boyundan dolayı eğilmek zorunda kalmıştı. Hiç oyalanmadan Balına doğru ilerledi.

"çekil kenara" dedi Eray bey kıskançlıkla. Oğlunu ayağıyla köşeye ittirip, Balının yanına yatağın kenarına oturdu. Eli saçlarına gitti, dalgın dalgın yüzüne baka baka sevdi ufak kızı. "Eray sende var bir haller, ne öğrendin anlat hadi!" dedi Bade hanım. Sesinde heyecana dair tek bir iz bile yoktu. Saf korku ve endişe vardı sadece. "Ben..." dedi Eray bey güçlükle. Kendisi bile kaldıramamışken eşine çocuklarına, büyüyüncede Balına nasıl anlatacaktı?

"Sen ne baba? Anlat artık!" dedi Yiğit uzandığı yerden doğrulup. Babasının ağzından çıkacak her kelime kurşun yarasından daha acı verecekti. Hepsine. Öyle ki, yıllarca taşıyacakları yük Balının gözlerine bakarken yüreklerini yakacaktı. Yine de, bilmek istediler. Kızın gerçek sandığı yalanları, ardından gerçek olan her şeyi bir bir anlatırken hepsi perişan olacaktı. Tek biri bile enkazın altından sağ çıkamayacaktı.

"Balını bize bırakan öz annesiymiş" dedi güçlükle. "Kadın vahşice katledilmiş, Mardinde bulmuşlar..."

Ciğerleri yandı, odadaki tüm kasvet su olup boğdu hepsini. Hepsinin gözünde koyu kurşuni nihayetsiz bir yas dumanı vardı.

🛐

▪️Bu gün sadece hüzün var...

▪️Bu bölüm çok kısa oldu ya, sabaha doğru bir bölüm daha atayım mı?

▪️Oy vermeyi unutmayın olur mu sevgilerle 🧡

Balın ve Koroğlu ailesine karış tepkim wgzlgwlzvw

Continue Reading

You'll Also Like

146K 7.2K 19
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
1.6M 67.2K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
735K 32.8K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
393K 31.9K 48
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...