ELİSA

By 1Hayalkatili

917K 45.3K 10.5K

+18 Aşklarıyla birbirine bağlı iki kişi. Elisa ve Poyraz. Peki Elisanın hayatına gerçek ailesi girerse. Poyra... More

BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
KARAKTERLER
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
DUYURU
BÖLÜM 32
FİNAL
DUYURU

BÖLÜM 26

20.5K 1.1K 105
By 1Hayalkatili

Yorumlarınızı bekliyorum oylamayı unutmayın...

❤️


***

Heyecanla üstümü düzeltip aynadan kendime baktım.


Derin bir nefes verip aynaya bakarak göz kırptım.

Perçemlerimi kenara çektiğimde arkamı dönerek saçımın bozulup bozulmadığına baktım.


Saçlarımı ensemde topuz yapmıştım.

Odamın kapısı çaldığında girmesi için seslendim.

İçeri Ediz girdiğinde ona bakarak gülümsedim.

Kapıyı kapatarak yanıma geldiğinde üzerimi inceledi.

" Çok güzel olmuşsun."

Kafamı yana doğru eğerek gülümsedim.

" Teşekkür ederim."

Bende onu süzdüğümde üstünde her zamanki gibi bir takım vardı.

Beyaz gömleği ve siyah ceketiyle çok yakışıklı görünüyordu.

" Sende çok yakışıklı görünüyorsun."

Alayla bana bakıp " Her zamanki halim." Dediğinde yüzüm buruştu.

Yakışıklı piç

Uzanarak elimi tuttup elleri arasına aldığında kendine doğru çekti.

Ellerini belime dolayıp sarıldığında bende ayağımdaki topuklulara rağmen boyumun onun göğsüne geldiğinde parmak uçlarına çıkıp ellerimi boynuna dolayıp sarıldım.

Kafasını saçlarıma doğru uzatıp derin bir nefes aldığında şakağıma bir öpücük koymuştu.

" Doğum günün kutlu olsun küçük kedi."

Kaşlarımı çatarak geri çekildim.

" Tamam iyi hoş doğum günümü kutluyosun ama son kelime olmadı gibi."

Gülerek kafasını salladı.

" Bence tam yerinde oldu."

Somurtarak geriye doğru adımladım.

Ediz bana bir adım yaklaşıp " Bana ne zaman abi diyeceksin." Dedi.

Ona şaşkınca baktım.

" Sana abi dememi mi istiyorsun ? "

Kafa salladığında aklıma gelen şeyle ağzımı bükerek konuştum.

" Ben tanımadığım birisini kardeş istemiyorum, ben bu yaştan sonra kardeş istemiyorum bla bla bla."

Göz kırparak ona baktım.

" Noldu göt mü oldun."

Kaşlarını çatıp " Ne biçim konuşuyorsun sen abiyle. Dilini koparırım haa."

" Kopar, hele bi dene bak ben o zaman başka bir yerlerini koparmıyormuyum."

Kaşları dahada çatıldı.

" Ne diyosun sen ? "

Yüzümü buruşturup " Aman hemen fesat anla. Ben burnundan bahsediyordum."

Bana tabi tabi gibi bakıp tekrardan üzerimi süzdü.

" Hazırmısın ? "

Kafa salladığımda eliyle geçmem için gösterdi.

" Buyrun prenses."

Yüzümde ki gıcık bir gülümsemeyle ona bakıp perçemimi geriye doğru attım.

" Canım ben prenses değil kraliçeye layık bir insanım."

Önünden geçip kapıyı açıp odadan çıktığımda o da beni takip etmeye başladı.

Daha merdivenlerin başından beri kalabalık sesleri geliyordu.

Nerdeyse 70 kişiye yakın davet gönderilmişti.

Poyrazın arkadaşları benim arkadaşlarım ortak arkadaşlarımız akrabalar abimlerin arkadaşları...

Ohooo daha sayamadığım kadar kişi.

Salona girdiğimizde Poyraz hemen beni görüp yanıma geldi.

Gözlerim köşedeki hediye paketlerini gördüğünde gözlerim kocaman açıldı.

Resmen salonun heryerinde hediye paketi vardı.

Tekrar kazandık galiba.

İnşallah güzel şeyler almışlardır.

Poyraz yanıma gelip elimi tuttuğunda Ediz kaşlarını çatıp Poyraza baktı.

" Bir kerede şu kızı benim yanımdan alma."

Dişleri arasından konuştuğunda Poyraz şerefsiz gülümsemesini yüzüne yerleştirip elimden tuttuğu gibi beni bir masaya doğru çekiştirmeye başladı.

Poyraza baktığımda siyah gömleği ve siyah pantalonuyla her zaman ki gibi çok yakışıklıydı.

Kıskaaaaaaannnnn


Saçlarını düz bir şekilde yatırmıştı ve bir tutamı gözünün üzerine doğru geliyordu.

Ama sanki bir sorun vardı.

Durduğumda o da benimle durmuştu.

Masya çok yakındık ve masada yakın arkadaşları vardı.

Gömleğine bakıp tekrar ona baktım.

Dövmeleri görünüyordu.

" Sevgilim sanki şu düğmeler fazla mı açık olmuş ? Bence bir kaç düğme kapatabiliriz."

Bana sırıtarak bakıp yaklaştı.

" Kıskandın mı ? "

Etrafa baktığımda tanımadığım birsürü kız vardı ve bunlar Dilek hanımın davetlileriydi.

Aileleriyle beraber gelmişti.

Dişlerimi sıkarak Poyraza yaklaştım.

" Eğer ki 10 saniye içinde bu düğmeler kapanmazsa evlenene kadar evinde bir gün bile kalmam."

Hızla elimi bırakıp düğmelerini kapatmaya başladı.

Düğmelerini kapattığında gülümseyerek ona baktım.

" Aferin benim sevgilime."

Elimden tutup iki adım ilerdeki masaya geldiğimizde Poyrazın arkadaşları Poyraza bakarak gülüyordu.

Yusuf gülerek Poyraza bakıp konuşmaya başladı.

" Ne oldu Poyraz efendi hani eğer sevgilin olursa sana karışamayacaktı."

Kaşlarımı kaldırarak Poyraza döndüm.

Hemen bana dönüp konuştu.

" Vallahi aşkım senle tanışmadan önceydi."

Erkekler daha çok gülmeye başladığında Poyraz kaşlarını çatarak arkadaşlarına baktı.

Dilek hanım ilerden bana gel dediğinde Poyraza döndüm.

" Dilek hanım beni çağırıyor."

Alnımı öpüp " Beraber gidelim." Dedi

Kafa sallayıp arkadaşlarına görüşürüz diyerek Dilek hanıma doğru ilerlemeye başladık.

Yanına geldiğimizde abi tayfası+ ikiz buradaydı.

Biyo babada burdaydı.

Dilek hanımın konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.

" Kızım istersen direk pastayı kesip kutlayalım. Eğer şimdi istemezsen seni gelenlerle tanıştırayım."

Omuz silkip " Bence hemen pastayı keselim sonra tanışırım."

Kafa salladığında hazırladıkları masaya doğru ilerlemeye başladık.

Masanın arkasına geçtiğimde herkes fısır fısır konuşarak bana bakıyorlardı.

Emre ile birlikte kutlamıyorduk doğum günlerimizi.

Emreyle normalde ikiz olduğumuz için aynı doğum günümüz olması gerek ama ben eski doğum günüm hangisiyse hâlâ o günde kutlama taraftarıydım.

Emreyse benden 1 ay sonra doğum günüydü.

Mert elinde pastayla gelirken etrafta doğum günü şarkısı çalmaya başlamıştı.

Doğum günü pastası önüme geldiğinde dilek tutup üfledim.

Herkes alkışlamaya başladığında Poyrazla göz göze geldim.

Ellerini birbirine dolamış gülümseyerek beni izliyordu.

Geçen seneyi hatırladım.

Geçen seni ikimiz beraber kutlamıştık.

Ne kuru bir kalabalık ne de sahte sevgiler vardı.

Gerçek sevgi ve mutluluk vardı.

Şu an onununla beraber tekrar yalnız bir şekilde doğum günümü kutlamak isterdim.

-------------------------------------------

" Abi de."

Omuz silkip geri kaçtım.

" Demiyorum ya demiyorum."

Ediz oflayıp eliyle yüzünü kapattığında gülerek ona baktım.

Oturduğum yerden ayağa kalktım.

Resmen şu gelen gürültüler yüzünden başım ağrımıştı. Ve hâlâ devam eden gürültü başımı daha çok ağrıtıyordu.

" Ben bir su içip geleyim."

Poyraz bana göz kırptığında elimle öpücük atıp hızla mutfağa doğru ilerlemeye başladım.

Birden kolumdan çekilip kapıya yaslandığımda ağzımdan bir çığlık kaçmıştı.

Korkarak başımı kaldırdığımda o adamı görmemle korkum yine gün yüzüne çıktı.

" Sesini çıkarmıyosun ve burdan çıkıyoruz."

Kafamı hızla iki yana salladım.

" Hayır seninle gelmeyeceğim."

Karnıma batan sivri birşeyle gözlerim aşağıya düştü.

Karnıma bastırdığı bıçağı gördüğümde gözlerim dolmaya başlamıştı.

" Lütfen yapma bak ben sana hiçbir şey yapmadım."

Bana sadistçe sırıttığında gözlerimden bir damla düşmüştü.

Bir daha aynı acıları çekmek istemiyordum.

" Güzelim Ağlamana gerek yok gidicez şimdi."

Kaçmam lazımdı.

Çevremde göz gezdirdiğimde sert bir şey arıyordum.

Odada gözlerim gezinirken ses sisteminin fişinin buraya bağlı olduğunu gördüm.

Bağırsam müzik yüzünden sesim duyulmazdı ama eğer bu fişi çekip bağırırsam kurtulabilirdim.

Gözlerim önümdeki adama döndüğünde bana hâlâ sırıtarak bakıyordu.

Bakışlarımın odada gezdiğini farketmemişti çünkü bana odaklıydı şu an.

Psikolojisi gerçekten çok bozuktu.

Hastaneye kapatılması lazımdı.

Yoksa benim ölüm fermanımı yazacaktı.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

" Tamam seninle gelicem."

Kafasını bana doğru yaklaştırdı.

" Aferin benim küçüğüme, aferin." Sonunda uzatarak konuşmuştu. Sesi de şefkatli bir tını vardı.

Bıçak hâlâ karnıma yaslıyken geriye doğru bir adım attı.

" Kimseye birşey çaktırmadan arka tarftan çıkıyoruz. Kimseyle göz göze bile gelmeyeceksin."

Şimdide sesi buz gibiydi. Katılaşmış kaşları çatılmıştı.

Kafa salladığımda kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Kapıyı açmak için arkasını döndüğünde kapıyı açtığı an sırtına tekme atıp fişin yanına gittim.

Fişi çektikten sonra son sesimle çığlık atmaya başladım.

Odada çığlık çığlığa bağırdıktan sonra konuşmaya başladım.

" İMDAT. YARDIM EDİN."

Defalarca bağırmamı tekrarlarken hemen düştüğü yerden doğrulmuş bana doğru gelmeye başlamıştı.

Geniş odada ondan kaçarken bir yandan da bağırıyordum.

Bu sefer kaybetmeyecektim.

Aniden beni kolumdan tutup duvara yaslamasıyla elindeki bıçağı boynuma hizaladı.

Elini ağzıma bastırdığında odaya yaklaşan sesler ile rahat bir nefes aldım.

Gözlerindeki tehlikli pırıltılarla bana doğru yaklaştı.

" Sen benimsin. Bağırsanda çağırsanda benimsin. Yakalanacaksamda ilk seni sonra kendimi öldürürüm."

Korku dolu gözlerle ona bakarken aniden sırtımı göğsüne yaslayıp bıçağı tekrar boynuma bastırdı.

Tam o sırada da kapı açılmıştı.

Odaya ilk giren Boran bizi gördüğü gibi gözleri şaşkınlıkla açılırken odaya diğerleride dolmuştu.

Poyraz odaya girip gözgöze geldiğimizde bana gözlerindeki korkuyla bakmaya başladı.

Dilek hanım ve Murat bey de odaya girdiğinde beni görmesiyle Dilek hanımın ağzından bir çığlık çıkmıştı.

" FERHAT."

Murat Bey'in sert sesiyle arkamdaki kişi beni daha da kendine bastırdı.

Dilek hanım elini ağzına kapattığında gözlerindeki yaşları görebiliyordum.

" Bırak lan ikizimi."

Emre sert ve endişe barındıran sesiyle konuştuğunda gözlerimi sımsıkı kapattım.

" Merhaba eski sevdiğim. Sen değilsen kızın benim olacak. Sen olmadın ama belki kızın olabilir."

Arkamdakinin konuşmasıyla gözlerim daha sıkı kapanmıştı.

Murat bey sert sesini duyduğumda gözlerim açıldı.

" Bak Ferhat kızımı bırak. Karımada kızımda bulaşma. Yıllar önce olmuş bir olay yüzünden kızımı esir alamazsın."

" ALIRIM. BEN DİLEĞİ SEVİYORDUM AMA SEN BENİM ELİMDEN ALDIN ONU. ŞİMDİ YA KIZIN BENİMLE BERABER BURDAN ÇIKACAK YA DA İKİMİZİNDE ÖLÜSÜNÜ BURAYA YIKARIM."

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında bıçağı daha da boynuma bastırmıştı ve boynumda keskin bir acı hissetmiştim.

Öne doğru eğik olan başımı inleyerek yukarı kaldırdığımda göğüs arama doğru akan sıvıyı hissettim.

" SİKERİM LAN SENİ BIRAK KARDEŞİMİ."

Ediz bize doğru bir adım atarken arkamdaki kişi bir adım geri gitmişti.

Vücudum tir tir titrerken gözlerimi Poyraza çevirdim.

Gözleri boynumdayken vücudu baştan aşağı titriyordu.

Bu daha da gözlerimi doldurduğunda gözlerimdeki yaşlar çoğalmıştı.

Dilek hanım " Ferhat nolur yapma. Kızım o benim. Ben evlendim ve kızım bu konulara çok masum. Nolur bırak kızımı." Ağlayarak konuştuğunda arkamdaki kişi belimdeki elini dahada sıklaştırdı.

Ağzımdan bir hıçkırık daha kaçarken beni kurtarmaları için gözlerine yalvarır bir biçimde bakıyordum.

Ama nerdeyse kurtarmaları imkansızdı çünkü ani bir hareketle direk boynumu kesebilirdi.

Ağzımdan bir bir hıçkırıklar çıkarken Poyraz boynuma bakıyor diğerleri arkamdaki kişiye beni bırakmaları için konuşuyordu.

Ama nafile. Hiçbir şekilde olumlu cevap vermiyordu.

Hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalıştım.

" A-abi lütfen kurtarın beni."

Edizin gözlerine bakarak kurduğum cümleyle kaskatı kesilmiş bir şekilde bana baktı.

" Nolur kurtarın çok korkuyorum. Baba lütfen kurtarın."

Ağlarak kurduğum cümlelerle herkes gözündeki yaşlarla ve kaskatı bir şekilde bana bakıyordu.

" Bu adam beni yangında bırakan adam. Okulda da sıkıştırdı beni."

Herkes beni donmuş bir şekilde dinlerken arkamdaki kişiden de ses çıkmıyordu.

Edizin gözlerinde aniden sinir belirdiğinde Polis siren sesleri gelmeye başlamıştı.

Murat bey gözlerindeki yaşları silip konuşmaya başladı.

" Ne istiyorsun kızımı bırakmak için."

" Bir şey istemiyorum. Bu odadan çıkıcaz ona karşılık Elisamı öldürmeyeceğim."

Polisler odaya girdiğinde gözlerim Poyraza döndü.

Nefesini tutmuş bir şekilde bana bakarken bir eliyle kalbini tutuyordu.

Gözleri dolmuştu ve ağlamamak için kendini tuttuğu belliydi.

Polisler bir kaç bağırmadan sonra arkamdaki kişinin dediğini kabul ettiklerinde gözlerim kararmaya başlamıştı.

Kapıdaki herkes odanın diğer tarafına geçtiğinde yalvarmaya başladım.

" Lütfen beni onla göndermeyin lütfen."

Yalvararak konuşmamla herkes bana üzgünlükle bakarken arkamdakine tedbirlikle bakıyorlardı.

Yavaşça salondan geri geri yürüyerek çıktığımızda davetliler bana dehşetle bakıyorlardı.

Gözlerimdeki yaşlar kendini belli ederken vücuduma yayılmış korku boynumdaki acıyı hissettirmiyordu.

Bahçeye çıktığımızda geri geri temkinlice yürürken duyduğum silah sesi ve boynumdaki ve belimdeki kolların çekilmesiyle yere doğru düştüm.

Elim boynuma gittiğinde gözlerim o adamı tuttan kişiye kaydı.

Elindeki silahın ucunu üfleyip bana göz kırptı.

Aliydi bu.

Ona minnetle bakarken kafamın yere düşmesiyle aniden birinin kolları arasına girmiştim.

Kafamı yukarı doğru kaldıramazken gözlerimi yukarı doğru kaldırdım.

Beni tutanın Ediz olduğunu anladığımda hızla kucağına almıştı.

Poyrazın yanıma hızlı ama titrek adımlarla geldiğini gördüm.

Yanıma çöküp ellerini boynuma bastırdığında aynı anda gözünden yaş gelmişti.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken bana seslendiklerini duyuyor ama tepki veremiyordum.


Merhabalar.

Bu gelen bölüm ve Çiçek için gelen bölüm kısaydı biliyorum.

Neden kısa geliyor çünkü köy evindeyim ve herkes bana çok telefon oynuyorsun diyerek kızıyorlar. Eee bende haliyle bölüm yazamıyorum.

Anca belki geceleri yazabiliyorum.

Umarım anlayışla karşılarsınız.

Birde bu kitabı bu iki ay içinde final yapmak istiyorum.

Çiçek için finale daha var.

Çiçek için bölümde Pazartesi veya Salı gelir diye tahmin ediyorum.

Sizleri seviyorum 💕

Continue Reading

You'll Also Like

2M 73K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.3M 89.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
522K 19.1K 49
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
830K 37.6K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...