KAN BAĞI

By Nava2018

149K 9.6K 7.4K

Okuyabileceğiniz en iyi aile kitabı. ♠️ "Bir Akarcalı olmak ne demektir biliyor m... More

0.5• TANITIM
1.BÖLÜM• AİLE
2.BÖLÜM•SIRLAR
4.BÖLÜM•ARAF
5. BÖLÜM•YIKIM
6.BÖLÜM• YILDIZ
7.BÖLÜM•VENÜS
8.BÖLÜM•DOMİNO
9.BÖLÜM•MEDYA
10.BÖLÜM• D-EVRİM
11. BÖLÜM•OKUL
12.BÖLÜM•GÜNAHKÂR
13. BÖLÜM•LANET
14. BÖLÜM•DENGE
15.BÖLÜM•KONSEY
16. BÖLÜM• PRANGA
17.BÖLÜM• G-AZAP
18. BÖLÜM • RAGNAROK
19. BÖLÜM•YAZGI

3.BÖLÜM•MASKE

8.3K 530 195
By Nava2018

Medya: Drink Before The War

Selaammm!

Bu kitaba an itibariyle geri dönüş yapmış bulunuyorum. 

Keyifli okumalar ❤️

♠️

"Sır kapıları aralandığında, maskeler düştüğünde kalpler de bir olacaktı."

♠️

"Hemen yapışmışsınız kıza!"


"Uyurken çok güzel değil mi?"

"Sessiz olun onu uyandıracaksınız."

Akarcalı erkekleri söylenerek uyuyan Lema'yı izlerken Reha ve Deha onlara göz devirdi. Lema kulağına dolan seslerle huysuzca homurdanarak birkaç kez dönmüş ve yeniden uykuya dalmıştı.

Akel elini ağzına kapatırken haylaz bir gülüş dudaklarından kaçmıştı. Diğerleri de gülmemek için kendini sıkarken elbette bunun sebebi Lema hareket ettikçe açılan örtüden gözüken ayıcıklı pijamalarıydı.

"Çok tatlı uyuyor!" Reha yatakta oturur pozisyona gelirken kocaman açtığı gözleriyle hayranlıkla Lema'yı izliyordu.

"Kızımı rahat bırakın sizi haytalar!" Agâh bey oğullarına kızarken kendisi de kızını izlemekten gözlerini çekemiyordu. "Hadi herkes kahvaltıya."

Eflah boğazını temizleyerek kollarını göğsünde birleştirdi ve gözlüklerinin üstünden onlara baktı. "Ben Lema'yı uyandırırım. Siz gidin." Herkes hiddetle Eflah'a baktığında bakışları ne yapmaya çalıştığını biliyoruz der gibiydi.

"Ben uyandırırım Eflah. Hadi abim ikileyin." Pars'ın sert çıkan sesiyle Berge umursamazca omuz silkti. "Ben de uyandırabilirim."

Hepsi kendi içinde tekrardan bir tartışmaya girdiğinde Agâh bey kızının evine şimdiden nasıl renk getirdiğini görebiliyordu. Onların sesinden uyanan Lema'nın huysuzca konuşmasıyla herkes sessizleşti.

"Ne oluyor ya?"

  Yattığı yerden doğrulmuşken tamamen cam olan tavandan dolayı yüzüne vuran güneş ışıkları gözünü acıtmıştı. Yumruk yaptığı eliyle bir gözünü ovuşturmaya başladığında dudakları büzülmüş, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu görüntü odadaki herkesin aklını uçururken kendine ilk gelen Agâh bey olmuştu.

"Yok bir şey babacığım, gel elini yüzünü yıkayalım." Agâh bey kızını kucakladığında Lema memnun mırıltılar çıkararak başını Agâh beyin göğsüne yaslamıştı.

"Bir insan nasıl bu kadar tatlı olabilir?" Reha, hayran hayran konuştuğunda gözleri bir an olsun ondan ayrılmıyordu.

"Rahat bırakın kızımı. Hadi siz kahvaltıya, biz de birazdan geliyoruz." Agâh bey kucağında ki Lema ile lavaboya ilerlerken hepsi memnunsuz surat ifadeleriyle kat asansörüne ilerlemeye başlamışlardı.

Lema yüzünün yıkanmasıyla kendine gelirken gömleğinin kollarını geriye sıvamış, kendisiyle bir bebek gibi ilgilenen Agâh beyi görünce utanarak gülümsedi.

"Kusura bakmayın, sizi uğraştırmış olmalıyım."

Agâh bey onu duymamış gibi havluyla onun yüzünü nazikçe kurulamaya başladığında Lema şaşkınca onu izliyor ve kalbinin heyecanla hızlı hızlı çarpmasına engel olamıyordu. Bir babaya sahip olmak böyle bir şey miydi?

"Duymamış olayım. Seninle seve seve uğraşırım güzelim." Agâh beyin dudakları yukarı kıvrılmışken söylediği cümlelerle ve hareketleriyle Lema'nın babasına aşık bir kız çocuğuna yavaş yavaş dönüştüğünden habersizdi.

Agâh bey ve Lema yemek salonuna girdiklerinde Lema herkesin onları beklediğini anlamıştı. Derin bir nefes verirken üstündeki bakışlarla ister istemez geriliyordu. Reha ve Deha'nın arasında kalan boş sandalyeye oturduğunda masadaki sessizliğin sebebi herkesin gözünü bile kırpmadan onu izliyor olmasıydı. Lema boğazını hafifçe temizleyerek konuştu.

"Günaydın."

Herkes sırayla 'günaydın' demeye başlarken Agâh beyin oturmasıyla herkes yemeklere saldırmaya başlamıştı. Lema bir kuş sütünün eksik olduğu kahvaltı masasına şaşkınca bakarken Reha ve Deha'nın iki elden tabağını doldurduğunu gördü. Geniş ve büyük olan masada Lema'nın uzanamayacağı her şeyi onun tabağına koyuyorlardı.

"Bu çok fazla bana." Reha ve Deha doldurmaya devam ettiğinde dehşet içinde sesi yükseldi.

"Mümkün değil bitiremem!" Duyduğu kıkırtılarla Lema sessizce homurdanırken Akarcalı'ların yeni oyuncağı olduğunu anlamıştı.

"Doyduğunda bırakırsın abim. Reha, Lema'nın tabağına gözleme de koy aslanım. Akel hepsini bitirecek yoksa." Eflah'ın dediğiyle Lema'nın gözleri Akel'in tabağına kaymıştı. Gözlemelerden oluşmuş küçük tepeye bakarken yanaklarının içini dişleyerek gülmemeye çalıştı.

"Ha ha ha. Bu mükemmel bedenimin daha da mükemmel olması için yemek yemeye ihtiyacı var. Siz ne anlarsınız?" Akel gözlerini devirerek konuştuğunda haylaz bakışları sık sık Lema'ya uğruyordu.

"Kahvaltını ederken bize biraz kendinden bahsetmek ister misin? Seni daha iyi tanımak istiyoruz." Agâh bey sakin olmaya çalışsa da heyecanlı çıkan sesiyle Lema hafifçe güldü ve hevesle başını salladı.

"Kendi YouTube kanalım var. Buz pateni yapmayı çok seviyorum ve şimdiye kadar da iki filmde oynadım. Birkaç reklam da yer aldım ve modellik de yaptım.Kendimce bir kitlem var." Lema bunları hızlı hızlı söylerken bir yandan pankekine Nutella sürüyordu.

"Bunları zaten biliyoruz. Sosyal medyayı sallıyorsun!" Berge'nin sitemle söylediği cümleler Lema'nın hoşuna giderken çikolatadan gözükmeyen pankekinden kocaman bir ısırık aldı.

"Bu tiple fenomen olmuş bir de. Şu tatlılığa bak gören aşık oluyordur." Berge kısık bir sesle sitemini sürdürürken gözleri kendinden geçmiş gibi çikolatalı pankek yiyen kızdaydı. Lema çikolatalı pankekinin arasına çilek sıkıştırdığında anlatmaya devam etti.

"Resim çizmeyi, müzik dinlemeyi, dans etmeyi..."diye sayarken başını tabağından kaldırdı ve ışıldayan gözlerle onlara baktı. "Kısaca eğlenebildiğim her şeyi severim!" Herkes kahvaltısını bırakırken hepsinin gözleri yüzünün her yerine çikolata bulaştırmış olan Lema'daydı. Burnunun ucuna bile nasıl bulaştırdığını kimse anlamazken üstünde ki ayıcıklı pijamalar da tuzu biberi olmuş,onu tam bir çocuk gibi göstermişti. Saniyeler sonra bir kahkaha tufanı masada yankılanırken  Lema şaşkınca onlara bakmaya başladı.

"Neden gülüyorsunuz?" Agâh bey kendini sıkarak boğazını temizledi ve konuştu.

"Boşver sen bunları kızım."

Birkaç saniye sonra kahkahalar durulduğunda Akarcalı erkekleri en son ne zaman böyle güldüklerini düşünüyordu. Lema, yeni gelmiş olsa da etkisi öylesine büyük olmuştu ki onlar bile kendilerine şaşırıyordu.

"Keşke hep bizimle olsaydın Lema." Deha'nın durgunlaşan sesiyle masada sessizlik oluşurken Lema'nın gözlerinden sayısız duygu geçmiş, göz bebekleri titremişti.

"Bundan sonra olacağım ya Deha. Bıkacaksınız benden." Lema konuyu dalgaya aldığında Deha'nın yüzünde buruk bir tebessüm oluşsa da bu onu tamamen güldürmeye yetmemişti. Lema pankekini yemeye devam ederken Akel'in gözlemelerinin bittiğini gördü. Daha yemek ister gibi bir hali vardı. Tabağını kaldırırken Akel'e uzattığında Akel anlamayarak ona baktı.

"Gözlememi yemek ister misin?" Akel'in gözleri ışıldadığında tam uzanıp gözlemeyi alacaktı ki masadaki öksürük sesleriyle almaktan vazgeçti.

"Lema, o zaten çok yedi. Sen ye onu." Eflâh uyarıcı bakışları Akel'deyken konuştuğunda Lema eline bir pankek daha alıp hızlı hızlı konuştu.

"Hayır ben sadece pankek yemek istiyorum."

Bu masada ufak gülüşmelere sebep olurken herkesin ona alışması için karışmadığından habersizdi.

"Lema, Sevim hanımla konuştuk. İlk uçakla İstanbul'a dönüyor. Velayet için olayı yokuşa sürmenin seni yıpratacağını, en iyisinin iki tarafında gönlü olacak şekilde anlaşmak olduğunu söyledi. Lema'nın yüzü düşerken Sevim ablayı ne kadar özlediğini farketti. İştahı kaçtığında iç çekerek yarısı yenmiş pankeki tabağına bıraktı.

"Moralini bozman için söylemedim bunu. Sevim hanımda senin aileni tanıman taraftarı. Artık bizimle yaşayacaksın babacığım, bu yüzden bizde abilerinle ve üçüzlerinle düşündük ki seni üçüzlerinle aynı liseye yerleştirelim. Ayrıca şuan gittiğin okulun evimize çok uzak." Agâh bey onun da fikrini almak ister gibi konuşsa da çoktan karar vermişlerdi ve Lema'yı ikna edene kadar da konuşmaya devam edeceklerdi.

Lema'nın gözleri kısılırken başını hafifçe iki yana salladı. "Yankı orada diye göndermiyoruz desenize şuna Agâh bey. Bin türlü bahane sunuyorsunuz." Ses tonu sert çıkarken Pars hafifçe dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Bu kızın göründüğü kadar nazik ve saf olmadığına emindi. Yalnızca iyi bir oyuncuydu.

"Bize alışana kadar onunla görüşmeni doğru bulmasakta buna engel olacakta değiliz. Dediğim gibi haftasonları onlarla kalabilirsin Lema."Agâh bey de kızına ayak uydurarak sert ses tonunu kullandığında Lema'nın kaşları çatıldı.

"Siz dediğiniz için haftasonları izin alarak gideceğim sanmayın Agâh bey. Bir anlaşma yaptık. Siz istemesenizde ben haftasonları gideceğim."

Lema'nın geldiği an ki haline döndüğünü herkes farkederken kızın aniden değişen ruh hallerini çözmeye çalışıyorlardı. Lema, Agâh beyi terslememiş gibi şirince gülümserken sakince yerinden kalktı.

"Elbette Reha ve Deha ile aynı okula gitmek isterim. İzninizle, şimdi odama çıkacağım." Lema, hepsine afiyet olsun dileklerinde bulunduktan sonra yemek salonundan çıktığında masada kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu.

"Bu kız tam bir Akarcalı." Berge yüzünde ki aptal sırıtmayla konuştuğunda onun aksine Agâh bey oldukça düşünceli duruyordu. Lema' da çözemediği şeyler vardı ve bu onu rahatsız ediyordu.  Şimdilik bu düşünceleri bir kenara itmeye karar verse de en yakın zamanda istediği cevaplara ulaşacağından emindi. Oğullarının yüzünde ki gülümsemeyi izlerken sadece iki günde Lema'nın onları böyle değiştirmesi onu mutlu ediyordu. Masada ki matem havası yok olmuş ve oğulları tekrardan hayata dönmüş gibiydi. Reha ve Deha onun gece ne kadar tatlı uyuduğunu ve kendilerine sarıldığını ballandıra ballandıra anlatıp diğerlerini kıskandırıyorlardı.

"Bugün ne yapacaksınız?"dedi Agâh bey kahvesini yudumlarken.

"Benim hastane de herhangi bir işim yok o yüzden bugün evdeyim baba." Eflah sakince konuştuğunda onu Berge takip etti.

"Bende son günlerde çok yoğun çalışıyorum o yüzden bugün dinlenmeye karar verdim."

"Şirket bensiz de bir gün geçirebilir."Pars'ın işleri aksattığı görülmemiş şeydi. Masadaki herkes ona şaşkınca bakarken Pars hiçbiriyle özenle göz göze gelmiyor ve çayını yudumluyordu.

"Bizim de bugün hiç önemli derslerimiz yok. Biz de gitmiyoruz baba."Deha'nın söylediğiyle Reha yanağının içini ısırıp gülmemek için kendini sıktı. Aksine bugün sözlü ve deneme sınavları vardı.

"Ah karnım!" Akel'den bir feryat döküldüğünde bakışlar ona döndü. Masaya başını koyduğunda elleri karnında oyunculuğunu son raddesine kadar zorluyordu. "Birden çok kötü oldum ben sanırım çok yedim. Bugün evde biraz dinlenirsem kendime gelirim."

Agâh beyin yüzünde bir gülümseme oluştuğunda hepsinin bunu Lema ile vakit geçirebilmek için dediğini biliyordu. Onların heyecanına engel olmayacak ve daha çok vakit geçirebilmeleri için bugün hepsine izin verecekti. Ancak onlar gitmediği için kendisi gidip o boşlukları doldurmak zorundaydı.

"Anlaşıldı. Bugün evde dinlenebilirsiniz." Yüzünde ki gülümseme silinip bakışları sertleşirken ekledi. "Sadece bugünlük."

Uzun bir kahvaltının ardından Akarcalı erkekleri salonun girişine geldiklerinde görmeyi bekledikleri çizgi film izleyen bir Lema değildi. Odasına gitmekten vazgeçmiş olmalıydı. Ayıcıklı pijamalarını değiştirmediği gibi saçlarını da iki at kuyruğu şeklinde bağlamıştı. Koltukta bağdaş kurmuş, kucağında ki yastığa sıkıca sarılarak televizyonda oynayan çizgi filmi öylesine dikkatli izliyordu ki kimsenin geldiğini farketmiyordu bile. Lema'dan ufak bir kıkırtı yükseldiğinde bir çizgi filmi bu kadar eğlenerek izlemesine hepsi şaşırdı. O kadar tatlı gülüyordu ki Berge hafifçe iç çekti.

"Babacım, ne izliyorsun sen?" Agâh bey Lema'nın yanına ilerlediğinde arkasından ona kızgınca bakan oğullarının delici bakışlarını sırtında hissediyordu. O önce hareket etmese yarım saat boyunca öylece Lema'yı izleyecek gibi bir halleri vardı.

"Rapunzel izliyorum!" Lema coşkuyla cevap verirken kenara kaydı ve Agâh bey için yer açtı. O sırada dikkatini salonun geniş girişinde bulunan kalabalık çekti. Onlar ne yapıyordu? Başını hafifçe omzuna yatırırken dudaklarını bir gülümseme esir aldı.

"Yanımıza gelsenize."

Hepsi bunu bekler gibi yürümeye başladıklarında koca koca adamlar geldikleri hali şaşkınca izliyordu. Agâh bey, oğullarının bu halini gördükçe hem üzülüyor hem seviniyordu. Bir kız kardeşe nasıl davranmaları gerektiğini bilmedikleri için oldukça hassas yaklaşmaya çalışıyorlardı.

"Benim şimdi işe gitmem gerekiyor güzelim. Ama abilerin ve üçüzlerin seninle olacak." Agâh, Lema'nın saçlarını okşayarak konuştuğunda Lema'nın gözlerindeki ışıltı odadaki kimsenin dikkatinden kaçmamıştı.

"Tamam."dedi heyecanla kafasını sallarken. İki yandan bağladığı saçlar bu hareketiyle sallanırken ne kadar sevimli gözüktüğünden ve onu hayranlıkla izleyenlerden habersizdi.

Agâh bey derin bir iç çekerek en son bu evden çıkarken ne zaman bu kadar zorlandığını hatırlamaya çalıştı. "Size emanet." Pars, hafif bir baş hareketiyle onu onayladığında Agâh bey hızla salondan çıktı. Yoksa her şeyi boşverecek ve Lema'nın yanına dönecekti.

Berge hızla, Lema'nın koltukta Agâh bey için açtığı yere otururken diğerleri de homurdanarak salonda ki koltuklara dağılmıştı.

"Bize biraz daha kendinden bahsetmek ister misin canım kardeşim?" Akel'in kibarca kurduğu cümleye Lema tam şaşıracaktı ki devamında söylediği şeylerle şaşkınlığı çoktan geçmişti. "Demek isterdim ancak tabiki böyle sıkıcı bir şey demem." Ardından ufak bir kıkırtı dudaklarından kaçtığında Lema tepkisizce onu izlemeye devam ediyordu. Akel'in sıkıntılı bir tip olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Akel'in yüzünde ki gülümseme silinirken koltukta öne kaydı ve altın sarısı saçlarının önüne düşmesine izin verdi. Bakışları soğuk ama bir o kadar da şefkat dolu bakıyordu Lema'ya. Dilini dudaklarının üstünde gezdirdiğinde onun kendine has bu hareketleri Lema'nın sürekli tetikte durmasına sebep oluyordu. "Özenle süsleyip medyaya sunduğun kişiliğini değil, gerçek seni tanımak istiyoruz Lema."

Herkesin yüzü ciddileşirken Lema aksine gülümsedi. "İnsanlar birbirlerini en iyi ne zaman tanır bilir misin Akel?" Lema'nın bu tepkisi ise odada ki herkesin onun hakkında doğru düşündüğünü gösteriyordu.

"Sırlarını paylaştıkları zaman."

Bunu demesiyle birlikte odada ki herkesin maskesi düşerken hissedilebilir bir karanlık enerji odayı sarmıştı. Bu Lema'nın kaşlarını kaldırmasına sebep olurken ilk kez kendisi dışında birilerinden bu enerjiyi alıyordu. Gözleri heyecandan parlarken yerinde biraz kıpırdandı.

"Sırlarınızı öğrenmek istiyorum!"dedi coşkuyla. Bu aileye olan ilgisi öylesine artmıştı ki her şeyi öğrenmeden asla durmazdı. "Akarcalı ailesi ile ilgili her şeyi bilmek istiyorum. Bana bu ailenin karanlık yüzünü gösterin."

Güzelliğinin aksine kurduğu cümleler hiç de masum değildi. Odadaki herkesin yüzünde engel olamadığı bir şaşkınlık varken kimse Lema'nın bunları demesini beklemiyordu. Kısa süren bir sessizliğin ardından bunu bozan Berge'nin kahkahası oldu.

"Ben bu kıza bayıldım."

Odada ki herkes ayaklanırken Lema da onlara ayak uydurdu. Pars eğilerek ellerini Lema'nın omzuna koyduğunda Lema ona engel olmadı. "Bizi nasıl tanırsan tanı tek bir şey asla değişmeyecek. Biz kanımızdan olan herkese sahip çıkarız, koruruz, kollarız. Bundan sonra hayatın boyunca arkanda bizim varlığımızı hissedeceksin Lema."

Lema , Pars'ın ilk kez kendisine böyle duygu yüklü bir cümle kurduğunu farketti. Kocaman gözleri daha da büyürken hayranlıkla Pars'ı izliyordu. Pars gördüğü bu görüntüyle dudaklarının hafifçe kıvrılmasına engel olamazken diğerleri de homurdanıyordu.

"Peki beni sevecek misiniz?" Az önceki cesur konuşmalarının aksine sesi hiç olmadığı kadar çekingen çıkmıştı. Başını eğerek parmaklarıyla oynamaya başladığında asıl amacı onlarla göz göze gelmemekti. Bu hali herkesi içten içe rahatsız ederken hiçbiri daha iki gündür tanıdıkları bu kızın nasıl böylesine içlerine işlediğini anlamamıştı.

"Herkesin seni çoktan sevdiğini farketmedin mi abim?" Pars'ın söylediğiyle Lema hızla başını kaldırırken geldiğinden beri ilk kez bu kadar mutlu görünüyordu. Yankı ve Sevim ablaya çok şey borçluydu ama bu başka bir şeydi. İçinde ki boşluklar sanki teker teker doluyor ve tamamlanıyordu.

"Bende sizi sevdim."dedi Lema başını hızla sallarken. Bu hareketi odadakileri güldürürken Lema'nın dikkatini çeken bu karanlık enerjinin hâlâ kaybolmamış olmasıydı. Kendini baskılamakta zorlanıyordu çünkü kanının vücudunun içerisinde deli gibi fokurdadığını hissedebiliyordu. Diğerlerinin enerjisi, onunkini dışarı çıkarmaya zorluyordu.

"Ne olursa olsun, bizden biri olmaya hazır mısın Lema?" Pars ellerini Lema'nın omzundan çekip kardeşlerinin yanına dikildiğinde Lema karşısında ki 6 Akarcalı'ya baktı. Dünya üzerinde ki en güçlü ailelerden biri kendi ailesiydi. Elbette onlardan biri olmak ve bu güce ortak olmak isterdi.

"Hazırım."dedi gülümseyerek. Diğerleri yanlarında küçücük kalan bu kızı her durumda korumaları gerektiğini düşünürken Lema'nın bu parlak gülümsemesinin altında yatan zalimlikten bihaberlerdi.

Sır kapıları tek tek aralandığında, maskeler düştüğünde kalpleri de bir olacaktı. İşte o zaman Lema da bu aile için her şeyi yapmaya hazır olacaktı. İşte o zaman anlayacaktı bir Akarcalı'nın dünyalara bedel olduğunu.

Gülümsemesi genişledi.

Ne de olsa bu onun en büyük silahıydı.

♠️

BÖLÜM SONU.

Bölümü beğendiniz mi?

Bu aile hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce ne saklıyor olabilirler?

Bu arada bundan sonra bu kitaba sık bölüm atacağım. Bir sonraki bölüm bu akşam veya yarın sabah gelecek. Bilginize🎀

(Reha ve Deha)

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Görüşmek üzere ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

149K 6.5K 26
Damla: Dedem doğum yaptı, taksi param da yok bana bi 400 ateşler misin yakışıklı? Yakışıklı: Deden doğum yaptı? Yakışıklı: Tanıştığımızı sanmıyorum...
552K 20.4K 49
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
4.4M 123K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
210K 12.9K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...