Raunchy Alpha // larry

bearschangedmylife

58.3K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... Еще

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

twenty-seven

809 68 176
bearschangedmylife

Merhaba,

Umarım Louis sayesinde güzel, pardon, muazzam bir gün geçirmişsinizdir :')

İyi olumalar,

×××

"Şunlara bakın..."

"Resimlerini çektiniz mi?"

"Kızlar? Sakın Harry camdan girmiş falan olmasın?"

"Tam bir aşık Tarzan olurdu!"

"Saçmalamayın neden böyle bir şey yapsın, kapıdan sokmuştur abim."

"Off, çok tatlılar!"

"Abla? Artık onları uyandırabilir miyiz?"

Gözüne gelen günışığının yanısıra mırıldanma, konuşma sesleri gözlerini açmadan kaşlarının çatılmasına neden olmuştu. Yerinde kıpırdanıp dönmek istediğinde başarısız olması ise kaşlarını daha çok çatmasını sağlamıştı. Homurdanarak nasıl yattığını anlamaya çalışırken kollarının kendisinin ve yastığının altında kaldığını, yüzüstü yattığını ve üzerinde ise bir ağırlık olduğunu hissetti.

Ancak asıl onu uyutan, daha doğrusu kalkmasını engelleyen şey; ensesine yaslı duran burun, dudaklar ve onlardan sızan sıcak nefesti.

Anlaşılan Harry yanına yatmakla yetinmemiş ve onu kafeslemişti.

Gözleri aralandığında ise konuşmaların sahipleriyle karşılaşmıştı.

"Olamaz, uyandı!"

"Abim bize uçmadan biz uçalım hadi!"

"Kaçın!"

Louis daha onları tam net göremeden odayı boşaltmalarıyla sırtına yüklenen Harry'yi uyandırmaya çalıştı. İtişlerine tepki vermeyince iç çekti.

"Harry... Harry."

Horul horul uyumaya devam edince ona bakmaya çalışsa da başarısız oldu. "Alfa."

Önce kollarını kurtarıp, sonra onu görebileceği şekilde dönmeye çalıştı. Gözlerini ensesinden omzuna kayan, Harry'nin yanağını yasladığı için yamulmuş suratına bakarken derin bir nefes verdi.

"Alfam..."

"Imm..."

"Gerçekten mi? Buna mı tepki veriyorsun sadece..."

"Hmm?"

"Uyan hadi, her yerim uyuşmuş senin yüzünden."

"Omegam..."

"Hm?"

"Çok güzel kokuyorsun... Biraz daha uyuyayım..."

"Ne bağlantısız cümleler kuruyorsun sen?"

Sonunda onu yana atabildiğinde dönüp Alfanın yüzüne baktı. "Daha ne kadar uyuyacaksın?" Devam etmeden önce komidinden telefonunu aldı. "Geç kalıyorum! Tanrım, düşününce kızlar hazırlanmıştı bile... Hep ilk ben hazır olurdum!"

Söylene söylene kalkarken Harry ısı kaynağının uzaklaşmasıyla homurdanarak gözlerini açtı. "Nereye gidiyorsun...?"

"Bir an önce ayıl ve ben de bu saçma sorularını duymak zorunda kalmayayım Harry. Hayır, anlamıyorum. Alarmım niye çalmadı!?"

"Bir şeyler duydum... Sonra elimi uzattım... Sonra sustu..."

Louis yastığa doğru konuşan, uyku moduna dönen Harry ile duraksadı. "Sen mi kapattın?"

"...Neyi?"

Hızla ona yönelip tişörtünden yakaladığı gibi kendisine çekti. "Harry... Alarmımı kapatıp geri mi yattın..?"

Alfa sarsılmanın etkisiyle tamamen açılan gözlerini Louis'ye dikti. "Ben... Ben hatırlamıyorum..."

"Seni..." Bedeni yatağa geri atıp üzerine eğildi. "Sorumsuzluğunu bana da bulaştırıyorsun! Hadi şimdi bizimkiler beni uyandırdı, ya ayrı eve çıktığımızda!? Sen benim alarmlarımı kapatıp uykuna mı bakacaksın!? Ha!? Uykunda bile aptallığından ödün vermiyorsun! Seni bırak eğitmeyi bütün parasını elinden alsan yine kâr etmez..."

Harry ayılmaya başlamış bir şekilde söylenerek odadan çıkan Omegasının arkasından bakarken doğrulup kafasını kaşıdı. "Ama Omegam, daha ayılamamıştım ki..."

Yataktan çıkabildiğinde çok daha sevgi dolu bir sabaha uyanacağını düşünüyordu. Bu yüzden bunu telafi edebilmek için doğrudan Omegasını bulabilmek için odadan çıktı. Karşılaştığı miniklere sormasıyla onun banyoda olduğunu öğrenmiş ve oraya yönelmişti.

O sırada merdivenden inmek üzere olan Fizzy ve Lottie ise oldukları yerden onun gidişini izlemişlerdi.

"Lott."

"Hm?"

"Gerçekten bunu yaşıyoruz değil mi?"

"Sanırım."

"Yani gerçekten evimizde uykulu bir Harry Styles dolaşıyor, değil mi?"

"Öyle."

"Aynı sabaha uyandık?"

"Evet."

"Böyle bir evrende bile hala okula gitmek zorunda mıyız?"

"Malesef..."

Alfa Omegasıyla karşılaşsa bile konuşma fırsatı bulamadan onun aceleyle hazırlanmaya gitmesi omuzlarını düşürmesine neden olmuştu. En azından onu bekletmemek için işini bitirip hemen arkasından hazırlanmaya gitse de Louis'nin suratındaki somurtkan ifade onu durdurmaya yetiyordu.

Ailesinin onun evde olmasını garipsememiş olması bir yana, Omeganın bu halini de hiç yabancılamıyorlardı. Kahvaltı için toplanabildiklerinde de Harry gözlerini ondan alamıyor ama ne diyeceğini de bilemiyordu.

Jay onun bu halini farketmekle kalmayıp eğlenmeye de başlamıştı. Oğlunun bu ruh haline alışmış bir şekilde baş köşeye geçip çaprazında kalan damadına eğildi.

"İyi misin?"

"Ben evet, ama... Sabah sabah onu biraz kızdırdım sanırım... Alarmını bilinçli kapatmamıştım oysa..."

Onun endişeli gözleri için neredeyse üzülecek olduysa da gülümsemeye devam etti. "Kızgın olmadığına eminim."

"Nasıl?"

"Ah, Harry. Görmen ve öğrenmen gereken çok şey var." Oğluna bir bakış atıp onları dinleyemeyecek kadar sıkıntılı olmasının rahatlığıyla devam etti. "Onun bu tarz sabahları olur ve bunun için herhangi bir nedene de ihtiyaç duymaz."

"Kötü bir sabaha uyanmasının nedeni değil miyim?"

"Emin ol çok güzel bir güne uyanmış olsa bile bu sabahları yaşamasına engel değil. Biraz huysuzluk yapacak ve kendi kendisine düzelecektir. Sen hiç alınma."

"Siz ne yapıyorsunuz bu günlerde?"

Omuz silkti Jay alışkın bir şekilde. "Sessiz kalıp ilk onun konuşmasını bekliyoruz. Kısaca kendi haline bırakıyoruz. Yani evlendikten sonrası için bunlara alışsan iyi edersin."

"Ama... Bu mümkün değil. Onu kendi haline bırakamam..."

"O halde kendi yöntemlerini bulman gerekecek, eminim bilmediğimiz veya yapamadığımız bir şekilde onu kendine getirebilirsin."

"Hmm..."

Harry düşünceli bir şekilde, dikkatle kahvaltısını yapan Omegasına baktı. Bunu yapabilmek için onu önce kendisi çözmeliydi. Pekala! Bunu çözecekti!

Jay onun sessizce kendisini hırslandırmasını izlerken kendi kendisine güldü. Kahvaltı kızlar ve o hariç sessizliğini koruyarak ve hızlı geçtikten sonra evden ilk Harry ve Louis ayrılmıştı.

Arabaya yerleştiklerinde de Harry ona kararsız bakışlar atıp motoru çalıştırmıştı. Yolculukları Alfanın konuşmaya çalışması Omeganınsa ya hiç ya da kısa, dalgın cevaplar vermesiyle sürmüştü. Okula ulaştıklarında ise beklemeden kemerini çözen Louis'nin dudakları aralandı.

"Pekâlâ," Harry ona dikkat kesilirken mavi gözler kendisine net ve keskin bir şekilde bakıyordu. "..okuldan sonra bu sorumluluk konusunu konuşacağız ve babana yenilmeyeceğiz, anlaşıldı mı?"

"E-evet Omegam, ama-"

"Aması falan yok! Dediğimi yapacağız, yani kendini hazırlasan ve o zamana kadar boş durmasan iyi edersin. Buluştuğumuzda bugün ne yaptığını soracağım."

Kapıyı açarken Alfanın kendisine beklentili bakışlar atmasına karşı kaşlarını çatıp inmeden hemen önce konuşmuştu.

"Ve hayır, öpmeyeceğim!"

Harry çarpan kapının camından uzaklaşan Louis'nin sert ve seri adımlarını izleyip oflayarak çalıştırdı aracı. "Keşke ben onu öpseydim..."

O da aracıyla uzaklaşırken, eğer Louis'nin dalgınlığının asıl sebebinin ona kızmaktan çok, uyandığı sabahtan hoşlanması, ancak bunu itiraf edemeyecek kadar da utanmasına sinirlenmesi ve bunu elde edebilmek için Robert'a karşı kazanma isteği olduğunu bilseydi, bir kez daha pedalları karıştırabilir ve bir kazadan kıl payı kurtulabilirdi.

Gün Harry için sıkıcı, Louis içinse yavaş geçtikten sonra yakınlaşmalarını sağlayan en önemli yol olan Alfanın onu alma zamanı gelmişti. Harry yapmaya karar aldığı en doğru şeyin Omegasının şoförü olmak olduğunu ona doğru gelen Louis ile daha iyi anlıyordu her seferinde.

Sabaha kıyasla çok daha sakin, ancak bakışlarındaki hırs sönmemiş bir halde arabaya bindiğinde Harry onun derdini anlamak bir yana tahmin bile etmiyordu.

"Hoşgeldin Omegam."

"Hoşbuldum Alfa."

"Gerçekleştirmemi istediğin dileğin nedir?"

Louis onun uzun ve masalsı cümlesine karşı ciddiyetini korudu. "En kurtsuz, sakin yere sür."

"Hay-hay, Öğretmenim."

Böylece Harry hiç çekinmeden, onu ilk akşam yemeklerinden önce farklı bir taktik denemek için götürdüğü parka getirdi. Onun farkedip etmemesini önemsemeden sırıttı.

Louis tabii ki bunu anlasa da kendinden hiç ödün vermeden ona bakıp indi. Buraya son geldiklerinde Harry uyum sağlamaya çalışırken her şeyi fazla abartmıştı. Şimdi ise düğün günlerini kurtarmak için konuşmaya gelmişlerdi.

Zaman cidden hızlı geçiyordu...

Şanslarına önceden oturdukları masa da boş olunca beklemeden ona yönelmişti Omega. Parktaki kurtların veya kurtadamların sesleri geniş parkta dağılıyor ve kimseye rahatsızlık vermiyordu. Herkes kendi halindeyken Harry de beklemeden Louis'yi takip edip bu sefer yanına kurulmayı planlamışken Omegası izin vermeyip karşısına oturtmuştu.

"Omegam?"

"Önemli bir konu konuşacağız, yani ciddiyetini koruyup dikkatle dinleyeceksin beni."

"Peki..."

"Öncelikle bazı şeylere açıklık getireceğiz. Amacımız belli. Bir ailede olması gereken ilk ve en önemli şey ise güven ve.." Gözlerini yeşillere dikti. ".. sevgi."

Alfanın hızla gülümsemeye başlamasını önemsemeden aynı ciddiyetle devam etti.  "Bunları başarıyla gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum."

"Hehehe~..." Harry masaya yaslanıp başını kollarına doğru bırakırken gözlerini mavilerden almamıştı. "Öyle, değil mi...?"

Louis bundan hiç etkilenmeden ona doğru eğildi. "Annemle babam da birbirlerini çok seviyordu. Yani..." Elini önce Harry'nin kolunu ittirip başını düşürmek için, sonra da alnına fiske atmak için kullandı. "..sadece bunlarla iş bitmiyor."

Harry'nin alnını ovuşturarak somurtmasını umursamadan parmaklarını çenesini altına koydu, önce kafasını havaya dikip ardından bedenini geriye iterek düzeltmişti.

"Öncelikle dik dur ve aklın da başında dursun."

"Tamam..."

Louis onun dikkatini toparladığını hissedince ellerini masanın üzerinde birleştirip gözlerini ona dikti. "Ne yapman gerektiğini anladığından şüpheliyim."

"Senden öğrenmeyi umuyordum, Öğretmenim."

Omega onda cıvımaya müsait olan havasıyla iç çekti. "Pekâlâ... O halde önce babanın sende görmek istediği performanstan başlayalım."

Harry onu dinlemenin yanısıra aklında yeşermeye başlayan şeyle gözlerini kırpıştırdı.

"Mesela, bugün ne yaptın?"

Bunun tuzak soru olup olmadığını anlamaya çalışırken oyalandı. "Ee, Elish'ten herhangi bir haber gelmediği için günümü çizim yaparak geçirdim."

"Öyle mi?"

"Evet," Alfa kendisine engel olamadan sırıtmaya başladı. "..kıyafetlerimiz üzerinde çalıştım sadece."

"Hmm," Louis onun sırıtışına ayak uydurmamaya çalışırken boğazını temizledi. "..gününü verimli geçirmene sevindim."

Sırıtarak, "Evet." dedi Harry.

"Diğer günlerini de kendine ve bize yararı olacak, sorumluluğundaki işleri yapmaya 'özen' göstererek geçireceksin." Dikkatle konuşup mavi gözlerini sıkıtığı yumruğuna indirdi. "Böylece o kayınbaba bozuntusunun ağzı bir daha açılmamak üzere kapanacak ve yolumuza çıkamayacak."

Alfa kaşlarının olabildiğince kalkmasına engel olamadan düşüncesini haklı çıkaran eşine baktı.

"Omegam?" Mavi gözler toparlanıp ona döndüğünde Harry sırıtmaya müsait ağzına engel olmaya çalışıyordu. "Bu konuda benden daha hırslısın..." Masaya doğru eğilip yüzlerini yaklaştırdı. "Evlenemeyecek olmamız seni bu kadar mı kızdırıyor?"

Louis bir süre sessizce burnunun ucundaki gözlere baksa da hızla kafasını başka yöne çevirip bakışlarını kaçırdı. Onun sessizliği Alfayı daha çok eğlendirirken başını onun döndüğü tarafa doğru eğdi.

"Duygularımız karşılıklı Omegam?" Kıkırdayarak devam etti. "Yani sen de, benimle evlenmesen bu dünyayı yakacakmış gibi hissediyorsun?"

İç çekerek elini Alfanın suratına kapattı ve kendisinden uzaklaştırdı. "Kes şunu. Sana yardımcı olmaya çalışıyorum."

"Öyle mi?" Dedi kızarmaya yüz tutmuş yanaklara bakarken. "Sadece çok yardımsever olduğun için yani?"

"Beni sınama Harry." Yakasını tutup yüzlerini bu sefer de o yaklaştırdı. "Pişman olan sen olursun."

"Oh, biliyorum. Hehe~."

"Konuşmamıza devam edebiliriz o halde."

"Evet, hehe. Ben cevabımı aldım."

"İyi." Dedi Louis de ona gözlerini kısarak. "Madem öyle baban için ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Şey, aslında şuanlık aklımda Elish'le iyi geçinmekten başka bir şey yok?"

"Güzel bir başlangıç gibi görünüyor. Sonuçta o da Gucci'nin, dolayısıyla babanın adamı, değil mi?"

"Tam olarak değil."

"Öyle mi?"

"Evet," Masaya yaslanarak Louis'de gezdirdi gözlerini. "..sadece stajyer olarak başlamış bir kurttu ve ben menajere sahip olacak kadar başarıya ulaştığımda, profesyonel ve sıkıcı, dediğim dedik bir menajerdense bana uyum sağlayacak birini tercih ederdim."

"Ve senin isteğin üzerine stajyerlikten Harry Styles'ın menajerliğine yükseldi?"

"Aynen öyle."

"Wow," Geldiğinden beriki ilk gülümsemesini verdi. "..bunu sevdim."

"Ehehe..."

"Ama bu aynı zamanda..." Hızla eriyen Alfaya ukala bir bakış attı. "..senin kafana göre çalışabilmeni sağlayacağından işine gelmişti değil mi?"

"Evet, öyle de denebilir, hehe."

"Aptal."

"Hehehe~."

Omega onun bu gülüşünü durduramayacağını farkedince pes ederek Harry gibi masaya yaslandı. "Beni yakaladığına göre söylediklerimi yapsan iyi olur, küçük Alfa."

"Öğretmenim ne isterse..."

"Elish'le de konuşacağım. Babanın sana para kaynağın olmayı bırakmaktan söz ettiğini söylemiştin değil mi?"

"Evet."

"O halde kısaca ona onsuz da yapabileceğimizi kanıtlayacaksın o kadar. Kendi adınla da yeterince kazandığını düşünecek olursak çok farklı bir şey yapmana gerek kalmayacak. Sadece çalışmadığın sürelerde bir çocuk gibi şımarıklık yapmayı ve kafana göre hareket etmeyi bırakacaksın."

"Tamam, ama ne yapmışım ki!?"

"Bir keresinde bana bulaşıyorlar diye adam tutmaya kalkmandan bahsetmişti."

"Oh... Siz bunu ne zaman konuştunuz ki..."

"Unutma, annenle de konuşmuştum."

"Off... Tamam. Senden işe, işten sana, başka bir şey yapmayacağım..."

Kıkırdadı istemsizce. "Normal hayatını yaşayacaksın Harry. Yapman gereken tek şey babana diklenmemek ve onu sanki olgun biriymişsin gibi dikkatle dinleyip ona göre hareket etmek. Ha, istemediğin bir şey söyleyecek olursa da düzgün bir şekilde itiraz edersin, o kadar."

"Babamla kavga etmediğim bir hayat mı...? Hayal etmesi çok zor..."

"Sadece şu düğüne kadar dikkatli ol yeter."

Bir anda sırıtmaya başlayan Harry ile yine gözlerini kaçırdı Louis. "Yoksa çok üzülürsün, değil mi Omegam...?"

Onun göz devirmesini izleyip yanağını eline yaslayarak devam etti Alfa. "Ve ben senin üzülmene asla dayanamam..."

Louis ona sert bakışlar atmayı bırakıp öne doğru kaydı. Ellerini eğilen Harry'nin yanaklarına yaslayıp burunlarını değdirdi. "Benim küçük, uslu Alfam olacaksın, tamam mı?"

Harry dudaklarına çarpan sıcak nefes, yanaklarını hafif hafif okşayan parmaklar ve gözlerinin hemen önündeki mavilerle kendinde sadece başını sallayacak gücü bulduğunda Louis de onunla birlikte başını sallayıp yanaklarını ve saçlarını severek onu bıraktı.

"Güzel. Anlaştığımıza göre karnımı doyursan iyi edersin. Çünkü oldukça acıktım."

"Omegam nasıl isterse..."

×××

Ertesi gün, birkaç gün içinde Alfası tarafından bırakılmaya hemen alıştığından, otobüs durağında beklemeyi garipsemişti. Yine de bunun üzerinde çok durmadan ve yadırgamadan gelen otobüsüne bindi.

Okul günü her zamanki gibi başlamış ve öğrencileri sayesinde de enerjisi son derece yükselmişti. Onlara ayak uydurabilmeyi ve onların da kendisine uyum sağlamalarını seviyordu.

Böyle geçen ilk dersinden sonra ilk teneffüste gelmeye başlamıştı beklediği mesajlar.

Yeşil Vadim;
-Günaydın Omegam!🥰
-Bugün her şeyimi sana rapor etmek içn sabırsızlanıyorum 🥺😌🤤
-Nereden başlamamı istersin? Mesela sabah duş aldım, ayrıntı ister misin?😏🤭

Önce telefonu masaya bırakıp iç çekti, hazır olduğunu hissettiğinde ise göz devirip geri aldı.

Hayatımın Anlamı 'KOCAM'😻😤;
-Cıvıma Alfa. Her şeyi istediğin gibi anlamaya bayılıyorsun.

-Tıpkı sana bayıldığım gibi...🤤

-Harry.

-Peki peki, bugün sensiz geçirdiğim zor bir kahvaltıdan sonra biraz atölyede çizim yapmaya geldim. Henüz Elish'ten ses yok.

-Pekala, zil çalmak üzere.
-Boş durduğunu duymayayım.

-Tamam Omegam😻, miniklere benden selam gönder😘.

-Hayır, bunu yapmayacağım.

-Seni sevdiğimi bil yeter o zaman😻🤭

-Ben de seni Alfa...
-Hadi git artık.

-Kaçtım😇🥰😘

Louis telefonun siyah ekranına bakarken çenesini avucuna yaslayıp iç çekmekten alamadı kendisini. Bu hisleri sevmediğini söyleyemezdi.

Ve sanırım gün geçtikçe de alışmaya başlıyordu.

Bundan sonraki beş dersi de Alfasından küçük raporlar ve onunla uğraştığı mesajlarla geçmişti.

-Omegammm~
-Çizim yapmaya devam ediyorumm~
(10:45)

-LOUIS
-NE OLDUĞUNU DUYMAK İSTER MİSİN!?
-Yani okumak.
-Mola verdiğimde çay içiyor ve bir şeyler karalıyordum.
-SONRA ÇİZDİĞİM ŞEY BİR ANDA SANA DÖNÜŞTÜ!!!😳🤯🤩😍
-Evet, sanırım bundan sonra seni çizdiğim bir albüm yapacağım.
-Modelim olman için sabırsızlanıyorum 😤😏😘
(11:49)

-Omegam, hala evdeyim...
-Sanırım menajerim beni terketti...?
-Normalde bunu fırsata çevirip bütün gün kafa dağıtırdım?
-Sence ben mi ondan iş istemeliyim?
(12:50)

-OMEGAM!
-Onu aradım ve bugün bir programım olmadığını söyledi.
-Sence zorla iş mi ayarlatmalıyım?
-Normalde kimseyle iletişime girmem, her şeyi o ayarlardı?
(13:00)

-Bir tuhaflık var Omegam?
-Beni iş için sıkboğaz etmesi gerekmez miydi?
(14:45)

-Bir tahminin var...
-Çünkü bugün Arthur da pek yanıma uğramadı.
-Eğer tahmin ettiğim gibi onu almaya gelirse ben halledeceğim Alfa.
-Okul çıkışında görüşürüz.

-Olur Omegam😌🥰

Çıkış zili çaldığında minik kurtlarla vedalaşıp sınıftan çıktı, öğretmen odasına uğradı ancak aradığı kurdu bulamadı. Hazırlanıp meslektaşlarıyla vedalaşarak bahçeye çıktığı gibi gözleriyle etrafı süzdü.

Bir yandan yürürken bahçe sınırları içerisinde bulamadığı arkadaşıyla adımlarını hızlandırdı. Sabahtan görmemiş olsa okula gelmediğini düşünebilirdi. Tam erken çıktığını düşünürken boyutuna rağmen rengi sayesinde hızla göze çarpan Vosvos'u görünce adımlarını hızlandırdı.

Binmek üzere olan Arthur'u gördüğünde ise hızla arkasına yanaşıp sırtından yakaladı. "Dur bakalım orada."

"Ne? Oh-Omegam, haha! Bakıyorum bugün beni görmemeye dayanamamamışsın!"

"Seninle bir işim yok." Onu tuttuğu hırkası sayesinde geriye doğru çekip arabayla arasına girdi. "Benim derdim tembel menajerle."

"Hey! Ya Omegam! Niye betamla arama giriyorsun!? Yoksa... Bizi ayırmaya mı çalışıyorsun!?"

Louis tam arabanın camına eğilecekken dönüp arkadaşına sakin görünümlü sert bakışlar attı. "Senin yaptıklarının yanında hiçbir şey yapmıyorum."

Arthur eğilen başın yanısıra korkutucu bir hale gelen mavilerle yutkundu. "Alfamla aramı bozuyordun..."

"T-tamam, bir şey demedim, haha..."

Arthur'un bir adım geriye atmasıyla eğilmekten vazgeçip yolcu kapısını açtı ve görmeyi beklediği betanın yanına oturdu.

"Louis? Beni mi bekliyordun yoksa? Bir sorun yok değil mi?"

"Olmaması için uğraşıyorum, Elish. Merhaba, nasılsın?"

"Şey, iyiyim?" Kumral beta gülümsemeye çalışarak fazla ciddi görünen Omegaya doğru döndü. "Sen nasılsın?"

"İyi olacağım, yani eğer Harry'yi biraz çalıştırırsan."

"Anlamadım?"

Louis boğazını temizleyerek, kulağa ne kadar garip ve abartılı görünse de yaptığı, olabildiğince normal konuşmaya çalıştı. "Üzgünüm, demek istediğim; Harry'nin programını aksatmasını istemiyorum da."

"Oh," Elish kafası son derece karışmış bir şekilde önce eğilmiş onları dinleyen alfasına, sonra da Louis'ye baktı. "..bugün önceden planlanmış bir işi, teklifi veya çekimi yoktu? O her zaman yaptığı için bugün de biraz ben kendime izin verdim?"

"Senin böyle bir lüksün var mı?"

"Ha?"

"Yani bütün gününü buna ayırmadın?" Derken parmağını hiç çekinmeden arkadaşına çevirdi Louis.

"Ee, mesajlaştık tabii ama..."

"Bütün gün?"

"Daha fazlasını yapmış da olabiliriz..."

Louis gözlerini etrafta gezdiren Elish'ten çekip Arthur'a döndü. Onun sırıttığını görünce boğazını temizleyip elini camın koluna attı ve çevirerek kapattı.

"Hey!"

Dışarıda bırakılan Arthur'un sızlanışını umursamadan ona arkasını dönüp betayla göz göze geldi. "Beni yanlış anlamanı istemiyorum. Amacım işine, işinize burnumu sokmak değil."

Göz ucuyla Vosvos'un arkasına parkeden Harry'yi gördü. "Sadece bu bir ay, belki biraz daha fazla olan bir süreçte Harry'nin sıkı çalışmasını istiyorum."

"Aşırı derece nedenini sormak istiyorum."

Louis cevap vermeden önce duraklayıp dudaklarını aralarken Harry'nin yarı filmli camlarından göz göze geldiler. "Sadece bir şey deniyoruz desem?"

"Fazla üstükapalı ve merak uyandırıcı olur. Ama tamam, sorgulamayacağım."

"Teşekkürler." Devam edecekken Harry'nin yanına binen Arthur'la duraksadı.

"O zaman şunu mu anlıyorum? Ben Harry için en iyi planları yaparken, o hiçbirine itiraz etmeyecek mi?"

Louis konuşmaya, belki biraz tartışmaya, başlamış ikiliden gözlerini alıp ona döndü. "Öyle de denebilir. Tabii abartılı olmadığı sürece."

"Sen hiç merak etme! Her şey Harry'nin başarısı için! Onun için en güzel teklifleri kabul ediyorum!"

Louis tıpkı Harry'deki gibi bir hırsı onda da görmesiyle Alfanın Elish'i neden seçtiğini daha iyi anlamıştı.

Cevap vermeden önce gözü arkaya bir kez daha kaydığında Harry'nin Arthur'un yakasına, sonra da boğazına yapıştığını görünce kaşlarını kaldırdı.

"Güzel, o halde sana söz; eğer biz amacımıza ulaşırsak, sonrasında da Harry'nin sana karşı gelmesine izin vermeyeceğim."

"BU MÜTHİŞ BİR ANLAŞMA. Oh, o zaman numaralarımızı alalım! Böylece ben de seni Harry hakkında her şeyden haberdar edebilirim!"

Louis hiç bir şey olmamış gibi ona dönüp, "Mantıklı." demişti. İkisi telefonlarına kaydedildikten sonra Elish'e baktı.

"Anlaştığımıza göre ben gitsem iyi olur. Yoksa Alfam alfanı öldürecek."

"Oh tabii- Dur ne!?"

Louis'nin inmesiyle onun nereye gittiğine baktıktan sonra şokla arkasına baktı Elish. Omega spor aracın kapısını açtığında ses yalıtımı konusunda ne kadar başarılı olduğunu anladı, içeride çığlıklar kopuyordu.

"Alfa?"

Harry, Arthur'u koltukların arasından beri arkaya eğmeyi ve boğazını tutmayı bıraktı. Hızla Omegasına bakıp ellerini kaldırdı. Arthur nefes nefes doğrulup elini boğazına tuttu.

"S-sadece senden önce oturup yerini ısıtayım, dedim! Kafayı yedi!"

"İn arabamdan!"

"Kıskanç manyak!"

"Senin yanında solda sıfırım!"

"Hadi oradan!"

"Defol!"

"Arthur, çık."

Louis onu çektiği gibi kırmızı Vosvos'a doğru ittirdi. "Git de betanı bekletme, sonra alacağım ifadeni."

"Tamam Omegam, hehe."

"Seni-! Git şuradan!"

Omega hızla oturup kapıyı da kapatarak iki alfanın arasına bariyer yapmış oldu. "Sakin olur musun?"

"Arkadaşın olacak alfa beni deli ediyor!"

"Evet," dedi Alfayı yavaşça süzerken. "..bunu görebiliyorum."

Saçları kabarmış, kaşları çatık, burun delikleri genişlemişken dudaklarını birbirine bastırıyor ve gerçekten sinirli görünüyordu. Çakmak çakmak gözleri önlerindeki arabanın uzaklaşmasını izlerken oynatığı çene kemiğiyle Omegasına döndü ve ifadesinin nasıl yumuşayıp, bakışlarının değiştiğine, an ve an şahit oldu Louis.

"Omegam? Neden öyle bakıyorsun?"

Louis onu incelemeyi bırakıp yola döndü. "Hiç. Sür hadi."

"Peki."

Harry yol ayrımına gelene kadar yavaşça ilerledi. "Omegam."

"Hm?"

"Bugün uslu bir Alfa olduğuma inandığım için..." Louis ile göz göze geldi. "..kendime seni kaçırma hakkını veriyorum!"

Omeganın evinin aksi yönüne dönüp sırıtarak kendi evlerinin yolunu tuttu.

"Harry... Daha gün bitmeden sözlerimi çiğneyecek misin?"

"Bu sefer elinden bir şey gelmez Omegam." Gözlerini kısa bir an daha çevirdi ona. "Çünkü emir Kraliçemden geldi."

"Oh..."

"Annem yarın plan yaptığınızı ve bu nedenle zaman kaybetmemek için akşamdan bizde kalmanın mantıklı olacağını söyledi. Bana düşen görev de seni zevkle kaçırmak oldu tabii ki."

"Annenin de en az senin kadar emrivaki yapma huyu var. Bari annemlere haber vereyim..."

"Eh, ne yaparsın? Gen meselesi. Ve hiç gerek yok Louis." Dönüp baktığında Alfanın kaşlarını oynattığını gördü. "Onun çoktan haberi var."

"Ah, ne?"

"Sadece sen mi içeri sızacaksın zannediyorsun?"

Louis onun sırf bu cümleyi gözlerinin içine bakarak söyleyebilmek için arabayı yavaşlatmasına gözlerini devirdi. "Tebrikler, Harry."

"Hehehe~."

Yol üzerinde gördüğü yer ve içinden yükselen sıcaklıkla bir elini kaldırdı. "Şurada bir sokak var. Oraya girsene."

"Ne? Ama orası çıkmaz sokak Omegam."

"Dediğimi yap."

Harry anlam veremese de yavaşlayıp sokağa girdikten kısa süre sonra aracı durdurmuştu. Louis binalar sayesinde göze çarpmadıklarına emin olunca kemerini çözdü.

"Omegam?"

Harry yüzüne yansıtmadığı hisleriyle bakıp ellerini onun başını yakalamak için kullandı. Ardından kıvırcık kafayı kendisine çektiği gibi dudaklarını birleştirdi.

Harry kendisine geçtiğini hissettiği kıvılcımla irkilip seğiren ellerine engel olamazken kapanan gözleriyle saldı tüm vücudunu.

Louis başını yana eğip Harry'nin aralık kalan dudaklarının içine ansızın sızınca Alfa istemsizce kaldırmıştı ellerini. Ona karşılık vermeye başlamasıyla bir elini el frenine tutunmak için, diğerini de Omeganın belini yakalamak için kullanmıştı.

Dolgun dudakları bıraksa da ellerini çekmeden veya mesafeyi açmadan konuştu. "Motoru kapattın mı?"

"Evet..."

"Güzel, başka bir ağaca çarpmak istemezsin."

Harry yutkunarak dudaklarını tekrar birleştirip yavaş, yoğun ve sıcak öpüşmelerine geri döndü. Louis'nin elleri boynuna inerken onun eli Omeganın ensesine çıkmıştı. Ancak birkaç saniye, belki de dakika, sonra geri çekilmişti Louis.

"Yeterli."

"Oh..."

"Henüz araba fantazisine evrilmedik."

"Yakın mı peki...?"

"Bilmem? Belki evlenmemizi sağlarsan," Boynundaki bir elini indirirken, diğerinin parmaklarını Harry'nin çenesini okşamak için kullandı. "..seni ödüllendiririm."

"Anlaşıldı..."

Styles Malikanesine ulaştıklarında Louis inip Harry'nin hızla yanına ulaşmasını ve kolunu omzuna atmasını izledi. Başını iki yana sallayarak yüzündeki sırıtışın kendisine bulaşmasını önlemeye çalıştı.

Eve girdiklerinde Anne onu özellikle kalkıp karşılamıştı. Gerçekten bu kadar özel ilgiyle sevileceğini hiç düşünmüyordu.

Sıkıcı hayatını, sıkıcı bir eşle ve sıkıcı, klişe bir sonla bitireceğini düşünüyordu.

"Hoşgeldin oğlum!"

"Hoşbuldum anne, her seferinde benim için yorulmana hiç gerek yok..."

"Böyle söyleme, ben hala alışma aşamasındayım, biliyor musun?"

Louis onun gülüşüne katılırken Harry ile birlikte salona girecekti ki, merdivenlerden inen baş alfayla duraksadı.

"Oh, evdeymiş..."

Harry'nin homurdanmasına dirseğiyle dürtükleyerek karşılık verdi. Robert indikten sonra gördüğü bedenlerle küçük, neredeyse görünmeyecek, alaylı bir gülüş verip ifadesizleşti.

"Oğlum, Omega, hoşgeldiniz."

Harry sessiz kalıp, daha doğrusu Louis'ye bakarken, onu duymadığı sırada Omega lidere bakarak kafasını hafifçe kaldırmıştı.

"Hoşbulduk," Gözleri küçük sahte bir gülümseme için kısılmıştı. "..babacığım."

Hiçbir karşılık beklemeden salona girerken Harry kocaman açılmış gözleriyle, dudaklarını ağzının içine kıvırıyordu. Babasına göstere göstere abartılı bir tepki vermek istese de kendisini tutup Omegasını taklit etmeye karar verdi.

Sakin bakışlar atmaya çalışıp babasına döndü. "Merhaba baba, nasılsın? Dilerim iyi bir gün geçirmişsindir. Şimdi Omegamın yanına gitsem iyi olur. Hoşçakal."

Alfanın bir İngiliz Beyefendisi misali yaptığı konuşmanın ardından dönüp gitmesini izlerken suratında tuhaf bir ifade yeşerdi Robert'ın. Anne onların arkasından gülerken kocasına dönüp elini dudaklarına siper etti.

"Anlaşılan sana yenilmeye niyetleri yok."

Karısının kıkırtılarını dinlerken başını iki yana salladı. "Sizi küçük yetişkinler... Neler yapacaksınız, izleyip görelim bakalım."

Yemeğe kadar geçirdikleri sohbet, Louis'nin Anne ile planı ve Harry'nin komikliklerinin ardından Robert sessizliğini daha fazla koruyamamıştı.

"Anlaşılan Harry'nin tarafını seçmişsin Omega. O kadar işbirliğinden sonra, beklemiyordum doğrusu."

"Bir yerden sonra kocamın tarafını tutmalıyım, değil mi babacığım?"

Robert onun bu tavrından ne kadar hoşlansa da meydan okumaya devam etti. "Doğru, doğru... Ah aklıma gelmişken, umarım Mark'a da 'baba' dediğin günleri görürüz?"

Louis konunun dönüp dolaşıp buraya gelmesine karşı dişlerini sıkıp, dişlerinin arasından konuşmaya da engel olamadı. "Gerekirse ona da deriz, efendim."

Harry hızla onu tutup kaldırdıktan sonra annesine döndü. "Çok acıktık, artık yemek mi yesek, ha? Haha! Değil mi Omegam?"

Onun babasına bakmasını engelleyip yemek odasına sokarken içinden bu akşamla beraber düğüne kadarki günlerini sapasağlam geçirmek için dua etmeye başlamıştı.

Her şeye rağmen yemeği sağsalim bitirdiklerinde Anne ve Harry ortamı sakin ve sıcak tutmak için ellerinden geleni yapmışlardı. Robert her fırsatta Louis'yi kışkırtacak ve kızdıracak şeyler söylüyor, Omega da çoğu zaman duymazdan geliyor ya da ona saygıdan yoksun bakışlar atıyordu.

Saat geç olmaya başladığında herkes odasına dağılmaya başlamıştı. Robert duyura duyura Louis'nin odasını hazırlattığını belirttiğinde Harry hızla annesine yönelmişti. Ancak Omega hiç itiraz etmeden izin istemiş ve veda ederek odasına çıkmıştı.

Ardından da Alfasını uyaran bir mesaj atmıştı.

Mesaj ne kadar sadece babasına laf yetiştirmemesine dair bir uyarı içerse de Harry bundan güç alıp herkesin yattığına emin olduktan sonra soluğu Omeganın yanında almıştı.

"Harry? Bir sorun mu var?"

"Evet? Odalarımız ayrı?"

"Harry..."

"Ben bir kere seninle uyumanın tadına baktım, şimdi aynı çatı altında olup bunu yapmadan durmam mümkün değil."

Louis iç çekerek onu durduramayacağını bildiğinden çift kişilik yatağın bir tarafına kaymakla yetindi. Harry de beklemeden yanına kurulup gözlerine Omegasına dikmişti.

"Sanırım başaracağız Louis."

Güldü. "Harry eninde sonunda evleneceğiz zaten. Sadece babanın burnunu sokmasına engel olmaya çalışıyoruz."

"Ve başarıyoruz!"

"Evet," Gözlerini ona hırsla bakıp, karanlıkta bile parlayan gözlere çevirdi. "..evet yapıyoruz."

Ardından elin uzatıp Harry'nin başına koymuş, saçlarını sevmişti. "Aferin küçük Alfa."

Harry hızla eriyerek kendini yastığına bırakırken Louis de uyumaya hazırlamıştı kendini. Gelen bildirim sesi Alfanın Louis'yi izlemeye geçmesine engel olunca komidine koyduğu telefonu almıştı.

Menajerciğim🤝🏼🌟;
-Sevgili Harry,
Yarınki programını sana bildirmekten onur duyarım.
Sevgiler,
Sevimli Waterball'un.

"Aah, yapma!"

"Ne oldu?"

"Durdu durdu, sizinle alışveriş yapacağım güne plan yaptı!"

Louis ona bakarken tek kaşını kaldırmaktan çekinmedi. "Onunla konuştum, tabii ki yapacak."

"N-ne?... Ama... Hani beni seviyordun!?"

"Dramatize etme. İşte sana fırsat, babana işine ne kadar önem verdiğine dair. Eminim bir gün dayanabilirsin değil mi?"

"Hayır!"

×××

"Evet!"

Louis arka koltuklara kurulmuş, şoför onları Anne'in istediği yere götürürken, yanında heyecanla ellerini birleştiren kayınvalidesine bakıp güldü.

"Bugün harika vakit geçireceğiz Louis!"

"Eminim, anneciğim."

Anne kıkırdayarak ona dönünce Louis de ona çevirdi başını. "Harry bir süre sızlanacak ama olsun. Biraz bir damadım olduğunu anlayayım, onunla vakit geçireyim, değil mi ama?"

"Sen nasıl istersen anne."

Anne memnuniyetle gülüp varmak üzere oldukları alışveriş merkezine bakabilmek için yola döndü. Omegayla konuştuğu, Louis'nin özel olarak çağırıp yardım istediği, günden beri onu buraya getirmek istiyordu.

Hayalindeki damadı, veya gelini, bulmuştu ve onu her canı sıkıldığında geldiği mekanına getirmeyecekti de ne yapacaktı?

Üstelik onunla hava atmak için sabırsızlanıyordu!

Oturduğu yerde heyecanla kıpırdanırken Louis ona ayak uydurabilmeyi umarak dışarıyı izliyordu. Hiç bir farkı yoktu, aynı Harry'den aldığı enerjiyi alıyordu ondan da.

Şoför merkezin açık otoparkına arabayı çektiğin Anne beklemeden inmiş, Louis de hemen peşine takılmıştı. Kayınvalidesi beklemeden koluna girince ona gülümseyip geniş ve yüksek binanın girişine doğru ilerlediler. Yaklaşana kadar farketmediği, ancak sonunda gözüne çarpan, dikine olan billboard ile istemsizce durdu.

"Ah..."

"Louis? Sorun ne?"

Önce onun tuhaf bakışlarına sonra da baktığı yere döndüğünde keyifle güldü. "Oh, tatlım! Haha!"

Geride kalan damadına ilerleyip tekrar koluna girdi ve yürütmeye başladı. Gucci'ye ait derginin kapağına çıkmaları yetmemiş gibi Vouge da Gucci ile beraber aynı resmi reklam afişi olarak kullanmıştı.

Kendisini ve Alfasını bu şekilde görmek onu dergi kapağından daha da şaşırttığında bakışlarını kaçırmakla yetinmeyip başını da eğdi. "Ah, hadi ama..."

"Neden bu kadar şaşırdın ki? Bunlardan her yerde var?"

"Ne?"

"Oh, Louis... Daha çok dışarı çıkmalısın tatlım!"

Anne onunla dalga geçerek binadan girerken Omega aksine, afişler kalkana kadar dışarıya çıkmamayı düşünüyordu.

"Gel canım, en üst kattan başlayalım gezmeye. İner iner, en sonunda da döneriz."

"Olur, anne."

Louis'yi camekan asansöre soktuğu gibi en tepeye çıkana kadar yerinde kıpırdanıp, telefonuna bakıp durmuştu. Omega onun her alışverişinde bu kadar heyecanlanıp heyecanlanmadığını merak etmeye başlamıştı.

"İçimden önüme gelen her şeyi almak geliyor! Düğünden sonra tebrik etmek adına gelecek olan misafirler için mobilyaları yenileyeceğim! Bir sürü kombin için biblo, tablo ve çiçekler alacağım!"

Normalde asla normal karşılamayacağı şeyi ondan sürekli duymaya alıştığı için merakını giderme ihtiyacı duydu. "Bunu çok sık yapıyorsun anne. Önceki eşyaları ne yapıyorsun?"

"Tabii ki de ihtiyacı olan ailelere gönderiyorum! Yeni aldıklarımı yeni bir ihtiyaç sahibi bulana kadar mağazada bekletme durumuna rağmen beğendiğim gibi alıyorum."

Anne yaptığından son derece eğlenerek gözlerini mavilere çevirdi. "Bazen önce ihtiyacı olanı bulup, sırf başkalarına ev düzme bahanesinden kendiminkleri de yenilemiş oluyorum! Harika değil mi?"

"Siz tam bir Kraliçesiniz, anneciğim. Son derece hayranlık uyandırıcı."

"Ah, Louis! Beni utandırıyorsun! Oh! İşte geldik!"

Anne tuttuğu kolu kendine yakın tutarak katta etrafına bakarken Louis de ona katıldı. Bu kat son derece şık olmasının yanısıra, tamamen lüks restoranlardan oluşuyordu. Mekanlar çok geniş değil, ancak birbirinden farklı ve loncalıydı.

Omega alışverişten bahsederken bu kata gelmelerinin nedenini anlamaya çalışırken Anne çaktırmayı çok da umursamadan şaşırmış numarası yaptı.

"Ah, bir kat fazla basmışım..." İleride farkedildiklerine emin olduğu grubuna göz atıp etrafına baktı. "Bir alt kattan başlayacaktık... Neyse! Hazır gelmişken benim kurtlara uğrayalım en iyisi, ah bak, bizi farkettiler! Hey hanımlar!"

Louis bu kadar bariz yapılmış hataya sessiz kalırken suratının düz bir ifade almamasını sağlamaya çalıştı. Anne onu götürürken bakışlarını merakla onlara bakan, yuvarlak bir masanın etrafına yerleşmiş süslü kadınlara çevirdi.

Unutuyordu, yanındaki kadının Harry'nin annesi olduğunu...

"Merhaba!"

"Merhaba Anne!"

"Uzun zaman olmuştu!"

"Bakın, yanında kimi getirmiş..."

"Oh, bu harika!"

Louis yüzüne en anlaşılmaz olan sahte gülüşünü yerleştirirken sessizliğini korudu. Hepsi de tavırları, görüntüleri veya konuşmalarıyla abartlı ve sahte görünüyorlardı. Anne Styles'ın onların yanında çok daha sade ve doğal bir güzelliğe sahip olduğunu düşünüyordu. Gözleri masanın üzerindeki dergiye kayınca ise mimiklerine zor hâkim olmuştu.

O meşhur dergi...

"Nasılsınız? Şöyle oturalım madem, Louis, gel oğlum."

Kendisinden önce hemen yanında kalan sandalyeye onu oturtup sandalyesine yerleşti.

"Çok güzel denk geldi(!), değil mi ama? Biz de damadınla tanışmak için sabırsızlanıyorduk doğrusu!"

"Çok haklısın Emily, hayır şüphelerimiz vardı ancak aileniz tam bir sır kutusu gibi."

"Doğru doğru! Hep bir kulaktan duyma bilgi dönüp dolaşıyordu."

"Ama siz... Sevgili Harry'miz bir eş bulmakla kalmayıp, bir de onu model yapmış!"

"Ah, cidden harika. Çok yakışıklı, değil mi?"

"Harry ile çok yakışıyorsunuz!"

"Nasıl tanıştınız?"

"Mühürlenmişsiniz de bakıyorum?"

"Durun, durun! Sakin olun." Louis son derece rahatsız olmasına rağmen elinden geleni yaparken Anne araya girip bunu hissettiğinden arkadaşlarını durdurdu. "Sorguya mı çekiyorsunuz canım? Önce düzgünce tanışsanıza. Artık benim de oğlum sayılan Louis, Louis bu hanımlar da benim sosyeteden arkadaşlarım."

Herkesin ağzının içine baktığını hissederken hafif tebessümüyle, "Memnun oldum," dedi. "..sizinle tanışmak benim için bir onur."

"Ahh..."

"Ne kadar harika bir sesin var..."

"Çok güzel, çok güzel."

"Asıl biz memnun olduk!"

"Ee Louis? Sen de bir modelsin öyle değil mi?"

"Öyledir tabii ki. Baksanıza ne kadar profesyonel görünüyor!"

Louis Anne'e küçük bir bakış atarken o sessizliğini koruyor ve sadece arkadaşlarını inceliyordu.

"Hayır," diye başladı bakışlarını kayınvalidesinin üzerinden çekerken kendinden emin bir şekilde. "..asıl işim bu değil. Ben bir devlet ilkokulunda sınıf öğretmeniyim."

"Oh..."

"Çok ilginç."

"Hmm, şimdi nasıl tanıştığınızı daha da merak ettim."

"O halde bu senin için güzel bir fırsat değil mi? Sanırım başlamışken model olarak devam etmek istersin."

Omega, Anne ile göz göze geldiğinde bakışlarının yeterince şey anlattığını düşündü. "Hayır," dedi bir kez daha keskin bir şekilde.

"..aslında bu sadece Bay Styles'ın küçük bir ricasıydı. Ben mesleğimi seviyorum ve bırakmayı da düşünmüyorum."

"Anlıyorum... Yazık olur açıkçası."

"Aslında bakarsan Styles ailesine girdikten sonra çalışmana bile gerek kalmayacak. Eminim sana rahatlıkla bakacaklardır."

Louis kıkırdayan kadınlara bakarken ifadesinin aynı kalmasına dikkat etti. "Ancak unuttuğunuz şey, her şey para değildir ve bazı şeyler de para için yapılmazlar, değil mi?"

Cümlesinin bitmesiyle birlikte dik duruşuyla kalkma, aynı zamanda da ileri gitmemiş olma umuduyla Anne'e döndü. Ancak beklediğinin aksine onunla göz göze geldiklerinde Anne Styles'ta çok tatlı bir gülümseme ve gururlu bakışlar vardı.

"Evet hanımlar, gelmişken uğrayayım demiştim ancak bizim çok işimiz var. O yüzden izninizle kalkalım."

Omeganın da kalkmasıyla tekrar koluna girip onlara kısaca el salladıktan sonra tekrar asansöre ilerlediler. Louis ilk konuşan olmak istemiyordu ancak beklentiyle Anne'e döndüğünde, onun da zaten kendisine baktığını gördü.

Bakışlarını tekrar önüne çevirip, "Bu yaptığınız..." Diye başlamıştı.

"Biliyorum, biliyorum... Üzgünüm Louis'ciğim ancak bunu yapmak için bekliyordum. Hepsi çocuklarını kendileri evlendirip gelinlerinin ya da damatlarının paralarını yemesiyle övünüp harika insanlarmış övünüp duruyorlardı.

Şuan ne kadar rahatladığımı sana anlatamam. Yanlış anlama, normalde görüşmüyorum ama zorunlu toplantılarımız olabiliyor. Sadece basit bir dedikoducu grubular o kadar."

"Anlıyorum, anneciğim. O halde sizi mutlu ettiğimi düşünüyorum?"

"Oh, kesinlikle ettin." Asansöre binip gözlerini ona çevirirken yüzünde Harry'ninkine çok benzeyen bir gülüş vardı.

"Sen bizim biricik Omegamızsın."

×××

Tekrar merhaba,

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

En az Louis kadar.

-Arthur (bugün biraz duygusalım kb)

Продолжить чтение

Вам также понравится

WİLDFİRE (Çeviri) TaoHua

Любовные романы

11.1K 1.4K 75
"Tek bir kıvılcım, yıkıcı bir orman yangını başlatabilir. İki olgun erkek arasında yanan bir aşk." Dövme sanatçısı x Göz Doktoru Tao Xiaodong'un kör...
13.5K 1.4K 67
"Eskiden yakındık,insanlar dönüşebilir.Asıl acıtan ise tanıdıǧın insanların tanımadıǧın insanlara dönüşmesidir." -Hyunho /171122/
103K 8.1K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
886K 71K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...