Crime Scene - KookMin

By Godisjk

20.8K 3.1K 4.5K

❝ Park Jimin ve Jeon Jungkook, bir seri katili yakalaması gereken iki başarılı polisti. ❞ Başlangıç; 09.04.20... More

Tanıtım - İlk Cinayet
Bölüm 1; Ortaklık
Bölüm 2; Bir Saplantı, İki Nefret
Bölüm 3; İlk Şüpheli
Bölüm 4; Birden Fazla Kanıt
Bölüm 5; Arkadaş Değiliz
Bölüm 6; Farklı İşler
Bölüm 7; Önyargı ve Acı
Bölüm 8; İki Yaralı Kalp
Bölüm 9; Tatlı Mı? Cüretkâr Mı?
Bölüm 10; Samimiyet
Bölüm 11; Hedef
Bölüm 12; Yapılan İyilik
Bölüm 13; Gerçek ve Yalan
Bölüm 14; Duygusal İhtiyaç
Bölüm 15; Yoğun Duygular
Bölüm 16; İkilem
Bölüm 17; Yakın Arkadaşlar
Bölüm 18; Pişmanlık
Bölüm 19; Güçlü Kal
Bölüm 20; Güven
Bölüm 21; Kabulleniş
Bölüm 23; Korkusuz Ol
Bölüm 24; Huzursuzluk Hissi
Bölüm 25; Tamamlanmayan Yapboz Parçaları
Bölüm 26; Yenmek Veya Yenilmek

Bölüm 22; Seri Katil Kim?

630 91 172
By Godisjk

Ben geldimmmmm! İşlerimi bitirdim ve bugün buradayımmm. Veeee sınırı geçtiğinizi gördüm, çok mutluyummm. Yaşasın!

5K okunma için çok teşekkür ederim sizlereee!

İyi okumalar~
🗡

Kucağımdaki bilgisayarı kenara koyarken odama ilerledim ve gizlediğim küçük not defterini çekmecelerin gizli bölmesinden çıkartıp geri bilgisayarımın olduğu salona doğru ilerleyip kayıtlı videoyu başa sararak görünen bazı ipuçlarını defterime yazmaya başladım.

Saat çoktan gece yarısını geçmişti. Jungkook yan dairesinde uyumaya devam ediyordu. Gördüğüm kabus kısa sürmüş olsa bile uyumak çok zahmetli gelmişti bu yüzden kaçırdığım birkaç şey varmış gibi hissettiğim için kendimi aniden burada bulmuştum. Daha önceki ipuçlarından yola çıkarak bazı ipuçlarını birleştirmeye çalıştım.

Videoyu tekrar oynatmaya başladığımda kapıdan sessiz ve yavaş adımlarla girişini izledim. Kameraya kısa bir bakış atışını... Kapının yaklaşık 2 metre olduğunu düşünüyordum, buna yaklaşık olarak boyu kısa durmuyor, yaklaşık 1.75 ve 1.80 cm arasında duruyordu.

Jung Hoseok ise izini kaybettiğimiz için bulamıyorduk ama o da şüphelinin sarı saçlı olduğunu vurgulamıştı. Kim Taehyung ise boğuk bir ses tonuna sahip olduğunu... Ve unutmamamız lazımdı ki seri katil esmer tenliydi.

Aklıma gelen birkaç görüntüyle beraber gözlerimi kapatarak kaçırdığım bir şey var mı diye derince düşünmeye başladım. Sanki bu ipuçlarına uyan bir görüntüyü hatırlıyor gibiydim.

Buna karşılık Min Yoongi, Kim Seokjin ve Jung Hoseok şüpheli listesinden çıkarken kapattığım gözlerimi aniden açarken mırıldandım.

"Kim Namjoon!" diyerek söylendiğimde aklıma gelen Taehyung'un yanındaki görüntüyü tekrar düşündüm. Sarı saçları vardı, boyu Kim Taehyung'dan bir veya iki santim uzun duruyordu bu da 1.80 cm olduğunu gösteriyordu, esmer tenliydi ve bana bakışları garip denilebilecek kadar dikkatliydi ama içimden bir ses bu durumun git gide tuhaflaştığını söylüyordu.

Başımı iki yana sallayarak bu tür düşünceleri atmaya çalıştım. Bilgisayarımı tekrar kucağıma alacağım sırada yazdığım bir sayfa yazıyla kaplı defterin kapağını kapattım.

Bilgisayarı kucağıma tamamen yerleştirdikten sonra internete girdim ve ünlü bir yazar olduğu aklıma gelirken ismini arama motoruna yazdım.

Amacım ses tonunu öğrenmek ve diğer bilgilerine ulaşmaya çalışmaktı. Bu kayıt elime geçen iki günden beri her iş çıkışında aceleyle evime gelip araştırmaya devam ediyordum.

Kiliseye dün tekrar gitmiş aramayı bizzat ben yapmıştım ama arkasında herhangi bir ipucu bırakmamıştı. Garipti, hızlıca olay yerinden ayrılmaya çalışan biri sanki planlı bir şekilde kaçmış gibi arkasında hiçbir şey bırakmamış olması saçmaydı.

Kim Namjoon'un röportajlarından birine tıklayıp videonun sesini biraz açarak ses tonuna odaklanmaya çalıştım. Ses tonu düşündüğüm gibi kalındı ve biraz da boğuk geliyordu, bu beni daha çok strese sokmuştu.

Aceleyle birazda şüpheyle romanlarını araştırmaya başladım. Gerilim ve aksiyon ve suç konulu romanları beni şüpheye düşürürken derince yutkunarak araştırmama devam ettim. Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama en sonunda onlarca romanı arasından araştırdığım kitabın arka kapağındaki özet dikkatimi çekmişti.

'İşlediği cinayetler sonrasında seri katil oyun oynamak ister ve polislere bazı yanlış veya doğru bilgiler verir ama bu bilgilerden hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu polislere bırakır ve çözmelerini beklerken suç işlemeye devam eder. Bu bir seri katilin hikayesi. Seri katil yakalanacak mı yoksa suç işlemeye devam edip en sonunda yakalanmadan ortadan kayıp mı olacak?'

Aceleyle kitabı satın al kısmına tıklayıp kitabın siparişini verdikten hemen sonra düşüncelere dalmışken aniden çalınan kapıyla gözlerimi bilgisayarın ekranından ayırmadan sağ alt köşedeki saate baktım. Saat sabah sekize gelirken çalan alarmımı duymadığımı anlayıp aceleyle oturduğum yerden kalıp hızlı adımlarla kapıya ulaştım.

Kapıyı açarken Jungkook'un olması benim donuk yüzümde yapmacık bir gülümseme oluşmasına neden olmuştu. Sona bu kadar yaklaşacağımı düşünemezken rahatlamak yerine daha çok strese girdiğimi hissediyordum.

Bir şeyler doğru değilmiş gibiydi ama ilk defa bu kadar yaklaştığımı hissediyordum. Karmaşık duygular içerisinde olan bedenim Jungkook'un yüzümü avuçları arasına aldığı anda dağılmış ve gözlerim onun bakışlarıyla buluşurken endişeyle bana bakarken yüzümdeki yapmacık gülümseme silinmişti. Onu böyle kandırmak istemiyordum ama onu üzmekte istemiyordum.

"Neyin var Jimin-ah?" dediğinde derince yutkunduktan sonra mırıldandım.

"Ben galiba bir ipucu... Hayır gerçek bir şüpheli buldum Jungkook-ah." dediğimde sanki beni anlamış ve desteğe ihtiyacım olduğunu biliyormuş gibi elleri yüzümden ayrılıp belime ulaşıp beni sıkıca kucakladığında ellerimi onun boynuna sarıp başımı onun kaslı göğsüne yasladım ve derin nefesler alıp vermeye başladım.

Bu hareketi beni biraz da olsa sakinleştirip kokusunu solumam bana gerçek anlamda çok yardımcı olduğunda yüzümde gerçek bir gülümseme olduğunu ne zaman kapattığımı hatırlamadığım gözlerimi yavaşça açarken fark ettim.

Jungkook kendime geldiğimi anladığı anda tek elini belimden çekerken diğer elini belimde tutmaya ve beni salona ilerletmeye başladı. Sakinleştiğimi düşündüğü anda ise konuşmaya başladı.

"Peki bu gerçek şüpheliyi nasıl buldun? Elinde yeterince kanıt bulunuyor mu? Yani şimdi gidip onu yakalayabilir miyiz güzelim? Bana sadece bunu söyle." dediğinde ses tonu sabırsız olsa bile kendini tutmaya çalıştığı belliydi.

Biliyordum bana yaşattıkları yüzünden bu kadar sabırsız ve biraz da sinirliydi ama ne olursa olsun onu riske atamazdım bu yüzden sakinleşmesi için elimi onun çıplak koluna koyup yavaşça okşamaya başladım. Sakinleşmesi çatılı kaşlarının gevşemesine sebep olduğunda derin bir nefes alıp verdi.

"Bana dokunuşlarında huzur buluyorum." dediğinde istemsizce bütün stresimi azaltmış bedene gülümserken dudaklarımı büzdüm. Bu seri katili yakaladıktan sonra daha yakın olmak istiyordum ona.

"Jungkook, aradığımız seri katil Kim Namjoon olabilir. Romanlarından birine denk geldim ve o romanda seri katilin ve peşinden koşan polisleri anlatıyordu. İçeriğini bilmiyorum ama yine de içimden bir ses sona yaklaştığımızı söylüyor." dediğimde Jungkook sehpanın üzerinde duran açık sayfaya bir göz attıktan hemen sonra özetini okumuş ve başını düşünceli bir şekilde salladıktan sonra belimde durmaya devam eden eliyle tekli koltuklardan birine oturmuş ve beni de yan bir şekilde kalçam bacaklarına gelecek şekilde kucağına oturmamı sağladıktan sonra eli siyah saçlarıma uzanarak yavaşça okşamaya başlarken söylenmişti sessizce.

"O zaman amire haber vereceğim ve acil olarak adamı yakalamak için izin ve arama emri çıkarmasını isteyeceğim..." dedikten sonra cümlesini bildiğim ve bu konuyu artık çok iyi anladığım için ben tamamladım.

"Yanımıza fazladan polis almayacağız. Güvendiğimiz kişiler bile onunla çalışıyor olabilir bu yüzden işimizi sessizce halledeceğiz. Seri katil o olmasa bile en azından bir tanığımızı da elimizden kaçırmak istemiyorum. Çünkü rahatlamak yerine daha çok stresliyim ve bunun nedenini anlayamıyorum." dediğimde Jungkook saçlarımı okşamaya devam ederken saçlarıma küçük bir öpücük kondururken boşta kalan eli çeneme gidip başımı kaldırdıktan sonra gözleri dudakları ve gözlerim arasında gidip gelirken mırıldanmıştı.

"Seni öpebilir miyim Jimin-ah?" dediğinde şaşkın bakışlarımla birkaç saniye ona bakmakla yetindim ama onun ciddi olduğunu ve gerçek bir soruyla bana baktığını görünce kalbimin heyecandan atmaya başlamasıyla birlikte nefesimi tuttum istemsizce.

Ani sorusu bütün bedenimin titremesine yol açtığında kulaklarıma kadar yandığımı hissederken o sorusunu hala yanıtlamadığım için olumsuz bir cevap vereceğimi düşünürken aniden onun dudaklarına yapışmıştım.

Dudaklarım onun ince dudaklarına yapıştığı anda Jungkook birkaç saniye hareketsiz kalmıştı. Onun kendine gelmesini isteyerek başımı biraz yana yatırdıktan hemen sonra öpücüğü derinleştirip dudaklarımı hareket ettirmeye başladım.

Saçlarımda yumuşakça duran eli sertleştiğinde dudakları sertçe dudaklarımı yemeye başlamıştı. Dudaklarını aralayıp dilini alt dudağımda gezdirdiğinde kucağında oturan bedenimde ellerini yavaşça gezdirip ani bir güçle kalçamın hemen altından tuttuktan sonra tam anlamıyla kucağına oturmamı sağlamıştı. Bacaklarımı tek eliyle iki yana açıp diğer eliyle de saçlarımdaki elini sert bir şekilde çekerek daha çok dudaklarıma asıldığında bacaklarım onun birleşik bacaklarının iki yanında dizlerimin üzerinde duruyordum.Elleri bedenimden ayrıldığında sızlanacağım sırada aniden ve sertçe kalçamın üstüne yerleştirerek gezdirmeye başladığında istemsizce inleyerek karşılık verdim bu hareketine.

Sanki yılların acısını çıkartıyormuş gibiydi dudaklarımın üzerindeki dudakları, sanki özlemle yanıyormuş gibiydi vücudumda gezinen iri elleri...

Açlıkla alt dudağımı dudaklarının arasına alıp dilini dudaklarının arasına göndermiş ve dudak çizgilerimde dilini hissederken dudaklarıyla alt dudağımı emmişti. Bunu bir başkası yapsa kesinlikle deli olduğunu düşünür ve sapık damgası vururken iğrenirdim bunu bana yaptığı için ama Jungkook yapınca her hareketi benim içimde tuhaf bir dalgalanma hissetmeme neden oluyordu.

Gerçek anlamda beni yemeye başladığını düşünürken son bir kez üst dudağını dudaklarımın arasına alıp ısırdıktan sonra kendime doğru çekerek ondan ayrılmamı sağladığında elleri siyah eşofmanımın içine girmek üzere olduğunu görünce alnımı onun alnına yaslayarak derin nefesler alıp verdim.

Neyse ki uyandığım zaman bir ilki gerçekleştirip dişlerimi fırçalamıştım. Bu yüzden içim rahattı. Jungkook'un elleri yavaşça vücudumdan ayrılırken gözlerini kapattı. Elleri belime yerleşirken kucağından kalkmak için ufakça hareket ettim.

Gözlerini açıp tam olarak gözlerimin içine baktıktan hemen sonra gülümseyerek belimdeki elleriyle beni tekrar kucağından kaldırarak koltuğa oturmamı sağladığında ben onun yanında kendimi küçük bir çocukmuş gibi hissetmekten kendimi alamamıştım.

Jungkook'un vücudunu baştan sona süzdüğümde ilk kez ona bu kadar derin ve dikkatli baktığımı hissettim.

Üstünde mavi kot gömleği, altında da üstüyle uyumlu bir kot pantolonu vardı. Koyu kahverengi saçlarını ortadan ikiye ayırmış, biçimli burnu yan profilinden çok mükemmel duruyordu, ince, önceden pembe olan dudakları ise öpüşmemizden dolayı kırmızı renkte ve şişmişti.

Neyse ki ikimizde yetişkin insanlardık bu yüzden kolayca öpüştüğümüz için ereksiyon olmamıştık. Ellerini ise neyse ki tam zamanında yakalamış ve olası durumu engellemiştik. Çünkü sevişmekten daha önemli bir şey vardı o da şu seri katili yakalamaktı.

"Şimdi olmaz Jungkook, seri katili yakalamadan içim rahat etmeyecek. Bana biraz daha zaman vermelisin." diyerek ona gerçeği söylediğimde başını beni onaylarcasına salladıktan hemen sonra fısıldamıştı.

"Sana istediğin kadar zaman verebilirim. Rahatla güzelim. Bundan sonra her şey daha güzel olacak. Bana güvenmelisin."

🗡

Aradan geçen üç saatin sonunda izinleri alabilmiş ve amirimizin dikkatli olun tarzında sözleriyle birlikte bu olayın sessiz kalmasını istemiştik çünkü diğer polislere haber verildiği an muhbirinde kulağına bu durumun ulaşacağını bilip kaçmasını engellemekti amacımız.

Kim Namjoon'un iki katlı müstakil evinin önünde silahlarımızı elimizde sıkıca tutup beklerken derin bir nefes daha verdim. İlk defa kendimi bu kadar stresliydim, bu yüzden garip hissetmiştim. Kalbim endişeyle çok hızlı atıyor, beynim bir şeylerin yanlış olduğunu fısıldıyordu. Yanlış değildi. Her şey doğruydu bütün oklar Kim Namjoon'u gösteriyordu ve yanlış bir şeylerin olması imkansızdı.

Jungkook düşüncelerim arasından çıkmamı sağlarken hemen yan tarafımda duran iri bedeni karşıya geçmiş ve hızlanıp iki katlı eve dalmamızı işaret ettiğinde başımı onaylarcasına salladıktan sonra silahımı iki elimle daha sıkı tutup kapıya yaklaştım. Kapıdan direkt olarak dalamazdık bu yüzden ilk önce kapıyı çalacaktım. İçeride hizmetçi olma ihtimali vardı ve ne kadar kişi oldukları belli değildi.

Bu yüzden arkamda kalan Jungkook'a başımı ona çevirerek fısıldadım.

"Sen arkadan dolaş. Bu tür evlerde dışarıya çıkan mutfak kapısı vardır. Ben kapıyı çalıp içeri gireceğim." dedikten sonra silahımı belime geri yerleştirmiş ve ne olur ne olmaz diye tek elimi belime atarak silahımı belime koysam bile bir ucundan tutmaya devam etmiştim.

Evin ziline bastıktan sonra birkaç saniye beklemiştim. Çok geçmeden açılan kapıyla tam tahmin ettiğim gibi bir hizmetçi kapıyı açmıştı. Elimi belimden çekip kot pantolonumun arka cebinden rozetimi çıkartıp konuşmaya başladım. Ses tonum fısıltıdan farksızdı.

"İyi günler, adım Park Jimin. Polisim . Kim Namjoon içeride mi?" dediğimde hizmetçi yukarıyı gösterdiğinde konuşacağı sırada elimi dudağıma götürüp sessiz olmasını işaret ettim ve ona izin vermeden konuşmaya devam ettim.

"Senden başka hizmetçi var mı?" dediğimde başını onaylarcasına salladığında mırıldandım düz bir sesle. Ses tonumu kontrol edebildiğim ve kendimden başka kişileri endişelendirmediğim için kendimle gurur duydum.

"Onları da al ve dışarı çıkın. Bugün izinlisiniz. Tamam mı?" dediğimde korkuyla başını sallayıp bir yere girdiğinde kendisiyle beraber üç hizmetçi olduğunu iki kadın ve bir erkek olduklarını gördüm.

Teker teker kapıdan çıktıklarında yavaşça kapıyı kapattım. Jungkook mutfak olduğunu tahmin ettiğim başka bir yerden çıkarken üst katı işaret ettim. Benimle birlikte hatta ben önde o arkamda ilerlerken olabildiğince sessiz ve dikkatliydik. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde karşımızda toplam üç oda çıktı. Elim belimdeki silaha giderken rozetimi geri cebime attım.

İki elimle silahımı daha kuvvetli tutup sağ taraftaki odaya yöneldim. Jungkook ise sol taraftaki odanın önüne geçti. Elimi havaya kaldırıp üçten geriye saydım.

Aynı anda kapıları açtığımızda odanın boş olduğunu misafir odası olduğunu gördüğümde derin nefes verdim. Jungkook'un sessiz fısıltısı kulaklarıma ulaşmıştı.

"Temiz. Burası bir kütüphane." dediğin de başımı sallayıp orta kapıyı işaret ettim. Başını sallayıp ikimizde orta kapıda buluştuğumuzda Jungkook kapı koluna elini yerleştirip aniden açtığında odanın içine dalıp odanın içinde bakışlarımı gezdirdiğimde beyaz çarşafların içinde hala uyumaya devam eden esmer beden dikkatimi çekmişti.

Yanında başka birisi daha olduğunu gördüğümde ikisininde çıplak olduğunu görmek beni şaşırtsa da yüz ifademi bozmadan yatağa yaklaştım ve çıplak esmer omzunu dürterken homurdanarak başını diğer tarafa çevirmesiyle Jungkook'a başımla Namjoon'un yanındaki bedene bakmasını işaret ettim.

Beni anlayıp yandaki bedeni dürttüğünde kıpırdanması yaşıyor olduğunu gösterirken rahatlayarak bir nefes verdim. "Adamı uyandır. Aşağıya insin ve bir yere ayrılmasın. Onu merkeze götüreceğiz." dediğimde başını salladı ama Jungkook'un adamı uyandırmasına kalmadan sesime uyanan kumral saçlı beden gözlerini şaşkınlıkla açarak bizim burada ne işimizin olduğunu sorgularken Jungkook onun şaşkın bakışlarına gerekli cevabı verdi.

"Polisiz. Sakin olun ve üstünüze bir şeyler alıp odadan çıkın. Alt kattan bir yere ayrılmayın. İfadenizi alacağız." dediğinde yerdeki kime ait olduğunu bilmediği eşyalardan bir şeyler uzattığında kaşlarımı çatarak onlara baktım. Adam utangaç bir şekilde Jungkook'un kendisine uzattığı giysileri alırken uzun bir bakış atmıştı. Bu benim sinirlerimi bozarken boğazımı seslice temizleyip Kim Namjoon'dan silahımı ayırmazken utanan adama bakarak sertçe konuştum.

"Çabuk ol. Seni bekleyecek vaktimiz yok." dediğimde sert sesimi duyduğu anda hızlanmış ve üzerine açık renklerde bir gömlek giyerek önünü sıkıca birleştirip odadan ayrılmıştı. Sinirle bir nefes bıraktığımda Jungkook'un sesini duymuştum alaycı bir ses tonuyla.

"İstersen aşağıda onunla birlikte bekleyebilirim. Kaçmasını istemeyiz. Değil mi?" dediğinde sinirli bakışlarımın hedefi bu sefer Jungkoook'du ama çabucak kendimi toparlayıp bakışlarımı Namjoon'a indirirken sertçe söylendim.

"İstersen siktirip git. Tabi sen arkanı döndüğün an bacağına bir el ateş edersem hiçbir yere gidemezsin." dediğimde Jungkook bu halime gülerken ben daha çok sinirlenmiş ve Namjoon'u omzundan daha sert bir şekilde silahla dürterken Jungkook'un konuşmasını dinlemiştim bir yandan da.

"Sadece şaka yapmıştım güzelim, biliyorsun gözüm senden başkasına bakamıyor." dediğinde anında yumuşayan kalbimle kaşlarımı daha çok çatarak anlamsızca kendime sinirlendim. Küçük bir cümlesi yumuşamama sebep oluyordu işte.

"Uyan artık Kim Namjoon!" dediğimde aniden sıçrayarak kalkan beden yatakta oturur pozisyona geldiğinde üst bedeni tamamen çıplaktı. Gözlerim kendiliğinden esmer bedenin üst kısmına doğru kaydığında Jungkook'un ses tonu artık alaycı olmaktan çıkmış biraz sinirli geliyordu.

"Hey. Adama bakmayı kes. Bundan sonrasıyla ben ilgilenirim." dediğinde o esmer bedene silahını uzatırken bende Jungkook'u denemek için silahımı ona doğrultup alayla mırıldandım.

"Sen 'şaka' yapınca iyi oluyor ama ben yapınca senin espri anlayışına uymuyor değil mi? İşte tam bu yüzden ikimizinde gülebileceği espriler yapalım bundan sonra tamam mı Jungkook-ah?" dediğimde yutkunduğu gözle görülür bir şekilde belli olurken tek elimle silahımı döndürüp hemen sonrasında Namjoon'a geri doğrultup diğer elimle de kelepçeyi çıkartırken konuşmaya başladım bize anlamaz bir ifadeyle bakan adama karşı.

"Ve gelelim sana. Seni yaklaşık altı aydır devam eden seri cinayet davasının baş şüphelisi olarak gözaltına alıyoruz. Sessiz kalma ve avukat tutma hakkına sahipsin. Üstünü giydikten sonra aşağı in. Şimdi kelepçe takarsam üstünü giyinemezsin bu yüzden acele etsen iyi olur." dediğimde o şaşkınlıkla dolu bakışlarla bana bakmaya devam etti. Galiba neler söylediğimi uykulu kafayla anlamaya çalışıyordu. Sonunda anladığında ağzını açıp konuşmaya başladı.

"Bir dakika yanlışınız var ne seri cinayeti? Ben bu suçlamaları kabul etm-" diyeceği sırada telefonuma gelen aramayla titreşimde olan telefonumu cebimden çıkarmış ve merkezden Ha Na'ya ait numarayı görünce Jungkook'a başımla çıkmamız gerektiğini işaret edip odadan çıkarken kapıyı kapatmadan hemen önce Kim Namjoon'a hitaben konuşmuştum.

"Çabuk ol aşağıda seni bekliyoruz. Bu suçlamaları kabul etmesen bile gelip bize ifade vermen ve suçsuz olduğunu ispat etmen gerekiyor. Yoksa kaçsan bile seni bulup kendi ellerimle hapse tıkarım ve bütün kariyer hayatını bitiririm." dedikten sonra odanın kapısını kapatmış ve aşağıdaki merdivenlerden inerken telefonu açarak sesi hoparlöre almıştım Jungkook'unda duyması için.

"Bay Park, Kim Taehyung-ssi sizinle görüşmek istediğini belirtti. Fiziksel olarak kötü durumda görünüyor ve kendisine seri katilin saldırdığını ve elinden zar zor kaçtığını söylüyor. Buraya gelseniz iyi olur."

🗡
Biraz aceleyle yazdım ama içime sindi ehehe.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Diğer bölümde görüşmek dileğiyle!

Continue Reading

You'll Also Like

231K 22.1K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
24.7K 1.3K 8
güneşi ararken peşini bırakmaz ay * Eğer kaçırılan Alaz olsaydı ve Asi sokakta büyümeseydi. *Aslaz role reversal*
97.6K 8.2K 28
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
95.8K 10.3K 42
"O manşet atarken kafama isabet ettirdiğin topunu sikeyim Hwang Hyunjin!" {Texting & Düz yazı} 🏅#1 - straykids 🏅#1 - bxb 🏅#1 - felix 🏅#1 - leefel...