Ateşin Külleri

By yagmurrciftcci

392 138 24

Eski bir tanışmadan, birbirlerini unutmuş ve tesâdüf ile, karşılaşmış iki gencin hikayesi... More

Siyah
Kuş Tüyü
"Neler Oluyor Güzelim?"
"Keşke Doğmasaydım."

Karşılaşma

154 31 12
By yagmurrciftcci

Alarmın çalmasıyla uyandım. Saat 06:00 ve işe gitmem gerek. Alarmı kapattım, yatağımı düzelttim ve banyoya doğru ilerledim. Banyoya girmemle, aynada kendime bakmadan üstümdeki kıyafetleri çıkardım ve hızlıca duş aldım. Duştan çıktıktan sonra bir şey fark ettim. "Kahretsin şimdiyi mi buldun ya?" Evet regl olmuştum fakat sorun şu ki evde ped yoktu.

"Ne yapacağım şimdi ben of!" Havluyla güzelce kurulandım ardından kıyafetlerimi giydim. Odama gittikten sonra cüzdanımdan 100 Lira çıkardım. Kapıya doğru yürüdüm. Terliklerimi giydim ve markete doğru ilerledim.

Ama çok ani bir şokla durdum ne yaşadığıma şaşırdım ve korktum. Yolun ortasında yürüyordum ve bir araba durmasaydı az daha bana çarpıyordu.

Genç, arabadan çıktıktan sonra yanıma geldi. Ve o sırada gencin çok yakışıklı olduğunu fark ettim. Aşırı fazla yakışıklıydı.
"İyi misin?"
Hiçbir cevap veremiyordum çünkü şoktaydım.
"Sakin ol. Gel şu banka otur."
Oturmak istemiyordum çünkü regl olmuştum.
"Yok hiç oturmayayım işe gitmem gerek, geç kalıyorum."
İleriye doğru yürüdüğüm sırada beni durdurdu.
"Karışmak istemem ama, terlikle mi işe gidiyorsun?"
Buna nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Markete ped almaya gidiyorum diyemezdim.
"Ben markete gidiyorum sonra eve geçeceğim, hazırlanınca işe gideceğim." Hızlıca cevabımı verdim. Yürümeye başladım ve beni tekrardan durdurdu. Bu durumdan sıkılmıştım çünkü regl olmuştum.
‶İstersen seni markete kadar ben bırakayım, iyi görünmüyorsun."
Artık karşımdaki adama, 'Git başımdan' diye bağırmak istiyordum çünkü sınırlarını zorluyordu.
‟Teşekkür ederim beyefendi, gerek yok, yürüyebilirim."
Cevabımı verdikten sonra tekrardan yürümeye başladım ve adam tekrardan beni durdurursa gerçekten az önce düşündüğüm cümleyi kuracaktım. ‟Hanımefendi bekl..."
demesiyle adama bağırmaya başladım.
‟Ay yeter be sabahtan beri ben mi anlatamıyorum, siz mi anlamıyorsunuz⁈ Rahat bırakın beni, amacınızın ne olduğunu gayet iyi biliyorum."
Sözlerim adeta sokakta yankılandı ve sokaktakiler bize bakıyordu.
‟Hayır kötü niyetli biri değilim." Dedi. ‟Sadece sana bir şey söylemem gerek." Dediği sırada durdum.
‟Dinliyorum."
Cevabımı verdim ve onu dinlemeye başladım.
‟Özel olarak söylesem iyi olacak." O sırada şaşırdım çünkü bana özel olarak söyleyeceği ne olabilirdi ki?
‟Peki şuraya geçebiliriz, orada söyleyin." İleriye doğru yürüdüğümüz sırada müsait bir yerde durduk ve konuşmaya başladı. ‟Şimdi söyleyeceğim şey seni biraz telaşlandırabilir ve utandırabilir, fakat utanma." Merakla onu dinliyordum.
‟Regl olmuşsun ve kan gözüküyor." O an şok oldum. Utandığımda yüzüm kızarırdı, yanardı. Ve o sırada bu durumu yaşamıştım. ‟N-ne⁈" Aşırı fazla şok olmuştum fakat haklıydım. ‟Dur sakin ol ve sakın utanma, bu gayet normal bir şey. Markete gitme nedenini şimdi anlıyorum.
Bu yüzden sana da uyarsa markete gideceğiz ve sana ped alacağız daha sonra ben seni evine bırakacağım olur mu?" Duraksadım. Benim için gerçekten bunu yapar mıydı? ‟P-peki tamam."

Markete geldik ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Arabayla gitmiştik ön koltuğa iki tane peçete sermiştim, o ise bunun sorun olmayacağını, koltuğu yıkatabileceğini söylemişti. Fakat ben buna müsaade etmemiştim. Ona bakıyordum çünkü bu halde arabadan çıkıp markete gidemezdim. O ise ona neden baktığımı anlamıyordu.

‟Bir şey sorabilir miyim?" Diye sordum. ‟Tabii sorabilirsin." Bu soruyu sormak için azıcık gecikmiştim ama yine de sormak istedim. ‟Bunu sormak için geciktim biliyorum, fakat yine de sormak istiyorum. Adın ne?" Cevabını çok fazla merak ediyordum. Güldü ve ben neye güldüğünü anlamadım. ‟Bu soruyu ilk senin sormana şaşırdım...Sanrı." Ne demişti anlayamamıştım. ‟Ne?" Cevap vermesini bekledim ve söyledi. ‟İsmim Sanrı Kandemir." O an donakaldım. Çok güzel bir ismi vardı hem de aşırı güzel. Üstelik ismi tipine de çok yakışıyordu. Güzeldi ruhu, kendisi, ismi. ‟Peki, senin ismin ne?" Benim ismim onun ki kadar güzel olmasa da, ismimi seviyordum. ‟Alya Şimşek." O sırada yüzündeki ifade, şaşkınlıktı. Neye bu kadar şaşırdığını anlamamıştım. ‟Tanıştığıma memnun oldum Alya Şimşek." Ve bende memnun olduğumu söyledim. ‟Tanıştığıma memnun oldum Sanrı Kandemir. Fakat burada böylece bekleyeceksek çok memnun olamayacağız..." Bana anlamamış gibi baktı. ‟Neden ki?" Ne demek istediğimi hâlâ anlamamıştı. ‟Sanrı arabadan inip markete gidebilir misin artık?" Birden bana şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. ‟Ne?! Ben mi alacağım?" Ah ne bir saniye! Benim bu halde gidip alacağımı düşünmüyordu değil mi?
"Evet Sanrı sen gideceksin! Umarım bu halde benim gideceğimi düşünmüyorsundur." Bana hâlâ aynı ifadeyle bakıyordu. "Alya ben bir erkeğim. Bu yüzden ben almayacağım." Ne?!
"Sanrı, bu halde gideceğimi mi düşünüyorsun? Gidemem! Üstümü başımı görmüyor musun?" Sanrı o sırada huzursuzlukla bana bakıyordu. "Görüyorum senin hâlini, ama ben bir erkeğim Alya. Benim ped almam herkese garip ve tuhaf gelir." Bir şekilde Sanrıyı ikna etmem gerekiyordu. Bu halde çıkamazdım.
"Bak Sanrı seni anlıyorum ama benim bu halde çıkmam daha tuhaf olur. Hem ne olacak ki alsan? Kim senin kime ped alıyor oluşuna ne desin ki? Lütfen al yalvarıyorum." İşe yarayacağını düşündüğüm bu konuşma, gerçekten de işe yarayacak gibiydi. "Off! Tamam Alya tamam. Alacağım ama bir şartla." Şartı her neyse kabul etmekten başka şansım yoktu.
"Neymiş o şartın?"
"İşten ne zaman çıkacaksın?"
"16:00'da neden ki?"
"Seninle sen işten çıktıktan sonra buluşacağız." Ne?! Bu tanışmanın hemen biteceğini zannediyordum oysa ki. Fakat ne yazık ki kabul etmekten başka şansım yoktu. "Peki, tamam. Ama artık markete git!" Kafasını salladıktan sonra elimdeki parayı ona uzattım. "Saçmalama Alya tabii ki de o parayı almayacağım.
Geri koyarmısın o parayı!" Dedi. Fakat ben ona doğru uzatmaya devam ettim. Hadi ama! Filmlerdeki gibi 'ben ödeyeceğim parasını. Geri koy cebine!' Demeyecekti değil mi? "Of! Uzatma Sanrı ve al şu parayı."
"Tabii ki de hayır." deyip arabadan hızlıca çıktı.

O sırada kendi kendime mırıldandım. "Çok iyi kalpli, yakışıklı ve tatlı birisi... Alya ne diyorsun sen kendine gel!"
Aradan iki dakika geçti ve Sanrı geldi.
"Al bakalım. Hayatımda ilk defa ped aldım ve son defa."
"Teşekkür ederim Sanrı çok teşekkür ederim. İyi ki varsın."
"Rica ederim, sende iyi ki varsın." Şok oldum. Evet şok oldum. Bunu ne anlamda söylemişti? 'Sende iyi ki varsın' ben ona bir konuda yardım etmedim ki neden bana böyle dedi?...Of Alya sen iyice delirdin çocuk ağız alışkanlığıyla söylemiş olamaz mı sanki? Abartma.
Sanrı "Ben seni eve bırakayım. Sen hazırlanırken kapıda bekleyeyim ve seni işe bırakayım olur mu?" Dedi.
"Teşekkür ederim Sanrı çok naziksin ama sen zaten bana oldukça yardımcı oldun. Daha fazla zahmet etmene gerek yok."
"Ne zahmeti Alya benim için sorun değil."
"Peki, tamam ısrar etmeyeceğim."
Ona evimin adresini verdim ve yola çıktık. Ve yol boyunca hiç konuşmadık.

Evin önüne geldiğimizde, Sanrı arabada bekleyeceğini söyledi fakat ben kabul etmeyip eve davet ettim.
"Sen istersen salona geç ben hemen hazırlanıp geliyorum."
"Tamam." İlk banyoya geçtim iç çamaşırımı değiştirdim ve ped taktım. Odama geçtim, üstümdeki kıyafetleri değiştirmek için dolabı açtım bol pantolonumu ve siyah bol tişörtümü çıkardım, üstüme giydim. Makyaj masamın önüne geçtiğim sırada kapım tıklandı.
"Alya müsaitsen girebilir miyim?"
"Müsaitim Sanrı girebilirsin." Kapıyı açtı ve içeri girdi.
"Bir şey mi oldu Sanrı?"
"Hayır bir şey olmadı. Sadece salonda çok sıkıldım. Kitaplarını incelemek istedim kitap raflığın varmı?"
"Evet var." Dedim ve ona odamın sağ köşesindeki kitap raflığını gösterdim.
"Demek Wıllıam Shakespeare'in kitaplarını seviyorsun."
"Evet bayılırım."
"Bende çok seviyorum." O benim kitap raflığımı incelerken, ben hafif bir makyaj yapıyordum.

Makyaj fırçasına az miktarda allık bulaştırıp yanaklarıma uyguladım, iki gözüme kısa bir eyeliner çektim, rimel sürdüm, dudağıma lipgloss sürdüm ve makyajımı bitirdim.
"Sanrı ben hazırım çıkabiliriz." Sanrı gözlerini kitap raflığından bana çevirdi ve şaşırdı. Neye şaşırdığını anlamadığım için aynada dönüp kendime baktım fakat hâlâ neye şaşırdığını anlamamıştım.
"Peki, çıkalım o zaman." Evden çıktığımızda kapıyı kilitledim ve anahtarı çantama koydum. Aşağı indiğimde Sanrı arabayı çalıştırmış beni bekliyordu. Ben kapıyı kilitlerken, o aşağıya inip arabayı çalıştırmış olmalıydı.
"Geldim." deyip, ön koltuğa geçtim.
"Alya iş yerini bana tarif edermisin?"
"Tabii.************" iş yerini tarif ettikten sonra bana ne işinde çalıştığımı sordu.
"Voleybolcu olmak istiyorum. Bu yüzden, yaz ayları hem kendimi, hem başkalarını çalıştırmak için eğiticiyim. Yani voleybol öğretmeni gibi."
"Anladım fakat voleybol eğitmeni olarak üstüne pantolon ve tişörtmü giydin?" Aklıma 1 saat önceki diyaloğumuz geldi 'Karışmak istemem ama, terlikle mi işe gidiyorsun?' Demişti bana.
"Hayır. Kıyafetler, toplar, parkurlar hepsi orada. Ve bende kıyafetimi böyle giyiniyorum, oraya gidince formamı alıp soyunma odasında üstümü değiştiriyorum."
"Anladım."

İş yerine gelmiştik. Aslında her ne kadar 'voleybol salonu' olsada ben iş yeri diyordum çünkü öyle alışmıştım.
"Bu gün yaptığın şeyler için çok teşekkür ederim Sanrı iyi ki tanıştık."
"Asıl ben teşekkür ederim Alya iyi ki tanıştık. Ve sorun olmazsa sana bir şey soracağım."
"Tabii, sor."
"Bende seninle geleyim mi? Voleybolum çok iyidir, yardımcı olurum hem."
"Sanrı çok emin değilim çünkü öğrenciler seni sever mi bilmiyorum. Ki zaten normalde, ben, öğrenciler ve temizlikçiler harici kişiler girmesi yasak.
"Tamam, anladım. Sana kolay gelsin o zaman, işten sonra buluşuruz."

Sanrı'nın üzüldüğünü görmüştüm. Üzülmüştü ve o üzüldüğü için ben de üzülmüştüm.
"Sanrı, aslında...sende gelebilirsin. Nasıl olsa buranın sahibi benim ve kuralları ben koyuyorum. Öğrencilerin de seni seveceğini düşünüyorum. Zaten orada en küçük yaş ortalaması 13, en büyük yaş ortalaması 17. Öğrenciler 12 kişiler, yedekte 4 kişi var. Toplam 16 kişiyiz."
"Gerçekten gelebilirmiyim?" Diye sordu, heyecanla çocuk gibi.
Ona gülerek cevap verdim." Evet gelebilirsin..."
"Tamam. Arabayı müsait bir yere park edip hemen geliyorum."
"Tamam, bende sana o sırada dirseklik, dizlik, forma ve bol, uzun bir şort ayarlayayım."

Voleybol salonuna girince, formaların olduğu odaya gittim ve Sanrı'ya giymesi gerekenleri ayarladım.
O sırada Sanrı'da geldi.
"Geldim."
"Hoş geldin Sanrı fakat, henüz kimse gelmemiş, 20 dakika sonra gelirler."
"Tamam sıkıntı değil. Giymem gerekenler ve soyunma odası nerede?"
"Gel göstereyim." Erkek soyunma odasına geldik ve ona giymesi gerekenleri uzattım.
"Sanrı formalar birisinin yardımı ile giyiniliyor. Ne yapacağız?"
"Nasıl yani?"
"Formalar arkadan ve yan kısımlardan fermuarlı. Bedene göre ayarlandığı için arkası değiştirilebilir formalardan."
"O zaman ben sana yardımcı olacağım, sende bana."
"Ne?! Ama ben kızım sen ise erkek."
"Evet ama bunu biz yapacağız. Sorun olacağını düşünmüyorum." Ofladım.
"Tanrım...tamam iyi."
"Önce ben giyineyim." Dedi Sanrı.
"Tamam sen şortunu, dirsekliğini, dizliğini giy formaya geldiğinde çağırırsın beni."
"Tamam." Odadan çıkarken kapıyı kapattım ve kız giyinme odasına geçtim. Şortumu, dirsekliğimi, dizliğimi, giydim ve sadece forma kaldı. Üstümdeki tişörtü çıkarmadan formayı alıp Sanrı'nın olduğu odaya gittim. Kapıyı tıkladım.
"Sanrı geleyim mi giyindin mi?"
"Gel Alya, giyindim." Kapıyı açtım ve içeri girdim. Çok âni bir şokla durdum. Sanrı'nın üstü çıplaktı ve şu an çok seksi duruyordu. Karın kasları vardı...Tanrım...
"S-Sanrı..."
"Alya, giymeyi denedim formayı. Fakat olmuyor."
"Tamam ben yardımcı olacağım." Ona doğru yaklaştım ve formayı ondan aldım.
"Sen kol kısmını geçir fermuarını ben kapatırım." Kol kısmını kollarından geçirdi ve fermuarını kapatmamı bekledi. Bende o sırada titreyen ellerimle fermuarı kapatmaya çalışıyordum.
"Tamam oldu."
"Teşekkür ederim Alya."
"Rica ederim...şey şimdi galiba formayı bana giydirmen gerekiyor."
"Evet."
Siktir bu gün sporcu atleti giymemiştim. Normal sutyen giymiştim.
"Şey ben tişörtümü çıkarıcam değilmi?"
"Evet Alya. Normal olarak."
"Tamam." Üstümdeki tişörtü çıkartmaya çalışıyordum fakat yapamıyordum çünkü utanıyordum, bedenim yanıyordu.
"Hadi Alya. Öğrenciler gelicek şimdi. Yanlış anlayabilirler."
"Haklısın, biliyorum ama utanıyorum."
"Utanma Alya, utanılacak bir şey yok."
"Tamam...tamam çıkartıcam." Üstümdeki tişörtü yavaş yavaş çıkardım. O sırada Sanrı çok garip bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Sanrı neden öyle bakıyorsun? Utanıyorum, bana böyle bakmayı kes!"
Çok utanıyordum ve bu odadan çıkmak istiyordum çünkü sıcak basıyordu. Sanrı yanıma geldi ve formayı sol kolumdan geçirdi ve sağ kolumdan da geçirirken eli göğsüme deydi. Nefesimi tuttum ve birden çekildim formayı da aldım.
"Alya çok pardon yanlışlıkla oldu. Çok özür dilerim. İyi misin?"
"Sanrı formayı ben giyeyim, sen fermuarını kapat olur mu?"
"Tamam olur."
Hızlıca formayı giydikten sonra, Sanrı'nın yanına gittim.
"Tamam, kapatabilirsin." Hızlıca oyalanmadan sağda ki fermuarı çekti, solda ki fermuarı da çekti, sırtımda ki fermuara geçti ve onu da çekti.
"Teşekkür ederim Sanrı."
"Rica ederim Alya."
Tam odadan çıkmak için adım atmıştım ki bileğimden tuttu. Ona doğru döndüm.
"Bir şey mi oldu Sanrı?" Sanrı uzun süre cevap vermedi.
"Alya...ben gerçekten özür dilerim yanlışlıkla oldu gerçekten. Ve keşke sen tişörtünü başka bir yerde çıkartsaydın formayı üstüne giyip gelseydin."
"Ne?! Şimdi suçlu ben mi oldum?! 'Utanma Alya, utanılacak bir şey yok' diyen benmiydim? Şimdi nasıl olur da beni suçlu bulursun ya sen! Ama doğru senin arabana binip markete götürmene izin verende, eve götürmeye, işe götürmeye, hatta ve hatta seni evine davet edende hata değil mi? Suçla beni, de ki 'senin yüzünden! Böyle bir şey yapmamalıydık hepsi senin suçun.' de. Desene ha noldu neden demiyorsun?!"Dedim. Çok sinirlenmiştim. Böyle bir durumda kavga etmemiz çok saçmaydı zaten eli göğsüme yanlışlıkla değimişti fakat benim sanki tişörtümü onunla birlikte olmak istemişimde o yüzden çıkarmışım gibi 'keşke sen tişörtünü başka yerde çıkartsaydın formayı üstüne giyip gelseydin' demişti. Tişörtümü aldım ve odadan sinirle çıktım. Kız soyunma kabinine girip üstümdeki formayı çıkarmaya çalıştım fakat fermuarını açamadım bu yüzden yırtarak çıkardım.
Üstüme tişörtümü giydim. Dizlik, dirseklik ve şortu çıkardım, ve topluca dürdüm. Pantolonumuda giydim ve dizlik, dirsekliği yerine koyarken kapı çaldı. Cevap vermedim. Bir daha çaldı ve yine cevap vermedim. Eşyaları yerine koyduktan sonra yerdeki yırtılmış formayı aldım ve odadaki çöpe attım. Kapıyı açtım ve Sanrı'yı gördüm. Hiçbir cevap bile vermeden yürümeye başladım. Ve girişte astığım çantamı alıp, kendimi dışarı attım.
Telefonumu çantamdan çıkardım ve voleybol kulübüne yazdım.
Voleybol klübü:
Siz: Arkadaşlar bu gün voleybol eğitimi olmayacaktır haberiniz olsun.
Elif: Neden hocam?
Siz: Bu gün müsait değilim Elif'cim
Efe: İyi misiniz hocam?
Siz: İyiyim hepinizi seviyorum görüşürüz :)
Ben yürürken omzuma dokundu ve irkildim. Ne zaman yanıma gelmişti en son voleybol salonunun içindeydi.

"Alya çok özür dilerim öyle demek istememiştim gerçekten. Kalbini kırdıysam özür dilerim. Hassas dönemindeyken sana böyle dememeliydim."
"Sanrı lütfen git!"
"Alya çok özür di..."
"Sanrı git! Git! Git! Git artık! Konuşmamız bitti! Sanki seninle sevgiliymişiz gibi özür dileyip kendini affettirmeye çalışma git!"
"Tamam Alya gideceğim..."
"Git!" Yürümeye devam ettim içimde kırgınlık, pişmanlık, sinir ve daha fazlası vardı. Arkamda giden Sanrı'ya döndüm. Başı eğik bir şekilde yürüyordu. Ve bu onu çok kırgın gösteriyordu. Azıcıkta olsa üzülmüştüm. Onunla arkadaşlığımızı bitirmemeliydim. Tanrım...ben işi baya bi duygusala bağlamışım. Gerektiğinden fazla tepki verdim.
"Sanrı!" Diye bağırdım. Bana döndü
"Efendim Alya?" Koşarak ona gittim ve sarıldım. Şaşırarak bana baktı ve kollarını belime doladı.
"Ağlama Alya...lütfen ağlama lütfen. Yalvarırım ağlama." O ana kadar ağladığımı yeni fark etmiştim. Hıçkırıklara boğularak, göz yaşlarıma boğularak ağlıyordum bağıra çağıra ağlıyordum.
"Sanrı çok özür dilerim çok üzgünüm."
"Şşş sakin ol. Ağlama." Başımı onun omuzuna gömdüm, ağlamaya devam ettim. İçimi dökmek istiyordum. Bağırmak çığlık atmak istiyordum. Bu aralar ruh halim çok garipti küçücük bir olaya ağlayabiliyordum. Ama şu an Sanrı'ya 'git' dediğim için onun kalbini kırdığım için ağlıyordum. Boğazımda bir yumru vardı yutkunuyordum fakat geçmiyordu.
"Sanrı...üzgünüm çok üzgünüm özür dilerim."
"Tamam ağlama Alya ağlama lütfen ağlama...gel ben üstümdeki formaları çıkarıp geliyorum. Sen geç arabaya beni bekle. Hemen geleceğim tamam mı?"
"Sanrı ben fermuarı indiremedim, formayı yırttım ama sen yırtma seninle gelicem fermuarı ben indiririm." O sırada birlikte, gülmeye başladık.
"Yeniden kavga etmeyeceksek gel." Ve bu sefer kahkaha atmaya başladık. O kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı. Ama ben hâlâ ağlamak rahatlamak istiyordum.
Sanrı ile voleybol salonuna yürümeye başladık.
"Sanrı?"
"Alya?"
"Sanrı?"
"Alya?" Voleybol salonuna geldik ve erkek giyinme odasına girdik. "Alya sen çık ben altımdaki şortu değiştireyim."
"Tamam." Diye yanıtladım onu ve odadan çıkarken kulaklığını taktığını gördüm çıkıp kapıyı kapattım. Ve onu bekledim...
"Sanrı giyindin mi?"diye sordum fakat cevap gelmedi.
"Sanrı giyindin mi?" Belki duymamıştır diye tekrardan sordum.
"Giriyorum bak" kapıyı açtım ve gördüğüm görüntüye şok olup dondum kaldım. Kulağunda kulaklığı olduğunu unutmuştum. Kapıya arkasına dönük bir şekilde üstündeki şortu değiştiriyordu altında siyah boxer vardı ve üstünde hâlâ forma vardı. Arkasına döndüğünde şortu yerine koymak için eğildi ve yerine koydu. Eğildiği yerden kalktığında beni gördü. Kulağındaki kulaklığı çıkardı.
"Alya!"
"Sanrı."
"Ne yapıyorsun burada?" Elimi yüzümün arasına yerleştirdim ve arkamı döndüm.
"Sana kaç kez seslendim kulaklık taktığını unutmuşum! Senden yanıt alamayınca girdim."
"Tamam giyindim dönebilirsin arkanı." Ona döndüm ve utangaç bir şekilde yüzüne baktım.
"Özür dilerim Sanrı sen yanıt vermeyince korktum."
"Özür dilemene gerek yok benim hatam."
"Tamam formayı çıkarayım ve artık gidelim."
"Tamam." Ona doğru adım attım ve sağ fermuarı açtım, sol fermuarı da açtım ve sırtına yöneldim sırtındaki fermuarıda aşağı indirdim ve açtım. Sanrı kollarından formayı çıkartıp yere attı. Ve evet yine çok seksi gözüküyordu. Bana döndü ve ben o sırada dayanamayıp ona sarıldım kokusunu içime çektim. Daha bu gün tanışmıştık fakat ben ona aşık olmuştum daha doğrusu hoşlanmaya başlamıştım. O da ellerini belime sardı ve şaçımın kokusunu içine çekti bunu hissetmiştim. Ondan ayrıldıktan sonra yerdeki formayı alıp dürdüm ve yerine koydum. Sanrı'da tişörtünü giydi.
"Çıkalım mı?"
"Tamam." Odadan ve voleybol salonundan çıktık, arabaya doğru ilerledik.
"Nereye gideceğiz?" Diye sordum.
"Benim evime geçelim. Zaten senin ruh halin iyi değil. 1 hafta kalırsın olmaz mı?
"Olur ama kıyafetim yok."
"Ben sana kendi eşofmanlarımdan ve tişörtlerimden veririm."
"Tamam. Sanrı sana bir şey sorabilirmiyim?"
"Tabii ki."
"Daha bu gün tanıştık fakat biz birbirimize çok yakın davranıyoruz."
"Aslında bu gün tanışmadık."
"Ne?"
"Daha önceden seni tanıyordum ve sen de beni tanıyordun"
"Ne?! Ben hatırlamıyorum."
"Alya bunları daha sonra eve geçince konuşalım. Lütfen..."

Sorular:

Sizce kitap nasıl?

Sanrı ve Alya sizce nereden tanışıyor?

Hangi karakteri daha çok sevdiniz?

Arkadaşlar her Cumartesi yeni bölümler gelecek. Oy verip yorum yazarsanız çok mutlu olurum.

Öptüm hepinizi. Gece yatarken poponuzu örtünn. Ha bu arada kitap karakterlerinin fotoğrafı 2. Bölümde olacak. Bay bayy😚💖💓💕💗💙💚💛💜💝💞💟❣

Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By ❦

Teen Fiction

2.4M 44.5K 44
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
2.9M 101K 63
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
750K 8.9K 5
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
42.2K 5.2K 12
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladı...