YOUR EYES TELL~tj

De lilibibli

63.7K 5.5K 12.1K

Omegaverse. Taehyung yaralı bir omegaydı. Önceki hayatından kaçmaya çalışan ama her seferinde yakalanan çares... Mai multe

YET
The-1
The-2
The-3
The-4
The-5
The-6
The-7
The-8
The-9
The-10
The-11
The-12
The-13
The-14
The-15
The-16
The-17
The-18
The-19
The-20
DUYURU!!!
The-21
The-22
The-23
The-24
The-25
The-27
The-28
The-29
The-30
The-31
.
The-32
The-33
Yeni Kurgu
The-34
The-35
The-36
The-37
The-38
The-39

The-26

1.4K 125 254
De lilibibli

Hepinize selamm
Bölüm sınırı 95 oy ve 400 yorum :(


Sıcaklık kaybolmuş, tek gördüğü buz renginde soğuk ve soluk gözlerdi. Kendisine bakan ve onu sımsıkı saran bir soğukluk.

Yabancı gözlerle kabuslarından birinde olmak istedi.

Taehyung hemen irkilip kalkmak istediğinde soğuk kollar sıkıca beline dolanmıştı, gözlerindeki grilik halen belirgin bir şekilde orada duruyordu. Taehyung yutkundu ve tekrar gözlerini açıp kapadı. Bu yabancı gözler ve bu soğukluk bedenini ürpertmişti. Elleri titreyerek bedenini saran kollardan kaçınmaya çalıştı güçsüzce.

"Sakin ol korkutmak istemedim." Gözler kadar sesi de soğuktu ama halen oradaydı, kontrol tamamen kaybolmamıştı. Taehyung yataktan doğrulup tekrar kaçınmaya çalıştığında algılamaya çalıştı. Uykudan yeni uyanmış olduğu için bazı şeyler anlamsız ve eksik gelirken korkuyla büzdü dudaklarını.

Griyi sevmemişti.

"Seokjin?" Sesi çaresizce ve bir fısıltı gibi yükseldiğinde elleri onun beyaz soluk tenine dokunmak istedi, her zaman beyaz pamuk gibi bir tene sahipti Seokjin ama bu solukluk kalbine biz buz gibi kesik bırakmıştı.

"Korkma benim hala senin eşin olan Seokjin'im." Alfanın sesinde ki ton hırıltıyla karışıp omegayı ürkütse de kontrol edemiyordu işte. Omegası yanındayken ve rutu çok yaklaşmışken alfasına söz geçiremiyordu.

"Neden böyle-" Alfa yataktan yavaşça doğruldu ve omeganın bedenini yavaşça kucağına çekti, korkutmamak adına çok çabalıyordu ama alfası lanet olsun baskın ve ısrarcıydı. Elleri onun beline yavaşça dolanırken kucağında ki hafif bedenle tebessüm etti. Kokusu halen burunun ucunda yavaşça tenine dokunurken alfası sakinleşti, dinginleşti..

"Korkutmak istemedim sadece kurdum sana ilgi duyuyor korkma lütfen sana zarar vermem." Taehyung'un gözleri yavaşça gri gözlere tekrar baktığında bu kez ilk gördüğünde ki kadar korkunç olmadığını fark etti. Seokjin'in bakışları kadar şefkat dolu değildi ama derinlerde ufakta olsa bir sevgi hissetti. Karnı kasılırken dudaklarını dişledi ve alfanın soğuk bedenine dikkatle baktı.

"Korktum başkası sandım." Dudaklarını büzüp alfanın boynuna sıkıca sarılırken kuytu köşeler saklanmış alfanın kokusuna burnunu yasladı ve sakinleşmeye çalıştı. Alfa onun sırtını büyük bir sakinlikle okşadı, büyük yataklarında örtüyü hemen etraflarına sardı. Omeganın bedeni sanki üşürmüş gibi sarılması onu ısıtmazmış gibi öznele örttü üzerini.

O uyuduktan sonra düşünceleri uymasına izin vermemişti, küçük koltukta rahatsız uyumasını istemediği için yavaşça yatağına taşıyıp yanına uzanmıştı alfa. Rutunun yaklaştığını biliyordu, kokusu kontrolsüzdü, düşünceleri dağınık ve her zamankinden daha öfkeliydi omegaya bunu yansıtmak istemese de fizyolojik yapısına karşı gelemiyordu işte.

"Benimleyken başka birinin sana yaklaşmasına asla izin vermem." Taehyung omuzlarını silkti ve elleriyle alfanın boynuna dökülen saçlarını okşadı. İlk gördüğünde ki buz mavisi gözler aklından çıkmıyordu, keskin ve bir o kadar korkutucuydu ama dedi o gözler Seokjin'e ait olduğunda korkutucu değildi. Kokusu burnunun içinden geçip kalbine baharı getirirken kendi içinde kıkırdadı omegası, alfanın baskınlığını ve merhametini gördükçe taklalar atıyordu.

Taehyung bölünen uykusunun pençesinden kurtulmaya çalışırken alfanın ferah deniz okyanus kokusu buna engel olmak üzereydi, şimdi boynunda onun kokusunda ve sıcaklığında tekrar derin bir uykunun kollarına kendisini bırakmamak adına yavaşça geri çekildi ve gri gözlere baktı.

O gün tüyleri beyaz ve kabarık kurdun gözlerindeki keskinliği taşıyordu. Merhamet yine en belirgin duyguydu, halen ona şefkatle ve aşkla bakıyordu.

"Neden öyle bakıyorsun çok mu korkutucu görünüyorum." Taehyung saçlarını hızla sağa sola sallarken yine sarı şirin saçları yanağını yalayıp geçmişti. Güzel sarı gözleri tebessüm ederken alfanın göz kapaklarına usulca dokundu ve soğuk tenini ısıtmaya çalıştı.

"Korkutucu değil ama-" Seokjin onun bedenine bıraktığı sıcaklıkla derin bir soluk verdi, kucağında oturuyordu, boynuna sıcak nefeslerini bırakıp elleri fütursuzca vücudunda geziniyordu ama farkında değildi.

Bedenine nasıl bir hasar bıraktığının, onu nasıl arzuladığının en ufak hareketinden etkilendiğinin henüz farkında değildi omega.

"Aması ne ?" Taehyung'un uzun ince parmakları alfanın yüzünde yavaş yavaş dolaşırken bu kez soluk teninde duraksadı ve sıcaklığını oraya bıraktı. Çok soğuktu teni üşümüyor muydu?

"Sadece kabus sandım ve korkutma ama şimdi korkutucu gelmiyor çünkü sadece sen varsın başkası yok." Sonra soluk teninde bir gül gibi kıpkırmızı açmış dudaklarına dokundu ve aynı soğukluğun oraya da bulaştığını gördü. Titreyen dudaklarını onun soğuk dudaklarına gece gibi örtünürken tek amacı ısıtmaktı.

Onun dudaklarına kendi sıcaklığını bırakmaktı...

"Sadece eşim var." Naiflikle onun dudaklarına kapandığında elleri sımsıkı omuzlarına tutundu ve gözlerini kapattı, gri gözler halen zihnini parçalarken omegası bir alfanın varlığı ile kendisini belli etmeye başlamıştı bile. Omeganın hızlanan kalbi ve kayıp düşünceleri bunun en büyük kanıtıydı, omegası iyileşiyordu alfanın varlığı küs omegasını her geçen gün ellerinden tutup yeniden yaşaması için yeni bir sebep veriyordu.

Taehyung ise toydu, masum düşünceleri sadece onu ısıtmak iken alfanın yangının görmüyordu, ateşi söndürmek yerine kendi ateşiyle daha körüklüyordu. Biriyle sevişmek nedir bilmiyordu arzu ve şehvet hissediyordu ama bunu adlandıramıyordu. Elleri onun sert tenine sıcacık dolanırken Seokjin yumruklarını sıktı ve sadece onun hamlelerine izin verdi.

Fazlasını istemedi, saf dokunuşlarla bile kalbi ve bedeni tatmin oluyordu. Omeganın kalbinin içinden kopup gelen her bir söz, her bir davranış onun için yeterliydi fazlasına hiçbir zaman gerek yoktu ve olmayacaktı da. 

"Taehyung alfanın soğuk dudaklarına Seokjin'den öğrendiği gibi dilini değdirdiğinde utançla tüm boynu kızarmıştı. Öpüşmeyi seviyordu belki bunu beceriksizce yapıyordu ama alfanın teninde olmak ona dokunmak iyi hissettiriyordu. Soğuk ve yalnız odasında kimsenin onu sevmeyeceğini beğenmeyeceğini düşünerek yıllarını geçirmişken onu bu kadar seven adama karşı bu duyguları hissetmesi normaldi.

Seokjin onun ilk aşkıydı.

Omega bir tepki bekledi, onun soğuk dudaklarını aralamasını yada her zaman yaptığı gibi kontrolü ele alamsını bekledi ama Seokjin sadece duruyordu. Bedeni soğuk bir duman gibi yok olmaya hazırken daha ilerisini düşleyemiyordu bile. Taehyung geri çekilip çekilmeme arasında kararsız kalırken ince dudakları alfanın dolgun dudaklarına sıcak ve masum son bir öpücük bırakıp yavaşça ayrıldı. Sarı gözleri merakla açılıp alfanın gri gözlerine bakarken dudaklarını büzdü.

"Çok soğuksun." Seokjin onun sarı saçlarını yavaşça okşadı ve elleriyle yanağını dokundu,  sıcaklığına sığındı. 

"Sen varsın. Üşümüyorum." Taehyung onu siyah saçlarını yavaşça arkaya itip alnına ellerini yasladığında bu kez dudakları onun alnına sıcak bir öpücük bırakmıştı. Bu soğukluğun sebebin anlamaya çalışıyordu hasta mıydı? Yada kızgın mı? Anlayamıyordu işte Seokjin'di ama garip bakıyordu, teni ve bakışlarında yabancılık var gibi hissediyordu yada mesafeler varmış gibi.

Taehyung onun gri gözlerine derince bakmaya devam ederken bu anları bölen zilin sesiydi Seokjin onu belinden tutup yatağa geri bırakırken üzerine yan tarafta duran ceketini aldı. "Yoongi gelmiş olmalı sen istersen burada kal ben yemeği getiririm." 

Taehyung yatağın ortasında yapayalnız kalırken tahta merdivenlerden inen alfayı takip ediyordu gözleri, uyumadan önce her şey güzelken şimdi sanki daha farklıydı, uykusunda bir şey mi demişti? Neden kaçar gibi ardına bakmadan gidiyordu?

***

Seokjin güçlükle kapının pervazına tutunu ve büyük tahta kapıyı araladı. Omega kucağında onu öperken, sıcaklığını tenine bahşederken bu kadar tepkisiz kalmak ona dokunamamak canını yakıyordu. Alfası onu ele geçirdiğinde onun canını yakmaktan korkuyordu en çokta ona Wonwoo'yu hatırlatmaktan korkuyordu.

Bedeni alev alevdi, alfası daha fazlasını alamadığı için kızgın hissederken son mantıklı kalan tarafıyla düşünüp hissetmeye çalıştı ama beline doladığı elleri arasındaki ince beli ve onu acemice öpmeye çalışan gül kurusu dudaklarını aklından silemiyordu.

"Bu halin ne?" Yoongi elinde ki paketleri içeriye bırakıp alfanın koluna tutunduğun da Seokjin büyük ellerini sıkıca onun ağzına kapattı ve duraksadı. Omega üst kattayken burada rutu hakkında konuşmayacaktı.

"Mutfağa geç." Yoongi gri küllü gözlere acıyarak bakarken paketleri aldı ve yavaşça mutfağa geçti, evin içinde yoğun bir feromon kokusu vardı ve yanlış zamanda gelmiş olmaktan korktu. Seokjin ve Taehyung sevişmiş miydi?

Bu düşünce beyninden vurulmasına neden olurken kısık gözleri şüpheyle etrafı süzdü. Taehyung'un neler yaşamış olduğunu biliyordu ve Seokjin'in bu konuda ne kadar hassa davrandığını ama iş kızgınlığa geldiğinde duygular ve aşk ikinci plana düşerdi, ilkellik, arzular ve şehvet bular gün yüzüne çıkıp hayvani iç güdü hakimiyeti eline alırdı. 

Ya Taehyung'a istemediği bir şey yaptıysa düşündü ve hızla Seokjin'e dönüp sıkıca kolunu tuttu.

"Ruta mı girdin? Taehyung nerde?" Alfa onun ses tonunda ki şüpheyi sezdiğinde elleriyle tekrar sessiz olmasını işret etti ve saçlarını karıştırdı. Aklı darmadağınıktı kaç saattir uyumamıştı. Hem Taehyung'un gidişi hem de rutun gelişi bedenine büyük bir yorgunluk verirken sakinleşemiyordu. 

"Ona bir şey yapamadım bana öyle bakma." Yoongi rahat bir nefes alırken dudaklarını dişledi ve alfanın kolunu serbest bıraktı. Mutfak sandalyesinden birini çekip oturduğunda alfayı dinlemeye hazır gözüküyordu.

"Bir kaç gün kaldı ruta ve ben garip hissediyorum." Yoongi anladım dercesine başını sallarken Seokjin onun gibi bir sandalyeye çöktüğünde yavaşça fısıldadı.

"Taehyung'un beni böyle görmesini istemiyorum ona zarar verebilirim." Yoongi onun çaresiz haline acıyarak bakarken aslında endişesinin yersiz olduğunu söylemek istedi ama haklıydı çünkü Seokjin saf kan bir alfa olarak çok daha zorlu ve ilkel bir rut geçiriyordu. Nayeon'dan sonra hiç eşi olmamıştı ve rutunu hep kendi başına geçirmişti. Şimdi yanında yatağında güzel kokulu eşi varken alfasına söz geçiremiyordu.

"Ona söyledin mi peki bu durumu?" Seokjin başını sağa sola hızla sallarken ayağı yerde sert bir ritim tutuyordu. Ne diyecekti ki ona sevişmeye ihtiyacım var mı? Yada bana yardım et mi diyecekti? Omega halen yaralıyken ondan bunu istemek bencillikti.

"Kızgınlığın ne olduğunu bile bilmiyor Yoongi ona bu söylemem onu korkutmaktan başka bir işe yaramaz." Yoongi derin bir soluk verdiğinde Seokjin'in dizine ellerini yasladı ve sakinleşmesi için ona süre verdi.

"Ona anlatırsan seni anlayacağına eminim kendin söyledin çok akıllı bir omega ve Namjoon'un dedikleri hatırla onun en büyük travması tecavüze uğraması ama onu en çok korkutan şey yalnızlık ve eksik hissetmek ona böyle hissettirmiş olursun." Seokjin biliyordu, onun bedenine dokunulmasından daha büyük korkuları olduğunu da biliyordu ama bunu istemek çok fazlaydı, öyle hissettirmek istemiyordu ama onun masumluğuna zarar vermekte istemiyordu.

"Lanet olsun biliyorum ama-" Yoongi onun lafını bitirmesine izin vermede duyacağı şeyleri emin bir şekilde tamamladı.

"Ama benden korkarsa, tiksinirse, istemezse, beni bırakırsa bunları söyleyeceksin değil mi?" Seokjin'in gözünden bir damla yaş süzülüp çenesinden kor gibi akarken gözlerindeki grilik yavaşça yok oldu. Elleri titreyerek sildi göz yaşlarını.

"O seni seviyor baksana Jungkook'un kokusundan rahatsız olan benimle göz göze gelmeyen Taehyung her şeyini seninle paylaşıyor seninle yaşıyor, seninle uyuyor bunlar bile yeterli iken onun daha seni sevdiğini nasıl kanıtlamasını bekliyorsun?"

"Sadece henüz yaraları çok taze Yoongi beni sevdiğini biliyorum ama ona dokunurken, onu aşka öperken bilmiyorum işte aklından başka bir şey geçerse ben ölürüm." Hızla yağa kalktı ve tezgaha tutundu. Gözlerinden yaşlar süzülüp iniyordu.

"Anlamıyorsun, beni anlamıyorsun Yoongi." 

"Asıl sen anlamıyorsun evet daha önce terk edildin evet hayal kırıklığına uğradın ama bu hep böyle olacak değil Taehyung'un gözlerinin içine nasıl baktığını görmüyor musun? O sana aşık Jin ve ona bu durumu anlatıp onun karar vermesini istemelisin siz eşsiniz ve artık bu konuları konuşmalısınız."

Alfanın gözlerinden hala akmaya devam ederken pencereden dışarıya baktı,  neredeyse akşam olmak üzereydi ve kar dinmişti onun yerine camı yalayıp geçen soğuk ve sert bir rüzgar vardı. Vahşi yanı rüzgarın arasında kaybolmak isterken mantıklı kalan son yanı onu dizginliyordu.

Yaklaştığını hissediyordu.

"Onunla konuş eğer yanında olmak istemediğini söylerse onu almaya gelirim ama mutlaka konuş." Seokjin başını sallarken suyu açtı ve bir kaç hızla yüzünü yıkadı. Yoongi'ye hak veriyordu ama korkuları vardı işte bugün sabah yaşadığı şeyin tekrar yaşanmasını kaldıramazdı, tekrar terk edilmek omeganın elleri arasından kayıp gitmesine bu kez dayanamazdı. 

"Konuşacağım Yoongi." Mutfağa bir sessizlik dağıldığında Yoongi yavaşça ayağa kalktı ve Seokjin'in sırtını sıvazladı. Onun neler hissettiğini anlıyordu belki de onun yanında zor günlerinde var olan tek kişiydi bu nedenle onu yargılamak yerine anlayan da tek kişiydi ama hayatı sonsuza kadar böyle gidemezdi bu korkuyu aşması gerekiyordu.

"Şey-" Omega utangaç gözlerle kapıda belirdiğinde alfa hızla arkasını döndü ve gözünde ki yaşları sildi. Ne zamandır buradaydı yada konuşulanların ne kadarını duymuştu merakla onu süzdü. Yoongi ise ürkek duran omegaya tebessümle baktı.

"Ben gelecektim bir şey mi oldu." Taehyung omuzlarını silkerken gözlerinde halen kırgınlık tohumları vardı.

"Selam Taehyung-ah nasılsın?" Taehyung uzun sarı saçları ardına gizlenip Yoongi'nin tebessümüne kibarca karşılık verdi. Güzel gülümsemesi teninde bir güneş gibi parıldarken alfa hayranlıkla onu süzdü. 

"İyiyim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim." Yoongi onun için bir sandalye çektiğinde omega kibarca oraya oturdu ve alfanın siyaha dönmüş gözlerine baktı. Kızarık ve birazda yaşlıydı parlak yıldızı andıran gözleri. 

"Hoseok seni çok özlemiş bir gün seni bize davet ediyor." Taehyung gülümsedi ve Yoongi'ye kafa salladı. "Gelirim." Seokjin onun bu haline tebessüm etti, onun başkasıyla konuşurken ki çekingenliği hala gözüne şirin geliyordu. Kendisi için tüm sınırları yıkarken herkese karşı duvarlarını örüyordu.

"Ben gideyim bir ihtiyacınız olursa ara gelirim." Yoongi mutfakta çıkıp dış kapıya yönelirken son kez dönüp Seokjin'e baktı ve tebessüm etti.

***

Seokjin omegayı büyük bir sakinlikle  izlemeye devam ederken koşasından bir yudum aldı. Bir kaç saat önceye göre daha sakin hissediyordu ama yeni bir dalganın ne zaman vuracağı belirsizdir, omeganın kokusu her şeyi tepetaklak ediyordu.

"çözüyorum ama yanlış çıkıyor." Taehyung hamburgerinden bir parça ısırdı ve önünde açık olan kitaba umutsuzca baktı.
Seokjin çok kolay çözerken kendisi bir kaç soruda takılıyordu.

"Dikkatli bak sadece küçük bir işlem hatası yaptın." Omega pür dikkat yine kitaba baktığında alfa onun bu sevimli hallerine gülmeden edemedi. Şirin ve kalbini hızlandıran tepkilerine dayanması gerçekten güçtü. Tekrar her detayına özenle bakarken omeganın sarı saçlarını okşadı ve kulağının arkasına, mis kokulu saçlarına minik bir öpücük bıraktı.

"İşlemlerin doğru ama küçük bir hata var." Omega baştan sona işlemlere bakarken hatasını fark etmeye çalışıyordu, o kadar odaklanmıştı ki alfanın saçları arasına bıraktığı öpücükleri fark etmemişti.

"Buldum." Hızla silgiyi alıp yanlış yaptığı yeri silerken gururla düzeltti hatasını ve doğru şıkkı işaretledi.

"Hepsini çözüm ve hiç yanlışım yok hadi kar topu oynayalım."

"Dışarısı soğuk-"

"Ya söz vermiştin eğer hiç yanlışın çıkmazsa kar topu oynayalım demiştin mızıkçılık yapma." Seokjin onun dudaklarını büzüşünü taklit ederken kahkaha attı. Sarı saçları her geçen gün daha da uzuyordu, omuzlarına dokunmasına sadece bir kaç santim kalmıştı ve bu haliyle şirin bir koyuna benziyordu.

" Yanlışın çıktı ama. "

" Düzelttim ama hadi lütfen." Alfa onun bu tatlı haline dayanamasa da dışarıda sert bir rüzgar vardı ve üşütmesinden korkuyordu. Elleri üşürsen diye korkuyordu, kirpikleri rüzgardan üşürsen kalbi titredi, o gül kurusu dudakları soğuğa bulana dayanamazdı.

"Bugün soğuk yarın çıkalım olur mu? Şimdi bize sıcak bir çikolata yapayım ve film izleyelim." Omega soğuk olduğunu biliyordu ama televizyonda yakında karların eriyeceğini ve baharın geleceğini duymuştu, kışı seviyordu kar taneleriyle oynamayı ve en çokta Seokjin'le kar topu oynamayı seviyordu.

Bahar geldiğinde bunları yapmazlardı ki.

"Peki." Alfa yerinden kalkıp mutfağa gittiğinde önce ikisine güzel sütlü bir çikolata yaptı ve Yoongi'nin aldığı atıştırmalıklardan hazırladı. Omega bir kaç saat önce yapılan konuşmayı duymadığı için iyi hissediyordu ama halen bunu ona nasıl anlayacağını da düşünüyordu.

"Şömineye odun atayım mı?" Sönmek üzere olan ateşin içini yavaşça bir maşa yardımı ile harlandırmaya çalışırken tatlı gözüküyordu. Dili hafifçe dudaklarının üzerine sarkmış sanki dünyanın en dikkat gerektiren işini yapıyormuş gibi temkinli ve özenliydi.

"Atabilirsin yan tarafta sepette odun var ama dikkat et elini yakma."  Taehyung büyük bir itinayla odunları attığında hemen ateşin yanına çöküp izlemeye başladı. Odunlar hızla ateşi kavrayıp yanmaya başladığında heyecanla elini çırptı. Seokjin'den gördüğü gibi yapmıştı her şeyi onun her hareketini büyük bir özenle izliyordu. Ateşi yakışını, yemek yağışını, çarşafları değiştirişini bile izliyordu ve hemen uygulamaya çalışıyordu omega. Daha önce bunları yapmaya gerek duymasa da artık evliydi ve Seokjin'in eşi olarak bu sorumlulukları onunla paylaşmak istiyordu.

"Vay hemen yakmışsın." Taehyung gururla saçlarını sallarken eşinin elinde ki bardaklar uzandı ve hemen yanına bıraktı. Şöminenin önünde içmek daha iyiydi hem Seokjin'de üşüyor olabilirdi bu nedenle yavaşça yana kaydı. Şöminenin sarı ateşi yüzlerine vururken sessizlik içinde sıcak çikolatalarını içtiler.

Alfa onun sarı saçlarına uzandı ve bir buklesini parmakları arasına doladı, sarı bir güneş ışığı gibi omuzlarına dökülüyordu.
Omega bu hareketle gözlerini kapatırken bardağını yavaşça yere bıraktı ve gülümsedi. Eşi saçlarını çok seviyor olmalıydı, her dokunuşunu anımsasa da halen ilk dokunuşunu unutamıyordu. Evin merdivenlerin de ellerini öpüşü halen kalbinin içinde bir gizli bahçeydi, içinden dereler akan ve mis gibi çiçekler kokan bir bahar günüydü.

"Saçlarını hiç kesme olur mu böyle kalsın sana çok yakışıyor."

"Olur." Alfa yavaşça bir buklesini kulağı ardına sıkıştırdı ve yanağına sıcak bir öpücük iliştirdi. Elleri onun zarif ellerine dolanıp parmaklarını birbirine kenetlerken odada yankılanan belirgin sesler iki taneydi. Biri yanan odunların çıtırtısı diğeri ise alfanın hızlı soluklarıydı.

Grilik geri gelirken yavaşça omegayı göğsüne çekti.

"Seni ilk bulduğum günü unutamıyorum biliyor musun?" Omega başını kaldırmadan onun göğsünde soluklanırken büyük bir ilgiyle dinliyordu söyledikleri sanki dünyanın en değerli hazinesiymiş gibi özenle kalbinde saklıyordu.

"O gün beni bulmamış olmasaydı belki de hiç tanımayacaktık birbirimizi." Alfa sanki bu doğru değil dercesine başını salladı ve sırtını koltuğa yaslayıp başını arkaya verdi. İkisi de büyük bir bilinmezliğin arasında bir yol bulmaya çalışan kayıp denizciler gibi savaşıyorlardı. Dalgalar ve okyanuslar korkutucuydu, tek sığındıkları şey aynı gemide yan yana ve halen sarılıyor oluşlarıydı.

Ne Nayeon, ne Wonwoo şu an onların aklını meşgul eden sorular değildi, alfa eşinin rutuna vereceği tepkiyi merak ederken omega sadece alfanın yaşana garipliği anlatmasını bekliyordu. Seokjin ondan asla bir şey saklamazdı değil mi?

"Kader bizi yine bir araya getirirdi Taehyung-ah biz birbirimize aitiz." 

"Ama yine de sen beni bulmasaydın beni ya o  bulacaktı yada orada öle-" Seokjin öfkeyle onu kendinden uzaklaştırıp yüzünü avuçları içine alırken küllü soğuk gözleri tehditkardı. "Hayır bunları aklına bile getirme tamam mı bak buradasın evindesin." 

"Evimleyim." Seokjin'in çatılmış kaşları normale dönerken gri gözleri omeganın yanık tenine belli belirsiz dokundu ve yavaşça sarı gözlerinde duraksadı. Onu tutsak eden, tüm düzenini alt üst eden sarı gözlerine özenle baktı. Neydi bu aşkı? Yıllar sonra kalbinin attığını hissettiren şey neydi? Omeganın masumluğu ve şirinliği miydi yoksa kader miydi?

Yoksa ruh eşinin kalbine dokunan kalbi miydi?

"Belki bunu duymaktan sıkıldın ama teşekkür ederim beni seçtiğin için, güvendiğin için." Taehyung gülümsedi ve uzun ince parmakları onun soğuk ellerine üzerine bir kuş gibi kondu. Bir kaç dakika ellerini okşarken süslü cümleler kuramadığını fark etti. Bundan Seokjin kadar iyi değildi ama öğretirse her şeyi öğrenirdi, o ne öğretirse omega her şeyi hemencecik ve doğru bir şekilde öğrenirdi.

"Artık daha özgür olacaksın seni sıktığımı farkındayım seni korumak için biraz düşüncesiz davrandım." Omega gül kurusu dudaklarını alfanın avuç içlerine yaslarken bedenine vuran sıcaklıkla uyumak üzereydi.

"Zaten özgürüm." 

"Hayır öyle değil sadece evde oturup beni beklemen ve beni beklemen bir özgürlük değil, buradan dönünce bir dershaneyle görüşeceğim, Jimin ve senin için , birde ehliyet için sınavlara hazırlanırsın bende yardımcı olurum sana." Omeganın gözleri kocaman açılırken buruk bir şekilde baktı alfanın gözlerine, daha ne kadar kalbine dokunup hayatını değiştirecekti bu adam?

"Sen öğretirsen yaparım." 

"Elbette yaparsın sen çok akıllısın Taehyung-ah, her şeyi yapabilecek kadar da yeteneklisin sakın bunu tersini  düşünme  tamam mı?" Taehyung yutkundu ve dudaklarını dişledi, dışarıda esen rüzgar karanlık bir gürültü bırakıyordu içeriye ikisinin de solukları yavaşken tenleri zıttı.

Biri soğuk biri sıcaktı.

"Peki neden rutuna yardım edemeyeceğimi düşünüyorsun." Omeganın üzgün ses tonu ısınmaya başlayan evin içini buz gibi kestiğinde alfa donakalmıştı. Her şeyi duymuş muydu?

"Dinlemedim sizi sadece sana bakmak için indiğimde kulak misafiri oldum sonra zaten geldim hemen yanına." Bu durumda bile kendisini kanıtlamaya çalışan omeganın ne kadar acı çektiğini gördükçe nefesini vurulan acı bıçak darbeleriyle ölmek istedi.  

"Yardım edemeyeceğini düşündüğüm için söylemedim onları sadece-" Taehyung duyduklarını çok iyi anımsıyordu, ne kadar ardına atmaya çalışsa da her dakika Yoongi'nin söylediklerini anımsıyordu. Bir aptal gibi hissediyordu belki bu konuşmayı duymamış olsaydı kalbi bu kadar kırılmazdı ama bunları alfadan duymak yerine başka birinden duymak kalbini acıtmıştı.

"Rutun ne olduğunu biliyorum ben bir kere. Aptal değilim." Büzülen dudakları üzerinde oluşa kabukları diliyle ıslatıp, gözlerini hiç korkmadan alfasının gri gözlerine dikti.  Her zaman kitapları severdi, babasının onun için aldığı kitapları hatırlıyordu Taehyung. Babası hep onun akıllı olduğunu söylerken bu hayatta kurtulması için derslerine çok iyi çalışmasını tembihlerdi.

Taehyung gerçekten de zekiydi, her öğrenci gibi derslerine çalışsa da en iyisi olabilmek için çok çalışırdı ta ki bir kapıdan içeri atılıp hayatı zindana dönene kadar. Geçmişin tozlu sayfalarında alfalar ve omegalar  dünyasına ait bir kaç kitap okumuştu o zamanlar bunları anlamlandıramasa da şimdi daha iyi anlıyordu.

Alfanın gri gözlerinde ki öfkeden ve değişimden bir omegaya ihtiyacı vardı, korumaya, ona dokunmaya, onu mühürleyip eşleşmeye ihtiyacı vardı. Bugün sadece o kitapta yazılanları düşünüp hatırlamaya çalışmıştı omega aptal değildi biliyordu işte.

"Hayır, hayır asla aptal olduğunu düşünmedim sadece istemezsin diye düşündüm biliyorsun Taehyung-ah." Alfa çaresizlikle açıklamak isterken onun ellerine uzandı ama soğuk ellerine ulaşan bir sıcak el yoktu.

"Senden tiksinmiyorum yada senden nefret etmiyorum etmeyeceğim de. Neden diye sorma çünkü bende bilmiyorum ama seni çok seviyorum her an yanımda olmanı istiyorum, beni öpmeni istiyorum, bana sarılmanı istiyorum bazen sadece saçlarımı okşamanı istiyorum. Bak senin  kalbim çok hızlı atıyor." Omega alfanın soğuk ellerini alıp kalbinin üzerine yaslarken kirpikleri titredi.

Bir serçenin korktuğunda çırptığı kanatları gibi hızlı ve ritimsizdi kalp atışı.

" Bana hiç bir zaman onu hatırlatmadın o bana teca-" dudakları titredi ve gözünden bir yaş süzüldü.

" O bana ben istemeden dokunurken çok ağladım çünkü istemiyordum, onun tutsağıydım, onu sevmiyordum  hiç bir zaman bana iyi davranmadı bu yüzden çok korktum ama sen." Taehyung yaşlarını sildi ama hemen boncuk gibi bir yaş yanağından süzülüp gül kurusu dudakları arasında kayboldu.

"Sen bana hiç istemeden dokunmadım ki, neden nefret edeyim senden neden istemeyeyim ki. Seviyorum seni korkuyorum ama öğretirsen, anlatırsan anlarım aptal değilim ben." Dudaklarından kopan hıçkırıklara ağlamaya başladığında alfanın gözleri siyaha döndü ve iyice sokuldu ona.

" Özür dilerim ben sadece seni düşündüm Taehyung-ah." Omega omuzlarını silkti kırgın kalbi onun bir kaç kelimesiyle hemen onarılıyordu işte, onun dokunuşları ve öpüşleri midesini asla bulandırmayacaktı.

"Bay Kwan ve Namjoon'la konuşup bunu sana öyle söyleyecektim sadece senin iyiliğini istiyorum." Taehyung'un sarı gözleri kırmızıya bürünmüştü alfanın siyah gözlerine öfkeyle baktı.

"Beni eve gönderecektin yanına başka birisi mi gelecek." Kitapta okuduğunu hatırlıyordu omega, alfalar rutlarını tek başına atlatmakta zorlanırlardı eğer yanında ki eşi olmayacaksa kim olacaktı.

"Asla kimse gelmeyecek yemin ederim. Seni seviyorum ben kimseyi değil."

"O zaman niye beni istemiyorsun." Seokjin pes edip ellerini yanlara bırakırken bir kaç dakika onu izledi, ne kadar istediğini görmüyor muydu? Her bir dokunuşuyla teninin  toz gibi uçuşturduğunun  farkında değil miydi?

"Çünkü kurdum benden farklı ona güvenmiyorum bunu yaparken seni korkutan o olursa bir şey yapmamaktan korkuyorum."

"O beni seviyor bir kere hatırlamıyor musun bana sarılmıştı." Wonwoo'nun eve geldiği gün Seokjin tamamen kurt formuna dönüşürken hiçbir şeyi umursamamıştı, o an sadece ilkel bir hayvan gibi saldırmak istemişti ama sonrasında kurunun omegaya olan merhameti gerçekten şaşırtıcıydı. Sanki o hep yanında olan eşiymiş gibi usulca sokulmuş ve boynunda soluklanmasına izin vermişti.

"Çünkü o zaman tehlikedeydin seni korumak istedi." O zaman eşi değildi ama omegayı sahiplendiğini hatırlıyordu. Geceleri odasında kabuslarla boğuşurken kapının önünde durup sadece hıçkırıklarını dinlerdi, yemekten çekindiğinde gözüyle canının çektiği şeye bakışını burukça izlerdi alfa, isteyemediği her şey için ona ses olmuştu tüm o duvarlarını elbirliğiyle kaldırmışlardı. Burada alfasının varlığını yok sayamazdı ama ona tamamen de kontrolü bırakamazdı bu Taehyung'un ilk beraberliği olacaktı, isteyerek, severek ve arzuyla bunu yapmak istiyordu. 

Geçici arzu dolu bir rutta tüm kontrol kurdundayken hafızasında böyle kalmak istemiyordu.

"Taehyung-ah ilk beraberliğimizin böyle olmasını istemiyorum. Rutum da sana nasıl dokunduğumu bile hatırlamadan bunu yapmak istemiyorum ben seni hatırlamak ve görmek istiyorum. Sımsıcak sarmak istiyorum." Taehyung dolu gözlerle ona bakarken ateşten sıçrayan turuncu renk sarı gözlerine yansıyor ve parıldamasına sebep oluyordu. bir kor gibi bakışları yine kalbine düşüveriyordu.

"O zaman rutun gelmeden seviş benimle ben istiyorum." İstiyordu, tüm dokunuşlarını bedeninden silmek ve sadece Seokjin'i hatırlamak istiyordu. Onun bedenini sevmesini istiyordu her bir parçasına ayrı ayrı iltifat etmesini istiyordu, o gece bedenine dokunduğu gibi tekrar dokunmasını istiyordu. Belki bencilce gelecekti ama bunu en çok kendisi için istiyordu.

***

Jimin masaya tabakları koyarken gülümsemeden edememişti. Jungkook'un evinde güzel bir akşam yemeği hazırlarken sevgisi ise duştaydı, bir kaç gündür onun evinde kalıyordu tabi bunun sebebi abisinin onunla ilgilenemeyecek kadar meşgul olmasaydı.

Eğer şu an abisi burada günlerdir kaldığını bilse muhtemelen Jungkook ölür ve kendisi de hastanelik olurdu.

"Neler yaptın?" Alfa bir elini sevgilisinin tatlı beline sararken pembe saçları arasına sıcacık bir öpücük bıraktı ve masaya oturdu.

"Pirzola yaptım ve yanında şarap." Şarap şişesini havaya kaldığında Jungkook kaşlarını çattı ve salataya çatal batırdı. Henüz reşit olmadığı için alkol almasından hoşlanmıyordu.

"Alkol içmen yasak Jimin." Jimin omuzlarını silkip kadehlerin yarısına kadar özenle Rose şarabı doldururken dilini dudakları üzerinde gezdirdi ve gümüş bardakların içinde parıldayan alkole alıcı gözle baktı.

"Umurumda değil." 

"Seokjin hyung senin alkol içtiğini duyarsa bana nasıl işkenceler yapar hiç düşündün mü?" Jimin bir bebek dudaklarını büzdü ve oturdu. Sevgilisini hyungunun halen kabullenemediği biliyordu ama bunun abisinin basit bir kıskançlığı olarak görüyordu.

"Hyung seni seviyor bir kere hem ben de seni sevdiğim için bir şey yapmayacaktır merak etme, taş kalpli gözükse de pamuk gibi biri." Jungkook yüzünü buruşturdu tam iki senedir Jimin'in sevgilisi olduğunu kabullendirmek için denemediği yol kalmamıştı Bay ve Bayan Kim bile onu kabullenmişken Seokjin hyungun ona olan ön yargısını anlamıyordu.

"Neden sevmiyor beni anlamıyorum yakışıklı, zeki, kaslı ve zenginim bence kusursuz bir lafayım." Jimin bu söylediklerine kıkırdarken onun tatlı kızgınlığı kalbini ısıtmıştı bir alfa olsa da çok tatlı ve kibardı Jungkook ona bu nedenle deli gibi aşıktı. Siyah saçları dağınık bir şekilde yanaklarından süzülürken Jimin uzanıp sevgilisinin dudaklarına minik bir öpücük bıraktı.

"Hyung ise tam tersi, tavşan dişli, şişme kas yığını ve sünepe olduğunu düşünüyor ama ben öyle düşünmüyorum sevgilim." Jungkook başını ellerine yaslarken pilavını deşelemeye başladı, kendisini nasıl kabullendireceğini bilmiyordu bir kere oturup konuşmamışlardı bile.

"Biz nasıl evleneceğiz Jimin hyung görmeden filan mı?"

"Kabullenecek elbette ki Jungkook sadece zaman lazım." Zamandan kastı eğer seksen yaşına kadar böyle kavga etmekse buna dayanabileceğini zannetmiyordu, Seokjin onu ne zaman görse ya arabayı üzerine sürüyor yada yüzünü kapı kapatıp evden kovuyordu.

"Bana seni sonsuza kadar sevmeyeceğim sevimsiz tavşan derken de zamanla kabulleneceğim mi demek istedi yani." Jimin abisinin kaba laflarına alışık olsa da sonsuza kadar bu kabalığın devam etmeyeceğini biliyordu, sevgilisinin bu konuya bu kadar kırılması da biraz üzücüydü.

"Onunla tekrar konuşup bir yemek ayarlamaya çalışacağım-"

"Asla kabul etmeyecek hatta yemeğimin içine zehir katıp beni öldürmek isteyecek buna eminim." Jimin aklına bir fikir geldiğini göstermek için ellerini çırparken kocaman gülümsedi.

"Ben istersem kabul etmez ama Taehyung isterse kesin kabul eder." 

****

🌿

Bölüm yorumlarınız neler?

Bölümde en sevdiğiniz yer neresi?

Sizce seokjin bu teklifr ne cevap verecek?

Alfamız kaslı tavşanı kabullenecek mii!

Jikook'u beğendiniz mii?
Sizi seviyorum 🤟

Güzel omega Jimin

Sevimli, kızgın ama tatlı Alfamız

Sahiplenici ve öfkeli Alfamız ❤️

Yn: burada Taehyung'un güven sağlayıp istemesi benim için oldukça önemliydi çünkü bunu Seokjin istese onu yanlış anlayabilirdi. omega bunu Seokjin için yapıyor diye düşünmeyinnn..a

Continuă lectura

O să-ți placă și

200K 21K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
149K 15.7K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
215K 21.4K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
94.7K 3.8K 31
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...