"Yani resmen Jeon Jungkook ile sevgili rolü yapacaksın?? Her yere beraber gitmeler, yakın çekimler falan?"
Sohyung'un dünyanın en heyecan verici olayından bahsediyormuş gibi çıkan sesi ve yüz ifadesine göz devirmemek için zor durmuştu sarışın olan. "Tek derdi ve hayali izlediği dizideki başrol çocukla evlenmek olan küçük bir çocuk gibi mi duruyorum oradan?"
Sohyung arkadaşının tepkisine gözlerini kısarak bakmış ve "Kırıcısın." diye söylenmişti kucağındaki yastığı ona atarken.
Genç kıza göre Jimin'in her şeyde olduğu gibi bu olayda da fazla düşünüyordu. Her açıdan kârlı bir işti ve sarışın olanın bu şansı göz göre göre reddetme ihtimalinin çok yüksek olması canını sıkıyordu.
"Resmen ödemen gereken paranın yarısını vereceksin ve en azından bir süre rahat bırakacaklar?? Kalanını da bursla rahatça tamamlayıp ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden bahsetmiyorum bile? Aman Tanrım Jimin, harika bir fırsat. Birkaç etkinliğe katılıp, yan yana poz vermek ne kadar zor olabilir ki?"
"Maalesef Sohyung biraz haklı ama içine sinmiyorsa sırf borcunu kapatmak için hiçbir şey yapmak zorunda değilsin. Daha önce de yüz kez teklif ettim, tamam dediğin an hallederim."
Jimin yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirmiş ve arkadaşına bakmıştı minnetle. "Biliyorum ama gerek olmadığını söyledim. Yanımda olman yeterli."
Yoongi gerçekten de defalarca tüm parayı verebileceğini söylemiş olsa da Jimin hiçbir zaman kabul etmemişti. Zaten elinden geldiğince manevi destek sağlaması bir yana ailesi ile bozuk olan arasını kendi yüzünden daha da açmasını istemiyordu.
Fakat tüm bu maddi konuların dışında sarışın olanın aklını bulandıran başka bir konu vardı; kendi yüzünden resmen mahvolmak üzere olan bir kariyer.
Sosyal medyada birkaç dakika dolaşmak insanların ne kadar kötü ve acımasız olduğunu görmesine yetmişti. İptal olan birkaç reklam anlaşması, sözde onu seven takıntılı insanların ve hiç sevmeyenlerin başlattığı linç girişimleri tek kelimeyle korkunçtu.
Ve bunların yaşanmasında rolü olduğu gerçeği vicdanını rahat bırakmıyordu bir türlü. İleride de bırakmayacağına emindi hatta.
Bu yüzden arkadaşları kendi aralarında tartışırken cebindeki telefonu çıkarmış ve dün aldığı karttaki numarayı aramıştı hızlıca.
İlk çalışında açılan telefonda önce kendini tanıtmış ve ikilinin şaşkın bakışları altında tekliflerini kabul ettiğini söylemişti.
—————
DM-jungkookun arkasını topluyoruz
namjoon: park jiminle konuştum
teklifimizi kabul ettiğini söyledi
taehyung: benim yeni eğlence şimdi başlıyo diyebiliriz🤩🤩
seokjin: SONUNDA
İKİ GÜNDE YİRMİ YAŞ YAŞLANDIM STRESTEN
jungkook: tabii kabul eder
amacı buydu zaten
namjoon: jungkook
çocukla iyi geçinmeye bak
bu ara yapacağın tek bir hata senin zararına olur
seokjin: inandın mı gerçekten bunun olucağına
taehyung: çocuk da jungkook gibi uyuzsa😁manşetlere daha çok çıkarlar gibi
jungkook: para ve burs alıyor
ünlü oluyor
üstüne üstlük benimle sevgili sanılıyor??
istediği her şeyin olduğuna eminim hala ne sorunu çıkarabilir
her gün teşekkür etmesi gerek
taehyung: geldi kendinden büyük ünlü egosu
jungkook: alakası yok egoyla
seokjin: ben de jungkooktan farksız düşünmüyorum aslında
taehyung: arkadaşlar
ben jungkookun kafasına dayanmış bir silah görememiştim fotoğraflarda🥺
namjoon: taehyung haklı
asıl hatalı olan kişi jungkook
gün içinde elli tane öpüşme teklifi aldığına eminim
ve hiçbirini kabul etmiyor
taehyung: çok eminsin😁😁üzmesinler seni
jungkook: TAEHYUNG
seokjin: KAPAYIN KONUYU
BENİ SİNİRLENDİRMEDEN
biri elinde çocukla gelicek diye ödüm kopuyor zaten
jungkook: abart biraz daha
senden gizli ailem vardır belki
seokjin: ben bundan sonra yapıcağın her salaklığa inanırım
taehyung: HADİ İLK AÇIKLAMA NE ZAMAN
BİR ŞEY SÖYLEYİN
seokjin: bugün yayınlanır
medya tepkisine göre ortada görünme sürelerine karar veririz
jungkook: off
namjoon: oflama da alış artık
çocuk kötü birine benzemiyor
iyi anlaşırsınız belki
jungkook: iyilik meleği bile olsa umurumda değil
taehyung: acil tanışalım ya
umarım jungkooku yeterince sinir edicek kapasitededir
jungkook: sen kendin sinir olma da😁
taehyung: işte o zaman kartlar yeniden dağıtılır
namjoon: tanımadığınız biri hakkında konuşmak yerine şirkete mi gelseniz artık
ben bu toplantıyı tek başıma mı gerçekleştiricem
taehyung: namjoon bizsiz birkaç saate bile dayanamadığın için mi o kadar sanatçın varken sürekli bizle toplantı yapmak istiyorsun🥺🥺🥺🥺🥺
seokjin: en başa bela açıp sorun çıkartanlar siz olduğunuz için olabilir mi sence Bİ DÜŞÜN
jungkook: sorun ve ben?
ALAKAMIZ YOK
seokjin: sen bence bi süre konuşma🤩
taehyung: her şeyi geçtim
en son sana verdikleri karavan sürekli pis diye diziden çekiliyordun az kalsın
jungkook: temiz olmak suç mu.
taehyung: sen temiz değilsin
TAKINTILISIN
namjoon: umarım şu an yoldasınızdır
jungkook: ON DAKİKA
taehyung: önce giden kazanır
bir şişe şarabına
jungkook: kabul
seokjin: HAYIR
YAVAŞ GELİN
namjoon: ne zaman dinlediler ki
seokjin: doğru
hiçbir zaman
———
"Merhaba."
Jimin içeri girdiğinde kenardaki geniş masa yerine duvarın bir kısmındaki boydan boya cam kaplı yerin önünde duran deri koltuk takımına kurulup rahat bir şekilde oturan üçlüyü görünce birkaç saniye duraklamış ve bakışlarını ortamda tanıdığı tek kişi olan Namjoon'a çevirmişti.
"Hoşgeldin Jimin, biraz ani haber verdim. Sorun olmamıştır umarım."
Sarışın olanın konuşmasına izin vermeden hızlıca önce Seokjin'i göstermiş "Kim Seokjin, Jungkook'un menajeri." ve ardından Taehyung'a bakmıştı. "Kim Taehyung, zaten tanıdığını düşünüyorum."
Taehyung bu tanıtmayı sevmiş gibi genişçe sırıtmış ve memnun olduğunu söyleyip hafifçe eğilen çocuğa bakarken gülüşüne biraz mesafe katıp kafasını eğmişti hafifçe o da. "Ben de, hoşgeldin."
Taehyung'un anında takındığı mesafeli tavır Namjoon'a normal gelse de Seokjin'in çocuğa pek sıcak bakmadığını fark edince cidden Jungkook gibi düşündüğüne emin olmuştu.
Yine de kendine selam veren çocuğa aynı şekilde karşılık vermiş fakat her zaman olduğu gibi taraf tutulacak bir şey olmasa bile Jungkook'un yanında olduğunu belli etmişti.
Ortamın gerilmemesi için ipleri elinde tutması gerektiğinden hızlıca "Gelsene Jimin," demiş ve karşısındaki tekli koltuğu göstermişti. "Jungkook da gelir şimdi." Sarışın olan kendine gösterilen yere otururken belli etmese de kendisini öpmesini söylediği biriyle karşılaşmanın utancını yaşamaya başlamıştı bile.
"Masaya mı geçseydik?" Seokjin'in düz sesiyle üçlünün bakışları onu bulmuştu hemen. Oldukları konumu aralarındaki yabancı için rahat ve ciddiyetsiz bulduğunu hepsi anlasa da iş saatleri içinde son söz yine Namjoon'un olduğundan "Böyle iyi. Jimin ile uzun zaman geçirecek gibiyiz, özellikle sen, biraz daha rahat olsak sorun olmaz bence." dediğinde başka bir şey söylenmemişti üstüne.
Zaten hemen sonra kapı açılmış ve ardında nefes nefese kalmış Jungkook belirmişti. Gözü ilk Taehyung'u bulan genç adam "Hayır ya," diye serzenişte bulunmuş ve kaybetmenin verdiği hırsla "Evden buraya benden önce gelmiş olamazsın." diye söylenmişti yanlarına ilerlerken.
"Evde değilmiş zaten." Seokjin'in direkt söylediği bilgi ile Taehyung göz devirirken "Jungkook'un tarafında olmaya programlı mısın sen ya?" demişti ters bir şekilde. "Suratını görünce ne var ne yok dökülüyorsun."
"Mesleki deformasyon, maalesef."
"Ne içersiniz?" Namjoon masasından aldığı şirket telefonunu kulağına dayamış bir şekilde onlara bakarken Jimin dışında hepsi istediğini söyleyince ona bakıp "Jimin?" diye sormuştu tekrar.
Jungkook dudaklarına yasladığı su şişesinden henüz bir yudum bile alamamışken duyduğu isimle kaşlarını çatmış ve orada bulunduğu birkaç dakika içinde varlığını fark etmediği çocuğa bakmıştı.
Gerçekten de o'ydu.
Aniden sinirli ve rahatsız hissetmeye başlayınca ondan gözlerini çekip şişedeki suyu kafasına dikti. Namjoon'un ona böyle bir şeyden bahsetmemesine ayrı bozulsa da o an çaktırmadı bunu.
Sarışın olan da ondan farksız değildi. En az onun kadar rahatsız ve konfor alanının dışında hissetse de bu hisse pek yabancı olmadığından artık gizlemeyi öğrenmişti. Dışarıdan bakan biri onun gayet rahat gözüktüğünü kolaylıkla söylerdi.
Anladığı kadarıyla bu altı ay içinde sık sık göreceği dört kişiyle beraberdi. Herhangi bir önyargıya sahip olmak istemese de Namjoon dışındaki diğer üç kişinin kendi hakkında ne düşündüğünü tahmin ediyor, pek memnun olmadıklarını fark ediyordu.
Özellikle Jungkook, kendinden ne kadar rahatsız olduğunu belli ederken biraz bile çekinmiyordu. O gece gördüğü adamdan neredeyse tamamen değişik biri vardı karşısında.
Jimin onun yüzündeki bu sinir bozucu ifadeye göz devirmek istese de kendini tuttu.
"Hepinizi buraya çağırdım çünkü söylemem gereken şeyler ve birkaç görev var."
Namjoon oturduğu tekli koltukta biraz daha dikleşirken kendine çevrilen gözlere baktı tek tek. Özellikle Jungkook'un öfkesinden bir şeyleri bozacağına emindi ve dediklerini kesin olarak uygulamalarını istiyordu.
Belki başka biri hakkında çıksa aynı haber bu kadar çabalamazdı fakat Jungkook'u öylece bırakmayacağını herkes bilirdi.
"Biri benim niye burada olduğumu söyleyebilir mi?" Taehyung'un çocuksu sesi dikkatleri ona çevirmişti şimdi. "Yani biriniz şirketin sahibi, biriniz menajer. Ben ne alakayım??"
Jimin normal şartlar altında bu siteme gülerdi fakat o an gerginlikten yüzündeki tek bir kas bile hareket etmiyordu.
"Şöyle ki, bu binada kimi çevirsek Jungkook hakkında en ufak şeyle ilgin olduğunu söyler. Ayrıca her şey sana kalsa ve günde elli defa uyarmasam şu an batıyor olurduk."
Bunun üzerine esmer olan burnunu kırıştırmış ve yalandan alıngan bir tonda "Kırıcısın." diye söylenmişti.
Bir anlığına, hatta çok kısa bir anlığına, onun sevimli ifadesini izlerken nerede ve iş saatleri içinde olduklarını unutan Namjoon hafifçe uzanıp Taehyung'un yanağından bir makas almış ardından kıkırdamaya başlayan Jungkook ve Seokjin ile farkına varmıştı bir toplantı içinde olduklarının.
Kendini tutamayan Jimin de diğerleriyle birlikte sırıtmaya başladığında Jungkook ile göz göze gelmiş ve ikisinin de gülümsemesi silinmişti. Kendi de Jungkook'a aynı ters bakışlarla bakmaya başladığında aralarındaki soğuk savaş resmen başlamış gibiydi.
Jimin, kendine teşekkür edeceğine bir de apaçık kendinden hoşlanmadığını belli etmek ister gibi bir tavır takınan çocuğa hiç çekinmeden göz devirdi.
Elbette aşırı sıcak bir karşılama beklemiyordu ama en azından iğreniyor gibi bakmadan da yapabilirdi.
Onların arasındaki bu gerginliği fark eden Namjoon tekrar söze girmeyi mantıklı bularak hafifçe öksürdü.
"Konumuza dönersek, sizden istediğim şey çok basit."
Özellikle Jungkook'a uyarır gibi bakmış ve devam etmişti. "Başka biriyle görünmek yok, sık sık beraber olmanız lazım ki 'fanservis' olduğu düşünülmesin."
Genç olandan alaylı bir gülüş gelmiş, sarışın olan ise göz devirmişti onun bu hareketine. Sanki onun dışındaki herkes oldukları durumdan çok memnunmuş gibi davranması o kadar sinir bozucuydu ki Jimin arada bir altı ay bununla mı uğraşacağını düşünüp kapıya doğru kaçamak bakışlar atıyordu. Vazgeçmek üzereydi.
"Sosyal medyalarınızda da birbirinize yer vermeniz gerekebilir. Ayrıca Jimin, Taehyung ile de görülsen bizim için artı olur diye düşünüyorum. Jungkook ile sevgili olup Taehyung ile yakın olmaman saçma haberlere neden olabilir. Son olarak bu işin kontrolü ve çalışması Seokjin'de olacak. İkiniz de onu dinlemek zorundasınız. Jungkook'un kıçını kurtarmak dışında şirket yönetmek gibi önemli işlerim var çünkü."
Namjoon sözlerini bitirdiğinde herkesten aldığı onayın ardından kafasını sallamış ve "Güzel," diye mırıldanmıştı. "Artık işinizin başına dönebilirsiniz."
Çok geçmeden ayaklanan dörtlü kapıya doğru ilerlerken aklına bir şey gelmiş gibi "Jungkook," diye seslendi hemen.
"Biz haberi servis ederken Jimin'i yemeğe çıkar. Düzgünce tanışmış olursunuz."