LAYEZEL

By gitsex

3.2K 216 875

Verilen kişisel bir karar, kaç kişinin kaderini etkileyebilir? "LAYEZEL" adındaki ilk ve tek kitaptır. Çalınt... More

-Tanıtım-
2.B: "Parti"
3.B: "Gölge"

1.B: "Yıkılış"

728 71 184
By gitsex

---

"Anne?! Baksana şunlara bak bak!"

Yağız'ın kendine has çocuksu çoşku dolu sesi tüm arabaya adeta yaşam sevinci saçıyordu. Küçük parmağıyla gösterdiği rüzgar güllerini büyük bir ilgiyle izleyip, annemide bu ilgisine katılıp ortak olmaya davet ediyordu. İsteksizce çıkmış olduğum bu uzun yolculuk benim için hep olduğu gibi tek kelime etmeden ve uyuyarak geçip gidiyordu.

"Afra? Kızım uyan yeter bu kadar uyku. Bak birazdan yazlıkta oluruz."

Sesli bir nefes verip kafamı cam kenarına çevirdim. Annemle olası bir tartışmaya girmeye hiç hevesli değildim.

"Serap karışma kıza. Araba tutuyor zaten, bırakalım uyusun."

Babamın bu yerinde desteği beni son derece sevindirmişti. Yüzümde sevinçten belli belirsiz bir tebessüm ile yolu izlemeye devam ettim.

"Peki Cenk, öyle olsun."

Annemin ısrarcı ilgisinden kurtulduktan sonra devam ettikleri sohbetleri pek ilgimi çekmemişti. Evden neden bu denli aceleyle çıktığımız hakkında düşünmeme rağmen, henüz mantıklı bir açıklamaya varmış değildim. Bu sene yazlığa normalde gittiğimiz zamandan 2 hafta önce gitme kararı vermişlerdi. Doğru düzgün toparlanmamıza dahi vakit olmadı. Telaşlı hallerini ne kadar benden gizlemeye çalışsalarda sergiledikleri tavırlar elle tutulur şekilde gerginlik içeriyordu.

Yolculuk neredeyse 2 saat boyunca benim için sorunsuz geçti diyebilirdim. Tâ ki ağzımda hissettiğim safra tadına kadar. Geçmesi ümidiyle camı biraz daha açıp arabaya daha fazla oksijen girmesini istedim. Ciğerlerim temiz havaya hasret bi şekilde derin, olabildiğince hızlı nefesler alıp vermeye başladım. İlk halime göre daha iyi olmuştum. Derken geçtiğin sandığım safra, daha şiddetli bir şekilde kendini belli etmişti. Bu böyle devam etmeyecekti. Olası bi faciayı önlemek amacıyla babama seslendim.

"Baba arabayı durdur. Kusacağım."

Arabayı son derece dikkatli süren babamla dikiz aynasında göz göze geldik. Alışık olduğu bu durum karşısında pekte şaşırmamıştı. Annemin ilgili, hafif endişe içeren bakışları üzerimde geziniyordu. Yağız'ın ela çipil çipil bakan meraklı gözleri rüzgar güllerine olan ilgisini kaybedip bana dönmüştü.

"Ablam yine ıy olmuş anne."

Iy.. Kusmaktan nefret ettiği için bu eylem onun dilindeki "ıy" kelimesine karşılık buluyordu. Buna benzer bir çok tabiri bulunuyordu afacanın.

"Evet oğlum, çünkü ilaçlarını içmedi."

Sitem dolu bu cümleye bıkkınlık içeren bakışlarla karşılık verdim. O iğrenç ilaçların tadını biliyormuydu acaba? Beni düşündüğünü biliyordum tabi, de bazen abartıyordu. Her anne gibi.. Bu şikayetçi olduğum bi durumdu. Çocuk değildim artık. Bunun annemde farkındaydı. Tabi klasik o cümleyi söylemez olur mu? "Siz benim gözümde yaşınız kaç olursa olsun hep çocuk kalacaksınız." Ah şu anneler :)

Babam ufak diyaloğumuz sırasında arabayı uygun bir yere çekmekle meşguldü. Emniyet şeridine geçip arabayı durdurmuştu. Daha araba tam olarak durmamışken kapıyı hızla açıp çıktım.

"Aa! Bak sen şuna. Düşücek bişey olacak allah korusun." Kapıyı ardımdan açık bıraktığım için annemin sesini işitmiştim. Düzlük bir alandı. Yol bitişi ve ormanlık alan arasında bulunan birkaç metrelik toprak bir yol bulunuyordu. Ormanlık alana yetişme umuduyla hızlı adımlarım koşuşa dönüşmüştü.

"Kızım! Az ilerde bir çeşme var. İstersen oraya gidebilirsin! Geleyim mi yanına?"

Babam dışarı çıkmış beni izliyordu. Yanıma gelmesini şu durumda istemiyordum.

"Tamam oraya giderim baba! Gelmene gerek yok!"

Elimden geldiği kadar içimde tutmaya çalıştığım şeyler, son bulantı atağından sonra dışarı çıkmak için can atıyor gibiydi. Birkaç dakika nefessiz ve zorlu kasılmaların ardından, eğer görürsem tekrarlayacağıma emin olduğum o kötü manzaraya bakmamaya çalışarak ordan uzaklaştım. Kolumu ağaca dayayıp sakinleşmeye çalıştım. Vücudum yaşadığı kasılmaların etkisine tepki olarak titremeye başlamıştı. Kusmak dünyanın en iğrenç kötü olaylarından biriydi benim için. Hamile insanları daha iyi anlıyordum. İşte tekrar annelere saygım artmıştı.

Biraz daha iyi hissettiğimi anladığımda babamın söylediği çeşmeye gitmek için ayağa kalktım. Kendi etrafımda 360 derece dönüp etrafı yokladım. Resmen heryer birbirine benziyordu. Bakarak bir sonuca varamayacağımı anladığımda çevreye kulak kabartmaya karar verdim. Kuşların neşeli cıvıldamaları huzur vericiydi. Hafif esen rüzgar tende tatlı bir his, burna taze çiçek kokularını getiriyordu. Bu kısa an yüzümde tebessüm oluşturmuştu. Duyuşum dahada derinleştiği sırada zor duyulan su şırıltılarını işitmiştim. Sesler sağ çaprazımdan geliyordu. Adımlarımı o yöne çevirip hareket etmeye başladım.

Kısa süreli yürüyüşümden sonra vardığım patika, beni çeşmeye götürmüştü. O an dünyanın en önemli şeyiymiş gibi gelen taze, davetkar bir şekilde zemine çarparak ilerleyen suya daha fazla dayanamayıp hızla yanına vardım. Elimi yüzümü yıkadım. Daha etkili olması adına ense ve boynuma da uygulamıştım. Bu işlemler bittikten sonda kana kana su içmeye başladım. Serin su adeta ilaç gibi gelmişti. Yaşadığım rahatlama hissi tüm bedenimi sarmıştı. Tabi bunda doğanın kendine has mütevazı müziğnin ve hafif rüzgarında etkisi büyüktü. Burda biraz daha vakit geçirmeye karar vermiştim. Çeşmeye yakın yaşlı bi çınar ağacına ilişti gözüm. Dinlenmek için gayet uygun bir yere benziyordu. Ayaklanıp koca çınarın serin gölgesine gelişi güzel oturup sırtımı yasladım. Kirlenme kaygısından şu an son derece uzaktım. Gözlerimi kapatıp kendimi doğanın huzurunda dinlenmeye bıraktım.

Oturduğum sırada bizimkiler aklıma gelmişti. Kalıp gitsem mi diye kısa bir süre düşündükten sonra hemen bu düşünceden vazgeçmiştim. Yola çıktığımızdan beri hiç mola için durmamıştık. Benim bahanem küçük bir mola için şu anlık, uygun görünüyordu.

Buraya geldiğimden beri 20 25 dakika arası bir süre geçtiğini düşünüyordum. Daha fazla bekletmemek için ayaklanmaya karar verdim. Bedenimi ele geçirmiş rahatlık ve mayışıklığa meydan okurcasına tek hareketle ayağa kalktım. Birkaç saniye dengemi kurmaya çalıştım. Kot pantolonuma yapışmış toprak tanelerini silkeleyerek ait oldukları yere gönderirken üzerimdeki tişörtüde düzelttim.

Dakikalardır sağa sola bakıyordum. Sadece bakıyordum. Çeşmeyi bulmaya çalışırken nerden ve hangi yoldan geldiğime dikkat etmemiştim. Önümde 2 patika vardı. Soldakine saptığımda dikenli, kötü bir yola girmiştim. Geldiğim yol ile alakası yoktu. Şu an tekrar patikaların yol ayrımına gelmiştim. Diğer seçeneği deneyip yanlış olduğuna emin olduğum yolun aksine, doğru yola sapıp ilerlemeye başladım. Normal bi tempoyla yürürken, duymayı hiç beklemediğim ama duyduğum 2 el silah sesiyle irkililince tüylerim diken diken olmuştu. Yerimde dona kalmıştım. Nerden geldiğini analamak için hızlı hareketler ile başımı sağa sola çevirmeye başladım Tedirginlik hissi bedenimde boy göstermeye başlamıştı. Sakinleşmem gerekiyordu, birkaç derin ve düzenli nefes aldım. Konuya mantıklı bir açıklama aradım ve nihayetinde ormanda bulunduğumuzu varsayarak avcıların olduğuna yormuştum. Gayet geçerli bir açıklama gibi duruyordu. İçim biraz daha rahatlamış iken tekrar duyduğun silah sesiyle daha fazla burda kalmamak için yürüyüş hızımı arttırdım.

Neredeyse yolu tamamlamıştım. Otoban görüş hizama girmişti bile. Şu an kustuğum alanın birkaç metre ilerisindeydim. Arabamızı görür görmez kapıldığım güven hissi ile ellerimi dizlerime yaslarak nefeslenmeye başladım. Yürümemişte resmen koşmuş gibi hissediyordum. Kalbim küt küt atıyordu. Bu ufak molanın ardından normal hızla arabaya ilerlemeye başladım. Babamı kaputa yaslanmış bir şekilde görmeyi beklerken aksine, hiçbir hareketlilik gözükmüyordu. Sanki araba sahipsizmiş gibi koca otobanda yalnız duruyordu. O an içimde garip bi his oluşmuştu.

"Baba. İçerde misiniz? Dışarı çıkıp temiz hava alsaydınız."

Arabaya varmadan söylediğim bu cümleye bi karşılık gelmemişti. Araçla aramızda 2 metre kadar vardı.

"Bu sıcakta şu arabanın içinde nasıl dayanıyorsunuz anlamıyorum."

Arabanın sağ arka tarafında oturduğum için arka kısmından ilerleyip hedefime ulaşmayı planlıyordum. Yürümeye başladım ta ki yerde bulunan ayakkabıyı görene dek. Bu babamın ayakkabısıydı. Kafamı daha da çevirdim, bu babamdı. Ayakları hareketsiz bir şekilde duruyordu.

"Baba?!"

Koştum.. Yerde adeta cansız, hareketsiz bir bebek gibi boylu boyunca yüz üstü yatıyordu. Göğsünün altında biriken, gittikçe büyümeye devam eden koyu kırmızı sıvı hızla büyüyordu. İrileşmiş gözlerim o noktada durdu. O an dünya durmuştu. Aldığım son nefes boğazımda bir yumru gibi oturmuştu, yutkunamıyordum. Beynim anı algılamayı reddediyordu. Hiçbir ses duymuyordum, sadece acıyla atan, göğüs kafesimi delmek istercesine çarpan kalbimin sesini duyuyordum. Titremeye başlamıştım. Gücü çekilmiş vücudumda babamın bedenine varacak kadar güç bulmayı umarak ayaklarımı hareket ettirmeye çalıştım. Bir adım.. Taşa takıldım yalpaladım. Bir adım.. Dahada yaklaşmıştım. Son adım.. Vücudumu taşımayı reddeden bacaklarım bükülmüştü, dizlerim sertçe zeminle buluştu. Hissetmedim. Hissetmeyi istemedim. Kalbimde yaşadığım acıdan bırak büyük olmayı, kıyaslanabilirmiydi dahi?

"Baba.. Hayır, hayır hayır."

Hayran olduğum geniş omuzları hareketsizdi. Bedenini sırt üstü çevirmek için ellerimi göğüs kafesinin altına yerleştirdim. Sıcak sıvı ellerimi bulmuştu. Güçlükle bedenini düzelttim. Başını bacaklarımın üzerine koydum. Baştan aşağı baktım yenilmez adamıma. Göğsünden iki kurşunla yaralanmıştı. Başı düşünmenin etkisiyle adeta yarılmıştı. Göğsünden akan kan ile yarışırcasına oluk oluk akıyordu. Ağzı kanla dolmuştu. Siyah gür saçları kırmızı sıvı ile yüzüne yapışmıştı Ellerimle yüzünü avuçladım. Sevmeye başladım. Her bir santimini ezberlemek istercesine gözlerim tüm ayrıntılarında gezindi. Gözlerimi sıkıca kapattım, birdaha açmak istemezcesine. Babam? Aşık olduğum ilk adam? Kahramanım?

"Hayır, bırakma beni. Lütfen hayır."

Yüzümden akıp giden, ardı arkası kesilmeyen yaşlardan birkaçı babamın yanağına düşmüştü. Elimi boynuna götürüp nabız aradım. Sağa baktım, sola baktım. Aşağa kaydım bi umut. Bileğini avuçladım.. Gitmişti.. Resmen aldığım tüm nefesler bıçak misali boğazımı kesip gidiyordu. Aklıma gelen düşünceyle irkildim.

"Anne? Yağız?!"

Bir elim babamın elini tutarken diğeri dehşet içinde kalbime gitti. Lütfen onlar iyi olsundu. Babamdan ayrılmayı  hiç mi hiç istemiyordum fakat zorlada olsa başını dikkat ederek yere koydum. Alnında kanın ulaşmadığı ufak bir boşluktan öptüm. Başımı sağa doğru mecalsizce çevirdim. Annemin eli, tıpkı babamı gördüğüm gibi hareketsiz duruyordu.. Yerdeki taşları umursamadım. Kanayan dizlerimi umursamadım. Emekledim, adım adım ilerledim. Sesli yakarışlarımı duyamadım. Hıçkırıklarımı tutamadım.

"Anne nolur sen yapma. Sen gitme."

Annemin saçlarını görmüştüm. İpeksi sarı uzun saçları. Kıskandığım, imrendiğim çiçek kokulu güzel saçları. Daha yukarısına bakmak istemedim. Annemi o halde görmek istemedim. O güçlü, düşünceli kadını son görüşüm böyle olmamalıydı.

"Ne yaptılar sana.."

Başımı zorlukla kaldırdım. Sol göğsü parçalanmıştı. Beyaz gömleğine artık beyaz denemezdi. Sağ elinde tutmaya çalıştığı, fakat cansız bedeninin refleksi olarak açıldığından telefon yana kaymıştı sesler geliyordu. Takatim kalmamıştı, gram gücüm kalmamıştı. Yağız'ı aradı gözlerim dehşete düştüm. O beni bırakmazdı demi? Kafamı kaldırdım. Arabanın camına vurduğu küçük elleri, dehşetle bakan kırmızılaşmış gözleriyle buluştu gözlerim. O an onu görme sevincimi yaşayamadım. Herşey karanlığa bürünmeden önce kulağımda Yağız'ın boğuk gelen çığlıkları, gözlerimde ise yaşlı gözleri kaldı.

---

Düşünce ve önerilerinize önem veriyorum. Bu yüzden birkaç yorumunuzu esirgemeyin lütfen. Vee oy vermeniz beni mutlu eder, yıldıza basmak unutulmasın :)

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 91.5K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
189K 7.7K 28
HOCAM BEN HELAL ETMİYORUM HAKKIMI adlı gruba eklendiniz. 0532..: 7886367.denemeden sonra lütfen bana 50 yaş üstü dayı değil de, bir kadının geldiğin...
1.1M 44.7K 25
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
377K 24.4K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...