Ramazan🌙
Siz/ Kader
Kaderim/ Dinliyorum :)
Siz/ KDHWJKDHRKS
Siz/ Yalan yok böyle cevap beklemiyordum
Siz/ Bir an yanıma baktım yanımda mısın diye
Kaderim/ Ne
Kaderim/ 😂😂😂
Kaderim/ Bir şey deyim mi
Siz/ De
Kaderim/ Seni telefon yerine koymuş olabilirim
Siz/ Lan JSHWKDJWJKSSJJSLAJEJALA
Kaderim/ 😂😂😂
Siz/ Neyse konumuza dönelim
Kaderim/ Dönelim de ne oldu ki saat de geç oldu
Siz/ Kusura bakma hanımefendi
Siz/ Acil olmasaydı atmazdım
Kaderim/ Yolla gelsin paşam
Siz/ Oooo
Siz/ Paşam mı
Siz/ Ne oluyor Kader hanım size, bu gözler neler görüyor
Kaderim/ Uff tamam sus Ramazan
Kaderim/ Bir anda şey oldu işte
Kaderim/ Hem
Kaderim/ Bu kadar acil olan şey ne
Siz/ Öyle olsun bakalım
Siz/ Yarın okul çıkışı sizi bir yere kaçırmak istiyorum. Benimle kaçar mısınız Kader hanım?
Kaderim/ BDKALSJJQLLABJWQ
Siz/ 😱
Siz/ Sen.. Random.. Mu.. Attın.. Bana..
Kaderim/ 😂😂😂
Kaderim/ Yaa Ramazan
Kaderim/ Senin gibi güldüm ondan şey oldu takılma çok
Siz/ Benim gibi gülmek nasıl oluyor tam olarak
Kaderim/ Ultra gülüş?
Siz/ HSKAKSBGELALSJ
Kaderim/ Tamam Ramazan benim yatmam gerekiyor yoksa ablamgil gece gece dövecek beni
Kaderim/ Çok tuhaf bakıyorlar bana. Korkuyorum
Siz/ HDJSLSLWJSHDKALQBDVGEQ
Siz/ Tamam okulda şey ederim o zaman
Siz/ İyi geceler minicik
Siz/ Paşan uyumaya gidiyor
Kaderim/ 😂😂
Kaderim/ İyi geceler Ramazan Paşa!
Siz/ Sevdim bu tabiri bak haberin olsun ;)
Kaderim/ Emredersiniz paşa hazretleri :) İyi geceler!
Siz/ :))
Başımı kasımpatımıza çevirdim. Her geçen gün güzelleşiyordu sanki. İçimdeki heyecanla gülümsüyorum. Yarın miniciğimin gülümseyişini göreceğim.
Bir dakika...
Ben sabaha alarm kurdum mu?
...
"Ramazan söyleyecek misin nereye gittiğimizi? Cidden merak ediyorum. Çok uzun sürmez değil mi? Hem-"
"İftara yetişmen gerek, biliyorum miniciğim."
Şaşkınca gözleri büyüdüğünde gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Çok tatlı.
"Şey Ramazan... Evet. Bir de..."
"Bir de ne?"
Onu anlamak istercesine kaşlarımı çatıp onu dinlemeye başladım.
"Sen minicik deyince küçüldüğümü hissediyorum."
Güldüm. Aklıma gelenle yerimde dikleşip üzerimi düzeltir gibi yaptım.
"Ne hikmetse ben de sen bana paşa deyince büyüdüğümü hissediyorum."
Kıkırdadı. Yumruk yaptığı eli omzuma uzanırken duraksadı. Gözlerime bakıyordu. İçime kısa nefes çekip dudaklarımı araladım.
"Şimdi sakince elini paşandan çekiyorsun. Ayıp, dövmek sana hiç yakışır mı minicik!"
Gülen gözleri kısıldı. Öyle tatlı duruyordu ki yüzümdeki gülümsememle onu seyrediyordum. Devam ettim konuşmama.
"Hoş, daha paşa lafını ağzından duymadım ama olsun."
Gülümsemesi büyüdüğünde gülerek gözlerimi etrafta gezdirdim. Birkaç çocuk toplanmış ip atlıyordu. Burası uygun.
Gözlerimi ona çevirdiğimde ip atlayan çocuklara baktığını gördüm. Gülümsüyorum. Çantamı sırtımdan çıkartıp küçük ön bölmesini açtım. Evet, tebeşirler burda...
Kader'e küçük bir bakış atıp kenara geçtim. Gözlerini çocuklardan çekmiyordu. Yere seksek oynayabileceği çizgiler çizmeye başladım. Küçükken seksek oynadığını söylemişti. Umarım düzgün çizebilirim.
"Ramazan çok tatlılar değil-"
Yere oturup başımı kaldırdım. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Elime yüzüme bulaştırdım, tebrikler.
"R-ramazan..."
Dolan gözleri ile bana döndü. Bu hâline kaşlarım çatılırken ayağa kalktım.
"Kader-"
Kollarını birden belime dolamasıyla hareketsiz kaldım. Kalp atışlarımı hissediyorum. Sonra... Sıkı sıkıya sardığı kolları gevşedi, art arda yutkundum. Başını kaldırmıyordu. Yanan gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Ben onun gülümsediğini görecektim, gülümseyecektik...
"Özür d-dilerim... Her defasında-"
"B-bu son olsun. Bak... Kendini perişan etme. Sen istemiyorsun-"
Birden başını kaldırdığında kızarmış gözleriyle karşılaştım. Gülüşünde açan çiçeklerini kopartıyordu gözlerinde. Yutkundum.
"Kaç son oldu bu Ramazan? Ya ben... Ben sana... Ben sana doğru yolu göstermeye çalışırken seni yanlışa sürüklüyorum-"
"Kes sesini!"
Gözyaşlarına yenileri ekleniyordu. Sinirle solurken başımı gökyüzüne çevirip bir müddet durdum. Lan beni kimse böyle düşünmedi.
Başımı ona çevirdiğimde alel acele yüzünü silip kızarmış burnunu çekti. Mahcupca bana bakıyordu. Sinirlendim.
"Şöyle bakma bana! Ya ben kimim ya... Bakma bana öyle! Bağır bana. Bağır, kız! Sen güçlüsün... Sen... Sen gözlerimin önündeki perdeyi çektin. Seninle çocukluğuma döndüm. Çocuk oldum ben! Bunların yanında... Sen bana sevgini verdin ya. Ben hiç bu kadar sevilmedim... Benim annemle babam bana sahip çıkmadı be!"
Yaşlı gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Islak yanakları canımı yakıyor. Dolan gözlerini fark ettiğimde başını eğdi. Mırıldandı.
"Belki de sadece sana seni sevdiğimi söylemeliydim. Yan yana olmamalıydık."
Sözleri üzerime cam kırıkları gibi batarken zorlukla dudaklarımı araladım.
"Lütfen böyle konuşma... Ben seninle çok mutluyum-"
"Seni sevmeyi beceremiyorum."
Ağlamaya başladı. Elini tutup kendime çektim. Sımsıkı sarıldım ona. Dolan gözlerimi yumdum.
"Hadi gidelim."
...
İkindi ezanı yeryüzünü kuşatırken adımlarımızı camiye doğru ilerlettik. Caminin önüne geldiğimizde adımlarım yavaşladı. Kaldım.
Başımı yanıma çevirdim usulca. O an bana döndü. Gülümsüyordu. Kısa nefes çektim içime. Uzun süre sonra ilk defa camide kılacaktım.
"Sana bir şey vereceğim."
Sözleri üzerine düşüncelerimden sıyrıldım. Çantasını çıkarttı. Büyük bölmesini açıp içinden küçük bir poşet çıkardı. Dikkatle onu seyrediyordum. Elindeki poşeti çantasına koyduğunda gözlerimi gözlerine çevirdim. Gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Gülümsedim.
"Vermeyecek misin?" dedim merakımı bastıramayarak. Elini çantasından çıkartıp bana uzattı. Elime tutuştuğu şeyi çözemezken gülerek konuştu.
"Erkekler bölümüne caminin orta kapısında giriş var, Ramazan Paşa!"
Koşar adım caminin kadınlar bölümüne girip kapısını kapattı. Yüzümdeki gülümseme eşliğinde gözlerimi elime çevirdim. Takke...
İçimdeki heyecanla derin nefes alıp verdim. Çok mutlu ve huzurluyum.
Kader🌙
Selam verip ellerimi yüzüme sürdüm. Rabbim sana şükürler olsun...
Heyecanımı bastırmaya çabalayarak yutkundum. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Sanırım bakacağım.
Oturduğum yerde yükselip aşağıya baktığımda oturduğu yerden kalkıp kıyama durdu. Kalbim çok hızlı atıyordu, yutkundum. Burnumda hissettiğim sızıyla gözlerimi kırpıştırdım alel acele. Gözlerimi ondan çekemiyorum.
Allahım onu çok sev, ondan razı ol...
Selam verdiğinde dizlerimi serbest bıraktım. Okuyacağım sureleri okudum ve tesbih çektim. Şükürler olsun...
Başımdaki yazmayı ve eteğimi çıkartıp poşetin içine koydum. Poşeti çantamın içine yerleştirirken duyduğum sesle alel acele başımı kaldırdım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Gözlerimi yüzünden çekemiyorum.
"Kader..."
Başındaki takkeyi çıkartıp cebine koydu. O sırada elinde bir paket fark ettim. Gözlerimi yüzüne çevirdiğimde başı eğikti. Yerden destek alarak ayağa kalktım. Aramızda birkaç adımlık mesafe kalacak şekilde karşısına geçtim. Heyecanlı oluşunu hissedebiliyordum. Dişlerimi dudağıma geçirdiğimde duraksadım ve kendimi rahatlatmaya çalışarak vazgeçtim bu hareketimden.
Bana hediye mi almış şimdi...
Bayılmak istemiyorum ve utanıyorum...
İki eliyle kavradığı hediye paketini bana uzattı. Gözlerimi hediye paketine sabitlemiştim.
"Senin için..."
Titreyen sesiyle yutkundum. Başımı usulca kaldırdım. Gözlerinde merhamet taşıyordu.
"Burda vermek istedim. Gözlerimin önündeki perdenin çekildiği yerde... Rabbime bağlanmayı seçtiğim yerde... Benim için özel olan yerin, senin için de özel olmasını istedim. Burası bizim özelimiz olsun."
Gülümsüyordu. Hediye paketini biraz daha bana yaklaştırdığında gözlerimi kırpıştırdım. Heyecanıma engel olamıyorum.
"Ramazan..."
Sustum. Beklentiyle bana bakarken içimden geçeni söyledim.
"Şey ben hediye paketini açmayı beceremem de..."
Başımı eğdim. Parmaklarımla oynarken keyifli sesini duydum. Ses tonunda tarifini bilmediğim bir duygu sezdim.
"Birlikte açalım o zaman..."
Başımı kaldırdım. Gülümsüyordu. Gülümsemesine karşılık verdim, gülümsüyorduk.
Hediye paketini açarken beni güldürüyordu. Sanki benim mahcup olmamı istemiyor gibiydi. Belki de benim gibi heyecanını unutmak istiyordu.
Sahi, biz birbirimize mi benziyorduk yoksa gittikçe birbirimize mi benziyorduk?
Paketi açtığımızda en sevdiğim renk olan yeşille karşılaştım. Dikkatle baktığımda kalbimde hissettiğim acıyla yutkundum. Bulanık görüşümde yeşil rengi seçiyordum. Gözlerimi kırpıştırdım alel acele. Başımı kaldırıp ona baktığımda tedirgince gözlerime bakıyordu.
"Ben mutlu olmanı istedim."
Sözleri üzerine içimdeki huzurla gülümsedim. Yanaklarımın kaşınması beni rahatsız etmemişti bile.
"Çok... Çok mutluyum, Ramazan." dedim gülümseyerek. Yüzündeki çocuksu gülüş beni heyecanlandırmış, ellerimi nereye koyacağımı şaşırmıştım. O an elindeki şalı başımın üstünde tuttu. Çok güzel bakıyordu bana. Ben... Ben çok mutluydum.
"Ne zaman hazır hissedersen kendini... Sadece şunu söyleyebilirim sana. Kalbinin sesini dinle..."
Başımı usulca sallayıp gözlerimi kırpıştırdım.
"Teşekkür ederim..."
...
Ramazan🌙
Eve doğru ilerliyorum. Çok mutluyum, miniciğim mutlu...
Eve yaklaştığımda evin önündeki büyük bir araçla adımlarım yavaşladı. Evin kapısı açıktı. İçime çöken korkuyla koşarak kapının önüne geldim. Ayakkabılarımı çıkartırken bir taraftan da konuşuyordum.
"Abi! Evin önündeki araç ne?"
Başımı kaldırdığımda holde koliler vardı. Önümde hissettiğim hareketlilikle başımı çevirdim. Bunlar nerden çıktı şimdi?
"Hoş geldin, oğlum."
🌙
Uzun bölüm oldu, bugün yayınlayabildiğim için mutluyum :))
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim :)
Yeni çalışmam "Perde" ye beklerim sizi💖
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz 🌙