Ben geldimm❤️
Bu bölüm 700 yorum gelince yazacağım dediğim bölüm...Hikayenin akışında hiçbir şey değişmeyecek. Bunu Part 1 olarak ele alın bence çünkü bir kere daha gelecek❤️
Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutma seni seviyorum iyi okumalarr ❤️
Bölüm şarkısı: Yıldız Tilbe- Vursalar Ölemem
Temsili:
...
"Lan! Kartı göremedim ben!" mavi gözlerimi kıstım. "Hani senin reflekslerin çok iyiydi?" dediğimde Vahid bana dönüp "İyi zaten! Askerim kızım ben!" dedi ve cık cık yaptı.
Dudaklarımı büzüp "Ya ya" dediğimde "Umay!" dedi ve bana kızdı. Gözlerimi devirdiğimde "Şöyle dişli bir rakip yok mu ya? Heyecanı kalmıyor böyle" dedim ve arkama yaslandım. Sarı , parlak saçlarımı omzumdan geriye attığımda İspanyol paça pantolonumun paçalarını düzelttim.
"Kent'de değil ama BlackJack'de seni yenebilirim" birden arkamdan bir ses duyduğumda bakışlarım oraya döndü.
Rasim Demir.
Yemyeşil gözleri, simsiyah saçları ,bembeyaz teni ve tüm ihtişamı ile karışımdaydı. Gözlerinle yedin çocuğu Umay!
Somurtarak "Bilmediğim bir şeyde beni yenmen kolay olur zaten" dediğimde karizmatik bir şekilde gülümsedi.
Gülümsemesene öyle...Salak!
"Öğreteyim" dediğinde zarifçe elimdeki kartları benden aldı. Vahid ise "Baban bekler" diyerek yanımdan hızla kalktığında çardakta ben ve Rasim kalmıştık.
"Bak şimdi" dediğinde önce bana oyunu öğretti ardından aklımı oyun içerisinde kullanmam gerektiğini söyledi.
"Tamam" dediğimde "Başlıyorum" dedi ve kartları verdi.
Kız gelmişti. 10 olmuştu.
"Kalıyor musun?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Devam"
Bir kez daha kart dağıttığında "Dur" dedim.
20 olmuştum. Kalacaktım.
"Kaç?" dediğinde "20" dedim. O ise 18 di.
Ben kazanmıştım.
"Ben kazandım!" dediğimde Rasim kısıkça güldü ve "Aceleci olma ben daha bitirmedim" dedi. Kendine bir kart daha koyduğunda gelen numaranın 3 olduğunu gördüm.
"Ben kazandım asi çiçek" Cin misin sen?!
Sinir tepeme çıkmıştı. Gözlerimi kapattığımda bir küfür savurup "Şans" dedim. Aynen Umay işine gelmeyince şans.
"Tabi..." dediğinde arkasına yaslandı ve karizmatik bir şekilde güldü. Adam vallahi çok yakışıklı! Adamın ilerideki çocuklarını düşünsene!
Rasim ileride çocuk ister miydi ya da bekar mı takılırdı bilmiyordum ama ben onun yerinde olsam soyumu bir değil sekiz çocukla devam ettirirdim.
Dudaklarını yalayıp bana çapkın bir şekilde baktı. Çok rahat...Çok profesyonel.
"Her neyse" diyerek ayağa kalktığımda "Bir oyun oynadık...İddiası da olmalı bence?" dedi ve istifini bozmadan purosunu dudaklarının arasına aldı.
Hiçbir zaman lafını esirgeyen birisi olmamıştım. Ağzıma ne gelirse söylerdim. Ve hiçbir zamanda istemediğim bir şeyi yapmamıştım. Ama onunla vakit geçirirken kendimi çok iyi hissediyordum. Başkaydı. Rasim Demir , bunca yıl sırf umursamazlığından ve bağımsızlığımdan sebep kimseyi almadığım kalbime dokunuyordu.
Yerime tekrar oturduğumda "Söyle bakalım" dedim ve bacak bacak üzerine attım.
"Bu akşam meydanda sinema var...Açık hava sineması...Benimle gelir misin?"
Yaklaşık altı aydan fazladır tanışıyorduk. Bu altı ayda ona karşı kendimi çok fazla tutmuştum. O ise ilgisini sonuna kadar belli etmişti. Rasim'le beraber o sinemaya gitmek , belki de içimde tuttuğum hisleri yıldızlara doğru onun yanında söylemek istiyordum.
"Gelirim..."
Onunla her yere.
"Akşam seni askeriyenin önünden 8'de alırım"
...
Üzerimdeki kıyafetlere tekrar baktıktan sonra aynadan kendime göz kırpıp elimle 'okey' işareti yaptım.
"Umay...Çıkıyor musun?" babamın huzur veren sesini duyduğumda başımı ona çevirip "Evet!" dedim.
Yanına adımladığımda beni güçlü kolları arasına alıp "Kiminle çıkıyorsun?" dedi ve tek kaşını kaldırdı. Bu bakış 'Bana yalan söyleme' bakışı olduğundan "Rasim'le" dedim.
Babam gülümsedi.
"Şu senin yerine disiplin cezasına razı gelen oğlan mı?" utançla başımı salladığımda babam "İyi eğlenceler" deyip arkasını döndü.
Babamın arkasından lojmandan çıkıp Rasim'in beni beklediği yere gittim. İçim kıpır kıpırdı.
Büyük demir kapıdan çıktığımda Rasim'i büyük sur gibi duran duvara yaslandığını , bir bacağını dizinden kırıp ayak tabanını duvara sabitlediğini , başını geriye atarak puro içtiğini gördüm. Ya Allah bismillah Umay!
Beni gördüğü gibi doğruluğunda postacı çantasını düzeltti ve purosunu söndürdükten sonra gülümsedi.
Yeşil gözlerine tapıyordum.
"Selam..." deyip yanına doğru ilerlediğimde yanaklarım kızarmıştı. Yine çok yakışıklı olmuştu.
"Selam" deyip bana kolunu uzattığında gülümseyerek koluna girdim.
Beni birazcık yürüttüğünde ağacın dininde duran iki bisikleti gösterdi. "Bisikletle gideriz diye düşündüm" dediğinde yerimde zıplayıp ellerimi birbirine çarptım. "Evet evet!"
Ben bir bisiklete , o bir bisiklete bindiğinde "Yarış yapalım mı?" dedim. Rasim gülmekten kısılan gözleriyle bana bakıp "Eğer kazanırsam...Senden bir şey isteyeceğim" dedi.
"E sen de çok alıştın böyle iddia koyup durmaya" diye homurdandığımda Rasim bana serçe parmağını uzattı. "Var mısın iddiasına?"
Vardım. Onunla her şeye.
"Varım" dediğimde serçe parmağımı uzattım ve birbirimize bir iddia ile mühürlendik. Başka şekilde de-
"O zaman üç dediğimde" deyip ayağımı pedala koydum. "Bir..." dediğimde Rasim yola baktı. İçimdeki haylaz taraf beni ele geçirdiğinde "Ay köpek!" diye bağırdım. Rasim oraya döndüğü an hızlı hızlı "İki , üç!" dedim ve pedalı tüm gücümle çevirmeye başladım.
"Umay!"
Sarı saçlarım havada süzülürken başımı arkaya çevirip, yanıma yaklaşan Rasim'e bakarak kahkaha attım.
"Hileci!"
Fakat Rasim beni geçerek aramıza büyük bir fark koyduğunda dudaklarımdan bir küfürü serbest bıraktım ve var gücümle pedala asıldım.
"Ya!" dediğimde bu sefer o kahkaha atmıştı.
Sokaklar , caddelere döndüğünde az bir farkla kazanan Rasim olmuştu.
"Of ya of!" dediğimde bu adamın cin olduğu konusundaki kanılarım daha da artmıştı.
"Gıcık! Gıcıksın işte!" deyip kollarını göğsümde kavuşturduğumda "Senden isteyeceğim şeyi unutma" dedi ve kolunu gözleriyle onay alarak omzuma attı.
Bana dokunuşu midemi hareketlendirmişti.
Beraber boş iki tane minder bulduğumuzda yan yana getirdik ve oturduk. Film çoktan başlamıştı.
Film akıp giderken heyecanla izlemiş , hiç susmamıştım. Çenem durmamıştı. Sürekli film hakkında yorumlar yaparak Rasim'i de yapması konusunda zorlamıştım. O da bu hareketlerime karşılık bana "Küçük bir kız çocuğundan farkın yok Umay" demiş göz devirmişti. Ama bundan hoşnut olduğunun da farkındaydım olmasa her ona bir şey dediğimde bana dönüp gülümsemezdi herhalde .
Film bittiğinde ikimiz beraber bisikletlerimize binmiştik ama bu sefer ortada bir iddia yoktu. Ortada aşk vardı. O da bana aşıktı. Biliyordum.
Ankara'nın güzel göllerinin olduğu bir yere geldiğimizde bisikletlerden indik ve bir ağaca yasladıktan sonra çimlere oturduk.
Çenemi dizlerime yasladığımda sarı saçlarım omuzlarımdan beri yüzümün önüne düştü.
Saçımın önündeki tutamı alıp kulağımın arkasına sıkıştırdığında bir kız çocuğa sahip olsa, o kızın ne kadar şanslı olabileceğini düşündüm. "Çok güzelsin..."
Duymaya alışık olduğum iltifat aşık olduğum çocuktan geldiğinde yanaklarım aşkın rengini aldı. Bence aşk kırmızıydı.
"Sence aşk ne renktir?" dediğimde dudaklarını 'bilmem' dercesine büzdü. "Sanırım beyaz"
"Bence kırmızı...Neden beyaz dedin?" diyerek fikrini dinlemek istedim.
"Beyaz renk bana saflığı simgeliyor, aşk saf olmalı. İçinde başka bir şey olmamalı. Saf aşk..." dediğinde ileriye doğru baktı. Gözleri kısıktı. "Sen neden kırmızı dedin?"
Omuzlarımı indirip kaldırdım. "Kırmızı çoğu kişiye göre romantizmi ifade eder ama bana göre sıcak bir aileyi anımsatıyor. Belki de sıcak bir renk olduğundandır kim bilir?" derin bir nefes aldım. "Aşık olduğun kişide bir aile sıcaklığı almalısın bence...Kendinden görmelisin"
"Başarılı bir konuşma" dediğinde güldüm.
Yutkunduğunu duyduğumda bakışlarım ona döndü. "Senden bir şey isteyeceğim demiştim" yüzü yavaşça yüzüme doğru uzandı. Yaprakların hışırtısı bile onun sessizliğini duymamı engellemiyordu. "Evet..." dediğimde "İsteyeyim mi?" dedi.
Mavi gözlerimi , yeşil gözlerine kaldırdığımda "İste" dedim. Başını omzuna doğru eğdi. "Umay...Seni öpebilir miyim?"
Kalbimin içinde bir kuş kanat çırptı. Oradan kurtulmak istiyordu. Anahtarı Rasim'in dudaklarında saklıydı.
"Evet evet!" dediğimde önce kahkaha attı ardından yaklaşıp yumuşacık dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı. Küçük ama tutkulu bir öpücük kondurduğunda hafifçe geri çekildi. Şimdi ise gözlerimiz birbirini öpüyordu.
Rasim şehvetin göz bebeklerinden taşmış hâlini yeşil hareleriyle bana sunduğunda bir elini yanağıma getirdi "Asi çiçeğim..." karnım karıncalandı, dünya ters döndü. Yanağımı severken dudaklarımız kopmamak üzere birbirine kenetlendi.
Beni öpüşü aceleci değildi. Beni tanımak istiyordu. Dudaklarımın onda bıraktığı hissi ezberlemek istiyordu. Bir elim yanağına ulaştı ve başparmağımla yanağını sevmeye başladım. Dudaklarının üzerine gülümsediğimde derin bir iç çekti ve üzerime doğru yüklendi. Sırtım çimenlere serildiğinde onu öpmeyi bırakmamıştım. Bırakamazdım ki...İnsan nefes almadan nasıl dururdu?
Kalbimdeki kuş , anahtarını buldu. Kalbimden çıkıp özgürlüğüne kavuştu. Rasim ona o anahtarı kendi elleriyle verdi;bir daha geri almamak üzere.
O gece artık bizdik. Umay ve Rasim.
...
Umarım beğenmişsindir. Bölüm içerisinde küçük , ince detaylar var. Yakalarsan sevinirim❤️
Kısa olduğunun farkındayım ama Part II gelecek...Part II için 8.000 kelimenin üzerine çıkmayı düşünüyorum. O yüzden bu bölümde sevgili olmalarını göstermek istedim.
Seni seviyorum❤️
Kitabın yeni bölümünde görüşmek üzeree ❤️