Lie/ Minsung

By bahngliz

10.4K 1K 920

Kucağında uyuya kaldığım adam içime ektiği korku tohumlarını teker teker yok etmeliydi; yoksa tekrar gitmesin... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
bölüm değil
-23-
-24-
-25-
-26-
¡ Acil Duyuru ¡
-27-
-28-

-8-

467 51 83
By bahngliz

Keyifli okumalar..

Jisung'un dinlediği şarkıyı medyaya da bıraktım. Lütfen şarkıyı dinleyip öyle okuyun bu bölümü♡

Indila- Love Story

🌻🌙

"Sen salak mısın Soojin? Sınıfına kim giriyor çıkıyor bilmiyor musun?"

Changbin'in sesini değiştirerek söylediği şeyle gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Minho'nun attığı mesajdan sonra Seungmin ve Changbin'le beraber Minho'nun sınıfının önüne gelmiştik. En azından sınıfında bulabilme umuduyla..

Soojin ve Changbin'in laf atışması devam ederken Seungmin daha fazla bu işkenceye dayanamamış olacak ki elimden tutup beni sınıfa çekmişti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan avuçları arasına sıkıştırdığı elimle Soobin'in oturduğu sıraya gelmiştik.

"Soobin merhaba! Minho'yu gördün mü? Bugün okula gelmiş ama göremedik biz"

Soobin'in gözleri ikimiz arasında saşkınca gezinirken kalın dudaklarını zorla da olsa aralamış ve konuşmuştu.

"Evet geldi ama öğle arasından önce ki derse girmedi. O saatten beri görmedim zaten"

Gözlerim Soobin'in işaret ederek konuştuğu sıraya kayarken masanın üstünde bir kitap boş olduğu her halinden belli olan bir sırt çantası vardı. Minho'nun olmalıydı.
Seungmin Soobin'e teşekkür ettikten sonra yine beni sürükleyerek sınıftan çıkarmıştı. Kapıya geldiğinde boştaki eliyle de Changbin'in kaslı kolundan tutmuş ve nereden geldiğini anlayamadığım bir güçle ikimizide sınıfa sürüklemişti.
Changbin kolunu bırakmasını söylese de Seungmin aldırmadan sınıfa sokmuştu ikimizide.
Felix ve Jeongin biten tostlarının çöplerini temizlerken sınıfta bizden başka iki kişi daha olduğunu görmüştüm. Sıralarımıza geçtiğimizde Felix elindeki çöpleri Jeongin'in eline tutuşturmuş ve Changbin'i elinden tutup yanına oturmuştu.

Bu haline göz devirip sırama geçmiş ve kollarımı kalorifere yaslayıp başımı üstüne koydum. Seungmin Soobin'in söylediklerinden şüphelendiği ile ilgili birşey anlatırken Changbin ve Felix birbirlerine yapışık bedenleriyle Seungmin'i dinliyorlardı.
Jeongin gelip hemen arkamdaki sıraya otururken saçlarımda parmaklarını hissetmiştim. Bunu ne zaman yapsa uyuyakalırdım. Bugün yeterince uyumuş olmama rağmen hala yorgun hissediyordum.
Seungmin'in konuşmaları uğultuya dönüşürken Jeongin'in parmaklarının hareketlerinin yavaşladığını hissetmiştim. Kendimi daha fazla kasmadan uykuya daldım.
Yorgun değildim; sadece kendime düşünecek vakit bırakmak istemiyordum.

🌻🌙

"Merak etme Seung; evimin yolunu biliyorum. Çocuk değilim"

Seungmin'in onaylamaz bakışlarına daha fazla dayanamayarak elimdeki son kozu kullanmaya karar verdim.

"Bu arada Chan hyung bana sürekli seni soruyor. Artık sohbetlerimizin vazgeçilmez bir parçası haline geldin resmen. Sizin aranızda ne var Seung?"

Seungmin duyduğu şeyle hızla kızarırken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"N-ne olacak aramızda Jisung? S-saçmalama lütfen"

Çantasının kulpunu tutan parmaklarının boğumlarının beyazladığını gördüğümde başımı iki yana sallamıştım.
Yaptıkları resmen çocukluktan başka birşey değildi. Bir elimi koluna koyup hafifçe okşadım.

"Duygularından hiçbir zaman utanma Seung; birbirinize karşı olan hisleriniz gözlerinizden okunuyor. Gidip açıl diyemem ama kendini geri tutma. Aşk bekletilecek bir duygu değil."

'Benim gibi korkak olma..'

Kısa bir tebessümle yanından ayrılıp eve giden yola girdim. Içimdeki ağırlığı ancak yürüyerek atabilirdim. Cebimdeki kulaklığımı çıkartıp telefona taktıktan sonra rastgele bir şarkı açtım.
Kulaklarıma dolan melodiyle adımlarımı hızlandırdım. Tekrarda ki şarkı birkaç defa başa sarmıştı ama benim pek de umursamadığım yoktu. Başımı yoldan kaldırıp önüme baktığımda gördüğüm yerle kendi kendime güldüm.

'Ben senden gerçekten kaçamıyorum'

Adımlarımı parka çevirip kapalı havanın verdiği huzurla yürümeye başladım.
Sanırım kaçmakla hata yapıyordum. Hem neyden kaçıyordum ki?
Kader bizi bir şekilde aynı yolda buluşturmaya yemin etmemiş miydi zaten?
Kaçtığım tüm yollar ona çıkacaktı; ben saklandığım her köşede onun kanatları altında olacaktım.

Parkın sakin ve meyve ağaçları ile dolu kısmına geldiğimde tebessüm edip çantamı boş bir banka bıraktım. Rengârenk çiçeklerin arasındaki boş alana geçip kulaklığımı cebime koydum. Telefonumdan en sevdiğim şarkıyı açarken tebessüm ettim. Madem hayat karşıma sürekli bana onu hatırlatacak şeyler çıkartıyordu; bende onu hatırlatan herşeyin üstüne gidecektim.
Tıpkı şu an aylar önce terkettiğim dans gibi..

Şarkı çalmaya başlarken profesyonel bir edayla yuvarlak desenin en ortasına geçtim.
Kendi kendime karşımda biri varmış gibi kısaca selam verip dans etmeye başladım.
Hiç kimsenin olmayışı beni iyice rahatlatırken aylar önce gittiğim kurslarda öğrendiğim tüm hünerlerimi göstermeye başladım.
Şarkı defalarca kez başa sardı; Indila'nın güzel sesi ağaçlar arasında yankılanırken ayaklarımın dans etmekten sızladığını hissetmiştim.

Ama bu mükemmel bir histi. Dans etmeyi çok özlemiştim; sanırım ara vermekle büyük hata etmiştim.
Zayıf düşen bedenim beni daha fazla taşıyamazken kendimi olduğum yere bıraktım. Yağmur taneleri kendini yavaş yavaş belli ederken sesli bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. Uzun zamandır hiç böyle iyi hissetmemiştim. Birkaç dakikalık dinlenmem yağmurun hızlanmasıyla son bulmuştu. Hızlıca toparlanıp çantamı kaptığım gibi eve doğru koşar adımlarla yürümeye başladım.
Islanmamam gerekiyordu; çünkü hasta olursam başımda bekleyecek kimsem yoktu..

🌻🌙

Imkansızdı..
Bir insanın bu kadar güzel olması imkansızdı. Gülüşünün bu kadar öpülesi olması imkansızdı. Attığı adımların bile insanı hayran bırakması saçmalıktı.
O mu böyle tapılasıydı yoksa gözlerim mi onu bu kadar mükemmel görmekte ısrarcıydı?

Gözlerim yeniden karşımdaki manzaraya kayarken hızlanan kalbimle tebessüm ettim.
O çok güzeldi..
Açtığı şarkının sesini zar zor duyabiliyordum. Ama kendini öylesine kaptırmıştı ki müziği duyup duymamanız önemsizdi.
Ne o yoruldu dans etmekten ne de ben sıkıldım onu izlemekten..

En sonunda yere çöktüğünü ve uzandığını görmüştüm gizlendiğim ağaçların arasından. Birşey mi olmuştu acaba yine?

Kalbim endişeyle atarken yanına gidip gitmemek arasında beynimin verdiği savaşa katlandım bir süre.
Ta ki gülüşünü duyana kadar..

Dünyadaki bütün sesler sussun istemiştim o saniye. Herkes sussun ki ben sadece onu duyayım.
Aşk şiirlerini her okuduğumda abartılmış kelimelerin usta bir kalemle birbiri ardına dizildiğini düşünürdüm. Şiirleri yazdıran şeyin aşktan çok şairin ustalığından kağıda döküldüğünü sanardım.

Ama şu an kulaklarıma dolan sesiyle tüm aşk şiirlerinin çöp olduğunu farketmiştim. Onu anlatmaya hangi kalem cürret edilebilirdi ki?

Karşısına geçip onu kollarım arasına hapsetmek, deli gibi öpmek istiyordum. Ama buna hakkım var mıydı bilmiyorum. O gün beni evinden kovarken gözlerindeki ışıltının kaybolduğunu görmüştüm. Yerini kırgınlıklar almıştı.
Bana çok kırgındı, ama neden?
Changbin ya da Seungmin'de böyle mi hissediyordu bana karşı?

Kalbim düştüğüm ikilemi kelimeleriyle bozarken gözlerim hala yerde uzanan Jisung'taydı.

'Her insanın dile getirilmeyi bekleyen duyguları yok mudur?'

Ağzımdan histerik bir gülüş kaçarken başımı iki yana salladım.
Jisung'un benden sakladığı duyguları neden olsun ki?

Jisung uzandığı yerden kalkıp hızla eşyalarını toplarken kaşlarımı çatmıştım. Fakat yağmurun hızlanmasıyla neden bu kadar acele ettiğini anlamıştım. Parktan koşarak çıkarken gözlerimi ondan ayırmadan dibinde durduğum ağacın altında biraz daha bekledim.
Parktan çıktığından emin olduğumda bende peşine takıldım. Karşısına çıkıp konuşmaya cesaretim yoktu, sadece iyi olup olmadığından emin olmaya çalışıyordum.
Parktan çıkınca gözlerimi kısa bir süre etrafta gezdirdim. Sokağın en ucunda tanıdık bedeni görmemle adımlarımı o tarafa çevirdim tebessüm ederek.

Evine kadar farkettirmemeye çalışarak takip ettim. Bazen su birikintilerine basmamak için girdiği hallerine güldüm bazen de ıslanan saçlarını görüp kendi kendime söylendim.
Eve gidince kurutmazsa hasta olacaktı; ama o saçlarını kurutmaktan nefret ederdi..
Aklıma dolan düşüncelerle boğuşurken evin önüne kadar gelmiştik. Birkaç saniyelik teredütten sonra aniden gelen cesaretle saklanmayı kesip aramızdaki mesafeyi azaltmak adına adımlarımı hızlandırdım.
Evine girip kapıyı kapatmadan hemen önce yetişmiştim.

"Jisung!"

Çatık kaşlarıyla arkasını dönerken bıraksalar dakikalarca sürecek bir bakışmaya girmiştik.
Şaşkın ifadesi öpme duygumu körüklerken kendimi zorla sakin tutuyordum.

"Ne işin var burada?"

Öpülesi dudakları titreyerek aralanırken gözlerimi zorla oradan çekip gözlerine çevirdim zoraki bir tebessümle.

"Saçların.. saçlarını kurutmaya geldim."

🌻🌙

_____________________

Ay eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorummm♡

Aslında bu bölümde smut vardinxnd
Ama bölümü kontrol ederken dedim ki daha on bölüm bile olmamış minsung ficine changlix smutu yazarsam beni taşlarlar, sonra da sildimxjdndnd

Continue Reading

You'll Also Like

260K 24.5K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
52.7K 10.5K 28
kim taehyung, intiharın eşiğindeyken jeon jungkook ile tanışır. agust d - so far away
167K 14.5K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby