LAL

By susundelikonusuyor

4.6M 256K 130K

Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izle... More

1. Bölüm : Benim adım Lâl'di
2. Bölüm: Bir Montluk Sevgi
3. Bölüm: -Muş'lu Deneyimler
4.Bölüm: Rengarenk Çiçekler
Karakter Tanıtımı
5. Bölüm : Dili Olmak
6.Bölüm: Toprakta Filizlenen Sevgi Tohumları
7.Bölüm: Kaybolan Bedenler ve Ödenilen Bedeller
8.Bölüm: Hazer değil Latif!
9.Bölüm: Yıllar Sonraki Mutluluk
10.Bölüm: Ne Bu Dünyada Ne de Başka Bir Evrende
11.Bölüm: Atlı Karıncada Okunan Masallar ve Yaraları Onarılan Küçük Kız
12.Bölüm: Bağıran Gözleri Duymak
13.Bölüm: Kırgınlığın Ardından Gelen Huzur
14.Bölüm : Gülüşü için Dünya'yı Yakıp Söndürmek
15.Bölüm: Fotoğraf Kabinindeki Mutluluk Filmi
16.Bölüm: Deniz Kızının Köpük Olması
17.Bölüm : Biz Güzeldik
18. Bölüm : Geçmişteki Acıların Portresi
19.Bölüm:Sen Bir Mucizesin
20.Bölüm: Leyla Kadın
21. Bölüm: İncelikler Yüzünden
22.Bölüm: Üç Silahşörler ve Şövalyeleri
23.Bölüm: Kara Kalemli Adam
24.Bölüm: Zeze ve Üçüzler
25.Bölüm: Hazer ama Hazar Olan
26.Bölüm: Lâl'in Yorgun Kalbi
27.Bölüm: Historia De Un Amor
28.Bölüm: Bizi Bizden Başkası Anlamasın
29.Bölüm: En Güzel Hediye Çiçektir Çünkü
30.Bölüm: Af Dilemeye Yüzüm Yok Çiçek
31.Bölüm: Lotus Çiçeği
32.Bölüm: Rapunzel'in Saçındaki Çiçekler
33.Bölüm: Dost
34.Bölüm: Hazer'in İçindeki Çocuk
35.Bölüm: Kalbim Senin Ellerin, Kalbin Benim Gözlerim
36.Bölüm : Ediz'in Kızı
AÇIKLAMA
37. Bölüm: Varolmayan Ülke'nin Sakinleri
38.Bölüm: Sevda Çiçeği
39.Bölüm: Korkunun Filizleri
40. Bölüm: Üçüzlerin Manastırı
41.Bölüm : Bu Son Olsun
42.Bölüm : Bir Kar Tanesi Olup Eridim Ağzında
43.Bölüm: Yalnızlığa Terk Edilen Oda
44.Bölüm: Sessizliğin Öfkesi ve Çiçek'in Ruhunun Karanlığa Teslimi
45.Bölüm(1.KİTAP FİNALİ): Narin Çiçeğin Vedası
46.Bölüm :Lâl Çiçekler
47. Bölüm: Havuzdaki Kanın İntikamı
48. Bölüm: Yıldızlar Gökte Yükseldiğinde
49.Bölüm: Ediz'in Cehennemi
50.Bölüm: Güneşin Aydan Geceyi Çaldığı Vakit
51.Bölüm: Demirlerin Zaferinin Başlangıcı
52.Bölüm: Kartal'ın Toprak Nefreti
53. Bölüm : Birleşen Alınlardan Doğan Kuvvet
54. Bölüm: Biz Demir'dik.
55. Bölüm: Balık Adam'ın Hasreti ve Deniz Kızı'nın Korkusu
56. Bölüm: Kara Kalemli Adam'ın 7 Saatlik Acısı
57. Bölüm : Mutlu! Çok Mutlu
58. Bölüm : İçimde Kaybolan Papatyalardı Gözlerin
60. Bölüm: Menekşedeki Huzur Kokusu
61. Bölüm: Bir Sabah Kahvaltısının Mutluluğu
62. Bölüm : Üstü Kapatılmış Yaraların Nasırı
63.Bölüm: Aranan Kalbin Listesi
1 Milyon, 1 Milyon , 1 Milyon!
64. Bölüm: Kötü Kedi Şerafettin
65.Bölüm: Kutsal Günün Kutlaması
66. Bölüm: Annelerinin Şefkati Altındaki Küçük Kız
UMAY&RASİM ÖZEL BÖLÜM I
67.Bölüm: Işığın Altında Karanlıkta Sıkışmak
68. Bölüm: Gerçeklerin Yakıcılığı
69. Bölüm: Zamanın Öldüren Akışı
70. Bölüm: Yangını Körükleyen Çiçekler
71. Bölüm:Ediz'in En Değerlisi
72. Bölüm: Uyuşan Kalpler ve Zehirli Eller
73. Bölüm: O Hatırlamazdı , Ben Unutmazdım
74. Bölüm: Etten Duvarların Kalpsiz Tuğlaları
75. Bölüm: Sen Aydınlığa Ben Sana Hasret
BAYRAM ÖZEL BÖLÜM
76. Bölüm: Bu Gece Yalınız
77. Bölüm: Demirler Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezi
78. Bölüm: Buz Sarkıtlarında Açan Lotus Çiçeği
79. Bölüm: Küçük Bir Tohum
80. Bölüm(Final Part 1): Minik Eleman
80. Bölüm(Final Part 2): Benim Adım Hep Çiçek'ti
TOMRİS
ŞİMAL YILDIZI
ÖZEL BÖLÜM I
ÖZEL BÖLÜM II
2 Milyon, 2 Milyon, 2 Milyon!
ÖZEL BÖLÜM III
ÖZEL BÖLÜM IV
3 Milyon, 3 Milyon,3 Milyon!

59. Bölüm: Asterix ve Oburix

25.8K 2.2K 938
By susundelikonusuyor

Ben geldimm ❤️

Nasılsın, nasıl gidiyor?

Bölüme bir çiçek bırakır mısın? 🌸

Yorum sayımızı biraz arttırıp ,yıldızcığa basarak bana destek olur musun 🥺

Birinci bölüm şarkısı: Tarkan - Firuze (@cuorelyy ❤️)

İkinci bölüm şarkısı: Indila- Derniere Danse (@Malfoyhead3301 ❤️)

Hazar ve Lâl Çiçek :


Sarp Demir :

İyi okumalarr ❤️

...

Omzumdan sarsıldığımı hissettiğimde gözlerim anında korkuyla açıldı.

İrkilerek yataktan kalkıp elimi yüzüme siper ettiğimde kalbim korkuyla çarpıyordu. Kendime gelmeye , uykum yavaş yavaş dağılıp gözlerim algılayabildiğinde derin bir nefes verdim.

Sarp abim üzerinde koyu gri sabahlığıyla bana seçemediğim bir ifadeyle bakıyordu. "Özür dilerim korkutmak istememiştim" dediğinde gözlerimi ovuşturup "Sorun yok" dedim.

"Hadi hadi geç kalacaksınız!" deyip elini salladığında yataktan kalkıp kollarımı gerdim. "Yumurta kırdım" dediğinde hemen lavaboya girdim. Fakat açmamla "Kapıyı kapat!" diye bağıran Hazar'ın sesi kapıyı hızlı bir şekilde çarpmama neden oldu.

"Hazar çok sıkıştım!" diye sızlandığımda Sarp abim yanımdan geçip Harley , Dost ve Metin2'nin mamasını vermeye gitti.

"Ben tuvalete girince mi çişinin olduğu aklına geldi Çiçek?!"

Bir daha Çiçek desene...

Haklı olduğunu düşünüp kapının önünden ayrıldım ve Sarp abim mama koyarken onu delici bakışlarla izleyen Harley'i kucağıma aldım. "Kedicik...Günaydın" dudaklarının üstünden öpüp kendini benim kucağıma salmış kedimin göbeği ile oynadım. "Bu ne bu bu?" diyerek göbeğini sallandırdığımda başını tekrar öpüp omzuma yatırdım. Çok seviyordum onu.

Harley mır mır sesler çıkardığında onu gri renk koltuğa bıraktım ve telefonumu açtım.

Hazer üniformalı bir fotoğraf atmıştı. O kadar yakışıklıydı ki...Sarı saçları , mavi gözleri ve üniformasıyla inanılmaz karizmatik duruyordu. Tıpkı Ata'mız gibi.

"Lâl çıktım ben!" Hazar bana bağırdığında hızla lavaboya girip işlerimi hallettim ve Sarp abimin bize hazırladığı kahvaltıyı yapmaya başladım. Ağzıma bir şeker tadı geldiğinde yüzümü buruşturmak istesem de kendimi son anda tuttum ve yemeye devam ettim.

"Nasıl olmuş?" Sarp abim bir elini çenesine koyarak konuştuğunda "Güzel olmuş ellerine sağlık" dedim ve suyumu kana kana içip yanağından öperek masadan kalktım.

"Siz arabayla gider misiniz yoksa ben mi bırakayım?" Hazar masaya oturmadan "Yok abi sağ ol biz gideriz" dediğinde hızla üzerimi giyinmeye gittim.

Yüksek bel , kot bir pantolon giyindikten sonra üzerine de siyah renk bir crop giyinmiştim. Yarım , gri, kapüşonlu hırkamı elime alıp çantamı hazırladım ve mutfağa geçtim.

Hazar ağzına attığı ilk çatalda anında yüzünü buruşturdu ve "Bu ne be?!" dedi. Sarp abim "Neyini beğenemedin Hazar Efendi?" dediğinde Hazar "Şekerli bu!" diye bağırmıştı.

Sarp abim "Hadi lan oradan az önce Lâl de yedi bir şey demedi" dediğinde ben gözlerim hafif büyümüş bir şekilde ikisini izliyordum. "Abi sence Lâl böyle bir şeyi söyler mi?"

Sarp abim "Söylemez..." dediğinde çatalı Hazar'ın elinden aldı ve yumurtadan alıp ağzına götürdü.

"Lan! Kızım kus çabuk bunu! Şeker komasına gireceksin!" Sarp abim birdenbire bana bağırdığı için irkildiğimde "Bir şey olmaz abi" dedim ve Hazar'a dönüp "Hadi geç kalacağız. Senin dersin kaçta?" dedim.

"8:30'da" dediğinde başımı salladım. Daha onun dersine 45 dakika vardı. Benim dersim ise 09:00'daydı.

Hazar ayağa kalkıp hazırlanmaya gitmeden önce gülerek "Bu adamı bize bakacak diye başımıza diktiler ya daha hiçbir şey demiyorum" dedi. Ona kızgınca baktığımda "Bana öyle bakma Lâl şaka yapıyorum" dedi.

Ayağa kalkıp tişörtünden çekiştirerek onun odasına girdiğimizde "Olsun. Şaka da olsa deme öyle bak sabahın köründe bizim için kalktı bizi kaldırdı, kahvaltı hazırladı. Sarp abimden bahsediyoruz. Uykusuna en düşkün olan abimizden. Teşekkür etmen gerekli" dedim.

Hazar anlık başını eğdiğinde "Haklısın" dedi.

"Deme öyle" deyip yanağından öptüğümde "Hazer'i gördün mü? Nasıl da yakışmış ona o üniforma" dedim ve gururlu bir anne gibi boşluğa gülümseyerek baktım. "Keşke burada kalsa" Hazar konuştuğunda "Keşke" dedim ve "Hadi bekliyorum" seni diyerek odasından çıktım.

Mutfağa gidip Sarp abime bulaşıkları yıkamasında yardım ettiğimde güldü.

Çok şükür normal günlerimize dönebilmiştik.

...

UMAY DEMİR

Sessizlik. Şu an evimin tanımı buydu. Yuvam diyemiyordum çünkü 4 evladım da yanımda yoktu. Benim yuvam tüm çocuklarımın aynı çatı altında toplandığı evdi.

Kahvaltı masasına oturduğumuzda Ediz'in uyumamış olduğunu gördüm. Gözlerinden belliydi.

"Beyefendi ne oldu da gece uyumadınız?" diyerek ona çatalımı sallayarak konuştuğumda "Aklım çocuklarda" dedi.

Benim de aklım onlardaydı.

Sabah uyandığımda her sabah olduğu gibi bana bulaşmaya bayılan oğlumu bu sabah göremediğimde kalbimde bir burukluk olmamış değildi.

Sarp'ı özlemiştim.

Hele hele üçüz veletlerimi inanılmaz özlemiştim. Lâl'in hâlâ olmaktan çekinmediği sessizliğini ve eve yaydığı enerjiyi , Hazar'ın masada anatomi çalışmasını ve Hazer'in bağırarak dolaşmasını çok özlemiştim.

Harley , Dost ve Metin2'yi de almışlardı ve onların yokluğu bile o kadar belliydi ki...

Sessizce kahvaltımızı yaptığımızda hazırlandık ve şirkete doğru yola koyulduk. Bugün yine Cino Rasim'den önce gelmiştim. Tembellik yapacak , sonradan gelecekmiş. Sarı saçlarımı ensemde bir topuz yapmış, siyah kumaş pantolonumun üzerine beyaz salaş bir gömlek giyindikten sonra üzerime de siyah , blazer bir ceket giyinerek kollarını kıvırmıştım.  Siyah yüksek topuklu stilettolarım şirketin zeminine tok ve hoş sesler bırakıyordu.

Asistanım Erkin , benimle beraber odama kadar gelirken bugünki toplantılarımı ve görüşeceğim kişileri bana sayıyordu.

Odamın önüne geldiğimde  siyah cam kapıyı açtım ve içeri girerek masama oturdum. "Umay Hanım başka istediğiniz bir şey?" dediğinde "Yok çıkabilirsin" dedim ve o gittikten sonra şirketin telefonundan görevliyi arayıp "Bir sade Türk kahvesi getirir misiniz?" dedim. Bunu asistanıma söylemek pek benlik değildi. Tüm aileme de bu şekilde öğretmiştim. O bir asistandı. Sadece şirket işleriyle uğraşmalıydı benim getir-götürümü yapmasını doğru bulmuyordum.

Aklım çocuklarıma düştüğünde derin bir nefes aldım. Ne yapıyorlardı acaba?

Hazer'imin o üniforma ile olan fotoğrafını gördüğümde göğsümdeki gurura hakim olamamıştım. Ne de yakışmıştı ama ona...

Kahvem geldiğinde diğerleri derste olabileceği için Sarp'ı aradım.

İkinci çalışta açtı.

"Efendim anne?" gülümsedim. "Ne yapıyorsun oğlum?" dediğimde "Anne ölüyor muyum yoksa? Söyle bana kaç günlük ömrüm kaldı?" dedi.

"Salak salak konuşma Sarp. Ölüm kelimesi yok" diyerek kızdığımda "İyiyim annem sen ne yapıyorsun?" dedi.

Annen kurban olsun sana.

"Sensiz kahve içiyorum" dudaklarımı büzerek kahvemden bir yudum aldım. "Dur görüntülü arıyorum" dediğinde telefonu UMAY DEMİR yazan  plakete sabitledim ve heyecanla aramasını bekledim.

Telefon açıldı.

Suratına baktım. Daha gideli 12 saat bile olmamıştı ama o kadar özlemiştim ki. Canım oğlum.

Balkonda oturuyordu. Elindeki sigarayı beni gördüğü an söndürmüştü. O da kahve içiyordu.

"Annem...Ne yapıyorsun?" dediğinde gülümsedim ve oturduğum yerde yayıldım. "Koltuğumun tadını çıkarıyorum. Babanın tüm mal varlığını üzerime aldıktan sonra görüşürüz" dedim ve kahkaha attım. Sarp ile dertleşmeyi , kahkaha atmayı çok özlemiştim.

"Bensiz mi yapacaksın? Hani biz seninle bir Tarkan ve Kurt'tuk hani Asterix ve Oburix'tik..." dediğinde kahkaha attım. Kahvemden bir yudum daha aldığımda yanında getirdikleri kuş lokumundan ağzıma bir tane attım.

"Nasılsın, ne yaptınız?" dediğimde "Bak ben...Ben! Sabahın köründe kalktım. Çocukları kaldırdım kahvaltılarını hazırladım yemekleri şimdiden  yaptım! Birazdan şirketin programına gireceğim" dedi ve kahkaha attı.

"Kendini zorlama bebek bakıcılığına gitmedin oraya biliyorsun. Sadece kardeşlerine göz kulak ol yeterli"

"Biliyorum da onlara bakmak çok hoşuma gidiyor...O kadar güzel bir his ki"

Gülümseyip mavi gözlerine baktım. Ediz dışında bütün göz konusunda bana çekmişti. Yine Ediz ve Safir dışında da diğerlerinin saçları sarıydı.

Canım çoğuşlarım...

"Sarp benim şimdi işim var...Yine konuşalım tamam mı anneciğim?" dediğimde "Tamamdır" dedi ve bana el sallayıp, öpücük attıktan sonra telefonu kapattı.

Kahvem bitti. İşime odaklandım. Saat kaç oldu bilmiyorum ama bir ara masanın başında uyuyakaldığımı hatırlıyorum. Saçlarım okşandı. "Asi çiçeğim..."

Gözlerim yavaşça açıldı. "Rasim..." dediğimde "Sen iş başında tembellik mi yapıyorsun bakayım?" dedi ve güldü.

Karizmatik puşt.

"Hı hı ondan" diyerek kalktım ve gerindim. "Hadi toplantıya gitmemiz gerekiyor" dediğinde olduğum yerden kalktım ve belime sarılan kocama ben de sarıldım.

"Gidelim..."

...

LÂL ÇİÇEK DEMİR

"Gelsene içeri" Toprak , içeri geçmem için bana yer açtığında "Yok sen ver benim acelem var" dedim ve kapıda durmayı tercih ettim.

İşin uzamasını sevmiyordum zira en son Bengisu ile yaşadığım sonrası Kartal'ı gayet iyi anlamıştım.

"Çiçek içeri bile gelmeyecek misin? Bu kadar mı uzak düştük ?" Toprak'ın hüzünlü sesini duyduğumda derin bir nefes verdim. "Tamam geliyorum" diyerek ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim.

Eve girdiğim an anılarımız gözümde canlandı. "Çiçek dur düşeceksin!" Toprak bana bağırıp bir yandan da kahkaha atıyordu. Can ise benimle beraber koltuk tepesinde koşturmaya. "Seni bir elime geçireyim var ya" diyerek benim üzerime çullandığında kahkaha atarak çığlık atmış "İn üstümden!" diye bağırmıştım.

"Güzel zamanlarımızdı" diyerek kenardaki valizi eline aldı. "Mutluyduk, derdimiz tasamız yoktu" dediğinde bir şey diyemedim. "Onun ihanetini kaldıramıyorum" dediğimde bakışları anında sertleşti. "Kaldıramıyorum Toprak , o beni çok severdi. Ben mi yanlış anladım?"

Toprak başını iki yana salladığında "Onunla konuşmaya gittiğimde bir daha seni göremeyeceğini bildiğini ve son kez de olsa seni çok sevdiğini söylememi istedi" dediğinde histerikçe güldüm. "İnsan sevdiği birine bunu yapmaz Toprak...O bana ailemi , benliğimi , aşkımı , her şeyimi unutmam için onlara yardımcı oldu. Beni sevdiğine inanamıyorum" deyip valize ilerledim ve kolunu açtım.

"Teşekkür ederim eşyalarımı aldığın için" dediğimde "Kolye de valizin fileli bölmesinde" dedi ve benimle beraber kapıya kadar geldi.

"Kendine dikkat et Çiçek" dediğinde "Sen de" dedim ve ona görüşürüz demeden el sallayıp yanından ayrıldım.

...

EDİZ DEMİR

22 saat 37 dakika 8 saniye.

Lâl, Ankara'ya gittiğinden beri geçen zaman bu kadardı. Tabi ki de diğer kardeşlerimi çok özlemiştim ama Lâl...Lâl'di ya.

Elimle yanağımı kızarta son kez yıkadığımda bir kere daha o Modifiyeli Şahin'e küfür ettim. Piç resmen öpmüştü beni.

Odama geçtiğimde telefonumu elime aldım ve Lâl'i aradım. Dayanamıyordum. Onsuz uyumak istemiyordum.

Görüntülü aramamda güzel kızım yerine Hazar çıktığında "Ne işi var lan sende telefonun?" diyerek kaşlarımı çattım. Hazar hafifçe güldüğünde onlarla aramın düzelmesi beni tekrar mutlu etti.

Hasan Demir'den sonra o kadar korkmuştum ki Lâl'i kalbime kilitlemek bile istemiştim. Sanki herkes ona zarar verecekti. Fakat bunu yaparken amacım kardeşlerimi üzmek değildi. Hepsi benim canımdı.

"Uyuyor" dediğinde gülümsedim. Hazar ile daha sabah konuştuğum için "Telefonu bir yere sabitle ve kapatma" dediğimde "Hemen abi" dedi ve bana el salladıktan sonra kamerayı sabitleyip kadrajdan çıktı.

Odadan çıkma sesi geldiğinde uyuyan görüntüsüne daha dikkatli baktım. O kadar güzel , o kadar duruydu ki...Tıpkı bir pınar gibiydi.

"Güzel kızım..." diye fısıldadığımda başparmağım ekrandan suratını okşuyordu. "Seni çok özledim ben" yeşil gözlerimin yavaştan dolmaya başladığını hissettiğimde bir küfür savurdum ve kendimi tuttum. Ağlamak yoktu. Ağlamayacaktım.

"Sen beni özlemedin mi?" dediğimde bir detay dikkatimi çekti. Mavi , kelebekli kolyesi boynundaydı.

Kocaman gülümsediğimde yüzüne düşen sarı saç tutamını alıp geriye çekmek , öpmek istedim. Belki de okşamak.

Uyuyamayacağımı biliyordum. Telefonu kenara sabitledim ve ben de uzandım. Hayran olduğum kız kardeşimi izlemeye başladım.

"İyi uykular"

...

LÂL ÇİÇEK DEMİR

Hazar ile beraber metro istasyonunun kenarında yürürken üzerimdeki cekete biraz daha sarıldım.

Meydana inmek istemiştik. Eve geldiğimiz andan itibaren ders çalıştığımız için Sarp abim yanımıza gelip bizi nazikçe (!) evden kovmuştu ve "Dost'u da alın gidin dolaşın biraz" demişti.

Hazar'a gülümseyip koluna girdiğim sırada telefonumu çıkardım ve saate bakıp Hazer'i aradım. Onu çok özlemiştim.

"Oo Lâl Hanım. Siz beni arar mıydınız? Varlığımı hatırladınız mı sonunda? Yoksa o bana benzeyen piç seni 'Ben Hazer'im' diye mi kandırdı?" Hazer'in hınzır sesini duyduğumda kısıkça gülümsedim. O kadar özlemiştim ki...

"Hazer biliyor musun ben seni çok özlemişim" diye dudak büzdüğümde "Cuma günü eve geleceğim merak etme" dedi.

Gözlerim heyecanla açıldığında "Kalacak mısın peki?!" diye merakla sordum. Karşıdan gelen özlem dolu sesini işittim: "Sadece Cuma kalacağım"

Olsun. Bu da yeter.

Yorulduğum için ağırlığımı birazcık Hazar'a verdiğimde "Olsun" dedim. Hazar bağırıp telefondaki Hazer'e "Napıyorsun?" dedi.

Telefonu hoparlöre aldığımda Hazar'ın "Özledim lan seni" dediğini duydum. "Seni özleyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi ama çok özledim" Hazer kıkırdayarak konuştuğunda "Öyle deme" dedim. Daha sonra ise "Üzme çocuğumu" diye ekledim.

"Vaaayy ben hayatımda hiç böyle satılmadım biliyor musun Lâl'ciğim...Beni sarstın" gözlerimi kocaman açıp göremeyeceğini bile bile başımı iki yana salladım. "Öyle demek istemedim! Sadece hani sen öyle deyince Hazar üzül-"

"Lâl biliyorum güzelim sakin ol kendini bana açıklamana gerek yok"

Derin bir nefes verdiğimde "Gruba bir şeyler yazıyorlar hadi az oraya gireceğim" dedi ve birbirimize görüşürüz dedikten sonra telefonu kapattık.

Mesajlara girdim.

IRONS MESSAGE BOARDS

Muz Kral: Primat kişisini yanıtladı. BİZ DAĞLARA ATARIZ PUSU

Balık Adan: HARAM OLDU GECE UYKUSU

Peter Pan: KOMANDOYA BİR YUDUM SU

Muz Kral: VERMEZ MİSİN KONYA KIZI?

Balık Adam: Sana kim neden versin amk.

Peter Pan: OQŞSPWÖDOQÖDKQŞDGĞ

Muz Kral: Yusuf fark ettin mi abiciğim bilmiyorum ama sen bu mesajlarda köpek balığı kesiliyorsun ama gel gör ki normal hayatta hamsi gibisin. Hayırdır abim bir problemin mi var?

Peter Pan: MQÇPWİQĞWKWOMRPWKFG

Primat : Random atıp durma amk.

Yürüyen Sinir Bombası: Sarp üçünüzün fotoğrafını at.

Peter Pan: Abi çok isterim. Ama bu iki hayırsız beni evde bırakıp dışarı gezmeye çıktılar. Dostu'da götürdüler. Harley'e küs olduğum için Metin2 ile televizyon izliyorum.

Peter Pan: Kucağımdan kalktı. Poz verecekmiş.

Muz Kral : Yerim onu. Ayrıca Yusuf bir sustun sanki?

Balık Adam: Yoo.

Primat : ŞİRİN BABA ŞİRİN BABA

Muz Kral: Grupta Lâl var amına koyayım. Yazma şöyle şeyler.

Balık Adam: Aynen knk. Lâl var :D

Balık Adam: GÜÇLÜ ŞİRİN , ŞİRİNEYİ SİKİYOR

Filozof Atakan: Tek bir şey merak ediyorum. Neden hiçbir şey yokken böyle bir şey yazma gerekenimi duydun?

Balık Adam: Böyle düzgün cümle kurup yazım kurallarına uyum sağladığın zaman haklı gözükebilirsin ama tek suç Ali abimin.

Muz Kral: Buna morfin yaramadı amk. Bir video gönderildi.

"Lan Yusuf!" bir el Yusuf abimin yanaklarını tokatlıyordu. Arkadan da kıkır kıkır gülme sesleri. Yusuf abim ağlıyordu. "Abi ben yapmadım...Hamile bırakmadım Doruk'u"

Ali abimin kahkaha sesini duyduğumda annem yanına gidip Yusuf abimin saçlarını okşamış "Evimize bir kız çocuğu daha geliyor oğlum" demişti. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Olmaz...Bakamam ben. LÂL! LÂL BAKAR.." ağzını yaya yaya konuştuğunda kadraja Ediz abim girdi. "Çocuk bakıcısı mı lan Lâl?"

Doruk yatağın boş kısmına oturmuş abimin sargıdaki koluna bir öpücük kondurduktan sonra elini tutmuştu. "Aşkım...Hamileyim" elini karnına götürdüğünde Yusuf abim elini aşağı indirmiş "Yalan taşakların bunlar...Doruk hamile misin?" demişti.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Neden o hâlde olduğunu deli gibi merak ediyordum ama şu an izlediğim görüntü beni çok güldürmüştü.

Hazar yanımda kahkaha attığında izlemeye devam ettik.

"Hamileyim aşkım bak minik bir kızımız olacak baba diyecek bize...Sonunda başardık XYY çocuk sahibi olacağız böyle sinirlenince Ediz abine dönüşecek"

Yusuf abim hıçkırdığında yattığı yerden doğrulmuş Doruk'un karnını tutmuştu. "Bebek mi var burada?"

Ali abimin tıpkı geçen geceki gibi sanki içinde kuş cik cikliyormuş gibi gülmeye başladığını duyduğumda kamera Yusuf abimin ağlamaktan kıpkırmızı olmuş suratına çevrildi. "Baba mı oldum ben? Olmaz! Ben daha çocuğum"

"Siktir git daha çocukmuş" Ediz abimin söylendiğini duyduğumda gülümsedim. "Lâl nerede? Küçük annem bakar LÂL!" Yusuf abim bağırdığında kıkırdadım.

Daha sonra ise video bitti.

Balık Adam: Is this funny amk?

Primat: YARILIYORUM AWK ŞWÇWOSMWLDÖWOFÖWPDLPWÖTTLGÖÇYHÖ

Siz: Ses kaydı.
Ses kaydında Hazar'ın kahkahası vardı. Ve taklidini yapıyordu.  "Çocuğum ben daha! Auuww!"

Siz: Abi neden hastanedeydiniz bir şey mi oldu? Kolun neden sargıda? İyi misin?

Balık Adam: Lâl...Ağlayacağım...Sonunda beni umursayan biri...

Peter Pan: Kessss

Balık Adam: Abi ayıp oluyor bak

Yürüyen Sinir Bombası: Evde Ali'yle akıllarınca kılıçla oynamışlar. Sonra da kolu derin bir şekilde kesilince hastaneye gittik ama Yusuf iğneden korktuğu için de bayılttılar.

Peter Pan: Bu amına koyduğumun salağını anca sakinleştirici at iğnesi paklar amk şuna bak nasıl da baygın baygın ağlıyo KWŞWPWLDPQŞDPWÖDİQLDKEMG

Primat: Yusuf abim temsili:

Muz Kral: KQÇQĞWÖWPWÖRKMWISMQŞDŞF

Siz: Abi şimdi iyisin değil mi? Bir sorun yok?

Balık Adam: İyiyim güzelim merak etme sen beni.

Filozof Atakan: Hayır bir de eve gelince o kafayla Ali abimin tüm muzlarını yemiş. Ali abim kusturmaya çalıştı.

Balık Adam: Çok korkunçtu Lâl...Öleceğim sandım...

Balık Adam: Bak aynen böyleydi.


Dudaklarımdan bir kahkaha firar ettiğinde Hazar dizlerinin üzerine çömüp kahkaha atmaya başladı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Siz: Biz Lâl ile geziyoruz. Size sıkıcı hayatınızda iyi günler.

Hazar telefonumu bana uzattığında tekrar koluna girdim ve beraber ışıltılı sokakta gezmeye başladık. Beraber dükkanlara girip çıktık. Üçümüze bileklik aldık. Evde akşamları sıkılmayalım diye kutu oyunları aldık.

En son eve gitmeden bir kafenin bahçe masasında oturmuş zurna dürüm yerken fotoğraf çekinip Hazer'e atmıştık.

Ben ne kadar atmasını istemesem de Hazar "Bir şey olmaz...Ona da sipariş verdim yolladım oraya" dediğinde kocaman gülümsemiştim. Sarp abime de paket yaptırdığımızda oradan çıktık.

Beraber aynı yolu Dost ile beraber yürürken tasmasını çıkarmıştım. "Bırak özgürce dolaşsın biraz" dediğimde Hazar tasmasını kendi elinde tuttu ve Dost'un etrafta koşturmasını izledi.

"Dost! Hadi yarış!" dediğimde yavaş bir tempoyla koşmaya başladım. Dost anında bana uyum sağladığında heyecanlı heyecanlı yanımda koştu ve beni geçtiğinde "Aferin benim oğluma!" deyip onu alkışladım.

Hazar güldüğünde kolunu omzuma attı ve "Keşke Hazer de olsaydı" dedi. Dudak büzdüm. "Keşke"

Beraber apartmanın önüne geldiğimizde Dost'un tasmasını taktım ve asansöre bindik.

İneceğimiz kata geldiğimizde Hazar , Dost'u kucağına aldı ben ise  çantamdan çıkardığım ıslak mendille Dost'un patilerini silerken birden kapı açıldı.

"Neredesiniz siz be? Gece gece dolaşıyorlar bir de biz sizi beklemek zorunda mıyız?" Yusuf abimin munzur  bir tonda söylediği sözleri duyduğumda gözlerim kocaman oldu. Arkasında kollarını birbirine bağlamış vücudunu portmantoya yaslamış Ediz abim , kucağında Harley ile bize gülümseyerek bakan Safir abim ve elinde muzla bize el sallayan Ali abimi gördüğümde "Selamın aleyküm!" diye bağıran Hazer'in sesini duymam çok geç olmadı. Şok ile onlara baktığımda gülümsedim. "Bizsiz gezmeye çıkmak ha?" diyen Ali abime baktığımda elimdeki ıslak mendil yere düştü. Beni en çok şaşırtan şey ise arkamdan belime dolanan kollar ve kulağıma fısıldanan "Sevgilim..."sözleriydi.

...

Selamm 🤍

Bölüm nasıldı?

Bölüm içerisinde en sevdiğin kısımı buraya atar mısın?

Abilerin sürprizi?

Yusuf'a yapılan şaka?

Sarp-Umay?

Lâl?

Hazer?

Hazar?

Yusuf?

Sarp?

Safir?

Ali?

Ediz?

Umay Hanım?

Rasim Bey?

Kartal?

Doruk?

Seni seviyorum ❤️

Gelecek bölümde görüşürüzz ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

937K 42.3K 56
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...
41.4K 3.5K 59
Aile en büyük güçtür. Her zaman yanında olan en büyük güç. Onlar kan bağı olmadan birbirine tutunanlar. Korumak istedikleri küçük bir melez. Ve onu k...
116K 10.6K 29
Sarı saçları güneşten hediye, mavileri semanın varisi. O Ay'ın kızı. O Mehir Lena Valker. Çatlak mı? Çatlak. Dil desen...pabuç kadar. Akıl da maşAll...
3K 813 22
Han'ın abisinin Minho'yu borca sokması ve ölmesi üzerine Minho hırsını birinden çıkarmak ister ve bu da borca sokan abisinin kardeşi HAN JİSUNG'dur. ...