GÜZEL KATİL (Tamamlandı)

By kediciteyze2

13.3K 1.8K 4.7K

Bir dilek dilerken dikkatli ol; çünkü gerçekleşebilir. Kapak tasarımı: @writerladyy , periler, Elfler, büyülü... More

1 - MAPUSHANE KAPISI ASMA KİLİTLİ
2 - EBEDÎ BAKİRE
3 - HİÇ AŞIK OLMADAN ÖLMEK
4- "ESAS OĞLAN" GÖKHAN
5 - KIZLARPINARI KÖYÜ
6 - ELF DİYARI ORMAN
7 - ELFLERİN ÖDÜLÜ
8 - İMDAT, DELİRDİM
9 - EFSANEYİ BİLEN TEK KİŞİ
10 - AYŞE DENİZ!
11 - KAPIMI ÇALAN AŞK MI?
12 - KISKANÇ
13 - HER ŞEY TEPETAKLAK
14- DEDEKTİFİMİZ EKSİKTİ!
15 - PAROLA: TİLKİ
16 - TEK KIRMIZI GÜL
17 - AÇILIN! BEN DOKTORUM
18 - ŞANTAJ
19 - YANLIŞ KADINA BULAŞTIN
20 - BENİMLE EVLENİR MİSİN?
21- KARA BULUTLAR
22 - NİŞANIMIZ VAR
23 - KARAKOL
24- NOLANDA
25 - HERKES ŞOKTA
27 - PERİLER GERÇEKMİŞ
28 - FISTIKLI BAKLAVA
29 - VUSLAT
30 - VE İNTİKAM
31 - SEVİYORSAN İSPATLA
32 - FİNAL: ELVEDA KAPRİSLİ PERİ

26 - CANAN

248 44 61
By kediciteyze2

Aylin'in özel izin tahmini doğruydu ancak müsaadeyi alan çok sevdiği başka biriydi: Canan.  Müdür, başta Nuh demiş, peygamber dememişti ancak kadın:

"Müdür Bey,  ta İstanbul'dan geldim, uçak rötar yapınca, görüş saatini kaçırdım. Hem bakın; bu kız, Aylin Alptekin olduğunu iddia ediyorsa beni tanıması gerekir çünkü Aylin'le çocukluk arkadaşıyız. Buradaki villasını da ben dekore ettim. Ayşe denen o kızın fotoğraflarını gördüm, hiç tanımadığım biri, Aylin ile ortak dostumuz da değil; bakın yemin ediyorum, beni tanımayacak ve yalan söylediğine dair bir kanıtınız daha olacak." 

deyince "Peki Canan Hanım; görüşmenize izin veriyorum." demişti.

Görüş masasının yanında ayakta duran şallı, sallantılı küpeli, boncuklu bilezikli  kadını görünce  Aylin'in gözlerindeki tüm ışıklar yandı. Soğuk, küflü, rutubetli, basık tavanlı, taş koridorları çiş kokan bu yerde onu görmek çölde vaha bulmak gibiydi.

"CANAN! CANAN' IM !"

diye haykırdı.  Kızın "Siz kimsiniz?" demesini uman Canan sendeledi ve düşmemek için plastik sandalyeye oturdu. Aylin de karşısına geçti. Dekoratör, gözlerine inanamıyordu. Önünde oturan kız gerçekten de Aylin'in üniversitedeki haliydi. İçinden "Nasıl olur da beni tanır? "diyordu. Kendini toparladı, çatık kaşlarla sordu:

" Sen kimsinArkadaşıma ne yaptın ha? Çabuk söyle. Aylin'e ne yaptın? Hayatta mı? Yaşıyor mu? Yoksa? Yoksa...."

" Canan' ım, bir tanem. Benim, Aylin."

" Çocuk mu kandırıyorsun? Sen Aylin olamazsın. "

" Canan'ım  seninle yıllarca aynı apartmanda oturduk. Hatırlasana ne iyi anlaşırdık. Bir gün sen bize gelirdin, ertesi gün ben size, evcilik oynardık, senin sarı plastik telefonuna ve oyuncak piyanona bayılırdım, sen de benim minik ütümü,  minnacık yeşil kanepemi çok severdin.  Tina mecmualarını okurduk, ben kovboy kız Glory Gold olurdum, sen de gizli ajan Jane Bond. Apartmanın tırabzanlardan kaya kaya aşağı inerdik. Ta en üst kattan, giriş katına kadar. "

Canan şok geçiriyordu. Hepsi doğruydu.  

" Aman Tanrı'm! " dedi. Şaşkın gözlerle kıza bakıyordu. Aylin devam etti:

" Omzundaki şal Tokyo'dan, bilekliğin Afrika'dan Zulu kabilesinden. "

Canan afalladı. "Bu kız bunları nasıl bilebilir?" diye ışık hızıyla aklından geçiriyordu.

" Aylin'den mi öğrendin tüm bunları? Nasıl yaptın bilmiyorum ama Aylin'e ne yaptığını söylemeyeceksen, gidiyorum ben!" 

" Canancığım gitme!"

Ama kadın kalktı. Arkasını dönerek bir, iki adım atmıştı ki, Aylin de ayağa kalkarak:

"EBEDİ BAKİRE !"  diye seslendi. Canan durdu.  Bu cümleyi hatırlamıştı. İçinden "Aman Tanrı'm!" dedi ve geri döndü. 

"Hatırladın değil mi? O iki zibidi asistan yüzünden nasıl moralim bozulmuştu. Bir oturuşta bir kilo çikolatayı bitirmiştim. Hatta sen 'Çikolatayla intiharı mı deniyorsun Aylin'im ?' demiştin."

"Bunları nasıl bilebilirsin? Delireceğim! "

"Çünkü ben Aylin'im, sadece tekrar 25 yaşıma geri döndüm. Paranormal bir olay yaşadım. Nasıl yaptılar, kimler yaptı bilmiyorum ama teyziş, o ormanın hikayesini anlattı. Daha önce bir başkasının da başına gelmiş.  O orman tekin değildir, iyi saatte olsunların, perilerin mekânıdır dedi."

Canan çıldıracaktı, Aylin'in teyzesine hep "Teyziş" diye seslendiğini de biliyordu. Kafayı yemek üzereydi. Dayanamadı ve koşa koşa oradan kaçtı. Aylin, arkasından "Canan! Canan! Gitme ne olur! Benim! Yalan söylemiyorum! " dediyse de geri dönmedi.  

Müdür Bey dışarıda sonucu bekliyordu. Kadını görünce sordu:

"Tanımadı tabii sizi?"

Canan'ın cevabı adamı şoke etti:

" Tam tersine, görür görmez tanıdı. Çok şaşkınım. Üstelik Aylin ile aramızda geçen şeyleri, baş başa yaptığımız konuşmaları biliyor! Aylin'in gençliğine de tıpatıp benziyor. Delireceğim! Çıldıracağım! Arkadaşımdan bir haber var mı? "

Kel kafalı hapishane müdürü eliyle çenesini sıvazladı. Kaşlarını yukarı kaldırdı:

"Allah! Allah!  Şey, maalesef doktor hanımdan hiçbir iz yok."

"Neyse, izin verdiğiniz için tekrar sağ olun müdür bey, benim İstanbul'a dönmem lâzım. İyi günler."

" İyi günler hanımefendi." 

Canan, taksi beklerken; Aylin, döndüğü koğuşta gerçekten Aylin olduğunu ispat edecek bir çare düşünüyordu. Mahkumlardan Bahar:

" Aylin gızım, pasaportun var mı? "  diye sordu:

"Var Bahar teyze, ta 20 yaşımdan beri. Tıbbi seminerlere gittim, eğitim aldım."

" İyi ya, pasaportlarda parmak izi oluyormuş, ben dişçide temizlikçiydim orada gonuşurlarkene duymuştum."

"Ah, biliyorum ama bu uygulama sonradan başladı. Ben pasaportumu aldığımda parmak izi şartı yoktu."

"Oy deme ya!"

Aylin doğru hatırlıyordu. Pasaportlarda parmak izi uygulaması 2009'da başlamıştı ve o zaman 50'li yaşlardaydı. Hayatında hiçbir suça karışmadığı için de poliste parmak izi kaydı yoktu. 

Zihni bununla meşgulken, "çıt - çıt - çıt"  diye bir ses duydu. Başını çevirdi: Kendisinden genç tek mahkum olan 20 yaşındaki Zeliha, tırnak makasıyla elinin tırnaklarını kesiyordu. Tam o sırada kız,  "AY !" diye çığlık attı. Herkes eliyle bir gözünü tutan ve suratını buruşturmuş olan kıza baktı. Kadriş:

"N'oluyo gıı?" diye sordu.

"Gözüme tırnak kaçtı! Aylin abla yetiş !"

"A! Dur, dur, panik yapma." diyen güzel kadın, kızcağızın yanına gitti. Diğerleri de ikisine bakıyordu. 

" Aç, korkma, aç bakayım...hmmmm...gördüm!"

"Çok batıyo Aylin abla! Batıyoo!""

" Tamam korkma, hanımlar çaydanlıktan temiz suyla ıslatıp bir pamuk verin bana."

Şerife Bacı, koşarak ecza dolabından pamuk aldı, çaydanlıktan su döküp ıslatıp Aylin'e verdi.

"Canım kapatma gözünü, korkma hemen alacağım, kırpma! Retinaya zarar vermesin..."

Tam pamukla kızın gözündeki tırnağı alacaktı ki, dondu kaldı. Kıpırdamıyor; gözlerini sabit bir noktaya dikmiş; transa geçmiş gibiydi. Herkes şaşırdı.  Şerife Bacı:  

"Aylin gızım? N'oldu? Tövbe! Tövbe! Doktora bir şey oldu karılar!"

dedi. Aylin o anda kadınları duymuyor ve görmüyordu. Zihni bambaşka bir yerdeydi. Aşağıdaki konuşmalar kulağına geliyordu:

"Hocam, gözünüzü retina tarayıcıya doğru tutun. Şuraya. Tamam. "

"Kendimi 007 filmlerinde gibi hissettim."

"Hocam, gözünüzü kırpmamaya çalışın. Kırparsanız cihaz hata verir. "

Birden kendine geldi.  Gülümseyerek kadınlara döndü:

"Buldum!"  dedi.

"Neyi buldun  gözel dohtorum?"

"Buldum! Aman Tanrı'm, buldum! Ama bir saniye önce şu tırnağı çıkartayım."

Bir çırpıda tırnağı Zeliha'nın gözünden çıkarttı. Kız, rahatlamıştı.

"Ay, ellerin dert görmesin Aylin abla, çok sağ ol."

"Bir şey değil canım, geçmiş olsun."

" Şimdi söyleyecek misin gari? Neyi buldun Aylin gızım?"

"Aylin olduğumu ispatlayacak şeyi buldum."

" Deme gııı? Abov! Helecanlandım!"

"Buldum! İnanmıyorum! Buldum! Ama kayıtları bilgisayardan sildilerse. Allah'ım inşallah silmemişlerdir. Hapishane müdürüne söylemem lâzım, kaybedecek bir saniyem bile yok."

"Hallederiz gülüm, haydi garılar! Vurun gapıya. Gardiyanı çağırın! Gelene kadar bağırın."

Kadınlar kapıyı yumruklayıp,  "Elmas! Elmas!" diye bağırmaya başladılar. Zeliha:

"Aylin abla, çıkarsan baklava isteriz ha..." dedi.

"Canım istediğin baklava olsun, söz, bir tepsi."

"Oh, yaşadık. Ay çok sevindim be Aylin abla. Eee...nasıl ispatlaacan sahim? "

"Şimdi şöyle canım..."  

diyordu ki,  gardiyan "Ne var? N'oluyo? Savaş mı çıktı?" diye sürgüyü açtı. Şıngırtıyla kilitte anahtar döndü ve kapı açıldı. Aylin:

" Sonra anlatırım."

diyerek kapıya koştu. 

"Müdürü görmem lâzım. Hayat memat meselesi." dedi. 

Elmas, bir saniye durup, kızın turkuaz gözlerine baktı. Sonra da arkada duran  alı al, moru mor olmuş ve gözünün içine bakan kadınlara. Olağanüstü bir şeyler olduğu belliydi.  "Tamam gel." dedi ve birlikte kapıdan çıkarken kadınlar parmaklarını şaklatıp, göbeklerini zıplatarak, gerdanlarını kırarak;

"Ooooo! Mastika, mastika
Ooooo! Cigarası Malboro! 
"

diye oynamaya başladılar. 

Continue Reading

You'll Also Like

1.8K 351 13
Kılıç ve büyünün çağı, krallıklar, krallar ve onlara yol gösteren büyücüler, savaş ve kan dolu bu dünyada, ötekileştirilmiş yaratıklarla savaşan insa...
805K 12K 51
Helena Lincoln sabırlıydı, merhametliydi ve güvenilirdi ama... Asla cesur değildi. Ve tarihte cesaret olmadan kazanılan bir savaş yoktu. Elementerler...
İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

802K 28K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
26.3K 1.4K 49
"Tehlikeli Hisler vardı içimde.. Tehlikeli duygular.. Aşk gibi.. Çünkü Aşk'tan daha tehlikeli bir duygu yoktu hayatımızda... " ♢♢♢ Kurtadamlar ve Cad...