Lena ❧ Jungkook

By mrslumiere

16.3K 1.6K 542

Soğuk bir rüyada kaybolurken geçmişe doğru düşüyorum. Elimi tut sadece ve bana yolu göster. Işığım olmanı ist... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
Final Bölümü

21.Bölüm

288 34 4
By mrslumiere

[21]İhanet Her Zaman İz Bırakır

Hwang Ji Na

Dünya, parayla satın alınanların cirit attığı bir dönemle iç çekerek dönüyordu. İnsanlar para karşılığında başkalarına zarar verebilecek, hatta sonuna kadar gidip onların hayatlarını kaybetmelerine neden olabilecek seçimler yaparken çekinmiyorlardı. Paranın önemsizliğinden değildi bu, bir insanın hayatının paradan daha değersiz görülmesindendi.

“Şerefsiz herif!”

Jungkook, yumruk yaptığı elini kafeteryadaki masaya öfkeyle vurduğunda masa hafif de olsa yerinden sıçramış, birkaç kişi de dönüp merakla bizim tarafımıza bakmıştı. Gerçi insanlar bir şey olsa da olmasa da gözlerini dikip bakmayı çok seviyorlardı. Bu yüzden onların üzerinde saniyelik oyalanan bakışlarımı gerisin geri Jungkook’a çevirdim ve onunkinden ufak elimi yumruk yaptığı elinin üzerine yerleştirdim. Öfkesi haklı, fakat uzun vadede onun için zararlıydı.

“Sana sakin ol demek yersiz geliyor ama sakin olmalısın.”

Hoseok’un yapmamızı söylediği gibi ailesinin kazası ile ilgili bulduğu adama gittiğimizde, bulduklarımız çok da iç açıcı şeyler değildi. Verdiği adres bizi bir araba tamirhanesine götürmüştü fakat olaylar çok da beklediğimiz gibi sakin gelişmemişti. Adamın şüpheli hareketlerinden sonra bizden beklenmeyen şeyler yapmak zorunda kalmıştık ve bu içgüdüseldi, sonucu ise hislerimizin doğru olduğunu açıkça gösteriyordu. İnsanlar hassas konularda mantıklı davranmayı bırakın, mantık kelimesini bile hatırlayamıyordu bazen.

Bu güne dek trafik cezası bile yemeyen biz, yapmamamız gereken bir şey yaparak kaçmaya çalışan adamı yakalamış, bir yere kapatmış ve ben geçmişindeki birçok şeyi görene kadar da bırakmamıştık. Bu işten nasıl sıyrıldığımıza gelirsek, orası da Kim Namjoon’un sessizce bunu halletmesiydi. Nasıl hallettiğine dair bir fikrim yoktu gerçi.

Bu sırada ise bu yeteneğe yön veren önemli bir şeyi keşfetmiştim.

İnsanlara sorduğum sorular, söylediklerimle hatırlamalarına neden olduğum şeyler gördüklerimi şekillendiriyor, istediğim zaman dilimlerine daha kolay ulaşmama neden oluyordu. İnsanlar neyin üzerine odaklayıp onu hatırlarlarsa, geçmişlerinde gördüğüm şeyler de genelde bunlar oluyordu. Bu, benim için bir anahtardı. Nihayet gerçek kimliğimin kilidini açmıştım.

“O adam her zaman babamın en güvendiği adamdı Lena. Ona ihanet etmiş olmasını kaldıramıyorum.”

Sonuçta ise ailesiyle ilgili tüm bilgilerin yer aldığı dosyadaki, tanıdık bir yüz karşılaşmıştı bizi. Ailesinin şoförü, bu adama para vererek arabanın ayarları ile oynamasını emretmişti, böyle diyordum çünkü paranın önünde eğilen kölelerden farksızdı tavrı. Benim aklıma takılan kısım şuydu, kimse neden şoförden şüphelenmemişti? Muhtemelen en güvenilir kişi olduğundandı fakat güvenin ihanete dönüştüğü zamanlar da vardı ve bu ihanetler her zaman iz bırakırdı.

Hoseok, sadece ihtimal olarak yanına bir soru işareti koysa da başından beri altını çizmemiz gereken adam oydu. Gerçi, ailesine bakmak için başka bir yere gideceğini söyleyerek şehirden ayrılmıştı Kim Namjoon’un dediğine göre. Belki de hikâyesi şüphe duyulmayacak kadar akla yatkındı, bilemiyordum. Şu an için bildiğim tek şey, o adamı bulmamız gerektiği gerçeğiydi çünkü onun emir aldığı adam bizim ulaşmamız gereken adamdı ya da en kötü ihtimalle ona bağlı adamlardan biri olmalıydı.

“Adamın yerini bulacağım.”

Okulda olmasını beklemediğim sesle şaşırarak başımı yana çevirdiğimde, havalı bir şekilde yanımıza süzülen Hoseok’u gördüm. Sesi sadece bizim duyabileceğimiz kadar yüksekti, zaten kalabalığın uğultusundan da kimsenin diğer masaları duyacağını pek sanmıyordum. Uzun parmakları ile saçlarını karıştırırken masalarda oturan kız öğrenciler, ona hayranlıkla bakmaya başlamışlardı bile.

Dostane bir tavırla elini Jungkook’un omzuna yerleştirirken bu hareketi güven vericiydi. Jungkook ise benim gibi şaşkın bir şekilde ona bakarken “Burada ne işin var?” diye sordu.

“Birini bulmaya geldim.”

“Kimi?” Okulda kimle görüşeceğine dair bir fikrim olmadığından saf bir merakla sormuştum bunu. Okulda bizden başka tanıdığı birileri olması imkânsız değildi elbette ama hiç bahsetmediğinden tuhaf gelmişti bir an için.

“Lee He Ra.”

Üzerindeki gömleği düzeltip bileğindeki saati kontrol ederken ise masamıza bir kızın yaklaştığını gördüm. Kim olduğunu bilmesem de bahsettiği kişi olduğunu düşünürken “Selam.” Dedi masaya ulaşan kız enerji dolu bir sesle. Burada özel bir sebeple de bulunabilme ihtimali aklıma henüz geldiğinde, Jungkook’u da alıp kalkmaya niyetlendim ama sandalyeden hafifçe kalkmam ve gerisin geri oturmam bir olmuştu. Hoseok, bana gözlerini devirirken oturmam için yakaladığı kolumu da bırakmıştı.

“Bize yardımcı olabilecek biri.” Dedi açıklamaya koyulurken. Kız ise hemen sağ çaprazımdaki sandalyeye kendini bırakmıştı. Rahat ve güzel görünüyordu. Uzun ve doğal dalgalar şeklinde uzanan saçları vardı, spor giyinmişti. Hoseok’un söylediğini başıyla onaylarken “Ben Lee He Ra.” Diyerek kendini tanıttı. Bense hangi konuda bize yardımcı olacağını düşünürken sadece başımı onun gibi aşağı yukarı sallamakla yetinmiştim. Açıkçası birilerinin bizle ilgili fazla şey bilecek olması gerilmeme neden olmuştu. Üstelik çevremdeki insanlara da yeni yeni tamamen alışmıştım. Şimdi buna nasıl bir tepki vereceğimi bilememiştim o yüzden.

“Bu, sana bahsettiğim Jeon Jungkook ve bu da Hwang Ji Na.”

“Kim Tak Su’yu bir süre gözlemledim ve normalde iş yerinde bilgisayarı olmasına rağmen şahsi bilgisayarını sürekli yanında gezdirdiğini fark ettim.” Hoseok, kendi araştırması ile ilgili gözlemlerini bize anlatırken olduğum yerde dikleşerek onu dinlemeye koyuldum. Jungkook’un da az önceki öfkesi yerini dikkate bırakmış, o da elini çenesine yaslamış onu dinliyordu.

“Bu sadece bir ihtimal olsa da bilgisayarında bir şeyler bulabileceğimi düşünüyorum. Burada da He Ra devreye girecek.”

Çenesiyle gösterdiği kız başını sallarken sandalyede sırt çantasının önüne bıraktığı, sırtının arkasında kalan bilgisayar çantasını işaret etti. “Komiser Kim Tak Su ile ailem tanışıyor. Oraya gittiğimde bilgisayarını ya da bulabildiğim her şeyi hackleyeceğim.”

“Bilgisayar mühendisliği bölümü öğrencisi ama dersler dışındaki her şeyde daha çok yeteneği var.” Hoseok, onunla ilgili konuşurken dalgın bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım ama bahsettikleri şey o kadar da kolay değildi. “Sende onların geçmişini görmek için He Ra’nın arkadaşı olarak yanında gideceksin.”

“Ne?” Jungkook ile ağzımızdan eş zamanlı çıkan soruya karşılık Hoseok’a bakarken benim bakma nedenim iki taneydi. İlki, neden bu kadar normalmiş gibi başka birinin, en azından benim henüz tanıdığım birinin yanında bunu söylüyordu, ikincisi ise bir el sıkışması ile ne kadar şey görebilirdim ki?

“Ya! Jung Hoseok…” cümlemin devamını nasıl getireceğimi bilememiştim ama rahatsız olduğum da ortadaydı. Bunu pat diye söylemesini beklemiyordum, üstelik bu konuda duyduğum hassasiyeti de biliyordu. Başımı iki yana sallarken yavaşça ayaklandım ama hemen ardımda beklemediğim biri daha vardı ve hayattaki şansım benimle eğlenmek istediğinden olsa gerek o da duymuştu.

“Sen geçmişi mi görüyorsun?”

Kim Taehyung, gözlerine düşen dalgalı saçlarını kafasını sallayıp dağıtmaya çalışırken sorusunu sormuştu ve ağzı bir karış açıktı.

Bunun böyle ulu orta açığa çıkması beni rahatsız ederken ise kendimi savunmasız hissetmiştim. Bunu kabullendiğimden, bu hissi de beraberinde aştığımı sanıyordum ama görünen o ki pek de öyle değildi. Ellerim hafifçe titrerken aralarında ufalıyormuşum gibi hissetmekten de alıkoyamadım kendimi. Bu yüzden ardıma bakmadan hızla kafeterya çıkışına yöneldim, bir yandan da bu zayıflığı aşmam gerektiğini düşünüyordum çünkü insanlara karşı tamamen gardımı düşürmeme neden oluyordu. Bir yandan ise bunu herkesin bilmemesi gerektiğini düşünüyordum. İkinci düşüncem benden bağımsız daha ağır basıyordu.

Kendimi binanın dışına attığımda nereye gideceğimi düşünmediğimi fark ettim ve gelişigüzel davranmak daha mantıklı geldi o an. En azından bu kez, bilinmesine rağmen yapılan bu hatanın telafi edilmesini istiyordum. Jin ağabey, ‘senin iyiliğin içindi’ demişti fakat Hoseok, bunu tanımadığım birine söylemese de olurdu ya da en azından önce benimle konuşabilirdi. Sanırım bu kez onu anlamam biraz zaman alacaktı zira kendimi gerçekten berbat hissediyordum ve bu kadar zayıf olmaktan da nefret ediyordum.

Lee He Ra'ya hoş geldin diyelim! Taehyung'un da bunu öğrenmesi bir şeylere neden olacak ve biraz karışacak ortalık.

Satır arası bol yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız lütfen. ⭐ Hesaplarıma göre 15-20 bölüm arası kadar bölüm kalmış, tabii hiç belli olmaz. Gidişata göre bakacağım.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 117K 39
Kim Taehyung, duştan sonra arkadaşını görüntülü aradığında karşısına abisinin çıkacağından habersizdi.
172K 18K 31
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
393 68 2
Şöhret dünyası çoğu insan için gösteriş, mutluluk ve zenginlik demekti ama aslında gerçekler hiçte öyle değildi. O, kamera önünde tatlı ve sevecen ço...
257K 24.2K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...