Oddinary/Hyunlix√

By S3linsty

266K 23.3K 25.7K

[TAMAMLANDI] -Vampire- Hayattan hiç bir beklentisi olmayan, hayatın sadece değersiz bir eşyadan ibaret olduğ... More

0.-Karakterler-
1. Gizemli Ses
2. Taze Kan Kokusu
3. 7 Vampir ve Tek Ev
4. Güven ve İhânet
5. Geçmiş ve Kullanılmak
6. Seni Öpmek İstiyorum
7. Pişman Değilim
8. Oyuncak Ayıcık
9. Gerçek Sevgi
10. Koskoca Bir Aptal
11. Kusursuz ve Güzel
12. Sarışın Afet
13. İrislerinde Yüzlerce Yıldız
14. Tadın Güzelmiş
15. Sadece Sen
16. Nasıl Vampirsin?
17. Seni Seviyorum
18. Yer Cücesi
19. Canını Çok Yakacağım
21. Bizi Korudu
22. Bugün Bize Ait
23. Beni İstiyor Musun?
24. Kaybetme Korkusu -M-
25. Sana İnanıyorum
26. Yedin Beni -M-
27. Kıskançlık ve Korku
28. Çok Yaramazsın -M-
29. Ufaklık
30. FİNAL -M-
31. - Özel Bölüm-
32. - Özel Bölüm 2 -M-

20. Sakın Korkma

5.8K 639 586
By S3linsty

Kırmızı Afet'den:

"Hyunjin gelmeyecek misin?"

"Felix, hala gelmedi Chan Hyung."

"Kafasına göre dolaşıyordur işte Hyunjin. Onu bu kadar kafana takma. Bak o seni takmıyor."

Dedikleri ile oturduğum koltuktan ayağa kalkarak salonda volta atmaya başlamıştım. Gerçekten öyle miydi? Telefonlarımı bile açmadığına göre öyleydi. Ya o atılan konuma gittiyse ama gitmeyeceğini söylemişti. Kafam tamamen karman çormandı.

"Jisung Minho'nun dediğine göre iyi değil. Onun yanına gitmeliyiz. Kardeşimizin..."

Yanıma gelerek beni omuzlarımdan tutarak beni olduğum yerde durdurdu. İrislerine bakışlarımı sabitlediğimde derin bir iç çektim.

"Tamam. Gidelim."

Şefkatle gülümseyerek benden uzaklaşıp kapıda bizi bekleyen Seungmin'in yanına giderek kolunu onun omzuna atmış, ve öylece kapıdan çıkmışlardı.

Bende kafamda dolaşan kötü düşünceleri bir kenara bırakarak salondan çıkmıştım. Düşüncelerimin yanı sıra kalbimde kötü hissediyordu ve bu duyguyu engelleyemiyordum. Onun başına kötü bir şey gelmesi beni, lanet olsun ki çok endişelendiriyordu.

"Hadi ama Hyunjin! O küçük veleti takma kafana."

"Changbin, olmuyor işte."

Dışarı adımımı attığım gibi yanımda biten Changbin'e baktım. Ardından gözlerimi etrafta gezdirdim. İnsanların fazla olması normal miydi?

"İnsanlar neden burada?"

"İlerde ki 24 saat açık olan markette soygun mu ne olmuş polisler gelmiş? O yüzden sanırım. Neyse boşver hadi gidelim."

Soygun mu? O minicik markette ne soygunu olabilir ki? Hemde polislerin gelebileceği türden?

"Siz önden gidin. Ben size yetişirim."

"İyi peki. Git meraklı seni."

Dedikten sonra benden uzaklaşıp Chan Hyung'un yanına giderek Seungmin ile arasına girmişti. Jeongin'in ise göz devirdiğine yemin edebilirdim.

Bir kaç dakika sonra arkamı dönerek olayın geçtiği markete ilerlemeye başladım. Görüş açıma giren markettin önünde, bir kaç polis bir genç kızla konuşmaya çalışıyordu. Ama kız ne yaşadıysa girdiği şoktan çıkamamıştı.

Onlara yaklaştıkça polisin elindeki poşetteki parlaklık dikkatimi çekmişti. Bu...bu Felix'in yanından ayırmadığı kilidi değil miydi?

Düşünmeden onlara koşup polisin elindeki poşeti elinden kapmıştım. Bununla önümdeki bedenin kaşları çatılmış bana bakıyordu.

"Hey genç çocuk. Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Felix?"

"Onun kime ait olduğunu biliyor musun?"

Polisin sorusu ile kafamı onaylar şekilde salladım. Lanet olsun burada ne oluyordu?!

"Kimin oluyor peki? Yani bunun sahibi?"

"Sevgilim...."

Dememle anladığını belirten mırıltılar çıkarmıştı.

"Bu bende kalabilir mi?"

"Olay için bir kanıt olduğu için geri almalıyım."

"Bunu umursamadığınızı biliyorum."

Diye çıkışmam ile kaşlarını çatmıştı. Ama bu umrumda değildi. Felix muhtemelen bir bokluğun içine düşmüştü ve yardıma ihtiyacı vardı. Başından beri biliyordum işte. Onu hissetmiştim.

"İyi günler."

Dememle hızlıca gözden kaybolmuş, arkamda şaşıran bir memur bırakmıştım. Şimdilik zaman kaybına gerek yoktu. O sürtük dediği kadının attığı konuma gidecektim. İyi ki hafızam adresi hatırlayacak kadar iyiydi.

Oraya gitmemde ki sebep Felix'in kimseyle başka bir münasebeti olmadığı ve onunla uğraşacak tek kişinin onlar olmasıydı.

<><><>

Sinirden kendimi artık kontrol edemiyordum. Kırmızı irislerim ve köpek dişlerim ortaya çıkmış boş depoda hırlayarak volta atıyordum.

Dakikalar önce buraya gelmiş, Felix'in kokusu burnuma dolmuştu. Ardından yerde damla damla akmış olan kanı gördüğümde delirmiştim. Onun kanının kokusuydu. Her yerden tanırdım minik bebeğimi.... Ona zarar vermişlerdi. Canını yakmışlardı.

"Sizin canınızı çok pis yakacağım piç kuruları!"

Depoda yankılanan sesimden sonra demir kapıya ilerleyeceğim zaman karşıma çıkan şişman beden ile duraksadım.

"Siz kimsiniz?"

Hızlıca üstüne yürüyerek tek elimi yakasına sararak onu tek hamle de havaya kaldırmıştım. Üstünde Felix'in kokusu vardı. Onun kokusu başka birinin üstüne sinmişti.

"Felix nerde!?"

Ellerim arasında çırpınmaya devam ediyor, cevap vermiyordu. Bununla sinirlenerek onu sola doğru savurarak fırlatmış, bir kaç metre tozlu zeminde sürüklenmişti. Ardından kendisine gelmesine fırsat vermeden tekrardan boğazına sarılarak konuşmaya başladım.

"Ölmek istemiyorsan! Cevap ver!"

Kıpkırmızı olan bedenin boğazını bırakıp ona sertçe tekme atmıştım. Konuşmayacaktı ha!

"Ölmek mi? Peki tamam."

Sivrileşmiş olan tırnaklarımı tenine batıracağım sırada titrekçe konuşmuştu.

"K-kim Otel. Onu o-oraya götürdüler."

Dedikten sonra ondan uzaklaşarak son kez zemindeki bedeni tekmeleyerek demir kapıya ilerlemeye başladım. Bu benim için yeterliydi. Geri kalanını kendi başıma halledebilirdim.

"Seni bulacağım bebeğim."

<><><>

Kim Otel....

Şuan otelin önünde dikiliyordum. Böyle bir 5 yıldızlı lüks bir otel de Felix'e ne yapabilirlerdi? Daha fazla otele bakmayı bırarak hızlıca güvenliğe nazikçe selam vererek içeri girmiştim.

Fazla dikkat çekmeye gerek yoktu. Zaten kırmızı saçlarım ile bütün gözler beni buluyordu. En azından gözlerine fazla batmamalı kibar davranmalıydım.

"Rezarvasyonunuz var mı beyefendi?"

Resepsiyon bölümündeki kadın bana seslenmesiyle yerimde durdum. Ve gülümseyerek kadına ilerleyerek kollarımı masaya yaslamıştım.

"Bana en güzel odalarınızdan birini ayarlar mısınız?"

"T-tabiki..."

"Ama şimdilik benim lavaboya gitmem lazım."

Diyerek göz kırpmış, cevap vermesine izin vermeden hızlıca oradan uzaklamıştım. Ardından asansörü es geçerek merdivenlerden çıkmaya başlamıştım. Her katta hissetmek istediğim koku yoktu. En son kata geldiğim de burnuma dolan kokuyla kalbim hızlanmaya başlamıştı. Şuan onunla aynı yerdeydik.

"Bırak beni orospu çocuğu!"

"Hmm hala bakirsin değil mi güzelim? Ama merak etme bu zevki sana tattıracağım bebeğim."

Duyduğum tanımadığım sesle damarlarımda dolaşan kanın fokurdadığını, vücuduma yayılan sinir dalgasını hissediyordum. O soktuğumun adamının bebeğime karşı kullandığı lakaplar, sıfatlar sinirden köpürmem için yeterliydi.

Sesin geldiği yöne ilerleyerek kapının önünde duran bedenleri savurarak kapıyı kırarcasına açmış, büyük odada, yatak odasına ilerlemiştim.

"Ne oluyor lan!"

Girdiğim odada gördüğüm görüntü ile dişlerimi sertçe birbirine bastırarak boynumdaki şah damarın gözükmesini sağladım. Yatakta, yatak başladığına kelepçelenmiş, boynunun çeşitli yerlerine bırakılmış hickeylerle, gözleri dolu dolu olan bedeni görmem benim sabrımı taşıran son nokta olmuştu.

Hırlayarak yatakta Felix'in üstündeki bedene yaklaşarak onu tek hamlede savurarak baştan sona cam olan yere savurmuştum. Bununla öksürerek ağzından kanlar akmaya başlamıştı.

"K-kırmızı Afet?"

Felix'in sesiyle ona döndüm. Bana gülümseyerek bakıyordu. Tanrım, bakışları neden canımı yakıyordu?

"Geldim sevgilim. Seni bir daha yalnız bırakmayacağım."

Bileklerini kelepçelerden kurtararak kollarımı beline sıkıca sarmalamıştım. O da kollarını boynuma sarmış, ortama kısık bir hıçkırık bırakmıştı.

"Hadi gidelim. Bu adamın hesabını sonra keseceğim."

Dedikten sonra onunla birlikte yataktan kalkmış, bize sırıtarak bakan yerdeki bedene son bir bakış atarak yatak odasından çıkmıştık.

"Buradan çıkamayacaksınız!!"

Alayla bağırması ile derin bir iç çekmiştim. Önce sakin olmalı ve buradan Felix'i çıkarmalıydım. Sonrasında ona istediğimi yapabilirdim.

Tamamen odadan çıkıp koridordan ilerleyeceğimiz sırada sağ tarafta merdivenlerden çıkan takım elbiseli adamlarla bıkkınca nefes vermiştim.

"Güzelim şimdi yapacağım şeyden sakın korkmayacaksın tamam mı?"

"Ne?"

Elini sıkıca tutarak sol taraftan koşmaya başlamıştık. Ardından baştan sona camdan oluşan duvara geldiğimizde onu arkama alarak cama sertçe tekmemi geçirmiş, kolayca kırılmasını sağlamıştım.

"Hyunjin? Ne yapıyorsun?"

Şaşkınca konuşarak yüzüme bakıyordu. Güven verici bir şekilde gülümseyerek önüne geçmiş, yara bandı yapıştırılmış yanağını okşayarak onu göğsünden ittirmiştim.

"Seni seviyorum."

"Hyunj-"

Arkamdan gelen adamlara son kez bakarak bende kollarımı açarak kendimi aşağı bırakmış, cebimden düşen kilidi umursamayarak düşmekte olan Felix'i yakalayarak sıkıca sarılmıştım.

Arkamızdan silah sesini duymamla Felixin belini daha sıkı sarlamış, gözlerimi sıkıca kapatmıştım.

<><><>

Ay ay ben çok heyecanlandım BSXQÜHYUNLİXHEŞDN🤭😋

Bu da günün 2. Bölümü ehehhehe

Oylarınızı bekliyorum❣️

Continue Reading

You'll Also Like

46K 2.4K 41
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
114K 11K 59
İnşaat şirketinin sahibi Hwang hyunjin ve hem asistanı hem baş mühendis olan Lee Felix Bu dünyada iki tür acı vardır; İnsanı inciten acı Ve insanı...
604K 67K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
333K 31K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...