Boy band》Seongjoong / Woosang

By -SongMingi_

1.9K 92 200

. More

Karakter tanıtımı
Bölüm 1: Başlangıç
Bölüm 2: Son Üye
Kakao hesapları[Part 1]
Kakao hesapları [Part 2]
Bölüm 4: O Gece... [M]
Bölüm 5: Prova
Bölüm 6: Ilk Sahne
Bölüm 7: Yıldızlar
Bölüm 8: Dün gece
Bölüm 9: Unutma
Bölüm 10: Beni Affet(Güvenli yer)
Bölüm 11: Hongjoong Cat?
Bölüm 12: Gerçekler[F]

Bölüm 3: Yılan dövmesi

81 6 15
By -SongMingi_

"İlk grup toplantısı için buluşacağız işte."

'Tamam peki, bana konumu atarsın ben de direkt oraya geçerim hyung.'

"Tamam Yeosang, biz çıkıyoruz şimdi bekliyoruz seni."

Hongjoong hyung bunu söyledikten sonra telefonu kapattım. Grup olarak ilk kez tam olarak yüz yüze gelecektik. Bir çok detayı konuşacak ve birbirimize ısınmaya çalışacaktık.

Teklifi kabul etmekle iyi mi ettim bilmiyordum. Açıkçası çok berbat bir haldeydim ve belki de bu şekilde kafa dağıtmak bana iyi gelebilirdi.

Geceleri artık uyuyamıyordum.

Gözlerimi kapattığımda bile o anlar canlanıyordu ve ben uzun süre gözümü kapatmak istemiyordum artık. Bir çok kişi için bu bir sorun değildi. Uyuyamamaktan bahsetmiyorum, birisiyle sevişmekten bahsediyorum.
Bilmediğiniz biriyle seviştiğinizi düşünün, sağlık açısından tehlikeyi geçtim, sizin ilkiniz ise bu gerçekten sizi içten içe eritiyor.

Hayatım boyunca sevişmekten tutun el ele tutuşmayı dahi sevdiğim kişi ile yapmak istiyordum. Bu benim için çok önemliydi. Mesela Titanik izlemedim hiç çünkü onu da sevdiğim kişi ile beraber izlemek istiyorum. Bu tür konular benim için çok hassas. Dıştan belki hiç öyle durmayabilirim ama gerçekten hassasım...
Ve ilkimin tanımadığım bir adama gitmesi beni yıkan şeydi.

Onu asla bulamayacak olmam da işin cabasıydı.

Yine kendi moralimi yerle bir ederken hazırlanmam gerektiğini hatırladım. Uflaya puflaya terliklerimi sürüyerek dolabımın karşısına geçtim.

En az on dakika da orada oyalandıktan sonra çok uğraş göstermek zorunda olmadığım için sade beyaz bir gömlek ve yine düz beyaz bir pantolon giymiştim. Çabuk üşüyen bir tip değildim lakin kombinim için güzel bir ceket aradım. Açık kahve tonlarında ve dizlerime kadar gelen 'kabanım' dikkatimi ilk çekenlerdendi. Yine onun tonlarında bir balıkçı şapkası ile kombinim tamamdı. Saçlarıma fön çekip kaküllerimi önüme doğru tarafım. Saçım için aldığım parfümü de sıktıktan sonra şapkamı taktım. Beyaz çoraplarımı da giydikten sonra evin anahtarını, telefonumu ve cüzdanımı kabanımın cebine attım. Boy aynamdan kendime baktığımda pantolonun düşecek gibi durduğunu gördüm.
Şu bir haftada baya bir kilo vermiştim, yemek yiyemiyordum ve yediğimde ise çıkartıyordum hemen. El çabukluğu ile çekmeceden kemerlerden birini pantolonuma geçirdikten sonra evden çıkmak için kapıya ilerledim.

Camları kapatıp kilitledikten sonra tül perdeleri çektim. Kapıya ilerleyip ayakkabılıktan kahverengi ve beyaz karışık spor ayakkabımı giydim. Hazır olduğumda ise evden çıktım ve iki kilidi de kilitleyerek apartmandan ayrıldım.

◇◇◇◇◇◇◇◇

Hongjoong hyung'un gruba attığı konumdan bir kafeye kadar gelmiştim.

Elimi kafenin kapısının koluna koyduğumda aklıma gelen şey ile duraksamıştım.

Aşırı gergindim, Hongjoong hyung ve sevgilisi ile sadece bir kere konuşmuştum ve yüz yüze gelmiştim ama nasıl babamın oğluymuş gibi güvendim ki? Tüm hücrelerim bana geri dönmemi, numaramı değiştirmeme hatta ve hatta ülkeyi terk etmemi bile söylemişti. Tabii kafenin kapısı açılıp Seonghwa hyungun benle karşı karşıya gelmesi bu işe taş koymuştu.

"Yeosang bir sorun mu var? Bir süredir seni bu şekilde görünce yanına gelmek istedim."

Ben de aptal anlamazı oynadım tabii.

"Ah şey, dalmışım hyung kusuruma bakma."

"Sorun değil, hadi gel içeriye. Hepimiz tamamız."

Gerim gerim gerilirken yapabildiğim tek şey içten olmayan ama içtenmiş gibi görünen gülümsemem ile Seonghwa hyung'un peşinden kafeye girmek oldu.
Adımlarımız Hongjoong hyung ve daha önce hiç görmediğim ama kakao grubundan dolayı adını bildiğim Wooyoung'un oturduğu masaya gidiyordu

Bir kaç adımda masaya vardığımızda Hongjoong hyung'un karşısına oturmuştum.
En azından burada bana en yakın kişi ile göz göze gelecektim sürekli. Bu bir nebze de olsa rahatlatıyordu.

"Hoşgeldin Yeosang~"

Hongjoong hyung tatlı bir şekilde gülümsemiş ve bana dönmüştü ben de ona tıpkı kendisi gibi gülümseyerek cevap verdim.

"Hoş buldum hyung."

"Wooyoung ben ve Seonghwa'yı zaten tanıyorsun, bu da Yeosang kendisi bateristimiz."

Wooyoung denilen kişiye döndüğümde bakışlarından rahatsız olmuştum. Biraz garip bakıyordu... Kendimi gülümsemeye zorladım.

"Merhaba Wooyoung, tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de memnun oldum Yeosang."

Samimiyetine inanmadığım bir gülümseme yüzüne takındığında ben de aynı şekilde karşılık verdim.

"İçecek bir şeyler ya da açsanız bir şeyler sipariş verebilirsiniz."

"Ben soğuk bir su istiyorum hyung."

"Ben de limonata alayım sevgilim."

Seonghwa hyung başını salladı ve ayağa kalkarak bir yere gitti. Büyük ihtimalle siparişleri kendi alacaktı.

"İlk önce pozisyonlarımız ve bunun gibi şeyler ile ilgili konuşacağız. Ben bildiğiniz gibi solistim ama tek benim sesim olmamalı. Diyorum ki Wooyoung sen de konservatuvar eğitimi aldın, eğer iyiysen yan solist sen olabilirsin."

"Hyung ben enstrüman eğitimi aldım, ses üzerine değil."

"O zaman geriye sadece Seonghwa kaldı. O zaman diğer solistimiz de Hwa."

"Ohoo ben gelmeden başlamışsınız, yazıklar olsun."

"Abartma Seonghwa otur şuraya da konuşalım."

Seonghwa hyung gülerek suyumu önüme koydu ve sevgilisine de limonatayı verdi. Kulağıma yaklaşıp eliyle diğer tarafı kapattı. Ben merakla ne diyeceğini beklerken karşımızdaki ikili susmuş bize bakıyordu.

"Bu var ya beni hiç sevmiyor, kesin param için benimle beraber."

"Seonghwa!"

Hongjoong hyung sinirlenmiş gibi yaptığında hyung dışında herkes gülmüştü masada.

"Yeosang senin kendine ait baterin var mı?"

"Evet hyung evimde var onu çıkacağımız sahneye getiririm."

"Peki ya senin gitarın var mı Woo?"

"İki tane var hyung bir tanesini sahne arkasına koyarım diğeri de evde kalır."

"Bu güzel. Şarkı konusuna gelirsek... Benim yazdığım bir kaç şarkı var ama onları ilk çıkışımızda çalamayız. Bu sebeple bilindik bir kaç şarkı listeleyeceğim ve gruptan atacağım. Siz de onlara çalışacaksınız. Sonraki sahnelerden önce de beraber listeleriz şarkıları, nasıl fikir?"

"Ben beğendim hyung."

"Ben de."

"Güzel, buna sevindim."

"Woo hyung bakar mısın?"

Wooyoung ayağa kalktı ve özür dileyerek hemen geleceğini söyledi.

"Burası onların kafesi. Bir iş çıkmıştır."

Hongjoong hyung bana açıklama yaptığında başımla onayladım. Benim aklıma takılan şey omzunda gördüğüm yeşil yılan dövmesiydi. Bir yerden tanıdık geliyordu ama çıkaramıyordum.

Başımın ağrıdığını hissettiğimde önümdeki sudan bir yudum aldım ve parmaklarımla şakağıma biraz masaj yaptım. En azından bir süreliğine beni idare ederdi.

Bir kaç dakika sonra Wooyoung geldiğinde bu sefer kişisel şeyler konuşmaya başladık. Mesela Seonghwa ve Hongjoong hyung liseden beri tanıyorlarmış birbirlerini ve üniversitede çıkmaya başlamışlar. Amaçları işi ciddiye bindirmekmiş. Çok uzun zamandır birbirlerini tanımaları ve birbirlerini o zamandan beri sevmeleri çok hoş. Anlattıkları aşk hikayelerini gülümseyerek dinlemiştim. Gözüm bir ara Wooyoung'a kaydığında bana baktığını görmüştüm ve hemen gözlerimi kaçırmıştım. Bir boklar vardı ve beni endişelendiriyordu bu.

Sıra bana geldiğinde dün geceden beridir hazırlandığım şeyleri söylemeye başladım.

"Ben çok çok küçükken babam piyano ile ilgilenirmiş. Bana da öğretmek istemiş hep ama o kadar da ilgili değilmişim. Babam pes etmemiş ve bana bir çok müzik aleti denettirmiş ve ben en çok bateriyi sevişim. O zamandan beridir hobi olsun diye çalıyorum."

"Asıl mesleğin ne?"

"Ekonomistim."
şaka şaka Yeosang değil ben ekonomistim.

"Hukuk okudum hyung."

"Çok güzel ama iyi ki avukat olmamışsın yoksa seni bulamazdık."

Hongjoong hyung güldüğünde ben de gülüştüm.

"Ve bir kaç yerde çaldım yurt dışında."

Sonunda sıra Wooyoung'a geldiğinde ellerini masaya koyarak başladı konuşmasına.

"Küçüklüğümden beridir gitara ve müziğe ilgim var. Ailem de benim fikirlerime saygı duyduğu için konservatuvar okudum. Çaldığım bir kaç sahne vardı ama öyle çok ünlü yerler değildi açıkçası. 5 Yıl boyunca Amerika da ders aldım hatta Kore'ye döneli bir ay bile olmadı."

Tahminimce Woosang arasında ne olduğunu anlamışsınızdır. Bu kitabı da 1117 ya da L.T. kadar uzun yapabilirim pek emin değilim. Açıkçası bu kitabın bir senaryosu da yok bu yüzden bazı mantıksal sorunlar olabilir kitapta. Eğer fark ettiğiniz olursa söylerseniz sevinirim.

Continue Reading

You'll Also Like

546K 8.4K 85
A text story set place in the golden trio era! You are the it girl of Slytherin, the glue holding your deranged friend group together, the girl no...
1.1M 36.5K 63
𝐒𝐓𝐀𝐑𝐆𝐈𝐑𝐋 ──── ❝i just wanna see you shine, 'cause i know you are a stargirl!❞ 𝐈𝐍 𝐖𝐇𝐈𝐂𝐇 jude bellingham finally manages to shoot...
1.7M 88.4K 43
"you still sleep with a plushie?" "his name is shiber." in which san has trouble sleeping and wooyoung loses a bet. warnings: some triggering themes...
1.3M 56.8K 103
Maddison Sloan starts her residency at Seattle Grace Hospital and runs into old faces and new friends. "Ugh, men are idiots." OC x OC