Landing in London 1

By harryStyleS_ss

91.7K 5.6K 1.5K

Bir ilişkide baskın olan hep erkek midir? Olmak zorunda mıdır? Yoksa bu bir tabu mu? Birini her şeye rağmen... More

1. Yağmur
2. Beklenmedik
3. Moonlight Sonata
4. Beklenti
5. İlk Randevu
6. Korkuları Yenmek
7. Don't Let Me Go
8. Uzun Bir Gün
Not Falan Değil Bir Şeyler Demek İstedim
10. Harold's Little Secret
11. Kiss The Rain
12. Benimle Gelir Misin?
13. Viyana
14. Here We Go
15. Gergin Konuşmalar ve İmza
Grup
16. Gece İle Sabah Arasında
17. The Sunbeams
18. Öpüşme
19. Kıskanç
20. Hawaiian Islands
21. Sesin Gücü
22. Koşuşturma
23. Konser
24. Tropikal Gece
25. Teklifler
26. R&R
27. Açığa Çıkan Duygular
28. Changes
29. Gerçekler
30. Sızı
31. Mess
32. What The Hell?
33. 4 Temmuz
Küçük Bilgi
34. Senaryo
35. Şarkı
36. Gerilim
37. Diyaloglar
38. Öfke
39. When I'm Wrong
İkinci Kitap Hakkında
İkinci Kitap

9. Half A Heart

2.4K 158 49
By harryStyleS_ss

Sınav dönemindeki dersleri toparlamak adına okulun kütüphanesinde ders çalışmaya gelmiştim. Tam derse odaklandığımda Shakespeare'in "Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhu koyup aşk sanıyorsunuz." cümlesiyle beynimin gerisine ittiğim her şey kafama doldu. Kağıdın etrafına anlamsız geometrik desenler çizip kalemimin ucu kırılana kadar bastırıyordum. Kalemin oynadığı her çizikte farklı bir görüntü vardı zihnimde. Her biri paramparça oluyordu ve her bir parça farklı bir görüntü oluşturuyordu. Bu puzzle oyunu zihnimi yoruyor, kalbimi acıtıyordu. Ergen kızlar gibi ayrılık şarkıları dinleyip peçetelerin dayanıklılık derecesini test etmedim. Ama düşünmem gerekiyordu.

Neden Winter? Dedim kendi kendime. Neden ona kapıldın? Üzgün bir doğumgünü çocuğuydu o. Onu gülümsetebildiğin için mi? Kendi içindeki sorularla boğulmuştuu, sen onu çekip çıkardın karanlıktan. Hayır hayır. Ben ona küçük bir ışık verdim. O ışığı büyütüp kendi yolunu açan, karanlıktan çıkan oydu. Tamamen çıkmış mıydı peki? Yoksa hâlâ yolu açmak için mi uğraşıyordu? Ne kadar olmuştu onunla konuşmayalı, kendi içinden söz etmeyeli? İlk randevumuz... Sonrasında hiç konuşmamıştık. O mesajlarda böyle şeyleri anlatan biri değildi. O gün de fazla duygusal bir an olduğundan dolayı anlatmıştı. Yüz yüze de çok fazla gelmemiştik. Buluşmalarımız...

Bir hüzün yuvarlandı gözümden, duygu kağıdıma. Not için çıkardığım kağıt duygularımın esiri olan acemi şekillerle dolmuştu. Her nefesimde boğuluyordum. Çünkü onun kalbinde bir krallık kurmuştum ve hazinemin en değerli hazinesi olan zümrütler beni aşkın ipek kanatları arasına almıştı.

Beni bu duygu denizinin ortasından çıkarıp karaya vuran telefonumdan dalga dalga yayılan müzikti. Etrafımdakilerin rahatsız bakışlarıyla karşılaşınca sesi hemen kapatıp bir özür mırıldandım. Ekrandaki "Harry" yazısı beni şaşırtmamıştı. Kaç gündür hiçbir aramasına mesajına dönmemiştim. Onunla karşılaşacak gücü kendimde bulamamış, onu özlediğim gerçeğini unutmak için epey zorlanmıştım.

Aramayı reddetmemin sadece birkaç saniye sonrasında mesaj geldi. "kütüphanenin önündeyim, gelir misin? Lütfen."

Artık kaçmanın bir anlamı yoktu. Telefonumu ve kartımı alıp kütüphaneden çıktım. Koridorda gergin bir şekilde ilerledikten sonra kartımı okutup turnikeden geçtim. Evet dışarıda bekliyordu. Kıvırcıklarını zaptetmek için bere takmıştı ama bu sefer de kızarmış gözleri fazla öne çıkmıştı.

Yanına gidince bana sımsıkı sarıldı. Ve ben, Winter Hughes kaç gündür içimde oluşan sıkıntının ona sarılmamla yok olduğunu fark ediyordum.

Sarılmamızınn ardından gözleri, gözlerime köprü kurmak istercesine bakıyordu. "Winter... Kaç gündür aramalarıma, mesajlarıma dönmüyorsun. Ben, ben sana o saçma haberi açıklayabilirim."

Hiç de kibar olmayan bir şekilde böldüm onu. "Sınav dönemindeyim. Pek çok arkadaşıma dönmüyorum. Şahsi algılama."

"Arkadaş" deyince yüzünde bir gölgelenme oluştu. "Açıklamama izin ver Winter."

"Açıklamana gerek yok Harry." Sahte bir şekilde gülümsedim. "Sonuçta ben senin sevgilin değilim. Sınav dönemlerinde gergin oluyorum ve bunu başkalarına yansıtmamak için pek diyalog kurmuyorum."

Sevgilisi olmadığımı söylediğim zaman yutkundu ve o güneşe gerek kalmayan parıltılı gözlerinde bir damla oluştu. Kirpiklerindeki gökkuşağında hangi renk olduğumu merak ettim.

"Winter... Böyle deme... " zorlukla konuştuğu belliydi.

"Ben kütüphaneye dönmeliyim. Sınava çalışmam gerek. Görüşürüz." Bana sarılmasına fırsat vermeden içeri yürüdüm. Kartı okutup turnikeden geçtikten sonra koridorda yürürken kaybolan sıkıntım fazlasıyla geri gelmişti.

Son birkaç günüm kafein, ders, not, koşuşturma kelimeleriyle geçmişti. O kadar az şey yiyordum ki Bell arada bir gelip ağzıma lezzetli yemekler tıkıştırıyor, bazen de çantama enfes sandviçler koyuyordu. Bulunmaz bir ev arkadaşıydı. Bu sıkışık dönemde bir de bölümün son iki çekimini tamamlamıştık. Neyseki rolüm azdı ve bir günde bitmişti.

Harry'yi düşünme konusunda kendime yasak koymuştum. Onu seviyordum ama o kızla olan görüntüleri gözümün önünden gitmiyordu. Unutamıyordum ve bu beni üzüyordu. Üstelik onu özlediğim gerçeği gölgem gibi peşimdeydi. Çok mu abartıyordum? Sonuçta gerçek bir haber bile olmayabilirdi. Öff!!

Sabah sevinç ve gerginlik dolu bir şekilde uyandım. Sevinçliydim çünkü son sınavımdı. Gergindim çünkü bu en zor sınavımdı. Bell'in enfes sandviçlerinden birini çantama atıp onun yanağına tatlı bir öpücük kondurdum.

Bir saat sonra sınavda zor sorularla boğuşuyordum. Soru işaretleri çok fazlaydı ve her yerdeydi. Bir buçuk saat boyunca o kadar çok yazmıştım ki parmaklarım uyuşmuştu. Neyse ki bitmişti ve artık rahat olabilirdim.

Çantamı toparlayıp anfiden çıktım. Okulun içi boğucu gelmişti. Binadan çıktığımda arabama doğru yürürken karşımda Harry'yi buldum. "Merhaba Winter." Bu kez saçları açıktı ve onlara dokunmak istiyordum.

"Merhaba Harry." gergin şaşırma karışımı bir yüz ifadem vardı.

"Artık sınavların bitti değil mi? Sanırım bana birkaç dakikanı ayırabilirsin." Sabırsızdı. Kırgındı.

"Tabi." diyebildim.

Arabalarımıza geçince önce o çıktı. Onu takip ettim ve yaklaşık beş dakika yoldan sonra Gloria Jeans Coffee's in otoparkına girmek için sinyal verdi. Ben de aynısını yaptım ve yan yana park ettik. Arabadan inince yanıma gelip girişe yönlendirdi beni. Köşede, sandalyeleri birbirine yakın olan bir masaya oturduk.

"Sınavın nasıldı?" iyi bir açılış cümlesiydi bu.

"Zordu. Birkaç sorudan emin değilim."

"Winter... "

Garson gelip onu böldü. " Ne alırdınız? "

Uzattığı menülere kısa bir bakış attıktan sonra "Ben bir cafe mocha istiyorum." dedim.

Garson isteğimi not ettikten sonra Harry'ye döndü. "Ben bir latte istiyorum." dedi ve menüleri garsona geri verdik.

"Geçen günkü konuşmamızda... " boğazını temizledi. " Bana arkadaşın olduğumu söyledin. Sen tüm arkadaşlarınla tutkulu bir şekilde öpüşüyor musun Winter? "

"Tabi ki hayır." diye itiraz ettim.

"O zaman neden benim için arkadaşım dedin?" Soru dolu yeşil gözleri üzerimdeydi. Cevap veremedim. Bir cevabım yoktu çünkü.

"Ben aramızdakilerin arkadaşlıktan daha özel olduğunu düşünüyorum." Cevapsız kaldığım için usulca devam etmişti. "İşte bu yüzden sana açıklama yapmak istiyorum."

Garson gelip siparişlerimizi getirdi. Mocha'mdan birkaç yudum alırken o latte'sini karıştırmamıştı bile.

"O akşam bir arkadaşımızın doğum günü vardı. Gitmek istemiyordum çünkü çok yoğun çalışmıştık ve yorgundum. Fakat o arkadaşımız biraz kırılgan biri. Bu yüzden çocuklar beni gitmeye zorladı. Ardından doğum günü için kadeh kaldırdık." Biraz ara verip devam etti. "Bizimkiler çoktan dans ediyordu, bense yorgunluktan bir kenarda duruyordum. O arkadaşım da yanıma gelip neden eğlenmediğimi sordu. Çok gürültülü olduğu için kulağına eğildim. Sana yemin ederim ki bir şey olmadı. Eve gidip uyudum."

Konuşma sırası bendeydi ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Kalbim bana masum olduğunu fısıldamıştı iyi de kalbim zaten ondan yanaydı. Aşk bir kumar ve kazanacağın da kaybedeceğin de bir yürektir.

"O haberde senin eski sevgililerinden söz etmişlerdi ve ben... " Gözlerime dolan yaşları geri göndermeye çalıştım. " Ben sanki önemsiz biriymişim bir eğlenceymişim gibi bahsetmişlerdi."

Uzanıp elimi tuttu. "Haberlerin canı cehenneme. Sen önemlisin ve özelsin. Sen o kadar hayranlık uyandırıcısın ki birine ihtiyacın yok. Ama biliyorsun bendeki yerin çok farklı. Bunun aksini düşünmene sebep olacak bir şey yaptığımı sanmıyorum."

Söylediği her cümle önceden defalarca düşünülmüştü. Kırılmayayım, yanlış anlamayayım diye uğraşıyordu. Daha fazla surat asamadım ve gülümsedim. O da bana katıldı. "Haklısın aksini düşünmedim."

"Buna sevindim." gözleri yeniden parladı. Parmaklarımı inceledi ve sonrasında bir şey fark etmiş gibi "İçmemişsin" dedi bardağımda soğuyan Mocha'yı göstererek.

Gerçekten az içmiştim. "Aslında acıktım. Sınav uzundu."

"Tabi ya haklısın düşünemedim." Saçlarını karıştırdı. "Çok güzel yemek yapan bir yer biliyorum gidelim mi?"

"Olur." diye onayladım onu.

Hesabı ödedikten sonra çıktık ve arabalara bindik. Harry yine öndeydi ve ben de onu takip ediyordum. Uzun bir süre gitmemize rağmen hâlâ durmamıştık. Tam elim telefona gidecekken birden bulunduğumuz semti fark ettim. Onun evine gidiyorduk.



Merhabalar. Hikaye ile ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Lütfen yorum yapın. Bu bölümü tatlılık abidesi olan Sena'yaa ithaf ediyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

164K 17K 31
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
202K 8.3K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
356K 32.8K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
6.4K 424 11
ve sen justin, insanların kalbini kırmaktan başka hiç bir işe yaramıyorsun. ||started030617. for @sexorjelena 💜 gomezxbieber.||