Our Broken Shore |Minsung|

By farukmitat

4.4K 370 402

One Shot Minsung Angst More

Another Day
Haven
Hellevator
Sorry I Love You
Pacemaker
B(with) Me
Wish You Back
Veda Galiba

Silent Cry

1.5K 74 24
By farukmitat

Bölümlerin başında yazılan sözler Stray Kids'e aittir. Bütün hayatlarında Jisung'u çok seven Minho'ya..

"Tam orada bekle bir gün orada olacağım ve sana ulaşacağım, akrep ve yelkovan bir süre dursa bile çiçekler elbet bir gün açacak"

Yorgunluktan bacakları titrerken koltuğa bile gidecek gücü kendinde bulamayıp boş pratik odasının zeminine kendisini bıraktı. Hızla inip kalkan göğsünün altındaki kalp atışları dışında kulağı hiçbir şeyi duymayacak kadar uğulduyordu. Alnındaki saçları yüzünün belirli noktalarını kaşındırınca telaşsız bir şekilde her zaman yanında bulundurduğu peçetesini gözleri kapalıyken saçlarının altına yerleştirdi. Yine farketmeden kendini derse çok kaptırmış vücudunu gereğinden fazla yormuştu. Yarına performans sergileyeceklerini düşünmemeye çalışarak şu an bulunduğu rahatsız zeminin keyfini çıkartmak istedi.

Birkaç dakika sonra yanına yaklaşan adım seslerini duyunca hiçbir tepki vermeden yatmaya devam etti. Gelecek kişileri tahmin etmek zor değildi. Bu saate kadar stüdyoda hep aynı insanlarla kalıp onların kendisini sürüklemesine oldukça alışıktı.

"Kalksana oradan üşüteceksin."

Her gün defalarca duyduğu bu tanıdık sesle vücudu kasılırken beyninin istemsizce verdiği bu komutlara da alışıktı. İnkar ya da sorgu aşamasını geçeli çok olmuştu. Sadece şimdiye tutunuyor, onun peşinden sürüklenmeye en başından beri razı oluyordu.

"Minho uyumadığını biliyorum, kalk hadi."

Elbette biliyordu. En az onun kendisini ezberlediği kadar o da Minho'yu ezberlemişti. Sadece görmezden gelmek onun için daha kolay oluyordu.

"Uyumuyorum zaten, yorgunum."

Kısa ve net cevabına rağmen yanından ayrılmayacağını biliyordu. Zaten ayrılmasın istediği için işleri biraz daha yokuşa sürmek işine geliyordu. Yıllardır başvurduğu bu çocuksu kaçamaklar bazen kendisine ne kadar acınası gelse de çoğunlukla onlara tutunduğu için yapmaya devam ediyordu.

"İlla ben yapacağım her şeyi değil mi?"

Minho homurdanmasını duyunca gülmek istese de tepki vermedi. Birkaç saniye içinde soğuk elleri onun kollarıyla buluştu, tek başına Minho'yu kaldırmasına imkan olmayacağı için işi zorlaştırmayı bırakıp ona yardım ederek ayağa kalktı. Dakikalar sonra ilk defa gözünü açıp karşısında bakmaktan bir saniye bile çekinmeyeceği yüzünü inceledi. Her geçen gün daha da kusursuz olmayı nasıl başardığına dair hiçbir fikri yoktu.

"Peçete düştü."

Minho hala onun etkisindeyken sorarcasına kaşlarını kaldırdı. Jisung sakin bir ifadeyle yerde az önce alnında olan peçeteyi gösterdi.

"Boşver ihtiyacım yok şu an." Diye mırıldandı. Neye ihtiyacı olduğu konusunda en ufak bir fikri yoktu. Özellikle de aşırı yorgun olduğu zamanlarda duygularıyla mantığı tamamen birbirine giriyor dışarıdan tam anlamıyla aptal gibi gözüküyordu.

Jisung bunu elbette farketmemişti. Umursamaz bir tavırla "Çıktı çocuklar çok oyalanmayalım bizde." Dedi.

Minho belli belirsiz kafasını olumlu anlamda sallarken çıkışa doğru ilerlediler. İkisi de tek kelime konuşmayarak karanlık sokakta sadece adım sesleriyle yürüyorlardı. Defalarca geçmişlerdi bu sokaktan, defalarca yalnız kalmış defalarca susmuş defalarca kahkaha atmışlardı. Birkaç aydır son maddeyi Jisung'la yapabilmek imkansız hale geldiğini biliyordu Minho. Farklı bir şeyler vardı. Saatlerce yapılan çekimlerde ışıklar kapandığı an yüzündeki gülümsemeyi siliyor tekrar ışıklar açılana kadar da göstermiyordu. Hiçbir zaman olumlu biri olduğunu söyleyemezdi fakat hiç bu kadar da kendini kapattığına şahit olmamıştı. Korkuyordu, onunla alakalı her şeyden deli gibi korkuyordu. Aralarındaki duvardan, onu asla aşamayacak olmasından korkuyordu. Jisung her zaman bir yere kadar gelmesine izin vermiş daha fazlasını kendisine bile göstermemişti. Oysa Jisung istese Minho ona her satırını hiç çekinmeden gösterebilirdi.

Başını yana eğip ona doğru baktığında sokakta yanan lambanın cılız ışığı solgun yüzünü aydınlattığını gördü. Manzarası karşısında nefesini tutmak istese de boğucu havada hafifçe boğazını temizleyerek "Sessizsin bu ara." Dedi.

"Öyle."

Verdiği kısa ve belirsiz cevaptan dolayı Minho'nun sinirden gözleri dolarken birkaç kere kirpiklerini hızlıca kırpıştırdı ve kendisini toparladı. Yıllar geçmiş olmasına rağmen onun bu buz gibi tavrına alışmak nasıl hala bu kadar zor gelebilirdi anlamıyordu.

"Yarın çekimler erken biterse Han nehrine gidelim mi? Ne zamandır uğramıyorduk."

Yüzsüzce yaptığı bu tekliften bir an olsun utanmamıştı. Haftalardır zorunlu olmadıkça Jisung'un dışarı çıkmadığını biliyordu ve her zaman olduğu gibi onu evden çıkarmaya çalışmak günlük rutini gibi bir şeydi. Mekan seçimi konusunda da tereddüt etmemişti çünkü bu konuda sözsüz anlaşmaları vardı. Bir şekilde kendilerini orada buluyorlar başka bir yere gitmeyi teklif dahi etmiyorlardı. Orası onun için dünyadaki en özel yerdi ve bunu bazı cesur anlarında birkaç kez Jisung'a bile söylemişti. O bu konu hakkında ne kadar ilgilenmemiş olsa da en azından biliyor olması Minho'yu mutlu ediyordu.

"Canım istemiyor."

Minho'nun günlerce düşünüp planladığı konuşmaları Jisung'un tek cümleyle bozabilmesi bu kadar basitti. Sokağın bütün karanlığının içine dolduğunu hissederken sessiz bir nefes aldı. Titremeye başlayan elleriyle gecenin sonunun nasıl biteceğini az çok tahmin ediyordu ve zamanlama çok yanlıştı. "Onun yanında olmaz." Diye içinden geçirdi. "Böyle olmaz."

Yurtla aralarında 5 dakikalık bir mesafe kalmıştı. Jisung'a cevap vermeyi çoktan kafasından silmişti çünkü şu andan itibaren ağzından çıkacak her bir kelimenin sonu hıçkırıkla bitecekti ve Jisung yine anlamayacak, anlamsız gözlerle ona bakacaktı. Minho böyle zamanlarda ona kızmanın yaptığı en büyük bencillik olduğunu düşünüyordu. En başından beri beklentiye girmemesi gerektiğinin farkında olsa da mantıkçı kişiliğinin devre dışı kaldığı ilk konuydu ve nasıl baş edilmesi gerektiğini hala öğrenememişti.  Tek bir soru, tek bir bakış, tek bir gülümseme onun bütün gününün iyi geçmesini sağlarken tek bir cümlede haftalarca toparlayamamasına neden oluyordu.

Böyle lüksleri olan bir hayata sahip değildi. Jisung'la gece ne yaşamış olursa olsunlar sabah gülümseyerek kalkmak zorunda ve ona uzatılan her mikrofon karşısında onunla yakın olmalıydı. Çoğunlukla boğuluyormuş gibi hissettiği ortamlarda yine tek kaçış yolu olarak onun rol bile olsa kendisiyle ilgilendiği anlara sığınıyor, acizliğini göz ardı etmeye çalışıyordu.

Tek kelime söylemeden yurdun merdivenlerini hızlıca çıkıp Jisung'u arkasında bıraktı. Jisung ne oldu diye sormadı. Peşinden gitmedi, ne olduğunu merak bile etmedi. Yalnız kaldığı ilk an her zaman yaptığı gibi bir köşeye oturup gülümseyerek cebindeki pakete sarılmak oldu.

Minho asansöre bindiğinde bacakları da titremeye başlamıştı. Huzursuzca gözlerini karşısındaki aynaya diktiğinde belli belirsiz gülümsedi. Şu halde sokakta hiç tanımadığı bir insanı görse ona bile ne olduğunu sormaya giderdi ve gördüğü her kameraya kendisini en yakın arkadaşı olarak tanıtan çocuk bunu farketmemişti.

Buğulanmış gözleriyle zar zor anahtar deliğini bulup kendini salona attığında banyoyu bulabilecek güçte hissetmiyordu. Kafasını kapıya yaslayıp birkaç saniye gözlerini kapattı. Beyninin uyuşukluğu yüzüne kadar inmişti ve bugün ilaçlarını almayı unuttuğunu şu an farkediyordu. Kulaklarındaki uğuldama çığlığa dönüşürken kalp ritminin ne zaman normale döneceğine dair içinde saçma bir iddiaya girmişti.

Onun dışında her şeyi düşünmek konuşmak ve bağırmak istiyordu.

"Minho?"

Duyduğu sesle yakalanmış gibi gözlerini kocaman açarken salondaki koltukta şaşkınca ona bakan Changbin'le göz göze geldi. Odada biri var mı diye kontrol etmeyi unuttuğuna inanamıyordu. Sessizce birkaç küfür etmek istese de hala konuşabileceğinden emin olmadığı için gözlerini dikmiş arkadaşına "önemli değil" gibi bir el hareketi yapıp hızlı adımlarla banyoya girdi. Böyle krizlerinde en yakın arkadaşı olan bu odada gereğinden fazla anısı vardı. Kendi odasında iki kişi daha onunla yaşadığı için yatağının etrafına çektiği perde aralarına duvar öremiyordu. Jisung onu her dağıttığında orada sinir krizi geçirse birkaç haftaya Minho'yu hastaneye yatıracaklarından adı gibi emin olduğu için kişisel alan olarak kendisine sadece burayı seçebilmişti.

Üzerindeki kıyafetlerden hızlıca kurtulup kendisini duşakabine atarken suyun en soğuk kısmını açıp altına girdi. Doktorunun pek önerdiği bir çözüm olmasa da kendisini en sakinleştiren yol buydu. Yaşadığı şokla bütün vücudu titrerken duvarın en köşesine oturup bacaklarını kendisine çekti.

Sesli ağladığını hiç hatırlamıyordu. Jisung'la tanışana kadar ağlayabildiğini bile bilmiyordu. Duygularla arasının hiçbir zaman iyi olmadığını ilkokulda kendisine aşık olduğunu itiraf eden okulun en güzel kızının gözlerine dakikalarca boş boş baktığında anlamıştı. Her zaman böyle olacak bu tür duyguları ikinci planda kalacak zannediyordu. Hatta mesleğini bile buna göre ayarlamıştı. Profesyonelce davranmak sektörde birçok insanın en zorlandığı konuyken onun en rahat üstesinden geldiği mesele olmuştu. Ya da o öyle sanıyordu. Onunla tanıştığı ilk andan itibaren çoktan ezberlediğini sandığı kişiliği tamamen değişmiş gecenin bir yarısı buz gibi suyun altında kendisini bu duşun içinde bulmuştu.

Ellerini tırnaklarına geçirip gözlerini kapatarak kafasını soğuk duvara yasladı. Yüzüne çarpan su damlaları biraz olsun onu rahatsız etmesini istiyordu. Farklı bir şey yapmak, farklı bir şeyi düşünmek ondan uzaklaşmanın herhangi bir yoluna sığınmanın binbir yolunu ararken su damlalarından medet ummak yine yabancı olduğu şeyler değildi. Hiçbir rahatsızlık hissi olmadığında onların bile kendisine yardımcı olmak istemediğini anladı.

Yalnızdı Minho. Bu konuda her zaman yalnız kalacak herhangi birinin desteğini isteyecek yüzü yoktu. Verilen sözler yılların verdiği kabullenişler en ufak bir patlamadan sonra ortaya çıkıyor sabaha kadar aynı sözlerin tekrar verilmesi gerekiyordu.

Sabaha toparlardı. Her zaman sabaha toparlamıştı. O ona günaydın diyecek ve bütün günü güzelleşecekti. Bunun hayalini kurarak gülümsedi. Bu gece de kendisini sakinleştirmenin yolunu onunla bulmuştu.

Continue Reading

You'll Also Like

4.3K 436 9
Jisung? görüldü. #angst Nerdesin sevgilim? görüldü.
41.5K 2.4K 9
Jisung iyi bi üniversite için çabalarken onun çalışmasını engelleyen b üst komşu ile karşılaşır...
528K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
4K 420 18
!TAMAMLANDI! Gördüğü her çekici erkeğe "aşık" olan Jisung ve 3 yıldır Jisung'tan hoşlanan Minho. Yan shipler: Hyunlix Chanmin Jeongbin #132 fan (01.0...