Oddinary/Hyunlix√

By S3linsty

268K 23.5K 25.7K

[TAMAMLANDI] -Vampire- Hayattan hiç bir beklentisi olmayan, hayatın sadece değersiz bir eşyadan ibaret olduğ... More

0.-Karakterler-
1. Gizemli Ses
2. Taze Kan Kokusu
3. 7 Vampir ve Tek Ev
4. Güven ve İhânet
5. Geçmiş ve Kullanılmak
6. Seni Öpmek İstiyorum
7. Pişman Değilim
8. Oyuncak Ayıcık
9. Gerçek Sevgi
10. Koskoca Bir Aptal
11. Kusursuz ve Güzel
12. Sarışın Afet
13. İrislerinde Yüzlerce Yıldız
14. Tadın Güzelmiş
15. Sadece Sen
17. Seni Seviyorum
18. Yer Cücesi
19. Canını Çok Yakacağım
20. Sakın Korkma
21. Bizi Korudu
22. Bugün Bize Ait
23. Beni İstiyor Musun?
24. Kaybetme Korkusu -M-
25. Sana İnanıyorum
26. Yedin Beni -M-
27. Kıskançlık ve Korku
28. Çok Yaramazsın -M-
29. Ufaklık
30. FİNAL -M-
31. - Özel Bölüm-
32. - Özel Bölüm 2 -M-

16. Nasıl Vampirsin?

6.6K 651 324
By S3linsty

Jisung:

Minho'dan zorla kurtularak ayağa kalkmış, az önce Jeongin ve Felix'in girdiği odaya ilerlemiştim. Jeongin'in hala Felix'e alışamadığını biliyordum. Aslında bende alışamamıştım, 2 senin ardından bir insan ile bu kadar yakındık.

Hem Hyunjin onunla sevgiliydi ve ona çok güveniyordu. Hyunjin'i ilk defa birine karşı, bir insana karşı bu şekilde görüyordum. Gözlerinden anlaşılıyordu Felix'i sevdiği...

Onları kıskanıyordum. Acaba Minho ile böyle olabilecek miydik? Onu uzun zamandır seviyordum ve her seks yaptığımız zaman içim parçalanıyordu. Çünkü aramızda arkadaşlığın dışında hiç bir duygusal bağ yoktu.

Felix, Minho'ya aşıksın diyordu. Ama ben onun gözlerinde bana karşı olan duyguyu göremiyordum. Belki sadece kördüm. Kendimi, onun beni sevmeyeceğine inandırmış bir aptalım.

Yavaş adımlara kapının önüne gelmiş, kapıyı açacağım sırada nefret ettiğim ismi duymuştum. Jaehoo.... Sevdiğim kişilerin özellikle Minho'nun zarar gördüğü, canının yanmasına sebep olan kişi...

Kapı pervazına yaslanarak dinlemeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra Jeongin'in ayağa kalma sesini duyunca bir kaç adım gerileyip eski yerime tekrardan oturmuştum.

"N'oldu? Kapı dinlemelerine mi başladın?"

Yanımdaki bedeni umursamadan kollarımı göğsümde birleştirerek arkama yaslanmıştım. Demek bize söylemeden onunla buluşacaktı.

"Hey iyi misin sen?"

Çeneme konan elle kafamı Minho'ya döndürmek zorunda kalmış, donuk bakışlarla yüzüne bakmaya başlamıştım.

"Ne duydun? Ne duydun dedim sana!?"

Minho'nun konuşmasıyla Jeongin'in odadan çıkması, Hyunjin'in içeri girmesi aynı anda olmuştu. Hyunjin ilk önce bize sonra yanında geçen Jeongin'e bakmış ardından omuz silkerek Jeongin'in çıktığı odaya girmişti.

Bununla bende hızlıca ayağa kalkarak Jeongin'in peşinden ilerlemeye başlamıştım.

"Nereye?"

Kolumdan hızlıca çekilmem ile Minho'nun göğsüne sertçe çarpmıştım.

"Jisung bebeğim? Ne oldu? Hadi söyle bana."

Yanaklarıma konan ellerle aşık olduğum yüze, irislerimi sabitlemiştim. O gün çektiği acıyı gözlerinin içinde hala görebiliyordum. Ve bu benim canımı çok yakıyordu.

"Hey hey ağlama ama."

"Jaehoo..."

"Jaehoo mu?"

Şaşkınca sormuş, bunu fırsat bilerek tutuşundan kurtularak kapıdan hızlıca çıkmıştım. Kendimi dışarı attığımda Jeongin'in caddenin sonunda olduğunu görmüş, onu takip etmeye başlamıştım.

<><><>

Dakikalarca cadde boyu yürümüştüm. Hava olabildiğince kararmış, sokak lambaları yolları aydınlatmaya başlamıştı bile. Ortalıkla tek tük insanlar vardı.

Jeongin'i bir kaç dakika önce gözden kaybetmiştim.  Ama görüş alanıma şimdi başka biri girmişti. Aradığım kişi....

Karşımdaki yaya geçiden, kulaklarındaki kablosuz kulaklıklarıyla telefonuna bakıyor, sallana sallana yürüyerek karşıya, benim olduğum tarafa yürüyordu.

Muhtemelen üstünde hissettiği bakışlarla kafasını bana çevirmiş, göz göze gelmiştik. Bununla olduğu yerde durmuş, gözlerini kırpıştırarak bana bakmaya başlamıştı. Onu o günden beri görmeyeli daha güzel olmuştu. Yüzü pürüzsüz, rengarenk boyattığı saçları omuzlarına kadar dökülüyordu.

Aslında onu görmemle içimde ona karşı olan sevgi kırıntılarım ortaya çıkmıştı. Evet, ne kadar bize zarar versede onu özlemiştim.

Gözlerimin yanmaya başlamasıyla sertçe yutkundum. Ağlamayacaktım değil mi? Ondan sadece intikam isteyen birisi olarak onun için ağlamayacaktım. Ama....ama yerimde çivilenmiş gibi ona karşı hiç bir hamle yapamıyordum. Ona zarar vermek istemiyordum...

O da yerinde benim gibi çivilenmiş sadece odak noktası bendim. Yoldan gelen korna sesini duymadan irislerimin içinr tüm korku ve şaşkınlığıyla bakıyordu. Yoldan çekilmeyeceğini anladığımda ona doğru ilerlemeye başlamıştım. Ne kadar bir vampir olarak hızlı olsamda yetişememiştim. Gözlerimin önünde, arabanın kaportasına sertçe çarparak ileri savrulmuştu. Ona çarpan araba ise oradan hızlıca tüymüştü.

Şaşkındım, çok şaşkındım. Gözlerimi yerdeki kanlar içindeki bedenden alamıyordum. Yavaş adımlarla ona ilerleyip dizlerimi kıkırdak ona doğru eğilmiştim.

"H-hey Jaehoo? Ayağa kalksana!"

Dedikten sonra sertçe yutkunarak omzuna dokunacağım sırada bir el buna izin vermemiş, beni olduğum yerden hızlıca doğrultmuştu.

"Dokunma aptal!"

"M-Minho o...o öld-"

"Şhh..."

İşaret parmağını dudağıma bastırarak etrafta gözlerini gezdirmeye başladı. Ardından yerle temasımı kesilerek beni kucağına almış, oradan uzaklaşmaya başlamıştı. Kafam göğsüne denk geldiği için her adımında sarsılarak göğüsüne çarpıyordu.

"Hiç bir şey olmadı tamam mı? Korkma?"

Ses tonu çok yumuşak ve sakinleştiriciydi. Bununla gözlerimi sımsıkı kapatarak göğsüne daha çok sokulmuştum. Yerde gördüğüm beden aklımda çıkmıyordu, orada onu öylece bırakmamız doğru muydu?

"Minho?"

Dedikten sonra nefesimi seslice dışarı vermiştim. O ise devam etmem anlamında mırıltılar çıkarmıştı.

"Ölmemiştir değil mi?"

"Bunun önemi var mı Jisung?"

"Ama-"

Aniden adımlarını durduraması ile susmuştum. Bakışlarını yüzümde hissediyordum. Bu yüzden gözlerimi açmak, onun bana duygusuz bir şekilde bakan irislerini görmek istemiyordum.

Bir süre sonra tekrardan yürümeye başlamıştı. Nereye gittiğimizi hiç bilmiyor, tahminde edemiyordum. Bana hiç bir zaman kendini doğru düzgün açmamıştı. Açmaya kalkışsa bile birden konuyu değiştiriyor, susuyordu.

<><><>

En sonunda yumuşak bir zemine konulduğumu hissetmiştim. Ardından belime sarılan kollarla sırtım sert bir yüzeyle temas etmiş, ensemde hissettiğim minik yumuşak dokunuşlar ve tenime çarpan sıcak nefesle huylanarak yerimde rahatsızca kıpırdanmıştım.

Bir süre sonra gözlerimi açmadan beni sarmalayan kolların arasından dönerek ellerimi yumruk yaparak önümde birleştirmiştim. Göz kapaklarım açmak için çok ağır geliyordu.

Yanağımda hissettim  küçük dokunuşlarla el mahkum gözlerimi zorda olsa aralayarak kahverengi parlak irislerle baktım. Gördüğüm görüntü ile dudaklarım gerilmişti. Gözlerinizi açtığınız gibi aşık olduğunuz irisleri görseydiniz ne yapardınız? Anca aptal gibi gülümserdik işte.

"İyi misin?"

Kafamı onaylar şekilde sallamıştım. O ise gülümsemiş, yanağımdaki parmaklarını sürükleyerek alt dudağıma getirmiş ve aşağı doğru çekiştirmişti. Bu hareketi ile yavaşça yutkunmuştum.

"Ben..ben-"

"Sen...çok güzelsin."

Bana iltifat mı etmişti? Nefes alış-verişlerim bununla hızlınmaya başlamış, kalbim olabildiğince hızlanmıştı. Ardından bu halime kıkırdayarak dudaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük kondurmuştu. Göz kapaklarım yaptığıyla titreyerek kapanıp geri açılmıştı.

"Nasıl böyle bir aptallığa karışırsın anlamıyorum."

"B-ben bilmiyorum."

"Ben gelmeseydim o şerefsizin önünde put gibi duracaktın değil?"

Dedikleriyle kafamı eğerek yastığa daha çok sokulmuştum. Haklıydı, aptal gibi, bizi biri farkedene kadar onun başında beklerdim.

"Hadi ama yapma bunu!"

Sesini yükselterek çenemden kavradığı gibi kafamı kaldırıp dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı. Hiç beklemeden aralık olan ağzıma dilini yollamıştı. Bir süre sonra dilini üst damağımda sürterek geri çekilmiş, gülümsemişti. Bunlar her zaman olan şeyler olduğu için yaptığıyla o kadar şaşırmamıştım.

"Onun için üzülmeyeceksin değil mi?"

"Elimde değil. O...o çok değişmiş. Eski Jaehoo değildi o. Belki...belki hiç karşısına çıkmamalıydım. Öldü mü onu bile bilmiyoruz!?"

"Ah aptal seni!"

Belimde ki elleri daha da sıklaşarak vücutlarımızın tamamen temas etmesini sağlamıştı. Ardından elleri saçlarımı bulmuş parmaklarını büklelerime dolayarak oynamaya başlamıştı. Bunu yapmayı nedense çok seviyordu. Belki de bununla kıza sürede uyuduğumu bildiği için yapıyordu.

"Sen nasıl Vampirsin anlamış değilim? Tam bir bebeksin ve bunu seviyorum."

<><><>

Minsung aşklarım😍

Umarım bölümü beğenmişsinizdir💖

Oylarınızı bekliyorum💗💞

Continue Reading

You'll Also Like

11K 1.1K 25
gençliğinizin baharında hiç olmamanız gereken yerlerde dolanıyorsanız, benim gibi sonu belirsiz bir çukura düşmeniz kaçınılmazdır. ¥ uyarı: küfür içe...
10.3K 749 17
Daha yiyeceğim sayısız peçete var sanarken, payıma dudaklarının düşmesini ben de beklemiyordum... Stray Kids üyelerinden üçü bir gün bir kaza geçiri...
89.4K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
4.4K 603 23
Birbirlerine sinir kapan ve sürekli birbirleriyle uğraşan iki komşu.