Tutkunun Pençesinde | +18 (Ma...

By melodyoflove-

139K 3.4K 1.7K

Yetişkin okurlar içindir ⚠️ Mafya kitabıdır. Bölümler seri bir şekilde gelmektedir. "Efsun, seni çok seviyor... More

TUTKUNUN PENÇESİNDE
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm +18
Önemli bir duyuru
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
#romantizm içinde 2.sırada!
41.Bölüm
ÖNEMLİ
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm +18
46.Bölüm
DUYURU
DUYURU
47.Bölüm +18
48.Bölüm
49.Bölüm

17.Bölüm

2.5K 100 53
By melodyoflove-

Merhabalar, yeni bölümümüz geldi. Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Tek bir sahici yorum bile yapsanız benim gözümde çok değerli bir konumda olursunuz, söylemiş olayım. :)

Daha fazla bu tarz afişler görmek istiyorsanız eğer, instagram hesabıma davetlisiniz. Ig: zynp.edits

Oy sınırı: 25, Yorum sınırı: 20 (Tamamlanmadan yeni bölüm gelmeyecektir, bilginize. Umarım kısa bir süre içerisinde aşılır, fazla değil zaten.)

Keyifli okumalar dilerim!

🔥

"Kafasını dağıtacakmış!" diye söylendim yüksek sesle. "Kendini içinden çıkamayacağın bir kuyuya doğru sürüklüyorsun Yiğit, ama ben o kuyuya düşmene izin vermeyeceğim. Hiçbir zaman buna izin vermeyeceğim. Her mutlu olduğunda bir anda aklına geçmişinin gelmesini ve yüzündeki gülümsemenin solmasını istemiyorum. Artık buna bir dur demen gerek!"

Odama çıkıp üzerimi değiştirdim fakat yine dışarıda giyilebilecek bir kıyafet giydim çünkü adamlarına Yiğit'in nereye gittiğini soracak ve ben de oraya gidecektim. "Kafa dağıtmak" diye kast ettiği şeyin ne demek olduğunu az çok anlamıştım çünkü.

Dışarı çıkıp bahçe kapısına doğru yürüdüm. Adamlardan birine sordum. "Yiğit nereye gitti?"

Adam bana kuşkuyla baktı.

"Sevgilisiyim ben onun, nereye gittiğini söyle hemen!" Evet, emir de vermeye başlamıştım an itibariyle. Yapacak bir şey yok, bu adamdan laf alabilmem için 'sevgilisiyim' demek zorundaydım -ki zaten öyle sayılırdım.

"Yiğit abi beni uyardı, sorarsa söyleme dedi." Sinirle ofladım ve "Bir bu eksikti." diye mırıldandım. Tamam, o zaman ben de biraz daha sert olurum.

"Onun emrine uyuyorsun ama benimkine uymuyorsun, öyle mi? Çabuk söyle nereye gittiğini! Yoksa sana akla hayale gelmeyecek şeyler yaparım!" Adamın yüz ifadesinde korkmaktan çok sıkılmış gibi bir ifade vardı.

"Benden duyduğunu söylemeyeceğine söz verirsen söylerim." Niye söyleyeyim ki?

"Söylemem," Birkaç saniye durup düşündü. "Haydi, söyle artık!" Bir an önce gitmek istiyordum yanına.

"Siz şu arabaya binin, adamlar götürsün sizi gittiği yere." Neden hâlâ sanki Demir, babam ve Korhan ortalıktaymış gibi onun adamları olmadan dışarı çıkamıyordum? Bu çok saçmaydı.

Belki de kendi düşmanları beni onun sevgilisi zannedip kaçırırlar ya da bana zarar verirler diyedir...

"Tamam, peki." Adamın söylediği arabanın arka koltuğuna bindim ve kapıyı kapattım. Başka bir adam şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Dikiz aynasından bana tuhaf tuhaf bakışlar atmaya başlayınca rahatsız oldum.

"Sen ne diye sürekli aynadan bana bakıyorsun? Yola odaklansana!" Sırıtarak konuştu.

"Sakin ol güzellik, seni müstakbel kocana götürüyorum. Endişelenecek bir şey yok." Ne? Müstakbel kocam mı? Nasıl yani?

"Müstakbel kocam? Kimden bahsediyorsun sen?" Yüzünde alaycı bir gülüş bir kez daha kendini belli etti.

"Müstakbel kocanın kim olduğunu bilmediğini söyleme bana. Dalga geçiyorsun galiba." Ne diyordu bu adam? Demir'den mi bahsediyordu? O, Yiğit'in elinde değil miydi? Kaçmış mıydı? Aklımda bir sürü soru vardı.

"Demir'den mi bahsediyorsun?" diye sordum bağırarak. Başını olumlu anlamda sallayınca içimden bir küfür ettim.

"Sakın ama sakın," diyerek belindeki silahı çıkardı ve arka koltukta oturan bana göstererek devam etti. "Yanlış bir hareket yapmaya kalkışma."

Demir nasıl bir adamdı böyle? Hem beni sevdiğini söylüyor hem de beni kaçırması için görevlendirdiği adama silah veriyordu. Gerçekten tam bir psikopattı! Allah'ım, ne yapacağım ben?

Sakin kalmaya çalıştım. Demir'in karşısına çıkacak olsam bile korkmuyordum çünkü hayat bana korkmamayı öğretmişti. İçimdeki o küçük kız çocuğunu Demir'in karşısındayken çıkaramazdım. Güçlü durmalıydım, zaten Yiğit çok geçmeden beni bulurdu. Yani umarım öyle olurdu...

Araba yavaşça durunca az önce kapattığım gözlerimi açıp etrafa bakındım. Bu sefer bir depo değildi, devasa bir evdi. Adam arabadan inip kapımı açtı ve çok yüksek bir ses tonuyla emir verircesine bağırdı. "İn!"

Ben, bana emir verilmesinden hoşlanmazdım. Arabadan indim ama bunu o adam emretti diye değil, Demir'in karşısına gerçekten çıkmak istediğimden yaptım. Bir aydan fazla olmuştu onu görmeyeli, bakalım siyaha bürünmüş kalbine birkaç damla daha siyah mürekkep dökülmüş müydü?

Adam beni kolumdan tutunca kolumu çevik bir hareketle onun elinden kurtardım. Dövüş bildiğimi anlasın diye ona yumruğumu gösterince bir daha kolumu tutmak gibi bir hata yapmadı. Madem az da olsa biliyorum, bunu kullanmalıyım.

Adamın arkasından onu takip ettim, birlikte bir odaya girdik ve girer girmez Demir de görüş alanımıza girmiş oldu. Aynıydı, değişmemişti. Yüz ifadesi, kalbinin siyahlığı, alaycı bakışları, sırıtışı, her şeyi...

"Ooo," Oturduğu koltuktan kalkıp yanıma yaklaştı. "Müstakbel karıcığım da gelmiş. Bazı aksiliklerden dolayı nikahımızı kıyamamıştık hatırlarsan. Ben de düşündüm, taşındım ve dedim ki: 'şimdi bir daha hazırlık yapma işi olmasın, evde halledelim, bitsin bu iş' Ne dersin bebeğim?" Elindeki sigarayı söndürüp bir kenara attı. Tiksinerek yüzüne baktım.

"Bence bazı şeyleri öğrenmenin vakti geldi artık," diyerek yüzünün tam ortasına bir tane yumruk geçirdim. Bunu yapmayı seviyordum en çok. "Mesela, dövüş bildiğim gerçeği gibi."

Sağa doğru yatmış olan kafasını kaldırıp gözüyle arkamızda duran adama işaret yaptı. Anladığım kadarıyla 'çık' demişti. Sonra aniden bana doğru döndü ve beni kolumdan tutup yatağa doğru fırlattı. Tam kalkacakken iki elini de iki bileğime dayadı ve üzerime eğildi. Bacağımı onun kasıklarına geçireceğim sırada kendi bacaklarını benim bacaklarımın üzerine bastırdı ve bu hareketime de engel oldu.

"Bence erken konuşuyorsun," Yüzüne bir kez daha tiksinerek baktım ve bu sefer tükürdüm. Bu, onu iyice sinirlendirdi. "İşte bunu yapmayacaktın." Üzerimdeki kıyafetleri çıkarmaya başladığında farkında olmadan üzerimden kalkmıştı ve artık bacakları da bacaklarımın üzerinde değildi. Bunu fırsat bilerek hemen ayağımı onun kasıklarına geçirdim, sonrasında ise gözlerimin önünde acıyla kıvranışını izledim. Bu daha hiçbir şeydi, sırada teknikler vardı.

Bildiğim tüm teknikleri kullanarak onu getirebileceğim en kötü haline getirdim. Sonrasında ise az önce çıkardığı kazağımı tekrardan üzerime giyip ayağımla yerde yatan bedenine bir tekme daha savurdum, belinden düşen silahı her ihtimale karşı yanıma aldım ve kapıyı açıp odadan çıktım. Tam o sırada biraz uzaktan geldiğini düşündüğüm bir ses duydum.

"Efsun!" Bu, onun sesiydi. Yiğit'in sesi... Bulmuştu beni.

"Buradayım," diye bağırdım bağırabileceğim en yüksek ses tonuyla. Adamlar duyup yanıma gelse bile umurumda değildi, muhtemelen onları da yere sererdim. Ya da elimdeki silahı kullanırdım. Asla katil olmazdım ama ayaklarını ya da bacaklarını vurabilir, en azından onların acı çekmesini ve biraz kan kaybetmesini sağlayabilirdim.

"Buradayım," diye bir kez daha bağırdım ve yüzümde oluşan acı tebessümle birlikte ekledim. "Buradayım, sevgilim."

Beni bulması çok uzun sürmedi, saniyeler sonra yanımdaydı. Yüzünde hem beni bulmuş olmanın verdiği sevinç, hem de ona az önce 'sevgilim' demiş olmamın sevinci vardı.

"Sen az önce bana," Yanıma doğru yaklaştı ve ellerimi tuttu. Gayet sakindi, sanki şuanda kendi evindeymiş gibiydi. Sanırım Demir'in adamlarına bir şeyler yapmıştı, artık her ne yaptıysa. "Sevgilim mi dedin?"

Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Tam "Evet, dedim." demek için ağzımı açtığım sırada boynuma dayanan bıçağı hissettim.

"Uzaklaş!" diye bağırdı arkamdaki iğrenç insan. Pardon, iğrenç yaratık!

Yiğit'in kaşları çatıldı, yüzünde bir öfke hakim oldu ama sonra bir anda sakinleşti ve asla geri adım atmadı, sanırım onun bana zarar vermeyeceğini düşünüyordu. Ben de öyle düşünüyordum, çünkü sonuçta benimle evlenebilmek için babamın şirketteki borçlarını bile kapatmayı göze almıştı, üstelik bana saplantılıydı. Kim saplantılı olduğu kişiyi öldürür ki? Fakat yine de belli olmaz, Yiğit çok da güvenmesin bence bu sapığa. Ne yapacağı belli olmaz bunun.

"Sana uzaklaş diyorum, anlamıyor musun?" Yiğit yine takmadı Demir'i.

"Hiçbir şey yapamazsın." Arkamda olmasına rağmen ve şuan ne yaptığını göremiyor olmama rağmen dudaklarının kıvrıldığını hissettim. Yine o alaycı gülüşünü takınmıştı yüzüne. "Çünkü ona bir şey olması demek, senin kendi kazdığın mezarına girmen demek!"

İşte bu baya iyiydi. Beni mi düşünüyordu o?

Yeni mi anladın, aptal?!

Sen bir sus iç ses. Olur olmadık zamanda konuşup kafamı dağıtma.

"Sen öyle zannet." Bıçağı boynuma biraz daha bastırdı. Tam o sırada etrafta bir silah sesi yankılandı. Merminin benle Demir'e doğru gelişini resmen görmüştüm, yani bu demek oluyordu ki ya ben vuruldum ya da o... Umarım birincisi değildir...

🔥

-BÖLÜM SONU-

Bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi alabilir miyimm?

Sizce son sahnede kim vuruldu? Haydi biraz merak edin bakalım, hem belki bu merak sayesinde oy ve yorum sınırını çabucak aşarsınız ;)

Oy ve yorum sınırı koymayı gerçekten istemiyorum fakat buna mecburum şuan, çünkü gerçekten kitap okunuyor fakat oy ve yorumlar istediğim gibi değil. Herhangi bir artış yok. Okunma artıyor sadece. Hayalet okuyucu olmayın diye sürekli üstüne basa basa söylesem de hiçbiriniz beni yazar değilseniz anlamazsınız. Wattpad'te hiç yazmadıysanız sadece okunma alıp oy ve yorum alamamanın getirdiği o kötü hissi bilemez, anlayamazsınız. Bunu çok net ve emin bir şekilde söylüyorum. Lütfen hiç olmazsa beni anlamaya çalışın, anlayamıyorsanız bile yine de emeğimin karşılığı olarak oy ve yorum atın. Hiç olmazsa birkaç tane yorum, ölmezsiniz yani. Destek yorumları bile kabulümdür, çünkü sadece o yorumları atsanız bile eserime, sarf ettiğim emeğe saygı göstermiş olursunuz ve bu beni elbette ki mutlu eder.

Neyse, çok konuştum yine. Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın! ✨

Continue Reading

You'll Also Like

4M 135K 59
|| Mardin'den Kaçış Serisi II || +18 Bazı kaderler kesişim, bazı kesişimler ise kaderdi. "BDSM içermektedir." Kapak tasarımı @-necirvan 'a aittir ...
13.6K 5.2K 33
Sizce aşk tesadüfleri sever mi? Bir çocuğun dikkatini çekmek için ne kadar ileri gidilebilir? Nazlı babasının iş nedenlerinden dolayı yeni bir şehir...
965K 15K 10
Tutsaklık daha önce hiç bu kadar çekici değildi, ölü bedenler içine sıkışan; ölmek ve ölmemek arasında kalan birer ceset gibi sağı solu prangalar ola...
1.3M 50.3K 61
"Eğer bir daha bana saçmalıyorsun dersen ve o adımı atarsan seni pişman ederim." Söylediklerini duymamıştım bile, hızla odadan çıkıp arka odanın bah...