star lost, minsung ✓

By kenyusiimii

198K 22.6K 13.4K

ben kayıp bir yıldızdım, yerimi bulmamı sen sağladın. More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.4
1.5
1.6
1.7 M'
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0 F' ❣︎

1.3

6.5K 763 408
By kenyusiimii

Ben bu hikayeyi çok kasıntı yazmışım ya
Bu ne
Kendime şaşırdım o yüzden karakterler aniden açılmış olabilir bu bölüm bu yüzden lütfen maruz görün

ÇÜNKÜ HİKAYE AŞIRI KASINTI OLMUŞ İMDAT

***

"Call me baby-be, call me baby!"

Şüphesiz kimse son ses şarkı çalan evde uyanmayı beklemiyordu. Jisung uzandığı yerden gözlerini açtığında direkt görüş açısına Chan ve Changbin girmiş ikisi neredeyse kahkaha atar bir vaziyette şarkıyı söyleye söyleye evi toparlıyorlardı.

Etrafta bakınca da aslında tek kendisinin uyanmadığını gördü.

"Ne yapıyorsunuz ya?" dedi kendini tutamadan gülerken, oturur pozisyona gelmiş hala gülerek dans eden arkadaşlarına bakmıştı.

Chan kıkırdayarak şarkıyı söylüyor, vücudunu hafifçe sallıyordu Changbin de onun bu keyifli haline kahkaha atarken elini ağzına götürüp öpücük yollar gibi Jisung'a hareket yapmış ardından da tişörtünü hafifçe yukarı kaldıran Chan ile beraber üstüne atlayıp ikisini koltuğa devirmişti.

"Kaldırmayacaktım!" dedi Chan kahkahalarının arasından. "Sen benimsin! Jisung görmemeli!" demiş Changbin ve kaşlarını çatmıştı. "Bir bozuldun sen."

Chan da üstündeki arkadaşına sırıttı. "Senin de içine Hyunjin kaçmış."

"Ya yürü git ya."

Bu bağırışla beraber salonda kocaman bir kahkaha koparlarken Jisung "Salaksınız," deyip ayağa kalkmış ve banyoya giderek yüzünü yıkamıştı. Aynadan kendine baktı, eh idare edilebilir bir tipi vardı.

Minho'nun onu daha kötü halle de gördüğü düşünülürse bence hala şansı vardı. Minho aklına geldiği gibi eli dudaklarına giderken güldü.

Dün gece bahçede öpüştükten sonra yan yana birazcık daha ne buldularsa ondan sohbet etmişler ardından da uyumaya çekilmişlerdi. Tabii o sırıtmaktan yaklaşık bir saat daha geç uyumuştu ama bu sorun değildi.

"Günaydınnnnn!" dedi Felix onu banyodan çıkarken gördüğünde. "Nasılsın Ji?"

Jisung esnedi. "Uykulu ama iyiyim. Günaydın Lix! Diğerleri nerede?"

Felix sabah kalkar kalkmaz izin almış ve kahvaltı hazırlama görevini o üstlenmişti. Seungmin ile ikisi kahvaltıyı bahçeye hazırlarken Chan ve Changbin evi topluyordu.

Kıkırdadı. "Seungmin ile ben kahvaltıyı hazırlıyorum, Minho hyung ve Hyunjin de markete gittiler. Jeongin de uyuyordu, Chan hyung onu kendi odasına gönderdi."

Şimdi etik olarak düşününce Felix ve Changbin flört aşamasındaydı, Hyunjin ile Seungmin'i de birleştirme fikirleri vardı ve Chan ile Jeongin geriye kalıyordu.

Jisung duyduğu şeyler ile sırıtırken kapı çalmış, Felix "Geldiler!" demişti.

"Sen işine devam et," dedi omega. "Ben bakarım, gelirim yardıma şimdi."

"Tamamdır!"

Felix, elindeki tabakla mutfağa geri dönüp oradan bahçeye çıkarken Jisung ilerleyerek kapıyı açmaya gitmiş, gördüğü yüzle sırıtmıştı.

"Selam," dedi Hyunjin içeri girerken. "Kocanı gece yatağa attım, haberin olsun."

"Ya yürü git!" arkadaşının omuzuna patlattı bir tane. "Sabah sabah sinirimi bozma, ayarsız herif."

"Lülülü!"

Hyunjin, Jisung'un vurmasından hiç etkilenmemiş bir şekilde elindeki torba ile içeri girip "Evine alışveriş yaptım Chan'cım," diye laf atmış herkesten bir posta laf yedikten sonra en son mutfağa geçmişti.

"Naber beta bozuntusu," diyerek torbayı masanın üzerine bıraktığı zaman Seungmin göz devirdi. "Ben de diyordum ne eksik, bozuk bir alfaymış."

Sırıttı. "Ah, yokluğum çok belli oluyor değil mi?"

"Evdeki köpeğime de yapıyorum aynı muameleyi yanlış anlama."

Hyunjin yediği lafla bu sefer susarken Seungmin onun göremeyeceğini bildiği için sırıtmış, doğradığı şeyleri tabağa koymuştu.

Jisung gülümsedi. "Günaydın. Sabah sabah yollamışlar seni."

"Günaydın," dedi alfa içeri girerken. Elini kaldırıp omeganın burnuna minik bir fiske atmış, ayakkabılarını çıkarmıştı. "Uyandırmışlar galiba seni. Pek uyanamamış gibisin."

"Ne yazık ki, kafası güzel arkadaşlarım varken kendiliğimden uyanmam imkansız. Son ses şarkı açmış, dans ede ede salonu toparlıyorlardı. Hayır Jeongin'i başka odaya göndermişler, hiç Jisung'u umursuyorlar mı?" İma yapmak için bağırdı. "Arkadaşlarımı değiştirme zamanım gelmiş!"

Minho onun bu haline gülerken salonu toparladıkları için neredeyse üst üste uzanmış, televizyon izleyen Chan ve Changbin hiç takmadan ellerini sallamışlardı.

Omega yanındaki alfaya baktı. "Bak, görüyorsun. İstemiyorum resmen, ben evlenince ağlarsınız siz!"

"Anan ağlar, yürü git."

Changbin'den gelen cümle ile Jisung dudak büzdüğünde beklemediği bir şekilde Minho'nun kolu altında bulmuştu kendini. "Ben ağlarım, bana gel sen." dedi Minho, bununla beraber ortamda büyük bir oo'lama yaşanırken Jisung gülmüş ardından da Minho'nun beline sarılarak tutuşunu sıkılaştırmıştı.

Hep beraber arkadaş grubu olarak kahvaltı etmişler, ilk önce Felixler ayrılırken ardından da Jisung ve Minho üstlerini değiştirip kendilerine ev bakmak için çıkmışlardı dışarı.

"Sana bırakıyorum," dedi Minho omuz silkip. "Ben sana her türlü uyarım."

Bu cümleye tav olan Jisung gülerek geldikleri eve bakmış ama konumundan dolayı istememişti. Ayaklarını sürüye sürüye salonun ortasındaki Minho'ya giderken arkasından beline sarılıp çenesini omuzuna koydu.

Alfa titrek bir nefes çekti içine.

"Burası herkese çok uzak, başka bir yerden bakalım mı?" Ekledi. "Her kafamıza estiğinde çıkamayız. O yüzden biraz daha yakın yerlerden baksak."

"Olur," dedi Minho reddetmeden. Zaten kendisi de konumu oldukça uzak bulmuştu. Emlakçı bir sonraki evi onlara gösterirken Jisung şu an içinde bulunduğun evin onun olması hayaliyle donanmıştı. Çünkü ev o kadar güzeldi ki sadece aşık olmak kalıyordu ona.

Onun parlayan gözlerini Minho fark ettiği gibi gülerken "Nasıl?" demişti cevabını bildiği halde. "Beğendin mi?"

"Bayıldım!" dedi Jisung sevinçle. "Minho burası çok güzel! Tanrım... Eğer bu evi alırsak bizim olacağı gerçeği..." Hevesle Minho'ya baktı. "Sen de beğendiysen burası olsun mu? Çünkü ben çok, çok, çok bayıldım!"

Hızla salonun ortasında gelip koca camlardan dev bahçeye bakmış ve kendini burada yaşar bir şekilde hayal etmişti. Bu ev hayalinin de ötesinde bir şekilde güzeldi, tereddütsüz bir şekilde bu evi istiyordu.

Onun mutlu hali Minho'yu güldürürken Minho "Ben beğendim," demiş ve sırıtarak eklemişti. "Bence burası bizim evimiz olmak için tasarlanmış."

"Cidden!" dedi Jisung reddetmeden. Geri alfanın yanına gitti. "Alıyor muyuz şimdi?"

Burnuna fiske yedi. "Alıyoruz."

Minho'dan gelen onayla beraber küçük olan sevinçle "Yaşasın!" demiş, Minho emlakçı ile işlemleri hallederken o da evin fotoğraflarını arkadaşlarına atmış kendisinin atamadığı çığlıkları onlardan dinlemişti.

Korkuyordu, tereddüt ediyordu başta fakat şimdi... Yaşadığı her an delicesine gülüp mutlu olmasını sağlıyordu.

Evin geniş balkonuna çıkarken gördüğü manzara ile gülüşünü büyütmüş iç çekmişti. Artık bu ev sadece onlarındı.

Bu evde yatıp kalkacak, şu anda boş salonu düzenledikten sonra tüm vaktini orada geçirecekti.

Minho'yla birlikte.

Bu düşünce ile kafasını çevirip ilerideki Minho'ya baktığı zaman bu evde sadece onunla beraber yaşamak düşüncesi kalbini maratona geçirmiş, nefesini kesmişti.

Ne iyilik yapmıştı bilmiyordu ama emin olduğu tek bir şey vardı, Minho'nun karşısına çıkması bir mucizeydi.

Dalmış bir vaziyette onu izlerken Minho'nun kafasını kaldırması ile göz göze gelmişler, Minho Jisung'a göz kırparken Jisung gülüp bedenini harekete geçirmişti. İlerleyip emlakçı ile belgeleri imzalayan adamın yanına oturmuş, çenesini omuzuna koymuş ve belgelerdeki yazılara bakmıştı.

Minho elini onun beline sararken diğer eli ile de son belgeyi imzalamış ve halletiği şeyle beraber ayağa kalkmıştı. "Para birazdan hesabınıza yarar noter onaylayınca," deyip güvence vermiş ve emlakçı yanlarından ayrılırken arkasından kapıyı kapatmıştı.

Bedenini çevirerek sırtını kapıya yasladı ve elindeki anahtarı kaldırdı.

"Evimize merhaba de."

Omega bu cümle ile neredeyse çığlık atarak Minho'nun üstüne atladı.

İçindeki sevinç o kadar büyüktü ki dışa nasıl vuracağını şaşırıyordu artık.

"Tanrım!" dedi büyük bir mutlulukla. Kolları ve bacakları sıkıca Minho'ya sarılırken "Burası artık bizim!" diye devam etmişti. "Rüya gibi bir yer, bu ev artık bizim!" Sıkıca Minho'nun yanağını öptü. "Teşekkür ederim!"

Ona her şekilde minnettardı.

Minho bacaklarından tuttuğu omegayı düşmemesi için daha sıkı kavrarken "Aish," deyip gülmüş ve balkona doğru ilerlemişti. "Teşekkür etme artık."

"Olsun!" dedi Jisung hiç umursamadan. Rahatça Minho'nun kucağında dururken kafasını çevirip yüksekten dev evin dev alanına bakmış ve tek eliyle aşağıdaki yeri işaret etmişti.

"Şurası favori yerimiz olacak gibi, ne dersin?"

Minho onun gösterdiği yere bakınca reddetmeden kafasını salladı. "Kesinlikle." Bahçedeki merdivenlere döndü gözleri. "Kenarlara ledler eklersek daha güzel olur."

Bahçe daha loş bir ortama kavuşurdu.

Jisung onu onaylayarak minik bir baş hareketi yapmış gözlerini hemen dibindeki yüze çevirmişti. "Şans mısın?" dedi içinden gelen bir şekilde. Ellerini Minho'nun yanaklarına koyarak güldü. "Annemlerin bizi buluşturması önemli değil, hiç ummadığım bir anda hayatıma girerek beni fazlasıyla mutlu ediyorsun. Mucize misin benim için?"

Bu konuda yalnız değildi. Bir gün annesinin gelip Minho'ya 'randevu var' demesini hiç beklemiyordu. Minho hayatına odaklanmaktan ilişkilerle pek ilgilenmeyen bir tipti ve hayatında ilk randevusunun annesinin en yakın arkadaşının çocuğu olmasını beklemiyordu.

Jisung'u kafede beklerken sürekli kendi kendine neler desem provası yapmış ve Jisung'u gördüğü an ise yaptığı tüm provaları unutmuştu.

O andan itibaren de salmıştı.

Şimdi ise olduğu yerdeydi.

"Bilmem," deyip muzipçe sırıtırken Jisung onun bu haline daha çok gülüp hafifçe yanağını okşamış, içine titrek bir nefes çekmişti. Gözlerini kapatıp kendisinin bile beklemediği bir şekilde dudaklarını Minho'nun dudaklarına kapatırken bacaklarındaki tutuşun sıkılaştığını hissetti.

Jisung'un aslında önceden hayatta tek mottosu vardı; en yakın arkadaşların hariç hiçbir alfa ile ilgilenme.

Belki de hayatın ona karşılık veriş şekliydi şu anki hali.

Minho'nun kucağında, onun yüzüğünü takarken böylesine büyük bir heyecanla onu öpmesi cidden de hayatın kapak yapış şekliydi.

Alfanın dudakları arasında ezilen dudaklarıyla beraber bacaklarını beline daha sıkı sarıp hafifçe dişlerini üst dudağına geçirdi. Minho'yu kopyalıyor, aynı onun yaptığı gibi bazen emiyor bazen de acıtmadan dişlerini geçiriyordu.

Saniyeler sonra fazla abartmadan geri çekildiklerinde tutmaya çalıştığı gülüşü ile Minho'nun ıslak dudaklarını kuruladı baş parmağı ile ve yavaşça kucağından inerek sordu. "Odalara karar verelim mi?"

Hala öpücüğü atlatamamış Minho sessizce başını sallarken Jisung onun bu haline gülüp elini tutmuş ve evin içine çekerek merdivenlere yönelmişti.

O gördüğü boş odaların neler olacağına bakıyor, hangi eşyaları alacağını aklında tasarlıyordu.

Minho girdikleri bir oda ile beraber sözü devraldı. "Burası yatak odamız olsun." Duraksadı. Elini ensesine attı. "Yani-"

"Olur," dedi Jisung da zaten aynı şeyi düşündüğü için sakin bir tonda. Aslında aklına gelen arsız düşünceler yüzünden sadece kendini sıkıyordu ve sesi bu yüzden durgun çıkmıştı.

Eliyle bir yeri işaret etti. "Yatak burada olabilir. Sonraaaa... Burası da giyinme yeri? Şuraya da ayna? Ne dersin?"

"Güzel olabilir." Minho aklına gelen şeyle konuştu. "Çalışma odası neresi olmalı? Sen ders çalışacaksın."

Bu cümle ile beraber Jisung "Iy," derken Minho onun haline gülüp "Hadi hadi," diyerek omuzundan itmiş ve odadan çıkarmıştı.

Kendilerine odaların neler olacağına karar verip eğlenmişler, saatler sonra ise Jisung şifresine karar verdikleri evi kilitlemişti. Minho'nun arabasında evinin önüne gelirken Jisung uzanarak arka koltuktan sırt çantasını aldı.

"Erken uyu," dedi uyarırken. "Gözlerin kızarık geziyorsun yoksa. Uykusuz kalma, anlaştık mı?"

Minho kabul ederek kafasını salladı. "Sen nasıl istersen. Eve gittiğim gibi yatacağım."

Güldü. "Öyle olsun bakalım." Kapıyı açtı. "O zaman gidiyorum ben, bir şey diyor musun?"

"İyi geceler öpücüğü almadan salmıyormuşum seni."

Omeganın yüzündeki gülüş mümkünmüş gibi daha da büyürken geri arabanın içine bindi, uzandı ve Minho'nun yüzünü kendine çekerken dudaklarını sıkıca yanağına bastırdı.

"İyi geceler."

Minho keyifle gülümsedi. "İyi geceler."

Jisung onun gülen yüzü ile sırıtıp arabadan inmiş, o evine girdikten sonra Minho da kendi evine sürmeye başlamıştı.

Ertesi gün herkes okula geçerken Jisung ders aralarında şimdiden eve eşya bakıyor, Minho'ya atıyor bazen de arkadaşlarına gösteriyordu. Büyük bir keyifle kendi evine eşya alıp düzenlemenin zevkini fazlasıyla hissederken yanına gelen arkadaşları ile bilgisayarı kenara bırakmıştı.

Felix oflayarak sandalye çekti. "Şaka gibi."

Kaşlarını çattı. "Ne oldu?"

Jeongin ve Seungmin de onun yanına yerleşirken Seungmin omuz silerek arkasına yaslanmış ve Felix yerine Jisung'un sorusunu cevaplamıştı. "Birkaç olay olmuş sanırım. Yine eski sistem gibi alfalar, omegalar ve betalar gibi ayrılacak okul. Bölümden bölüme geçiş olmayacak."

Jisung'un kaşları biraz daha çatılırken "Nasıl ya?" demişti sinirle. "Hangi çağda yaşıyoruz? Yıllar önce sonra ermedi mi bu saçma ayrım, ne alaka tekrar birden sınıflandırılma yapılması, geçişin yasak olması?"

"Aptal alfalar yüzünden," dedi limonatasını öfkeyle yudumlayarak. Yüzünü buruşturdu. "Yok omegalar cezbediyormuş, tahrik oluyorlarmış. Şerefsizler biz malum yerlerimizi tutamıyoruz demiyorlar da, adi pislikler!"

Jisung duyduğu bu şeyle kahkaha attı. "Şaka mı bu? Sırf onlar yüzünden diğer alfalara laf gelecek, omegalara ayrı. Şaka mı bu ya? Tekrardan bölümleri o geri zekalılar yüzünden ayıracaklar mı? "

Ayağa kalktı." Böyle saçmalık olmaz. Konuşmaya gidiyorum ben."

"Jisung dursa-"

Jeongin'i duymadan gözden kaybolurken kendini hızla üniversitenin yönetim biriminin olduğu odaya atmıştı. "Hocam, nereden çıktı tekrardan sınıf ayrımı yapmak?" dedi sakin kalmaya çalışarak. "Bu sistem yıllar önce iptal olmadı mı?"

"Han Jisung, son zamanlarda alfalardan fazla şika-"

"Ya pardon da," diyerek hocanın lafını böldü. "Kendini tutamayıp aklı başka yerlerinde olan birkaç alfa yüzünden omegalar neden laf yiyor? Hayır, herkesin arkadaşı var. Sevgilisi var, bu durumda haksız yere laf yiyen bir sürü omega ve alfa var, bunu yapmak doğru mu?"

Geçişlerin yasaklanması demek okul içinde hiçbir şekilde ne Chan'ı, ne Changbin'i ne de Hyunjin'i görmek demekti. Minho ile de görüşemeyecekti ve Seungmin de beta olduğu için onlardan ayrılacaktı. Onlarsız okul geçmemesi ayrı mesele bir de haksız yere hem kendi cinsinin hem de nişanlısı ve arkadaşları gibi alfaların da laf yemesi cidden sinirini bozmuştu.

"Yaptığınız saçmalık," diye devam etti sözlerine. "Benim arkadaşlarım var ve bugüne kadar bir omega yüzünden de kendilerini kaybedecek duruma gelmediler. Medeni bir dünyada yaşıyoruz, ilkel kalmış birkaç varlık yüzünden neden herkesin sistemi bozuluyor?"

O sözlerini bitirmeden odanın kapısı çalarken gözler oraya dönmüş, Jisung anlık olarak susmuştu. Minho kapı eşiğinde görünürken içeri girmişti hızlı hareketlerle.

Jisung onu görünce geri hocalara baktı. "Kendilerini tutamayıp işi gücü birilerini yatağa atmak olan saçma alfalar yüzünden herkesin düzenini bozuyorsunuz şu anda. Buradaki çoğu kişi normal bir şekilde yaşıyor, ayrıca omegaların neredeyse hepsi bastırıcı kullanıyorken birkaç gereksiz yüzünden bunu yapmayın." Bir adım geri çekildi. "Teşekkürler."

"Of Jisung," dedi hocalardan biri. Sonra da Minho'ya baktı. "Neyse, sen niye gelmiştin Minho?"

Minho omuz silkti. "Jisung'u desteklemeye. Ama bana söz kalmamış, dediklerini bir kez düşünürseniz herkes için iyi olanı seçersininiz hocam." Jisung'un elini tuttu. "Teşekkürler."

İkisini odadan çıkartırken Jisung ofladı. "Çok saçmalık, iki aptal kendine hakim olamıyor diye bir sürü kişiye iftira geliyor! Ben senden ve arkadaşlarımdan oluyorum, kaçıncı yüzyıldayız ya?"

Alfalar, omegalar ve betalar olarak ders alma, ayrı yerlerde eğitim görme sistemi yıllar önce kapanmıştı hatta Jisung bu zamana kadar böyle bir sisteme denk gelmemişti. Modern dünyaya ayak uyduran çoğu kişi varken birkaç hadsiz yüzünden böyle olması, cidden sinirlenmesini sağlamıştı.

"Hey," dedi Minho onu sakinleştirmek adına. Elini beline atarak Jisung'u yavaşça kendine çekti ve ona sarılarak dudaklarını omuzuna bastırdı. "Eminimki ben gelmeden de harika konuşmuşsundur ve onlar da senin dediğine gelecek. Sakin ol şimdi, bir şey olmaz."

Jisung onun boynuna sarılırken söylendi. "Hayır hem iftira atılıyor hem de insanların arkadaşları var, senle ben gibi nişanlı ya da evli olanlar var. Keyfini bozuyorlar milletin."

Minho bir kez daha Jisung'u omuzundan öptü. "Böyle bir şey yaparlarsa büyük kaos çıkar, yapamazlar zaten. Merak etme."

"Öyle mi dersin?"

Kafasını salladı. "Öyle olacak. İnan bana."

İçeriye girmeden kenara bıraktığı kahvesini aldı ve Jisung'un eline tutuşturdu. Jisung onun bu hareketi ile "Minho ya," diye gülerken Minho da kıkırdamış ve omuz silkmişti.

"Sakinleştirdin iki dakikada beni." Kahveyi yudumladı keyifle. "Sen neden gelmiştin?"

Yan yana yürümeye başladıkları zaman Jisung geri eski moduna kavuştuğuna seviniyordu. Minho'nun tek cümlesi ile ikna olmuş, siniri uçup gitmişti.

"Senin yanına geldim," dedi Minho. "Buraya geldiğini öğrenince de istikametimi değiştirdim."

Omega onun bu sözü ile gülmüş, koluna girerken başını da omuzuna yaslamıştı. Tekrardan kafeteryaya girdiklerinde tüm arkadaşları orada oturuyordu.

"Selam," deyip yerine oturdu Jisung. "Anlık bir sinir patlaması sonucu geri geldim."

Kendi kendine güldü.

Bitiremediği kahveyi geri Minho'ya uzatmış, Minho da hiç garipsemeden başını uzatıp pipeti dudaklarının arasına almıştı.

"Ee," dedi Hyunjin, kolunu kaldırıp Seungmin'in oturduğu sandalyenin arkasına attı. "Can sıkıcı şeyleri boşverin de, düğün ne zaman?"

Onun bu cümlesi anında tüm gergin havayı dağıtmış, herkesin gülüp heyecanla Jisung ve Minho'ya bakmasını sağlamıştı. Jisung da aynı heyecanla dudağını ısırırken Minho güldü.

Chan da kaldıkları gece Jisung ile beraber karar verdikleri ve bugün buraya gelmeden örneğini aldığı davetiyeyi çıkardı.

Masanın üstüne bıraktı.

"Üç hafta sonra."

"Vay canına!"

Jeongin büyük bir mutlulukla sevincini dile getirirken Chan da aynı onun gibi kahkaha atıp davetiyeyi eline almıştı. Tüm hepsi merakla davetiyeyi inceleyip birbirlerinin üzerine çıkarken Jisung onların bu haline kıkırdıyordu.

Ardından da kulağına yaklaşan alfa ile beraber dikkatini ona verdi, yakınlığından dolayı vücudundan küçük bir ürperti geçerken kesik bir nefes almış, onu dinlemişti.

"Üç hafta sonra seni burada eşin olarak öpeceğim."

***

😭☺️😘🥳🎉

Evi bırakıyorum hehe

Ben aşık oldum, alanla evleniyorum 👍🏻

Continue Reading

You'll Also Like

2.4K 324 10
Hyunjin her gece ölen sevgilisini çizerdi.. Minific Hyunin
111K 14.4K 29
Han Jisung, şeytanın ne kadar ateşli olduğunu merak etmişti. [TAMAMLANDI] × i'll be your man, yarı bağımsız devam fici ×
240K 22.6K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
50.4K 4.8K 10
@meanhoe 12895678903 @hyun_jinnie Bu ne? @meanhoe Telefon numaramı karıştırarak yazdım Numaramı tam çözüp ararsın sen beni bebişim iyi günler. -stray...