LAL

By susundelikonusuyor

4.7M 260K 132K

Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izle... More

1. Bölüm : Benim adım Lâl'di
2. Bölüm: Bir Montluk Sevgi
3. Bölüm: -Muş'lu Deneyimler
4.Bölüm: Rengarenk Çiçekler
Karakter Tanıtımı
5. Bölüm : Dili Olmak
6.Bölüm: Toprakta Filizlenen Sevgi Tohumları
7.Bölüm: Kaybolan Bedenler ve Ödenilen Bedeller
8.Bölüm: Hazer değil Latif!
9.Bölüm: Yıllar Sonraki Mutluluk
10.Bölüm: Ne Bu Dünyada Ne de Başka Bir Evrende
11.Bölüm: Atlı Karıncada Okunan Masallar ve Yaraları Onarılan Küçük Kız
12.Bölüm: Bağıran Gözleri Duymak
13.Bölüm: Kırgınlığın Ardından Gelen Huzur
14.Bölüm : Gülüşü için Dünya'yı Yakıp Söndürmek
15.Bölüm: Fotoğraf Kabinindeki Mutluluk Filmi
16.Bölüm: Deniz Kızının Köpük Olması
17.Bölüm : Biz Güzeldik
18. Bölüm : Geçmişteki Acıların Portresi
19.Bölüm:Sen Bir Mucizesin
20.Bölüm: Leyla Kadın
21. Bölüm: İncelikler Yüzünden
22.Bölüm: Üç Silahşörler ve Şövalyeleri
23.Bölüm: Kara Kalemli Adam
24.Bölüm: Zeze ve Üçüzler
25.Bölüm: Hazer ama Hazar Olan
26.Bölüm: Lâl'in Yorgun Kalbi
27.Bölüm: Historia De Un Amor
28.Bölüm: Bizi Bizden Başkası Anlamasın
29.Bölüm: En Güzel Hediye Çiçektir Çünkü
30.Bölüm: Af Dilemeye Yüzüm Yok Çiçek
31.Bölüm: Lotus Çiçeği
32.Bölüm: Rapunzel'in Saçındaki Çiçekler
33.Bölüm: Dost
34.Bölüm: Hazer'in İçindeki Çocuk
35.Bölüm: Kalbim Senin Ellerin, Kalbin Benim Gözlerim
AÇIKLAMA
37. Bölüm: Varolmayan Ülke'nin Sakinleri
38.Bölüm: Sevda Çiçeği
39.Bölüm: Korkunun Filizleri
40. Bölüm: Üçüzlerin Manastırı
41.Bölüm : Bu Son Olsun
42.Bölüm : Bir Kar Tanesi Olup Eridim Ağzında
43.Bölüm: Yalnızlığa Terk Edilen Oda
44.Bölüm: Sessizliğin Öfkesi ve Çiçek'in Ruhunun Karanlığa Teslimi
45.Bölüm(1.KİTAP FİNALİ): Narin Çiçeğin Vedası
46.Bölüm :Lâl Çiçekler
47. Bölüm: Havuzdaki Kanın İntikamı
48. Bölüm: Yıldızlar Gökte Yükseldiğinde
49.Bölüm: Ediz'in Cehennemi
50.Bölüm: Güneşin Aydan Geceyi Çaldığı Vakit
51.Bölüm: Demirlerin Zaferinin Başlangıcı
52.Bölüm: Kartal'ın Toprak Nefreti
53. Bölüm : Birleşen Alınlardan Doğan Kuvvet
54. Bölüm: Biz Demir'dik.
55. Bölüm: Balık Adam'ın Hasreti ve Deniz Kızı'nın Korkusu
56. Bölüm: Kara Kalemli Adam'ın 7 Saatlik Acısı
57. Bölüm : Mutlu! Çok Mutlu
58. Bölüm : İçimde Kaybolan Papatyalardı Gözlerin
59. Bölüm: Asterix ve Oburix
60. Bölüm: Menekşedeki Huzur Kokusu
61. Bölüm: Bir Sabah Kahvaltısının Mutluluğu
62. Bölüm : Üstü Kapatılmış Yaraların Nasırı
63.Bölüm: Aranan Kalbin Listesi
1 Milyon, 1 Milyon , 1 Milyon!
64. Bölüm: Kötü Kedi Şerafettin
65.Bölüm: Kutsal Günün Kutlaması
66. Bölüm: Annelerinin Şefkati Altındaki Küçük Kız
UMAY&RASİM ÖZEL BÖLÜM I
67.Bölüm: Işığın Altında Karanlıkta Sıkışmak
68. Bölüm: Gerçeklerin Yakıcılığı
69. Bölüm: Zamanın Öldüren Akışı
70. Bölüm: Yangını Körükleyen Çiçekler
71. Bölüm:Ediz'in En Değerlisi
72. Bölüm: Uyuşan Kalpler ve Zehirli Eller
73. Bölüm: O Hatırlamazdı , Ben Unutmazdım
74. Bölüm: Etten Duvarların Kalpsiz Tuğlaları
75. Bölüm: Sen Aydınlığa Ben Sana Hasret
BAYRAM ÖZEL BÖLÜM
76. Bölüm: Bu Gece Yalınız
77. Bölüm: Demirler Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezi
78. Bölüm: Buz Sarkıtlarında Açan Lotus Çiçeği
79. Bölüm: Küçük Bir Tohum
80. Bölüm(Final Part 1): Minik Eleman
80. Bölüm(Final Part 2): Benim Adım Hep Çiçek'ti
TOMRİS
ŞİMAL YILDIZI
ÖZEL BÖLÜM I
ÖZEL BÖLÜM II
2 Milyon, 2 Milyon, 2 Milyon!
ÖZEL BÖLÜM III
ÖZEL BÖLÜM IV
3 Milyon, 3 Milyon,3 Milyon!

36.Bölüm : Ediz'in Kızı

46.4K 2.9K 1.1K
By susundelikonusuyor

Ben geldimm ❤️

Nasılsınız çiçeklerim , nasıl gidiyor?

Bölüm içerisinde yorum yapmayı lütfen unutmayın...

Bölüme kitabımızın simgelerinden istediğinizi bırakabilirsiniz ben muz bırakacağım wkwçelmr 🍌
(Kitabın simgeleri 🌸🍌🧜🏻‍♀️)

Bölüm şarkısı : Tuna Velibaşıoğlu- Sen Kal Ölene Kadar (şarkı önerisi için @Ravza175369 a teşekkür ederim)

Kartal Uygar :

İyi okumalar çiçeklerim ❤️

...

Eskiden mutlu olmanın bir formülü, bir gereksinimi ya da bir yolu olduğunu sanırdım.

Gereksinimi olmayan hiçbir şeyin mutluluk getirdiğine inanmazdım.

Ya da sonu görünmeyen bir yolun karamsarlık getireceğine inanırdım.

Babamın annemi mutlu etmemesinin sebebini çocuk aklımla saçma sapan şeylere yorardım.

Mutlu olmanın bir formülü ya da bir gereksinimi ya da bir yolu yoktu.

"Mutluluk olduğu yerdedir" demişti José Mauro de Vasconcelos. "Olmasını istediğimiz yerde değil"

Tıpkı şu an en büyük abimin hatta bana 'baba' olan adamın kollarında olduğu gibi.

Mutluluk Ediz abimin kollarıydı.

Ediz abimin kucağında günün yorgunluğunun bana verdiği mayışıklıkla gözlerim kapalıyken banyoya doğru ilerliyorduk.

"Duş almalısın"

Duş alacak bir takatim kalmamıştı , bugün sarf ettiğim eforun haddi hesabı yoktu. Abimin beline sardığım bacaklarım bile çözülmek için an kolluyordu.

Abimin kucağında onun küçük kızı gibi ona sarılmayı ve gezmeyi çok sevmiştim.

Aklıma gelenlerle gülümsedim.

"Sarp! Benim muzum neden sende!" diyerek Sarp'ın üzerine atılan Ali abim , muzunu yaptığımız kardan adama takılmaması için savaş veriyordu.

"Abi kaç kilo muzun var! Ne olacak bir tanesini kullansam?!"

"Olmaz!" diyerek Sarp abime düşmanına saldırıyormuş gibi saldırmaya devam etti.

Ediz abime dönüp  "Daha dün banyo yaptım ama" dedim başımı omzuna yaslarken.

Abim yatağına kucağında benimle oturduğunda iç çekerek gözlerime baktı.

"O güzel saçların sırılsıklam oldu ama hasta olacaksın" dedi fısıltıyla.

Gülümseyip "Bugün çok mutlu oldum" dedim gözlerimi kocaman açarak.

Ediz abimin zümrüt gibi parlayan yeşil gözleri mutlulukla ışıldadı ardından beni odasındaki banyoya kadar taşıdı.

"Sıcak bir duş aldırayım sana da rahatla" dedi beni küvetin yanındaki klozetin kapağına oturturken.

"Odandan kıyafet alıp geliyorum sen suyu ayarla bab- , abicim"

Sözlerini hızla söyleyip banyodan çıkmıştı.

Babacım diyecekti.

Ona henüz bu konuda bir şey söylemediğim için belki de kendini, beni sıkıyormuş gibi hissetmişti.

Ona 'baba' kelimesini gerçekten söylemek istiyordum.
Özgürce sesimi çıkarabildiğim bir zamanda dudaklarımı oynatıp gözlerine bakarak söylemek istiyordum.

Ben Ediz'in kızıydım.

Bu yadsınamaz bir gerçekti.

Karnımdaki sancı gün içinde olduğu gibi tekrardan otururken beni cenin pozisyonuna sokarken acıyla yüzüm buruştu.
Karnım çok ağrıyordu , sanırım regl olacaktım.

Bu duş işi iyi gelebilirdi. 

Ayrıca eklem kemiklerimin de sızım sızım sızladığını hissetmiştim.

O an geçen hafta doktora gittiğimizde dediklerini hatırladım:

"Fazla efor harcadığın günlerin sonunda eklem kemiklerin kırılıyormuş gibi ağrıyacak buna hazırlıklı olmalısın.  Ayrıca ani bayılmaların olabilir"

Evet kemiklerim kırılıyormuş gibi ağrıyordu.

Böyle anlarımda genelde aileden Ali abim dışında kimsenin yaşadığım şeyden haberi olmasını istemiyordum.

Çok endişeleniyordu ve bu beni üzüyordu.

Ediz abim banyoya girdiğinde üzerindeki siyah gömleği çıkarttı ardından "Kıyafetlerini neden çıkarmadın" diyerek gözlerime bakarken.

"Sen çıkar istedim"

Ediz abimin benimle ilgilenmesini , bana kızım demesini ve tıpkı onun bebeğiymişim gibi davranmasını çok seviyordum.

Eskiden vücudumda bir sürü yara vardı o yüzden göstermekten çekinirdim.

Ateşlendiğim gece beni duşa Ediz ve Ali abimin soktuğunu öğrenmiştim. O anki telaşla büyük ihtimal kimse yaralarımı fark etmemişti.

İyi ki de etmemişti.

Artık yaralarım iyileşmiş yerine sadece geçmeyen izler kalmıştı.
Yaşadığım çirkin bir kabusun bende bıraktığı izler vardı.

Ediz abim izleri görünce nasıl bir tepki verecekti ya da daha önce görmüşse de nasıl bir tepki vermişti kestiremiyordum.

Abim göreceklerinden habersiz boğazlı kazağımı üzerimden çıkardığında göğsümün üzerindeki sigaranın emaresi olan yanık izini gördü.

Kaşları anında çatıldığında dişlerini sıktığını gördüm ve yaraya öfkeyle bakan yeşil gözlerini.

"Bu..." dedikten sonra derin bir nefes alıp "Sakin olacağım..." dedi ve başını benim görmediğim bir tarafa çevirdi.

Bana döndüğünde gözleri yaralı bir çocuk bakıyordu.

"Sormayacağım...Sormayacağım..." dedikten sonra zoraki gülümseyerek pantolonumu çıkarttı ve çoraplarımı da.

İç çamaşırlarımla küvete girdiğimde abim benim ayarlamadığım suyu ayarlayıp başımdan aşağı tutmaya başladı.

Sıcak su, üşümüş vücudumu mayıştırırken abim saçıma çoktan kendi şampuanından sıkmıştı.

Sırtım abime dönüktü bilerek arkamda durduğumu biliyordum.

Yüzünü bana gösterip üzüldüğünü görmemi istemiyordu, biliyordum.

Abim nazikçe saçlarımın ucunu sevip bir yandan da köpükledi.

O arada bileğinin içindeki küçük çiçek dövmesini görünce yüzümde bir gülümseme peydahlandı.

Lifi alıp vücudumu yavaşça yıkamaya başlayınca konuştu:

"Neler yaptın bugün ?"

Omuzlarımı indirip kaldırdıktan sonra ellerimi kaldırdım:

"Önce Metin ile kafeye gittik orada bir kız senin karın olduğunu iddia etti" dedim içimdeki sinir geçmezken.

Ediz abim o kadar normal karşıladı ki bir de üzerine "Evet var öyle geçen bir kız da telefon numaramı bulmuş 'Sevilmek istiyorum lütfen' diye bağırdı."dedi hafif gülerek.

"Hatta profil fotoğrafında pembe saçlı bir kız mı ne vardı tam hatırlamıyorum" dedi.

Ben de güldüğümde devam etti.

"Hatta ve hatta geçen günlerde sosyal medyaya koyduğum fotoğrafın altına , yanlış hatırlamıyorsam eliffsanemm diye birisi 'Kurt bakışlarında hayat bulduğum' yazmış ? Benim bakışlarım kurt gibi mi Lâl?" dedi abim lifi sırtıma değdirmeden.

"Bakışların bazen ürkütücü olabiliyor"

Beni kendine döndürerek gözlerime masumca ve beni kırmaktan korkarcasına baktı.

"Bakışlarım seni korkutuyor mu?"

O an öyle bir andı ki Ediz Demir belki de ilk defa bu kadar masumdu.

O an öyle bir andı ki Ediz Demir belki de ilk defa bu kadar çocuktu.

O an öyle bir andı ki Ediz Demir belki de ilk defa bu kadar kırılmaktan korkuyordu.

"Eve ilk geldiğim günlerde senden çok korkuyordum ama artık hiç korkmuyorum , gerçekten" dedikten sonra ellerimi yanaklarına koyup yavaşça sevdim.

Sakalları ellerime batarken bana, benim oğlummuş gibi bakan abime gülümsedim ve alnından öptüm.

Abim derin bir nefes aldıktan sonra beni , sırtım ona dönecek şekilde çevirdi ve lifi sürdü.

"Lâl , acımıyor değil mi?"

Kalbini yiyecektim.

Başımı iki yana salladım.

"Ee devam et başka ne yaptınız?"

"İşte Metin ile kafeden çıktıktan sonra bir baktık Doruk ve Kartal da orada"

Abimin elindeki lifi yumruğunun içine alarak sıktığını hissettim.

"Yaa öyle miymiş ?" dedi sahte bir mutlulukla.

Omzumun üzerinden abime bakıp dudak büzdüm.

"Kartal ile vakit geçirdik biraz , Doruk ve Metin bizi sattı" dedim dürüstlükle.

Abime yalan söyleyip ya da gerçeği saklayıp onu üzmek bana olan güvenini kırmak istemiyordum.

"Eğlendin mi bari o kuşla?" dedi abim homurdanarak.

Başımı salladım.

"O zaman ben de mutluyum" dedikten sonra beni güzelce yıkadı , duruladı ardından ben üzerimi giyindikten sonra saçlarımı nazikçe tarayıp kuruttu.

İşi bittiğinde dudaklarını saçlarımın tepesine değdirip öptü ve içine derin bir nefes çekti.

"Hadi yatalım güzel kızım"

Abime 'bir dakika' işareti yaptıktan sonra onun odasından fırladım ve kendi odama girip olası bir regl dönemine karşı önlemimi aldım ayrıca ağrıyan eklemlerim için doktorun verdiği ağrı kesiciyi içtim.

Odaya geri dönünce yatağına çoktan girmiş abimin sıcak ve güçlü kolları arasına girerek başımı göğsüne yasladım.

Abim çoktan saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Çiçek..."

Bakışlarımı aşağıdan abimin yeşil gözlerine çıkardığımda bana duygu yüklü gözlerle bakıp dediği cümle kalbimde kırılmış çocuğun suratsız simasını gülümsetmişti.

"Sen kal , hep...Hep , sen kal ölene kadar"

...

Hazer'i kaçıncı dürtüklememdi bilmiyordum ama okula geç kalacaktık.

Hazer en sonunda  irkilerek uyandığında "Noluyor lan?!" diye bağırmıştı.

Ona çatık kaşlarla bakıp elimle "Okul"  dedim.

"Okul mu?"

"Evet okul"

"Hassiktir!" diyerek birden yataktan fırlayan Hazer'e göz devirip sırıtarak aşağıya inmeye başladım.

Her ne kadar okul saati bizden erken olsa da hala evde olan Hazar'ın yanına gidip ellerimi kaldırdım:

"Okula gitmeyecek misin?"

Hazar diş macunu reklamlarından fırlamış bembeyaz dişlerle bana gülümsedi. Benimle aynı tondaki mavi gözleri parlıyordu.

Ona hayran hayran baktım.

"İlk iki dersin öğretmeni doğum yaptığı için ders boşmuş ben de birazdan çıkacağım , üçüncü derse anca yetişirim" dedi kolunu omzuma sararak.

"Ben sana bir şey söyleyecektim aslında" dedim heyacanla.

"Söyle güzelim"

"Biliyorsun bizim okul özel bir okul ve bursluluk sınavları başlamış. Diyorum ki bir şansını denesen mi?"

Hazar önce durgunlaştı ardından "Yok ya gerek yok" dedi.

İçinde hala ukde olduğunu biliyordum.

"Benim için girsen olmaz mı?" dedim dudaklarımı büzerek.

"Lâl..." dese de yerimde zıplamaya başladım ve ellerim birleştirip çenemin altına getirdim.

"Tamam tamam gireceğim" dedi beni kendine çekip sarılırken.

Başaracağına inanmıyordu.

Başaracaktı.

Ben ona inanıyordum.

Hazar'ın yanağından öpüp yanımıza gelen Hazer'e gülümsedim.

"Hazar bizim okulda bursul-"

"Lâl anlattı şimdi, gireceğim"

"Kazanacağına inanıyorum" dedi Hazer , Hazar'a duygu yüklü gözlerle bakarken.

Bacaklarımda tüylü bir şey hissedince bakışlarım aşağı kaydı.

Harley bana sürtünerek mırlıyordu.

Eğilip Harley'i kucağıma aldım , geri kalkarak suratını ve özellikle dudaklarının üzerimi öptüm.

Dudaklarının üzerindeki çıkıntı çok hoşuma gidiyordu.

Hazer , homurdanarak benden almaya çalışınca Harley birden ona dönüp kulaklarını geri yatırdı ve ağzını açarak tısladı.

"Ulan...Dua et Lâl seni çok seviyor...Dua et tüy yumağı" dedikten sonra Hazar'ın omzuna iki kere vurarak "Çıkıyoruz biz kardeşim" dedi ve kapıya yöneldi ardından durup "Lâl! Sen demedin mi geç kalacağız diye?!" diye bağırdı.

Hazar'ın yanağını tekrar öpüp Harley'i kucağına verdim ve hızla kapıya koşup Hazer'e yetiştim.

Tam arabaya binecektik ki duyduğum havlama sesiyle bakışlarım arkama döndü.

"Sanırım birisi seninle gelmek istiyor ha?" dedi Hazer gülüp yanımıza gelen Dost'un başını okşarken.

Dost'un başını okşayıp Hazer'i arabaya ittirdim.

Yeterince geç kalmıştık.

Şoför amca "Günaydın çocuklar" dediğinde ona başımızı sallayıp gülümsedik.

Aynı anda yaptığımız eyleme karşı Hazer ile yine aynı anda birbirimize dönüp kaşlarımızı çattık.

En son birbirimize gülümsedikten sonra arkamıza yaslandık.

"Umarım , Hazar bizim okula girebilir" dedi Hazer sıkıntıyla.

"Umarım"

Başımı Hazer'in omzuna koyduktan sonra gözlerimi kapattım.

...

"Latif! Lâl! Koşun hocayı zar zor ikna ettim yok yazmaması için!" Hazer'in telefonundan gelen ses ile hızımıza hız katarak merdivenleri çıkmaya başladık.

Ders Halide Hoca'nındı ve biz derse 5 dakika geç kalarak ölüm fermanımızı imzalamıştık.

Her ne kadar özel bir okulda okusak da okul kuralları çok sıkıydı ve öğretmenler hiçbir şekilde öğrencilere acımıyordu.

Sınıfa girdiğimizde Hazer kapıyı çaldı ardından sınıfa girdik.

"Gelmeseydiniz zahmet oldu!" diye imalı konuşan öğretmenim ile göz göze gelmemeye çalıştım.

"Hocam kusura bakmayın bir daha olmaz"

Halide Hoca , Hazer'e ukalaca bakıp "Nereden geliyor bu rahatlık ailenizden mi yoksa?" dedi.

"Hocam ne alakası var-"

"Lâl, sen neden cevap vermiyorsun? Her şeyi Latif cevaplayacak diye bir şey yok ya?" dedi gözlerime ukalaca bakıp kollarını göğsünde birleştirirken.

İnsanlar neden bu kadar acımasızdı ?

Ona bakamadım.

O ne kadar kötü bir insan olursa olsun utandım.
Konuşamamaktan utandım.

"Hocam! İleri gitmeyin!" Hazer bir kolunu bana dolayıp beni arkasına çektiğinde bakışlarımı öğretmenden çektim ve sınıftaki yerime oturdum.

"Ben sana oturabilirsin dedim mi?!" hocayı takmadan çantamı açtım ve kalemliğimi çıkardım.

Onu takmayacaktım.

"Sana söylüyorum ! Terbiyesiz!"

"Hocam! Ona bağırmayı bırakın!" Hazer , Halide Hoca'ya resmen gürlediğinde hoca irkilerek "Sizi terbiyesizler! Ailenizden mi güç alıyorsunuz?!" diye bağırdı.

Yaman bizi kurtarmak istemiş olacak ki "Hocam, derse başlayalım artık" demişti.

Fakat Halide Hoca pes etmedi.

Gıcık oluyordum ona.

"Aileniz olmadan bir hiçsiniz!"

Neyi yediremiyordu ki kendine ?

Okul düzenini bozacak tek bir hareketim bile olmamışken bana neden böyle davrandığını anlamamıştım.

Açıkçası hak ettiğimi düşünmüyordum.

Hazer alayla "Aslında ailemiz biz olmadan bir hiçler , mesela Ediz abim Lâl'e çok düşkündür her gün ona okulda neler yaptığını sorar..." dedi.

Halide Hoca bize laf sayarken onu ailemize şikayet edebileceğimiz ihtimalini düşünmemiş olacak ki renkten renge girdi.

Yaman'ın yanına oturmak yerine benim yanıma oturan Hazer'e gülümsedim.

Halide Hoca derste kimseye söz hakkı vermeden ve sürekli sesi titreyerek dersi işledikten sonra sınıftan çıkıp gitti.

Hazer anında bana dönüp "Güzelim üzülmedin değil mi? Ah! Bu nasıl soru ?! Tabi ki üzüldün ama üzülme tamam mı ?" deyip bana sarıldı.

"Başta üzüldüm ama sonradan geçti, teşekkür ederim" dedim ikizime bakıp gülümserken.

"Sakın bir daha böyle bir şey için teşekkür etme" dedi ve yanağımdan öpüp göz kırptı.

"Seni seviyorum Hazer"

"Ben de seni seviyorum Çiçek"

...

Okuldan çıkmıştık ve bahçede şoför abiyi bekliyorduk.

Tam o sırada okul bahçesinin tam dışında beni bekleyen bir köpek gördüm.

Dost.

Etrafa bakınıyordu.

Elimi iki kez çırptığımda gözleri direkt beni buldu.

Havlayarak zıplamaya ve sevinç gösterileri yapmaya başladığında gülümseyerek onun yanına ilerledim.

Başını okşadığımda yerinde duramayarak etrafımda dolanmaya başladı.

Hazer yanıma gelip elindeki telefonu gösterdi.

keci_shawn adlı birisi bir gönderi paylaşmıştı gönderide Kartal'ın benim yanağından öptüğü bir görsel vardı ve neredeyse bütün İstanbul yorum yapmıştı.

"Demirlerin kızı , Lâl Demir , dün akşam vakitlerinde Kartal Uygar ile beraber görüntülendi.
Acaba bir aşk mı doğuyor?"

...

@keci_shawn yaktın başımızı !

Bölüm nasıldı?

Biliyorum diğer bölümlere oranla biraz kısa oldu ama acısını gelecek bölümde çıkaracağım bu ara çok yoğunum kusura bakmayın.

Değişmesini istediğiniz şeyler var mı?

Sizce atılan gönderiye karşılık ailenin tepkisi nasıl olacak?

Ediz ve Lâl?

Lâl?

Hazer?

Hazar?

Yusuf?

Sarp?

Safir?

Ali?

Ediz?

Sizi seviyorum ❤️

Oy vermeyi unutmayınn 👉🏻🥺👈🏻

Diğer bölüm görüşürüzz ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 115K 61
Ben Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herk...
910K 25K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...
210K 12.1K 32
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
83.3K 4.9K 32
Tam bir baş belası olan Şebnem'e rastlayıp, onun etkisine kapılan Selim'in hayatı bir anda sakinlikten, hiç durmayacak bir maceraya dönüşür.