YOUR EYES TELL~tj

By lilibibli

63.6K 5.5K 12.1K

Omegaverse. Taehyung yaralı bir omegaydı. Önceki hayatından kaçmaya çalışan ama her seferinde yakalanan çares... More

YET
The-1
The-2
The-3
The-4
The-5
The-6
The-7
The-8
The-9
The-10
The-11
The-12
The-13
The-14
The-15
The-16
The-17
The-18
The-20
DUYURU!!!
The-21
The-22
The-23
The-24
The-25
The-26
The-27
The-28
The-29
The-30
The-31
.
The-32
The-33
Yeni Kurgu
The-34
The-35
The-36
The-37
The-38
The-39

The-19

1.5K 128 463
By lilibibli

Keyifli okumalarr ❤️
60 oy 500 yorum....

"Taehyung-ah ben özür dilerim." Seokjin onun gözlerine baktığında yanlış yaptığını anladı, hüzün vardı gözlerinde ve belki biraz korku. Kendi aptallığına kızıp yerinden doğrulmaya çalışırken Taehyung onun kollarına sıkıca sarılıp hafifçe doğruldu ve tüm cesaretini toplayıp alfanın dudaklarına kapandı.

Bilmese de öğrenmek istiyordu artık Jin vardı. 

Bu sıcaklık farklıydı omega garip hissediyordu parmakları alfanın kollarına sıkıca yapışmış düşmekten korkarcasına sıkarken dudaklarını hiç kıpırdatmadı, öpüşmeyi bilmiyordu, sevişmeyi bilmiyordu ama onu istiyordu. 

Vücudunda kızgınlıktan eser kalmamış omegası ise burada değildi sadece Taehyung olarak Seokjin'in dudaklarına kapanmıştı. 

Kesinlikle yanlıştı ama istiyordu dudakları alfanın dudakları altında cayır cayır yanarken gözlerini sımsıkı kapattı. Sarı bukleleri alfanın yanağını okşuyordu, burunları birbirine sürterken nefesleri birbirine karışıyordu.

Alfa titrekçe bir soluk verdiğinde gözünden bir yaş düştü. Omega onun dudakları arasında nefes alırken bedeni titredi bunun hayalini bile kurmamıştı. Onu dokunmadan da sonsuza kadar severdi sadece evinde, yanında, güvende olduğunu bilsin yeterdi ama bu sıcak dudaklar ve onun kokusu.

Kiraz çiçeği.

"Bir dilek hakkım olsa beni sevmeni isterdim." 

Zihninde hep aynı cümle dolanıyordu bunu ona Taehyung demişti, kolları arasında ve dudakları arasında olan güzel omegası söylemişti. Gözüne ki yaşlara hakim olamazken dudaklarını oynatmaya korktu.

Ürkek yüreği korkarsa tiksinirse diye düşündü sadece onun sıcaklığını istedi, öpüşmenin, sevişmenin bir anlamı yoktu onun sıcaklığının yanında. Gözünden akan yaş damlası ikisinin dudakları arasına düşerken Taehyung'un dudakları kenarında tatlı sarı bir kelebek belirdi, diğer yaş Taehyung'un yanağına ulaştığında bu kez orada sarı bir kelebek kanatlanıp uçuverdi.

Alfanın teninden kopan her bir parça Taehyung'un teninde can buldu.

Jin gözlerini yavaşça aralayıp omegaya baktığında onun gözlerini sımsıkı yumuşuna hafifçe tebessüm etti ve dudakları altında ki sıcak dudakların kokusunu tekrar içine çekti.

Sakura çiçeğinin dudaklarına sabah yediği çileğin tadı bulaşmıştı.

Çilek kokuyordu, çilek gibiydi tadı.

Korktuğunu anlamıştı Seokjin, kolunu sıkan parmaklardan yaptığının yanlış mı doğru mu olduğunu anlamaya çalıştığını çok net anlamıştı, korkuyordu ama cennet gibi hissettirdiğinin farkında değildi. Çilek kokusunun ve sıcaklığının farkında değildi. Alfayı avuçları arasına alıp tüm her şeyi yaptıracağının hiç farkında değildi.

Alfa gözlerini sımsıkı yumdu ve son bir kaç saniye daha sıcaklığını almaya çalıştı. Kopacaklardı. 

Kokladı kokladı ve son kez dudakları onun dudakları üzerine sıcacık örtüldü. Bedeni omegadan yavaşa koparken yüzünde kocaman tebessüm vardı. Kalbi duracak gibiydi.

Omega dudağında ki baskının gittiğini hissedince mutsuzca yüzünü buruşturdu, sarı kelebekleri kar taneleri arasında yavaşça uçarken elleri halen alfanın kollarındaydı. 

"Taehyung-ah." Sesinde ki ince tını kalbinden kopuyordu, şimdi burada çekip içine katmak istiyordu, kalbinin içinde kimseye göstermeden sadece kendisine saklamak istiyordu bu güzelliği.

Bu kadar güzel olması haksızlıktı, böyle güzel kokması, böyle içini eritecek gibi bakması haksızlıktı.

Öpüşmeyi bile bilmeyen bu omeganın onu bu kadar etkilemesi haksızlıktı. Kızaran gözlerini gök yüzüne çevirdi ve bir kaç kez derin nefes aldı.

Çok aşıktı.

"Gözlerini aç Taehyung bak kar başladı, ilk kar hep şans getirir." Omega yavaşça gözlerini araladı ve dudakları üzerine yerlermiş ıslaklık üzerinde dilini gezdirdi. Sıcacık bir histi, farklı ve iyi hissettiriyordu sanki yıllardır yalnız başına yürüdüğü bu yolda artık yanında biri varmış gibi bir sıcaklık bırakıyordu teni altında gözleri titrekçe alfayı bulduğunda bir tepki bekledi.

İlk kez öpüşüyordu, ilk kez birini kendi isteğiyle öpüyordu karın yağmasından çok Jin'in bir tepki vermesini istedi. Gözleri titrekçe Jin gibi gökyüzüne baktı ama dayanamayıp tekrar yere çöktü bakışları.

Ne düşünüyordu?

"Yarın tekrar kar topu oynayabiliriz bak kar çok güzel yağıyor." Taehyung dudaklarını birbirine bastırıp gözünün önüne düşen sarı bukleleri ardına saklandı. Yanlış mıydı?

Kızmış mıydı?

Gözleri neden kızarmıştı?

"Hıhım." Başını sallayıp elleriyle yerde ki karın üzerine ufak ufak dairler çizerken Seokjin'in üzerinden kalmasını bekliyordu kaçmak için. Neden hala üzerineydi ki?

Jin onun bu tatlı hallerine gülümserken yavaşça omeganın boynuna doğru sokuldu ve sıcaklığıyla gözlerini kapattı. O nokta, tüm hayatının bağlı olduğu o tatlı kokunun kaynağı olan koku bezinin üzerine sokulup derince kokladı ve sıcak nefesini oraya bıraktı.

Onun kokusunu önce nefesiyle sonra teniyle tanıştırdı ve yavaşça dudaklarını güzel zarif boynuna sürttü.

Taehyung bedenine yayılan sıcaklıkla kendisini geriye çekmeye çalışsa da güzel hissediyordu, onun teninin sıcaklığı arasında, suda dağılan bir mürekkep gibiydi, bulanıyordu ve ona karışıyordu.

Elleri onun göğsüne tutundu.

"Seokjin." Alfa onun muhtaç sesiyle tenine iyi sokuldu ve dudaklarını sıcacık boynuna bastırdı dakikalarca kokladı, bıkmadan usanmadan her bir saniye kokusunu içine çekti. Kelimeleri ona olan sevgisini açıklayamazdı.

Ciğerlerinde yaşam bulan kiraz çiçeklerini ona göstermek istiyordu.

Belki o zaman omega aşkına inanırdı, onun kokusundan içinde bir çiçek bahçesi yeşermişti.

"Seokjin." Taehyung gözlerini kapatıp boynunu yana eğdiğinde bu kez boynuna alfayı iyice kıstırmış ve temaslarının daha derinleşmesine yol açmıştı. Onun derin nefeslerinden kokusunu içine çektiğini anladığında yanakları kızardı.

Yıllardır beğenmediği, kaçtığı kokusu sanki onunla hayat buluyordu, bu kadar güzel miydi kokusu? Bu kadar dokunmaya değer bir teni var mıydı yoksa alfa mı sadece onu bu kadar seviyor, değer veriyor ve okşuyordu.

"O adi herifte sana aşık anlıyor musun oda sadece sikini sana sokmak için yanıp tutuşuyor yatağında seni inletmekten seni becermekten başka düşündüğü bir şey yok." Wonwoo dün ona böyle söylemişti, komikti şimdi onun kolları arasında açan bir çiçek gibi hissederken bunları düşünmek bile komikti.

Jin asla ona zarar vermezdi, kalbine, ruhuna, bedenine çiçek açtıran adam onu asla incitmezdi.

Aşık olsun istiyordu içten içe, bencillikse de umurunda değildi onun tarafından hep böyle güzel hissettirilmek ve sadece onun kolları arasında kalmak istedi omega. Seokjin onun her şeyiydi, belki itiraf etmesi zordu ama onu kıskanıyordu kendinden başka herkesten onun varlığını bile kıskanıyordu.

Çok güzel seviyordu.

Jin onun boynuna bastırarak bir öpücük bıraktı ve koklaya koklaya başını yukarı kaldırdı önce onun güzel yanağını tek eliyle okşarken hemen yanağında duran benine dokundu sonra gözlerini kapatınca kenarlarda oluşan çizgileri tek tek okşadı.

Soğuk elleri onun dudaklarına indiğinde sadece dokundu, minnetle, kendine güvendiği için ve öpücük için minnetle dokundu.

Güzeldi.

"İlk kar bize şans getirsin Taehyung-ah ben bu karda seni diliyorum sen ne diliyorsun?" Omega korkarak açtı gözlerini, kulaklarına, boynuna ve yanaklarına derin bir sıcaklık yayılmıştı. 

"Beni mi?" Seokjin başını salladı, soğuk parmakları onun göğsüne sıkıca tutunmuş parmaklarını avucu içine aldı ve dudaklarına yasladı, öpmedi derince kokusunu içine çekti, teninin her bir parçasını özenle sevdi, her parçası sevilmeye değerdi.

"Güzel eşim sen bu karda ne diliyorsun bana söylemeyecek misin?" Sınırlar yoktu, belki vardı ama Jin aşmaya hazırdı dün geceden sonra tek ek hepsini yıkacak kadar güçlü hissediyordu, evlilerdi ve Taehyung'un ondan bir yıl sonra boşanmaması için her şeyi yapacaktı. Kendini ona sevdirecekti.

Onun sarı gözlerine kendi kara gözlerini usulca değdirdiğinde omega huzursuzca yerinde kıpırdandı öpüşmüşlerdi ve Jin hala bir tepki vermemişti.

"Az önce öpüştük ya." Dudaklarını mutsuzca büzdü ve homurdandı, Jin'in dediği naif kelimeleri bile algılamıyordu ilk kez biriyle öpüşmüştü.

"Evet sen beni öptün." Taehyung saçlarını sallayıp Jin'in eli arasından kendi parmaklarını çekmeye çalıştığında dudakları huysuzca kıpırdandı. Onun ilk öpücüğüydü ama Jin2in ilk öpücüğü değildi bu yüzden heyecanlanmamasını anlıyordu.

Nasıl hissettirdiğini merak ediyordu.

"Hey nereye kaçıyorsun?" Büyük bedeni onun bedeni üzerine iyice kapandığında Jin yine kaşlarını çatıp kurt bakışlarını omegaya yönlendirdi, artık kaçmak yoktu her şeyi açık açık konulana kadar onu kolları arasında tutacaktı.

"Seokjin çekil." Elleri huzursuzca onun bedenini itelediğinde derin soluklar aldı ve duraksadı, Seokjin az önce ilk karda onu mu dilemişti?

"İlk kar bize şans getirsin Taehyung-ah ben bu karda seni diliyorum sen ne diliyorsun?" Dudaklarını büzüp bir kaç saniye düşündü, aklı karışıyordu Seokjin onu mu diliyordu ilk karda onu mu istiyordu.

Sarı gözlerinde şimşekler çaktı ve onun kara gözlerine sığındı usulca. "İlk karda beni mi istiyorsun?" Jin başını salladı ve onun tatlı dolgun yanaklarına sıcacık sulu bir öpücük bıraktı.

"Evet ben seni diliyorum sen ne diliyorsun?" Taehyung bir kaç saniye düşünüp önce yanağında ki ıslaklığa gülümserken, bir kaç saniye sonra birinin dileği olduğu için dudaklarını dişledi. İkisi de aralarında yaşananlara bir ad koymasa da artık ikisi de oldukça açık itiraflarda bulunuyorlardı.

"Öpüştük ya çirkin miydi?" Dudakları üzerinde dilini gezindirip alfanın tadını tekrar hissederken alfa neredeyse kontrolünü kaybedecekti. O güzel dili dudakları üzerinde gezerken bedenine yayılan sıcaklık ile yüzünü ekşitti.

"Önce ilk karda dileğinin ne olduğunu söyle." Omega sıkıntıyla alfaya bakarken yüzünü ekşitti ve bu tatlı hali alfanın içini ısıtıyordu, hayatının sonuna kadar onu kızdırabilir ve o tatlı dudaklarının büzülüşünü izleyebilirdi.

"Her şeye sahibim bir evim var özgürüm, arkadaşlarım ve annem var ilk kardan dileğim bunların hep hayatımda olmasını diliyorum." Aslında daha bir çok dileği vardı ama ağzında atan kalbi hepsini söylemesine izin vermiyordu, alfanın baskın sert kokusu ciğerlerine dolarken rahat düşünemiyordu, istemsizce titriyordu.

Onu öpmüştü.

"Başka bir dileğin yok mu?" Jin tek kaşını kaldırdı ve biraz daha sokuldu omegaya, omega ondan uzak durmak adına başını biraz geri çekerken titreyen gözlerle süzdü alfayı. "Bu kadar başka bir şey yok." Jin derin bir soluk verdi ve omeganın önüne duran bir kaç saç teline üfledi. 

"BU cevaptan hoşlanmadım öpüşmenin nasıl hissettirdiğini söylemeyeceğim." Taehyung kırmızının tonlarına bürünürken kızgınlıkla baktı alfaya neden bu kadar açık sözlüydü ki?

"Ama haksızlık sadece dileğini söyle demiştin bende söyledim yine beni kandırdın." Dudaklarını büzüp kollarını birbirine bağlarken alfanın aksine oldukça ciddi ve mutsuz görünüyordu.

"Mızıkçılık yapıyorsun Taehyung gerçek dileğini söyle." Taehyung kaşlarını çattı ve dudaklarını tekrar büzdü , alfa onunla oyun oynuyordu bunu biliyordu ama sinir olmaktan da geri duramıyordu.

"Söylemeyeceğim sende söyleme." Başını sağa çevirip bahçede ki havuzun üzerine kar yağışını seyretmeye başladı, Jin onun üzerinden kalkana kadar bakmamaya çalışacaktı. 

"Küstün mü?" Taehyung omuzlarını silkip etrafa bakmaya devam ederken Jin'in gözleri onun şirinliğiyle parlıyordu, sarı kelebekleri ortadan kaybolmuştu ama halen ışıltısı ve kokusu buradaydı, omegası dün geceden yorgun olmalıydı bugün daha sessiz ve çekingendi. Konuştuğu kişinin saf Taehyung olduğunu biliyordu.

Soğuk parmakları omeganın zarif çenesini tutup yavaşça kendisine çevirdi, gri gözleri onun esmer teni üzerinde kısa bir tur atarken parmakları ufak ufak tenini okşuyordu. Omega bu dokunuşlarla gözlerini kapayıp açtı, kirpikleri titriyordu böyle zarif dokunuşlara alışık değildi Wonwoo onun çenesini sıkıp morartırken böyle hissettirmiyordu, aşk Wonwoo'nun bahsettiği şey değildi. 

Aşk Seokjin'in avuçlarında gizli olmalıydı.

"Kızınca çok tatlı oluyorsun?" Taehyung utançla başını eğdi ve yüzüne kocaman bir tebessüm yayıldı, kızgınlığı yerine şimdi daha mutlu ve bulutların üstünde hissediyordu. 

Jin onun yanağına tatlı bir öpücük kondurmak için eğildiğinde bahçeden yayılan ses ile ikisi de irkildi.

"Hyung romantik anınızı bölüyorum ama annem çağırıyor." Jimin kısılan gözleri ile ikileye bakarken korkuyla irkildi Taehyung. Sanki gizli bir iş yapıyormuş gibi hissederken Jin'i üzerinden itip hızla ayağa kalktı.

"Biz düştük yanlışlıkla, yani yanlışlıkla üzerime düştü Jimin gerçekten." Jin gözlerini devirip ayağa kalktı ve Jimin'e öldürücü bakışlar attı, omegasına sıcak bir öpücük verme fırsatını elinden aldığı için onu öldürmek istiyordu.

"Burada ne işiniz var Jimin." Jimin montunun cebinden ellerini çıkartıp yağan kara dokundu ve yanakları şişirerek bir kahkaha attı. Abisi zor duruma düşürmek hoşuna gitmişti.

"Yanlışlıkla düştünüz ve beş dakikadır birbirinize mi bakışıyorsunuz?" Jin eline bir kar kütlesi alıp Jimin'e doğru fırlatırken tek dileği çenesini kapatmasıydı.

"Jimin." Jimin katıla katıla gülmeye devam ederken Taehyung kızaran yüzünü gizleyerek eve koştu. Öpüştüklerini görmüş müydü?

Jin de hızlı adımlarla omegayı takip ederken kardeşini kötü bakışlarıyla süzdü ve yanına yaklaştı. "Burada konuştuğun her kelime o aptal sevgilin Jung Jungkook'un çirkin suratına bir yumruk olarak inecek JİMİN." Gözleri zafer kazanmışçasına önüne dönüp içeri girerken arkada kardeşinin bağrışlarını önemsemedi.

Omegasının canı sıkıldıysa herkesin ki sıkılacaktı.

***

Kahvaltı masasında derin bir sessizlik vardı Bayan Kim Taehyung'u hemen yanına oturtmuş ve kahvaltı tabağını ağzına kadar doldurmuş gülen gözlerle onun yemek yiyişini izliyordu. Jin ise sakin kalmaya çalışarak tabağındakilere baktı.

Annesi ve kardeşinin valizleri halen kapının girişinde duruyordu ve bu durum daha çok canını sıktı. "Babam size bir şey yaptı mı?" Jimin çubukları arasında tuttuğu pilavı güçlükle dudakları arasına götürürken annesine üzüntüyle baktı.

"Vurdu mu anne?" Bayan Kim gözleriyle Taehyung'u işaret ederken başını hayır anlamında salladı.

"Sadece tartıştık ve biraz kafamızı dinlemek istedik burada olduğunuzu bilmiyorduk dün yaşananlardan sonra nikah ertelendi sandık." Jimin Taehyung'a baktı ve tebessüm etti.

Onu ilk kez bu kadar mutlu ve sağlıklı görüyordu imaları şakayla karışık olsa da baştan beri biliyordu hyungunun yanında yaraları gün geçtikçe iyileşiyordu.

"Düğününüzden sonra kar tatili yapacağınızı düşünmedik hyung hem bu tatsız konuyu konuşmayalım." Jimin dudaklarını büzüp başını abisinin geniş omuzlarına yaslarken annesine üzgün gözlerle baktı. Bugün babası ona tokat atmış olsa da halen güçlü gözüküyordu her zaman ki gibi içine ağlıyordu.

"O herif benim yüzümden sizle kavga etti gidip onunla konuşacağım." Taehyung onun gitme fikriyle yüzünü buruşturdu. Ondan uzak kalmaktan hoşlanmıyordu.

"Anne sana bir şey yaptı mı?" Bayan Kim ısrarla başını sağa sola salladığında Jin'in derin solukları sofrada bir gerilim yarattı. Babasından da Wonwoo'dan da sıkılmıştı.

"Ben gidiyorum Yoongi'yi yollayacağım sakın bir yere çıkmayın ve Taehyung'u yalnız bırakmayın." Taehyung üzgün gözlerle başını öne eğdi ve alfadan gözlerini kaçırdı burada yaşanan her şey onun suçuydu bu eve gelmemiş olsaydı, Jin onu bulmamış olsaydı onlar mutlu bir aile olarak kalacaktı ama yine her şeyi berbat etmişti.

Jimin abisinin peşinden ayağa kalktı ve pembe saçlarını kulağı ardına alarak kolunu tuttu. "Bugün konuşmak iyi bir fikir değil hyung." 

"Jimin sen karışma burada kal ve Taehyung'a göz kulak ol." Gözleri ufağını süzdüğünde ne kadar mutsuz olduğuna şahit oldu, teselli etmek istedi neler düşündüğünü neler hissettiğini çok iyi anlıyordu, senin yüzünden değil babam hep kötüydü demek istedi ama öfkesine yenik düştü.

Herkes bugün eteğinde ki taşları dökecekti.

***

Kapıyı hızla açıp kapatma gereği bile duymadan içki masasına hızla bir tekme savurdu, yakıp yıkmak istiyordu annesine, Jimin'e, güzel omegasına zarar geldiğinde dünyayı yakmak istiyordu.

"Sen kimsin de anneme vuruyorsun lan?" Bay Kim istifini bozmadan kitabını okumaya devam ederken gözlüğünü indirip yandan bir bakış savurdu alfa oğluna. Öfkesi ona benziyordu ve tanıdığı şeyle baş etmek onun için kolaydı.

"Hoş geldin oğlum." Jin ayakları altında ki cam kırıklarını hırsla itiştirip bu sefer masasının üzerinde duran dosyaları eliyle yere savurdu. 

"Bıktım senin benim hayatımı burnunu sokmadan siktir git anlıyor musun, siktir git?" Bay Kim kahvesinden umursamazca bir yudum aldı ve kitabının sayfasını çevirdi.

"Sen benim oğlumsun tabi ki hayatına burnumu sokacağım bir çocuğun olmadığı için bunu anlayamazsın?" Zayıflıklar Bay Kim oğlunun en zayıf noktasını biliyordu yıllar önce onun aldatılmaktan çok bir baba olamayışı yüzünden tüm  hayata küstüğünü biliyordu.

Onun içinde saklı olan alfa duygularının baba olmaktan geçtiğini biliyordu.

"Ah senin gibi bir baba olmaktansa baba olmamayı tercih ederim." 

"Ne oldu omegan dün gece seni mutlu edemedi mi hâlbuki i ilk gecenizdi tüm sinirini alması gerekirdi ah çok yazık kullanılmış mal böyle olur işte." Jin gözleri küllenirken babasının hemen yanı başında duran, üzerinde dumanı tüten kahve bardağı olan sehpaya tekme attı.

"O zehirli dilini ona uzatırsan seni öldürürüm." Bay Kim kıkırdayıp ellerini havaya kaldırdı ve kendi kendine bir kaç dakika güldü.

"Ah Seokjin şirketimi elimden almamalıydın beni çok kızdırdın ve Wonwoo benim ortağım ondan uzun zamandır haber alamıyorum sen bunları bana geri verirsen bende o çirkin omegaya laf atmam." Jin ellerini yüzüne kapayıp tanrıdan sabır dilendi. Midesi bulanıyordu sanki konu onun mutluluğu olunca babası her geçen gün daha zalim bir adama dönüşüyordu.

"O şirketi unut elindekini de almamı istemiyorsan çeneni kapalı tut bundan sonra ne annem ne d Jimin bu eve gelmeyecek." Bay Kim yüzünü ekşitti ve bastonuna tutunarak ayağa kalktı.

"Bunu ben karar veririm bu bir ve ikincisi yarın o aptal omega bozuntusundan boşanmak için dava açacaksın." Jin sabrının sonundaydı, babasının boğazına takılı olan kravatı tutup onu boğmamak için kendisini zor tutuyordu.

Omegası hakkında böyle konuşamazdı ve hiçbir güç onu boşanmaya ikna edemezdi.

"Yapma ya bunları yapmazsam ne yapasın söylesene?" Bay Kim ihtişamlı koltuğuna oturup arkasına yaslanırken dudakları arasından onaylamaz bir ifade çıktı.

"Beni tanımıyorsun değil mi Seokjin ben Kwan Kim her zaman ikinci bir planım vardır yada kullanacağım geleceğe sakladığı küçük kozlarım." Jin tükürürcesine konuştu.

"Seni de oyunlarını da sikeyim anlıyor musun baba beni, bizi rahat bırak ve kendi pisliğinde geber." Bay Kim ellerini ovuşturup yavaşça çekmecesine eğildi ufak bir kilit sesinden sonra büyük bir gıcırtıyla ahşap çekmeceyi kendine çekti. İçinden iki tane siyah dosya çıkarttı ve oğlunun önüne fırlattı.

"Al bak hayatını ellerim arasında tuttuğumu gör." Gözleri asice oğlunu süzerken yüzüne şimdiden bir zafer edası yerleşmişti.  "Bu sikim şeyler umurumda bile değil annem ve Jimin'i rahat bırak ve sakın Taehyung'a zarar vermeyi aklından bile geçirme." 

"Bence bunları görmek isteyeceksin Jin birini yıllar önce gördün zaten ama diğeri gerçekten senin için sarsıcı olacak." Jin onun blöfüne cevap verip vermemek arasında kalırken titreyerek elleri dosyalara gitti önce üzerinde kırmızı bir etiket olan dosyayı aldı ve tanıdık gelen anılarla yüzünü buruşturdu.

"Bu çocuk senden değil Jin seni defalarca kez aldattım, sen benim için para uğruna oynadığım bir oyuncaktın" Nayeon'un acı verici sözleri ve DNA testi kapağı açtığında gördükleri onu şaşırtmadı yıllar önce Yuna'yla ilk tanıştığında gizlice yaptırdığı DNA testiydi.

Verilen örnekler doğrultusunda Kim Seokjin'in Y... I... ile DNA örneği benzer çıkmamıştır.

Bu yazının hayatını nasıl kararttığını halen 

"Bunun sende ne işi var?"

"Benim her şeyden haberim olur oğlum ben senin gölgen gibiyim." Jin dosyayı yere fırlatıp benzer diğer dosyayı parmakları arasına aldığında yine aynı tarih ve saate açılmış bir dosya olduğunu gördü. Sarı etiket bu sefer hiç açılmamış ve halen kapalıydı.

"Bu ne şimdi küçük oyunlarından biri mi?"

"Oyun yok Jin o dosyada olan her şey gerçek." Jin kırmızı etiketi aralayıp dosyayı yırtarcasına araladı ve baştan okumaya başladı. Her kelimeyi hatırlıyordu üzerine basa basa her kelimeyi beş yıl önce okumuştu geceler boyu ağlayarak bu dosyayı kaç kez okumuştu saymamıştı bile. 

Verilen örnekler doğrultusunda Kim Seokjin'in Y.. I.. ile olan DNA örnekleri %99,9 aynı çıkmıştır. Babalık testi sonucu pozitif.

Jin'in gözleri tekrar tarihe baktı yazıları defalarca okudu, dosyanın diğer dosyalarını çevirdi ve tekrar tekrar baktı.

Pozitif 

pozitif

"Nayeon senin çocuğunun annesi ve Yuna senin kızın yıllar önce bu aşkın size zarar vereceğini düşünmüştüm o kadın sana sülük gibi yapışıp kalacak sandım ama benden para bile almadı sadece seni rahat bırakmamı, senin mutlu olmanı istedi. Ne kadar dokunaklı değil mi?" 

Jin kızaran gözleri ile babasına baktı ve dudaklarını dişledi.

"Yalan söylüyorsun, yalanlarından biri." Babası umursamazca kollarını salladı ve başını arkaya yasladı.

"Tekrar test yaptır, Nayeon'a sor sence de Yuna o küçük velet sana çok benzemiyor mu?"

"Bana çok benziyor değil mi Taehyung ama o benim bebeğim değil." Onun bebeği miydi?

Onun bir kızı mı vardı.

"Sen yıllar önce baba oldun Seokjin şimdi git Nayeon ve Yuna'yı geri al o aptal omegayı boşa. Bana inanmıyorsan istediğin kadar da test yaptır." 

Nayeon ve onun bir kızı mı vardı.

 ...

🍓

Bölüm yorumlarınız neler?

Yorum sınırı dolarsa bölüm atabilirim

Diğer bölüm spoi olarak Jin Taehyung'a sürpriz bir hediye verecek?

Bay Kim doğruyu mu söylüyor?

Sizi seviyorum!! ❤️





Continue Reading

You'll Also Like

146K 15.3K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
26.9M 1.1M 42
she dreads to get to school because of one name. ; high school au, tsundere!taehyung lmao » under edit » #4 in fanfiction on 171222
12.1M 588K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
23.4K 2.3K 12
Daha altı yaşındayken babasının vefatıyla annesi ile yapayalnız kalan Jimin'in hayatı yaşanamayacak hale gelir. Oğluyla daha iyi bir hayat yaşamak is...