LAL

susundelikonusuyor द्वारा

4.7M 260K 131K

Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izle... अधिक

1. Bölüm : Benim adım Lâl'di
2. Bölüm: Bir Montluk Sevgi
3. Bölüm: -Muş'lu Deneyimler
4.Bölüm: Rengarenk Çiçekler
Karakter Tanıtımı
5. Bölüm : Dili Olmak
6.Bölüm: Toprakta Filizlenen Sevgi Tohumları
7.Bölüm: Kaybolan Bedenler ve Ödenilen Bedeller
8.Bölüm: Hazer değil Latif!
9.Bölüm: Yıllar Sonraki Mutluluk
10.Bölüm: Ne Bu Dünyada Ne de Başka Bir Evrende
11.Bölüm: Atlı Karıncada Okunan Masallar ve Yaraları Onarılan Küçük Kız
12.Bölüm: Bağıran Gözleri Duymak
13.Bölüm: Kırgınlığın Ardından Gelen Huzur
14.Bölüm : Gülüşü için Dünya'yı Yakıp Söndürmek
15.Bölüm: Fotoğraf Kabinindeki Mutluluk Filmi
16.Bölüm: Deniz Kızının Köpük Olması
17.Bölüm : Biz Güzeldik
18. Bölüm : Geçmişteki Acıların Portresi
19.Bölüm:Sen Bir Mucizesin
20.Bölüm: Leyla Kadın
21. Bölüm: İncelikler Yüzünden
22.Bölüm: Üç Silahşörler ve Şövalyeleri
23.Bölüm: Kara Kalemli Adam
24.Bölüm: Zeze ve Üçüzler
25.Bölüm: Hazer ama Hazar Olan
26.Bölüm: Lâl'in Yorgun Kalbi
27.Bölüm: Historia De Un Amor
29.Bölüm: En Güzel Hediye Çiçektir Çünkü
30.Bölüm: Af Dilemeye Yüzüm Yok Çiçek
31.Bölüm: Lotus Çiçeği
32.Bölüm: Rapunzel'in Saçındaki Çiçekler
33.Bölüm: Dost
34.Bölüm: Hazer'in İçindeki Çocuk
35.Bölüm: Kalbim Senin Ellerin, Kalbin Benim Gözlerim
36.Bölüm : Ediz'in Kızı
AÇIKLAMA
37. Bölüm: Varolmayan Ülke'nin Sakinleri
38.Bölüm: Sevda Çiçeği
39.Bölüm: Korkunun Filizleri
40. Bölüm: Üçüzlerin Manastırı
41.Bölüm : Bu Son Olsun
42.Bölüm : Bir Kar Tanesi Olup Eridim Ağzında
43.Bölüm: Yalnızlığa Terk Edilen Oda
44.Bölüm: Sessizliğin Öfkesi ve Çiçek'in Ruhunun Karanlığa Teslimi
45.Bölüm(1.KİTAP FİNALİ): Narin Çiçeğin Vedası
46.Bölüm :Lâl Çiçekler
47. Bölüm: Havuzdaki Kanın İntikamı
48. Bölüm: Yıldızlar Gökte Yükseldiğinde
49.Bölüm: Ediz'in Cehennemi
50.Bölüm: Güneşin Aydan Geceyi Çaldığı Vakit
51.Bölüm: Demirlerin Zaferinin Başlangıcı
52.Bölüm: Kartal'ın Toprak Nefreti
53. Bölüm : Birleşen Alınlardan Doğan Kuvvet
54. Bölüm: Biz Demir'dik.
55. Bölüm: Balık Adam'ın Hasreti ve Deniz Kızı'nın Korkusu
56. Bölüm: Kara Kalemli Adam'ın 7 Saatlik Acısı
57. Bölüm : Mutlu! Çok Mutlu
58. Bölüm : İçimde Kaybolan Papatyalardı Gözlerin
59. Bölüm: Asterix ve Oburix
60. Bölüm: Menekşedeki Huzur Kokusu
61. Bölüm: Bir Sabah Kahvaltısının Mutluluğu
62. Bölüm : Üstü Kapatılmış Yaraların Nasırı
63.Bölüm: Aranan Kalbin Listesi
1 Milyon, 1 Milyon , 1 Milyon!
64. Bölüm: Kötü Kedi Şerafettin
65.Bölüm: Kutsal Günün Kutlaması
66. Bölüm: Annelerinin Şefkati Altındaki Küçük Kız
UMAY&RASİM ÖZEL BÖLÜM I
67.Bölüm: Işığın Altında Karanlıkta Sıkışmak
68. Bölüm: Gerçeklerin Yakıcılığı
69. Bölüm: Zamanın Öldüren Akışı
70. Bölüm: Yangını Körükleyen Çiçekler
71. Bölüm:Ediz'in En Değerlisi
72. Bölüm: Uyuşan Kalpler ve Zehirli Eller
73. Bölüm: O Hatırlamazdı , Ben Unutmazdım
74. Bölüm: Etten Duvarların Kalpsiz Tuğlaları
75. Bölüm: Sen Aydınlığa Ben Sana Hasret
BAYRAM ÖZEL BÖLÜM
76. Bölüm: Bu Gece Yalınız
77. Bölüm: Demirler Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezi
78. Bölüm: Buz Sarkıtlarında Açan Lotus Çiçeği
79. Bölüm: Küçük Bir Tohum
80. Bölüm(Final Part 1): Minik Eleman
80. Bölüm(Final Part 2): Benim Adım Hep Çiçek'ti
TOMRİS
ŞİMAL YILDIZI
ÖZEL BÖLÜM I
ÖZEL BÖLÜM II
2 Milyon, 2 Milyon, 2 Milyon!
ÖZEL BÖLÜM III
ÖZEL BÖLÜM IV
3 Milyon, 3 Milyon,3 Milyon!

28.Bölüm: Bizi Bizden Başkası Anlamasın

64.8K 3.3K 1.5K
susundelikonusuyor द्वारा

Ben geldimm❤️

Nasılsınız Çiçeklerim, nasıl gidiyor ?

Kitabı gerçekten seviyor musunuz ? Değişmesini istediğiniz şeyler var mı ?

Bölüm şarkısı : Mark Ronson- Nothing Breaks Like a Heart ft. Miley Cyrus (tavsiye için @remsalam5 e teşekkürler)

Diğer bölüm şarkımız :Indıla- Ainsi bas la vida (sözleri Kartal'ı anlatıyor gibi geldi bana sizce ?)

Ve üçüncü bölüm şarkımız : Candan Erçetin-Ben Kimim (@batakliktabirgül e teşekkürler ❤️)

Bölüme bir çiçek bırakın...Çiçek gibi bir bölüm var 🌸 Ve oldukça uzun🌸

Çiçek'imiz 🌸:



İyi okumalarr 🌸🍌

...
HAZAR DEMİR

Demirlerin yalnız çocuğu.

Hazar Demir.

Üçüzleri olup yalnız olan çocuk. Üçüzlerinden birisi 5 yaşındayken kaçırılmış diğeri ise hayatı boyunca ondan nefret etmişti.

Şimdi işler değişmişti.

Kayıp üçüz geri dönmüş , hayatını cehenneme çeviren diğer üçüz ise karıştırılmıştı.

Lâl Demir.

Onun için her şeyi yapardım tıpkı şu an yaptığım gibi.

"E abi şirkette işler nasıl gidiyor ?" Asil abim ve Ediz abim bana şaşkınlıkla baktı.

"Niye oğlum ne oldu iki saattir durup durup soru soruyorsun ?"

Kız kardeşin , senin zerre hoşlanmadığın bir  adamla dans ediyor Ediz Demir.

Bir an söylediğimi düşündüm de... içim ürperdi.

"Hiç abi merak ettim seninle sohbet etmek istemiştim" dedim üzgünmüş gibi.

Of Lâl ! Of !

"İyi aslanım aynı" dedi tek kaşını kaldırarak. "O zaman iyi abim" dedim 32 diş gülümserken.

Göz ucuyla Hazer'e  baktığımda Ali abimi içeriye girmekten vazgeçirmeye çalışıyordu.

Ediz abim " Lâl'i içeride yalnız mı bıraktınız ?" dedi keskin bir ses tonuyla.

"Yoo, Yusuf abim var , Safir abim var" o sırada "Ben buradayım aslanım" diyen Safir abimle üç buçuk attım.

Ulan , ulan...

"Yusuf , Doruk ile beraberdir...Lâl , Kartal'la tek mi kaldı ?"

Dans ediyorlar...

"Yoo abi kız oturuyor annemle babam da yanında" dedim yalan söylediğimin anlaşılmamasını umarak.

Telefonuma gelen mesaj sesi ile cebimden çıkardım.

Doruk Uygar:2 dk daha oyala daha dans bitmedi Yusuf'u zar zor zaptettim.

Hay sikeyim.

"Safir gel içeri girelim" Ediz abim ,Safir abimi de alarak içeri girmeye çalıştı ancak tam o an kendimi pat diye yere attı.

"İyi değilim ben! Abi!"

Salak...daha fazla belli edemezdin.

"İlk ve son uyarım önümden çekilin yoksa ikiniz de gerçekten iyi olmayacaksınız" deyip ikimizi de ittirerek salona giren Ediz abime , arkasındaki Ali ve Safir abime baktım.

"Dur dur abi gitme ben size okulla alakalı bir şey soracaktım!"

"Hazer!" Ali abimin yüksek desibelli sesi ile irkildim.

"Abi bir dur ya ne yapacaksınız içeri girip!" dedim Hazer ise destek amaçlı "İkizim haklı!" dedi.

İkizim lafını duyunca Hazer'e  bakıp kocaman gülümsemiştim.

Ancak Ediz abim ikimizi bir kenara iterek ortamızdan geçti.

"Başaramadık abi" dedim ağzımın içinde küfür mırıldanarak küfür ederek.

Hemen arkalarından girdiğimizde abilerimizin ve babamızın şahit olduğu görüntüye baktık.

Lâl sola doğru ve Kartal da Lâl'in üzerine doğru eğilmişti.

Kıskançlık bedenimi öyle bir kapladı ki... bir an sadece bir an Kartal'ı öldüreceğimi zannettim.

"Sakin Ediz...sakin ol" diyerek yumruklarını sıkan abime çevirdim bakışlarımı.

Abim bize bakınca direk kaşlarını çattı "Siz bu yüzden mi bizi oyalamaya çalıştınız ? Bunun için mi?" dedi olağanüstü sakin bir şekilde.

Şu an sırf Lâl'i toplum önünde küçük düşürmemek için olay çıkarmadığını biliyordum. Yoksa durmazdı.

Gerçi Ediz abimi tanıyamıyordum artık. Eskisi kadar öfkeli değildi, tamam yine öfkeliydi ama artık daha az öfke nöbetlerine giriyordu.

Lâl, ona çok iyi gelmişti ? Peki ya Ediz abim Lâl'e iyi gelmiş miydi?

Lâl'in ailede en düşkün olduğu abisi  sanılanın aksine Ediz abim değildi.

Ediz abim Lâl'in babamdan daha çok babasıydı.

Babam yaşlanmıştı artık eskisi gibi peşimizde koşturamıyordu. Onun yerine abilerimiz bizimle daha çok ilgileniyordu.

En düşkün olduğu abisi ise şüphesiz Safir abimdi.

Evde öylesine otururken bir anne gibi kıyamayan gözlerle Safir abimi izlediğini görüyordum bazen.

Hepimizi çok seviyordu bunu gözlerinden okuyabiliyordum. Hepimizi farklı bir sıfatla seviyordu.

Bazılarımıza anne , bazılarımıza kardeş , bazılarımıza masal kahramanı, bazılarının kızı...

Hepimiz için canını verirdi bunu da biliyordum ama yaptıklarımı düşününce alınmak bana hakaret gibi geliyordu.

Lâl'e alınmaya hakkım , hakkımız yoktu.

"Evet , 2 dakikalığına bile mutlu olacaksa yine yaparım" dedi Hazer , Ediz abime karşı.

Ali abim yanımıza gelip "Ulan ben daha bugün bu çocuğa uzak duracaksın demedim mi ?" dedi dişlerini sıkarak.

"Bugün mü ?" Hazer kaşlarını çatarak bana baktığında ben de tek kaşımı kaldırdım.

O yüzden mi bugün bu kadar sinirliydi ?

Ediz abim , "O bugün Lâl'in yanına mı yaklaştı?" dedi dişlerini sıkarak.

Ali abim derin bir nefes verdikten sonra annemlerin yanına ilerleyen Lâl'e göz ucuyla baktı.

"Hayır , sadece görünce uyarmak istedim" dedi.

Ediz abim ise gözlerini yumup Lâl'in yanına gitti ve belinden kendine doğru çekerek arkasına aldı.

"Anne biz Lâl ile eve gidiyoruz siz de gelirsiniz?" dedikten sonra ikizimin kolundan tutarak hızla salondan çıkmıştı.

Annem yanımıza gelip "Hadi oğlum biz de yavaştan çıkalım" dedi elindeki çantayı bana uzatarak.

Anneme yardımcı olarak eşyalarını aldığımda Yusuf abimin sinirli gözlerle Doruk'a bakıp "Bu yaptığına inanamıyorum Doruk" diyerek yanımızdan şiddetli bir rüzgar ile geçtiğine şahit oldum.

Ali abim de küfür ede ede telefonunu cebine atıp yanımıza geldi. "Siz...Lâl'i size emanet edip gittik biz , nasıl böyle bir şey yaparsınız?"

Oflayarak "Abi ne oldu alt tarafı dans ettiler bunu devlet meselesi haline getirmeye gerek yok" dedim.

"Kapa çeneni Hazar" dedikten sonra yanımızdan hızla ayrılmıştı.

Sarp abim de yanımızdan geçince babamın da olduğu arabaya bindik.

Babam bir şey düşmüyormuş gibi dalgındı.
Babam o kaseti izlediği günden beri dalgındı.
Babam dağılmıştı.

Eve geldiğimizde ne Lâl'den ne de Ediz abimden haber vardı.

Lâl'i kontrol etmek için kapısına ilerleyeceğim sırada
birdenbire Ediz abim Lâl'in odasından hızla çıktı , bir sgözlerini yumdu ardından telefonda konuştuğu kişiye bağırdı : "Bekle sen bekle!Geliyorum ben!"

Kapıdan çıktığında daha eve girememiş Ali ve Sarp abim de arkasından gitti.

Lâl'in odasına girdiğimde yatağının üzerinde oturduğunu ve Harley'i sevdiğini gördüm.

Onlara gülümsediğim sırada Hazer yanıma gelip "Ben sizi yalnız bırakayım" demişti.

Hazer'den beklenmeyen hareketler !

Hazer arkasından giderken ikizimin yanına adımladım. Birazcık moralsizdi.

"Hazar'ın canı nasılmış bakalım?" dedim yanına otururken.

"İyiyim"

Ve Lâl'in ezbere bildiği o yalan. İyiyim.

"Bugün arkamı topladığınız için teşekkür ederim" dedi üzgün gözlerle.

"Ne demek güzelim senin için her şeyi yaparız" dedim omzuna kolumu atarken.

Onun üzgün olmasına dayanmıyordum.

"Her şeyi mi ?" dedi çocuksu bir yüz ifadesiyle.
Gözlerimi yumup alnından öptüm. "Her şeyi"

"Yoruldun mu bugün?" dedim ona sarılırken.
Başını salladı. "Tabi yorulmuşsundur o Kartal mıdır , Şahin midir onunla dans ederken" dedim ona sahte bir kızgınlıkla.

Ama o bu sefer gülmedi. "Her yaptığımın bir cezası olacak değil mi ?" dedi sadece.

Gözlerimi büyütüp başımı iki yana salladım. "Hayır güzelim o nasıl söz ? Saçmalama" dedim küçük yüzünü avuçlarım içerisine alırken.

O da bana sadece burukça gülümsedi. Gözlerini ovuşturduğunda eline siyah bir boya gelmesiyle duraksadı.

"Rimel vardı gözünde" dedim gülerek.

Ardından "Sen yat ben makyajını silerim senin" dedim şefkatle.

Sanki ikizim değildi de kız kardeşimdi , sanki ikizim değildi de ablamdı.

O da kendini direkt yatağa attığında odasının içindeki banyoya giderek makyaj temizleme suyu ve bir miktar pamuk alarak yanına ilerledim.

O öylece yatıp sırıtırken ben de nazikçe yüzündeki makyajı sildim.

Daha sonra alnından öpüp "İyi geceler ikiz" diyerek odadan çıktım.

Odama giderken artık Lâl ile aramdaki buzların eridiğinin farkındaydım.

Güzel olacaktık.
...

LÂL DEMİR

Tık tık tık.

Yerimden sıçrayarak uyandım.

O gelmişti.

Yeşil gözlü Kötü Kral beni alacaktı.

Sesin geldiği tarafa doğru baktığımda dövmeli bir elin cama tıklattığını görmüştüm.

Kara Kalemli Adam

Tırmanmış mıydı?

Hemen yatağımdan kalkarak camı açtım. Soğuk hava beni ürpertmişti.

Kartal tek bir hamle ile odamın içine girdiğinde birdenbire beni kendine çekti ve kemiklerimi kırmak istiyor gibi sıkı sıkı sarıldı.

O kadar güzel kokuyordu ki...

Vanilya... onun kokusu buydu.

"Sana...sana kızmadılar değil mi ?" dedi yutkunarak.

Başımı iki yana salladım. Tek bir kelime dahi etmemişlerdi bana. Kartal'ın yüzünü görmek istiyordum.

Hala sarılıyorduk. "Saat on ikiyi geçti...sen neden hala bu kıyafetlerlesin" dedi gülerek.

Odaya sadece beyaz ay ışığı vuruyordu Kartal pencerenin önündeki çıkıntıya yaslanmıştı ve elleri hala belimi sıkı sıkı tutuyordu.

Yüzüm göğsündeydi.

Omuz silktim. "Üşendin mi yoksa?" dedi karizmatik sesiyle.

En sonunda başımı kaldırdığımda beyaz yüzündeki morlukları gördüm.

Bir elimi ağzıma kapattığımda gözlerimi kocaman açtım. Diğer elimi omzundan çekerek yüzüne götürdüm ve yaralarına nazikçe dokundum.

Bunu abimler mi yapmıştı ?

Sırf onunla dans ettiğim için onu dövmüşlerdi.

Bir daha Kartal'a yaklaşmamalıydım.

Bu son olacaktı.

Her yaptığım şeyin bir cezası olmasından nefret ediyordum.

Suratı çok kötü dağılmıştı, içim acıdı.

Hafif gelen inleme sesiyle hemen elimi çektim. Ona soru soracaktım ama işaret dili bilip bilmediğini bilmiyordum ki...

Bir elini belimden çekerek cebinden bir katlanmış bir kağıt çıkardı ve elime tutuşturdu ardından eli belime tekrar ulaştı.

"Bu bizim dilimiz, dün gece normal işaret dilini biraz değiştirdim. Bizi bizden başka kimse anlamasın Lâl..." dedi fısıltıyla.

Biz?

Tek kaşımı kaldırdığımda ne demek istediğimi anladı. "Sen...sen de hissetmiyor musun? Benim içim sana çekiliyor Lâl" dedi beni kendine daha çok yaklaştırırken.

Bu yanlıştı. Yeni tanıdığım bir adamla bu şekilde olmam yanlıştı.

"Yanlış değil...yemin ederim değil ben...ben..." dedi ardından sustu.

Elimi tekrar yüzüne götürdüm yaralarına dokunduğumda yüzünü avucuma yasladı. "Bir dansın bedeli bu Çiçek Kız , yine olsa yine yaparım o yüzden sen yapraklarını kapatma tamam mı ?" dedi şefkatle.

Başımı iki yana sallayarak elimdeki kağıdı açıp aradığım yeri buldum ardından dirseklerimi iki yandan göğsüne sabitleyip kağıdı da göğsünün ortasına koydum.

"Benim yüzümden canın yandı" dedim bana uzattığı kağıttaki -sadece ikimizin bildiği- işaret dilindeki direktiflere bakarak.

Kara Kalemli Adam , simsiyah gecede ay gibi parlayan yüzü ve gözleriyle bana baktı.

"Senin yüzünden canım yanmaz Rapunzel bunu düşünme" dedi şefkatle.

Rapunzel...

Ediz abimin bana karşı kullandığı mahlas, kalbimi şiddetle çarptıran Kara Kalemli Adam'ın dudaklarından çıkmıştı.

Ediz Demir benim abimdi , babamdı...

Peki ya Kartal Uygar benim için kimdi , Kara Kalemli Adam olmaktan başka?

"Gitmelisin" dedim.

"Beni istemiyor musun ?" dedi gözlerini gözlerimden bir saniye ayırmazken. 

"Gitmelisin" dedikten sonra arkamı döndüm ve yatağa ilerledim.

"Ben , belki bana pansuman yaparsın diye düşünmüştüm" dedi çocuk gibi.

"Bu yaptığın kabalık" dedi bu sefer de  yanıma adımlarken.

Kabalık yapmıştım.

Kenardaki kağıda birkaç saniye baktıktan sonra "Özür dilerim kabalık yaptığım için amacım bu değildi" dedim kıpkırmızı olmuş yanaklarımla.

"Sorun değil Çiçek Kızım" dedi önüme gelen saçları geri atarken.

Elimle bir dakika işareti yapıp odamdaki banyodan acil yardım çantasını aldım ve odama ilerledim.

Yatağımın kenarındaki ışığı açarak Kartal'a biraz daha yaklaştım.

"Şaka yapmıştım , gerçekten gerek yok" diyerek benden uzaklaşmaya çalıştı ama kolundan tutarak kendime çektim.

Çok yakındık...fazlasıyla.

Boğazımı temizleyerek geriye çekildiğimde pamuğa biraz batikon döktüm ve patlamış kaşına hafifçe değdirdim. Ağzından bir inleme çıktığında hemen yaraya üflemeye başladım.

"Dur, tamam acmıyor" dedi gülerek.

Yüzüne yaptığım pansuman bitince eşyaları kaldırıp oturduğu yerde yanına yattım.

"Teşekkür ederim" fısıltısı ile ona döndüm. Çok yakışıklıydı.

Omuzlarımı indirip kaldırarak 'önemli değil' dedim.

"Buraya neden geldiğimi bile bilmiyorum biliyor musun ?" dedi ellerine bakarak.

Dudaklarımı bilmiyorum anlamında büzdüm. "İçimdeki bir şey sana gelmem için adeta bana yalvardı , abin... o kadar sinirliydi ki o sinirle sana bir şey yapacak zannettim" dedi ellerini saçlarından geçirerek.

Çatık kaşlarla Kartal'a baktım  ve "Abim bana hiçbir şey yapmaz , bir daha bana böyle bir şey söyleme" dedim.

"Tamam...tamam çatma kaşlarını" dedi elimi tutarak.

Elimi ellerinden çektim ve mantığımı yokladım. Yeni tanışmıştık her ne kadar ondan etkilensem de birdenbire bu kadar samimi ve yakın olamazdım , olamazdık.

Ve abilerimin hiçbiri Kartal'dan haz etmezken onunla bu kadar yakınlaşamazdım.

Bir bildikleri olmalıydı.

"Artık gitmelisin , burada olmamalısın" dedim gözlerine bakmadan.

"Lâl..." dese de sözünü kestim. "Aramıza biraz mesafe koysak iyi olur , daha yeni tanıştık bu kadar yakın olmamız doğru değil , lütfen odamdan çıkar mısın?" dedim bir çırpıda.

Belki de bana alınmıştı ama ben doğru olanı yapmaya çalışıyordum.

Yüzünde bir hayal kırıklığı belirdi burukça gülümsedikten sonra benden aniden uzaklaştı cama doğru yürürken bana dönüp bizim işaret dilimizle "Ruhuna iyi bak Çiçek Kız" dedi ve camdan çıktı.

Ruhuma iyi bakacaktım.

Ardından camı kapatırken düşündüm. Yanlış mı yapmıştım ?

Onu üzmüş müydüm?
Kartal Uygar benim için cevabı olmayan bir adamdı.

Daha fazla düşünmek istemediğim için odamdan çıktım ve Ali abimin odasına adımladım.

Ediz abimin yanına bir süre gitmeyi düşünmüyordum ki Ali abimle hastaneden sonra konuşamamıştık.

Kapısını çaldığımda içeriden bir gel sesi duydum.

Odasındaki tekli koltukta oturuyor elindeki kağıda bakıyordu.

Kızarık gözlerle.

"Lâl, uyumadın mı sen küçük fare ?" dedi kırmızı gözlerini silmeye çalışırken.

Ağlamasın ama. Kıyamam ki ben.

Yanına hızla adımladım ve elindeki kağıdı çekip kenara koydum. "Abicim neden uyumadın sen?" dedi burnunu çekerken.

"Uyudum uyandım" dedim ben de.

Bana gülümsedikten sonra yanaklarını avucumun içine aldım ve dudaklarımı oynatarak "Seni çok seviyorum" dedim.

"Ben de seni çok seviyorum küçük fare, sen sakın ölme tamam mı ? Ben ölürüm senin yerine" dedi beni kucağına çekip sımsıkı sarılırken.

Ben de hemen kollarımı boynuna dolayarak başımı boynuna gömdüm.

"Ölme" dedi bana sarılırken oturduğu koltukta ileri geri sallanırken. "Sakın"

Sürekli ölümden bahsediyordu. İçim kararmıştı.

Başımı boynundan çıkarıp "Buradayım, yanındayım , ölmüyorum sakin ol Muz Kral" dedim gülerek.

"Seni cimcime" diyerek beni gıdıklamaya başlayınca gülmekten gözümden yaş gelmişti. Ellerini itmeye çalışıyordum ama bana izin vermiyor daha fazla gıdıklıyordu. En sonunda nefes nefese kalbimi tuttuğumda Ali abimin suratı ciddileşti.

"Kalbin mi ağrıyor ? Özür dilerim , söyle ne olduğunu" dedi endişeyle. Başımı iki yana sallayıp "Sadece çok hızlı atıyor" dedim.

"Hızlı atıyor...tamam...tamam abin şimdi halledecek" dedi hızla.

Ardından kucağında benimle beraber ayağa kalkıp beni yatağa yatırdı. Dolabından bana bir uzun kollu tişört ve eşofman çıkararak "Sen bunları giyin ben geliyorum" diyerek odasındaki gardrobun yanındaki büyük dolabın kapağını açtı.

Ben de siyah uzun kollu tişörtü be siyah eşofmanı giyerek onu bekledim.

Elinde bir stetoskopla yanıma gelince stetoskopu kulağına takıp daire olan kısmını kalbime getirdi ve dinlemeye başladı.

"Fazla hızlı atıyor ha?" dedi gerginliğini belli etmemeye çalışarak.

Daha sonra nereden çıkardığını bilmediğim iğneyi bana yaklaştırdı.

İğneyi görünce gerildiğimi fark eden Ali abim alnımdan öpüp "Bu sana iyi gelecek güzelim merak etme" dedi ardından köşedeki saate baktı.

04:57

"Korkma" dedikten sonra iğneyi damarıma soktu.

İnlediğim zaman bana özür diler gözlerle baktı ve tekrar alnımdan öptü.

Gözlerim kapanırken "Geçecek küçük farem" deyişini duymuştum.

...
EDİZ DEMİR

Aklım canımdaydı , aklım kalbimdeydi , aklım kızımdaydı.

Aklım kızımın kırılmasını istemediğim kalbindeydi.

Dün onu odaya bıraktığımda bana açıklama yapmasına izin vermeden odadan çıkmıştım.

O kadar sinirliydim ki ağzımdan çıkacak tek laf onu kırabilir , onun ellerinden çıkan tek laf beni sakinleştirebilirdi.

Sakinleşmek istememiştim.

Kartal'ın özel hayatı ile ilgili hiçbir zaman fikir sahibi olmamıştım. Bildiğim tek şey ; tek gecelik ilişkilerden haz etmemesiydi.
Bir kez Yusuf'la konuşurken 'Bağlılık ve sonsuz aşk, bu ikisine sahip olan birisi dünyanın en şanslı insanıdır' dediğini duymuştum.

Ama bu bağlılık, benim kızıma olmamalıydı şu an benim gözümde herkes onun kalbini kırabilirdi.

Ona biri laf edecek de üzülecek diye ödüm kopuyordu benim.

Kartal benim için arada gördüğümde sohbet ettiğim ,başarılarını takdir ettiğim , kardeşimin sevgilisinin abisiydi.

Yusuf ve Doruk bize ilişkilerini açıkladığında ikimiz bir olup karşı çıkmış ardından da ilk Kartal kabullenmiş ve bana kabullendirmişti.

Aslında iyi çocuktu ama kızımın üzülme düşüncesi bile beni o kadar etkilemişti ki tüm sinirimi ondan çıkarmıştım.

Ben onu döverken çıtını çıkarmamış , yediği dayağı kabullenmişti.

Bana , onu bırakıp giderken ettiği tek laf : "Umarım ona da böyle kızmamışsındır" olmuştu.

Elimi yüzüme kapatarak yüzümü sıvazladım ve yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım.

Dün gece Lâl'in yanına gidecektim ama yapamamamıştım işte.

Dans ederken mutluydu görmüştüm. Mutluluğunu elinden almış gibi hissetmiştim.

Bugün evde olacağım için takım elbise giyinmek yerine buz mavisi bir kot ve üzerine lacivert bisiklet yaka , bol bir kazak giyinmiştim.

Siyah kemerimi takıp siyah botlarımı da giyindikten sonra aynaya baktım.

24 yaşında gibi gözüküyordum.

Halime gülüp Lâl'in odasına doğru ilerledim. Kızım dün gece rahat uyumuş muydu?

Odasına girdiğimde Lâl'in odada olmadığını gördüm. Saat daha 9:30 du dün gece babama 'Yarın okula gitmeyeceğim' dediğini görmüştüm.

Neredeydi?

Salona inerek baktığımda arkamdan omzuma dokunan bir el hissetmem ile refleks ile eli tutarak çevirdim.

Bu lanet refleks bana Hande'den kalma bir armağandı.

"Ediz !" babamın sesiyle hemen ellerini bıraktım.

"Üzgünüm baba , refleksti" dedim babamın yeşil gözlerine bakarken.

"Önemli değil oğlum" dedi eliyle omzuma vururken. O kadar erken baba olmuştu ki...bu sorumluluğu annemle beraber nasıl aldığına sürekli şaşırırdım. 18 yaşında baba olmuştu adam.

"Baba Lâl'i gördün mü?" dedim hala gözlerim etrafta dolaşan nadide bir çiçeği ararken.

Babam dolu gözlerle bana baktı "Ne kadar kabullenmek istemesem de Lâl'e bir baba gibi yaklaşman beni o kadar gururlandırıyor ki" dedi ondan aldığım yeşil gözlerime bakarken.

"Baba ben , ben onun babası gibi değilim , o da kızım gibi değil , ben onun babasıyım o da benim kızım" dedim utana sıkıla.

Babama anlattığım şeye de bakın.

"Babasıymış , kızıymış...attığım döle bak" dedi kendini koltuğa atarken.

Dudaklarımı birbirine bastırarak babamın yanına oturdum. O sırada arkadan Sarp'ın sesi geldi:  "Yaşlı Kurt'a bak hele...hele ihtiyar..bir ayağın çukurda artık , genç değilsin!"

Babam kaşlarını çatarak elindeki arkasını bantladığı kumandayı Sarp'a fırlattı.

"47 yaşındayım ben 47! Senden daha gencim!" diyerek ayağa kalkıp Sarp ile boğuşmaya başladı.

"Şu güce bak lan! Doğru sen eski topraktın!" diyerek babamın üstüne çıktı ama babam ayağından tutarak yere yatırdı ve Sarp'ın üzerine oturarak kenardan aldığı yastığı Sarp'ın başına bastırdı.

Yaşlanmıştı lafını geri alıyorum.

Benim aklım kızımdaydı.

İkisine de bir şey demeden salondan ayrılıp Ali'nin odasına çıktım belki Ali nerede olduğunu biliyordur.

Ali'nin odasına girdiğimde Lâl'in yatakta Ali'nin hemen yanında uyuduğunu gördüm.

"Burada mıydı?" dedim şaşkınca fısıldayarak. Lâl'in uyanmasını istemiyordum.

"Dün gece uyuduktan sonra uyanmış yanıma geldi" dedi.

Fısıldamıyordu. Uyanırdı ki Lâl.

"Fısıldasana uyanacak" Ali yüzüme kederle bakıp "Uyanmaz sakinleştirici verdim dün gece" dedi.

Kalbim hızla çarpmaya başladı. Neden sakinleştirici vermişti ki ?

"Neden ne oldu ?!" dedim sesime hakim olamayarak.

Kızım beni bu ara çok korkutuyordu , daha dün gece gözleri kararmıştı.

Bana ani hareket ettiğim için demişti ama yememiştim.

"Abi hepsini anlatacağım herkes uyansın" dedi.

"Neyi anlatacaksın Ali ? Ne boklar dönüyor ? Kızım iyi mi ?" dedim nefes nefese Lâl'in yanına yaklaşırken.

Tepki vermeden uyuyordu.

Altından daha sarı saçları yastığa dökülmüş , kalın dudakları hafif aralık uyuyordu.

Saçlarını okşayarak "Çiçeğim  ne oldu sana ?" dedim fısıltıyla.

Nadide bulunan narin bir çiçekti benim kızım.

Hafifçe saç diplerine masaj yapmaya başladım, parmaklarım ilk defa bir şeye bu kadar nazik davranıyordu.

İşaret parmağımın tersiyle hafifçe yanağını okşadıktan sonra boynuna eğildim ve kokusunu içime çektikten sonra tüy kadar yumuşak bir öpücük kondurdum.

"Ali , korkutma beni...ne oldu söyle bana" dedim gözlerimi Lâl'den ayırmadan.

"Abi anlatacağım ama vereceğin tepkiden korkuyorum" dedi çekinerek.

O kadar mı kötüydü?

"Beni kızımla yalnız bırak Ali" dedim daha fazla onu duymak istemiyordum. "Aşağıda ne boklar döndüğünü anlatacaksın" diyerek devam ettim.

"Abi...sana hayran olduğunu biliyorsun değil mi?" dedi Ali bana hitaben.

Bana hayran mıydı ?

Bana ?

Histerikçe güldüm "Saçmalama Ali" dedim Lâl'in yanına kıvrılıp başını göğsüme çekerken.

"Sana hayran hayran gözlerle bakıyor dün morali bozukmuş biraz Hazar söyledi, sen onun odasından çıktıktan sonra o gitmiş yanına" dedi Lâl'i duygu yüklü gözlerle izlerken.

Moralini bozmuştum. "Abi ben Kartal'a bir gram güvenmiyorum" dedi ağzındaki baklayı çıkararak.

Zaten Ali , Kartal'ı oldu olası sevmezdi.

"Ama onu dövmemiz Lâl'i korkuttu mu bilmiyorum Kartal'la yüz yüze geldiği zaman suratındaki şaheserin bize ait olduğunu anlayacak , bizden korkar mı ?" dedi ensesini kaşıyarak.

"Kartal ile yüz yüze gelmeyecek" dedim içime derin bir nefes çekerek. Bu ihtimali hiç düşünmemiştim. "Çok mu morali bozulmuş ?" dedim suratımı ekşitirken. Bir yandan da Lâl'in saçlarını okşuyordum.

Melek gibi uyuyordu.

"Abi Hazar'a 'Her yaptığımın bir cezası olacak değil mi ?' demiş, sen ne dedim Lâl'e ?" dedi Lâl'in belime sardığım kolunu çekip elini öperken.

Gözlerimi yumdum. "Bir şey demedim aslında onu odaya bıraktım tam çıkacakken kenardaki komodine vurarak ses çıkarttı , bana açıklama yapacaktı ama ben ona dönmeden çıkıp gittim" dedim pişmanlıkla.

Ali bana hayal kırıklığı ile bakıp "Onu yok saydın..." diye fısıldadı.

"Sus Ali , dün geceden beri beynimi yiyorum zaten" dedim kızıma daha sıkı sarılırken.

O bize gelmeden önce nasıl yaşamıştım? Şu an onsuz yaşayamazdım.

Lâl'in olmadığı bir dünyayı düşünemiyordum.

"Sana çok kırılmıştır" dedi Ali Lâl'in elini bırakarak.

"Çok..." dedim fısıldarken.

"Ali..." dedim gülümserken. "Efendim abi?"

"Şu güzelliğe baksana , şu saçlara , fındık buruna , bal dudaklara" dedim kızımı izlerken. Ona baktıkça hayran kalıyordum.

"Peki ya kalbinin güzelliği?" dedim bu seferde.
Ali yutkunduktan sonra "Kalbi" dedi ardından duraksadı ve devam etti "Kalbi çok güzel , çok yüce" dedi.

"Abi müsait misin ?" İkizlerden birinin  sesi ile bakışlarımı kapıya çevirdim.

"Müsaitim abim gel" gelene baktığımda Hazer'di.

Canımın bir başka parçası.

"Lâl burada mıydı?" dedi hafifçe gülerek.

Hazer kaçırıldığında ilk dağılmamızı yaşamıştık. O kadar üzgündüm ki kardeşimi koruyamadığım için...

"Sen de yatsana yanımıza" dedim Hazer'e doğru.

"Yatayım mı ?" dedi kaşlarını kaldırarak.
Gözlerimi yumup "Yat" dedim.

Tam yanımıza yatacağı sırada "Abi dün gece kalbimde bir ağrı hissettim sabah Hazar'a sorduğumda o da aynı şeyi dedi" dedi Ali'ye bakarken.

Ali ensesini kaşıyarak "Lâl dün gece biraz rahatsızlandı , ondandır ikiz bilmem nesi" dedi Hazer'in diğer yanına yatarken.

"İki kişilik yatakta 4 kişi yatıyoruz farkında mısınız bilmem ama?" dedi Hazer , Lâl'e bakıp gülümserken.

Benden sonra bu evde Lâl'e en düşkün hiç şüphesiz Hazer'di.

Onların tanışma hikayesine şahit olmayı o kadar istiyordum ki...

"Hazer , abim bana Lâl ile tanışma hikayeni anlatır mısın ?" dedim Lâl'in saçlarını okşarken. O sırada kapı çaldı "Abi Lâl ve Hazer burada mı ?"

"Buradalar gel sen de sıkış aramıza" dedi Ali.

Hazar odaya girdiği gibi bizi görünce "E yuh ama!" deyip Lâl ve Hazer'in ortasına yattı.

"Yok artık ! 5 kişiyiz !" dedi Hazer homurdanarak.
Hala Hazar ile arası limoniydi.

"Hazer hadi anlat !" dedi Ali sabırsızca.

Hazar bana dönüp "Neyi anlatacak abi?" diye sorduğunda Lâl'i biraz daha kendime çekerek "Lâl ile tanışmasını" dedim.

Lâl öyle derin uyuyordu ki endişelenmedim değil.

"Abi dün çok yorulmuş bir de üzerine sakinleştirici verince bu kadar uyudu" dedi Ali açıklama yaparak.

"Saat kaçta verdin sakinleştiriciyi?" dedim merakla.

"5 e geliyordu" dedi. Saat şu an 10:00 olmalıydı her halde.

"Ne sakinleştiricisi ? O yüzden !-"

"Hazer tamam oğlum anlatacağım dur bir sakin" dedi Ali , Hazer'in kızıma uzanmaya çalışan ellerini tutarak.

"Kalbi...kalbi mi ağrıdı?" dedi Hazar çekingen bir şekilde.

Gözlerimi kısarak kardeşime baktım "Ne bok dönüyorsa sen biliyorsun seninle beraber Yusuf da biliyor değil mi ? O gün hastanede bir sorun çıktı." dedim kendimden emin bir şekilde.

"Evet abi ama bir durun!" dedi en sonunda bağırarak.

"Kıs o sesini de kesmeyeyim" dedim sertçe.

"Tamam anlatıyorum" dedi Hazer tartışmamızı bölmek istercesine.

"9. sınıfın ikinci dönemiydi , sınıfta arkadaşlarımla beraber otururken gözlerim bir anlığına kapıya takıldı." dedi gülümseyerek.

Kalbimden ılık ılık bir şeyler akıyordu. İkizler birbirini bulmuştu. Hem de haberleri olmadan. Bu bir mucizeydi.

"Bakışlarımı ondan çekemediğimi hatırlıyorum , o zamanlar flörtüm vardı ve Lâl'e olan bakışlarımı kıskanmıştı." dedi eskileri hatırlamanın verdiği bir tebessüm ile.

"Benzerliğinizden fark etmedin mi ?" dedi Hazar merakla , ikisinin arasındaki ilişkiyi kıskandığını biliyordum.

"İlk başta fark etmedim , sonradan dikkatle incelediğimde bana benzediğini fark ettim ama üçüzlerden birinin Hande olduğunu bildiğimden normal bir benzemedir diye düşünmüştüm"

Lâl'in başından öpüp kardeşimi dinlemeye devam ettim.

"Konuşamadığını derste öğretmen ona ismini sorunca dudaklarına vurup başını iki yana sallamasıyla anlamıştım.

Arada yanına gidiyor ona çok yaklaşmadan defter istiyordum mesafem hep belliydi 1 metreden fazla yaklaşmazdım , bazense dikkat çekmemek ve yavşıyor gibi gözükmemek için yanına Yaman'ı yolluyordum"

"Sikeyim Yaman'ı" dedi Hazar burnunu kırıştırarak. Kaşlarımı çattım Yaman kimdi ?

"Yaman'la tanıştın sanırım" dedi Hazer gülerek.

"Tanıştım tabii koca sınıfta defter geçirmek için sadece Lâl varmış gibi defter istedi" dedi homurdanarak.

"Onlar severler birbirlerini severler yani severler dediğim birbirlerine saygıları var arada göz göze gelince selam vermekten geri durmazlar , Lâl'i öğrendiğim ilk gün söylediğim kişi Yaman'dı" dedi Hazer , Hazar'ın üzerinden kolunu uzatarak Hazar'a sarılarak yatmaya başladı.

"Ne yapıyorsun Hazer?" dedi Hazar şok içinde fakat Hazer "Bir sus amına koyayım bitmiyor dırdırın." dedi.

Ali, Hazer'in ensesine vurarak "Küfretme lan!" demişti.

Kaşlarımı kaldırıp "Diyene bak hele" dedim.
"Abi bir bozma karizmamı ya !" dedi Ali gülerek.

Lâl uyanıyor mu diye baktığımda hala kış uykusuna yatmış gibi uyuduğunu gördüm.

Derin bir nefes çektim.

"Devam et Hazer" dedim sakince.

"İşaret dilini biliyordum. Daha doğrusu onun konuşamadığını öğrendiğim gün öğrenmeye başlamıştım. Dedim ya ilgimi çekmişti"

"İkizine mi aşık oldun pezevenk!" dedi Ali Hazer'e kaşlarını çatarak.

"He abi ondan" dedikten sonra anlatmaya devam etti.

"Lâl bunu anlayamazdı çünkü ben sizin yanınızdan ayrıldıktan bir zaman sonra üvey abim saçlarımı boyamamı ve kahverengi lens takmamı istemişti ben de bunu garipsemedim ve dediklerini yaptım" dedi üzgünce.

Dişlerimi sıktım. Orospu çocuğu.

"Sonra okullar kapandı , 10. sınıfa başladığımda artık aramızdaki benzerlik fazla gözüme çarpmaya başlamıştı ben de bunu gidip üvey abime anlattım"

Hazar derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını bana çevirdi. Ona gülümsedim.

"Devam et" dedi sakince Hazar.

"Benden bir saç teli almamı istedi DNA testi yaptıracaktı ben de kabul ettim sonuçta muhabbetim de vardı ve bir gülümsememle yaptıramayacağım şeyin olmadığını zannediyordum" dedi.

"Ama Lâl'e bir metreden fazla yaklaşınca ve gülümseyince bana o kadar korku dolu baktı ki kendimden tiksindim resmen" dedi yüzünü buruşturarak.

"Daha sonra ona uzun süre yaklaşmadım ama üvey abim beni sıkıştırıp duruyordu , nedenini anlamamıştım" dedi Hazar'a daha sıkı sarılarak.

Onları böyle görmek iyi hissettirmişti.

"Daha sonra bir gün sınıfta kimse yokken uyuyakalmıştı , ben de gidip saçlarından iki- üç tel kopardım ama saçları o kadar inceydi ki koptuğunu anlamadı bile ya da o kadar acı çekmişti ki bunu normal karşıladı bilerek tepki vermedi" dedi boğuk bir sesle.

"DNA testi yaptırdığımızda sonucun pozitif olduğunu öğrenince şok geçirmiştim , Lâl'in benim ikizim olması , Hazar'ın da ikizi olmasıydı ve her şeyin yalan olduğunun göstergesiydi."

"Neden bunu ortaya çıkarmadın ? Hadi sen bizim seni bıraktığımızı düşünüyordun , neden Lâl'i sakladın?" dedim onu anlamaya çalışarak.

Gözlerini yumdu , gözlerinin kenarından bir yaş aktı, ağlamaklı sesiyle konuşurken Hazar'a daha sıkı sarıldı. Sanki ikizinden güç almak istiyordu.

"Abi ben onun düzenli , güzel bir hayatı var zannetmiştim...yemin ederim...bilseydim asla asla beklemezdim." dedi başını Hazar'ın boynuna gömerek.

Ali "Abim ağlama tamam geçti bak Lâl yanımızda" dedi Hazer'in saçlarını okşayarak.

"Bu sene , bir gün onu takip ettim size de daha önce anlatmıştım ama o panik içersinde herkes unuttu , baktım güzel bir villada yaşıyor dedim tamam güzel bir hayatı var , akşamı bekleyeyim belki cama çıkar görürüm dedim"

Ağladı, öyle bir ağladı ki içi çıkacak zannettim.

Öyle bir ağladı ki içim çıkacak zannettim.

"Bağırma sesi geldi önce , sonra...s...sonra Lâl'in kanlar içindeki bedeni dışarı atıldı."

Gözlerimi yumdum. Kardeşlerimin yanında ağlamak istemiyordum.

"Abi kandan suratı gözükmüyordu bile...bilinci gitmişti aldım hemen onu kucağıma...küçücük kaldı kucağımda" dedi hıçkırırken.

O burada böyle hıçkırarak ağlayabiliyordu , Lâl çıtını bile çıkaramamıştı.

Gözümden akan yaşı belli etmemeye çalışarak sildim ardından kardeşlerime geri döndüm.

"Hastaneye gittik  orada sen vardın Ali abi, sen ve Sarp abim vardı" dedi .

Hazar, Hazer'in saçlarını okşuyordu.

"Sarp abimle göz göze geldik bize üzüntülü gözlerle baktıktan sonra seninle gülüşmeye devam etti" dedi.

Ali elini yüzüne kapatarak histerikçe güldü. "İki kardeşim de burnumun dibine kadar girmiş , bir kardeşim onları görmüş ve ben bunu fark etmedim!"
dedi bağırarak.

"Sonra zaten ben açığa çıkaramadan hastane sizi aramış" dedi gözyaşlarını silerken.

Kızımın saçına bir öpücük daha kondurdum.
Gevşettiğim kollarımı geri sıkı sıkı sararken boynundan bir nefes daha çektim.

Bunları hak etmemişti.

Bir süre daha yatakta yattık , ikizler bir süre daha ağladı.

"Oğlum hadi kahvaltıya bugün herkes dinlendiği için geç yapalım dedik" diyerek gelen annemi başımla onaylayıp Lâl'i rahat bir pozisyonda yatağa yatırdım.

Üzerine yorganı da örttükten sonra hep beraber aşağı indik.

"Lâl gelmeyecek mi?" Sarp'ın sorusuna cevap vermeden önümdeki tabletten şirket giderlerini inceliyordum.

"Uyuyor" diye kısa kesti Ali.

"Ee abi bize bir şey söyleyecektin , dinliyoruz" diyen Safir ile tabletin ekranını kapattım ve elimdeki kahveyi içmeye ara verdim.

"Biliyorsunuz dün Lâl hastaneye geldi genel kontrol için" dedi ve yutkundu.

"Kansızlığı varmış" dedi bakışlarını bizden çekerek.

"Bunun için mi bizi bu kadar gerdin?" diyen Hazer'i Hazar çatık kaşlarla susturdu.

"Hayır...EKG'sinde sorun çıktı" dedi bir çırpıda.

Gözlerimi yumup sıktığım yumruklarımı masanın altına sakladım.

"Sıkıntı çıktı derken ?" dedim titreyen ellerimi yumruk yaparak saklamaya çalışarak.

"Kalbi diğer insanlara göre daha yorgun ve zayıf bu yüzden yetmezliğe yol açabiliyor ayrıca eğer dikkat edilmezse kalp krizine gidebilir" dedi gözlerini masadan ayırmadan.

"Ne diyorsun sen ?! Şaka yapma bana!" diyerek hiddetlenen Safir'i ,Yusuf tutmaya çalışsa da başaramadı.

"Özür dilerim...tabi bunun yan etkileri de bayılma , kusma , eklem ağrıları , baş dönmesi gibi gibi faktörler" dedi ellerini yumruk yaparken.

Kalbim ağrımaya başladı. Benim kalbimin , kalbi mi yorgundu.

Ama o çok güçlüydü ki...bir şey olmazdı ona değil mi?

Anneler çocuklarını yalnız bırakmazdı, beni bırakıp gitmezdi değil mi?

"Abi, Lâl..." diyerek kendini sandalyeye atan Safir'in yanına gittim.

"Abi...iyi olacak değil mi ?" dedi çocuk gibi gözlerime bakarken.

Cevap vermedim. Bu sorunun cevabına benim de ihtiyacım vardı.

"Lâl'i , korkutmamalı , çok heyecanlandırmamalıyız" dedi bu sefer.

Safir üzerindeki siyah kazağın yakasını sağa sola çekiştirdikten sonra kendini evden dışarı attı.

Yusuf ise zaten bildiği gerçeğe daha çok üzüldü.

Sarp "Abi şimdi...o ölmeyecek değil mi?" dedi.

Gözlerimi kocaman açıp elimi masaya vurdum.

"Bir daha kimsenin ağzından ölüm kelimesi çıkamayacak! Bir daha Lâl öl...öl...gidecek mi demek yok!" dedim.

Ardından hızla Ali'nin odasına çıktım. Saat 13:00 olmuştu. Artık uyanmalıydı.

Titreyen ellerimle saçlarını okşarken "Hadi güzelim uyanma vakti...çok uyudun" dedim.

Uyanmayınca birkaç kez daha tekrar ettikten sonra beyaz göz kapakları hareket etti ardından deniz mavisi gözlerini açarak bana baktı.

Çok yorgun bakıyordu.

Beni algıladığı gibi kaşlarını çatıp gözlerini kaçırdı.
"Lâl, bakmayacak mısın bana?" dedim çocuk gibi.

Başını benden ters tarafa çevirince Ali'nin dediklerini hatırlayıp ellerimi saçlarından çektim.

Mutluluğunu bozmuştum.

Odanın kapısı birden açılınca kafasını çevirdi. Safir'i gördüğü gibi kollarını açtı ve ihtiyaçla ona baktı.

Safir'i çok sevdiğini biliyordum.

Safir ise "Benim...benim küçüğüm" diyerek hızla Lâl'in kollarının arasına girerek başını göğsüne koydu ve kalp atışlarını dinlemeye başladı.

"Ama çektiğin acılar yetmedi mi?!" dedi haykırarak.
"Sen daha fazla acı çekme n'olur...Lâl n'olur..." dedi hıçkırıp küçük bir çocuk gibi zırlarken (buradaki zırlama dalga geçmek anlamında değildir, ağlarken genizden  çıkan sesten dolayı yazılmıştır).

Onların bu görüntüsüne dayanamayıp odadan çıktım.

Küskün bir çiçeği nasıl hayata döndürürsünüz ?

Çok sulayarak mı ? Lâl'e aşırı şeyler yasaklanmıştı.

Hayatım boyunca bir kez bile çiçek bakmamıştım bu sorunun cevabı tıpkı diğerleri gibi yoktu.

Benim küskün çiçeğim yapraklarını kapatmıştı.

Nasıl açtıracağım mı ? Tek bir fikrim bile yoktu.

...

Selamm

Bölüm nasıldı ?

Ailenin geri kalanı da bu gerçeği öğrendi tepkileri nasıldı ?

Safir bebeğimin Lâl'in kalp atışlarını dinlemesi?

Lâl'in , Kartal'ı yollaması ?

Hazer ve Hazar ?

Ediz ile Lâl'in arasındaki olay?

Herkes Kartal'ı orada burada sürten biri olarak görürken Kartal'ın tek gecelik ilişkileri sevmemesi şoku ?

Bir iki bölüm sonra Hazer'in hikayesini de göreceğiz.

Lâl?

Hazer?

Hazar?

Yusuf?

Sarp?

Safir?

Ali?

Ediz?

Umay Hanım?

Rasim Bey?

Sizi çok seviyorum❤️ 
Diğer bölümde görüşmek üzere...
Ruhunuza iyi bakın Çiçeklerim 🌸

Yıldızcığa basmayı unutmayın...❤️

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

KANLI OYUN- 18:46 queenkitaplari द्वारा

रहस्य / थ्रिलर

196 59 16
Bedenim acı içinde titriyordu, ama titremelerimi umursamıyordu. " Burdan çıkmamız için birimizin ölmesi gerekiyor." Kaçması için kurban ettiği bend...
2.8M 194K 43
Runelya, geriye tek kişi kaldığı ailesinin büyük bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrenir. Dış dünyayla ilişkisini koparan ailesi öldüğünde, onları...
Vatan Uğruna Patriotik द्वारा

रहस्य / थ्रिलर

1.1K 124 41
Vatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını...
2M 35.9K 46
(+18bölümler vardır) Dedesinin isteği üzerine yıllar sonra dönmüştü gökçe mardin e nerden bilebilirdi ki aşkı burda bulucağını