Faşist Yemini (b×b)

Bởi Elenanimm

64.3K 5.7K 3.5K

"Lan, adam bana aşık olmuş diyorum dinlemiyor musunuz beni?" Bağırışlarıma rağmen karşımda gülen iki anguta b... Xem Thêm

✨Tanıtım✨
2🌌 Mai ve Siyah
3🌌 Ne Olursa Olsun!
4🌌Anne Kurt
5🌌Aptala Yatmak
6🌌 Kurt Kapıyı Çalınca
7🌌Alevden Gözler
8🌌Kurdun Nefesi
9🌌 Yaralı Kurt
10🌌Yalancının Mumu
11🌌Çiçeklerin Dili
12🌌 Yaptığım Ve Yapacak Olduğum Her Şey İçin
13🌌 Ellerimde kan vardı...
14🌌 Solcunun Vicdanı
15🌌 Gizli Saklı
16🌌 Bir Küçük Ziyaret (yeni bölüm)

1 🌌 Kurdun İni

5.4K 400 284
Bởi Elenanimm

Oy verip yorum yapmayı unutmayın

Keyifli okumlar💜

*****

Yıl 1978

Nefret ediyordum... Çocukluğumdan bu yana maruz kaldığım sözlerin hayatımın her anında eninde sonunda beni yeniden bulmasından ölümüne nefret ediyordum!

Açık bir ten renginiz, renkli gözleriniz var ise size sarf edilecek sözleri bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu. Farklı ağızlardan aynı kelimler dökülür ve siz bütün bu yaftalamalarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalırdınız. Size değer veren insanlar bile bu benzetmeleri yapar, ardından da kahkahalarla gülerdi. Duygularınız mı? Hiç kimsenin umurunda olmazdı. İşin gırgırını geçmek sizin duygularınızdan daha eğlenceliydi...

Şu anda da olduğu gibi bir çok kez yaşadığım bu tatsız konuşma ilk defa bir hakaretten çok iltifat, hatta işe yarayabilecek bir lütuf olarak dile getiriliyordu. Aşağılama yoktu ama yine de rahatsız hissettiriyordu. Alışılmış bir hor görülmenin üzerimde bıraktığı etkinin yansımasıydı yüzümü buruşturarak söylenilenleri dinlemem.

"Ne kadar erkek güzeli dersek diyelim yüz hatları kadınsı değil. Derin'i o eve yollayamam. Olmaz!"

Her zamanki gibi benden önce davranan Adar'la derin bir soluk çekip ortamdaki harareti birazda olsa gidermek için boğazımı temizledim. Mevzu bahis benim şahsımdı ama benim dışımda herkes bu konu hakkında fikir beyan etmişti. Kabul edip etmediğimi bile bilmeden giriştikleri bu çatışma sinir bozucuydu.

"Öncelikle tabii ki davamız için gözümü dahi kırpmadan her görevi üstlenirim ama hak vereceğiniz gibi o eve kızlarla beraber girmem oluru olmayan bir plan."

Çevremde uçarı biri olarak bilinsem de konu davam olunca ağır başlılıkla hareket eder, her ayrıntıyı düşünürdüm. Davama zarar verecek tek bir eylemin içinde bulunmaz, bulunanın önünde ilk ben dururdum. Bu yüzden normalde o "erkek güzeli" laflarını yutturacağım adamlara insan gibi yaklaşıyordum.

"O kadarını biz de biliyoruz herhalde. Yasemin şu kadının verdiği poşeti uzatsana."

Kaşlarım çatılırken aklımdan geçen şeyin olmaması için dua ediyordum. Her şeye onay verirdim ama bu kadar uzun boylu değildi.

"Abi saçmalama istersen!"

Sesim ilk kez yüksek çıktığı için bütün gözler beni bulmuştu ama umurumda bile değildi. Asla böyle bir vaziyetin içine kendimi sokmazdım. Edebimizle gidip basardık evini, daha fazlası yoktu.

"Derin, emin ol bu odada senin gibi bir tane daha minyon tipte adam olsa ona teklif ederdim ama kaşlarından tut göz rengine, hatta ellerinin küçük olmasına kadar senden başka seçeneğimiz yok. Adamlar tam iki aydır sessiz. En son böyle sessiz kaldıklarında üç yoldaşımıza pusu kurmuşlardı. Ha! eğer dersen ki davam için yapmam eyvallah derim."

Bilerek yapıyordu. Konu davamız olduğunda asla geri adım atmayacağını bildiği için lafı bu noktaya çekmişti. Sinirden kasılan çeneme rağmen başımı ağır ağır salladım. Bu yaptığı şerefsizliği sırf davam için kabullenecektim ama bu iş bittiğinde hepsinin ağzına tek tek çakmazsam bütün bir memlekette beni siksindi.

"Ne kadar çabuk bu işi halledersek o kadar iyi ve... Her şey bittiğinde sadece tek biriniz..."

Parmağım ile hepsini tek tek gösterip duruşumu dikleştirdim. Aralarında şerefsizlik yapacak olanları az çok biliyordum.

".... Tek birinizin bu konuda alay ettiğini duyuyum şerefsizim o faşist ayının önüne sizi atmaktan çekinmem."

Herkesin ondan çekindiğini biliyordum. Bana görmek nasip olmasa da kanlı canlı birini üçüncü kattan aşağıya attığına göre çokta sağlıklı bir kafaya sahip değildi. İtiraf etmek istemesem de içten içe tedirgindim ama geri adımda atmayacaktım. En fazla ne olabilirdi ki?

"Ben hâlâ Derin'in o adamın evine gitmesini istemiyorum. Eğer o belgeler çok önemliyse basar alırız. Derin'i göz göre göre böyle bir riske-"

"Adar, Derin tek başına o eve gitmiyor. Ki gitse bile Yasemin'i tehlikeye atarken sorun yokta neden iş Derin'e gelince iki kez düşünmemiz gerekiyor? Eğer biz eşitliği içimizde bile sağlayamıyorsak o zaman bu davayı da boşuna savunuyoruz demektir."

Adar yüzünden uğradığım bu yaftalamadan dolayı ölümüne rahatsız hissediyordum ama ne dersem diyeyim Adar bu konuda geri adım atmıyordu. Evet, çok yakın arkadaştık ama herkes davamız için savaşırken kardeşliğimiz bile ikinci planda kalmalıydı.

"Adar ne söylerse söylesin ben o eve Yasemin'le gideceğim. Bu yüzden şu saçma muhabbete son verip görevi planlayalım. Adamın nasıl bir şeytan olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz."

Artık bu dernekte varlığımı göstermem lazımdı ama Adar'ın gözlerinde gördüğüm ifadeyle gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Ondan korkmuyordum. Tek derdim beni korumaya çalışırken takındığı tavırdı. Bana değer verdiği bu kadar açıkken onu gücendirmek değildi niyetim.

"Derin doğru söylüyor. Adamın ablasını ha bugün ha yarın diye diye bir aydır oyalayıp duruyorum ve o da aptal olmadığı için artık benden şüphelenmeye başladı. Bu hafta sonu dini bir sohbete katılmam için beni evine davet etti. Büyük bir ihtimalle evde kadınlar olacağı için yavru kurt ininde olmayacak."

Ortamdaki gerginlik Yasemin durumu açıklamaya başladığı anda dağılırken derin bir nefes alıp oturduğum koltuğa yaslandım. Adar'ın bakışlarını hâlâ üzerimde hissetsem de onunla göz göze gelmemek için bakışlarımı ona çevirmedim. Eve gittiğimizde yaşanacak tartışmanın farkındaydım ve en azından dernekte bu tartışmanın yaşanmaması için ondan kaçınacaktım.

"O zaman hafta sonu sen, Derin ve Zişan kurdun inine gidiyorsunuz."

******

Çok sakin bir insan değildim ama gereksiz yere yükseldiğim de söylenemezdi. Konu arkadaşlarım olduğunda daha yapıcı olmaya çalışırdım ama karşımda kevaşe gibi gülen şeref yoksunlarına karşı sabrımın sınırlarında geziyordum. Tek dayanağım bunu davam için yapıyor oluşumdu.

"Derin acaba gözlerine biraz sürme mi sürsek?"

"Ahahah!"

Odayı kaplayan kişnemelerle elindeki iğneyi sabitlemeye çalışan kıza şaşkınca baktım. Kesinlikle imtihan ediliyordum, bunun başka bir açıklaması yoktu.

"Yasemin şerefime sana elimin tersi ile bi' çakarım feleğin şaşar. Kızım bilerek mi yapıyorsunuz?!"

Ciddi olmama rağmen kıkırdayarak geriye çekilip son bir kez ilgili gözlerle beni süzdü. Sabahtan bu yana oyuncak bir bebekmişim gibi oramla buramla uğraşmışlardı ve daha aynaya bakmamış olmama rağmen beter bir vaziyette olduğumu biliyordum. Erkeklik gururum ayaklar altına alınmıştı.

"Derin, Allah kitap çarpsın ki son anda bir yanlışlık olmuşta erkek olarak doğmuşsun. Yok abi, inanmıyorum aç bakıcam..."

Sapkın bakışları ile üzerime yürüyen Ali ile istemsizce bir adım geriledim. Puştun gözleri göz değildi. Tenhada bulsa oramı buramı mıncıklayacak gibi duruyordu.

"Gelme lan üzerime şerefsiz!"

"Yok abi, vallahi billahi görmeden inanmam."

Giydiğim uzun siyah entarinin eteklerini kavraması ile büyük bir çığlık atıp ellerimi saçlarına attım. Şerefsiz herif namusuma göz dikmişti!

"Bırak lan saçımı!"

"Sen nasıl benim eteğimi kaldırırsın ırz düşmanı!"

Artık kahkahalar bütün bir derneği inletiyordu. Ben cilveli bir kadın edası ile Ali'nin saçlarını çekerken o kalçalarımı kavramış başlattığım bu oyuna ayak uydurmuştu. Birazda olsa üzerimdeki gerginliği attığım anda açık kapıdan giren bedenin bağırışı ile bütün sesler aynı anda kesildi.

"Bu ne gürültü lan!"

Adar her zamanki gibi bütün ortamın keyfinin içine sıçmıştı. Her ne kadar davamız konusunda olabildiğince ciddi olsam da gülüp eğlenmenin de ne kadar önemli olduğunu biliyordum. Ben ne kadar bu ayırımı yapabiliyor olsam da Adar bu konularda fazla katıydı. Utanmasa gülmemizi bile yasaklardı piç.

"Çek lan elini sende."

Adar'ın çıkışı ile Ali ellerini kalçalarımdan çekip bir adım geriledi. Bu saçma tutumuna karşı kaşlarım olabildiğince çatılmış ve öfkeli gözlerim Adar'ı bulmuştu. İyiydi hoştu ama ağzına sıçmam için elinden geleni de yapıyordu. Artık sıkılmaya başlamıştım.

"Adar, benim sinirimi bozma."

Gözlerimiz buluştuğu anda beni baştan ayağa süzdü. Bakışlarının ağırlığı ile rahatsızca yerimde kıpırdanmak istesem de bedenimi kasıp bu isteğe engel olmaya çalıştım. Her Allah'ın günü kadın kıyafetleri giymiyordum ve en yakın arkadaşımın bakışları daha da rahatsız hissetmeme neden oluyordu. Vazgeçmek için bahane arayan irademe karşın dik durmam lazımdı ama Adar'ın iyiden iyiye değişen bakışları beni germişti.

"Kaşlarına ne yaptınız?"

Beni önemsemeden Yasemin'e döndüğünde daha fazla kendimi tutamayıp koridorun sonundaki boy aynasına doğru ilerledim. Tam tamına bir saattir benimle uğraşıyorlardı ve Adar'ın sorusuna bakacak olursam beni soytarıya çevirmişlerdi.

"Derin sakın kaşlarına dokunma!"

Aldığım uyarı ile mavilerim aynadaki yansımamda kaşlarıma değdi. Pek değişen bir şey yoktu ama aynı zamanda çok şey değişmiş gibiydi. Bir erkeğe göre fazla yumuşak hatları olan yüzüm siyah örtüyle iyiden iyiye yumuşamıştı. Başımı kapatan örtünün renginden dolayı beyaz tenim parlarken zaten düzenli olan kaşlarımı makasla toparladıkları için uzun kirpiklerimin üstünde uzanıyordu. Badem yağı sürdükleri kirpiklerim gözlerimi her açıp kapadığımda kaşlarıma değdiği için rahatsız olmuştum ama bütün bunlara rağmen mavi gözlerim daha bir ilgi çekiciydi. Bütün bir renksizliğin içinde parlıyordu. Aynada incelediğim bendim ama aslında değildim...

"Şerefsizim kadın olsan aşık olurdum."

Ali'nin ilanı aşkıyla bakışlarımı aynadan çekip sessiz adımlarla eski yerime döndüm. Bütün keyfim kaçmıştı... İtiraf etmek istemesem de güzel olmuştum ve bu canımı acayip sıkmıştı. Şu saatten sonra erkek güzeli diyenlere karşı eskisi gibi kendimi savunabileceğimi sanmıyordum.

"Niye astın lan yüzünü? Mis gibi hatun oldun işte."

Ali'nin yayık yayık konuşmasına rağmen cevap vermek içimden gelmiyordu. Bizim de bir erkeklik gururumuz vardı sonuçtu.

"Hadi kesin şu şamatayı da son kez şu planın üzerinden geçelim."

Ortaya konulan masanın etrafına dizilmiş sandalyelerden birini çekip oturan Adar'ın yanına sessizce çöküp konuşmasını bekledim. Canımı sıkacak bir şey söylemese iyi olurdu yoksa anasından emdiği sütü burnundan getirirdim. Üç gündür gevşek gevşek muhabbetler döndürüyorlardı ve Adar sanki kocammış gibi konuşuyordu. Elimde kalmasına çok az kalmıştı ama bunu o faşistin ipini çektikten sonraya saklıyordum.

"Ne olursa olsun işi aceleye getirmeyeceksiniz. Bugün olmadı mı, haftaya tekrar deneriz. Yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmişken acele edip bütün işi elimize yüzümüze bulaştırmayalım. Kadın büyük bir ihtimalle bugünden sonra Yasemin'le, hatta sizinle bile yakın olacak."

Kara gözleri benimle Zişan'ın arasında gidip geldikten sonra yeniden mavilerimde soluklandı. Bu duraksamanın ardından gelecek sözleri bildiğim için arkama yaslanıp konuşmasını bekledim. Şerefsiz herif her fırsatta arkamdan konuşulacağını bile bile insanların için saçma sapan konuşuyordu.

"Seni de son kez uyarıyorum Derin... Eğer en ufak bir şey olursa, bir gariplik hissedersen kızları da alıp o evden çıkıyorsun. Sakın tek başına kahramancılık oynama."

"Anladım amına koyayım anladım. Bana bu kadar güvenmiyorsan siktir kendin git adamın evine! Bu kılığa girmekten zevk almıyorum."

"Eğer boyum bir doksan olmasaydı emin ol seni o şerefsizin evine yollamazdım Derin."

Alev alev yanan harelerine rağmen bakışlarımı inatla gözlerinden kaçırmadım. Kırılacak bir eşyaymışım gibi davranmasından sıkılmıştım. Benim de onlar gibi iki elim, iki ayağım, iki gözüm vardı. Bir sorunum varmış gibi beni her seferinde kanatlarının altına almaya çalışması o kadar gereksizdi ki. İşte bu yüzden onlar gibi iri bir bedenim olsun istiyordum. İşte bu yüzden ne kadar güzel olduğum hakkında boş boş konuştuklarında gülüp geçemiyordum. Aciz hissetmeme neden oluyorlardı ve bunun başını Adar çekiyordu. Her ne olursa olsun bu görevden çekilmeyeceğimi biliyordum. Bu benim için artık şeref meselesine dönüşmüştü.

"Tamam, yeniden gerilmenin ne yeri ne de zamanı."

Fatih abinin sakin sesi ile cevap vermek için araladığım dudaklarımı hırsla kapatıp sessiz kalmayı tercih ettim. Bu ortamda Adar şerefsizi ile sakin konuşabileceğime inanmıyordum. Ağzından çıkan her kelime şirazemi şaşırtıyordu.

"Derin, bütün plan seni üzerine kurulu kardeşim. Gözünü seveyim bir fevrilik yapma olur mu?"

"Anladım... Daha kaç kez uyarmanız lazım? Zorlamayın."

Sanki her an biri ile dalaşıyormuşum gibi konuşuyorlardı. Aralarında tek bir gösteriye bile katılmayan bir ben vardım. Tam tamına bir buçuk yıldır bu derneğin bir üyesi olmama rağmen yürüyüşlere bile katılmamıştım. Şimdi yaptıkları bu uyarıların canımı bu kadar sıkmasının nedeni de buydu. Öyle bir konuşuyorlardı ki sanki her şeyden olay çıkaran, huzur bozan bendim.

"Her şey tamam ise Derin'in şu peçesini de takın."

Sol elim sinirle yumruk olurken kansız arkadaşıma nefretle baktım. Şerefsiz sözünü dinlemediğim için güya benden intikam alıyordu.

"O peçeyi gö-"

"Hooop oğlum! Tamam sakin. Kızlar var abartma."

Dudaklarımın arasından alaylı bir nida yükselirken Fatih abiye inanmaz gözlerle baktım. Cidden abartan ben miydim?

"Hadi Derin şu peçeyi de takalım. Kadın saat iki gibi gelin demişti ama biz oyalanmaktan saati on iki yaptık bile."

Elindeki siyah kumaşı burnumun üstüne yerleştirirken tepkisizce işini halletmesini bekledim. Normalde bu peçe işi de ortada yoktu ama Adar yüzümün gözükmemesini, o faşistin beni görürse erkek olduğumu anlayacağını söylemişti. Bu konuda ona katılmıştım çünkü erkek güzeli diye saçmalasalar da yüz hatlarım kadınsı değildi.

"Oğlum gözlerin çok güzel lan..."

Ali'nin tam anlamıyla bana aşık olduğunu düşündüğüm için içi gide gide sarf ettiği cümleye takılma gereği duymadım. İt oğlu it utanmasa nikahına alacaktı beni.

"Tamam bitti."

Yasemin önümden çekilir çekilmez karşıma dizilmiş arkadaşlarıma merakla baktım. Sadece gözlerim görünüyordu ama yine de erkek olduğum anlaşılıyor olabilirdi. Bu yüzden baştan sona her birinin gözüne dikkatlice bakıp tepkilerini ölçmeye çalıştım. Sessizlik her geçen saniye katlanarak büyümüştü ama hiçbirinden tek bir karşılık bile gelmemişti. Bir saniye bile benden ayırmadıkları hareleri ile yerimde rahatsızca kıpırdandım. Sorun neydi?

"Ne bakıyorsunuz lan?!"

"Şerefsizim sırf şu gözlere tutulur insan..."

"Ağzına sıçarım Ali düzgün konuş."

Adar yapmak istediğimi yapıp Ali'nin kafasına okkalı bir şamar yapıştırdığında bütün dernek halkı uykudan uyanır gibi silkelendi. Yüzüme takılan peçenin altından burnumu kırıştırmaktan kendimi alamadım. Hepsi birbirinden salaktı ama artık çıkmıştık bir yola geri dönüşü de yok gibi görünüyordu.

"Maviş, namusunla gidip namusunla gel tamam mı abisi?"

Fatih abinin uyarısı ile aynı anda mavilerimi büyük bir alev kapladı ve ben aynı hızda karşımdaki adamın üzerine atıldım. Orospu çocuğu bilerek yapıyordu!

*****

Elime kadın çantası tutuşturmaya çalıştıkları için Yasemin ve Zişan'ın en az on adım önünde öfke ile yürüyordum. Elimizi verdik kolumuzu istiyorlardı. Kadınlar çantasız dışarı çıkmaz diye tutturmuşlardı. Ne kadar dil dökerlerse döksünler razı gelmemiştim. Hem çantayı takmamam hem de yürüyüşümün kadına benzemediğine dair arkamdan söylenseler de umurumda değildi. Her şeyin bir sınırı vardı!

"Derin düzgün yürüsene!"

Bir kez daha yürüyüşüme laf eden Zişan'la büyük bir sabır çektim. Zaten üzerimdeki gerginlik beni zorlarken bir de onların çenesini çekmeye tahammül edemiyordum.

"Tamam geldik zaten coşmayın yine."

Yaşça hem benden hem de Zişan'dan daha ağır başlı olan Yasemin yeniden olaya el attığında zaten çatık olan kaşlarımı daha da çattım. Çoluk çocuğun maskarası olmuştuk.

"Lütfen sakin olup şu işi bir an önce halledelim olur mu?"

Gözleri Zişan'la benim aramda gidip gelirken sözlerini sessizce başımla onayladım. Bize bir görev verilmişse hakkı ile yerine getirirdik. Her ne kadar bulunduğum halden memnun olmasam da davam için dişimi bir süre sıkacaktım.

"Derin, eğer konuşmanı yada peçeni açmanı isterlerse ben müdahale edeceğim tamam mı?"

"Tamam."

Her konuştuğumda dudaklarım pürüzsüz kumaşa sürtündüğü için daha uzun konuşma gereği duymadım. Kumaş ince olsa da rahatsız hissettirmişti. Nefes alış verişimde kumaş dudaklarımın arasına girip çıkıyordu. Garipti...

"Zili çalıyorum o zaman."

"Çal..."

Zişan'ın onayı ile önünde durduğumuz iki katlı ahşap evin ziline bastı Yasemin. Avuç içlerim terlerken ellerimi siyah örtünün üzerine sürmekten kendimi alamadım. Yakalanmaktan değil bütün bir görevi berbat etmekten korkuyordum. Bu benim ilk görevimdi ve Adar'ın bütün yapamazsın lafları tedirgin olmama yetiyordu. Şerefsiz bütün özgüvenimi yerin dibine sokmuştu.

"Niye açmıyorlar?"

Gergin sesime eş kapı aralandığında bir adım geriledim. Konuşmamam lazımdı! Önümde beliren kadın aceleci gözlerle önce Zişan'a ardından Yasemin'e en sonda bana baktı. Yüzünde beliren hoş tebessüm yerinde kalırken kollarını aynı sırayla bize sardı ama ben tabiri caizse put gibi dikilmekle yetindim. Garip bir dumur hali vardı üzerimde.

"Hoş geldiniz. Hoş geldiniz."

Telaşlı halinden bir an bile sıyrılmayan kadın bizi içeri çeker çekmez ayağıma zorla giydirdikleri açık renk ayakkabıları hızla çıkardım. Evet ayaklarımda bir erkeğe göre küçüktü! Ve yeniden bir evet; dernekte bu yüzden de alay konusu olmuştum!

"Herkes içeride ama hepsi kadın sakın çekinmeyin kuzum tamam mı?"

Uzatılan ev terliklerini ayağıma geçirip kızlara ayak uydurarak telaşlı kadınım peşine takıldım. Verdiği terlik o kadar rahatsızdı ki bir an çıkarmayı bile düşündüm. Normal olarak bana kadın terliği vermişti ama hafif topuğu sinirden kudurmama yetmişti. Düştüğüm bu hali babam görse beni evlatlıktan reddederdi.

"Şimdi Yasin-i şerif okunuyor bölmeyelim. Bitsin içeri geçeriz."

Sözlerinin ardından gözleri sakince gözlerimi buldu. Açıkta kalan tek yer gözlerim olduğu için buna çok takılmadım ama fazlaca uzun süren bu bakış tedirgin hissetmeme yetmişti. Eğer anlamışsa her şey boka sarardı.

"Ahh sizi tanıştırmadım..."

Benim gibi Yasemin'de tedirgin olmuş olacak ki hızla söze atıldı. Kadın hâlâ gözlerimi benden çekmemişti. Ne zoru vardı da böyle bakıyordu ki?

"Derin mahalleden arkadaşım-"

Gerçek adımı söyleyen Yasemin'le gözlerim yuvalarından fırlarcasına büyüdü ama her şey için çok geçti. Karşımdaki kadın gözlerini üzerimden çekmeden bedenime yaklaşıp hafifçe kollarını bedenime dolamıştı.

"Ayy ne güzel gözlerin var senin. Adın da çok güzelmiş. Kaç yaşındasın?"

Arkasında kalan arkadaşlarım derin bir nefes alırken bedenimden uzaklaşan kadınla ben de büyük bir soluk çektim ciğerlerime. Konuşmayacak olmak biraz olsun beni rahatlatıyordu. Bu yüzden sessiz kalıp benden bir karşılık bekleyen kadına boş gözlerle baktım. Planımızın bu kısmı benim için en rahat olduğum kısımdı.

"Abla, Derin konuşamıyor."

"Ne? Hay dilimi!"

Dudaklarının üzerine vuran kadınla gülmemek için bedenimi kastım. Aslında kadın Yasemin'in anlattığı gibi ama birazda değil gibiydi. Sanırım sevecen biriydi.

"Duyabiliyor mu bari?"

Fısıltısı sessizliği bozarken gerçek manada nasıl bir karakter yapısına sahip olduğunu anlamaya çalışıyordum. Normal de konuşamıyor olsam bu soruya üzülebilirdim ama çok şükür öyle bir durumum yoktu. Birazcık da patavatsız olduğunu böylece anlamıştım.

"Duyuyor abla."

"Vallahi bugün aklım başımdan gitti kızlar. Ne olursunuz kusuruma bakmayın. Canım senin adın neydi?"

"Zişan ben, ablacım."

Sarılan ikiliden gözlerimi çekip çaktırmadan etrafı incelemeye başladım. Durduğumuz yer yukarıya çıkan merdivenin hemen yanıydı. Yan tarafımızda dualar yükselen bir oda ve hemen arkamızda da mutfak olduğunu düşündüğüm yer vardı. Demek ki alt kat sadece oturma odası ve mutfaktan oluşuyordu. Dağ ayısının çalışma odası yukarıda olmalıydı. İlk fırsatta yukarı çıkmak en büyük önceliğimdi.

"Ee hadi geçelim içeri."

Dua sesleri yerini muhabbete bırakırken bana acıyan gözlerle bakan kadını umursamadan arkadaşlarımın yanına sessizce yaklaşıp içeri doğru adımladım. Kalabalık ortamlarda sessiz kalmaya alıştığım için bugün zorlanmayacağımı biliyordum. Sorun ettiğim tek şey yanlışlıkla erkek gibi davranmamdı. Her ne kadar bana erkek güzeli deseler de ben de bir erkektim ve öksürmem yada hapşırmam çok rahat beni ele verebilirdi.

"Hoş geldiniz yavrum geçin oturun."

Odaya girmemizle ayaklanan kalabalık bir anda korkama neden olmuştu. Hayatımda bu kadar orta yaşlı kadını bir arada görmediğim gibi üzerime de ilk kez böyle bir arada geliyorlardı. Biraz daha yaklaştıklarında geri adım atıp kızların arkasına gizlendim. Hepsi ile sarılmam mı gerekiyordu yoksa?

"Selamın aleyküm..."

Yasemin sessiz kalırken Zişan'ın herkesi selamlaması ile bu sefer kadınlar tek tek Zişan'ın ellerini ellerinin arasına alıp bir şeyler mırıldanmaya başlamışlardı. Nasıl bir yere düşmüştük anlamıyordum. Tarikat mıydı yoksa bunlar?

"Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim."

Birden bire ellerimi kavran teyze dudaklarını hızlı hızlı kıpırdatarak söylediği dua ile kirpiklerimi kırpıştırdım. Şu an neler yaşadığımıza dair en ufak bir fikrim yoktu. Önümdeki teyze yerini başka bir kadına bırakırken sessizce yaptıkları şeye devam etmelerini izledim. Sayıları azalmıyor hatta artıyor gibiydi.

"Maşallah, maşallah ne güzel gözlerin var senin böyle. Yüce Rabbim nazarlardan korusun."

En fazla yarım kadar olan yaşlı teyzenin alttan alttan gözlerimi incelemesi ve yüzüme doğru okuyup üflemesi artık burada yaşanılanları sorgulamayı bıraktığım anda gerçekleşti. Yaptıkları şeyi bitiren teyzeler yerlerine oturup ikramları yemeye başlamışlardı bile.

Onlar eski yerlerine oturduğu için salon biraz rahatlamıştı. Yine de içeriyi kaplayan hava ağır hissettiriyordu. Fazla kalabalık olduğu için temiz hava bu odaya uğramıyor gibiydi.

"Ayakta kaldın kızım otursana."

Benim dışımda kalan herkes oturduğu için telaşla arkadaşlarıma baktım. Onlar da benden farksız değildi. Etraflarını kuşatan teyzeler ikisini aralarına oturtmuştu. Yanlarında yer olmadığı için en az kalabalık olan köşeye hızlıca adımladım. Burada sadece tek bir teyze vardı ve o da diğerlerine nazaran daha sessiz olacak şekilde ikramları yiyordu.

"Selamın aleyküm kızım."

Yanına sindiğim anda konuşmaya çalışacağını bilsem de gözlerim telaşla kızları buldu. Biraz ilerimde olmalarına rağmen seslerden ve kalabalıktan beni göremiyorlardı. Bu yüzden benden cevap bekleyen yaşlı kadına bakıp sessiz kaldım. Acaba konuşsam... Hayır biri sesimi duyarsa ayvayı yerdik. En iyisi sessiz kalmaktı.

"Eee hanımlar daha daha nasılsınız inşallah?"

Bir soru edasıyla değil de ortamı kaplayan rahatsız edici sesleri bölmek için sorulduğu belli olan sesle bütün kadınlar susmuştu. Diğerlerinin aksine tekli koltukta oturan kadın kalabalığın susması ile gözlerini tek tek herkeste gezdirmeye başladı. En sonunda koyu kahverengi gözleri mavilerime değip geçmesi gerekirken bir süre öylece kaldı. Bu yüzden bütün bir kalabalığın gözleri aynı anda beni bulmuştu.

Sırtımdan aşağıya yuvarlanan soğuk ter damlası içimi ürpertse de gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Kesinlikle sıçmıştık!

"Burada biz bizeyiz kızım, peçeni çıkarabilirsin. Evin erkeklerini yolladım, çekinme."

Soğuk olduğunu düşündüğüm bakışları yumuşayıp samimi sesi beni buldu ama sözleri kalbimi bir kez daha korkuyla sarsmıştı. Eğer peçeyi indirirsem erkek olduğumu anlarlardı. Yüzüm çoğu erkeğe göre daha az kemikli ve pürüzsüzdü ama ben de erkektim. Asla bir kadın kadar yumuşak yüz hatlarım yoktu.

"Teyzeciğim, Derin'in aile ve din yapısı bizden biraz farklı. Ailesi ve çok yakın aile dostları olan kadınlar dışında peçesini indiremez. Ailelerinde ki tüm kadınlar evlenene kadar böyle görüp böyle uygulamışlar."

"İlk kez duyuyorum ne kadar farklı bir gelenek. Nerelisin kızım?"

Yasemin'in cevabı ile tatmin olmayan kadın bir kez daha bana yöneldiğinde bayılmamak için kendimi kastım. Karnım düğüm düğüm olmuştu.

"Efendim, Derin maalesef konuşamıyor. Çocukken geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı konuşma yetisini kaybetmiş ama duyuyor."

Zişan'da açıklamaya dahil olmuş ve ben birazda olsa nefes alabilmiştim. Hiçbir şey plan yaparken bu kadar zor görünmemişti gözüme ama şu an buradan kaçıp gitmek istiyordum. Bu isteğimin önüne geçen iki neden vardı. Birincisi canımdan çok sevdiğim davam, ikincisi ise Adar'dan işiteceğim "Ben sana yapamazsın demiştim." şeklindeki azarlardı.

"Ah yavrum Allah şifa versin. Gözlerin de pek bir güzelmiş."

Bir kez daha acıyan bakışların eşliğinde sessiz kalıp ilginin üzerimden çekilmesi için bekledim. Her şeyi halledip daha fazla burada kalmadan def olup gitmek tek isteğimdi. Böyle lanet bir göreve verilmem tamamen benim şansızlığım olmalıydı!

"Evli misin sen?"

Yanımdaki teyze eteğimi çekiştire çekiştire sorduğunda derin bir iç çektim. Almıştım başıma belayı. Yaşlıları da hiç sevmezdim.

"Benim torunum var alayım mı seni ona?"

Dişsiz ağzından dolayı büzüşen dudakları hınzırca kıvrılırken biraz kenara kaydım. Bu işin sonunda olan bana olacaktı. Tövbe tövbe, teyzeler bile kudurmuştu.

"Bak iri yarıda bir şey... Tam kışlık adam, kıızz!"

Omuzunu omuzuma çarpması ile korkuyla yerimden fırlayıp kızların yanına attım kendimi. Erkek adama koca ayarlamaya çalışıyordu teyze haberi yoktu.

"İyi misin Derin?"

Bir an önce belgeleri alıp buradan gitmemiz gerekiyordu ama kızlar muhabbete dalmışlardı. Bir yandan bu iyi bir şeydi çünkü onlar kadınlara yokluğumu hissettirmeden yukarıya çıkabilirdim.

"Ah doğru ellerini yıkaman gerekiyordu değil mi? Unutmuşum."

Planımızın ikinci kısmına geçerken ileride oturan kadının yanına yaklaşan Yasemin'le bir kez daha sakin kalmam gerektiğimi kendime hatırlattım. Bu şansı bir daha yakalayamazdık.

"Abla, Derin'in banyoyu kullanması lazımda."

"Derin, ablacım banyo yukarı katta merdivenlerin hemen sol tarafında kalıyor. Ama istersen sana eşlik edeyim hıh?"

Başımı iki yana sallayıp dikilmeye devam ettim. Konuşabilmenin ne büyük bir nimet olduğunu bugün çok net anlamıştım. İnsan konuşamayınca ne yapacağını bilemiyordu.

"Hadi git elini yıka Derin."

Zişan'ın onayı ile oturan kadınlarla göz teması kurmadan sakince merdivenlere yöneldim. Göz bebeklerim bile telaştan titrerken birini şüphelendirmek en son isteyeceğim şey bile değildi.

"Tabii canım, hayırlı bir kısmet çıkarsa Erhan'da istiyor evlenip yuva kurmayı."

Ardımdan gelen neşeli sesle duraklasam da hızla merdivenleri çıkmaya başladım. Demek dağ ayısını baş göz edecek kız arıyorlardı. Allah bu ayının eline düşecek kadına acısındı. Eğer böyle bir adam değil ailemde, mahallemde olsa kendimi denize atardım. Barbarın tekiydi! İnsanları camdan aşağıya atıyordu!

"Tamam, şimdi işine odaklan Derin."

Bana tarif edilen banyoyu geçip sağ koridora dönerken gözlerim tam anlamıyla dört dönüyordu. Kalp atışlarım hızlanmıştı ama elimden geldiğince kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. En azından yukarı biri çıkarsa beni banyoyu arıyorum sanacaktı. Panik yapmamın hiçbir anlamı yoktu.

"Nerede bu lanet oda!"

Araladığım kapının ardındaki yatak odası ile utançla kapıyı kapatıp hemen yanındakine yöneldim. Ev ev değil saraydı mübarek. Bir koridora beş kapı fazla değil miydi?

"Sen!"

Duyduğum sesle kavradığım kapı kolunu korku ile bırakıp olduğum yerde sıçradım. Bütün bir koridoru kaplayan tok ses bütün ruhumu titretmişti. Kelimenin tam manası ile sıçmıştım.

"Sana diyorum?"

Ben daha ne olduğunu anlamadan sırtım duvara sertçe çarptığında mızmız bir inilti döküldü dudaklarımdan. Canım feci acımıştı.

"Kimsin sen?"

Sırtımı kaplayan acı mavi harelerimi ıslatırken zorlukla yutkunup yüzüme eğilmiş adama çevirdim bakışlarımı. Kara kaşları burnunun üzerinde öfke ile birleşmişti. Kolumu o kadar sıkıyordu ki yüzümü buruşturup kolumu çekmeye çalıştım. Yakalanmış olup olmamak umurumda değildi, canım acıyordu.

"Konuşsa-"

Üzerimde gezinen siyah hareleri mavilerimi bulduğunda gözlerim sızdırmaya başlamıştı bile. Canım kıymetliydi benim. En ufak acıya dayanıksız yetiştirilmiştim. Karşımdaki beden mavilerimden süzülen yaşlara bakıp öylece kaldığında öfkeyle baktım siyah gözlerine. Şerefsiz herif kolumu koparmıştı resmen!

"Kimsin sen?"

Kolumu sıkan eli gevşeyip yok olurken anlayamadığım bir şaşkınlıkla fısıldadı... Birden bire bu ayıyı insana çeviren neydi?

******

Selamlar👋

Tanıtımdan sonra arayı bu kadar açtığım için üzgünüm. Aslında bölüm hazırdı ama bir türlü düzenlemeye alıp yayınlayamadım.

Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir. Biraz sıkıcı bir bölüm gibi oldu ama ilk bölüm olduğu için lütfen anlayışla karşılayın. Diğer bölümler daha hızlı ilerleyecek ve heyecanlı olacak. Güzel şeyler var aklımda.

Kısa bir konuya değinmek istiyorum. Bu kitaba müsait oldukça bölüm yazacağım. Bu yüzden lütfen bunu göze alarak okumaya devam edin.

Çok sık bölüm atamayacak olsam da araları da çok açmam. Yani en azından böyle umuyorum.

Ayrıca Ülkücü reisimiz için isim bulmayınca isim öneren bütün okurlara çoook teşekkür ederim.

Erhan ismini öneren winksli_lahmacun Çok teşekkür ederim. İsmin anlamı eski Türklerde "Adalet Hükümdar" demekmiş. Tam bizim karaktere uyuyor. Bu yüzden çok hoşam gitti. Yeniden teşekkürler🙏💜

Görüşlerinizi yorumlarda belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın...

Hepinize kucak dolusu sevgiler💜

Diğer bölümde görüşmek üzere...

Elena

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

1M 37.9K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.1M 15.6K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
116K 6.4K 13
Sera: Numaranızı yönetici olan Asuman hanımdan aldım. Sera: Yemeyin beni. 05***: Asuman hanımın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama üzgünüm...
25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...