Heaven in Your Arms

By Buluttss

12.7K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Part 2- Bölüm 18

174 9 10
By Buluttss

Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bişeyler oluyosdgddjhjf 


Dönem başlamış birkaç hafta geçmişti bile. İkinci dönem hem daha uzun hem de daha yoğun olurdu. Üçü de bu yoğunluğa alışmaya çalışıyordu. Keiji yaşadığı hislerden öyle bunalmıştı ki neredeyse Kei'nin odadan ayrılmasını dilerken buluyordu kendini.

Bokuto'yla konuşmaya karar vermişti. Bu duygu onu çok bunaltıyordu. Onu çok sevdiğini ama elinde olmadan Kei'ye karşı hisler geliştirdiğini, geçici şeyler olduğunu düşündüğünü söyleyecekti. Stresten çoğu zaman başı ağrıyordu. Sevgilisine anlatmak zorundaydı.

"Tatlııım"

"Hmm?" akşam yemeğindeydiler. Dalmış olmalıydı.

"Hadi bak sadece biz kaldık yemekhanede."

"Ah tamam pardon."

"Bir şey mi oldu?"

"Yoo."

Kei tepsisini götürmek için kalktığında bir anda cesaretini topladı "Bo seninle konuşmam gereken bir şey var." dedi.

"Tabii tatlım ne oldu?"

Duraksadı, az önce gelen anlık cesaret yine bir anda yok olmuştu. Kei'nin geri döndüğünü gördü neyse ki "Özel, sonra." dedi sessizce.

"Tamam."

Nasıl söyleyeceğini bilmiyordu ne yapacağını da. Çok kötü hissediyordu kendini.

Cuma günü son derste Keiji kendini çok kötü hissetmeye başladı. Stres sanki hücrelerini kemiriyordu. Boynundan başına saplanan bir ağrı vardı. Bir açıklaması yoktu, kalbi Kei'yi görünce deli gibi atıyordu. Bokuto'ya ihanet ediyor gibi hissediyor, ama duygularını bir türlü bastıramıyordu. Tüm vücuduna bir titreme geldi, hasta olacak gibi hissediyordu. Başını sıraya koydu.

"Keij?" Bokuto omzunu dürttü hafifçe "Tatlım neyin var?"

"Bilmiyorum Bo halsizim biraz."

"Yoruldun mu çok? Odamıza gidip yatalım tatlım."

"Üşüyorum."

"Hasta mısın?"

"Bilmiyorum."

"Tamam hadi gidelim. Tsukki?"

"Hmm?"

"Keiji'nin çantasını alsana biraz hasta gibi."

"Neyin var Keiji?"

"Bilmiyorum biraz üşüyorum sanki."

"Önce revire gitmek ister misin?"

"Gerek yok."

"Şimdi biraz dinlensin kötüleşirse gideriz."

"Tamam."

Birkaç dakika sonra sevgilisinin yardımıyla üzerini değiştirip yatağa girmişti. Kalın bir kazak giydirmişti Bokuto ona. Yorganını battaniyesini üzerine örtmüştü. İçecek sıcak bir şeyler yapıyordu.

"Bo?"

"Geldim bebeğim, neyin var?"

"Her yerim ağrıyor sanki."

"İlaç vereceğim tatlım. Üşütmüşsündür." ilaç getirip yanına uzandı. Keiji sevgilisinin sıcaklığına gömülüp gözlerini kapadı.

Keiji birini yakınında hissederek uyandı, irkilmişti. Sevgilisinin sesini duydu "Ssh uyu tatlım, sadece ateşine baktım."

"Bo?" fısıldadı "Ateşim mi var?"

"Biraz bebeğim, korkma kontrol ediyorum ben, sadece üzerini biraz açalım."

"Sabah mı oldu?"

"Hayır daha saat dokuz, uyu sen."

"Bo seninle konuşmam gereken bir şey var."

"Tamam tatlım yarın konuşuruz."

"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

"Bana her şeyi söyleyebilirsin bebeğim. Biraz iyileş konuşalım."

"Bana kırılırsın diye çok korkuyorum."

"Kırılmam bebeğim bana her şeyi söyleyebilirsin." Hastalığın etkisiyle konuştuğunu düşünmüş olmalıydı.

Gözleri kapanıyordu, en son Bokuto'nun uyumasını söyleyen sesini duydu.


"İyi mi?" Kei sordu, o da endişelenmişti biraz.

"Ateşi var. Tsukki yanında dursana biraz. Ben hem bir bant bulayım hem de üzerini değiştireyim"

"Tamam"

Kei yatağından kalkıp Bokuto'nun kalktığı yere oturdu. Arada uykusunda küçük bir sesle mırıldanıyordu. Ateşin etkisi diye düşündü, üzerini biraz daha açtı. Keiji elini uzatınca elini tuttu, ona dokunmaktan hiç rahatsız olmuyordu.

"Bo önemli bir şey" mırıldandı uykuyla uyanıklık arasında. "Önemli bir şey söyleyecektim"

O sırada Bokuto yanına geldi. "Kalk bebeğim üzerini değiştirelim."

"Bo çok önemli."

"Tamam tatlım konuşacağız, ne oldu söyle bana?"

"Üzüleceksin diye korkuyorum."

Bokuto içini çekti. Kei de merak etmişti ne diyeceğini. "Ateşin yükselmiş." dedi elini alnında gezdirip. Alnını soğuk havluyla sildikten sonra soğutucu bandı yapıştırdı. Kazağını ve tişörtünü çıkardı. Kei elinde olmadan ince ama kaslı bedenine bir göz attı. Bokuto hemen havlu ile terli vücudunu kurulayıp giydirdi ama onu. Kendini sapık gibi hissetmişti.

"Saat kaç tam olarak? İlaç versem mi tekrar?"

"Bir iki saat daha bekle, daha erken."

"Ateşi yüksek biraz."

"Tamam kontrol edelim sık sık bir şey olursa hemşireye gideriz. Korkma Bokuto, iyi olacak birazdan."

Bokuto ona gülümseyince kalbi yine bir takla attı. Keiji uyuyakalmıştı. Bokuto yanına oturmuş, saçlarını okşuyordu. İkisinden ayıramıyordu gözlerini. Öyle tatlılardı ki. İkisine bakmak kalbini titretiyordu.

Keiji Bokuto'nun kucağında derin bir uykuya dalınca o da uyudu. Kei ışıkları kapadı gece lambasını açtı. Bokuto'nun üzerine doğru çekti üstlerindeki battaniyeyi. İkisinin birbirlerine sarılmış bu hallerini izleyerek uykuya daldı.


Ertesi gün Kei kütüphaneye gittiğinde Bokuto Keiji'nin yanına yanına kıvrıldı "Tatlım?"

"Hmm?"

"Senin birkaç gündür konuşmak istediğin bir şey vardı, anlatsana bana."

Keiji bir anda dün gece ona ısrar ettiğini hatırladı. Ama şimdi vazgeçmişti. Hislerini kalbine saklamak zorundaydı. Bunu bilmesi Bokuto'ya bir şey kazandırmayacak aksine onu üzecek ve güvenini sarsacaktı. Belki onu terk bile edebilirdi. Bu düşünce kalbinden bir panik dalgasının geçmesine neden oldu. "Önemli bir şey değil Bo boş ver."

"Ama beni kıracağından falan korkuyordun."

"Ö-öyle mi dedim?"

"Evet bebeğim." duraksadı. Keiji cevap vermeyince devam etti "Bak bana her şeyi anlatabilirsin, canını sıkan bir şey mi var? Benimle mi ilgili? Farkında olmadan seni üzecek bir şey mi yaptım?"

"Hayır."

"Lütfen söyle bana."

"Yok bir şey, rahat bırak beni."

"Keiji" şaşırmıştı. Hem kendi söylemek istemişti hem böyle davranıyordu. "Lütfen anlat bana."

"Bokuto git başımdan. Zorlama beni dedim sana." Sesini yükseltti biraz. İtiraf edemezdi, bu söylenebilecek bir şey değildi. Tüm cesareti gitmişti, onu kaybetme korkusu öfkeye dönüşüyordu.

"Bebeğim a-ama konuşacaktık."

"Rahat bırak beni bir şey söylemeyeceğim. Yalnız kalmak istiyorum."

Bokuto korkmuştu "Tamam özür dilerim" kalktı yataktan. Hızlı adımlarla odadan çıktı.


Ne yapacağını bilemeden dışarı çıkıp yürümeye başladı. Hava buz gibiydi ama içeri girmek istemiyordu. Ortak salonda ya da kütüphanede oturmak da istemiyordu. Onu yalnız bırakmakla iyi mi yapmıştı kötü mü onu da bilmiyordu. Daha önce ondan böyle kaçtığında bir şeye üzülmüştü çok. O zaman onu bulmuş ikna etmişti. Şimdi neden böyle yaptığını anlamıyordu. Ama çok gerildiği ortadaydı. Daha fazla germek istememişti.

"Bokuto!"

Kei ona sesleniyordu. Arkasını döndü yanına yürüyordu. "Hava almaya mı çıktın?" yanına geldi.

"E-evet"

"Ne oldu sana iyi misin?"

"Keiji'ye dün söylemek istediği şeyi sordum. Çok kötü davrandı bana, bağırdı. Yalnız bırak dedi, ben de çıktım"

"Nasıl ya?"

"Kızdı bağırdı bana işte bilmiyorum" gözleri dolu doluydu. Kei'yi de üzmek istemiyordu. "Sen ne yaptın yoktu değil mi kimse?"

"Yoktu. Bak gel hadi bir şeyler yiyelim. Keiji'ye de götürürüz bir şeyler. Şimdi o da çok üzülmüştür."

"Konuşmuyor ki benimle."

"İstersen ben konuşurum."

"Seni de üzer şimdi o boş ver. Kızınca böyle oluyor."

"Tartıştınız mı siz daha önce?"

"Pek sayılmaz. Bir kere daha bir şeye kızmıştı kendi kendine bir şeyler varsaymış çok ağlamıştı."

"O seni çok seviyor Bokuto, seni üzeceğini düşünüp çekinmiştir. İkna edersen anlatır sana bence."

"Teşekkür ederim Tsukki, iyi ki varsın."

Gerçekten de öyle düşünüyordu. Morali bozuk olmasına rağmen istemsizce gülümsedi ona. Sonra bir an kendinden nefret etti. Sevgilisi yukarıda hasta ve üzgün bir şekilde yatıyordu. O başkalarına gülümseyip bundan hoşlanıyordu. İğrençsin dedi kendi kendine. Keiji'yi hak etmiyorsun.

"Bokuto? Hadi" dalmıştı

"Tamam" dedi, müthiş bir vicdan azabıyla kıvranarak Kei'yi takip etti.

Odaya tekrar geldiklerinde Keiji uyumuştu. Ağlamış gibiydi, gözlerinin çevresi kızarıktı.

"Hey üzülme" dedi Kei ona. Suratı asılmış olmalıydı.

"Üzülmedim ama böyle uyumuş hasta hasta."

"Uyanınca konuşursun, ben yalnız bırakırım sizi. O da üzülmüş belli ki, çözersiniz."

Gözlerinde küçük bir kırgınlık ifadesi vardı Kei'nin. Bokuto nedenini bilmiyordu. "Evet" dedi küçücük bir sesle. Uyuyan sevgilisini izlemek için yatağına uzandı.

Bokuto bir kitap karıştırıyordu ki Keiji aniden uyandı. Hemen sevgilisine döndü "Bebeğim."

"Bo?"

"Gel buraya" Sevgilisini kollarının arasına çekti. Kabus görmüş gibi değildi ama korkarak uyanmıştı kalp atışlarını göğsünde hissediyordu. "Yanındayım korkma." saçlarını öptü.

"Bo özür dilerim."

"Ne özrü bebeğim, her şey yolunda."

"Bırakma beni lütfen." gözleri korkuyla bakıyordu.

"Bırakmayacağım, söyleyeceğin yapacağın hiçbir şey de buna neden olamaz. Meleğimsin sen benim. Asla bırakmam seni."

O sırada Kei kalktı, sessizce odadan çıktı.

"Bo anlatacağım ama bana kızmandan beni terk etmenden korkuyorum." sesi titriyordu.

"Tatlım bak benim gitmeme neden olabilecek tek bir cümle var. Bana bir gün eğer seninle mutsuzum seni sevmiyorum seni hayatımda istemiyorum dersen sadece senin mutluluğun için, iyi olman için giderim. Yani sanırım. Öyle bir şey olursa da yaşayamam zaten" gözleri doldu, düşüncesi bile korkunçtu. Sevgilisi onu hayata bağlayan tek şeydi. Yaşayamazdı onu kaybetse.

"Hayır söyleme böyle Bo."

"Ama doğru bebeğim ben sensiz yapamam. Ne dersen de, ne söylersen söyle. Bana mı kızdın? Seni kıracak bir şey mi yaptım? Söyle telafi edeyim, yalvarırım."

"Sen hiçbir şey yapmadın. Benden nefret edeceksin." Ağlamaya başladı, çok gerilmiş olduğunu görebiliyordu.

"Ssh söz veriyorum etmeyeceğim. Sen harika bir insansın. Seninle ilgili her şeyi seviyorum ben."

"Bo ne olur terk etme beni. Sana söyleyeceğim ama ne olur bırakma beni."

"Bırakmayacağım sevgilim. Her şeyim üzerine söz veriyorum. Hadi derin bir nefes al, gel burnunu silelim. Anlat bana seni üzen her neyse."

Keiji derin bir nefes aldı "Bunu senden sakladığım her an kendimi daha iğrenç hissediyorum o yüzden söylemek zorundayım." burnunu çekti.

"Söyle bebeğim. Rahat ol."

"Bak sana olan duygularım hiç değişmedi benim. Seni çok seviyorum."

"Ben de seni bebeğim. Her gün daha da çok seviyorum seni."

Keiji gözlerini sildi "Seni çok seviyorum ama elimde olmadan Kei'ye karşı da duygular geliştirdim. Başta özel durumundan dolayı üzülüyorum falan sandım ama farklı bu, k-kalbim ç-çarp-"

"NE?" Bokuto elinde olmadan bağırdı. Haftalardır aklını karıştıran her şeyi sevgilisi tek cümleyle çözmüştü.

"Bo özür dilerim. Yemin ederim geçici bir şeydir. Dostlukla falan karıştırmış olmalıyım. Ne olur bırakma sen beni. Unutacağım. Çok özür dilerim. Asla asla sana ihanet etmek istemedim ne olur affet beni" Öyle çok ağlıyor öyle hızlı özür diliyordu ki, ne yapacağını şaşırmıştı Bokuto.

"Bebeğim-"

"Çok özür dilerim. Biliyorum seni hak etmiyorum."

"Bebeğim dinle."

"Lütfen affet beni sana söylemek zorundaydım."

"KEIJI!" bağırdı. Sevgilisi sakinleşmeyecekti. "Keiji, dinle bebeğim. Sakin ol."

Sevgilisi korku dolu gözlerle ona bakıyordu "Ssh sakin ol." Kalbi deli gibi çarpıyordu onun da "ben de aynı şeyleri hissediyorum. Ondan çok hoşlanıyorum. Elimde değildi. Bastırıyordum duygularımı. Vicdan azabıyla boğuşuyordum ama senin kadar cesur değildim ben."

"N-nasıl yani?" şaşkınlıkla bakıyordu.

Bokuto sıkıca sarıldı ona "Sana olan duygularım hiç değişmedi seni her şeyden çok seviyorum. Ama elimde değil. Onu da seviyorum." Yutkundu, heyecandan deli gibi çarpıyordu kalbi "Bana söylediğin için, bu kadar cesur olduğun için teşekkür ederim." biraz geri çekilip yanaklarını ellerinin içine aldı, parmaklarıyla gözyaşlarını sildi "Kızdın mı bana? Kırıldın mı?"

"Neden?"

"Ben de bir şeyler hissettiğim için"

"Saçmalama Bo, sana böyle bir şey için nasıl kızabilirim. Girdap gibiydi içine çekildim. Kurtulamadım. Ama yanlış anlama ne olur. Atak geçirdiğinde falan ona yakın olmak için sarılmadım. Asla geçmedi aklımdan böyle bir şey. Sadece onu rahatlatmak istedim."

"Biliyorum bebeğim. Tabii ki öyle. Bi sakinleşip konuşalım olur mu?"

"Mhm."

Sevgilisinin yüzünü silip ona biraz su içirdi. Hafif terli alnından saçlarını çekti.

"Birkaç derin nefes al bebeğim" bekledi. "Daha iyi misin?"

"Evet."

"Tatlım, bir süredir, belki senin dediğin gibi özel durumundan, belki yalnız ve üzgün olmasından belki de çok çok tatlı olmasından dolayı" hafifçe güldü "çok etkileniyorum ondan. Kendime itiraf edemedim çok uzun bir süre. Çok zordu çünkü sana olan hislerimden emindim. Bir an dikkatim dağıldı diyordum ama sen nefesimi kesmeye devam ediyordun. Hiçbir değişiklik yoktu. Sonra kaçmaya çalıştım ama başaramadım. Çok korkuyordum hissettiklerimden. İkinizi de üzmekten." durdu Keiji'nin onu ilgiyle izleyen gözlerine baktı "Ama elimde değil ondan hoşlanıyorum. Sen ne zaman hissettin bebeğim?"

"İlk defa senin doğum gününde. Yani daha yeni tanıştığımızda. Ama anlık bir şeydi. Sonra geçti, bir süre. Ama zamanla arttı işte bilmiyorum. Sen?"

"Onun doğum gününde. Ama ben de unutmaya çalıştım. Sonra atak falan geçirdiğinde artık ona sarılmamıza izin verdiğinde bir güven bağı gelişti sanki. Hissettim."

Keiji başını iyice göğsüne sakladı "Aramız iyi mi Bo? İhanet etmişim gibi hissetmiyorsun değil mi?"

"Kendi adıma hissediyordum ama sen itiraf edince geçti. Teşekkür ederim" sevgilisinin alnını öptü "Sen söylemesen ben asla söyleyemezdim."

"Çok korktum seni üzmekten."

"Bebeğim benim. Sen bir insanın sahip olabileceği en harika sevgilisin."

"Sen de öyle Bo."

"Ne yapacağız?"

"Neyi?"

"Ona itiraf edecek miyiz?"

"NE?"

"Neden olmasın?"

"Bokuto biz zaten bir ilişki içindeyiz itiraf etsek ne olacak ki?"

"Yani daha önce duymuştum ikiden fazla kişiyle yaşanan ilişkileri."

"Nasıl yani?"

"Evet bebeğim, yani bir dengeye oturtmak kolay değil ama Kei de isterse bir deneyemez miyiz?"

"Bilmiyorum."

"Sen istemezsen sormayız bile bebeğim ama biraz düşünemez miyiz?"

"Seni ve sevgini bir başkasıyla paylaşabileceğimi sanmıyorum Bo"

"Ben de bebeğim ama o Tsukki. Yani seni sadece onunla paylaşabilirim gibi geliyor. O kadar korkunç gelmiyor bu fikir. Hem paylaşınca sana olan sevgim azalmaz ki. Senin de azalmaz biliyorum. Hem farklı hem aynı türden bir sevgi bu."

"Yani olur da bir şekilde beraber ilişkimiz olursa sana verdiğim sevgiyi ona verememekten korkuyorum."

"Bebeğim sen mi?" güldü hafifçe "Şu an bile onunla nasıl güzel ilgileniyorsun. Onu çok önemsediğin belli oluyor."

"Ama ilişki farklı. O sonradan girecek, zaten dışlanmış hissedecek."

"Bunları sonra düşünürüz tatlım. Adım adım gidelim. Kolay değil biliyorum ama çözeceğiz. Sadece bana şunu söyle, onu sevmeyi bırakabileceğini düşünüyor musun?"

"Hayır."

"Ben de bebeğim, o yüzden adım adım giderek bu işi çözeceğiz. O bizi istemeyebilir. Ama söz çözeceğiz. En azından birbirimize itiraf ettik, rahatladın değil mi?"

"Evet"

"Senden tek bir şey isteyebilir miyim tatlım?"

"Tabii ki Bo."

"Bak, hem bu konuyla ilgili hem genel olarak canını sıkan bir şey olduğunda içine atma lütfen. Bana hemen söyle. Bak sonra daha çok üzülüyorsun. Biliyorum bu konuyu konuşmak çok zordu. Haklısın bunun için demiyorum ama aramızda böyle şeyler olmasın. Sen böyle ağladığında ben gerçekten çok üzülüyorum. Dayanamıyorum bebeğim. Lütfen söz verelim birbirimize, bir şey olduğunda açıkça söyleyeceksin bana, ben de sana."

"Tamam" fısıldadı.

"Tamam mı bebeğim benim" Bokuto kıkırdadı onun karnını mıncıklarken "bitanecik sevgilim."

"Tamam Bo." kıkırdadı o da. "Kei'ye ne söyleyeceğiz?"

"Şimdilik bekleyelim. Biraz zaman tanıyalım hem sen de düşün, bu konuyu tekrar konuşalım sakince. Kesin emin olursak onu o zaman konuşuruz. Ben senin bazı konuları fazla düşünüp kafaya taktığını söyleyeceğim sadece. İnanır çünkü tanıyor seni" güldü.

"Tamam Bo."

"Sen uzan hadi ben haber vereyim gelsin odaya."

"Tamam."


"Tsukki'cim özür dileriz, söz bir daha böyle tartışmalarımıza maruz kalmayacaksın, afedersin" dedi Bokuto arkadaşı odaya geldikten sonra.

"Sorun değil Bokuto, iyi misiniz?"

"Mhm."

"Keiji nasıl oldu, ateşi düştü mü?"

"Ah bakmadım ki" kıkırdadı. "unuttum" dereceyi alıp sevgilisinin yanına geldi "tatlım ateşine bakacağım."

"Tamam"

"Tamam yüksek değil, uzan hadi sana yemek hazırlayacağım."

Kei'nin onun yanına gittiğini gördü "İyi misin?"

"Daha iyiyim Kei sağol, kusura bakma lütfen olur mu?"

"Hiç sorun değil, iyisiniz dimi?"

"Evet evet" gülümsedi ona. Bokuto dikkatle izliyordu sevgilisinde. Gerçekten gözlerinde o sevgiyi görebiliyordu. İkisine baktı gülümseyerek. Kei'nin sevgilisinin kollarına sokulduğunu hayal etti. Nasıl olacağını düşünmek için öpüştüklerini hayal etti sonra. Hiç ama hiç rahatsız olmadığını fark etti. Hatta garip bir heyecan duymuştu. Sevgilisinin sesiyle kendine geldi "Booo su."

"Geldim tatlım."


Pazartesi gününe kadar Keiji kendini toparlamıştı. İkisi de artık rahatça Kei hakkında konuşabiliyordu. Keiji çok rahatlamıştı. Taşıdığı vicdani yükten kurtulmuştu. Sevgilisi ile aynı hisleri paylaştığı için çok mutluydu. Sık sık onunla bu konuda konuşuyorlar hatta konuşmadan anlaşıyorlardı. Ne zaman söyleyeceklerini henüz bilmiyorlardı ama bu konuda tekrar konuşacaklardı. İkisi de kalplerinde yeniden hissettikleri bu heyecanla çok neşelilerdi. Bir an önce kendi duygularından emin olmak ve Kei'nin hislerini anlamak istiyorlardı. 

Continue Reading

You'll Also Like

Zemheri By aria

Teen Fiction

2.1K 245 19
Kar kış, kıyamet. Her yer soğuk. Kar fırtınası devam ederken az ileride küçük bir ışık kaynağı dikkatimi çekti. Yavaşça ona doğru adım atmaya başladı...
394K 36.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
13K 1.3K 16
İlk FassAvoy textingi. Neden hiç FassAvoy textingi veya fanfici yok nedeeen • lust: İsmimi söylemek isterdim fakat sana duygularımı açmamın başka bir...
81.5K 6.4K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...