Heaven in Your Arms

By Buluttss

12.7K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Part 2- Bölüm 13

159 9 9
By Buluttss




Keiji gözlerini araladı, uyuyakalmış olmalıydı. Neyse ki hafta sonuydu ve erken kalkmaları gerekmiyordu. Saat dokuz olmuştu, Bokuto da Kei de hala uyuyordu. Eli hala elinin arasındaydı. Çekmedi, ihtiyacı vardı belli ki. Uykusunda dönmüş bacağına yapışmıştı. Uyandığında utanacaktı, biliyordu ama çekip uyandırmak istemedi.

Bir süre sonra arkadaşının kıpırdandığını sonra da uyandığını hissetti. Hemen elini çekti, bacağına yasladığı başını yastığa çekti. Keiji ona döndü "Günaydın" fısıldadı

"Günaydın" dedi yüzüne bakamıyordu. Kızarmıştı yanakları. "Ben" dedi eliyle şakaklarını ovuşturdu başı ağrıyordu belli ki.

"Al biraz su iç" bir şişe uzattı. Kei birkaç yudum alıp teşekkür etti.

"Çok özür dilerim" dedi "yani gece olanlar için."

"Sorun değil Kei. Bak biliyorum, şu an hissettiklerini anlıyorum ama ikimiz için de çok olağanüstü bir durum değil bu. Geçmişimizde kötü şeyler var biliyorsun. İkimiz de sık sık kabus falan görüyoruz. Bu da öyle bir şey. İyisin şimdi, değil mi?"

"Evet" yüzünü ovuşturdu. "Bokuto da yanımdaydı değil mi?"

"Evet."

"Rezil ettim kendimi."

"Saçmalama" gözlerini devirdi "Gerçekten Kei, lütfen böyle şeyler düşünme"

Başı önündeydi. Cevap vermedi ona "Şimdi iyi misin?"

"Evet."

"Başın ağrıyor değil mi?"

Başını salladı.

"Birşeyler yedikten sonra ağrı kesici alırsın geçmezse"

"Tamam."

"Kahvaltıya inmek istemezsen sana bir şeyler getiririm"

"İnebilirim sağol."

Bokuto da uyanmış onlara günaydın diyip banyoya gitmişti. Bir şey olmamış gibi davranacaktı belli ki. Keiji iyi bir fikir olduğunu düşündü, işlerini kolaylaştırırdı bu.

Hep birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Kei ağrı kesici alıp yattı tekrar. Baykuşuna sarılmış onlara arkasını dönüp gözlerini bir noktaya dikip dalıp gitmişti.

Ona biraz alan vermek için haber verip çıktılar. Kütüphaneye gidip ders çalışarak geçirdiler öğleden sonrayı. Yüzme antrenmanına gitmek için hazırlanmaya geldiklerinde uyuduğunu gördüler. Üzülüyorlardı gerçekten onu böyle görmeye. Sessizce çıktılar odadan.

"Niye böyle oldu ki?" dedi Bokuto salona yürürken.

"Biraz zamana ihtiyacı var"

"Çok ağladı."

"Elinde değildi tatlım hem kendini tutmaya çalışması daha kötü olurdu."

"Evet haklısın. Daha kötü olur mu?"

"Sanmıyorum tatlım, sadece biraz zaman verelim. Konuşuruz gerekirse tamam mı?"

"Tamam Keij"

Takip eden günlerde Kei çok içine kapanmıştı. İkisi de çaresiz hissediyorlardı. Onun özel durumunu içeren tüm yazıları okuyorlardı. Yapabilecekleri şeyleri araştırıyorlardı. Mecbur kalmazsa konuşmuyor, çok az yemek yiyordu.

"Keij ne yapacağız" dedi Bokuto sıkıntıyla

"Konuşmuyor Bo, kendini toplaması beklememiz gerekiyor."

O sırada duştan çıkmıştı Kei. Bokuto ona kahve getirdi "Tsukki'cim sana kahve yaptım"

"Gerek yoktu."

"Olsun şimdi bilgisayarınla uğraşırken içersin."

"Erken yatacağım zaten."

"Canını sıkan şey ne? Bize anlatabilirsin."

"Bir şey yok."

"Kei" Keiji de gelmişti "Seni üzen bir şeyler var."

"Hatırlamaktan hoşlanmıyorum."

"Bak anlatmak zorunda değilsin ama kendimizi çaresiz hissediyoruz."

"Benim için bir şey yapmak zorunda değilsiniz ki." Sinirlenmişti.

"Ama sana yardım etmek istiyoruz."

"Yardım falan istemiyorum."

"Tsukki öyle deme ama."

"Ama istemiyorum neden üzerime geliyorsunuz?" sesini yükseltmişti biraz. Keiji Bokuto'yu elinden tutup çekti

"Tamam afedersin." sonra sessizce mırıldandı "Gel Bo."

Sevgilisiyle kendi masalarına gittiler. Kei yatağa girip başına yorganı çekmişti.

Kei çok kötü hissediyordu. Çok belli etmemeye çalışsa da çok utanmıştı. Ağlayıp durmuştu onların yanında, sakinleşememişti. Delinin tekiyim dedi kendi kendine. Bir süredir böyle bir atak da geçirmemişti. Ona bakmayacak olsalar da ikisi de hoş çocuklardı hayatında ilk defa böyle bir şey hissediyordu ve onlara rezil olmuştu. Ayrıca korkunç geçmişi yine üzerine çökmüştü. Bundan kurtulamayacağını anlamıştı bir kez daha. Ne yaparsa yapsın annesinin onu terk ettiği günü unutamıyordu. Babasının onu Amerika'ya götürdüğünü, evde yalnız geçirdiği günleri, babasının başka bir kadından çocuğu olan abisini,orada yaşadıklarını unutamıyordu, en çok da annesinin onu terk ettiği günü silmek isterdi aklından. Ama yapamıyordu. Yeni bir krizin geldiğini hissediyordu. Yine öyle kötü olmak istemiyordu. Ataklardan çok korkuyordu, sıklaşırsa ne yapacağını bilmiyordu hiç. Yardıma ihtiyacı vardı, ama anlatamazdı olanları, nefes alamadığını hissediyordu. Sorunlarıyla kimseyi bunaltmak da istemiyordu. Belki banyoya gidebilirse orada kendi kendine kalıp rahatlayabilirdi biraz. Ağlamak istemiyordu. Birden korkunç bir öfke duydu içinde kendine, yaşadıklarına, ailesine, terk edilmesine karşı.

Kalktı, belki yüzünü yıkarsa kendine gelebilirdi. Kalkar kalkmaz başı döndü, yatağa tutundu "Keiji" mırıldandı.

Arkadaşı hemen yanındaydı. "Kei ne oldu?"

Eli göğsündeydi kalbi sıkışıyordu "n-nefesim."

"Tamam canım otur hadi."

"Neden böyle oluyor bilmiyorum." kesik nefesler arasında zorlukla konuştu.

"Sorun değil, buradayım" su içirdi ona biraz. "Dokunabilir miyim sana Kei?"

"T-tamam" eli sırtında geziyordu. Çok yavaş dokunuşlar değildi.

"Korkma tamam mı? Basit bir atak bu, hemen geçecek. Sakinleştiriciye bile gerek kalmayacak."

Bokuto'ya dönmüştü "Tatlım biraz pencereyi arala."

"Mhm" Bokuto'nun kalktığını gördü.

"Unutmak istiyorum."

"Bana anlatabilirsin dinlerim Kei, anlatamazsan önemli değil, yine de yanındayım. Buradayım."

"Yükten başka bir şey değilim."

"Ne? Kei o nasıl söz? Sen benim arkadaşımsın. Ben seni asla bu halde bırakmam. Bokuto da bırakmaz. Tatlım Kei için sıcak bir içecek hazırla tekrar, kafeinsiz bir şey."

"Tamam."

Bokuto hemen kalkmıştı. "Kei biliyorum hoşlanmıyorsun ama geçen sefer sarılınca biraz sakinleştin, denemek ister misin yine?"

Kei cevap vermedi çok utanıyordu. Ama ağlaması da, kesik nefesleri de düzelmiyordu. Cevap vermeyince Kei yatağına oturdu. Onu kollarının arasına alıp üzerini örttü. Oda sessizdi, başını boynuna saklamıştı. Bokuto çayını masaya bırakıp ışıkları kısmıştı. Keiji hiçbir şey yapmadan sadece sıkıca sarıldı ona. Kendini güvende hissediyordu.

"Nefeslerimi dinle tatlım, bana uymaya çalış, daha yavaş ol."

Bokuto da yanlarına oturmuştu, kızıyor mu acaba bana diye geçirdi aklından. Sevgilisinin ona böyle sürekli sarılmasını belki kıskanırdı. Onun yüzünden araları bozulurdu. Birbirini bu kadar seven iki insan onun yüzünden ayrılırdı.

Nefesi yine düzensizleşmiş olmalıydı, Keiji kolunu sıktı hafifçe "Kei sssh sadece bana ver dikkatini, düşünme bir şey."

"Keiji."

"Kapat gözlerini. Bak Bokuto da yanımızda, korkma geçecek biraz sonra."

"Tsukki" Bokuto'nun sesini duydu "Bak bir sürü kötü şey yaşadın belli ki. Ne olduğunu bize anlatman gerekmiyor. Sadece çok zorlandın biliyoruz. Sen biliyorsun ikimiz için de zordu ama toparlanıyoruz. Birbirmizle ilgileniyoruz. Söz veriyorum biz seninle de ilgileneceğiz. Korkmana gerek yok sen yalnız değilsin. Biz varız yanında. Bundan sonra kötü şeyler olmayacak, beraber unutacağız. Biz yanındayken kötü şeyler yaşamayacaksın." yavaş yavaş saçlarını okşuyordu Bokuto, farkına varmamıştı bile ona dokunduğunun. Sakinleştiğini anlamıştı, kısık sesle konuşmaya devam etti "bak tatlım, bizim ailemiz yok, senin de yok. Biz Keiji'yle birbirmize söz verdik. Birbirimizin ailesi olacağız dedik, asla yalnız bırakmayacağız. İstersen biz senin de ailen oluruz. Sen istersen yani, yalnız kalmazsın hiç."

Kei rahatlıyordu, korkuları dağılıyordu yavaş yavaş. Gözleri kapanıyordu. Aynı hafta içinde ikinci defa kriz geçirdiği için çok halsiz hissediyordu kendini.  Keiji'nin göğsünde kaldı uzun süre.

"Çok yorgunsun biliyorum Kei, uyuyabilirsin istersen."

"Teşekkür ederim"

"Teşekkür etme. Yüzünü yıkamak ister misin?"

"Evet."

"Gel hadi Tsukki ben götüreyim seni."

Bokuto beline sarılmıştı, yüzünü yıkamasını bekledi. Sonra yatağa geri oturttu onu.

"Geçti değil mi?"

"Geçti"

"Mhm tamam, erkenden uyu istersen. Biz de yatarız zaten." duraksadı sonra "Yanında kalayım mı?"

"Utançtan ölmemi mi istiyorsun?" güldü hafifçe.

"Ne? Saçmalama" güldü o da. "Kaç gündür bu yüzden mi kötüsün sen?"

"O da var" diye mırıldandı.

"Tsukki, bak utanacak bir şey yok. Bazen böyle olabiliyorsun, sorun değil bizim için. Yani tabii ki böyle bir panik atak geçirmeni istemem ne kadar zor olduğunu biliyorum ama olursa biz yanındayız. Utanacak bir şey yok tamam mı?"

"Benim için o kadar kolay değil."

"Biliyoruz, her şey düzelecek ama. Sen Bokuto'nun söylediklerini biraz düşün hmm?" Keiji ona gülümsedi. Dünyası aydınlanıyordu o gülünce. "Hadi uzan Kei" dedi Keiji. Yatınca yanına oturdu üzerini örttü. "İyi uykular"

"Size de."

Keiji ve Bokuto yataklarına girip yattılar, ikisi de Kei'nin nefeslerini dinliyorlardı, o uyuyunca kapadılar gözlerini.

Continue Reading

You'll Also Like

3.4K 462 7
Polonyanın soylularından Sebastian, kız kardeşini kurtarmak için İngiliz Oldham Kontu Ryan Kent'le izdivaca gönüllü olur.
877K 70.3K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
204K 21.4K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️