arcadia | vmin

By ultragust

27.5K 4.2K 5.5K

şimdi onun kalçalarını tutuyor ve onu kendine çekiyor. dudaklarını öpüyor, kulağına bir şeyler fısıldıyor ama... More

1; birisinin seni bırakmasına izin vermek
2; gözlerimdeki düşler, düşüşler
3; nereden geldiğini biliyorum
4; öncelikle ben senin için neyim?
5; devam eden yalanlar
6; kendime yalan söyledim
7; jimin'im artık benim değil
8; bir kelebek kadar özgürsün
9; incir ağaçları çiçek açtığında
10; yeni başlangıçlar
11; kasımpatı
12; yazın'daki kasımpatı'nı unutma
13; kalbimi bir yabancıya verdim
14; kalabalıkta çarpışmadık
15; bekle dedi gitti
16; kasımpatı'nın zehirli dudakları
18; gökyüzü bizim için ağlıyor
19; ben öleceğim.
20; yıllar bizden bizi aldı.
21; yeniden gidecek misin? gitme.
22; tenimi yakan izler.
23; kasımpatı, ölüm çiçeği

17; kötü arkadaşlar

1.1K 186 231
By ultragust

[acımı hafifletmem için senin de ortak olman gerekiyordu, üzgünüm]


Özlem o kadar ağır geliyordu ki, Jimin bir türlü kalkmak istemiyordu ait olduğu yerden. Aylardır hasret kaldığı bedeni bulmuşken, kolaylıkla bırakmak da istemiyordu.

Lakin istemeyerek de olsa durmak zorunda olduğunu biliyordu. Aynı zamanda yapması gereken bir açıklama olduğunu da biliyordu küçük olan.

Gerçi dudakları Taehyung'un dudakları tarafından esir alınmışken başka bir şey düşünemiyordu, düşünmemeliydi de.

Yine de Taehyung da onunla aynı düşünceye sahip olduğundan dudaklarını ayırmıştı çok geçmeden. Alınları birbirine yaslıyken, göğüsleri aynı ritimde kalkıp iniyordu.

"Jimin..konuşmamız gerek." nefes nefese mırıldanan Taehyung, bayılacak gibi hissediyordu.

"Evet konuşmalıyız."

Jimin, az önce göğsünü yakıp kavuran arzuya tezat sönük bir istekle inmişti Taehyung'un kucağından. Yanyana durdukları her an kendini dizginleyemeyeceğinin bilincinde olduğundan, yatağın yanındaki kanepeye kurulmuştu.

Şimdi Taehyung'la karşı karşıyaydı.

Esmer teniyle felaket uyum sağlayan kızarmış yanakları, az önce öpüştüğünü belli eden şişkin ve ıslak duran dudakları, kendi elleriyle dağıttığı saçları tamamen gözünün önündeydi.

"Ben.." konuşmayı başlatan tarafdı Jimin.

"Ben seni aldatmadım." deyiverdi bir çırpıda. Bu süreçte kesinlikle Taehyung'la göz temasından kaçınıyordu.

"Peki ya gördüklerim?"

Taehyung daha fazla dayanamayarak sorusunu yöneltmişti karşısındaki adama.

"Sizi o gece, o barda öpüşürken gördüm, Jimin. Bunun açıklaması ne peki?"

"Açıklayabilirim." diye atıldı hemen Jimin.

"Bak, biz aslında-"

Jimin'in konuşmasını bölen telefonuna ardarda gelen bildirimler ve aramalardı.

"Bir dakika"

Normalde cevap vermez, bu anın mahvolmasını istemezdi ama ekranda beliren Yoongi ismiyle açmak zorunda olduğunu biliyordu.

"Efendim, Yoongi?"

"Jimin, acilen Kore'ye dönmen gerekiyor."

Yoongi'nin endişeli sesi Jimin'in farkında olmadan yerinden kalkmasına neden olmuştu.

"Baban dönüyor, Jimin."

"Siktir, geliyorum hemen."

Aramayı sonlandıran Jimin, alelacele kendine ait olan eşyaları topluyordu.

"Bir şey mi oldu?"

Jimin Taehyung'u duymuyor gibiydi. Tek amacı babasından önce hızlıca Kore'ye varmaktı.

"Jimin!" bu kez daha sert tonda seslenen Taehyung'a dönmüştü küçük beden.

"Ne oldu?" diye sordu Taehyung şefkatle.

"Benim gitmem gerek, acilen gitmem gerek. Taehyung lütfen beni havaalanına götür, yetişmem lazım."

Taehyung her zaman olduğu gibi anlayışlı taraf olmayı seçtiğinden sorgulamadı.

"Tamam, gidelim."

•°•

Kısa süre sonra havaalanına varmıştı ikili. Jimin zor da olsa kendine bilet bulduktan sonra vedalaşma vakti de gelip çatmıştı çoktan.

"Sormayacak mısın?" demişti elindeki senetlerle oynarken.

Taehyung,

"Hayır, isteseydin anlatırdın." dese de deli gibi merak ediyordu aslında.

"Söz, anlatacağım her şeyi teker teker. Bana sadece güven olur mu? Biliyorum, zor. Ama lütfen güven, boşa çıkarmayacağım."

Çok geçmeden uçuş anonsu yapıldığından Jimin son şansını da kullanmaya karar vermişti son anda.

Gitmeden önce Taehyung'a sıkı sıkı sarılmış, ayaklarının ucunda durarak dudaklarına uzun bir öpücük kondurmuştu.

"Seni seviyorum."

Bu gitmeden ve Taehyung'un fısıltısını duymadan önce söylediği son sözlerdi.

"Ben de seni seviyorum, kasımpatı."

•°•

FLASHBACK:

"Aigoo, kimler varmış burada??"

Hyerin'in yalpalayarak kendisine doğru geldiğini görünce oflamıştı Hoseok. Kafa dağıtmak için geldiği barda Hyerin'in canını sıkacağından oldukça emindi.

"Ne istiyorsun, Hyerin?"

O konuşurken Hyerin de önündeki içki bardağına uzanmıştı.

"Üçümüz de onu sevdik." diye mırıldandı. Sarhoş olduğundan kelimeleri yuvarlak söylüyordu.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Farkında değilim mi sanıyorsun, Hoseok? Jimin'e aşık olduğunu anlamayacak kadar kör değilim."

"Yok öyle bir şey." diye çıkıştı Hoseok. Başkası söyleyince hoşuna gitmemişti duydukları.

"Ben bir zamanlar sevdim ama siz iki aptal arkadaş hâlâ seviyorsunuz."

Hyerin Hoseok'un itiraz dolu nidalarını duysa da umursamıyordu. Uzun zamandır farkettiği gerçeklerden emindi.

"İkiniz de ona aşıktınız ama aşk gözünüzü öyle köreltmişti ki, göremediniz." içkisinden bir yudum alıp devam etti konuşmasına.

"Jimin'in akıttığı gözyaşlarını göremediniz."

"Jimin ağlayan bir tip değildi zaten."

"Bingo!! en önemli kısım da burası zaten. Ağlasaydı herkes görürdü, Hoseok."

"Ne demek şimdi bu?"

Hyerin elindeki içkinin bittiğini farkedince bir tane daha istemişti barmenden.

"Neden bir süre sonra Taehyung'la birlikte olmuyordu biliyor musun? Çok sevgili arkadaşınla konuşmuşsunuzdur bunu."

"Hayır, bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum açıkcası?"

Güldü Hyerin. Oğlanın konudan kaçıyor oluşu güldürmüştü.

"Jimin'in sırtı.." deyip duraksadı. Bunları Hoseok'a anlatırken çok rahat olsa da hatırladığı görüntüler duraksamasına neden olmuştu.

"Jimin'in sırtı bembeyaz bir tuvale işlenmiş dağınık ve özensiz izlerle dolu."

Hoseok tekde anlamıştı Hyerin'in ne demek istediğini. Ne tepki vereceğini bilmeden öylece durmaya devam ederken Hyerin de konuşmaya devam ediyordu.

"Bir sürü çizikler, kemer izleri ve kül yanıkları.."

Farkında olmadan gözünden yaş düştüğünde bile gülümsemişti Hyerin.

"Kötü arkadaşlarsınız. Biriniz diğerinin aşkını farketmeyecek, diğeriniz de arkadaşının üzüntüsüne göz yumacak. Sana tüm bunları neden anlatıyorum biliyor musun?"

Hoseok konuşmadan sadece başını hayır anlamında sallamıştı. Hyerin de sadece barmen'in getirdiği içkiye bakıyordu konuşurken.

"Çünkü bunları Taehyung'a anlatmayacağını çok iyi biliyorum."

Ayağa kalkmadan önce "İki şişe daha" diye seslenmişti barmen'e doğru.

Önündeki içki bardağını da yavaşca Hoseok'un önüne itmişti.

"Belki yitirdiğin aşkın ve vicdanın için bu gece 1 bardak yeterli olmayabilir."

Dediği gibi de oldu.

Hoseok Taehyung'a asla anlatmadı.

1 bardak da yeterli olmadı.

Continue Reading

You'll Also Like

382K 35K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
93.8K 3.8K 31
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
59.2K 3K 42
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
144K 15.2K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...