Heaven in Your Arms

By Buluttss

12.6K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Bölüm 23

184 10 14
By Buluttss


Koşarak uzaklaştı. Bokuto seslenmişti arkasından ama durmadı. Onun acıdığı biri olmaktan nefret ediyordu. Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Biri sıkıyordu sanki kalbini. Yaşadığı tüm acılar dalgalar halinde üzerini aşıyor, onu boğuyordu. Kaçacak yer bırakmıyordu.

Bir süre sonra kendini küçük plajda buldu. Ayakları onu oraya getirmişti. Kayalıkların arasına oturdu. Durduramıyordu gözyaşlarını. Bokuto'yu çok seviyordu, o kadar çok sevdiği birinin ona acıdığı düşüncesi kalbini parçalıyordu. Bir daha ondan hiçbir şey kabul etmeyecekti. Aldığı herşeyi geri verecekti ve kesin bir dille istemediğini belirtecekti. Hayır projesi değildi o, Bokuto onu öyle görecekse ilişkileri sağlıklı ve normal şekilde devam edemezdi.

Bir süre oturdu kendi kendine, kabuslarını, yalnız kalmaktan ne kadar nefret ettiğini düşündü. Bokuto'yu düşünürken gözyaşları iyice arttı. O sırada sevgilisinin sesini duydu" KEIIJ BURADA MISIN?" aşağı inerken sesleniyordu kayalıklardan. Kenara çekilip küçücük oldu. Bu halini görüp ona daha da acımasını istemiyordu. Ama kaçacak hiçbir yeri yoktu. Onu görmüştü.

"İşte buradasın bebeğim." dedi. Birkaç hızlı adımla gelmişti yanına.

"Bırak beni." dedi Keiji burnunu çekerek.

"Bırakamam bebeğim" çenesini tuttu hafifçe. Cebinden bir paket mendil çıkardı. "Önce yüzünü temizleyelim tatlım."

"Bo bırakır mısın?"

"Hayır mümkün değil." yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı ve Keiji bundan da nefret ediyordu.

"Bana böyle bakıp durma." diye bağırdı.

Bokuto biraz şaşırmıştı "N-nasıl tatlım?"

"Böyle işte, sana kötü davranıyorum. Bana gülümseyip durma" sonra hıçkırıklara boğuldu. Bokuto'nun kafası karışıyor olmalıydı ama katlanamıyordu. "Git yanımdan" bağırdı.

Bokuto'nun kollarını çevresinde hissetti, sıkıca sarılmıştı ona "Gidemem bebeğim. Bir şey sinirlerini bozdu belli ki. Bana kızacaksan kız, istersen bağır. Ben bırakmayacağım seni." Sırtını okşuyor saçlarını öpüyordu "Bitanecik sevgilim, her şey yolunda. Rahatlayacaksan ağla tatlım, ben yanındayım." Keiji kendini bırakmış ağlıyordu. Her şeyden nefret ediyordu, bu acınası halinden nefret ediyordu.


Bokuto ne yapacağını bilemiyordu, şaşkındı gerçekten. Sevgilisinin aklını dağıtmaya çalışıyordu sadece. Yazar ol dediğine mi kızmıştı yoksa anlayamamıştı. Onu bulmak için önce ormana gitmiş, sonra çatılara bakmıştı. En son da plaja inmişti. Son çaresi onu götürmediği kayalıklara bakmaktı ama neyse ki plajdaydı. Ona hiç bağırmazdı, yanımdan git demezdi normalde. Bir şeye kızmıştı çok üzülmüştü ama anlayamıyordu. Şu an sormasının anlamı yoktu ama. Sakinleşene kadar yanında kalacaktı, sonra konuşmaya ikna edecekti onu.

Sevgilisinin böyle ağlaması onu her şeyden çok üzüyordu. Ara ara kendi gözlerini de siliyor, sevgilisinin sırtını okşuyordu.

"Tatlım, ağlama hadi. Anlat bana çözeceğiz beraber. Dayanamıyorum senin böyle ağlamana, bana her şeyi anlatabilirsin. Neye kızdıysan söyle, söz bir daha yapmayacağım." alnındaki saçları çekti, biraz terlemiş saçları alnına yapışmıştı. Yanında getirdiği suyun kapağını açtı, sevgilisinin dudaklarına yaklaştırdı "iç biraz bebeğim, yavaşça" dudaklarını nazikçe sildi. Başka bir peçete çıkardı. Tekrar yüzünü ve burnunu sildi. Biraz geri çekildi. Gözyaşları azalmıştı ama hafifçe hıçkırmaya devam ediyordu.

"Bak bana sevgilim, ne oldu? Hadi konuşalım. Yapma böyle ne olur çok çaresiz hissediyorum."

"Bana acıyorsun" diye fısıldadı sevgilisi. Bokuto bir an ne dediğini bile anlamamıştı. Acıyorsun mu demişti.

"Ne?" fısıldadı o da, inanamıyordu söylediğine.

"Bana acıyorsun dedim." dedi biraz daha yüksek ama titreyen bir sesle.

Bokuto çok şaşkındı. Çünkü şimdiye kadar sevgilisine, yaşadıklarına ve onlara rağmen nasıl harika bir insan olduğuna saf bir hayranlıkla bakmıştı.

"Keiji, asla" dedi. Gözleri kocamandı. "Ne acıması? Neyin var senin acınacak?"

"Kimsesizim, ezik bir şekilde muhtaç bir şekilde yaşıyorum. Herkes acıyor bana sen de öyle. Sanki benim için hayır kurumu gibi davranıyorsun. Böyle olduğum için kendini mecbur hissediyorsun." ağlamaya başladı tekrar.

Bokuto ne diyeceğini bilmiyordu. Ona kızmasının bir anlamı yoktu. Zaten çok üzgündü sevgilisi.

"Keiji bak bana, bunu bir daha konuşmayacağız tamam mı?" çenesini tutup gözlerine baktı. "Ben sana hiçbir zaman acımadım. Senin acınacak neyin var bebeğim? Sana karşı hissettiğim şey sadece hayranlık. Her şeye rağmen sen harika bir insansın. Senin gibi olabilmek için her şeyi yapardım. Sen ilham vericisin bebeğim" tekrar sevgilisinin gözlerini sildi. "Bak evet kötü şeyler yaşadın, elinde olmayan şeylerdi. Ama sen o korkunç şeylerin arasında hayatta kaldın. Sadece hayatta kalmak da değil, hoşlanmadığın o hayattan kendini kurtardın. En iyi okullardan birinde yıllardır burslusun. Bunu yapabilecek kadar güçlü kaç kişi var bebeğim hmm? Çok zekisin, çok iyisin. Yıllarca bir ailenin sıcaklığından uzak kalmana rağmen sevgi dolusun. Benim her şeyimsin sen. Sevgilimsin, ailemsin, en iyi arkadaşımsın. Sana hiç acımadım bebeğim, seni tanıdığım günden beri bir kere bile aklımdan geçmedi bu yemin ederim." Sevgilisi ağlıyordu hala "Keiji lütfen bana inanıyor musun?"

"Beni teselli ediyorsun hep insanlar yaşadıklarımı, hayatımın ne kadar kötü olduğunu yüzüme vurunca. Bir şeyler alıyorsun, karşılayamayacağım şeyler verip duruyorsun."

Bokuto yutkunamıyordu, o da gözyaşlarına boğuldu "Tatlım dinle, teselli etmek değildi. Orada müdür hoca salak salak laflar söyledi, düşüncesizce. Yani bir geri zekalı bile anlar o tarz bir ortamın sana neler hatırlatacağını. Benim söylediklerim teselli falan değildi. Ben ileride seninle çok güzel yerlerde uzun tatillere çıkmak istiyorum bunun ne alakası var acımakla teselli etmekle falan? Aklımdan bile geçmez böyle bir şey bebeğim." Gözlerini sildi hemen. "Sana aldığım şeylere gelince, ben ne yazık ki ailem tarafından hep bir şeyler alınarak mutlu edildim. Annemle en çok eğlendiğimiz zamanlar alışverişe ya da tatile gittiğimiz zamanlardı. Babamın parasını gereksiz yere harcamak ondan intikam almaktı, ikimiz için de. Ekstrelere baksın da delirsin diye beklerdim ama görmezden gelirdi, umrunda olmazdı. Sana aldığım şeyleri o niyetle almadım tabii ki. Bu çocukça duyguları geride bırakmaya çalışıyorum. Telefon ikimizin iletişim kurabilmesi içindi. Diğerleri sadece seni mutlu etmek içindi tatlım. Çünkü" hıçkırdı "çünkü lanet olsun mutlu olmanın tek yolu bir şey almak oldu benim için. Alışveriş yaptığımız gün de kendime aldığım bir şeyi sana almaktan ya da bir eşyamı sana vermekten kaçınmadım. Çünkü bu normaldi benim için. Sen benim her şeyimsin, ailemsin. Senden başka her şeyimi paylaşacağım ki var Keij" sevgilisi ağlayarak onu dinliyordu. "Bebeğim?" yalvarırcasına çıkmıştı sesi "bebeğim bana inan ne olursun? Ne yapmam gerektiğini söyle bana."

Keiji birkaç derin nefes almaya çalıştı "Çok özür dilerim." dedi sonra sessizce.

Bokuto'nun kafası karışmıştı yine "Ne?" sordu.

"Çok özür dilerim, seni böyle üzdüm."

"İnanıyorsun bana değil mi?"

"Evet."

Bokuto sevgilisine sarıldı sıkıca "Meleğim. Seni üzdüğüm için özür dilerim. Daha çok dikkat edeceğim kendini kötü hissetmemen için. Affet beni."

Keiji tabii ki inanıyordu, Bokuto samimiydi. Kendi aptallığına kızmaya başlıyordu. Saçma sapan yargılarda bulunmuştu. Sevgilisini çok üzmüştü, kendi çok üzülmüştü. Bokuto'nun gözyaşlarını boynunda hissediyordu. Hala onu teselli etmeye çalışıyordu. Bir süre sonra yavaş yavaş sakinleşti. Sevgilisi hala kulağına her şeyin yolunda olduğunu, onu bırakmayacağını fısıldıyordu. Başını kaldırdı göğsünden "Bo?" fısıldadı.

"Bebeğim?"

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni Keiji."

"Özür dilerim."

"Ssh özür dileyecek bir şey yok. Ben özür dilerim."

Uzun bir süre oturdular orada. Bokuto Keiji'nin saçlarını okşuyordu yavaş. O da sevgilisine sıkıca sarılmıştı. Dalgaları ve denizi izleyerek geçirdiler öğleden sonrayı.

"Bebeğim gidelim mi artık?" Keiji sordu

"İstersen."

"Mhm hadi" kalkıp üzerindeki kumları silkeledi. Sevgilisine elini uzattı. Dikkatlice tırmanıp odalarına gittiler.

Yüzlerini yıkadıktan sonra yemek yemeye gittiler. Beraber aşçıyla birlikte yemek hazırladılar. 

Sonra odalarına döndüler erkenden.  Çok kötü bir gün olmuştu ikisi için de. Keiji gözlerinin yandığını hissediyordu. Çok yorgun hissediyordu kendini.

"Bebeğim, duşa girelim mi?" diye sordu.

"Mhm olur."

"Sonra erkenden uyuyalım mı? Bugün bitsin istiyorum."

"Tamam" fısıldadı. Beraber duş alıp erkenden yattılar, sevgilisinin kolları arasına kıvrıldı. Bokuto saçlarını okşayarak uyuttu onu.

Continue Reading

You'll Also Like

13K 1K 16
yaşamak için bir neden ararken ölmek için bulursun*
540 69 11
Bilinmeyen: Erkek götü düz olur aq
16.4K 1.3K 11
"Sen benimsin Eddie." veya Tarihin en ünlü kötüleri Venom ve Eddie'nin çocuğunu ziyaret ederler.
1.5K 94 8
( tamamlandı) ya gerçekten ölüm ayağımıza gelmişse Bruce ve ölmesi gereken kişi aslında bensem... hayır diye haykırdı sevdiği kişi gözlerinin önün d...