Selaam
Nasılsınız?
Bölüm şarkısı: Nova Norda- Varım
Bu arkadaş da Latif onu çok göreceğiz.😉
İyi okumalarr❤️
...
Kantinde Latif ile oturmuş tostumu yiyordum. Az önce bana yaptığı yardımı asla unutmayacaktım.
Ayranımdan son yudumumu alıp yemeğimi bitirdiğimde Latif'i izlemeye başladım.
O ise çoktan bitirmiş beni bekliyordu.
Yanımıza ilerleyen Fuat Hoca'yı görünce yerimizde dikleştik.
"Ediz ve Ali senin abinmiş sanırım" başımı salladım yavaşça. "En son abin yok diye biliyordum güzel kızım" hemen elimi kaldırdım Fuat Hoca işaret dili biliyordu.
"Doğumda bebekler karıştırılmış olay baya karışık yani" Latif büyüyen Fuat Hoca ise şaşkın bir ifadeyle bana baktı.
"Kırk yıl düşünsem aklıma gelmez" Latif'in mırıldanması ile ona küçük bir tebessüm yolladım.
Fuat Hoca hafif bir gülümseme ile "Edizlerin kardeşi olmana çok sevindim zekandan aynı geni taşıdığınız belliydi zaten"
"Ayrıca bana seninle gurur duyduğunu söyledi şanslısın neyse gençler hadi teneffüs bitiyor sınıflarınıza geçin" dedikten sonra hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaştı.
Ediz benimle gurur mu duyuyordu ?
"Demek karıştın ha ?" Başımı evet dercesine salladım.
Ardından Latif bir şey demeyince oturduğumuz yerden kalkıp sınıfımıza doğru ilerledik.
...
"Bu akşam okulda maç olacak gelsene sen de." dudaklarımı bilmem dercesine büzdüm.
" Bilmiyorum ailemden izin alırsam gelebilirim"
Latif gülümseyerek bana baktı. "O zaman seni bekliyorum." dedikten sonra elime çakmış ve yollarımızı ayırmıştık.
İleride beni bekleyen arabayı görünce hızla oraya ilerledim.
Ön koltukta Yusuf arkada ise Hazar vardı.
Arkaya oturdum.
"O çocuk kimdi mutlu gözüküyordunuz ?" Hazar'ın burukça gülümseyerek sorduğu soru ile ona cevap vermedim.
Onunla da mutlu olabilirdik.
Ama o elinin tersiyle itmişti.
"Bir şey sordum!" Bağırdığında irkildim.
Telefonumun notlar kısmını açıp "Arkadaşım" yazarak Hazar'a gösterdim.
Hazar ise başını sallayarak cama dönmüş daha da bir şey dememişti.
Yusuf zaten kulaklıkları takılı olduğu için duymuyordu.
Ben de kulaklıklarımı takarak başımı yasladım ve evin yolunu izlemeye başladım.
Eve gelince arabadan inip hızla Umay Hanım'ın yanına giderken Hazar hızla odasına çıkmış Yusuf da peşinden gitmişti.
Ediz ve Ali ile konuşuyordu.
"Bırak lan annemi!" Ediz elinin tersiyle Ali'nin kafasına vurmuştu. Ali ise "Anne! Şu oğluna bir şey söyle ya sarılmak istiyorum sana" demişti haylaz bir tonda.
"Ay yeter!" Umay Hanım'ın mutlu çığlığı ile onları gülümseyerek izlemeye başlamıştım.
Ancak varlığımı fark eden Ediz yerinde oturuşunu düzelterek dikleşti ve merakla bana bakmaya çalıştı.
Tabii Ediz'i fark eden Umay Hanım ve Ali' de.
Tek fark Umay Hanım bana gülümseyerek baktı ve ellerini kaldırdı.
"Hoş geldin kızım." işaret diliyle cevap verdim.
"Hoş buldum." bana gülümseyerek bakan Umay Hanım'a sorumu sordum.
"Bu akşam okulda maç var gidebilir miyim ?"
Umay Hanım biraz düşündükten sonra "Tabii ki gidebilirsin" demişti.
Ali ve Ediz de "Biz de gideriz" demişti.
Hayır ama.
"İyi fikir hatta diğer kardeşlerin de gelir kaynaşmış olursunuz olur mu çiçeğim ?" Onu kıramazdım.
Başımı el mahkum salladım.
"Maç kaçta bebeğim ?" Umay Hanım'ın sorusuyla ona döndüm.
Çok güzeldi.
"19.30 da"
Hemen başını salladı ve beni öperek mutfağa ablalara yardım etmeye gitti.
Salonda Ediz ve Ali'yle tek kalmıştım.
İkisi de suratıma bakmıyordu.
"Biz de yemeği yiyelim hazırlanırız Ali" dedikten sonra kardeşinin kolundan tutup götürmüştü.
Okul kıyafetlerinden dolayı rahatsız olarak salondan merdivenlere yöneldim.
Tam odama girecekken Hazar'ın sesini duydum.
"Ben de gelebilir miyim sizinle ?" sonra sanki dediğinden pişman olmuş gibi kafasını iki yana salladı ve tekrar bana baktı.
"Yani sonuçta abimler oradan mezun sen de orada okuyorsun ya gelmem sorun teşkil eder mi diye sormak istemiştim."
Hazar okuduğum lisede okumak istiyordu.
Duyduklarımdan dolayı derslerinin çok iyi olduğunu biliyordum.
Neden girememişti ki ?
Başımı sallayarak Hazar'ı onayladım ardından odaya girdim.
Maç açık havada olacağı için üzerime kalın bir şeyler seçtim.
Beremi ve montumu , çantamla beraber elime alarak merdivenlerden aşağı indim.
Herkes masada beni bekliyordu.
"Kusura bakmayın"
Rasim Bey konuştu.
"Ne kusuru kızım hadi , aç aç gitmeyin"
Dedikten sonra herkes sessizce yemeğini yemiş , Safir işleri , Yusuf dersleri olduğunu söylemiş ve gelemeyeceklerini belirtmişlerdi.
Sarp'ın neden gelmek istemediklerini bilmiyordum.
Masadan kalktıktan sonra ellerimi yıkayıp beremi taktım.
Montumu da kapıdan çıkarken giyindim. Yine beni bekliyorlardı.
Ediz'e dönüp "Kusura bakmayın yine geciktim" dedim.
O ise beni şaşırtarak gülümsemiş "Sorun değil" demişti.
Hemen başımı çevirdim.
Arabada arka koltuğa oturduktan sonra kulaklıklarımı taktım ve dışarıyı izleyerek müzik dinlemeye başladım.
Zaten benimle herhangi bir sohbet çabasına girmemişlerdi.
Okula geldiğimizde arabadan inip maçın olacağı alana doğru ilerlemeye başladım tabii Hazar , Ediz ve Ali de.
Umay Hanım resmen beni kurtlar sofrasının içine atmıştı.
İleride arkadaşlarıyla konuşan Latif beni görünce arkadaşlarına 'siz gidin' işareti yaptı ve gülümseyerek yanıma geldi.
Üzerindeki forma Amerikan Futbolu için olduğundan onu olduğundan daha yapılı göstermişti.
"Hey , Lal gelmezsin zannetmiştim" dedi utangaç bir gülümseme ile fakat gözleri şer takımına dönünce kaşları çatılmıştı.
Evet onların ismi bundan sonra şer takımıydı.
"Lal bizi arkadaşınla tanıştıracak mısın?"
Sen kimsin ve Ali'ye ne yaptın?
Onlardan zarar gelmeyeceğini anladığım için korkmuyordum artık.
Belki biraz Ediz'den korkuyor olabilirdim.
Ediz'e dönerek ellerimi kaldırdım ancak ellerimi kaldıramadan Latif atladı.
"Latif ben, Lâl'in arkadaşıyım" dedi sertçe.
Onlardan nefret ediyor gibi bakıyordu.
Latif'e döndüğümde gözleriyle sonra işareti yapmıştı.
"Memnun olduk" diyen Ali ile konuşma noktalanmıştı.
Maç alanına gelince Latif'e dönerek "Umarım siz kazanırsınız , sana güveniyorum" dedikten sonra Latif , "Teşekkür ederim , bana uğurlu geleceğinden eminim" demişti işaret diliyle.
Latif'e kocaman gülümsedikten sonra ona son kez el sallayıp Edizlerin oturduğu yere doğru ilerlemiştim.
Hazar çok kötü bakıyordu.
Bakma öyle.
Korkuyorum.
Maç başlayana kadar kimse konuşmadı.
Üzerimde Hazar'ın delici bakışlarını hissedebiliyordum.
Kesin Latif ile konuştuğum için dayak yiyecektim.
Tüm maçı korkuyla izlemiş Latif sayı kazandırdıkça hafifçe alkışlamıştım. Her alkışladığımda Hazar bana kötü kötü bakmış ellerimi tutup alkışlamamı engellemişti.
Aslında içimden gelen kalkıp bağırmak, tezahürat yapmaktı. Fakat şu an alkış bile tutamıyorken bir imkansızı gerçekleştiremedim.
Olmayınca olmuyordu.
Ediz ve Ali maçı kendilerince yorumlamış , bana bu sporun okulun geleneği olduğunu anlatmışlardı.
Hatta ikisi de takımdaymış.
Bunları bana anlatırken ben onları sadece dinliyordum. İzleyeceğim maç zehir olmuştu.
Keşke Hazar gelmek istediğinde kabul etmeseydim.
Maç Latif'in son kazandığı sayı sonrasında bitmişti.
Bizim okul kazanmıştı.
Ayağa kalkıp hafifçe alkışladım ardından hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledim.
Ağlamak istemiyordum.
Eve gidince canım çok yanacaktı.
Ağlıyordum.
Bıkmıştım üzülmekten.
"Lal! Lal nereye ?!" Ediz bağırsa bile duymamış gibi ilerlemeye devam ettim.
En son arabanın önüne durunca Ediz arabanın kilidini açmış hızlı adımlarla yanıma gelmişti.
Ellerini bereme götürecekken kendimi geri çekip ellerimi yüzüme siper ettim.
"Vurmayacaktım" Ediz'in fısıltısını duyunca gözlerimi açtım.
"Lal yemin ederim vurmayacaktım , beren kaymış onu düzeltecektim" gözlerinden yaş akıyordu.
Ediz'in gözlerinden yaş akıyordu ?
"Lal , seni bu kadar korkuttuğum için özür dilerim , yemin ederim-" onu dinlemeden arabanın arka koltuğuna hızla oturdum ve diğerlerinin binmesini bekledim.
Camdan onlara baktığımda Ediz , sinir krizi geçiriyor , ağaçları yumrukluyor ; Ali abisini sakinleştirmeye çalışıyor , Hazar ise öylece bana bakıyordu.
Gözlerim , gözleri kocaman açılmış Latif'i görünce daha çok yaşlarını akıtmaya başlayacaktı.
Latif arkasını dönüp gitmek yerine koşarak Ediz'in yanına gitmiş "Onu neden korkutuyorsun?!" diye bağırmıştı.
Şokla ona baktığımda Ediz kendine geldi ve Latif'e dönüp "Aile içi meselemize karışma , ben bir şey yapmadım" demiş Latif'i hafifçe ittirmişti.
Latif ise onu ittirmesine sinirlenmiş olacak ki hızla yumruğunu Ediz'in suratına geçirmişti.
Yaşadığım şokla hızla arabadan çıkarken, Ediz "Bak kardeşim yaşındasın sıfatını bozdurma bana" demişti.
Hazar ise "Sen kimsin abime vuruyorsun?!" demiş Latif ' e çok sert bir yumruk atmıştı.
Baya sert.
"Hey, hey , hey!" Ali'nin araya girme çabası cevapsız kalmış Latif , Hazar'ı bildiğiniz ağaca fırlatmıştı.
"Onu üzmeyeceksiniz bir daha!"
Cevap Hazar'dan gelmişti.
"Sen kimsin lan ?!"
Ali bağırarak Latif'i çekmeye çalışırken "Yeter!" diye bağırıyor , Ediz ise Hazar'ı tutmaya çalışıyordu.
"Ben onun-" duraksamıştı.
Neden duraksamıştı ki.
Hazar onun duraksamasını fırsat bilerek Latif'e bir yumruk daha atmıştı.
Latif ise sanki hiç canı acımamış gibi Hazar'a dönüp hamle yapacakken aralarına girip Latif'in formasının ucundan tutarak kendime çekmeye çalıştım.
Latif küçük çabamı fark etmiş olacak ki gözlerini gözlerime kitleyip öfkesini yok etmeye çalıştı.
Gözlerini sıkıca yumup tekrar açtığında daha sakindi.
"Korkma güzelim yok bir şey" demiş ve elleri ile beremi düzelterek omzumu hafifçe sıkmıştı.
"Korkmuyorum , sadece birbirinize zarar vermenizi istemiyorum , buna gerek yok; sen şimdi evine git dinlen bugün çok yoruldun , yarın yine konuşuruz tamam mı ?"
Latif ellerimi okuduktan sonra bana sitemli bir ifadeyle bakmış "Ama Lal-" diyecekken sözünü kesmiştim.
"Bir şey yok, güven bana" demiş kocaman gülümsemiştim.
O da bana gülümsedikten sonra "Telefonunda numaram kayıtlıdır büyük ihtimal bir şey olursa istediğin zaman ara , ölüm uykusunda olsam bile açarım" dedikten sonra bana inanılmaz bir şefkatle bakmış.
Şer takımına sert bir bakış gönderdikten sonra arkasını dönüp gitmişti.
"Hazar sen ne yaptığını zannediyorsun?!"
Ediz'in , Hazar'a bağırmasıyla onlara döndüm ve yorgunca baktım.
"Abi sana vurdu !"
Ali sert bir nefes vererek " Sana mı kaldı lan abimi savunmak?!" demişti.
"Bana bak Hazar bir daha sakın benim hiçbir olayıma karışmıyorsun! Duydun mu ?"
Ediz'in yüksek sesiyle irkilmiştim.
Ediz bana bakıp gözlerini kapattıktan sonra gözlerini tekrar açmış bana sakince gülümsemişti.
Ancak öfkeli bakışlarını Hazar'a çevirmişti.
"Sana duydun mu dedim ?" bağırsa bu kadar etki yaratamazdı.
"Duydum abi" ardından bana dönüp "Her şey senin yüzünden oluyor biliyorsun değil mi ?" demişti.
Biliyordum.
"Hazar!" Bu sefer bağıran Ali'ydi.
"Lal , kusura bakma o biraz fevridir" Ali'nin bana açıklama yapmaya çalışmasına gülmüştüm.
Sarsılarak gülmem ağlamaya dönüşürken kendimi az önce Latif'in, Hazar'ı fırlattığı ağacın dibine atmıştım.
"Ağlama güzelim , ağlama ne olursun" Ediz'in yalvaran sesi ile daha çok ağlamaya başlamış kendimi kaybetmiştim.
"Özür dilerim olan her şey için , özür dilerim seni daha erken bulamadığımız için , özür dilerim ilk geldiğinde sana kötü davrandığımız için , ben çok özür dilerim Lal" Ediz de ağlıyordu hem de hıçkırarak.
Ben çok üzgündüm.
Ama düzelecektim.
Diğer yanıma da Ali oturunca yaşlı gözlerle bana baktı.
"Neden bize şiddet gördüğünü söylemedin? Hastanede darp izlerini görünce aklımı kaçıracaktım" dedi üzgünce.
Söylesem ne değişecekti ki ?
Ellerimi kaldırdım.
"Söylesem ne değişecekti ? Sizin bana olan tavırlarınızdan , daha önce kötü olaylar yaşadığınızı anlamıştım o yüzden çok sinirlenmemiştim.
Çünkü içten içe ben de babam gibi olacaksınız zannedip sizden hep korkmuş , hiç güvenmemiştim.
Bu iki taraflı bir şey olduğu için sizden kendi adıma özür dilerim ancak Hazar'a ılımlı olmamı beklemeyin o beni , benim en yaralı tarafımdan vurdu"
Ağlayarak bunları söylemiştim ve ben boşluğu izlerken Ediz söylediklerimi Ali'ye iletmiş , Ali ise dehşet bir yüz ifadesiyle bana bakmıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen ? Ne demek özür dilerim ? Asıl ben özür dilerim sana çok önyargılı yaklaştım, sana öyle davranmamalıydım. Çok üzgünüm.
Lal, lütfen bize bir şans ver . Tamam Hazar'a verme.
Eğer bu şansı iyi kullanmazsak söz veriyorum ne istersen o olacak."
Ediz ise hıçkıracak bana bakıyordu.
"Ah benim güzelim ! Asıl biz özür dileriz" demişti.
Parmaklarımla Ediz'in gözünden akan yaşları silmeye çalıştığımda ellerimden tutup dudaklarına getirmiş ve avuç içlerimi öpmüştü.
Ali arkadan belime sarılmış , benim kafam Ediz'in göğsünde ; ellerim Ediz'in dudaklarında bir ağacın dibinde toprağa oturmuş yeni yeni başlayan kardeşliğimizin filizlerini vermiştik.
Hazar arabanın camından öfkeyle beni izliyor bir yandan kalbini tutuyordu.
Öylece bir ağacın dibinde abilerimle oturuyorduk.
Öylece acılarımızı toprağa ekmiş , öylece gözyaşlarımızla sulamıştık.
Öylece seviyorlardı beni.
Öylece...
...
Bölüm nasıldıı ??
Açıklama yapmak zorunda hissettim kendimi şu an kaşdlörf
Arkadaşlar Lal , Safir'i abisi olarak kabul etti ancak sadece içinden söylememişti ki kabul ettiğini ondan korkmamasından ve ilk onu sevmesinden anlayabilirsiniz.
Neyse düşünceleriniz neler ?
Kitabın akışı nasıl gidiyor? Yani olaylar çok mu hızlı yoksa yavaş mı ?
Lal?
Latif ?
Hazar ?
Yusuf ?
Sarp?
Safir?
Ali?
Ediz?
Yıldızcığa basmayı unutmayın lütfen 👉🏻🥺👈🏻
Sizi seviyorum ❤️