Heaven in Your Arms

Buluttss tarafından

12.7K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... Daha Fazla

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Bölüm 20

205 15 6
Buluttss tarafından


Keiji sevgilisi hala uyurken kalktı. Nevresimleri ve yorganı alıp çamaşır odasına indi. Sabah tekrar görüp üzülmesini istemiyordu. Geldiğinde ise panik dolu gözlerle ona bakıyordu sevgilisi.

"Bo? Ne oldu?"

"Yanımda olmayınca korktum bi an."

"Tatlım." saçlarını okşadı. "Sadece aşağı indim, çamaşır odasına." yanına uzanıp kollarının arasına aldı onu. "Miden kötü mü hala?"

"Geçti." dedi sesi küçücüktü. Rüyanın etkisinden çıkamamıştı belki de.

"Ne yapmak istersin bugün?"

"Sarılıp yatalım."

"Sonra?"

"Aynı, gitmek istemiyorum bir yere, seninle kalmak istiyorum."

"Sen nasıl istersen tatlım."

"Keij?" sesi birden canlı çıkmıştı.

"Hmm?"

"Aklıma harika bir fikir geldi."

"Ne geldi tatlım?"

"Babama kurs için alışverişe gitmem gerektiğini, şoför göndermesini ve beni şehir merkezine bırakmasını söyleyeceğim. Akşam almasını da."

Keiji gülümsedi "Harika olur tatlım, biraz değişiklik olur sana."

"Keiji aptal mısın? Beraber gideceğiz."

"Beraber mi?"

"Evet tatlım, çok güzel olmaz mı?"

"Ah şey evet tabii" durgunlaşmıştı. Öyle yerleri hiç bilmezdi, gitmemişti de.

"Tatlım sorun ne?"

"Yok bir şey Bo."

"Ne oldu Keij? Söyle bana."

"Yani ben öyle yerleri bilmiyorum hiç."

"Evet tatlım beraber gideceğiz işte, harika olacak." Sonra güldü "Aylardır o adamın kredi kartlarıyla eğlenmemiştim hem. Biraz alışveriş yaparız beraber."

"Bokuto ben yapamam, biliyorsun."

"Ama bebeğim-"

"O senin babanın parası tatlım, alamam."

"Ama kitapları kabul ettin, lütfen Keij."

"O sırada hayır diyemedim sana, zaten çok borçlu hissediyorum."

"Ama sen benim ailemdin, değil miydin yani?" bir anda yüzü düşmüştü. "Hiç lafı olur mu böyle şeylerin?"

"Ama Bokuto doğru değil ki bu."

"Nesi yanlış?" dedi ayağa kalkıp. Çok üzgün ve sinirli görünüyordu.

"Bak canım, tamam beraber gideceğiz, sen ne istersen alırsın. Tamam mı?"

Bokuto iyice kızmıştı "HAYIR" bağırıp banyoya kapadı kendini. Keiji şaşkınlıkla arkasından baktı.


Bokuto saçmaladığının farkındaydı. Ama sevgilisi de saçmalıyordu. O bir şey almadıktan sonra beraber alışverişe gitmenin, eğlenmenin ne anlamı vardı ki. O hep annesiyle giderdi. Beraber çok eğlenirlerdi, o günleri tekrar yaşamayı da ummuştu. Ayrıca sevgilisinin ailesi olsaydı o da istediği zaman dışarı çıkıp eğlenebilirdi, burada tutsak gibi yaşamaz, her şeyini dikkatli kullanmak zorunda kalmazdı. Bir kerecik onun da güzel ve eğlenceli bir gün geçirmesini çok istemişti.

Sevgilisinin üzgün ve şaşkın bakışları geldi gözünün önüne, içini çekti.

"Tatlım?" sevgilisinin sesini duydu. Kapıyı tıklatmıştı hafifçe. Bokuto cevap vermedi. "Gelebilir miyim?" yine sustu. Dizlerini göğsüne çekmiş çenesini dizlerine yaslamıştı.

Kapı açıldı yavaşça, Keiji yanına gelip oturdu. "Seni üzdüğüm için özür dilerim." dedi yumuşak bir sesle.

Bokuto ne diyeceğini bilmiyordu, kabul ettirmek istiyordu sevgilisine.

"Bak tatlım, bir şeye ihtiyacım olsaydı senden isterdim." yanağını okşadı hafifçe.

"İstemezdin."

"İsterdim Bo, bak verdiğin telefonu kabul ettim, içindeki hattı da faturasını da sorgulamadım."

"Evet" mırıldandı. "Ama ben beraber güzel vakit geçiririz diye düşündüm."

"Bebeğim bana bir şey almadan da güzel vakit geçirebiliriz."

"İstemiyorum." Sevgilisi birazcık şımarmayı öyle çok hak ediyordu ki. Çok hayal kırıklığına uğramıştı.

Keiji başını kaldırıp gözlerine baktı "Yapma böyle."

"Ben seni mutlu etmek istiyorum." dedi.

"Biliyorum bebeğim, sen zaten beni çok mutlu ediyorsun."

"Sadece senin için yapsak alışveriş? Yani eğer babamın ekstre yüzünden bana kızacağını falan düşünüyorsan. Bir kere bile bakmadı ekstreye. Benim kartlarımı çalışanlar öder zaten. Anneminkileri de öyleydi. Limitsiz kart, uyuşturucu alma dedi bana, onun dışında ne yaparsan yap diyip verdi."

"Ondan değil Bo, bak canım" gözlerine baktı "bunu yapmak ilişkimizi kötüye kullanmak olurdu."

"Hayır."

"Evet olurdu. Bak sırf senin imkanın ve harcayacak sınırsız paran var diye ben bundan kendime avantaj sağlayamam. Seni kullanamam."

"Keiji ne demek bu? Nasıl bir söz bu?"

"Evet Bo, düşüncem bu. Seni kullanamam. Zaten fazlasıyla çok şey veriyorsun bana."

"Keiji sen çok daha fazlasını hak ediyorsun."

"Ama benim imkanlarım bu kadar. Daha fazlasını istemiyorum beklemiyorum."

"Ben senin ailen değil miyim Keiji? Senin imkanın ne demek? Öyle bir şey mi var? Aile içinde böyle bir şey olur mu hiç?"

"Bokuto lütfen."

"Lütfen ne?"

"Yapma böyle bebeğim, üzülme ne olur. Bak söz veriyorum bir şeye ihtiyacım olursa söyleyeceğim."

Bokuto'nun yaşadığı hayal kırıklığını anlamıyordu belli ki. Bokuto kendi sahip olduğu şeyleri ona da verebilmek istiyordu sadece "Sen beni anlamıyorsun" dedi. Sonra başını dizlerine gömdü.

Keiji'nin ona sarıldığını hissetti "Gel hadi tatlım, içeride konuşalım." alnını öptü.

Bokuto sevgilisinin elini tutup kalktı. Yüzü hala asıktı. Keiji onu yatağa oturtup yanına oturdu. Sırtını yatağa yaslamış onu kolları arasına almıştı.

"Beni çok üzüyorsun" dedi Bokuto sessizce.

"Tatlım ama olmayacak şeyler istiyorsun."

"Hiç de değil. Normal bir şey istiyorum. Benim sahip olduğum şeye senin de sahip olmaman haksızlık."

"Bo" sevgilisinin yumuşacık elleri yanağını okşuyordu. "bak bakayım bana"

Bokuto bakmadı, başı önündeydi, çocukça davrandığının farkındaydı ama böyle reddedilmeye hiç alışık değildi. "Bebeğim bak bana" fısıldadı. Bokuto başını hafifçe kaldırdı "bak ne diyeceğim."

"Hmm?"

"Yarın gidelim, eğer ihtiyacım olan bir şey görürsek alacağız tamam mı?"

"Bir tane de öylesine bir şey alabilir miyiz?"

Sevgilisi hafifçe gülümsedi "Alabiliriz tatlım, sen üzülme yeter ki."


Ertesi gün için ayarlamaları Bokuto gün içerisinde yapmıştı. Şoför erkenden gelip alacak o şehirdeki merkeze bırakacaktı onları. Bokuto akşam gelmesini istemişti ondan.

"Keiji çok çok teşekkür ederim"

Keiji güldü sevgilisi çok neşeliydi "Teşekkür edecek bir şey yok Bo. Ben teşekkür ederim. Gerçekten o kadar uzun zamandır ayrılmadım ki buradan."

"Daha çok çıkarız tatlım bundan sonra. Hmm ne dersin? Haftasonları birşeyler bulurum ben"

"Mhm" gülümsedi hafifçe.

"Bütün günümüzü avmde ziyan etmeyiz tamam mı? Bak araştırdım, harika bir park var, orada gezeriz, sonra buz pateni sahasına gidelim mi? Yaptın mı hiç?"

"Hayır tatlım."

"Harika, çok eğleneceğiz. Hmm sonra bir sürü seçenek var. Büyük bir kitapçı var, oraya kesin gideriz zaten. Sonra öğlen yemeği için güzel bir yer buldum. Öğleden sonrayı da avmde geçiririz hem orada oyun alanları da var."

Bokuto hiç durmadan konuşuyordu. Keiji'nin sevgilisinde en sevdiği hal buydu. Heyecanlı ve kıpır kıpır.

Telefonu çalınca zıpladı yerinden. "Mhm tamam iniyoruz" kapadı telefonunu "hadi tatlım."

"Geliyorum" Keiji kıkırdadı, o da mutluydu dışarı çıkacağı için.

"İyi günler efendim" dedi şoför onlar arabaya binince.

"İyi günler Yamiji, n'aber?"

"Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim, teşekkür ederim geldiğin için"

"Görevim efendim."

"Seni görmek güzel."

"Sizi de öyle."

Bokuto çalışanlar tarafından çok seviliyordu belli ki. Keiji çekingen bir şekilde oturuyordu. Çok yabancı olduğu şeylerdi bunlar.

"En iyi arkadaşımla tanış" dedi gülerek "Keiji"

"Memnun oldum efendim" dedi şoför aynadan bakarak.

"Ben de" gülümsedi hafifçe. İlgiyle etrafına bakıyordu. Bokuto öne eğilmiş şoförle evdekiler hakkında sohbete dalmıştı. Arada ona bakıp gülümsüyordu.

Neredeyse bir saat sonra gelmişlerdi. "Yamiji bekleme olur mu? Akşam yedi gibi alır mısın bizi?"

"Tabii başka bir yere gitmeyecek misiniz?"

"Biz hallederiz, sağol. Sekize kadar dönmüş olmamız gerekiyor. Ben aramayı unutsam bile yedi gibi avmde olursan süper olur."

"Tabii efendim."

Şoför gidince Bokuto sevgilisini kolundan çekti "Hadi gidelim."

Parka doğru yürüdüler. "Tatlım?"

"Hmm?"

"Yapmak istediğin bir şey var mı?"

"Yoo."

"Söyle tamam mı aklına bir şey gelirse."

"Tamam" gülümsedi ona. Dışarıda olmak çok güzeldi gerçekten. Sevgilisi koluna sırtına dokunup duruyordu. Elini tutmak istediği çok belliydi ama Keiji hiçbir ihtimali göze alamazdı.

Bokuto onlar için büfeden içecek almaya gitti.

"Bu ne Bo?" Keiji içindeki minik pıtırcıklara bakıyordu.

Bokuto güldü "Bubble tea aldım, annemle alırdık hep. Belki seversin."

Keiji bir yudum alıp güldü "Çok değişik."

"Evet, gel hadi göle doğru yürüyelim."

Parkta gezdikten sonra Bokuto onları kitapçıya sürükledi. Burası Keiji'nin şimdiye kadar gittiği yerler içinde en büyüğüydü. Bokuto çoktan bir şeyler seçmişti bile, Keiji onların daha çok kendi ilgi alanına yönelik şeyler olduğunu fark etse de bir şey söylemedi.

Sıkılınca kasaya doğru yöneldiler. Keiji kendini kötü hissediyordu. O sırada Bokuto sepete atmadığı birşeyi daha kasaya verdi, ne olduğunu tam anlamamıştı ama pahalı bir şeydi belli ki. İçini çekti, kasada ödediği miktara baktı, neredeyse bir yıllık bursuydu.

"Bo çok fazla para ödedin ne aldık ki bu kadar?"

"Boş ver tatlım, gerçekten. Bak öyle şımarıklık falan yapar gibi olmak istemiyorum lütfen yanlış anlama beni ama gerçekten biz hep böyleydik. Senin için özel bir şey yapmıyorum. Annemle de yani. O adamın bize tek katkısı paraydı. Belki sen bu düşünceden hoşlanmıyorsun ama dediğim gibi, onun çocuğu olmanın acısını o kadar çok çekiyorum ki. Bunlar onun için para bile değil." İçini çekti. "Gel hadi yemek yiyelim"

Keiji yorum yapmadı, sevgilisini anlıyordu ama hayatında hiç görmediği bu zenginlik onu şaşırtıyordu.

Yemekten sonra buz pateni sahasına gittiler. Bokuto eğilip sevgilisinin patenlerini giymesine yardım etti. Keiji ilginç bir şekilde dengesini sağlamakta zorlanmamıştı, sevgilisinin yardımıyla birkaç dakika içinde kaymaya başlamıştı. Bokuto'nun ona bakışlarını fark ediyordu. Gözleri parlıyordu sevgilisinin.

Bokuto'nun planları bitmiyordu. Sevgilisini tatlı yemeye götürdü sonra da. Beraber yemek için kocaman bir fondü aldı. Keiji gülümsemişti "Annemle beraber hazırlardık böyle."

"Gerçekten mi? Harika."

"Mhm böyle bir set vardı, hatırlıyorum, minicik çatalları vardı."

Bokuto gülümsedi "Siz evde çok mutluydunuz değil mi?"

"Evet" Keiji'nin yüzünden hüzünlü bir gülümseme geçti. "Gerçekten mutluyduk."

"Evimiz olunca yine alırız bebeğim, ben sana hazırlarım hmm?" dedi heyecanla gülümsüyordu ona ama sonra birden sessizleşti.

"Ne oldu Bo?"

"A-ah şey tabii ilerisi için hiç konuşmadık. Yani, şey yani ben d-demek istediğim"

Bokuto kekeleyip duruyordu. Keiji onun ne demek istediğini anlamıştı. Masanın altından bacağına küçük bir tekme attı "Hey!"

Bokuto başını kaldırıp ona baktı, yanakları kızarmıştı.

"Evimiz olunca alalım Bo." dedi ona gülümseyerek. Sevgilisinin yüzü bir anda aydınlandı.

"Keij?"

"Hmm?"

"Seni seviyorum."

"Ben de seni."

Gitme zamanı yaklaşıyordu. Ama Bokuto ondan birkaç dakika izin istedi.

"Beş dakikada geleceğim söz, sen gelme."

"Ama gelmemi istemiyorsan benim karşı çıkacağım bir şey alacaksın."

"Geçmiş doğum günü hediyesi."

"Ben sana almadım."

"Daha beni tanımıyordun."

"Bo seneye de alamam ki."

"Alabilirsin ne istediğimi biliyorum bile. Bir öpücük istiyorum." güldü

"Of Boo."

"Keij lütfen, bak yine dünkü gibi tartışmak istemiyorum."

Keiji cevap vermedi, çok mahçup hissediyordu.

"Söz veriyorum, bu son. Sen istemedikçe başka hiçbir şey almayacağız, lütfen lütfen kızma bana."

Keiji içini çekti. "Tamam Bokuto" diye mırıldandı.

Sevgilisi zıplayıp kalktı "Beş dakika bekle."

Sevgilisini beklerken ne kadar harika bir gün geçirdiğini düşündü. Ailem olsaydı diye geçirdi içinden. Şu an çok garip gelen şeylerin hepsine zaten sahip olacaktım. Hayatı boyunca böyle bir zenginliğe sahip olacağını sanmıyordu ama ihtiyaç da duymuyordu. Bokuto hep sahip olmuştu ama mutlu değildi, nefret ediyordu babasından. Babası da onu sevmiyordu pek belli ki. Çevresine bakındı bir daha ne zaman okuldan çıkabileceğini bilmiyordu hiç. Son iki yılı kalmıştı bu okulda. Çok fazla çalışıp yine burs alabilirse üniversiteye gidebilirdi, o zaman Bokuto'yla yaşayacağı, hem de özgürce yaşayacağı bir evi olabilirdi. Bu düşünce onu gülümsetmeye yetiyordu.

Bokuto geldi o sırada yanına, elinde küçük bir paket vardı. Akşam yemeği için de bir şeyler almıştı.

"Geldiim"

"Gidelim mi artık?"

"Mhm Yamiji mesaj yazdı, gelmiş."

"Tamam."

"Başka istediğin bir şey var mı?"

"Yok tatlım." Keiji güldü ona "Hadi gidelim."

İkisi de çok yorulmuşlardı. Neyse ki yol çok uzun değildi 45 dakika sonra gelmişlerdi okula. Şoför iki gün sonra geleceğini söyleyip giderken onlar da paketleri alıp odalarına çıktılar.

Aldıklarını yerlerine koyduktan sonra yemeklerini yediler. Keiji en son ne zaman böyle dolu bir gün geçirdiğini hatırlamıyordu bile

"Bo?"

"Hmm?" ağzına kocaman bir parça patates attı.

"Ben bugün için çok teşekkür ederim, gerçekten." dedi.

Bokuto ellerindekileri bırakıp hızlıca sildi ellerini "bebeğim teşekkür falan etme, saçmalama" sarılıp saçlarını öptü. "Güzel bir gün müydü gerçekten?"

"Bo harikaydı, bak yanlış anlama burada olmaktan şikayetçi değilim tabii ki sosyal hizmetlerde kaldıktan sonra. Ama buradan hiç çıkmamanın ne kadar korkunç bir şey olduğunu tahmin edemezsin."

Bokuto'nun gözlerinin dolduğunu gördü hemen ekledi "tatlım ben memnunum halimden, öyle demek istemedim"

"Keij" kendini onun kollarına attı "buradan çıkınca sen nerede istersen orada yaşayacağız tamam mı? Söz veriyorum çok güzel yerlere gideceğiz, harika şeyler yapacağız. Ben hemen iş falan bulacağım. Sonra her boş vaktimizde senin en çok sevdiğin şeyleri yapacağız tamam mı?" kolun sarsıyordu bir eliyle.

"Tamam bebeğim, üzülme. Ben ne kadar mutlu olduğumu anlatmak istemiştim."

"Hep mutlu edeceğim ben seni."

"Ediyorsun zaten tatlım."

Bokuto kıkırdayıp kalktı kollarından "O zamaaan sana aldığım şeyi verebilirim."

"Tamam" dedi Keiji, biraz utanmıştı.

Elinde iki paketle yanına geldi "Kızma ama ben sana iki şey aldım."

"Bo, neden ama?"

"Lütfen kızma" dedi korkmuş gibiydi. Keiji bir an yaptığının farkına vardı. Dünden beri çok üzülmüştü sevgilisi, sürekli kızıyordu ona. Ama o vazgeçmeyecekti belli ki. "Kızmadım bebeğim" dedi sonra teşekkür etti küçük bir sesle.

"Önce buna bak" dedi Bokuto küçük bir kutuydu. E-kitap yazıyordu üzerinde. Keiji e-kitapları duymuştu ama hiç görmemişti.

"Bunu bana mı aldın?"

"Evet tatlım, yani internet ortamında o kadar çok kitap var ki, içinde bir de şifre var bu kitabın. Birkaç yayınevine erişimin var, sınırsız. Yine de bulamadığın bir şey olursa bana söyle, ben birkaç veri tabanı biliyorum sana gösteririm."

"Bo çok teşekkür ederim, bu çok güzel bir şey."

"Öenmli değil bebeğim. Tanıdığım en yetenekli yazar için gerekli olduğunu düşündüm. Kızmadın değil mi?"

"Kızmadım Bo, çok çok teşekkür ederim" ona sıkıca sarıldı.

"Tatlım" dudaklarını öptü. Sonra diğer paketi verdi. Ona verdiği telefonla aynı logoyu taşıyan bir kutuydu bu.

"Bo bunlar çok pahalı şeyler" dedi sıkıntıyla. Bir saatti bu.

"Ama neden aldığımı söyleyince bana hak vereceksin" dedi

"Neden aldın?"

"Şimdi biz yüzme antrenmanı yapıyoruz ya. Bu saat tüm skorlarını tutuyor senin için. Yani süreye bakmana gerek kalmayacak. Yüzmeye tek başına gideceksin o yüzden skorlarını takip edecek biri olmayacak değil mi?"

"O kadar önemli bir şey değil ki bu." gözlerini devirdi. 

"Hem istersen bildirimlerini açarsın, telefonun yanında olmasa bile ben sana ulaşmak istersem haberin olur. Daha rahat iletişim kurarız biz de."

"Sende bile yok ama bu bana neden aldın?"

"Evde var bi tane, burada ihtiyacım olmamıştı, giderken götüreceğim. Evdekilere söyledim koyacaklar gönderecekleri çantaya."

Keiji sevgilisine tekrar sarıldı "Teşekkür ederim, beni gerçekten çok mahcup ediyorsun"

"Mahcup falan olacak hiçbir şey yok bebeğim, teşekkür ederim beni kırmadığın için."

"Bo saçmalama, sen ne teşekkürü ediyorsun"

"Her şey için, beni sevdiğin için, yanımda olduğun için."

Keiji gülümsedi, onu ne kadar çok sevdiğini her an daha çok fark ediyordu.  Aldıklarını bir kenara koydu, ikisi de yorulmuştu bugün. Sevgilisini kollarının arasına aldı, sarılıp yattılar.


Minimoşlarım biraz da eğlensin istedim  

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

205K 21.5K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
73.4K 5.6K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
1.6K 1.1K 11
İnsanlar o kadar zayıf ve güçsüz varlıklar ki onları yönlendirmek her zaman çok kolay olmuştu . Sadece yaşamak için çaba gösteren basit ve küçük can...
66.5K 4.1K 51
Yollarını kesiştiren bir tesadüf onları asla birbirinden ayrılmak istemeyen insanlara çevirecekti. Ama bazen ayrılmak bir arada kalmaktan daha kolay...