Heaven in Your Arms

By Buluttss

12.7K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Bölüm 18

203 15 8
By Buluttss


Merhaba, birinci partın sonlarına yaklaşıyoruz. Yeni partta başka bir karakter girecek kitaba, sizce kim gelecek? 

Tecrübeli wattpad okur ve yazarlarına bir sorum var, bu içerik yetişkin olarak işaretlenmeli mi sizce? Kurallara göre evet ama bu şekilde işaretlenmeyen çok fazla smut içeriği görüyorum. Fikriniz nedir?

Bölümü paylaştığım andan itibaren hemen okuyan 21 kahramanım, hepinize sarılıyorum kocaman, Bokuto gibi :D


Keiji sevgilisinin arkasından bakarken gözyaşlarına boğuldu. Başına ne işler açılmıştı onun yüzünden. Nasıl hüzünle bakmıştı ona. Kalbi paramparçaydı. En erken eve gidince yazabileceğini biliyordu. Sevgilisinin ona verdiği telefonu bir kenara bıraktı, sevgilisiyle daha dün gece beraber uyuduğu yatağa kıvrılıp biraz uyumaya çalıştı.

İki saat sonra sevgilisinden mesaj geldi

20.12 BOKUTO Bebeğim ben geldim eve, iyi misin sen?

20.14 KEIJI İyiyim, tartıştınız mı yolda sen iyi misin?

20.15 BOKUTO Hayır yok saydı beni. Sadece evden çıkmayacaksın. Odanda kalacaksın ne yaparsan yap dedi. Evde karısını rahatsız etmememi söyledi.

20.16 KEIJI Sıkma canını bebeğim. Üzülme lütfen.

20.18 BOKUTO Üzülmüyorum, sen beni merak etme. Yemek yedin değil mi?

20.20 KEIJI Yemedim, yatıyordum

20.22 BOKUTO Keij lütfen. Kalmıştır bir şeyler ya aşağı in ya da mikrodalgada bir şey ısıt

20.23 KEIJI Aç değilim ki.

20.25 BOKUTO Öğlen de yemedin, hadi tatlım benim için. Hemen bir şey ısıt bana da fotoğrafını gönder bakayım. Ben de şimdi yiyeceğim

Keiji gönülsüzce kalktı. Dolabı kurcaladı, Bokuto'nun aldığı hazır yemeklerden birini buldu. Paketi açıp mikrodalgaya attı. Birkaç dakika bekleyip sevgilisine fotoğraf attı.

20.32 BOKUTO Afiyet olsun bebeğim.

20.33 KEIJI Yiyorsun sen de değil mi?

20.34 BOKUTO evet tatlım, mutfaktayım. Seni arayacağım odama gidince tamam mı?

20.35 KEIJI Tamam bebeğim bekliyorum.

Telefonu bırakıp yemeğini yedi. Sıcak havaya rağmen üşüyordu. Kötü hissediyordu kendini. Sıcak bir çay yapıp beraber kullandıkları battaniyenin altına kıvrıldı. Defterini eline alıp yazmaya başladı.

Bir ara yatakhane görevlisi odasına geldi. Yarasından dolayı sağlık durumunu kontrol etti. Severdi onu, biraz sohbet etti, yemek yiyip yemediğini sordu. Ona biraz meyve suyu ve kek getirmişti. Aşçının gönderdiğini söyledikten sonra çıktı.

Telefonu titriyordu, hemen açtı "Bebeğim?"

"Keiji naber tatlım?"

"Seni istiyorum." diye mırıldandı.

"Bebeğim benim. En azından konuşabiliyoruz iyi değil mi?"

"Evet ama." duraksadı, onu daha çok üzmeye hakkı yoktu. "Özür dilerim."

"Özür dileyecek bir şey yok bebeğim."

Uzun süre konuştular. İkisi de yatmaya hazırlandıktan sonra yataklarını kıvrılıp biraz daha konuştular.

Bokuto içini çekti, sevgilisi yanında olmadan uyuması çok zordu. Onun sıcaklığını arıyordu. Kokusunu, onu rahatlatan yumuşacık kollarını, gözlerindeki gülümsemeyi, ellerinin dokunuşunu arıyordu. Yatağı buz gibiydi. Yumuşak başka bir battaniye serilmişti yatağına. Yardımcılar onun rahatı için düzenlemişlerdi odasını ama artık burası onun evi değildi, bunu çok iyi anlamıştı. Benim evim sevgilimin yanı dedi kendi kendine. Nefesi sıkışıyordu sanki, telefonunu açtı tekrar sevgilisiyle resimlerinden birini açık bıraktı, en azından onu görmek uykuya dalmasına yardım edebilirdi. Sevgilisinin ona verdiği defterini de yatağın yanına koydu. İçini çekip gözlerini kapadı. Bir haftada bile zorlanırken iki ay onu görmeden nasıl yaşayacağını hiç bilmiyordu.

Günler Bokuto için çok zor geçiyordu. Yemek zamanları yardımcıları ona haber veriyorlardı babasının karısı yemekten kalktıktan sonra. O da sessizce mutfağa iniyordu. Evde bir fazlalıktı, hissediyordu. Yardımcılar da onun o haline üzülüyorlardı. Yemekten sonra odasına kapanıyordu. Babası eşini rahatsız etmemesini istemişti sonuçta. Keiji de derste olduğu için bilgisayarını açıp bir şeyler izliyordu. Ama en çok zamanı sevgilisinin öykülerini okumakla geçiriyordu. O kadar çok sevmişti ki hepsini. Önce hızlıca okumuştu hepsini, sonra tükettiği için kendisine kızmıştı. Yavaş yavaş, defalarca okumuştu her birini. Sevgilisini devam etmesi konusunda cesaretlendirecekti artık. Bu alanda ilerlemesi harika olurdu. Şimdi romanını okumak için sabırsızlanıyordu. Ona daha zamanı olduğunu biliyordu ama heyecanını sevgilisiyle konuşurken saklayamıyordu. Onun da mutlu olduğunun farkındaydı. Öykülerini okuyan ilk kişiydi ve gerçekten çok beğenmişti. Onun cesaretlendiğini, özgüveninin arttığını görmek çok mutlu ediyordu Bokuto'yu.

Keiji her gün ona okulda yapılanları gönderiyordu, telefonda görüntülü arama yaparak ödevlerini beraber yapıyorlardı. Ödevlerinin birikmesini istememişti çünkü. Günün en sevdiği anlarıydı.

Hafta sonu ise kötü geçmişti. Babası ve o kadın evde bir parti veriyorlardı. Akşam sevgilisini tekrar aramıştı, çok üzgündü.

"Tatlım, sesler geliyor evde değil misin?"

"Evdeyim." içini çekti. Çok kötü hissediyordu kendisini sevgilisini özlemişti.

"Bebeğim ne oldu? İyi değilsin sen."

"Evde aptal bir parti veriyorlar. Sakın ayak altında dolaşma falan dediler bana. Çok üzüldüm."

"Tatlım, boş ver. Gel demeleri daha kötü olurdu yanılıyor muyum?"

"Haklısın ama çok üzüldüm."

"Üzülecek bir şey yok bebeğim. Hadi görüntülü konuşalım."

Bokuto facetimea çevirdi aramayı. "Çok özledim seni." dedi.

"Bebeğim iki gün kaldı. İki gün sonra yanımdasın. Ben de çok özledim seni güzel sevgilim benim."

"Keij"

"Bo seni bekliyorum ben. Ben de çok özledim bebeğim. Ama dayanacağız beraber."

"A-ama çok var. Doğru düzgün uyuyamıyorum bile. Aptal sesleri geliyor zaten odama. Tam aşağıdalar ama bana kızıyorlar ses yapma diye."

"Tatlım kapat pencereni. Hadi."

Bokuto kalktı sıkıca kapadı, perdelerini çekti.

"Hazırlandın mı yatmaya?"

"Mhm ama uykum yok."

"Tamam bak ne yapacağız biliyor musun?"

"Hmm?"

"Eğer istersen sana yazdığım başka bir öyküyü okuyacağım."

Gözleri parlamıştı bir anda "Gerçekten mi Keiji?"

"İstersen evet bebeğim. Biraz sakinleşirsin, uyursun rahatça."

"Teşekkür ederim."

"Bir şey değil tatlım" güldü hafifçe. Bokuto'nun dünyasını aydınlatıyordu onun gülümsemesi.

"Yarın annemi ziyaret edeceğim."

"Çok iyi olur tatlım. Hadi uzan"

Keiji ona öyküsünü okumaya başladı. Dikkatle dinliyordu gözlerini kırpmamıştı bile. Keiji bitirdiğinde gözlerinin açık olduğunu fark etti "Uyumadın mı sen?"

"Senin öykünü dinlerken uyuyamam ki" kıkırdadı. "Çok güzeldi."

Keiji utanarak gülümsedi "O zaman bu uyumana nasıl yardım edecekti ki?"

"Yine de okumanı istedim." Bokuto sırıttı.

"O zaman nasıl yardım edeceğim uyumana?"

"Tekrar okursan belki."

"Aynısını mı?"

"Yani hepsini dinlemek istiyorum ama uyumam o zaman" güldü tekrar. "Aynısını okursan belki sesini duyup uyuyabilirim."

Keiji de güldü "Tamam bekle, ben de yatmaya hazırlanacağım. Beş dakikaya geliyorum."

Bokuto sevgilisinin sesini dinleyerek uykuya daldığını hissediyordu. Arada gözlerini kırpıştırarak aralıyor gece lambasının ışığındaki yüzüne bakıyordu. Öyküyü bitirdiğinde hala tam dalmamıştı sevgilisinin fısıldadığını duydu "Uyu artık bebeğim, ben buradayım."

Bokuto için günler geçmek bilmemişti. Sevgilisinin de onu çok özlediğini biliyor ona kavuşmak için gün sayıyordu. Çarşamba günü okula başlayabilecekti. Salı günü dönebileceğini söylemişlerdi. Dersler dörtte bitiyordu. Dörde kadar gitmiş olmak istiyordu, bir an önce Keiji'ye kavuşmak istiyordu. Babası zaten evde yoktu. Şoför kapıya gelmişti. Bokuto hızlıca vedalaştı yardımcılarla. Hazırladıkları için teşekkür etti. Sonra koşarak bindi arabaya.

Yatakhane görevlisine geldiğini haber verdi ve sevgilisini beklemeye başladı. Akşam geleceğini söylemişti. Keiji odaya girince sevgilisini karşısında görecekti. Bokuto gülüp duruyordu.

Gerçekten de sevgilisi odaya girince yüzündeki ifade görülmeye değerdi.

"Bo!" koşup kucağına atladı. 

"Bebeğim!" Bokuto ona sıkıca sarıldı.

"Çok özledim seni."

"Ben de seni tatlım benim." dudaklarını öptü. Keiji kucağından inip kapıyı kilitledi. Dudaklarına boynuna minik öpücükler kondurarak onu yatağa itti. Bokuto kıkırdadı. Sevgilisi onu gerçekten çok çok özlemişti.

Seviştikten sonra yatakta birbirlerine sarılıyorlardı. Keiji ona öyle çok bağlanmıştı ki bu durumdan korkuyordu.

"Baban bir şey demedi değil mi giderken?"

"Hayır."

Keiji içini çekti "Üzme kendini."

"Sen yanımdasın artık iyiyim Keij."

Sevgilisine sarıldı sıkıca. Onu tüm kötülüklerden korumak istiyordu. Nasıl yapacağını bilmiyordu, kendinde o gücü de göremiyordu ama sevgilisine karşı büyük bir sorumluluk hissediyordu.


Bokuto'nun davranışları gerçekten değişmişti. Kentaro onun için yoktu. Söylenen hiçbir şeyi duymuyordu. Sonunda Keiji'nin eriştiği sakinliğe erişebilmişti. Sevgilisinden bir hafta ayrı kalmak gerçekten ceza olmuştu onun için. Hafta sonunda güzel havayı değerlendirmek için bahçede ders çalışıyorlardı birlikte. Son sınavları yaklaşıyordu.

"Keij?"

"Hmm?"

"Bir gün plaja gidip yüzelim mi?"

"Hala çok soğuktur."

"Ama, şey ben gitmek zorunda kalacağım."

"Bir süre daha bekleyelim tatlım." başını kaldırıp gülümsedi ona "Olmaz mı?"

"Tamam" sonra yapamadığı soruları göstermeye başladı. Kentaro yanlarından onlara hakaret ederek geçti ama ikisi de duymamış gibiydiler. Gülüşerek konuşmalarına devam ettiler. Öğlen yemeğinden sonra ise gezintiye çıktılar. Keiji denize girmeseler de plaja inmeyi teklif etmişti sevgilisinin en azından biraz eğlenmesini istiyordu. Dikkatlice indiler plaja. Bokuto hemen ayakkabılarını çıkarmış paçalarını yukarı çekmişti. Kıkırdayarak dalgalarla oynuyordu. Keiji uzaktan onu izliyor, neşesiyle eğleniyordu.

"Keij hadi" gelmeyeceğim Bo, ayaklarımı kurutmak çok zor."

"Amaaa."

"Tatlım sen gir işte."

Bokuto koşarak geldi yanına "sırtıma atla."

"Ne?"

"Hadi lütfen."

Keiji güldü tekrar, sevgilisi onu sırtına aldı, bacaklarını elleriyle tutuyordu, Keiji onun boynuna sarıldı. Büyük bir dalga gelirse kaçıyordu hemen. Gelmezse ileri doğru gidiyordu.

"Bo" güldü "ağır değil miyim?"

"Değilsin bebeğim."

"Taşlara dikkat et, ayağını acıtmasın."

"Tamam." Çocuksu neşesi bulaşıcı gibiydi. Keiji'yi yoğun ve tatlı bir koku gibi sarıp sarmalıyordu. Bokuto yanındayken artık korkmadığını fark etti. Hayatın ona getireceği hiçbir şey korkutmuyordu onu. Sonunda ona kavuşacağını bildiği sürece her zorluğa katlanabileceğinin farkındaydı. Masmavi gökyüzüne ve parlak güneşe bakıp gülümsedi. Belki de anne babası yaşadığı acıların bir son bulması için bir melek olarak göndermişlerdi onu. 


Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
5.9K 501 20
Baskın omega Jungkook. İdolü olarak gördüğü ressam, baskın alfa Taehyung'a aşkın var olduğunu kanıtlamakta oldukça kararlıydı. Hemde hiç birşey yapma...
66.5K 4.1K 51
Yollarını kesiştiren bir tesadüf onları asla birbirinden ayrılmak istemeyen insanlara çevirecekti. Ama bazen ayrılmak bir arada kalmaktan daha kolay...
6.3K 758 11
gelecekten gelen bir adam ve geçmişte yaşayan çocuğun tatlı, kısa hikayesi