Heaven in Your Arms

By Buluttss

12.7K 848 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Bölüm 15

273 19 15
By Buluttss


Merhaba, bu bölümde intihardan söz ediliyor. Eğer bu sizin için hassas bir konuysa lütfen bölümü geçin. Ayrıca kendinize zarar vermek ile ilgili düşünceleriniz varsa güvendiğiniz birine ya da bir profesyonele lütfen başvurun. Sevgiler...


Birkaç hafta geçmişti. Bahar gelmeye başlıyordu yavaş yavaş, güneş daha uzun kalıyor onları daha uzun süre ısıtıyordu. Bokuto eskisi gibiydi, neşesi yerine gelmişti. Keiji hayatının en güzel günlerini yaşıyordu. Derslerden arta kalan vakitlerini sevgilisiyle geçiriyordu. Çok uyumlulardı. Bokuto çok sevgi doluydu. Özlemini çektiği her şeyi ona veriyordu. Zaman zaman babasıyla konuştuğunda durgunlaşıyordu sadece. Onda da kısa sürüyordu durgunluğu. Keiji onun keyfini yerine getirecek pek çok numara öğrenmişti. Sevgilisini her fırsatta şımartmaktan kaçınmıyordu. Biriyle beraber uyumanın, sıcacık kollarında uyanmanın, kokusunu doya doya içine çekmenin ne harika şeyler olduğunu öğrenmişti ikisi de.

Keiji yıllardır ilk defa yalnız hissetmiyordu kendini. Kendinden başka güvenebileceği biri vardı ilk defa. Sevgilisinin hep dediği gibi yıllar sonra ilk defa ailesi var gibiydi tekrar.

Nisan ayının ortaları geliyordu. Biyoloji dersindelerdi. Proje yapılıyordu. İkili gruplar halinde çalışıyorlardı. Bokuto'nun elinde bir bıçak vardı, ağaç dalını ikiye kesmeye çalışıyordu. Fotoğraflarını çekerek odunsu yapıyı anlatacakları sunumlarına koyacaklardı.

"Bo dikkat et" dedi bıçağı pek iyi tutmuyordu. Elini falan kesmesinden korkuyordu. Arkadaşının kan fobisi olduğunu da tahmin ediyordu. Annesiyle ilgili gördüğü kabuslardan birinde paniğe kapıldığını çok kan var diye ağladığını hatırlıyordu.

"Versene bana bıçağı" dedi elini uzatıp. Bokuto dili dışarıda dikkat kesilmiş çalışıyordu.

"Tamam şurayı kesip vereceğim" dedi.

Keiji o anda bıçağın kaydığını ve sevgilisinin elinden derin bir kesik açarak geçtiğini gördü.

"BO!" 

Hocaları da geldi hemen "Bokuto!"

Bokuto bembeyaz olmuştu, elinden kan fışkırıyordu resmen. Hoca hemen bir havlu alıp bastırdı eline. "Revire hemen" dedi. Bokuto yürüyecek gibi değildi. Herkes dehşetle bakıyordu.

Keiji diğer tarafına geçti hemen "Hadi, revire."

"Ah Bokuto nasıl oldu bu? Bir dakika bakmadım."

Ama Bokuto cevap verecek gibi değildi.

"Hocam kan görünce kötü olur Bokuto. Fobisi var."

"Bokuto birkaç dakika dayan." Dedi hocası. Sonra Keiji'ye döndü "Bayıldı mı daha önce?"

"Şey hayır."

"Tamam." Sonra Bokuto'ya döndü "Ciddi bir şey değil Bokuto. Şimdi bakacak doktor tamam mı?"

"Mhm" titriyordu tüm bedeni. Üstü, kıyafetleri kan içindeydi.

"Sen de kötü olursan dön sınıfa Keiji. Ben ilgilenirim."

"Hocam kalsam?"

"Olur kal." revire gelmişlerdi.

"Bokuto bana bak şimdi tamam mı?" Keiji yanındaydı başını tutuyordu.

"K-kan."

"Biliyorum." Sırtını okşadı hafifçe. Fazla samimi görünmek istemiyordu ama sevgilisinin hali onu korkutuyordu. "Bakma, başını yasla karnıma." dedi saçlarını okşamaya başladı. Neyse ki hocanın dikkati elindeydi, dikkatlice havluyu çektiler doktorla birlikte, o sırada Bokuto başını kaldırdı. Sonra sevgilisinin kollarında bayıldı.

"Ah kahretsin, hocam." hocanın kolunu dürttü "Hocam bayıldı." sedyeye yatırdılar dikkatlice "Kan görünce kötü oluyor." dedi hemen doktora.

"Tamam hemen toparlayacağız elini, birazdan kendine gelir." Keiji yanında oturmuş diğer elini tutuyordu. Başını hafifçe diğer tarafa çevirmişti. Hemşire gelmiş üzerindeki kanları siliyordu. Doktor dikiş üzerinde dikkatlice çalışıyordu. Uyuşturmuştu elini. Bokuto yavaş yavaş uyanıyordu.

"Shh bakma Bokuto" diye fısıldadı "kapat gözlerini bebeğim. Geçecek biraz sonra."

"Keij." mırıldandı.

"Bebeğim." fısıldıyordu kimsenin onunla öyle konuştuğunu duymasına izin vermezdi. "Biraz sonra bitecek"

"Elim mi koptu?" diye mırıldanınca hepsi güldüler.

"Hayır hayır sadece uyuşturdular." Keiji yavaş yavaş saçlarını okşuyordu. "Korkma ben yanındayım" dedi tekrar kulağına.

"Tamam" dedi doktoru gülümseyerek. "Şimdi uyuştucuya rağmen biraz batabilir" dedi antiseptikle iyice temizledi elinin her yerini. Sonra sardı. Birkaç antibiyotik verdi Keiji'ye.

Sonra bir pamuğa bir şey döktü "Ayıldın tamamen ama yine de biraz koklat şu pamuğu" dedi Keiji'ye uzatıp.

Keiji dikkatlice burnuna yaklaştırdı.

"Keij acıyor elim."

"Geçecek Bo."

"Çok acıyor ama normal mi?"

Keiji doktora döndü, sorarcasına baktı ona. "biraz acıması normal" dedikten sonra dolabı açtı. "Şu ağrı kesicilerden verebilirsin. Oda arkadaşı sensin değil mi?"

"Evet"

"Bugün biraz ilgine ihtiyaç duyacak" dedi gülümseyerek

"Ah hiç sorun değil." 

"İlaçları tokken alsın, elini kullanmasın. Yarın öğle arasında pansumana gelin."

"Tabii ki." dedi Keiji. Sonra hocasına döndü "Hocam ben Bokuto'nun yanında kalsam bugün. İzin alabilir misiniz? Yalnız bırakmasam, odada dinlensin rahatça."

"Tabii Keiji. Dersiniz neydi bundan sonra?"

"İngilizce."

"Tamam ben hocanızla konuşurum."

"Bolca sıvı alsın, tekrar bayılırsa, bilinç kapanması olursa haber verin bana."

"Tabii efendim."

"Şu dereceyi de al, ateşi çıkabilir. Antibiyotik alacak o yüzden bir ilaç verme. 39'u geçerse hemşireye haber ver hemen."

"Tamam."

"Hadi Keiji şimdi odaya gidin siz. Dikkat et Bokuto'ya."

"Siz merak etmeyin efendim. Ben ilgilenirim." Sonra sedyedeki sevgilisine döndü. "Bokuto kapat gözlerini kazağını çıkaracağım."

"Tamam."

Sevgilisinin kazağını çıkardı. Kendi kazağı da kan olmuştu, onu da çıkardı. Hemşirenin uzattığı çöp poşetine attı ikisini de.

Odaya girer girmez üzerindeki kıyafetlerinin hepsini çıkardı sevgilisinin. Pantolonu ayakkabıları hep kan içindeydi. "Bakma sen." diye mırıldandı. Sonra uzanmasına yardım edip elinin altına bir yastık koydu. Yanına oturdu "Acıyor mu çok?"

"Mhm."

"Başın dönüyor mu halsiz misin?"

"Yorgun gibi hissediyorum."

"Tamam bebeğim yanındayım ben, dinlenince hepsi geçecek."

Kalkıp dolaptaki içeceklere baktı. Birkaç kutu meyve suyu vardı. Bir paket alıp getirdi. Bir şişe de su verdi ona. Yavaş yavaş içmesine yardım etti.

"Keij?"

"Efendim?"

"Özür dilerim."

"Neden bebeğim özür dileyecek ne var?"

"Sakarlık yaptım, çocuk gibi bayıldım öyle kan gördüm diye." kendini kötü hissediyordu gözleri dolu dolu olmuştu.

"Tatlım benim, bir sürü insan var kan görmekten korkan ya da kan görünce bayılan. Elinde değil biliyorum." saçlarını öptü. "Çok korktum sen kendini yaralayınca ama. Söz ver daha dikkatli olacaksın tamam mı canım?"

"Mhm tamam."

"ben şimdi kıyafetlerimizi temizleyeceğim tamam mı Bo? Biraz yalnız kalabilir misin?"

"Kalabilirim."

"Uzan sen, üzerini de örtelim. Sık sık iç suyundan tamam mı?"

"Mhm."

"Değişik bir meyve suyu alayım mı sana?" hafifçe saçlarını okşuyordu. "Ne istersin?"

"Yok odadakileri içerim."

"Ben şimdi banyoda eşyalarımızı yıkayacağım. Gelme tamam mı sen?"

Bokuto titreyerek başını salladı. "Merak etme temizleyeceğim." alnını öpüp kalktı, birkaç dakika sonra da odadan çıktı. 


Bokuto aslında kendini çok kötü hissediyordu. Kan kokusu, rengi, sıcaklığı... Hayatta en korktuğu şeydi, onu o korkunç güne götürüyordu. Annesine sarılmıştı, saatler sonra onu annesinin cansız bedeninden zorla ayırmışlardı. Kan içindeydi her yanı, kanlı bir su tüm banyoyu kaplamıştı. Saatlerce yıkanmıştı ama üzerinden çıkmıyordu sanki. Evdeki yardımcıları doktor çağırmıştı, sakinleşemiyordu bir türlü. Birkaç gün sürekli sakinleştirici vermişlerdi ona. Keiji bunların hiçbirini bilmiyordu ama annesinin cesedini onun bulduğunu biliyordu. Belki de tahmin etmişti kötü bir anısı olduğunu, üzerine gelmediği için minnettardı. Kan kokusu yine gelmişti burnuna, elini yıkaması gerekiyordu ama suya değdiremezdi. Diğer elini kokladı, üzerine sinmişti sanki koku. Kalktı dikkatlice, başı hala dönüyordu ama duvara tutuna tutuna banyoya gitti. Elini suyun altına soktu. Sabunla yıkadı ama çıkmıyordu. Gerilmeye başladı, midesi de bulanıyordu. Kurtulamıyordu kan kokusundan. Banyodaki küçük pencereyi araladı, elini kolunu tekrar yıkadı. Nefesi sıkışmaya başlıyordu. Kan varmış gibi hissediyordu her yerinde. Eli çok acıyordu ama onu kullanmadan hızlıca üzerindekileri çıkarıp duşun altına girdi. Suyun ısınmasını bile beklememişti. Sol elini dışarıda tutmaya çalıştı. Biraz ıslanmıştı ama önemli olan o sırada kan kokusundan kurtulmaktı. Gözyaşları akmaya başlamıştı paniği giderek artıyor kalbi sıkışıyordu.


Keiji sudan geçirdiği kıyafetleri makinenin uzun süreli programına atıp yemekhaneye gitti. Aşçıdan birkaç meyve istedi durumu anlatıp. Hemen bir kese kağıdına bir şeyler doldurmuştu bile. Akşam yemeğinden sonra gelip taze meyve suyu da alabileceklerini söyledi. Keiji paketi alıp odaya çıktı. İlk anda yatağın boşluğu, sonra da su sesi dikkatini çekti. Duşa mı girdi bu çocuk diye geçirdi aklından bir an ama çok saçma olurdu, kapı da açıktı. "Bo?"

Ayakkabılarını çıkarıp banyoya koştu hemen. Sevgilisi duştaydı gerçekten de. 

"BO? Ne yapıyorsun?" yanına geldi, o sırada sevgilisinin hıçkıra hıçkıra ağladığını fark etti. Islanmasına aldırmadan uzanıp suyu kapadı. Hemen bir havlu aldı "Bo?"

"K-keij?"

"Ne yapıyorsun burada?" bir yandan havluyu çevresine sarıyordu.

"K-kan k-koku-su v-vardı" dedi güçlükle.

Keiji geriliyordu. Ellerini dikkatlice kuruladı. Çok ıslanmamıştı neyse ki. Saçlarına ve gövdesine de bir havlu sardı "Gel bebeğim, gel tut elimi." yatağına oturttu onu. "Ssh geçti, geçti yok bir şey" dedi yüzünü kuruladı saçlarındaki havluyla. "Her şey yolunda."

"K-keij"

"Eline bakalım, ıslanmış mı? Sen bakma bebeğim çevir başını." dikkatlice açtı bandajı. Bir pamuk parçasıyla hafif nemli yüzeyini temizleyip geri yapıştırdı. Sonra değiştirebilirlerdi bandajı ama şimdi perişan haldeki sevgilisiyle ilgilenmek zorundaydı.

"Tamam bir şey yok, elin iyi durumda bebeğim." kendine doğru çekti hafifçe göğsüne yasladı. "Ssh ne oldu? Ağlama sakin ol."

"K-keiji."

"Buradayım ben yanındayım."

"G-gitme."

"Ssh gitmem bebeğim, korkma sen. Gel hadi uzanalım." yattılar. "Sarıl bana bebeğim" yavaşça sırtını okşadı. "Kapat gözlerini, nefesimi dinle" battaniyesini çekip üzerine örttü. "Benimle al nefes, yavaşça, evet bebeğim şimdi ver." Alnını öptü, biraz nefesinin düzelmesini bekledi. "Aferin sana iyi gidiyorsun. Ssh hadi uyu biraz tatlım, ben yanındayım. Gitmeyeceğim."

"Keiji? Kan kokusu gelmiyor mu?"

"Hayır bebeğim geçti tamamen. Ben her yeri temizledim güzelce. En uzun programda yıkıyorum kıyafetlerimizi, ayakkabıların da yıkanıyor. Odamız da temiz."

"Tamam." fısıldadı.

"Kanla ilgili hiçbir şey yok burada."

"Tamam."

"Güvendeyiz bebeğim, kapat gözlerini." sıkıca sarıldı ona "Ssh geçti geçti."

Keiji sevgilisinin sakinleştiğini fark ediyordu. Çok korkmuştu. Onu öyle gözyaşları içinde görünce. Annesinin ölümüyle ilgili olduğunu biliyordu. Kabus görecekti büyük ihtimalle, ama dinlenmesi ve sakinleşmesi gerekiyordu. Uyumasına rağmen hala saçlarını okşuyor, sessizce fısıldıyordu kulağına. Kanla tetiklenen bir travması vardı. Bunu çözmesi için yardım etmek zorundaydı sevgilisine.

Bir süredir yatıyorlardı. Kollarında kıpırdanmaya başlamıştı Bokuto. Alnındaki saçları çekti, ateşi mi çıkmıştı acaba? Dudaklarıyla kontrol etti, sıcak değil gibiydi. Kapalı gözlerinden gözyaşları aktı. "Mhm anne?" mırıldandı.

"Uyan bebeğim." Keiji omzunu sarstı

"Anne lütfen."

"Bo uyan." daha sert sarstı. "Uyan."

Aniden gözlerini açtı. Korkuyla etrafına bakıyordu. Paniğe kapılmıştı. Keiji hemen doğruldu yanaklarını iki elinin arasına aldı.

"Bo rüyaydı bebeğim." gözlerine bakmaya çalıştı. "Bak bana." yaklaştı biraz. "Korkma sadece rüyaydı. Buradayım. Güvendeyiz."

"Keiji. Annem, a-annem"

"Sadece rüyaydı, geçti artık, geçti hepsi geride kaldı."

"A-annem, çok ço-çok fazla."

"Nefes al, yavaşça tatlım lütfen."

"Çok fazla kan vardı."

"Evet bebeğim ama şimdi yok. Tut beni kalk biraz su içelim." sevgilisinin titreyen dudaklarına dayadı bardağı. "Yavaşça, ssh yavaşça."

Bir iki yudum aldıktan sonra bıraktı bardağı "Nefes al, tut bebeğim, yavaşça ver. Evet devam edelim. Çok güzel sevgilim." battaniyeyi sırtına sardı "Çok güzel bebeğim aferin sana." peçete ile burnunu sildi. Dikkatlice göğsüne yatırdı sevgilisini.

"Keiji"

"Tatlım"

"Sana anlatacağım."

Keiji şaşırdı, şimdi bu konuyu açmasını beklemiyordu. "Anlat bebeğim dinliyorum" saçlarını okşuyordu.

"Annem" dedi gözyaşları tekrar aktı. Keiji hızlıca sildi onları çıkmıyordu. "annem geçen sene intihar etti. Kendini öldürdü."

Keiji'nin nefesi kesildi bir anda. Hiçbir şey söylemedi.

"Okuldan gelmiştim. Evde kimse yoktu ama en azından yardımcılar olurdu. Şaşırdım. Annemin de planı olmazdı genelde. Beni beklerdi, eğer kendini iyi hissederse bir şeyler yapardık beraber." Yutkundu. "İlaçlar falan kullanıyordu, uzun süredir yani. Benim küçüklüğümden beri. Babamla nasıl tanıştı nasıl ve neden evlendi bilmiyorum ama evli gibi değillerdi. Aile gibi değillerdi. Annemle ben vardık ve babamın gölgesi gezerdi çevremizde. Annem çok mutsuzdu ama benim yüzümden bağlıydı eve ve o adama. Çekip gitse belki de bana bakmayacağından korkuyordu bilmiyorum. Ama hep dalgın olurdu. Yüzü hep gülerdi ama gözleri hep dolu dolu olurdu. Neyse sonra eve gelince annemi aradım. Çaldı telefonu uzun uzun. Sonra odasından sesinin geldiğini fark edip odasına gittim. İlaçların etkisiyle bazen uyurdu, yorgun olurdu. Bazen okuldan gelince uyuyorsa yanına girerdim. Uyanıp sarılırdı bana" hıçkırdı. Sonra devam etti. "Odasında değildi ama odasındaki banyonun kapısı aralıktı. Seslendim, cevap vermedi, düştü falan sandım, izin isteyip girdim içeri. Bü-bütün banyo kanla kaplıydı. Annem kan dolu küvetin içinde yatıyordu öylece" hıçkırıklara boğulmuştu. Keiji sıkıca sarıldı ona. Yaptığı şeyin ne kadar zor olduğunu biliyordu. "Bileklerinde iki derin kesik vardı. Yüzünde yine o gülümsemesi ama bakışları donuktu. Sarıldım ona, çok fazla kan vardı, ama farkında değildim sanki. Kan ve su dolu küvetten akan su üzerimi ıslatmıştı. Ama bırakamıyordum annemi. O kokuyu uzun süre unutamadım hiç, kabuslarımdan çıkmadı. Saatlerce banyoda kalırdım o koku gitsin diye, gitmezdi. Sonra sanırım birkaç saat sonra beni banyoda buldular. Bırakamıyordum annemi." hıçkırıklara boğuldu. "O benim her şeyimdi." 

"Bebeğim. Ssh geçti hepsi artık." Şok olmuştu. Kollarındaki sevgilisi titriyordu. O da ağlıyordu gözyaşlarını durduramıyordu. "Tatlım benim. Ben yanındayım, artık yalnız değilsin sevgilim."

"K-keiji" hıçkırıyordu.

"Tatlım bak, annen tedavi görüyordu değil mi?"

"Mhm. İlaç falan alıyordu hep."

"Ama ona yetmemiş belli ki. Tedavi edilecek noktadan uzakmış."

"A-ama benim için dayanabilirdi."

"Sağlıklı düşünemiyormuş ki bebeğim. Hastaymış, yapabilseydi seni yalnız bırakmazdı. Maalesef katlanamamış bebeğim hayatına. Sen onun ışığıydın eminim. Ama bazen devam edemiyor işte insanlar."

"Babam yüzünden."

"Baban da etkilemiş evet. Ama kendi sorunları da varmış Bo. O yüzden öfkelisin değil mi canım?"

"Mhm. Sevgilisi o zaman da vardı. Biliyorum. Gelmezdi eve hiç, tatillerde, özel günlerde yalnız ikimiz olurduk annemle. Hiç gelmezdi. Sevmezdi bizi. Beni de onu da sevmezdi."

"Korkunç biri olmalı bebeğim."

"Evet o kadın ya da başkaları hep vardı hayatında belli ki. Eve gelmezdi. Annemi görmezdi bile."

"Bu hayattan kurtulamamış annen bebeğim. Tek çaresi buymuş gibi hissetmiş."

"Biliyorum haklı. Ben artık ona kızmıyorum. Belki ben olsam ben de öldürürdüm kendimi. O adamdan kaçma umudum olmasa öldürürdüm."

"Ssh bebeğim öyle deme lütfen" gözlerini sildi. "Öyle şeyler söyleme Bo" sarıldı ona tekrar. "Sen olmasan ben ne yapardım? Hmm güzel sevgilim benim." Sevgilisinin yanaklarını sildi. "Bana anlattığın için teşekkür ederim Bo."

"Dinlediğin için ben teşekkür ederim."

"Artık sadece ikimiz olacağız tamam mı? Birbirimizin ailesi olacağız."

"Mhm annem benden onu istemişti."

"Ne istemişti tatlım?"

Bokuto çekmeceye uzandı, cüzdanından bir not kağıdı çıkardı. Keiji'ye uzattı titreyen eliyle "ben artık daha iyi bir yerde olacağım. Sen ikimiz için de yaşayacaksın. Kendine harika bir aile kuracaksın. Senden tek isteğim bu" yazıyordu güzel bir el yazısıyla. Keiji akan gözyaşlarını silip notu sevgilisine uzattı. "Eminim harika bir insandı."

"E-evet."

"Senin gibi sevgi dolu, harika, bir çocuk yetiştirdiğine göre." saçlarını okşuyordu yavaş yavaş "Yapabilecek gibi hissediyorsan bana bir fotoğrafını gösterir misin?"

"Mhm" Bokuto masadan telefonunu aldı. Biraz geri gitti. "Bak ikimiz." dedi. Çok güzel bir kadındı gerçekten. Kumral saçları güzel bir gülümsemesi vardı. Sakin bir hali vardı aslında. Bokuto'ya ona sıkıca sarılmıştı fotoğrafta ikisi de gülüyorlardı.

"Çok güzelmiş bebeğim. Seni ne kadar çok sevdiği öyle belli oluyor ki."

"Ben de onu çok seviyordum." burnunu çekti "Hala çok seviyorum."

"Tabii ki hala çok seviyorsun. Artık yanında olmasa da o senin annen. Ben de ailemi özlüyorum. Hem de çok ama onları sevmeye devam ediyorum. Bana güç veriyor bu."

Bokuto içini çeke çeke ağlıyordu hala. Hava kararmaya başlamıştı.

"Hadi biraz sakinleş, geçti artık. Annenin istediği olacak. Biz üzmeyeceğiz birbirimizi. Çok iyi bakacağız birbirimize tamam mı?"

"Mhm."

"Hadi sakinleşmeye çalış biraz."

"T-tamam."

"Sana giyecek bir şeyler getireyim. Sonra yüzünü yıkayalım hmm?" yanağını öptü.

"Tamam."

Sevgilisinin giyinmesine yardım etti. Sonra yüzünü yıkadı. Biraz su içirip yatırdı tekrar.

"Bu akşam burada bir şeyler yiyelim mi, aşağı inmeyelim ne dersin?"

"Olur." gözleri kızarmıştı.

"Ama revire gitmemiz gerekiyor."

"Neden?"

"Elin biraz ıslanmıştı tatlım."

"Kendimiz sarsak?"

Keiji içini çekti "Enfeksiyon olmasını istemiyorum bebeğim. Gidip gelsek hemen?"

"Tamam."

Revire gidip yanlışlıkla su değdiğini anlattı. Hemşire nöbetçi kalmıştı, hemen yeniden bandajladı yarayı. Odalarına çıktılar.

Keiji sevgilisine ve kendisine yiyecek bir şeyler hazırladıktan sonra Bokuto'nun yemesine yardım etti.

Uyumadan önce ateşine baktı. Ağrı kesici ve antibiyotiğini verdi.

"Tatlım bu gece tek uyumak ister misin?" diye sordu. Eline çarpmak istemiyordu.

"Hayır." birden telaşa kapılmıştı. "Lütfen yalnız uyuyamam."

"Tamam tatlım senin için söyledim ben dikkat ederiz eline."

"Tamam yanımda kal."

"Tamam bebeğim." saçlarını öptü. "Hadi yatalım."

Keiji içini çekip sevgilisini kollarına aldı. Gelmeyecek uykuyu beklemeye başladı. 


Continue Reading

You'll Also Like

112K 11.6K 37
Bazı Alfalar zeka konusunda kendisine çok güvenirler. Diğer cinslerden daha güçlü oldukları için ve baskın oldukları için kendisinden düşük seviyedek...
Zemheri By aria

Teen Fiction

2.1K 245 19
Kar kış, kıyamet. Her yer soğuk. Kar fırtınası devam ederken az ileride küçük bir ışık kaynağı dikkatimi çekti. Yavaşça ona doğru adım atmaya başladı...
924K 75.5K 49
Kitap zaman dilimi olarak Adaş'ın 8 yıl sonrasında geçmekle beraber sureti umumiyede iptidaî fiatile behemehal ve mülâhazalarladır ki rasyonelleştirm...
6.3K 758 11
gelecekten gelen bir adam ve geçmişte yaşayan çocuğun tatlı, kısa hikayesi