Paradoks

By SosyoZhi

1.5K 664 474

- - Paradoks- - Kendi zihninde kapana kısılmış. Kaçmanın bir yolunu arıyordu. Sonun da kaçıp kurtulduğunu s... More

Hasta Bir Zihin
Zihin Karmaşası

Kendi Zihninden Kaçış

737 263 234
By SosyoZhi

                                                                              - - - Paradoks - - -


Yoğun ve uzun geçen, bir gecenin ardından sırt üstü, uyuduğu yatakta gözlerini açtı. Öylece tavanda biriken sonra damla damla aşağı düşen su seline bakıyordu. Her kış havalar düzelsin de şu tavanı yaptırayım. Diye düşünse de havanın iyi olduğu zamanlar akmadığı için hiç umursamıyordu. Dışarda adeta musluktan su boşalırcasına, yağmur yağıyordu. Hızlı, seri ve iri tanelerin çatıya değdiği anda ki duyduğu, çatırtı ona terapi gibi geliyordu. Yerinden kalktı, hava kapalıydı. Gün daha doğmamıştı, günü doğurmak Yine ona kalmıştı. Bir günde bensiz doğamaz mısın? Diye sitem etti. Yüzünde belli belirsiz bir şaşkınlık oluştu.

Bu saate onu uyandıran şey neydi? Bilemiyordu. Sol tarafında ahşap masanın üzerinde duran, sigarasına uzandı. Gözlerini kapatıp, dünden hazırladığı her bir sigara tanesine yazdığı yazılardan bir tanesini çekti. Sigaranın üzerinde; "Ne düşündüğünü biliyorum, ne isteyeceğini de beni bulmaya kalkışma. Ben seni bulurum" yazıyordu. Tüyleri diken diken olmuştu. Bunu ben yazmış olamam, yazsam hatırlarım dedi. Kendi kedine daha sonra Sigarasını yaktı. Pencereye doğru yürüdü, yağan yağmur damlalarını saymayı düşündü ama bunun ne kadar imkansız ve saçma olduğunun farkındaydı. O saatte başka ne yapabilirdi ki, pencereden dışarı baktı.

Karşı kaldırımın üzerinde arada bir ışığı sönen, sonra tekrar yanan lamba direği vardı. Işığı sönmüştü. Sigarasından bir duman aldı. Işığın tekrar yanması ile lambanın altında ki siyah yağmurluk giymiş adamı fark etti. Öylece oturmuş etrafı izliyordu. Birden yüzünü ona döndü sanki ona bakıyordu. Ayağı kalktı elinde bir şey tutuyordu. Gözlerini dikmiş onu izliyordu, elin ki cismi kaldırıp ona doğrulttu, tuttuğu şeyden ışık saçılınca, elindekinin fener olduğunu anlamıştı. Adam feneri kapatıp, tekrar açtı. Sonra bunu yine tekrarladı. Işığı yaktı, söndürdü bunu yine yaptı. Pencereden bakıp, ne olduğunu anlamaya çalışan Marcell, adamın kendisine birşeyler anlatmak istiyor olabilme ihmali üzerine yoğunlaştı. Bu saatte bu yağmurda bir başına dışarda evinin penceresinin karşısında öylece oturan bu adam kimdi onu tanıyor olabilir miydi ? Marcell'in zihnini bir merak duygusu sardı ama daha kötüsü ürperiyordu. Zihnin derinliklerinde içinde bir yerde bir ses onu tanıdığını fısıldıyordu. Nereden tanıya bilirdi ki; Elinde yanan sigarasından bir duman aldı ve pencereye üfledi.

Camda oluşan buğuya, "- _-" çizdi. Lamba direği tekrar yandı. Yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Adam artık orada değildi. Sadece bir an gözlerini kaçırmıştı. "Ah olamaz bu kadar kısa süre de kimse olduğu yerden kaybolamaz." Dedi. Kalbi eskisinden daha hızlı çarpıyordu. Pencereyi açtı, kafasını dışarı çıkardı. Sağa baktı karanlık. Sola baktı. Sessiz. Kendi kendine "nereye gitti bu adam "dedi ve kapı çaldı. Kalbi sanki dört nala koşuyordu. Saat 3:37 gecenin bu saattin de kim gelebilirdi ki? Yoksa 'O' mu dedi. Tüyleri diken diken oldu ve nabzı onu rahatsız edecek seviyede atıyordu. Ürpere ürpere kapıya doğru ilerlerdi, kapının merceğinden baktı. Kimseler görünmüyordu ama koridorun ışığı açıktı. Korktu geri çekildi, merak duygusu sardı içini ve tekrar baktı. Kapıda dikilmiş baktığı yerden ona bakan siyah yağmurluk giyen adamı gördü.

Adam feneri tutunca ışık parıltısından gözleri kamaştı, geri çekildi. Korkudan sarardı, terlemeye başladı. Kapı yine çalındı. "Gi gi gitmezsen polis çağırıcam." Korkudan kekeliyordu. Adam kapının ardından seslendi.
"- Bu saatte polis karakolu'nu araman olup, biteni anlatman ortalama 65 saniye sürer. Onları buraya gelmesi, hava şartlarına bakarsak ve bulunduğun konum itibari ile 45 dakika sürer. Bu süre kapıyı kırıp. Seni öldürüp sonra evi temizleyip kaçmam için çok ideal bir süre " dedi. Marcel'in gözlerinin içi büyüdü. Kar beyazı teni şimdi sap sarı kesilmişti. Nabzı o kadar hızlı atıyordu ki biraz daha sürerse bu durum kalbi durucaktı. Kortuğunu belli etmek istemiyordu. Kendini toparladı ve "Kimsin, gecenin bir yarısı benden ne istiyorsun? Beni tanıyor musun?" dedi Adam, boğazını temizledi ve "- senden nefret ediyorum. Sen, sen olduğun için senden nefret ediyorum." Dedi.
Ardından şiddetli bir ses geldi. Kapı kırılmadı ama zayıfladı, ikicisine dayanamazdı. Marcell olduğu yerde zıpladı. Hiç bu kadar korkmamış ve çaresiz kalmamıştı. Dili tutulmuştu ve söyleyeceği şeyler sadece kafasındaydı ağzı kilitlenmişti. Kapı açıldı ve onu gördü, siyah yağmurluk giymiş adam yüzü belli olmuyordu. Üzerine doğru bir adım attı. Marcell olduğu yere yığıldı. Uyandı sırılsıklam olmuştu. Islaklığı ayak parmaklarına kadar hissediyordu. "Oh kabusmuş." Dedi. Geceden açık bıraktığı tv de yabancı bir sinema vardı. Doğruldu, üzerinde ki cips paketini yere düşürdü. Koşarak kapıya doğru gitti. Kapı yerinde ve sağlamdı. Bir rahatlama duygusu sardı vücudunu. Tekrar salona geçti. Masanın üzerinde akşamdan yarım biraktığı su şisesini aldı. Tek dikişte bitirdi. Hızlıca pencereye doğru yürüdü. Pencereye doğru attığı her adımda nabzı biraz daha hızlanıyordu. Pencereden dışarı baktı.

Yo hayır, sönük lamba direği oradaydı, yanmasını bekledi heyecanla. Işık yandı, "kahretsin" dedi. Yine siyah yağmurluk giyen adamı gördü. Hızlı hızlı kapıya gitti, çok korkuyordu ama çokta merak ediyordu. merdivenlerden 3'er 3'er iniyordu. Ayağı takıldı ve aşağı doğru yuvarlandı. Kafası yere çarptı ve kaşı açıldı. Yerinden doğruldu, onu yakalamalıydı .Dışarı çıktı ve karşıya baktı. Siyah yağmurluk giyen adamı gördü. Sadece yüzünün yarısı görünüyordu ve ona gülümsüyordu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Karşıya geçmek için acele etti. Yolun karşısına geçmeye çalışırken bir ses duydu ve cama yapıştı. Yüzü kan revan içinde kaldı. Sürücü arabanın içinde kırık cama yapışmış dudaklarını oynatan adama şok içinde baktı." Siyah adamı yakala" Diye mırıldanıyordu. Sürücü çarpmanın şoku ile dışarı çıkamıyor. Marcell çok acı çekiyordu. Yüzü kan revan içinde kalmış. İçinde hareket eden sancıyı hissedebiliyordu. İç kanama geçiriyordu ve nabzı yavaşlamıştı. Yavaş yavaş gözleri karardı. Zihni zifiri karanlığa büründü. Nefes nefese uyandı. Kendini yerde buldu. Kafası acıyordu ve ıslaktı elini değdirdi. Eline tekrar bakınca kanadığını fark etti. Marcell olup biteni anlamaya çalışıyordu. Ne oluyor lan! Dedi. Zihni acayıp karışmıştı kendini durmadan koşan bir hamster gibi hissediyordu. Sürekli aynı yerinde koşup duruyordu. Ne yapacağı ile ilgili hiç bir fikri yoktu. Birden bir ses duydu. Ses pencereden geliyordu. Doğruldu ve pencereye doğru yürüdü. Dışarı baktı ve yine oradaydı. Ona bakıyor elinde ki feneri yakıyor ve gülümsüyordu. Marcell öfkelendi pencereden dışarı doğru haykırdı. "Seni lanet herif beni rahat bırak, ne istiyorsun benden " dedi. Koşar adımlarla dairesinden çıktı. Merdivenleri hızlıca indi ve binadan dışarı çıktı. Yolun karşısına baktı. Adam eliyle ona gel işareti yapıyordu. Bu anı sanki yıllardır yaşıyordu. Zihni umutsuz, karamsar ve öfke doluydu. Sağına soluna baktı. Hızlıca karşıya geçmeye çalıştı. Gelen korna sesiyle irkildi, lastiğin yerde kaydığı anki çıkardığı lastik sesini duydu. Arabaya baktı sürücü camın arkasından bir şeyler söylüyordu ama hiç birini anlamadı, aldırış etmeden lambaya doğru ilerledi. Adam çoktan gitmişti. Etrafına bakındı arkası dönük yavaş yavaş ilerleyen adamı gördü. Seslendi duymadı, hızlıca arkasından koştu. Yetişti ama nefes nefes kalmıştı, gücü tükenmiş, son gücünü kullanarak. Adamın Kolundan tutup çekti. İçinde ki karamsarlık ve umutsuzluk duygusu yerini merak duygusuna bırakmıştı. Adam ona doğru döndü. "Yo, Olamaz sen" dedi. Gerisini getiremedi. Sustu öylece adamın yüzüne bakıyordu. Zihninin ona oyun oynadığını felan düşündü. Kısa süreli bir şok geçirdi. Adamın yüzü onunkinden farksızdı, adam ona sanki ayna tutuyordu. "Kimsin sen" dedi. "- Ben Marcell, asıl sen kimsin? "Dedi adam
Marcell şaşkın, heyecanlı ve belirsizlik ile öylece kendini izliyordu. "O Marcell ise ben kimim ben Marcell isem o kim ?" Dedi kendi kendine daha sonra ekledi. "Benden neden nefret ediyorsun? Beni neden öldürmek istedin?"

"Her yönünle bana benzediğin için dedi ve ekledi. Kendimi öldüremiyorum ama seni öldürebilirim. Bunu yapabilirim ve sen öldükten sonra belki de artık kendimi sevebilirim, içimdeki öfke ve nefret geçer. Öyle düşünüyorum." Marcell adamın suratına bir yumruk attı. Ama acısını oda hissetti çenesi geriye gitti. Biraz beyin sarsıntısı yaşadı. Kendini toparladı ve adamın boğazına yapıştı. Beni rahat bırak demek istiyordu ama nefesi kesildiğinden bunu söyleyemiyordu. Sanki onun boğazını değil de kendi boğazını sıkıyordu. Gözleri karardı, elini çekti. Sesi, rengi, kalp ritmi hepsi değişmişti. Yukarı baktı derin derin nefes aldı. Soğuk terler akıyordu yüzünden bedenine doğru. Ne yapacağını bilemiyordu. Adam kahkaha attı. "-Bana zarar verebileceğini mi Düşünüyosun ?" dedi. Marcel'in zihni öfkeli , çaresiz , yalnız ve yoğun şaşkınlık içindeydi. Adam Marcel'in boğazına yapıştı. Okadar hızlı sıkıyordu ki Marcell kolunda ki kasılmayı hissede biliyordu. Ellerini adamı engellemek için ne kadar kullansa da nefesinin kesilmesi gücünü azaltmıştı. Gözleri yavaş yavaş karardı. Etrafı zifiri karanlık kapladı karanlığın onu yutacağından korktu. "Hayır !!!" diyerek Yatağından fırladı, sırılsıklam olmuştu ve nefes nefese kalmıştı. Elleri boğazındaydı. Ellerini boğazından çekti. Kendini zihnin içinde kapana kısılmış gibi hissediyordu. Sanki zihninin içinde bir labirente sıkışmış nereye giderse yine olduğu yere çıkıyordu Zihni o kadar yorgundu ki, sanki 1 ton odunu sadece zihni ile taşımıştı. O derece zihnin de ağırlık ve yorgunluk hissediyordu. Kafasını kaldırdı. Askı da asılı olan siyah yağmurluğu gördü. Öylece kalakaldı bir süre, kafası o kadar karıştı ki artık neyin gerçek neyin rüya neyin hayal olduğunu kestiremiyordu. Zihin bedenini kapana kıstırmış. Kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyordu onunla , Yağmurluğa tekrar baktı ve kahkaha attı. Bu bir rüya olmalı dedi. Yoksa bu yağmurluk burada olamaz. "Uyanmalıyım" dedi. Zihnini bu karmaşıklıktan arındırmalıydı. Kalktı yürüdü pencereyi açtı. Sönük lamba direğine baktı gülümsedi ve aşağı atladı. Yüz üstü yere çakıldı. Olduğu yerde kafasından akan kanın sıcaklığını ve ıslaklığını hissetti. Zihnini karamsarlık, karanlık, soğuk ve ıssız bir duygu kapladı. Nabzı yavaşladı gözleri karardı. Olduğu yerde can verdi.

#Syzjk
----------------------------☆SON☆------------------------------

Karalar'ın notu: Hayatının her anında veya herhangi bir anında zihnini bulanık ve kendi içinde kapana kısılmış, çaresiz ne yapacağını bilemeyeceğin anlar olabilir. O durumlarda yapmaktan zevk aldığınız şeyleri düşünerek ya da çok sevdiğiniz müziği açarak zihninizi olan durumdan temizleyin, gözlerinizi kapayın ve derin bir nefes alın. Hayatınız, yaşantınız hiçbir şey den, hiç kimseden değerli değildir. #İyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

11.4M 743K 63
05**; Sesin çok güzel. 05**; Zaten sana dair bildiğim tek şey sesin. (Tamamlandı.) '300519💫
337K 18.2K 33
Evren: Bana aşkını itiraf et artık Motorcu: Sen bana ettin mi? Evren: Nabzım seksenle kalbim tek senle atıyor bebeyim Motorcu: Neyin neyin? Evren:...
11.3K 1.1K 15
Zengin ailenin serseri çocuğu Han Jisung, ve onun koruması Lee Minho☆ İlerledikçe konunun korumalıktan çıktığını fark ediceksizindir:( Konu benim fik...
133K 4.1K 55
"0 54*: Mesajlaştığınız kişi bir başkomiser." Aniden Lavin'in hayatına giren başkomiser Timur Akçalı ve Lavin'in hikayesi. Yanlış numaraya mesaj atan...