Heaven in Your Arms

By Buluttss

13.8K 955 593

Keiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecek... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Part 2- Bölüm 1
Part 2- Bölüm 2
Part 2- Bölüm 3
Part 2- Bölüm 4
Part 2- Bölüm 5
Part 2- Bölüm 6
Part 2- Bölüm 7
Part 2- Bölüm 8
Part 2- Bölüm 9
Part 2- Bölüm 10
Part 2- Bölüm 11
Part 2 - Bölüm 12
Part 2- Bölüm 13
Part 2- Bölüm 14
Part 2- Bölüm 15
Part 2- Bölüm 16
Part 2- Bölüm 17
Part 2- Bölüm 18
Part 2- Bölüm 19
Part 2 - Bölüm 20
Part 2 - Bölüm 21
Part 2- Bölüm 22
Part 2- Bölüm 23
Part 2- Bölüm 24
Part 2 - Bölüm 25
Part 2- Bölüm 26
Part 2 - Bölüm 27
Part 2 - Bölüm 28
Part 2 - Bölüm 29

Bölüm 8

390 33 16
By Buluttss


Bokuto uyandığında uzun zamandır ilk defa bu kadar iyi hissediyordu kendini. Karnında sırtında ve bacaklarında hissettiği ağrıyı bile unutturacak kadar sıcak ve yumuşak bir his, başını döndüren bir koku vardı yanında. Gözlerini aralayınca Keiji'yi gördü hala kollarının arasındaydı, sakince uyuyordu.

Tekrar gözlerini kapadı ona sarılmanın tadını çıkarıyordu ki arkadaşının kollarında kıpırdadığını fark etti. Gözlerini araladı, uyanmıştı.

"Günaydın." dedi. Kollarını gevşetti hafifçe kalkmak isterdi belki de.

"Günaydın" Keiji mırıldandı. Sonra kalktı. "Nasılsın? Ağrıyor mu çok?"

"Çok değil" gülümsedi kalktı o da.

"Alnına ve dudağına bakalım." bandajı kaldırdı. Acımıştı "Ah afedersin. Krem sürelim." gülümsedi. Çekmeceden bir krem çıkardı. Dikkatlice sürdü "Tamam çok büyük bir yara değil tamam mı geçecek birkaç güne."

"Teşekkür ederim."

Hafifçe gülümsedi Keiji ona, ama gözlerindeki acıyı, kalbindeki sıkıntıyı görebiliyordu Bokuto.

"Saat 11 olmuş." dedi Keiji. "Kahvaltı bitmiştir."

"Olsun odada hazırlarız bir şeyler." dedi Bokuto. Kalkıyordu ki Keiji onu durdurdu.

"Sen yatıyorsun" omzunu tuttu. "Kaldır tişörtünü."

Bokuto kaldırdı. Morluklara yüzünü acıyla buruşturarak baktı Keiji.

"Sana buz getireceğim."

"Hayır tek gidemezsin."

"Nöbetçi hocadan isterim."

"Beraber alıp gelelim. Mutfaktan alacaksın değil mi?"

"Evet."

"Tamam iyiyim gel hadi."

"Senin yatmanı istiyordum ben."

"Hemen gidip geleceğiz. Sonra bir duşa girip yatacağım."

"Tamam" dedi Keiji. Montlarını giyip çıktılar. Nöbetçi hoca da görmüştü onları. Beraber yürüdüler yemekhaneye doğru.

"Keiji." aşçı karşıladı onları. "İnmediniz kahvaltıya."

"Uyuyakalmışız."

"Kalanlardan alın hadi." dedi mutfağın kapısını açarak.

"Çok teşekkürler efendim."

"Hiç sorun değil. Tost yapalım mı size?"

"Ben yaparım siz yorulmayın."

"Olsun olsun. Şu portakal suyunu da alın." Bir şişeye doldurdu sürahide kalanı.

"Çok teşekkürler."

Aşçı Bokuto'ya döndü "Şanslısın, Keiji buralarda en sevdiğim öğrencidir."

Bokuto güldü. Sevilmeyecek biri değildi gerçekten. Keiji bazen boş vakitlerinde mutfağın temizliğine yardım ettiğini, aşçının bazı işlerine yardım ettiğini söylemişti. "Evet Keiji arkadaşım olduğu için çok şanslıyım."

"Şey bir de ben buz isteyecektim."

"Al tabii ki dolaptan ama bir sorun varsa bana söyle." dedi yaşlı adam.

Keiji yere baktı. Bokuto onun için üzülüyordu.

"Bak sormayacağım ama hocalara anlatamayacağım bir şey varsa bile bana gelebilirsin tamam mı? Elimden bir şey geliyorsa yapmaktan çekinmem."

"Teşekkür ederim."

Buzu ve yiyecekleri alıp hızla odalarına gittiler.

Odaya girdiklerinde Keiji tostları paketten çıkardı. Bokuto'nun tostunu küçük parçalar halinde kesmeye başladı.

"Neden öyle yaptın?"

"Dudağın acır, ısıramazsın. Böyle daha kolay."

"Ah teşekkür ederim" ne kadar düşünceli ve nazikti. Bokuto onu izliyordu, tostun kıyılarına gelen sert yerlerini aldı tabağından. Kendi tabağına koyup tostunun iç kısmını kesip onun tabağına koydu. Bokuto her an onun özenine, inceliğine şaşırıyordu.

"Al bakalım, meyve suyuna da pipet koyalım." gülümsedi ona uzattı tabağını. "Ye hadi."

"Teşekkür ederim, çok."

Keiji gülümsedi yine. Ama hemen donuklaşıyordu bakışları. Kahvaltıdan sonra Bokuto duşa girdi. Her yeri ağrıyordu gerçekten. Arkadaşının uzattığı ağrı kesiciyi aldıktan sonra uzandı yatağına tekrar. Buz kalıplarını karnına koydu Keiji. Soğuktan irkilmişti biraz ama arkadaşının eli omzundaydı rahatlatıyordu onu. Birkaç dakika sonra sırtını da döndürdü "Buralara da koyalım." diye mırıldandı. Yüzündeki ifadeden durumun pek de iyi olmadığını görebiliyordu.

Buzları çektikten sonra Bokuto giyinip yattı. Keiji'nin derslerinin başına oturmasını bekliyordu ama yapmadı. Yatağının kenarına oturdu. Bokuto elindeki telefonu bıraktı.

"Keiji iyi misin?"

"Sana anlatacağım."

"İstemiyorsan zorlama kendini."

"İstiyorum. Bilmeyi hak ediyorsun."

"Tamam." dedi. Hafifçe omzunu okşadı "Dinliyorum"

Keiji içini çekti. Bokuto zorlandığını görüyordu, ama anlatırsa rahatlayacaktı biraz.

"Biliyorsun beş senedir buradayım. Ortaokulda her şey yolundaydı. Kentaro benim en iyi arkadaşımdı." Hafifçe gülümsedi. "Sonra geçen senenin başında Kenjiro geldi. Onu tanımıyorsun, yılsonunda ayrıldı okuldan."

"Evet?"

"Kenjiro'yu bizim odamıza yerleştirdiler. İkisi de zengin ailelerin çocukları beklediğin gibi. Ama Kentaro'yla aramıza bu meseleler hiç girmezdi. O zamanlar yani." İçini çekti "belki de ben öyle sanıyordum. Böyle şeyleri anlamıyordum. Küçüktük, arkadaşlıkla paranın bir ilişkisi yoktu. Beraber çalışırdık, oynardık. Ama ben her zaman çekingendim. Zaman zaman yalnız da kalmak isterdim. Kentaro bunu sorun etmezdi." elleriyle oynayıp duruyordu. içini çekip devam etti  "Her neyse Kenjiro geldikten birkaç ay sonra bana olan hislerini itiraf etti, benden hoşlandığını söyledi. Ben eşcinsel olduğumu biliyordum, keşfetmiştim kendi yönelimimi. Kısa sürede en iyi arkadaşlarımdan olmuştu, belki erkek arkadaşım da olabilir diye düşündüm. Ondan hoşlanıyordum, en azından arkadaşım olarak. Ama bu okulda nelere izin verilmediğinin de farkındaydım. İlişkileri ortaya çıktığında okuldan atılan uzaklaştırılan öğrencileri görmüştüm. Dedikodular hep çıkar ama müdüriyet itiraf etmedikleri ya da somut kanıt olmadığı sürece bir şey yapmaz ama..." duraksadı "kanıtlanmaması gerekiyor yani" durdu.

Bokuto gözlerini ondan ayırmamıştı. Dikkatle tepkilerini ve nasıl hissettiğini izliyordu.

"Çok uzattım afedersin." dedi. Gözleri yerdeydi.

"Hayır hayır." Bokuto uzanıp elini sıktı. "Her şeyi bilmek istiyorum"

"Neyse biz tabii ki dikkatliydik. Zaten arada el ele tutuşmaktan, küçük öpücüklerden başka bir şey de olmuyordu aramızda" kızarmıştı. "Sene sonuna doğruydu, yakında kapanacaktı okullar. Bir gün Kentaro başka bir odada kalmıştı. Biz yakınlaşmıştık biraz. Kenjiro elimden çekti. Ortak salona götürdü beni. Nöbetçi öğretmenin göreceğini söyledim ama onun binada olmadığını söyledi. Az önce camdan gördüm, bir çocuk hastaydı onu hastaneye götürüyordu biraz eğleniriz dedi." Yutkundu "aslında saçmaydı. Yani ortak salonda eğlenceli ne olabilirdi ki. Çok karanlıktı. Beni.." duraksadı tekrar "beni öpmeye başladı. Sonra birkaç ayak sesi duydum tam çekilecektim ki tüm ışıklar açıldı"

Bokuto gözyaşlarını gördü arkadaşının, telaşla sildi onları hemen. "Keiji lütfen üzülme, ağlama."

Keiji burnunu sildi peçeteyle, gözyaşlarını da. Başını salladı hafifçe devam etti "Kenjiro beni aniden itti, iki eliyle göğsümden" sildi yine gözlerini. "yere düştüm, hem kuvvetliydi hem de hiç beklemiyordum böyle bir şeyi. Bana saldırdı bu sapık diye bağırdı herkese. Anlayamamıştım hiçbir şey. Kentaro'nun sesini duydum, 'iğrençsin mide bulandırıcısın' dedi bana herkes bağırıyor ya da gülüyordu. Nöbetçinin geldiğini söyledi biri. Herkes odalara dağıldı. Ben hala yerdeydim, bir kenara çekildim. Odaya gidecek gücüm yoktu. Hiçbir şey anlamamıştım." Hıçkırıyordu. Bokuto elini tuttu tekrar, hafif hafif okşuyor arkadaşını rahatlatmaya çalışıyordu.

"Ertesi gün Kenjiro'nun toplandığını gördüm. Ortak salonda kalmıştım gece. Ailesi geldi ve gittiler. Kentaro da Kenjiro da müdüre bir şey söylememişti belli ki. Beni kimse çağırmadı, kimse sorgulamadı. Kenjiro ailesine uygun bir bahane sunmuş olmalıydı. Ama öğrenciler asla bu durumun peşini bırakmadı. Sapık dediler, hasta dediler. Kentaro da benim odamdan ayrıldı. Sınıf arkadaşlarım benimle hiç konuşmadı kalan günlerde. Bu yıl da aynı şekilde devam ediyor, unutmayı bırak tüm zorbalıkları arttı. Sen gelmeden önceki haftalar da çok kötüydü. Neyse ki hocaların dikkatini çekmedi."

"Ama Keiji, neden öyle yaptı ki o çocuk neden yani? Senden hoşlanıyordu. Yani sen ona, ona zorla bir şey yapmadın ki. Nasıl yapabilir böyle bir şey?"

"Yazın, herkes gittikten birkaç hafta sonra bana bir mektup geldi." dedi Keiji. "Kenjiro'dan."

"Pislik, alçak ne yazmış sana?"

"Olanları anlatmış. Kentaro bizi görmüş, o olaydan önce. Kenjiro'yu biraz hırpalamış. Dediklerini yapmazsa ailesine ve müdüre gideceğini söylemiş. Kentaro benim gidecek bir yerim olmadığını biliyor, o yüzden bir plan yapmış. Onun deyimiyle ibnelerden nefret ettiğini, her birimizin ahlaksızlığımızın ve iğrençliğimizin sonuçlarına katlanmamız gerektiğini söylemiş. Yani onunla arkadaşlık yaptığım süreçte hiç böyle bir şey olmamıştı, bilemedim tabii ben de. Hiç böyle konular açılmamıştı" gözyaşlarını sildi yine. Gözleri kızarmış şişmişti. Bokuto onun haline çok üzülüyordu. "Neyse beni rezil etme planına uymasını sonra da defolmasını söylemiş ona. Kendisini kurtarmasının tek yolu buymuş. Öyle söylemiş. Kentaro her zaman biraz fevriydi, sinirliydi diğer şeylerde yani, heyecanlı bir çocuktu işte. Yani öyle sanıyordum. Birinin hastalanmasını da planlamış. Nöbetçi öğretmenin çıkmasını da. Sonra bütün sınıfa saat verip ortak salona gelmelerini söylemiş. Öyle işte ben ona saldırmışım gibi yaparak, beni onların önüne atarak kendini kurtardı Kenjiro. O gitti ben burada herkesin eziyet ettiği çocuk olarak kaldım. Eşcinsellik kötü ya da iğrenç bir şey değil ama bu okulda öğretmenler böyle şeylere izin vermez. Ve ne yazık ki sık sık çok kötü bir şey gibi anlatılır. İnsanlar böyle bir şeyle suçlanmaktan çok korkar. O yüzden herkes çok dikkatlidir. Kimse kimseyle yakın görünmemeye çalışır. Bu okuldan atılmak aile için büyük prestij kaybı olur sonuçta. Herkes zengin bir ailenin umut vaat eden veliahtı sonuçta burada. Benim dışımda."

Bokuto dayanamadı onun bu haline kollarının arasına çekti "Keiji" arkadaşı hıçkırarak ağlıyordu. "Canım geçti artık, onlar korkunç insanlar. Kenjiro, o pislik, seni savunmak korumak yerine nasıl uyabilir ona. İğrenç insanlar hepsi, sen bir meleksin. Bu insanlara asla ayak uyduramayacak bir meleksin sen." hafifçe saçlarını okşuyordu.

"Benim aptallığım, benim suçum."

"Ssh senin suçun falan değil. Sen yanlış hiçbir şey yapmadın."

"Ailemi kaybettikten sonra, yetimhanede kaldığımda da, buraya geldiğimde de hep yalnızdım. Sekiz yaşından beri bana sarılan, ilgi ve sevgi gösteren kimse olmadı. Kenjiro çok iyiydi, özlediğim o sıcaklığı, teması, ilgiyi veriyordu bana. Çok acizce ama belki de onun bu ilgisine muhtaçtım. Sorgulamadım bana verdiği değeri."

"O sadece korkaktı, sen yanlış bir şey yapmadın Keiji." kendini çok çaresiz hissediyordu. "Geçti hepsi, ben yanındayım. Seni bırakmayacağım."

"Bo önemli değil mi senin için benim eşcinsel olmam?"

"Umrumda değil Keij, umrumda değil. Ben onlar gibi düşünmüyorum. Sevginin cinsiyeti olduğuna inanmıyorum ben. Kime aşık olacağını neden cinsiyetine göre seçmek zorundasın ki? Bu senin hayatın, kimse ne yapacağını söyleyemez sana"

Keiji hala ağlıyordu göğsünde. Arkadaşının saçlarını sırtını okşuyordu. Seni seviyorum demek istiyordu ona. Sana aşık oldum erkek olman umrumda değil demek istiyordu. Ama şimdi çok hassastı. Herkesten korkması hayata küsmesi çok normaldi. Erkek arkadaşı ve en iyi arkadaşının tuzağına düşmüş, rezil edilmişti. Ama artık yalnız değildi. Hırpalanmasına korkmasına izin vermeyecekti onun.

"Keiji sana su getireyim mi?" saçlarını okşadı. "Biraz sakinleş."

"Bırakma, lütfen bırakma."

"Tamam, tamam canım" daha sıkı sarıldı ona. "Sssh geçti artık, her şey yolunda ben yanındayım."

Kollarının arasında yavaş yavaş sakinleşiyordu. Nefesinin derinleştiğini fark etti sonra. ağlamaktan yorgun düşmüş uyuyakalmıştı. Dikkatlice onu yatağa yatırdı. Üzerini örttü. Elini tuttu. Yanına oturup düşünmeye başladı.

Bokuto'nun hiç sevgilisi olmamıştı daha önce. Eski okulunda da, yazları gittiği kurslarda da beğendiği kızlar da olmuştu erkekler de. Ama bir ilişkisi olmamıştı. Keiji'yi gördüğü an kalbinin atışı değişmişti, hiç böyle hissetmemişti hayatında. Her geçen gün ona daha çok aşık olduğunu hissediyordu. Ona zarar veren herkesi yok etmek istiyordu.

İtiraf edecekti, karar vermişti. Keiji çok yaralıydı, ona güvenmesi aşkına inanması zaman alacaktı bundan emindi. Ama vazgeçmeyecekti. Duygularına, samimiyetine inandıracaktı onu. Şişmiş gözlerine baktı. Onu sadece gülerken görmek istiyordu. Ailesinin yokluğunu yalnızlığını unutturmak istiyordu. Neden öldüklerini sormamıştı ama kaza olduğunu tahmin ediyordu. Sorabilirdi bir gün ona.

Keiji aniden sıçrayarak uyandı. Dikkatini hemen ona çevirdi.

"Keij buradayım, korkma." Bokuto elini sıktı. Nefesi sıklaşmıştı Keiji'nin. "Buradayım, sakin ol."

"Uyudum mu ben?"

"Uyuyakaldın, sorun değil."

"Afedersin."

"Sorun değil, iyi misin?"

"Mhm."

Bokuto ona su uzattı "İç biraz."

Keiji bardağı aldı, yüzüne bakmıyordu Bokuto'nun. Yavaşça yanağını okşadı "Sorun ne?" Keiji duraksadı. "Bana söyleyebilirsin" dedi sakince.

"Yani bu anlattıklarımdan sonra beni farklı görmenden korkuyorum."

"Ama seni farklı görmemem mümkün değil" dedi Bokuto. Ama arkadaşının yüz ifadesini görünce durdu. Yüzü bembeyaz olmuştu alt dudağı titriyordu.

"Hayır hayır yani iyi anlamda. Of lanet olsun. Keiji bak bana." çenesini tuttu. "Sen tanıdığım en harika insansın. Cesursun, yaşanan bu kadar kötü şeye rağmen harika bir insansın. Hayatın çok zordu biliyorum. Sen örnek alınacak bir insansın." Yaşlarla dolu gözlerine baktı "İyi ki tanıştım seninle, iyi ki arkadaşımsın."

"Bo."

"Ben seni hiç bırakmayacağım tamam mı? Bak biliyorum insanlara güvenmek senin için kolay değil artık, yaşananlardan sonra. Ama ben yanındayım, eğer sen de istersen."

"Benim yüzümden gördüğün zarar yeter, sen bunları hak etmiyorsun."

"Senin yüzünden değil, onlar yüzünden." yanaklarını sildi. "Ama artık yalnız değilsin. Beraber savaşacağız onlarla. Tamam mı?"

Keiji cevap vermedi.

Çenesini tutup gözlerine baktı "Ben hep yanındayım."

"Teşekkür ederim."

"Gel yüzünü yıkayalım." elinden tutup kaldırdı.


"Çalışalım mı biraz?" diye sordu Bokuto banyodan döndüklerinde. Aklını biraz dağıtabileceğini düşünüyordu.

"Olur."

"Kahve yapacağım, sonra başlayalım."

"Ben yaparım Bo sen otur. Buz getireyim mi tekrar?"

"Gerek yok."

"Tamam"

Keiji kahve yaparken dünden beri olanları düşündü. Her şeyi Bokuto'ya anlatması gerekiyordu, daha fazla kaçmaması doğru bir karardı. Öğrenmek için başka yollar araması korkunç sonuçlara yol açmıştı. Şimdi de çok utanıyordu. Hem yaşadıkları yine kabus gibi çökmüştü. Hem de ağlayıp durmuştu kollarında. Ama onunla olmanın rahatlatıcı bir yanı vardı. Sakinleştirici bir yanı vardı. Kokusu ona kendini güvende hissettiriyordu. Kenjiro ile de böyleydi dedi kendi kendine. Ama öyle miydi gerçekten? Duraksadı bir an. Kenjiro yıllardır özlem duyduğu ilgiydi onun için. Belki de gerçekti hisleri, sadece korkaktı. Artık bir önemi de yoktu. Bokuto aşkın cinsiyetine inanmıyorum demişti, acaba ondan hoşlanma ihtimali var mıydı? Bakışları, konuşması hep yumuşacıktı, sevgi sözcükleri kullanıyordu ona karşı, ona yardım etmek yanında olmak istiyordu ama ondan hoşlandığı için miydi gerçekten? Yoksa ona acıyor muydu? İnsanlardan en çok aldığı tepki buydu onun, acıma. Kimsesiz bir çocuk, kendi başına ayakta kalmaya çalışan, herkesi memnun etmeye çalışan, ilgiye sevgiye bakıma muhtaç bir çocuktu o. Bokuto'nun başka bir nedeni olamazdı. Sevilmeye değer bulmuyordu kendini Keiji, sevilmenin ne demek olduğunu hatırlamıyordu. Kenjiro bir yanılgıydı. Sevilemez olduğunun kanıtıydı. Bokuto'nun acıma malzemesi olmuştu belli ki kahraman ruhlu bir çocuktu. Kaptırma kendini dedi içinden. Kimse senin gibi birini istemez.

"Keiji" Bokuto'nun sesiyle kendine geldi.

"Hmm?"

"Yiyecek bir şeyler de verir misin?"

"Tabii" dedi. Bir tabak çıkarıp arkadaşına evinden gönderdikleri paketlerden kurabiyeler çıkardı.

"İyisin değil mi?" diye sordu arkadaşı oturunca.

"İyiyim iyiyim, hadi çalışalım." diye mırıldanıp önüne döndü. Aklını Bokuto'nun sevgi dolu bakışlarından uzaklaştırmak zorundaydı.  

Continue Reading

You'll Also Like

744 103 9
*Çeviridir *** Arthur yürürken mırıldanıyordu; bu, geceleri eve yaptıkları yürüyüşlerin ortak yönüydü ve Merlin, sesini yükseltip yürümeyi bırakana k...
6.8K 597 9
Yabancı dilde yazılmış olan ''Feltcliffe'' one shotlarını Türkçe'ye çeviriyorum. İyi okumalar.. © Türkçede ilk 'Feltcliffe One-Shots (Çeviri)' kita...
57.4K 6.2K 30
Oh Sehun, yüz yıllardır WolfTeeth büyücülük bölümünde eğitim görüp büyücülük dünyasında ses getirmiş güç ve köklü bir ailenin yedinci nesil en küçük...
528K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...