PSİKOLOG BEY

welkamtuhell द्वारा

3.5M 206K 64.8K

❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz... अधिक

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0 • final
önemli açıklama

3.2

49.2K 3.4K 835
welkamtuhell द्वारा

benden başka bu saatte habersiz bölüm atan
gerizekalı yoktur herhalde
neyse o zaman günaydın, tünaydın, iyi akşamlar...

bir de multinin elleri çok güzelmiş, ben bayıldım
Alaz'ın elini de öyle hayal edin bari

atiye, teoman - kal

🩺

Naz Yılmaz

Binadan çıktığımda parıldayan güneş yüzünden yüzümü kırıştırdım. Sonra aklıma gelen şey ile gülümsedim. Merakla gözlerimi bahçede dolandırsam da Alaz'ı bir türlü göremedim. Sonunda pes edip telefonumu cebimden çıkarttım.

Naz : ben şimdi çıktım dersten

Naz : sen neredesiinn?

Psikolog : bahçede oturuyorum

Psikolog : hatta görüyorum şu an senii

Naz : ama ben göremiyorum senii

Naz : galiba kör oldum

Psikolog : salak şey KLXMQODMFŞQOAD

Psikolog : o zaman kantine doğru dümdüz gel güzelim

Psikolog : sonra üç ağaç ilerideki masaya bak

Psikolog : orada yapayalnız, biraz zeki ve biraz da yakışıklı birinin seni bekliyor olması lazım

Naz :

Naz : Allah Allah kimmiş o biri acaba?? :)

Psikolog : :))

Naz : tamam gördüm ben de

Naz : şekerli mi şekersiz mi?

Psikolog : kahve mi? çay mı?

Psikolog : neyse fark etmez ikisini de şekersiz içiyorum

Naz : tamamdırr

Naz : alıp geliyoruumm hemen

...

"Selaam! Ben geldiim." dedim oldukça neşeli bir sesle, masaya birkaç adım kala. Elimdeki kahveleri masaya bıraktım. Alaz da elindeki kitabı masaya bırakıp oturduğu yerde biraz yana kaydı. Ben de çantamı masaya bırakıp yanına oturdum.

"Hoş geldin." dedi mayışmış bir sesle. Sandalyedeki oturuşunu dikleştirdi. Gözleri benim her bir hareketimi takip ederken konuşmaya devam etti. "Eee nasıl geçti sunumun?"

"Güzeldi ama çok yoruldum." dedim omuzlarımı düşürüp. Bu dediğime gülümseyip kolunu omzumdan boynuma doğru doladı ve beni kendisine doğru çekti. "Gel o zaman biraz dinlen kollarımda."

Bir şey demeden gülümseyip kafamı göğüsüne yasladım. Bir kolumu da beline doğru sardım. Elini saçıma götürüp saçımla oynamaya başladığında gözlerimi usulca kapattım. "Alaz resmen uyuyacağım şimdi, yapma yaa."

"Hoşuna gitmedi mi?"

"Çok hoşuma gidiyor ama okulun ortasında uyumak istemiyorum." dediğimde hafifçe güldü. Elini saçımdan çekip bedenime sardı. Sonra da kafama çenesini dayayıp konuşmaya başladı. "Eee neler yaptın bensiz?"

"Aslında pek bir şey yapmadım. Dün sana da dediğim gibi bitirmem gereken sunumu hazırladım. Yemek yedim, salonda boş boş oturup sıkıldım ve sonra da uyudum." Konuşmaya devam edecekken lafımı kesti.

"Dün demişken, senin canın dün bir şeye sıkılmış gibiydi. Ne oldu?" dediğinde yüzümdeki gülümseme soldu. Bir süre sessizce bekledim. Omzundaki kafamı kıpırdatarak daha rahat bir pozisyon aldım. "Bir şey olmadı."

"Naz... Fazla durgun gözüküyordun. Bir şey olmuş dün, hadi söyle bana."

"Boşver, uzun hikaye."

"Olsun anlat, dinlerim ben." dediğinde derin bir nefes verdim. Vazgeçmeyecekti. Kararlı olduğunu anladığımda bana sarılı olan kollarını çözüp yaslandığım bedeninden ayrıldım ve gözlerinin içine baktım.

"Peki tamam, anlatacağım." Kuruyan dudaklarımı yalayıp sertçe yutkundum. "Dün, atağım tekrar etti." dedim yavaşça. Bir şey söylemeden bana bakmaya devam ettiğinde gözlerimi kaçırdım. Derin nefesler aldım, yüzüm utançla yanmaya başlamıştı bile. "Kötü bir an yaşadım."

"Her şey çok iyiydi. Ne oldu birden?

"Sıla benim hastalığımı bilmiyor. Aslında senin dışında kimse bilmiyor. Dün kendi aramızda konuşurken konu birden psikologa gitmeye geldi, o da şey dedi."

"Ne dedi?" Kaşlarını çatmış öfkeyle yüzüme bakıyordu. Öfkesinin muhattabı olmadımı bildiğim için konuşmaya devam ettim. "Bana psikopatlar ve sorunlu insanlar doktora gider, dedi."

Bana dikkatle bakmaya devam ettiğinde sesimi gitgide alçaltarak konuşmamı sürdürdüm. "Beklemediğim bir andı, panik oldum. Sakinleşmek için bir bahane ile tuvalete attım kendimi. Tam o anda o ses yine geldi. Bana orada duran sabunu çalmamı söyledi."

"Peki dediğini yaptın mı?"

"Hayır yapmadım." Bu dediğimle derin bir nefes aldı.

"Sıla saçmalamış." dedi hiç tereddüt etmeden. Sonra elini yanağıma yerleştirip okşamaya başladı. "Hastalığını bilse böyle şeyler söylemezdi eminim. Bence ona da hastalığını söylememiz lazım."

"Hayır, hayır söyleyemeyiz. Söylemeyeceksin." dedim panikle. Ani tepkim yüzünden ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Peki tamam, sakin ol." Gözlerimi sıkıca yumdum. Elini elimin üstüne koyup okşamaya başladı. "Naz bana bak lütfen."

Direndim, ısrar etti. Sonunda gözlerimi güçlükle açıp gözlerine baktım. Yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştirdi. "Kolu kırılan biri nasıl ki doktora gittiğinde sorunlu olmuyorsa ruhu kırık biri de doktora gittiğinde sorunlu ya da psikopat olmaz. Unut onun dediklerini."

"Hastalığımı bilse herhalde benimle arkadaşlığını keser değil mi?"

"Öğrendiğinde senden uzaklacaksa zaten hiç arkadaşın olmamış demektir. Ama sorunun cevabını duymak istiyorsan söyleyeyim hayır kesmez, Sıla sana değer veriyor Naz. Seninle olan arkadaşlığını öylece bitirmez."

"Korkuyorum, yalnız kalmaktan." diye itiraf ettim. Kafamı omzuna yaslayıp saçlarımdan öptü. Sıkıca sarıldı. "Korkma. Sana hayatında her şey mükemmel olacak diyemem, olmayacak zaten. Ama ne olursa olsun yanında olacağımı, yalnız kalmayacağını söyleyebilirim.

"İyi ki varsın."

"Sen de iyi ki varsın." dedi ve sustuk. Aramızda oluşan bunalımlı hava ile söylenmeye başladı. "Aaa hadi ama, asma artık o güzel yüzünü, gülümse biraz. Gülmek sana daha çok yakışıyor." Bu dedikleri istemsizce yüzümde bir tebessüm oluşturdu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik.

O an sadece Alaz'ın bu hayatta başıma gelmiş en güzel şey olduğunu düşündüm. Aklımın içinden geçenleri biliyormuş gibi birden tebessüm etti. Sanki kafamın içinden geçen düşünceler gözümden çıkarak ona ulaşmıştı. Konuşmama gerek kalmamıştı bile.

"Unutma, ben seni seviyorum." dedi ve burnuma minik bir öpücük koydu. Küçük dokunuşları bile kalbimin ritmini altüst ediyordu. Kafamı önüme çevirip yüzümü ondan gizledim. "Ben de seni seviyorum."

Oluşan sessizlik ile gereksiz bir utanç duymaya başladım. Konuşma başlatıp söylediklerimi unutturmak için gözlerimi etrafta dolaştırdım. Gözüm masadaki kahvelere takıldı. "Hadi kahvelerimiz soğudu."

"Kahve için teşekkür ederim." dedi eline kendi önündeki kahveyi alıp. Elimi havada aman canım der gibi salladım. "Ay, rica ederim." dedim ve kahvemden bir yudum aldım. "Bir şey soracağım. Senin hiç damak zevkin yok mu, kahveni nasıl şekersiz içebiliyorsun ya?"

Bu dediğim ile bana bakıp tek kaşını kaldırdı. Sonra kahvemi elimden aldı ve masaya geri bıraktı. Beni de kollarımdan yakalayıp kucağına yatırdı. "Demek kahveyi şekersiz içiyorum diye sana göre damak zevkim yok ha?"

"Evet yok. Şekerli daha güzel oluyor valla bak, bir denesen."

"E tamam bir de şekerliyi deneyeyim o zaman. Dur hatta ben şuradan biraz şeker alayım?" dedi ve birden dudaklarını yanağıma bastırdı. O an kalbimin heyecandan durduğuna yemin edebilirdim. Dursaydı ölürdün. Öldürmeyen Allah, öldürmüyormuş demek ki Naz.

"Hmmm gerçekten de şekerli daha güzel oluyormuş." dedi. Ben ona bakıp yutkunurken o kahvesinden bir yudum aldı. Az önce duran kalbim şimdi kuş gibi çırpınıyordu. İçimdeki huzurla dudaklarımın arasından derin bir nefes verdim. Sanırım şu an olabileceğim en rahat, en güvenli yerdeydim.

Ben sessizce kucağında yatmaya devam ederken o da arada bir benimle uğraşıp bir yandan da kahvesini içti. Biten bardağını yavaşça masaya bıraktı. Boşta kalan eli tekrar saçımla oynamaya başladı.

"Kalkalım mı artık?" dedi. Gülümseyerek uzandığım kucağından kalktım. Masadaki çantama ve kahveme doğru uzandım. "Olur kalkalım."

"Sen ne yapacaksın şimdi?" diye sordu.

"Eve geçerim herhalde. Karabiber sabahtan beri evde tek başına duruyor."

"Eşlik etmek isterdim ama benim de tez için hocamla konuşmam lazım." dedi ve kolundaki saate baktı. Yüzü gerildi, gözlerini bana çevirdi. "Sanırım geç bile kaldım galiba."

"Hiiih çabuk çabuk, koş o zaman." dedim eline masadaki kitaplarını tutuşturup. Kitapları alıp beni yanağımdan öptü. Biraz yürüdükten sonra yüzünü bana döndü.

"Akşama mesaj at da konuşalım sevgilim." Söylediği kelime ile gözlerim kocaman açıldı. Ben şaşkınlıktan bir şey diyemeden arkasından bakarken Alaz gülerek ve el sallayarak yanımdan uzaklaştı.

🩺

sevmedim ben bu bölümü
romantik desen değil, komik desen hiç değil
e aksiyon desen zaten yok. garip bir şey oldu.

neeeyse öptüm hepinizi
mucuk 💋, elül kaçar

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

GÖLGESİZ Ssibellasibell द्वारा

सामान्य साहित्य

1M 56.7K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
4.1M 252K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
Kötü Kız (Tamamlandı) Sıla_D. द्वारा

किशोर उपन्यास

680K 26.9K 74
Bu kitabı hicbir yazım yanlışlarına yada hatalara takılmadan okuduysanız gerçekten beni çok mutlu ettiniz. Belki şuan değil ama bir sure sonra bu kit...
BİR KÜÇÜK SIR Betüş द्वारा

सामान्य साहित्य

1.9M 133K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...