HIRÇIN GÜVERCİN

By sibelgns

2.3M 103K 13.5K

Geçmişin karanlığından kurtulmak isteyen küçük bir kız çocuğuydum sadece. Aynaya her baktığımda gördüğüm kesi... More

TANITIM
1.Bölüm "Bana Aitsin"
2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."
3. Bölüm "Ben yaptım, hepsi benim suçum"
4. Bölüm "Bana Güvercin Demeyi Kes!"
6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"
7. Bölüm "Buradayım, Yanındayım..."
8.Bölüm "Avare Bir Serçe"
9.Bölüm "Öğreneceğimi Öğrendim"
10. Bölüm "Ufaklık"
11.Bölüm "Pamuk Prenses"
12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"
13. Bölüm "Eros ve Ok'u"
14. Bölüm "Demek Seni Delirtmeyi Başardım Ufaklık"
15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"
16. Bölüm "Sen Öyle San Güvercin!"
17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"
18. Bölüm "Sen Onun İlkisin!"
19. Bölüm "Sen Benim En Zorlu Sınavımsın."
20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"
21. Bölüm "Ben Senin Neyin Oluyorum Güvercin?"
22. Bölüm "Sakın Beni Bir Daha Öpmeye Kalkma!"
23. Bölüm "Eymen Bozoklu'nun Sadizm Tutkusu"
24. Bölüm "Eymen Yağız Buluşması 1"
25. Bölüm "Eymen-Yağız Buluşması,Sürpriz Ziyaretçiler"
26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı
26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"
27. Bölüm "Sorgu Odası"
28. Bölüm "Sakın Yakalanma Güvercin!"
29. Bölüm. "Bazen aşk ilk görüşte insanın yüreğine düşer"
30. Bölüm "Ben de seni seviyorum Güvercin."
31.Bölüm "Sen Ömrümde Gördüğüm En Güzel Kadınsın Güvercin."
32. Bölüm "Sebebi Aşk Yağız, Sebebi Deli Sevda."
33. Bölüm "Ey Aşk Sen Nelere Kadirsin!"
"34. Bölüm "Korkuyorum Yağız, Çok Korkuyorum Sevgilim."
35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."
36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"
37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."
38. Bölüm "Sen Ağlamamı Hiç İstemezdin..."
Kısa Bir Ara
Alıntı 1
Alıntı 2
39. Bölüm "DESTUR!"
40. Bölüm "Bunu sana ödeteceğim Fahişe!"
41. Bölüm "Seni Hiç Bir Yere Bırakmam Güvercin."
42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"
DUYURU
ALINTI 1
ALINTI 2
43. Bölüm "Benden Uzak Durmanı Yasakliyorum!"
44. Bölüm "Bırak Bedenim Bulansın Tenine"
45. Bölüm. "Senin Bir Suçun Yok Güvercin!"
46. Bölüm. "Nefesimi Sevdiğim Adamın Dudaklarına Emanet Ettim"
47. Bölüm "Sen Onu Bile Hak etmiyorsun!"
48. Bölüm "İstediğin Yere Gitmekte Özgürsün!"
49. Bölüm "Bana O Evde Dokundu! Defalarca..."
50. Bölüm "Ne Demek Gitti Lan?"
51. Bölüm (1. Kısım) "Kıskançlık Damarı"
51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."
52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"
53. Bölüm "Seni Deliler Gibi İstiyorum Güvercin! (+18)
Alıntı
54. Bölüm "Ukala Dümbeleği"
55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."
Lütfen okuyun!
56. Bölüm 1. kısım"Orospuluğun Lüzumu Yok!"
56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"
57.Bölüm "Durmak İstemiyorum"
58. Bölüm "Benimsin (+18)
59. Bölüm "Herşeyim..."
60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"
Adsız Bölüm
61. Bölüm "Geçmişin izleri..."
62. Bölüm "Davet"
63. Bölüm "Eskiden De Olduğu Gibi Benimsin!"
64. Bölüm "Nehir Yok Demir! Eymen Onu Kaçırmış!
65. Bölüm "Tadın Güzelmiş. Daha Fazlasını Tatmak İçin Sabırsızlanıyorum"
66. Bölüm "Ruhum Dayanmaz..."
Duyuru
Ön Okuma
67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."
68. Bölüm "Dünyalar Güzelim."
69. Bölüm "En Kıymetlim"
70. Bölüm "Ruhum Zangır Zangır Titriyor." Part 1
Ufak bir not!
71. bölüm
Açıklama

5. Bölüm "Birbirinizden Hiç Farkınız Yok!"

39.2K 1.7K 62
By sibelgns

Güzel yorumlarıyla hikayeme renk katan sevgili Ayhak06 ya sonsuz teşekkürlerimi gönderir hala onun yetenekli kaleminden çıkan "ÜÇÜMÜZDEN BİRİ" kitabını okumadıysanız hemen bir göz atın derim. Okurken bölümlerin nasıl geçtiğini anlamayacak, keşke bitmese diyeceksiniz. Benden söylemesi :)

Işıkların gelmesiyle, az önce aklıma gelen kötü anıyı savuşturmaya çalışırken bir yandan da kendimi sakinleştirip vücudumun titremesini durdurmaya çalışıyordum.

"Ne o, yoksa korktun mu Güvercin?" diyen alaycı sese doğru kafamı çevirdiğimde gördüğüm yeşil gözlerle rahat bir nefes aldım. Korkudan kaskatı olan bacaklarım gevşerken aniden dizlerimin üzerine düştüm. Az önce bana bakan gülen gözler, yerini endişeye bırakırken hızla yanıma gelip ellerini bana uzattı.

"İyi misin Nehir, bir şey mi oldu? Yüzün bembeyaz olmuş." dedi omuzlarımı yavaşça tutarken. Aklına bir şey gelmiş gibi panikleyerek etrafa bakınmaya başladı. "Yoksa biri mi vardı?" Aniden ayağa kalkıp etrafa dikkatlice bakarak dış kapıya doğru yöneldi. Belindeki silahı eline aldığını gördüğümde dehşetle onu izliyordum. Kapıyı açıp sağa sola silahı uzatarak etrafı kolaçan etti.

"Kes şunu! Kimse yok" diye bağırmaya çalıştım, çıkmayan sesimle. Kafasını bana doğru çevirmiş, anlamaz gözlerle bana bakıyordu.

"Senden başka, bana zarar verecek kimse yok bu evde" diye bağırdığımda yüzündeki şaşkın ifade değişmiş, yerini ifadesiz bir soğukluğa bırakmıştı. Artık sadece uzaktan bana bakıyordu. Az önceki anını etkisinden daha kurtulamamıştım.

Kafamı soğuk, boş bakışlardan çevirip usulca dizlerime koyarak ağlamaya başladım. Geçmişte ne olduysa olmuştu, benim bunları unutup hayatıma devam etmem gerekirken, beynimde dönen anılardan kurtulamıyordum. Her defasında her şeyi tekrar tekrar yaşıyordum. Bir yabancının önünde ağlamak bile beni durdurmuyordu. Omuzlarım sarsılıyor, boğazım hıçkırmaktan acırken başımı okşayan eli hissettiğimde irkildim. Ellerimi istemsizce savurup başımdaki elleri uzaklaştırdım. "Dokunma! Sakın bana dokunma!" diye sayıklarken bir yandan da ellerimi gelişi güzel sallıyordum. Sağa sola savurduğum ellerim boşluğu döverken gözlerim, karşımda yere çökmüş adama takıldı. Bana dokunmak için herhangi bir hamle yapmıyor, sadece sessizce izliyordu. Kollarım hareketini kesip yanıma düştüğünde hala hıçkırarak ağlıyordum. Kafamı öne eğmiş ne kadar ağladığımı bilmiyorum. Artık sesim çıkmaz duruma geldiğinde elimin tersiyle yüzümü sildim. Bana bakan yeşil gözler yerini elanın derinliklerine bırakırken dizlerimiz birbirine değecek kadar yakın duruyorduk. Gözlerimiz birbirini alt etmeye çalışan birer düşman gibiydi. Sessizce bakışıyorduk. Hiçbir duygu kırıntısı barındırmayan sesiyle, aramızdaki sessizliği bozan taraf o oldu.

"Odana çıkıp biraz dinlen." Duygusuz ve soğuk konuşmuştu.

Bütün gücümü toplayıp derin bir nefes alarak "Beni neden buraya getirdin?" diye sordum ağlamaktan çatallaşan sesimle.

Sorduğum soruyu duymazlıktan gelerek "Dinlenmen gerek yoruldun." dedi.

"Dinlenmek istemiyorum. Neden burada olduğumu bilmek istiyorum." diye bağırdım, bağırmak sayılırsa... "Beni ona mı götüreceksin?" Titreyen sesimi ben bile zor duymuştum.

"Kime?"

"Kim olduğunu biliyorsun kahrolası"

İsmini söylemek istemiyordum. İsmini telaffuz etmek bile içimi ürpertiyordu. Cevap vermemişti. Öylece yüzüme bakmıştı. Sorduğu soruya cevap alana kadar konuşmayacaktı, anlamıştım.

"Eymen'e" diye sessizce fısıldarken kollarım istemsizce bedenime sarıldı.

Söylediğim isim ile dişlerini sıkarken "Şimdilik sadece bana aitsin. Seninle ne istersem onu yaparım." dedi.

Duyduğum cümle ile tüylerim tekrar ürperirken "Birbirinizden hiç farkınız yok." dememle sert parmaklarını çenemde hissetmem bir oldu.

Çenemi sıkarken dişlerinin arasından "Sakın beni bir daha Eymen'e benzetme" diye tısladı.

Çenemin acısıyla yüzümü buruşturdum. Elinden kurtulmak için çırpındığımda ne yaptığını fark ederek hızla elini çekti. "Şimdi yukarı çık ve dinlen" diyerek hızla oturduğu yerden kalktı.

Uzaklaşırken elini arka cebine götürdüğünde, gözüm cebinden çıkarttığı pakete kaydı. Kendini koltuğa bırakıp paketten bir dal sigara çıkarttı. Yorgun gözüküyordu, dudaklarıyla buluşturduğu sigarayı yakıp derin bir nefes çekti ve başını arkaya yaslayarak gözlerini kapattı. O da en az benim kadar bitkindi. Üstelik uykusuz görünüyordu.

Hala çöktüğüm yerden kalkmamış onu izliyordum. Kalın kaşlarının arası, gözleri kapalıyken bile çatıktı. Bir eli üç numaraya vurulmuş saçlarının arasında gidip gelirken, sigarasından bir nefes daha çekti. Kaslı gövdesi koltuğa iyice yayılmış, uzun bacakları her an ayaklanacak gibi tetikte, bütün heybetiyle kıvrılmış duruyordu. Kafasını oynatınca hızla gözlerimi üzerinden çektim.

"Çok mu beğendin" dedi yarı açık gözleriyle bana bakarken.

"Anlamadım"

"İki saattir beni inceliyorsun da."

"Ben mi seni inceliyormuşum. Git bir göz doktoruna görün bence." Yakalanmanın verdiği heyecanla ne diyeceğimi şaşırmıştım.

"Gözlerim gayet iyi görür Güvercin."

"Kes şunu."

"Neyi keseyim."

"Bana Güvercin demeyi tabi ki!"

"Ama sen; ellerimde özgürlüğü için kanat çırpan savunmasız bir Güvercinsin."

"Sen nesin peki? Zorda kaldığında kanatlarımı yolup, beni midesine indirecek olan sahibim mi?"

Dudaklarının arasından çıkan kahkaha ile yüzü aydınlanırken "Seni mideye indirmek mi, Allah korusun Güvercin! Hazımsızlıktan ölmeye niyetim yok" dedi.

"Çok komiksin" dedim yerden kalkmaya çalışırken. Az önce aramızda geçen gerginlik biraz yumuşamış, ikimizde rahatlamıştık. Kendimi yerden kaldırmamla dizlerimde hissettiğim acıyla inledim. Bacaklarıma baktığımda yırtılmış çoraplarımı yeni fark ediyordum. Dizlerim çizik içinde kalmış, aynı zamanda toz toprak olmuştu. Ellerimi dizlerime götürüp yaraların üstünde gördüğüm birkaç taş parçasını, yüzümü buruşturarak almaya çalıştım. Hangi ara bu kadar yaralanmıştım.

"O şekilde dokunursan mikrop kapar" derken koltuktan kalkmış bana doğru geliyordu. Yanıma geldiğinde önümde diz çökerek dizimdeki ellerimi tutup yana çekti. Elini ittim ve tekrar dizime uzattım. Yaptığım bu hareket karşısında, sıktığı çenesini görünce kendini bağırmamak için tuttuğunu anlamıştım.

"Bu şekilde dokunmaya devem edersen mikrop kapacak" dedi tekrar, eğildiği yerden kalkıp yanımdan uzaklaşırken.

"Bu seni neden ilgilendirsin ki?" Kafamı dizimden kaldırmış, arkasından bakıyordum. "Zaten senin de istediğin dolaylı yoldan beni öldürmek değil mi" diye mırıldandım beni duymayacağını düşünerek. Adımlarını durdurup hızla bana döndü.

"Ne demek istiyorsun?"

Ona açıklama yapacak değildim. Bakışlarımı tekrar dizlerime doğru çevirdiğimde, aniden bileğimin çekilmesiyle doğruldum. Dizlerim ateşler içinde yanıyordu. Hangi ara yanıma gelmişti anlamamıştım bile.

Beni tutan kolların sahibine hırsla baktığımda gözlerindeki ateşi görmemek için kör olmak gerekirdi.

Boştaki elimle göğsünden ittirirken " Sen kendini ne zannediyorsun, bırak beni" diye bağırdım. İfadesiz bir şekilde yüzüme bakarken onu bu kadar sinirlendiren şeyin sebebini düşünüyordum.

"Son kez soruyorum ne demek istedin?" dedi tuttuğu bileğimi bir kez daha sıkarak.

Bir yandan dizimin sızısı, bir yandan da bileğimin acısı gözümü yaşartmıştı. "Ya bırak dedim sana" diye bağırarak kollarında çırpınmaya başladığımda, bileğimin morardığına emindim. Elimi ayağımı savurarak kurtulmaya çalışsam da nafile... Ona zarar vereyim derken kendi canımı acıtıyordum.

"Söyle güvercin! Daha fazla canını yakmak istemiyorum" dedi gözlerimin içine bakarak. Gözlerinin yeşili gittikçe koyulaşmış, bakışları dudaklarımdan çıkacak cümleye kilitlenmişti.

"Zaten beni Eymen'e vererek dolaylı yoldan öldüreceksin" dedim bir çırpıda. Kolumdaki elinin, gittikçe gevşediğini fark ettiğimde kendimi ondan geriye çektim. Yüzü, söylediklerimin etkisiyle gerilirken; bakışlarındaki şaşkın ifadenin neden kaynaklandığını anlamamıştım.

"Eymen niye sana zarar versin ki? Hele de seni korumak için herkesten gizleyip, İstanbul'a yerleştirmişken" dedi kendi kendiyle tartışır gibiydi.

Söyledikleri karşısında acı acı gülümsedim "Beni korumak mı? O kendinden başka kimseye değer vermez ki beni korusun." dedim şaşkın şaşkın. "Ne yani beni ona götürmek için seni Eymen tutmadı mı?"

Dudaklarından sinirle karışık bir kahkaha çıktı."Eymen'in beni tutmaya ne parası ne de gücü yeter" dedi benden uzaklaşırken.

Kafam allak bullak olmuştu. Bu adamı Eymen tutmadıysa neden buradaydım aklım almıyordu. "Madem beni ona vermeyeceksin, peki neden beni kaçırdın?"

"Seni Eymen'e vermeyeceğim demedim, sadece beni o tutmadı dedim Güvercin. Daha önce de söylediğim gibi şimdilik sadece benimsin, gerisini zamanı geldiğinde öğreneceksin" dedi gözden uzaklaşırken.

Odadan tamamen çıktığında, söylediği sözler karşısında kalakalmıştım. Beni Eymen'e verecek miydi, vermeyecek miydi? Beni kaçırmasını Eymen istemediyse kim istemişti. Beynimde dönüp duran cevapsız sorularla olduğum yerde kalakalmıştım.

Mutfak olduğunu düşündüğüm kapının açılmasıyla kendime geldim. Elinde ilk yardım çantasıyla bana doğru gelirken, bende geri geri gitmeye başlamıştım.

Dudağının bir kenarı alayla kıvrılmış, bana bakıyordu. "Ne o, ilk yardım çantasıyla seni öldürecekmişim gibi bakıyorsun" hala üstüme doğru yürüyordu. Ayağım halıya takılıp dengem bozulduğunda kendimi koltukta buldum.

"Canımı acıtacaksın" dedim fısıltıyla, aklım her aldığım yaradan sonra mikrop kapmaması için kesiklerin üstüne sürdüğüm tentürdiyoda giderken. Tentürdiyottan da oksijenli sudan da nefret ediyordum. "Sadece yıkasak olmaz mı?" dedim eteğimi çekiştirip dizlerimi kapamaya çalışırken.

Sözlerim karşısında sırıtırken, yanıma oturdu. "Şimdi de küçük bir kız gibi ağlayacak mısın?" diye dalga geçti. Bakışlarımız birbirine odaklanmış, sessizce dururken gözlerini usulca çekip ilk yardım çantasını açtı.

"Ama önce şu çoraptan kurtulmalıyız" dedi elini bacaklarıma uzatırken.

Anında elini tutup "Ben halledebilirim" dedim utanarak. Yüzündeki sırıtmadan beni utandırmanın ne kadar hoşuna gittiğini anlayabiliyordum.

"Arkanı dön" dedim emredercesine.

"Anlamadım?"

Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. "Anlamayacak bir şey yok. Arkanı dön dedim."

"Çorabını çıkarmak için benim, arkamı mı dönmemi istiyorsun Güvercin?" derken alaycı bir gülümseme bütün yüzüne yayılmıştı.

"Aynen öyle. Senin gözünün önünde soyunacağımı düşünmüyorsun herhalde?

"Altı üstü bir çorabını çıkartacaksın"

"Arkanı dönmezsen soyunmayacağımı biliyorsun değil mi?" dedim kendimden emin olarak.

"Sen de soyunmazsan, seni büyük bir zevkle soyacağımı biliyorsun değil mi?"

Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Ne söyleyeceğimi bilemez halde ona bakarken, arkasını döndüğünü görünce tuttuğum nefesimi usulca bıraktım.

Hızla elimi elbisemin altına sokup her yerden kaçmış olan çorabımı çıkartırken kulağıma gelen sesle donakaldım.

"Sadece şimdilik güvercin..."

Girdiğim şokla ne yapacağımı bilemezken hala beynim duyduğu cümleyi anlamlandırmaya çalışıyordu. ' Sadece şimdilik' ne demekti ki?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir arkadaşlar. Eğer beğendiyseniz yıldıza basmayı ve yorumlarınızla hikayeye renk katmayı unutmayın.

Continue Reading

You'll Also Like

863K 17K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
167K 11.8K 36
Agra bebeğiyle çaresizce sokakta yaşarken bir gece karşısına çıkan adamla hayatı tamamiyle değişir. Ferişte - Masum, melek ve günahsız demek. Not: +...
96K 2.2K 43
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
199K 10.8K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...