KIRMIZI KUŞAK

By gizemnnd

1.4M 41.4K 13K

Şu zamana kadar okuduğunuz Berdel kitaplarını unutun, bu başka.💦 Ah Mardin güzel Mardin. Taş konaklar ile do... More

1.Bölüm HÜKÜM
2.Bölüm MUTLULUK ÇOK YAKIN
3. Bölüm YALAN
4. Bölüm GERDEK
5.Bölüm İSTEME
6.Bölüm KINA
7.Bölüm KIRMIZI KUŞAK
8.Bölüm KARMAŞIK DUYGULAR
9.Bölüm YOLCULUK
10. Bölüm KAHVALTI
11.Bölüm BALAYI
12.Bölüm İSTANBUL
13.Bölüm GİTME
14.Bölüm İSTEMİYORUM
15.Bölüm SEVİYOR
16. Bölüm DUL VE YALNIZ
17.Bölüm SESSİZ ÇIĞLIKLAR
18.Bölüm GECE KUŞU
20.Bölüm BELA
21.Bölüm İLK ÖPÜCÜK
22.Bölüm KIRMIZI RUJ
23.Bölüm İLK SEVİŞLER
24.Bölüm KÜÇÜKLÜK FOTOĞRAFI
25.Bölüm AĞIR DUYGULAR
26.Bölüm SÖNMÜŞ ATEŞ
27.Bölüm ERTESİ GÜN HAPI
28.Bölüm İÇİMDEKİ SES
29.Bölüm GEÇMİŞİN GERÇEKLİĞİ
30.Bölüm KASIMDA AŞK BAŞKADIR
31.Bölüm SÖZDE GELİN
32.Bölüm HASTANE ODALARI
33.Bölüm ZEHİR
34.Bölüm AYAKTA UYKU
35.Bölüm HARAP İÇİNDE
36.Bölüm SONUMUZ GELDİ
37.Bölüm MUTLULUĞUMUZ BOZULMASIN
38.Bölüm EMİR BÜYÜK YERDEN
39.Bölüm ELBİSE
40.Bölüm SUÇLU
41.Bölüm SUSMAK VE SUSTURULMAK
42.Bölüm ÇOKTAN BİTEN AŞK
43.Bölüm CANIMDAN KOPAN CAN
!DUYURU!
44.Bölüm MİRAS
45.Bölüm VEDA GÜNÜ
46.Bölüm YALAN
47.Bölüm KAFA KARIŞTIRAN DÜŞÜNCELER
ÖZEL BÖLÜM-1
48.Bölüm HER BİTİŞ BİR BAŞLANGIÇTIR
49.Bölüm HER BAŞLANGIÇ BİR BİTİŞTİR
50.Bölüm SADECE SEN
51.Bölüm İSTENEN İSTENENE
52.Bölüm İNTİKAM UĞRUNA
53.Bölüm SON PİŞMANLIK NEYE YARAR
54.Bölüm ASLANIN ÇOCUĞU DA ASLANDIR
55.Bölüm FİNAL

19.Bölüm KURŞUN

24.5K 732 170
By gizemnnd

19.Bölüm KURŞUN
Bölümü beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayın.'

"Anlamışsındır artık seni neden sevmediğimi. Şimdi defol git. Zeyneple, Hatice'ye de belli etme. Alışverişe mi gidiyorsun nereye gidiyorsan da git!" Kafamı zorlukla salladım.

Yerdeki fotoğraflara son kez bakıp ayağa kalktım ve zar zor odadan çıktım. Rüzgar yüzüme yüzüme vuruyordu.

Annem babamı aldatmıştı. Annem, benim kocamın babası ile annesini aldatmıştı. Hıçkırınca göz yaşlarımı hızla sildim.

Kimseye belli etmeyecektim. Şu zamana kadar bu olay unutulmuşsa bundan sonra da böyle kalacaktı. "Beren." Arkamı döndüm. Zeynep beni süzüyordu.

"Bir şey mi oldu kötü gözüküyorsun?" Gülümsedim. "Yok bir şey olmadı. Ne zaman gideceğiz alışverişe heyecanlandım da ben. Uzun süredir çıkmıyorum mardinde dışarı." Zeynep de benim gibi gülümsedi.

"Onun için gelmiştim. Hazırsan şimdi çıkalım araba hazır bekliyor." Kafamı salladım. "Çantamı alıp geliyorum sen in!"

Bi kat daha yukarı çıkıp odaya girdim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Giyinme odasındaki çantamı aldım. Telefonum kaç gündür içindeydi zaten. Sadece Çağrı'nın verdiği kartı cüzdanıma koyup, çantama koydum.

Başımdaki yemeniyi düzelttim. Ve odadan çıktım. En aşağı kata indim. Görünürde kimse yoktu. Ahmet ağa ile Resul ağa da yoktu zaten. Yoksa Fethiye hanım bana rahat rahat bağırmazdı.

Büyük kapıyı açıp dışarı çıktım. İki çalışan kapının önünde duruyordu. Onlara gülümsedim ve ilerdeki arabanın arka kapısını açtım.

"Sonunda gelebildin." Demişti Zeynep daha ben arabaya binmeden. Arabaya binip kapımı kapattım ve araba ilerlemeye başladı.

"Anca gelebildim. Kusura bakma.'' Zeynep gülümsedi ve kolumu hafif sıktı. " Ne kusuru canım." Dedi.

Emniyet kemerimi taktım ve arkama yaslandım. Olanları düşünmemeye çalışıyordum ama olmuyordu. Aklımdan o görüntüler bir türlü çıkmıyordu.

💦

Araba durduğunda fark ettim geldiğimizi. Arabadan Zeynep inince bende emniyet kemerimi açıp indim. Şık bir elbise dükkanının önündeydik. Bulunduğumuz cadde de zaten her zaman ki gibi doluydu ağzına kadar.

"Hadi Beren gel!" Beni çağıran Zeynep'in peşinden ilerlemeye başladım.

💦

Girdiğimiz üçüncü mağazada Zeynep'e göre bir şeyler sonunda bulmuştuk. Tutarı ödedikten sonra mağazadan çıkmış ve arabaya doğru ilerlemeye başlamıştık.

"Sen hiç bir şey almadın. Boştan yere gelmiş oldun benimle." Dedi üzgün bir şekilde. Etrafta bulunan mağazalara bakarken Zeynep'e "bir şey olmaz ben bir şey beğeneme-" sözümü bitirmeden olduğum yerde kaldım.

Küçük bir mağazanın vitrininde bulunan siyah elbiseye takılmıştı gözüm. "Zeynep bu elbise çok güzel değil mi?" Zeynep yanıma geldi ve elbiseye baktı.

"Yanındaki beyaz da çok güzelmiş. İkisi de sana çok yakışır ikisini de alalım sana ne dersin?" Dudağımı büzdüm. "Bilmiyorum gerek var mı?"

Zeynep kolumdan tutup mağazaya doğru çekmeye başladı. "Benim kuzenimin düğünü değil ya. Elbet alacağız." Mağazaya girdiğimde anladım bu mağaza büyükmüş hemde baya baya büyükmüş.

Yanımıza bir kız geldi. "Hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim size?"

"Vitrinde duran bütün elbiseleri satın alacaktık biz. En küçük bedeni olsun değil mi Beren?" Diyerek bana Döndü Zeynep.

Kendimi kafamı sallarken buldum. Kaşlarımı çattım ve Zeynep'in yanına gittim. "Orada 5-6 tane elbise var ve ben birisini beğendim fazla olur Zeynep." Zeynep kolumu tuttu.

"Ne yani diğer elbiseler kötü mü?" Göz devirdim. "Hepsi çok güzel ama ihtiyacım yok. Sadece siyahı alsak yeterli." Zeynep beni dinlemeden ilerlemeye başladı.

Yanında bende oflayarak ilerlemeye başladım. Kasaya gelmiştik. "Toplam 6 parça 12,340 tl tuttu. Nakit mi kredi kartı mı?" Gözlerim kocaman açıldı.

"Zeynep bak gerçekten gerek yok bırakalım." Zeynep kafasını olumsuzca salladı. "Kredi kartı olacak.'' Diyerek kredi kartını verdi.

"Zeynep bari ben ödeyeyim." Zeynep beni dinlemedi ve şifresini girdi. Kadın poşetleri uzatınca almak zorunda kaldım. Gerçekten de hiç gerek yoktu zaten çok pahalı tutmuştu.

Mağazadan ikimiz de çıktık. "Sana ödeyeceğim bunların parasını. Gerçekten gerek yoktu." Dedim dudağım istemsizce büzüşüyordu. "Parasını felan ödemene gerek yok. Hediyem olarak düşün bunları. Hepsi de sana çok yakışacak inan bana."

Gülümsemeye çalıştım. Gerçekten de ilk geldiğim gibi davranmıyordu bana. Çok iyi birisiydi. Arabanın yanına gelince Zeynep "İlyas bagajı açar mısın?" Demişti. İlyas hemen bagajı açtı. Elimizdeki poşetleri de tek tek alıp bagaja koydu.

"Selam!" Arkamızdan gelen ses ile bi an korksam da arkamı döndüm. Emre bi bana bir de Zeynep'e bakıyordu. "Selam Emre. Ne yapıyorsun buralarda?" Emre beni süzdü. "Öyle geziyordum. Asıl sizin ne işiniz var burada?"

Zeynep bana baktı ve göz kırptı. "Biz de alışverişe gelmiştik Berenciğim ile." Gülümsedim. Çantamın titrediğini hissedince içinden telefonumu çıkarttım. Yabancı bir numara arıyordu.

Telefonu açıp biraz uzaklaştım Zeynepgilden. "Efendim."

"O piç kurusunun ne işi var yanınızda." Kaşlarım çatıldı. Bu Çağrı'ydı ama niye küfür ediyordu. "Küfür etme Çağrı." Dedim sinirle. Zeynep ile Emre bana bakıyordu.

"Emre'nin ne işi var yanınızda?" Kaşlarım istemsice biraz daha çatıldı. Kafamı kaşıdım. "Sen peşimize adam mı taktın, neredesin sen?" Dedim etrafıma bakarak ve sinirle.

"Ben şirketteyim Beren. İlyas'ı aradım ne yapıyorsunuz diye ama bir öğrendim ki Emre sizin yanınızda." Gözlerim İlyas'ı bulunca onunda gözlerinin bende olduğunu gördüm. Sinirle baktım ona bakışlarını kaçırsa da.

"Tamam Çağrı kapatıyorum evde görüşürüz." Telefonu suratına kapattım ve sessize aldım. Telefonu geri çantama bıraktım ve Zeynep'in yanına gittim. "Artık gidelim mi Zeynep?"

Zeynep gülümseyerek bana baktı. "Olur gidelim. Hadi görüşürüz Emre." Emre gülümsedi ve bana baktı. "Görüşürüz." Dedi sadece.

Arkamı döndüm. İlyas kapımı açmıştı. "Seninle sonra görüşelim İlyascığım." İlyas yutkundu ve kafasını salladı. "Peki gelinağam."

Arabaya binip kemerimi taktım ve eve gitmeyi bekledim.

💦

Elimdeki poşetleri giyinme odasına bıraktım. Paketleri tek tek açtım ve odanın ortasında duran pufa bıraktım elbiseleri.

Gerçekten hepsi de çok güzeldi ama bu kadar masrafa gerek yoktu. Acaba bugün hangisini giysem.

Yarın düğün olduğu için beyaz giyemezdim. Hümeyra'ya ayıp olurdu. Bu yüzden bugün beyaz elbiseyi giyebilirdim.

Saçımı da açık bıraksam sorun olmazdı bence. Ayakkabı dolabındaki beyaz topuklu terlik tarzında ayakkabıyı da bir köşeye koydum ve havlumu alıp banyoya gittim.

Saçlarıma keratin ve yağlarını sürüp dişlerimi fırçalayana kadar beklettim. Daha sonra duş aldım ve banyonun kapısını açtım. Kafamı uzatarak odaya baktığımda Çağrı yoktu.

Giyinme odasına girip üzerimi değiştirdim. Elbisenin hırkasını giymeden saç kurutma makinesi ile odaya girdim.

Makyaj masasının yanında ki prize fişi taktım ve ıslak saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım düzdü, kabarık değildi. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum çünkü Hümeyra'nın saçı düz olsa bile çok kabarıktı.

Saçlarım tamamen kuruyunca tarakla taradım ve giyinme odasındaki beyaz hırkamla, ayakkabımı aldım.

İkisini de yatağın üzerine bıraktıktan sonra yanaklarıma biraz allık sürdüm. Dudağıma nude tonlarda ruj sürdüm. Maskaramı bir gözüme sürdüm diğeri kalmıştı.

Ona sürerken Çağrı'nın "erkencisin!" demesi ile sıçramıştım ve maskara yüzüme bulaşmıştı. Şaşkınlıkla aynadaki halime bakmaya başladım.

"Çağrı ne yapıyorsun Ya!" Dedim sinirle. Gözümün üstü ve altı siyah bir şekilde kalmıştı. "Ne oldu, bir şey mi dedim?"

Sinirden ağlayacaktım şimdi. Arkamı döndüm ve Çağrı'nın gözümü görmesi için kafamı kaldırdım. "Ne yaptığına bakar mısın?"

Çağrı dudaklarını ısırınca dirseğimi karnına vurdum. "Komik değil!" Yanından geçip giyinme odasına girdim ve çekmecelere bakmaya başladım.

"Ne arıyorsun sen?" Sinirle çekmeceyi kapattım ve Çağrı'ya döndüm. "Islak mendil!" Çağrı odaya bakarak "Banyoda olması gerekirdi de buranın hali ne Beren? Odada da her yer makyaj malzemesi."

Bende onun gibi odaya baktım ama o kadar dağınık değildi. Yerde poşetler ve ayakkabılar, pufun üzerinde de elbiseler vardı. "Abartma istersen neresi dağınık buranın ah!" Ayağım yerde duran çıkarttığım elbiseye takılmıştı.

Yere düşeceğim an da ise Çağrı belimden tutmuştu. Gözlerim kocaman açılırken yutkunma isteği geldi. Zümrüt yeşili gözlerim onun kömür gözleri ile birleşmişti. O da bana bakıyordu.

"Oda gerçekten de hiç dağınık değil gece kuşu." Kaşlarımı çattım ve kendimi geriye çektim. "Bana gece kuşu deme. Hem dağınık değil. Toplarız dünyanın sonu değil Ya!"

Yanından geçerek banyoya girdim ve dolaplara bakmaya başladım. Lavobanın altındaki dolapta bulunan ıslak mendili alıp makyaj masama geri oturdum.

Gözümün kenarına taşan maskaraları silip tekrardan maskaramı sürdüm. Elbisemin hırkasını yatağın üzerinden alıp giyindim.


Makyaj masasının altında bulunan büyük çelik kasanın içinden takacağım altınları çıkarttım. Diğer bir kasa da giyinme odasında bulunuyordu. Buna altınların hepsi sığmamıştı çünkü.

Kollarıma altın bileziklerimi ve kelepçelerimi taktım. Kırmızı kadife kutuyu elime aldım. Kolyeyi ve küpeleri taktım. Daha sonra ise bileklikleri ve yüzüğünü taktım. Ve evet hazırdım.


Ayakkabı şeklindeki terliklerimi alıp giyerken Çağrı gelmişti yanıma. "Kravat takabiliyor musun?" Kafamı kaldırdım. Beyaz gömlek ve siyah bir takım giymişti. Çok yakışıklı gözüküyordu. Hayır yani şey işte. Uyumlu olmuşuz bunu demek istedim.

"Biliyorum ama gerek yok bence sadece şu düğmen-" yanına gidip en üstteki iki düğmeyi açtım. "Böyle daha güzel." Kafamı kaldırdığımda bana baktığını fark ettim ama hemen gözlerini kaçırdı. Kendisine baktı ve kafasını salladı.

"Tamam böyle olsun." O giyinme odasına doğru giderken bende peşinden gidiyordum. İçeri girdiğimizde odanın eski halinden eser kalmadığını fark ettim. Çağrı her yeri toplamıştı.

Gülümseyerek kendi dolabımın yanına gittim ve ayakkabılarımla uyumlu gümüş renk bir çantamı aldım. Bugün ki çantamın içindeki malzemeleri cüzdanımı ve telefonumu içine koydum ha bir de sıktığım parfümü.

Giyinme odasından çıkacağım zaman Çağrı "bugün hiçbir şey almadın galiba?" Dedi. Arkamı döndüm. Çağrı ayakkabısını giyiyordu.

"Aslında-"

"Almanı söylemiştim sana." Diyerek ayağa kalktı ve yanıma doğru geldi. "Senin paran benim param diye bir şey yok Beren." Dudağımı ısırdım. Lafımı bitirmeme izin vermiyordu ki.

"Hayır elbiseler aldım ama hepsini Zeynep ödedi. Yani ben birisini beğenmiştim ama o vitrindeki bütün elbiselerin hepsini aldı. Hem çok pahalı tuttu onun parasını ödesek olur mu Zeynep'e?" Çağrı bana baktı ve gülümsedi.

"Olmaz sana hediye olarak almış zaten." Kafamı kaşıdım ama olmazdı ki öyle. "Ama Çağrı pahalı diyorum sana kız annesine babasına ne diyecek ki. Ben yapmadım o kadar alışverişi Beren mi yaptı diyecek? Hatice hanımlar da bana mı kızsın bunu mu istiyorsun?Aslında benim de kartım var oradan ödeyebilirim ben. Evet öyle yapayım-"

"Sus Beren sus. Çok mu konuştun sen. Bir susmadın, nefes de almadan konuşuyorsun! Hem ailedeki herkeste aynı limitsiz kart var. Hangi karttan alışveriş yapılırsa yapılsın şirket ödüyor ay sonunda."

Kaşlarım kalkmıştı. " Ciddi misin fark etmemiştim. Tamam o zaman." Dedim ve önüme döndüm. Bunu takacak durumda değildim.

Ben ilerlerken Çağrı arkamdan "Çok güzel olmuşsun" dedi. Olduğum yerde durdum. Ellerim titrerken ne cevap vereceğimi bilemedim.

"Teşekkürler." Diyerek kapıyı açtım ve odadan çıktım. Bana güzel olmuşsun demişti. Sakin kalmalıydım ve yürümeliydim. Buz gibi elleri ellerimi bulmuştu merdivenden inerken.

Bakışlarımı ona çevirdim onun da bakışı bendeydi. Hemen gözlerimi kaçırsam da ona baktığımı görmüştü. Hem o da bana bakıyordu.

Herkes hazırlanmış bir şekilde Çağrı ile beni bekliyordu galiba. Resul ağa "siz de geldiğinize göre de hayde gidek." dedi. Zeynep bana gülümseyerek baktı. Bu güzel olmuşum demekti galiba.

Fethiye hanım yüzüme bile bakmadan Resul ağanın koluna girdi ve gitti. "gel hadi bizde gidelim."

Çağrı ile arabasına bindik. Hemen kemerimi takıp saçlarımı düzelttim ve arkama yaslandım. Çağrı bana bakış atıp önüne döndü ve gaza bastı. Bi kaç dakika içinde amcamların olduğu konağın sokağına gelmiştik.

Davul ve zurna sesleri buraya kadar geliyordu. "Sen Cenk'i tanıyor musun Çağrı?" Çağrı direksiyonu sola doğru dönerdi ve kafasını salladı. "Arkadaşım oluyor kendisi." şaşkınlıkla baktım.

"Bilmiyordum bunu. Hümeyra ile çok uzun senelerdir sevgililer. Tabi herkesten saklıyorlardı, ta ki abisi kız kaçırana kadar. Çok yakışıyorlar ve birbirlerini çok seviyorlar. Onlar buluşacak diye kaç kere yengemden azar yemişimliğim var." Dedim gülerek.

"Bak sen Cenk'e bunlardan haberim yoktu." gülerek Çağrı'ya baktım. "ohoo daha neler neler var Çağrı ağa." Çağrı da bana bakıp güldü. "Sen burada in ben park edeyim." Kafamı salladım ve arabadan indim.

Çantamı da alıp kapıyı kapattım. Çağrı konağın biraz ilerisine arabayı park etmişti. Ben ise bir kenarda onu bekliyordum. O sırada bir adam yanıma geldi. "Yeni gelin, yeni gelin, yeni gelin." demeye başlamıştı.

Akıl sağlığı yerinde değil gibiydi. Bir adım geri gittim. Adam hâla yeni gelin diyordu. Elleri titreye titreye üzerime geliyordu. Korkumdan bir adım daha geri giderken bir el belimi sardı.

"Tosun senin ne işin var burada?" Çağrı adamın omzunu sıvazladı, tosun dediği adam kahkaha attı. "yeni gelin, yeni gelin." Diyerek beni gösterdi ve alkışlamaya başladı. "Çağrı bu adam kim?" Çağrı gülümsedi. "Bu bizim tosun mahallenin ayaklı gazetesi."

Çağrının dedikleri ile bende güldüm. "ayaklı gazetesi!" deyip kahkaha attım. İlk başta korkmuştum adamdan ama şimdi o kadar korkmuyordum. Çünkü yanımda Çağrı vardı.

Çağrı tosuna son kez selam verip ilerlemeye başladı ve tabi bende. "Seni annemlerin yanına bırakayım, bende erkeklerin yanına geçeyim daha sonra." Annem deyince suratım düşmüş gibi olsa da kafamı salladım. "Olur sen gidersin. Yanımdan ayrılmayacak değilsin ya Çağrı."

Çağrı elimi sıktı. "canım istemezse seni de yanıma alırım." Gülerek ilerledim. Evin her tarafı süslenmişti. Her taraf çok güzel gözüküyordu. "Beni o kadar bekar erkeğin arasına mı sokacaksın?" dedim sorarcasına.

Çağrı dişlerini sıkmış, dişlerini sıktığı gibi elimi de sıkmıştı. Onun bu yaptığına hafif bir şekilde güldüm. "Çok mu konuştun sen?" diyerek annesinin yanına doğru ilerledik. "Hiç de bile. Sadece bir soru sordum. Yani ben mesela seni burada niye isteyeyim ki onca bekar kız var değil mi?"

Dalgınlıkla söylediğim şeyleri kulaklarım işitirken yutkundum. Bu sefer Çağrı güldü. Keyfi yerine gelmişti ağamızın. Bir şey demeden Fethiye hanımın yanına gittik. "Annem, gelinin sana emanet haydi ben gidiyorum." Fethiye hanım gülümsedi.

"Gözün arkada kalmasın oğlum." Dedi. Suratım düşmüştü bile. Fethiye hanımın yanına oturdum. Çağrı da gülümseyerek gitmişti. Öküz işte aldı ağzımdan lafı koşa koşa gitsin bakalım.

Fethiye hanım ile hiç konuşmuyorduk. Yengemi mutfaktan çıkarken görünce gülümseyerek ayağa kalktım. İlerleyecegim esnada ise kolumdan sıkı bir şekilde tutulmuştum.

Kafamı çevirdiğimde Fethiye hanım öldürecek gibi bana bakıyordu. Yutkunarak geri yerime oturdum. "Bu akşam yanımdan dahi ayrılmayacaksın. Ben ne dersem o olacak, her zaman ki gibi gelinim." Kafamı salladım.

Korkularımın önüne geçip onun dediklerini yapmamam gerekirdi ama olmuyordu işte. Yine rezil mi olacaktık ailecek herkese. Hem bu sefer ölmüş olan ailem ile.

"Hoşgeldiniz." Yengemin sesi ile kafamı kaldırdım yerden. Fethiye hanım ayağa kalkıp yengeme sarıldı. Yengem bana baktı. "Ne o sarılmayacak mısın biricik yengene Beren hanım. Unuttun mu yoksa beni? " Gözlerim Fethiye hanımı bulurken o hemen "güzel gelinim ne bekliyorsun sarılsana yengene."

Ayağa kalkıp yengeme sıkıca sarıldım. "Özledim tabi yenge. Unutmak neymiş öyle ağzına yakıştı mı hiç senin?" Gülümseyerek ayrıldım. Yengem omzuma vurdu ve "ben unutulacak kadın mıyım?" Dedi kahkaha atarak.

"Sizi unutana da ne diyeyim Mihriban hanım!" Fethiye hanımın imalı sözleri ile aklıma yine o gün geldi. Beni kömürlüğe kitlediği gün.

Yengeme demediğini bırakmamıştı. Ama şimdi ne güzel oynuyordu ona karşı. "Hümeyra nerede?" Yengem biraz geri çekildi. "Odasında istersen sen de git yanına." Fethiye hanım yanımdan ayrılmayacaksın demişti.

"Yok yenge ya ben biraz yorgunum da oturayım. Sonra çıkarım yanına." Yengemin kaşları çatılmıştı. Bir şeyler anlamıştı galiba. "Tamam sen istediğinde çıkarsın." Yerime yani Fethiye hanımın yanına oturdum.

Fethiye hanım arkasına yaslanmış gülümseyerek bakıyordu etrafa. İstediği olduğu için mutluydu.

💦

Akşam erkek tarafı gelene kadar Fethiye hanımın yanında oturmuştum. Erkek tarafı gelir gelmez de Hümeyra aşağı inmişti. Cenk ile ilk danslarını da burada yaptılar.

Çağrı ile biz hiç dans etmemiştik. Ama olsun yani bir şey olmaz ki. Sonuçta biz birbirimizi sevmiyoruz değil mi?

Hümeyra ile Cenk birbirlerine yakışıyorlardı. Ruh ikizi gibiydiler onlar. İkisi de aynı kafadaydı. Hümeyra ile göz göze geldik. Gülümseyerek baktım ona.

Ama o suratını astı ve kafasını çevirdi. Bir şey olmuştu. Yoksa Hümeyra bana böyle yapmazdı ki.

Dansları bitince Hümeyra ile Cenk yan yana oturmuştu. "Fethiye anne, ben Hümeyra'nın yanına gidiyorum." Diyerek ayağa kalktım. "Otur oturduğun yerde benim ağzımı açtırma." Derin bir nefes aldım sabret Beren biraz daha sabret.

Geri yerime oturdum. Hümeyra bana bi kaç bakış atıyordu sadece bu kadardı. "Beren gel halay çekelim." Zeynep'e baktım ve kafamı olumsuzca salladım. "Yok Zeynep sen çek ben çekmeyeceğim." Zeynep sen bilirsin der gibi omzunu silkti ve halay çeken kadınların arasına gitti.

💦

Gece herkes için ilerlese de benim için ilerlemiyordu. Fethiye hanımın dizinin dibinden ayrılmıyordum. Kına yakılmaya başlandığında Zeynep zorla kolumdan tuttu ve çemberin arasına sürükledi. Bende herkes gibi Cenk ile Hümeyra'nın etrafında dönmeye başladım.

Kına yakılmış ve Hümeyra'nın avcunun ortasına tam altın koyulmuştu. Cenk erkeklerin olduğu tarafa gitti. Hümeyra ise kızlarla oynamaya başladı. Ben de yerime geçtim canım kaynanamın yanına.

Fethiye hanım ne kadar yanındaki kadınlarla konuşuyor olsa bile bana yapacaklarını belli ediyordu. Umursamadım.

Kızların oyunu bitmiş halay çekmeye başlamışlardı. Hümeyra yine bana bakış attı ve ilerlemeye başladı. Bu sefer, Fethiye hanımı önemsemeden ayağa kalktım ve ilerlemeye başladım.

Hümeyra'nın peşinden hızla gittim ve kolunu tuttum. "Hümeyra-"

"Seninle konuşmak istemiyorum gider misin." Gözlerim dolmuştu "Hümeyra lütfen yapma ne oldu niye böyle davranıyorsun?"

Hümeyra güldü. "Daha yanıma gelmeye bile tenezzül edemiyorsun Beren ne yapma. Git kaynananın yanına otur." Dudaklarım büzüldü.

"Özür dilerim. Yanına gelecektim ama gelemezdim Hümeyra." Hümeyra dibime kadar geldi. "Sanki kaynanan seni zorla dibinden ayırmıyormuş gibi davranma Beren! Gelmek istemiyorsun işte yanıma."

Söyledikleri ile bakışlarımı kaçırmış ve elimi kolundan çekmiştim. Gerçekleri söylemişti Hümeyra. Kaynanam beni zorla tutuyordu yanında.

Hümeyra'nın kaşları çatılmıştı. "O kadın seni zorla yanında tutmuyordu değil mi?" Dudaklarımı ısırdım ve kafamı olumsuzca salladım.

"Yok ben gelmek istemedim yanına. Ayıp olur felan diye-"

"O zaman şimdi de yanımdan git Beren olur mu? Ayıp felan olur mazallah." Zorlukla kafamı sallayıp arkamı döndüm. Gerçekten ağlayacaktım. Derin derin nefesler alırken birisi kolumdan tuttu.

Hümeyraydı galiba bana dayanamamıştı yine. Arkamı döndüğümde Hümeyra'nın değil de Emre' nin kolumdan tuttuğunu gördüm. Kaşlarım çatıldı. Hem çok değişik kokuyordu bu adam.

"Bir şey mi oldu." Dedim koluma bakarak. "Hayır Beren, ne yapıyorsun burada." Güldüm. "Kuzenimin düğününe geldim Emre Bey." Dedim.

Salak mı acaba? Hümeyra'nın kuzenim olduğunu bilmiyor galiba. O da güldü. "Bey mi? Bana bey felan deme. Bende başka bir şey için gelmişsindir diye geldim Yanına." Kaşlarım çatıldı. Kolumu kendime çekmeye çalıştım. "Ne saçmalıyorsun sen?"

"Ne saçmalayabilirim Beren?" Bana biraz daha yaklaştı. "Bırak kolumu canımı acıtıyorsun."

"Beni sevmediğin için canın çok yanacak Beren." Bu neden böyle diyordu. "Bırak lütfen bir gören olacak yanlış anlayacak." Beni dinlemeden biraz daha yaklaştı.

"Yanlış anlarlarsa ne olacak?" Beni resmen duvar ile arasına almıştı. "Bırak beni bağıracağım yoksa Bırak!" Sesim yükselmişti.

"BIRAKSANA LAN KARIMI OROSPU ÇOCUĞU!" Çağrı'nın resmen kükremesi ile titremiştim. Emre gülerek beni bıraktı ve bu seferde Çağrı'nın üzerine yürüdü. Değişik yürüyordu bir de.

"Benim sevdiğim kadın olduğunu bile bile evlendin onunla. Onu kadının yaptın. Utanmadın mı lan ŞEREFSİZ!" Emre bağırarak Çağrı'nın suratının ortasına yumruk atmıştı. "O BENİM KADINIM OLACAKTI PUŞT HERİF" diyerek bir yumruk daha attı.

Son dedikleri ile Çağrı da ona karşılık verdi ve resmen birbirlerini dövmeye başladılar. Korkuyla bağırsam da benim bağırmam bir işe yaramamıştı. "Çağrı dur lütfen öldüreceksin." Yanlarına gitmiş ve Çağrı'nın omzundan tutmuştum

Çağrı bana baktı ve "git buradan Beren." Dedi gözünün altı kızarmıştı. Onun bana bakması Emre için avantaj olmuştu. Çünkü hemen ayağa kalkıp silahını çıkarttı.

Korkuyla "ÇAĞRI!" Diye bağırdım. Çağrı önüne döndüğünde benim gibi şaşırmamıştı.

"Onu ben seviyordum. Onu en çok ben seviyorum ama sen onu benim elimden bile bile aldın Çağrı ağa!" Tetiği çekeceği sıra Çağrı hemen Emre'nin önüne atlamış ve silahı başka bir tarafa tutmaya çalışmışlardı.

İkisi arasında kargaşa koparken silah bir anda patlamıştı. Korkuyla "ÇAĞRI!" Diye bağırdım.

Emre de Çağrı da şaşkındı. Emre titreyerek kendini geri çekti. Onda kan yoktu. Çağrı da kendini geriye çekti. Onda da yoktu kan.

Emre ile Çağrı'nın bakışları bana döndü. Çağrı, "BEREN!" Diye bağırdı. Ne olmuştu ki?

19.Bölüm Sonu...

Karakterimiz "Emre CEBİKAN" merak edenleriniz için.'

Bir sonraki bölümde diğer karakterlerimizi de paylaşmış olacağım.'

Evet aşklarım bir bölüm sonuna daha geldik neyseki. Uzun süredir yarısını yazmış bekliyordum diğer yarısını da bugün tamamladım.

Okullar açıldı. Umarım herkes okulundan memnundur. Ben de memnunum okulumdan. Bu sıralar sadece bir şeylerin acısını çekiyorum.

Aklım yerinde değil gibi. Morallerim de bozuk. O şekilde yani gelişme yok henüz bende

Ve Kırmızı Kuşak 25k okunmaya ulaştı ne kadar mutlu olduğumu anlatamam sizlere. Sadece Sen de 15k okunmaya ulaştı. Benim gurur kaynağımsınız sizler.
Hepinize çok teşekkür ederim.

Bölümü nasıl buldunuz ve bir sonraki bölümde sizce neler olacak?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hepinizi seviyorum♡

Sosyal Medya Adreslerim;
'İnstagram'
-Gizemnnd
-nndbook
-nndhikayeleri
'Pinterest'
-Gizemnnd
'Twitter'
-Gizemnnd

Continue Reading

You'll Also Like

161K 10.5K 25
Ben sokak kızıyım adlı hikayemin devamı olacaktır... Anne-Baba olmayı daha öğrenemeden boşluğa yuvarlanan veliahtlarımız eskisinden daha tehlikeli şe...
11.5K 971 23
'Dina, benim adım Dina Osmanoğlu. Türkiye den eğitim için İskoçya' ya gelen Erhan Osmanoğlu ve okulda tanışıp aşık olduğu aşkı Eppie Osmanoğlu' un te...
1.5M 55.1K 51
Hikayeden kesit: Melek dehşete düşmüştü. Kocası onu takip ettiriyordu... Bu... iğrençti! Korkutucuydu. Saplantılı, takıntılı bir adam gibi onu takip...
340 109 22
Biz artık 3 kişiyiz 🫶🏻 Ailemize minik bir bebek geliyor🥹 öğrendiğimiz andan itibaren o kadar heyecanlı bir bekleyiş içerisine girdik ki💘 Tarifi o...