Nyx • Pietro Maximoff

By nyksblack

68.2K 5.1K 3.4K

𝐵𝑖𝑟 𝑀𝑎𝑟𝑣𝑒𝑙 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒𝑠𝑖... Korkuyordum ondan, çünkü yavaş yavaş beni kendine aşık ettiğini biliy... More

𝓟𝓻𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮
𝓟𝓻𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮
Giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12 - Sokovia savaşı (part-1)
playlist
13 Sokovia savaşı (part-2)
14
ÖZEL BÖLÜM
15 ÖZEL BÖLÜM
16 - Kırmızı zırh / Kırmızı kan
17
18
19
20
22
23
24
25
26
27 ve 28. BÖLÜMLER
29
30
31
32
33
34
35

21

1K 101 99
By nyksblack

Selaam! Hepiniz tekrar ve tekrar hoşgeldiniiz! Bölümü beğenmenizi umuyor ve kenara çekiliyorum.

Beğendiyseniz oy vermeyi ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen^^

"Gitmesine nasıl izin verdim?!" Tony harıl harıl protokollerini tekrar sisteme almaya çalışıyordu. "Neden beni durdurmadınız?!"

"Aslında-"

"Lanet olsun! Bu programı kaç yaşında yüklemiş?" Salonda açık olan onlarca dijital ekranın ortasında duran Tony Stark gerçekten rezil görünüyordu. Laboratuvar arkadaşının burada olmamasına tekrar lanet okudu.

Sisteme gitmek için yaptığı her deneme hüsranla sonuçlanıyordu. Carissa'yı hafife almanın zararlarını her dakika daha fazla hissediyordu, yenilmezler.

Saatlerdir konuşmaya çalışan Vision'ı her seferinde susturmuşlar ve konuşmasını engellemişlerdi. Birkaç dakika içinde tüm sistemi geri yükleyebileceği fikri hiçbirinin aklına gelmiyordu.

"Hâlâ yapamadın mı?" Diye sordu Pietro sabırsızlıkla. Carissa gittiğinden beri depresif tavrını bir kenara bırakmış tekrar eski haline dönmüştü.

Son bir haftadır sadece hayatta kalmak için yemek yiyor, koşmuyor ve günün çoğunu yatakta geçiriyordu. Savaşın ortasında olsa bile ışıldayan gözlerinde fer yoktu. Carissa haklıydı, o ışığı yalnızca ölüm söndürebilirdi, söndürmüştü de.

"Sakin ol, hızlı çocuk." Diye mırıldandı Tony kafasını ekrandan kaldırmadan. Pietro, Tony'nin ona böyle seslenmesinden nefret ediyordu. Kızı her ne kadar hayatını kurtarsa da, büyük Stark'a karşı pek bir sempati beslediği söylenemezdi.

"Neden şu tost makinesine yaptırmıyorsunuz?" Dedi Vision'ı göstererek. "Ultron'u birkaç saniyede internetten sildi, basit bir protokolü kaldırır herhalde."

Gelen farkındalıkla kalakalan yenilmezler bir süre çocuğa baktı. "Çünkü aklımıza gelmedi." Dedi nihayet Clint.

"Bunu söylemeye çalışmıştım," dedi Vision. "Ama beni dinlemediniz."

"Tamam herneyse, yapabiliyorsan yap." Tony ekranın başından çekildi ve yerine Vision geçti. Ekrana dokunduğunda vücudundan geçen sarı renkli bir ışık hüzmesi kanın kağıda yayıldığı gibi sisteme yayıldı.

Birkaç saniye sonra geri çekildiğinde Tony tekrar yerine geçti. "Aferin, evlat, iyi iş çıkardın."

"Friday?"

"Evet, Patron?"

"Dönmene sevindim." Dedi Tony dijital tuşlara basarken. "Carissa'nın telefon sinyalini takip et."

"Üzgünüm patron, bunu yapmamam."

"Ne demek yapamam?!" Tony Vision'a döndü. "Hani protokolü kaldırmıştın?"

"Kaldırdım zaten."

"Bunun sebebi protokol değil, Patron. Bayan Stark'ın cep telefonu zaten koltuğun üstünde."

Beyaz deri koltuğa döndüğünde telefonla göz göze geldiler.

"Güvenlik kameralarını tara."

Birkaç saniye yanlarında kodlar aktıktan sonra Friday tekrar konuştu. "627 güvenlik kamerasını taradım. Bayan Stark'ın eşgaline uygun olan 24 görüntü var."

"Süzgeçten geçir."

"Bayan Stark'a ait olan 2 fotoğraf var."

"Ee?" Dedi Tony sabırsızlıkla.

"Bayan Stark, şuan yüksek ihtimalle Manhattan köprüsünün altındaki garajda."

"Ya ne alaka?! Ben bile neredeyse unutuyordum oranın varlığını."

"Milyarlık araba koleksiyonunu orada unutmanız oldukça acı olurdu, Patron."

"Herneyse, zırhımı hazırla gidiyoruz."

"Hey!" Wanda'nın sesi herkesi böldü. "Pietro nereye kayboldu?"

"Bay Maximoff kuleyi 20 saniye önce terk etti, eğer tahmin isterseniz Manhattan köprüsüne gittiğini söyleyebilirim."

"Hızlı velede bak sen! Sanki yerin kaç metre altındaki gizli depoyu bulacak!"

"Bulmak o kadar zor değil aslında." Dedi Natasha rahatça.

Alayla güldü Clint. "Eğer Natasha Romanoff isen, hiçbir şey 'o kadar zor' değildir zaten."

"Ben gidiyorum." Dedi çoktan zırhını giymiş olan Tony. "Döndüğümde yanımda o da olacak."

"Onlar, mı demek istedin, Tony?"

"Hayır, o. Diğer velet koşarak da gelebilir."

Natasha sırtını duvara yasladı. "Git hadi."

"Hay kafama sokayım!" Koşarak gelen Pietro, deponun yerini bilmediği için etrafta dolanıp duruyordu.

"Pardon, buralarda siyah güneş gözlüğü takan, üzerinde takım elbise olan güzel bir kız gördünüz mü?" Diye sordu, yaşlı bir kadını durdurup. "Hemen hemen bu boylarda." Diyerek çenesini gösterdi."

"Turist misin oğlum sen? Nereden bileyim ben." Kadın Pietro'yu alıcı gözle bir süzdü. "Hem sen boşver o kızı, ben seni benim torunla tanıştırayım, bir tanısan çok-"

"Tamam teyzecim sağol anladım ben." Diyerek ordan toz oldu Pietro.

"Daha benim torunun numarasını vermedim ama!"

Köprünün kenarına gelip nehre baktı bir süre. Her tarafı didik didik aramıştı, ama ne garaj ne Carissa yoktu. Olsaydı bile şimdiye buradan ayrılmıştır, diye düşündü. Haklıydı, Carissa çoktan tenha bir benzincide bira stoğu yapıyordu o sırada.

Tam dönmeye karar vermişken havada uçan Iron Man zırhını gördü. Zırhın indiği yere koşarak karanlık bir sokağa girdi. Tony stark henüz içinden çıkmadan adamın yanında bitmişti.

"Erken geldin de n'oldu?" Dedi Tony mermer gibi bir ifadeyle. "Buldun mu bari kızımı?"

"Kes sesini, Stark. Giriş nerede?"

"Büyüklerine böyle mi davranıyorsun sen?! Terbiye de kalmamış!"

"Az önceki çöpçatan teyze bile bu kadar klişeye inmedi. Girişi göster de burada mı, bakalım."

Adam 'Dalga mı geçiyorsun?' der gibi bir ifadeyle siyah garaj kapısını gösterdi. "Al sana giriş!"

Bu sokaktan belki 15 defa geçmiş olan Pietro kendi kendine göz devirdi.

"Rubrum Sanguinem." Dedi Tony kapıya doğru. Ancak hiçbir hareketlenme olmadı. "Lanet girsin, şifreyi değiştirmiş olmalı!"

"Ee n'apacağız şimdi?" Diye sordu Pietro ellerini beline koyarak.

"Friday, şifre ne?"

"Üzgünüm patron, bunu yapmama izin yok."

"Ne demek iznin yok!" Elleriyle sertçe yüzünü sildi. "Bu kız beni delirtecek! Kuleye dönüyoruz." Zırhın içine girerek havaya süzüldüğünde Pietro birkaç saniye arkasından baktı. "Ne anladım ben bu işten?!" Diyerek kuleye geri koştu.

"İzni yokmuş!" Tony kulenin içinde dolanıp duruyordu. Sinirden ve adrenalinden kıpkırmızı olmuştu. "Duydunuz mu beni?! İzni yokmuş!"

"Duyduk, Stark." Dedi Wanda kapattığı kulaklarından ellerini çekerken. "Hatta eminim ki sesin Sokovia'ya bile gitmiştir."

"Sokovia'ya kadar gidiyor ama Carissa'ya gitmiyor!" Tony gerçekten çıldırma noktasına gelmişti.

Aradan saatler geçmişti sabah olmuştu. Bütün izinleri sağlamışlardı ama kelimenin tam anlamıyla bitmişlerdi. Uykusuzluğa alışık olan Tony hala harıl harıl çalışıyor olsa da çoğu kendini kanepelere atmıştı.

Carissa'nın bile isteye kameralardan kaçtığını fark etmesi uzun sürmemişti. Kılık değiştirmiş olmasını da göz önünde bulunduruyordu kameraları incelerken.

"Patron, sanırım onu buldum."

"Göster."

Carissa'ya ait 17 fotoğraf ekranda kolajlanmış bir biçimde göründü. 4 tanesi benzin istasyonundan çıktıktan sonraydı, bir görüntü de havaalanında kadının elini ahizeye bastırırken. 2 tanesinde yanındaki Cora ve Cedric de görünüyordu, iki fotoğraf da restorandaykendi. Ve geriye kalan rastgele fotoğrafların hepsinde Carissa kameralara orta parmak çekiyordu.

"Korktuğum şey umarım olmamıştır." Dedi Tony. Havaalanına giden kızının amacı oldukça açıktı, Tony, geç kalmamış olmayı umdu.

"Friday, Cora'yı ara. Ve en yakın Türkiye uçuşu saat kaçta onu öğren."

"Elbette patron. En yakın uçuş 10 dakika sonra, İstanbul - Atatürk havaalanına."

"Siktir," dedi Tony. "Çok az vaktimiz var."

Kulede çalan sinyal sesinden sonra telefon açıldı.

"Alo?" Dedi kızın sesi. "Kimsiniz?"

Arkadan Cedric'in sesi duyuldu. "Cora, kim arıyor?"

"Sakın çaktırma," dedi Tony. "Ben Tony Stark, onlara annen olduğunu söyle."

Sertçe yutkundu Cora. "Annem arıyor," dedi Cedric'e. "Siz önden gidin, ben size yetişeceğim."

Yenilmezler bir yandan da tam tepelerinde duran kameradan onları izliyordu. "Hey neler oluyor orada?" Dedi önden giden Carissa geri dönerek.

"Cora annesiyle konuşup gelecek. Gel biz gidelim." Carissa gözlüklerini tekrar takıp önüne döndü. "Selam söyle."

Onlar uzaklaşana kadar bekledi Cora. "Gittiler," dedi telefona doğru.

"Biliyorum, şu anda seni izliyorum." Dedi Tony, diğer yenilmezlerden şuanlık bahsetmek gibi bir planı yoktu. Cora hızlıca kameralara göz attı.

"Ne istiyorsunuz benden?"

"Carissa'nın o uçağa binmesini engellemen gerekiyor. İnan bana Türkiye'ye gitmek ona iyi gelmeyecek."

"Üzgünüm, Bay Stark." Dedi Cora net bir sesle. Tony bunu beklemiyordu ama sesine yansıtmadı. "Kalp kırmaktan hoşlanan bir insan değilim, ancak ona iyi gelecek şeylerin ne olup olmadığına karar verebileceğinizi düşünmüyorum."

"Cora, ne demeye çalışıyorsun?" Ne demeye çalıştığını gayet iyi biliyordu.

"Bakın, Bay Stark, Carissa bana olanları anlattı, o kendini toparlayana kadar karşısına çıkmasanız iyi olur."

"Cora-'

"Bay Stark," dedi harfleri bastırarak. "Üzgünüm efendim ama bunca yıldır Carissa'nın yanında olan kişi bendim. Ondan uzak durmak için geçerli nedenleriniz olabilir, ama sonuç olarak onu tanımıyorsunuz. Şansa bakın ki birkaç saat önce kriz geçirirken de yanında yoktunuz ve yine ben vardım."

Etraftaki kameralara baktı ve hangi kameradan izlendiğini buldu. O Kameranın yanında yanan ve kırmızı olması gereken ışık maviydi, bu da ondan izlediklerini gösteriyordu. Oraya dikti gözlerini. "Carissa o uçağa binecek ve evine dönecek, inanın bana efendim, o gitmek istediği zaman onu kimse tutamaz, hatta ben bile."

"Onun evi burası-"

Cora onu dinlemedi. "Son olarak, Bay Stark, büyük hayranınızım." Dedi kameraya sırıtarak. "Ancak Bayan Romanoff her zaman bir adım önünüzde."

"Cora, dur-"

Kız telefonu adamın suratına kapatsa da kameraya bakmayı sürdürüyordu, dizlerini hafifçe kırarak selam verdi ve telefonu kırıp yanındaki çöpe attı.

Carissa'nın yanında en az 4 tane daha telefon olduğunu biliyordu, izlenme ihtimaline karşın yanında her zaman bulundururdu. Bu telefon çoktan izlenmeye hatta dinlenmeye başlamıştı, kurtulması gerekiyordu, kurtulmuştu da.

Carissa'yle birlikte oynadıkları ajancılık oyunları aklına geldiğinde sırıttı. Arkadaşı ona, her ihtimale karşı kendini savunması için bir şeyler öğretmişti, kamera hileleri de buna dahildi.

Hatta Carissa'nın paranoyak dönemlerine denk geldiğindendir ki, Cora şuan 2. Seviye bir SHIELD ajanıyla aynı seviye bilgiye sahipti.

"Ben gidiyorum," dedi Pietro. "Onu alır gelirim."

"Hayır, otur oturduğun yerde." Dedi Tony ona bakmadan.

"Ne demek bu?" Duraksadı.

"Bırak Türkiye'ye geri dönsün. Orada iki hafta bile dayanamaz, geri gelir."

"Ya gelmezse," diyerek Tony'i böldü Clint. "Ya dayanırsa, ya bizden, senden tamamen nefret ederse."

"Dönecek," Tony bunu kendi kendine söylemiş gibiydi. "2 gün bekleriz, eğer dönmezse..."

"Eğer dönmezse ne?" Steve, kollarını göğsünde birleştirdi.

"Güzel bir Türkiye tatili yaparız, hep birlikte."

Havaalanında yankılanan sese döndü Cora. "İstanbul - New York uçağı 5 dakika içinde kalkacak."

Zaten yakınında olan uçağa ilerledi ve tam zamanında yetişti. "Nerede kaldın?" Dedi Carissa portakal suyunu içerken. "Annem işte," diye mırıldandı. "Bilirsin, vesvese yapıyor sadece."

"Bilmez miyim..." Diye söylendi. "Benim çok uykum var, siz keyfinize bakın, yol uzun."

"Tamam," dedi Cora, Carissa'nın anlına eğilerek minik bir öpücük kondurdu.

Carissa güldü. "Bu ne içindi?"

"Bilmem, sadece... seni kaybettiğimi sandığımda çok korktum." Doğruldu ve birkaç saniye kıza baktı. "Lütfen bunu tekrar yapma, sahip olduğum en iyi arkadaşımın ellerimden kayıp gitmesini izledim."

"Cora-"

"Bir şey söylemene gerek yok. Hadi uyu sen." Uçak çoktan kalkmıştı ve semada süzülüyordu bile.

"Pekala." Dedi Carissa üstelemeden. Cora onun üzerinden eğilerek yanındaki camı kapattı. Bunu yaparken zırhının içinde olan ve yanlarında uçan Tony Stark'a da alaycı bir gülümseme vermişti.

"Cora, neden camdan bakıp sırıtıyorsun?" Dedi uykulu sesiyle Carissa.

"Hiçbir şey," Dedi sırıtmaya devam ederken. "Sadece, aklıma komik bir şey geldi."

"Tamam, iyi geceler."

"İyi geceler."

Bölüm hakkında fikirleriniz?

Sonraki bölüm Carissa resmen TC sınırları içinde olacak. Bu evrende hala 2015 yılında olduğumuzu da hatırlatmalıyım, yani hala bir nebze olsun milletçe mutlu olduğumuz bir dönem.

Tony'nin tatil fikri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ya da Cora'nın Tony'e olan tavrına karşı hisleriniz?

Carissa kurtuldu mu, yoksa daha da mı batacak?

Birlikte göreceğiz...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere,

Yazarınız, Nyks.


Continue Reading

You'll Also Like

470K 54.6K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
The 42 By alex

Fanfiction

68.6K 9.8K 20
"Bizden ne komşu, ne düşman, ne de arkadaş olur." university & dorm au! ! 15.01.2024
100K 6.3K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
20.3K 1.2K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...