34

893 65 127
                                    

Hayatımda yazdığım en en en en uzun bölüme hoş geldiniz!

Birazdan okuyacağınız bölüm 8000 kelimeden daha fazla. Düzenlemeyi denedim ama gözümden kaçan noktalar illaki vardır.

Gecemi gündüzüme kattım denebilir, satır arası yorum yapar ve oy verirseniz çok sevinirim.

Gecemi gündüzüme kattım denebilir, satır arası yorum yapar ve oy verirseniz çok sevinirim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Uyan, güzelim, hadi bebeğim." Saçımı okşadığını hissettiğim eller kime aitti ve ne zamandır ordalardı bilmiyordum ama uzun zaman olduğuna emindim.

Dışarıdan gelen sesleri biraz uğultulu ve eksik olsa da seçebiliyordum ve Başımdaki kişinin en başından beri yanımda olduğunu biliyordum. Hareket edemiyor, dışarıya tepki veremiyordum, gözlerimi açamıyordum. Tek yaptığım şey kesik kesik olan sesleri dinlemek, zaman zaman da uykuya dalmaktı.

Son bir güçle uyanmayı deneyerek aniden gözlerimi açmaya çalıştım. Gözüme bir ışık ulaştı, ama beklediğim gibi değildi. Altımdaki yumuşak yatak yerine ellerime sürünen buğday başaklarının arasında uyanmıştım. Hafifçe oturur pozisyona geldim, üzerimde birkaç yüzyıl öncesindeki bir çiftçininki kadar basit ama zarif bir elbise vardı.

Ellerimi başıma uzatıp, ot şapkayı gözlerimin önüne getirdim. Bir çeşit transta olmalıydım, başka açıklaması olamazdı. Ayağa kalkarak boyuma gelen başakların arasından etrafa bakmaya çalıştım. Karşıda iki katlı, ahşap, krem rengi bir ev gördüğümde başakları yolumdan çekerek oraya ilerlemeye başladım.

Küçükken gördüğüm rüyalar gibi aniden korkunçlaşmamasını umdum, birden başakların arasından bir yaratık fırlasa bu hiç iyi olmazdı. Korkuyla yutkunarak daha hızlı ilerlemeye başladım. Yaklaşınca verandada oturan ve tıpkı benim gibi giyinen bir kadın dikkatimi çekti.

Başakların arasından çıktığımda yüz hatlarının ne kadar tanıdık olduğunu fark ettim. Ellerini kucağında birleştirmiş sallanan bir sandalyede oturuyordu, gülümseyerek bana bakıyordu. Bu korkunçtu.

"Merhaba Carissa," dedi o sevecen sesiyle. "Ben de seni bekliyordum, anneciğim."

"Ne bu?" Diyerek etrafıma bakındım. "Transa mı girdim?"

"Oturmaz mısın?" Diyerek yanındaki demir turkuaz boyalı sandalyeyi gösterdi. Yerimde huzursuzca kımıldandığımda üzülerek baktı bana. "Problem ne, Carissa? Beni gördüğüne sevinmedin mi?"

"Aniden bir canavara dönüşmeyeceğine söz verir misin?" Diye mırıldandım. "Bunca yıldan sonra annemi öyle hatırlamak istemem."

Düşünceli bir şekilde etrafa bakındı. "Sanırım korktun?" Dedi. "Halbuki huzurlu olacağını düşünmüştüm,"

"Sonu gelmeyen buğday tarlalarının? Eğer rüyada olmasam evet, huzurlu bir yer." Biraz ilerleyerek yanında oturdum. "Ama rüyalarıma güvenmem, beni sırtımdan bıçaklarlar."

Nyx • Pietro MaximoffWhere stories live. Discover now