ATEŞ (Arkadaşımın Babası)

De CelineWish

1.2M 16.1K 1.9K

Ateş'in eli Eda'nın omzundan aşağı bel oyuntusuna kaydı. Eda'nın içi titremişti. Adamın çekiciliği karşısında... Mais

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 19.5
Bölüm 20 (FİNAL)

Bölüm 8

74K 758 44
De CelineWish

Ateş ve Eda'nın hikayesi kaldığı yerden devam ediyor 😉 Anlatacak ne çok şeyim varmış meğer..
Finali erteleneceğim sanırım 😇
Herkese iyi okumalar.. 💕
Bu bölüm bana bu şarkı gibi hissettirdi, belki size de öyle hissettirir diye aşağı bırakıyorum. Sözleri Eda ve Ateş'in aşkını anımsattı bana... 🌹



🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤

"O güzel aklından neler geçiyor miniğim?"

"Hiç öyle dalmışım" dedim iç geçirerek.

"Eğer Merve ile gerçekten arkadaşsanız ve onunla bağınızın kuvvetli olduğuna inanıyorsan, ikimizin beraber olması onun için bir sorun teşkil etmeyecektir. Kendini bu kadar hırpalama" diyerek beni avutmaya çalıştı.

Bu kısa sürede Ateş'in beni böylesine tanımış olmasına hayret ettim. Aklımın neye takıldığının farkındaydı. Bana gösterdiği özen, kendimi değerli hissettirmişti.

"Korkuyorum Ateş. Onu kaybetmekten korkuyorum, benim ne hissettiğimi anlayamayacağından korkuyorum. Bu zamana kadar bir an olsun ayrılmadık. Hep onun yanındaydım, o da benim... Seninle beraber olmaktan ne kadar mutluysam, en yakın arkadaşımın arkadasından iş çevirdiğim için de bir o kadar kötü ve suçlu hissediyorum kendimi."

"Gerçek sevgi bağışlayıcıdır minik çiçeğim ve sen kötü bişey yapmıyorsun..."biz" kötü bişey yapmıyoruz, sen ona ihanet etmedin, sadece aşkı seçtin. Anlayacaktır. Seni ve hissettiklerini. Merve benim kızım onu üzecek en son kişi benim bu hayatta. Ama senin için aşkım.. dünya yanarken onunla birlikte kendimi de seve seve yakarım."

"Buraya gel minik çiçeğim.." diyerek Ateş beni kendine çekti. Bende iyice onun koynuna sokuldum ve boynunun o mis kokusunu içime çekerek huzur bulmaya çalıştım.

Ateş "Sanırım seni nasıl mutlu edeceğim biliyorum" diyerek hınzır bir gülüş attı.

"Hımm öyle mi nasılmış???"

Eda bu soruyu sorarken Ateş, Eda'nın ayak bileklerinden tutup yatağın içinde onu aşağı doğru çekti. Birbirlerine bakıp gülüştüler. Biraz sonra olacakların ikisi de farkındaydı. Ateş'in üzerinde sadece siyah boxerı vardı. Erkekliği daha sertleşmemişken bile boxerın üzerinden belli oluyordu.

Eda'nın ayak ucuna gelen Ateş dizlerinin üzerinde eğildi. Eda'nın açık pembe dantel külotunu yavaşça aşağı indirdi. Ateş'in seksiliği karşısında kendinden geçen Eda'nın kalp atışları hızlandı.

Ateş şimdi Eda'nın iki bacağını ayırmış, kadınlığının karşısında ona bakıyor, gözlerinden çıkan arzu kıvılcımları ile Edayı dıştan içe sanki ilmek ilmek işliyordu.

"Immh çok lezzetli görünüyorsun tatlım" diyerek şehvetle baktı. "Seni hissetmek istiyorum Eda. Ellerimle,dudaklarımla ve özellikle ağzımla."

Ateş'in bu tarifi fiziksel olarak görünse de aslında Eda'yı duygusal olarak bütünüyle istiyordu.

Ateş, Genç kızın sağ ayak bileğinden tutarak havaya kaldırdı. Minik öpücükler ile bacağının iç kısmından yukarı doğru gelmeye başladı. Eda adamın sıcacık nefesi ve dudakları karşısında inlemeye başlamış ve ne kadar tahrik olduğunu belirten sesler çıkarıyordu.

Ateş ıslak ve sıcak dilini kullanarak yavaş yavaş yukarı geldi.

Bacaklarının arasına burnunu sokarken; "Benim küçük yaşam pınarım, enfes duruyorsun." diyerek dilini Eda'nın kadınlığında gezdirmeye başladığında Eda onu duymamıştı bile. Eda Ateş'in dil darbeleri ile inliyordu. Göğüsleri hiç olmadığı kadar dikleşmiş hatta aldığı zevkten sızlamaya başlamıştı.

Ateş kadınını emiyor, emdikçe Eda zevkten kıvranıyordu. Genç kız nefes nefese kalmış, bütün vücudu sırılsıklam olmuştu. Boynundan göğüslerinin arasına terler akıyordu.

Eda'nın arzuyla kıvranan bedeni Ateşi iyice sertleştirmişti. Ama Ateş'in şu an düşündüğü tek şey Edayı zevkin doruklarına çıkarmak, ona şiddetli bir orgazm yaşatmaktı.

Ateş dili ile Edayı ıslatıp darbelerine devam ederken, orta parmağını genç kızın vücudunun merkezine soktu. Bu ani hareketle irkilen Eda "Ahh.." diye mırıldandı.

"Gözlerini kapat ve kendini bana bırak minik çiçeğim. Bırak ki zevk tüm bedenini ele geçirsin."

Ateş parmağını ileri geri götürürken, bir yandan da Eda'yı emmeye devam ediyordu. Ateş yaptığı bu erotik harekete bir süre daha devam etti.

Eda "Dayanamıyorum..." dediğinde Ateş işaret parmağını da soktu.

Şimdi iki parmağı ile kızın içinde gidip geliyor Edayı zevkten çıldırtıyordu. Bütün parmakları Eda'nın sıvısı ile ıslanmıştı. Eda alev alev yanıyordu.

Ateş "Yumuşacıksın kadınım, sıcacık ve sulu sulu.." diyerek Edayı emmeye devam etti.

Eda'nın kıvranan hali karşısında Ateş de kendine hakim olamıyordu artık. Erkekliği tamamen sertleşmiş, genç kızın inlemeleri yüzünden zonklamaya başlamıştı. Bir an önce Edanın içine girmek istiyordu. Nefesini hissetmek, tatlı dilini ağzının içine almak, erkekliği ile kızın sınırlarını zorlamak istiyordu. Onu inim inim inletmek, zevkten deliye döndürmek istiyordu. Orgazmın doruğundayken adını haykırmasını, erkeğinin kollarında kedi yavrusu gibi tamamen savunmasız bir şekilde tüm ruhu ile ona teslim olmasını istiyordu.

Ateş "Dayan tatlım geliyorum, sakın boşalma" diyerek parmaklarını çıkardı ve penisini Eda'nın içine yerleştirdi. Edanın bacaklarını kendi beline doladı. İki beden şimdi tek vücut haline gelmişti.

Ateş Eda'nın içinde gidip gelirken bir eli ile Eda'nın dik ve dolgun göğsünü avuçluyordu sonra katı bir ses tonuyla "Söyle" diye emretti. "Adımı söyle"

Eda inleyerek "Ateşşş..." diye seslendi. "Devam et, sakın bırakma.. içimi seninle doldur Sevgilim." diyerek Ateşi daha çok havaya soktu.

Ateş bu cümleler karşısında tamamen tahrik olmuştu. Adını onun dudaklarından duymak kamçılanmak gibiydi. İkisi de arzuyla kavrulurken Eda'nın dudaklarından onun adının dökülmesi Ateş'in erkekliğinin daha çok sertleşmesine ve Edayı daha çok istemesine sebep oluyordu.

"Ateş dayanamıyorum artık,geliyorum.." diye kendinden geçen Eda'ya, Ateş "Beni bekle minik çiçeğim." diyerek engel oldu.

Eda nabzının kontrolünü tamamen kaybetmişti. Ateş gidiş gelişini daha çok hızlandırmış, daha sert bir şekilde genç kızın içinde hareket ediyordu. Parmakları Eda'nın tüm hassas noktalarını kavrarken, dudakları ile genç kızın dudaklarını esir alıyordu.

Ateş "Beraber..." dediğinde, Eda'nın gözlerine baktı.

Bir kaç saniye içinde ikisi de aynı anda orgazm olduklarında, vücutlarından çıkan enerji dalgası ile nefes nefese yorgunluktan yatağa yığılıp kaldılar.

*

Sabah uyandığımda Ateş yanımda değildi. Olmaması içimi rahatlatmıştı. Merve bizi yan yana görebilirdi. Tam bunu düşünürken Merve beni uyandırmak için odaya geldi. Bir de ne göreyim! "Ateş'in saati komodinin üzerinde duruyor.."

Merve lütfen görmemiş ol.. çünkü hazır değilim. Sana bunu açıklayamam. Son iki haftadır her gün her gece babanla yatıyorum ve senin ruhun bile duymuyor diyemem. Lütfen görmemiş ol, lütfen!

"Kuşum, hadi uyan artık. Ne bu halin betin benzin atmış." diyerek yatağa zıpladı Merve. Sanırım saati görmemişti.

Bozuntuya vermeden "Yeni uyandım ayılmaya çalışıyorum" diye cevap verdim. Hızlı bir hamle ile yanından kalkarak havlu alma bahanesi ile komodinin yanına gittim. Merve görmeden seri bir hareket ile saati alıp çekmecenin içine attım. Çok şükür yakalanmamıştım ama neredeyse küçük çaplı bir kalp krizi geçiriyordum.

Merve ile gülüşüp sohbet ederken, Ateş odanın kapısından kafasını uzatıp bize baktı. "Günaydın güzel prensesler. Bu sabahki neşenizi neye borçluyuz?"

"Eda'nın lisedeki sevgilisi mesaj atmış baba, İtalya'daymış ve görüşmek istiyormuş. Edayı diş telleri var diye terketmişti mankafa şimdi kafasına dank etti sanırım." diyerek gülüşmemizin sebebini açıkladı.

Merve açıklama yaparken ben de pür dikkat Ateş'in vereceğini tepkiyi bekliyordum, araya girerek; "Annem söylemiş burada olduğumu, onun annesi ile benim annem eski arkadaşlar da..." dedim umursamaz bir şekilde.

Ateş'in yüzünde bir anda beliren şaşkınlık ve kıskançlık ifadesine gülesim geldi. O ise kendini kontrol etmeye çalışıyordu.

İnsan kaç yaşına gelirse gelsin, ne kadar olgunlaşırsa olgunlaşsın konu sevdiği kadın olunca içinde bastırdığı o ilkel kıskançlık duyguna işte böyle yenik düşüyordu. Daha görüşmemiştik bile ve gelen o kısacık mesaj Ateş'i son derece huzursuz etmişe benziyordu.

İlgilenmiyor gibi gözükmeye çalışarak "Hım olabilir..." manasında ağzında bişeyler geveledi. Arkasından "Kim bu çocuk ne iş ile meşgul? İtalya'da ne yapıyor?" şeklinde sorularını sıraladı.

"İşte tam bir baba..." diyerek kahkaha attı Merve. "TC kimlik numarası ile sosyal güvenlik numarası da lazım mı babacım?" diye devam etti.

"Tam bir kabus" diye düşündüm. "Merve, babasının aynı benim babam gibi davrandığını ima ediyordu. Seven kıskanan bir adam olarak değil, ailesinden uzak bir kıza baba şefkati ve özeni ile yaklaşan bir adamın vereceğini tepkileri verdiğini vurguluyordu. Offf Merve offf. Neden bu sözleri söylemek zorundaydın ki? Neden aramızdaki yaş farkını bu kadar gözler önüne sermek zorundaydın ki?"

Bu sözler karşında Ateş'in neler hissettiğini tahmin ediyordum. İlk önce sevdiği kadının eski sevgilisi ona mesaj atmıştı. Karşısında bir rakibi vardı. Üstelik bu adam ondan daha gençti. İkincisi Ateş belli bir yaşa gelmiş olgun bir erkekti ve genç bir kız ile birlikte olmak ince bir ip üzerinde yürümek gibi hissettiriyordu. Ya ona yetemezsem diye bir fikre kapılıyordu. Ya ona yetemezsem ve onu mutlu edemezsem? Eda'nın çevresinde her zaman Ateşten daha genç ve yakışıklı birileri olacaktı. Bu kaçınılmazdı. Ama hepsinden önemlisi Eda kızının arkadaşıydı. Ailesi tarafından ona emanet edilmişti. Ateş ise hiçte dostane olmayan duygular besliyordu Eda için. Hiç kimseyi istemediği kadar istiyordu Onu. Evini açtığı, ailesinin ona emanet ettiği kızı arzulamasına bir türlü engel olamıyordu. Her ikisi bekar da olsa yaş farkının olduğu ilişkiler toplum tarafından hoş karşılanmıyordu. Ateş bu düşünceler içinde boğuşurken kendini toparlamaya çalıştı. Eda, Ateş'in yaşadığı duygu karmaşasının tamamen farkına varmıştı. Hissettiklerini belli etmemeye çalışsa da yüzüne yansıyordu. Şimdi bir kez daha Merve'nin aslında safiyane bir şekilde söylenmiş olduğu sözler, gerçekleri gün yüzüne çıkarıyordu. Eda her şeyi net olarak görmüştü. Ateş'in içinde bulunduğu durumu kavramış, onu koridorda neden öylece bırakıp gittiğini, onu niye çocuk olarak tanımladığını ve neden ondan uzaklaşmak için bunca zahmete girdiğini çok daha iyi anlamıştı. Yine de Ateş her şeye ve herkese rağmen Eda'nın yanında olmayı seçmişti. Eda onun kadınıydı, o da Eda'nın erkeği. Dünya üzerinde hiç bir güç onların arasına girip, onu edasından koparamazdı.

Eda şimdi içinde derin bir sıkıntı ve üzüntü hissediyordu.

Kendini "Ateş'e" atarken sonrasında neler olacağını hiç düşünmemişti. Tek bildiği Ateş ile birlikte olurken hissettiği güven, adamın ona sunduğu muhteşem haz dünyası ve tüm kalbi ile kendini Eda'ya adamış olmasıydı.

Merve'nin sözleri ve kahkahası karşısında Ateş acı acı gülümsedi ve söyleyecek onca şey varken kendinden emin bir tavırla "Hadi kahvaltıya" diyerek yanlarından ayrıldı.

*

Bu konuşmaların olduğu aynı gün Colosseum'u (Kolezyum) ziyaret ettiler.

"Binlerce insanın akın akın gelip görmeye çalıştığı bu yer aslında bir mezarlık" dedi Ateş. "İdamlara, tiyatro oyunlarına, gladyatör mücadelelerine ev sahipliği yapmış bu arena daha sonra suyla doldurularak deniz savaşlarının bile yapılmasına olanak sağlamış."

"Julius Cesar Avrupa'ya ilk defa Zürafayı yine bu arenaya getirtmiş. Onu sergiledikten sonra sırf iki farklı hayvana benziyor diye öldürülmesini emretmiş."

Merve "İnanamıyorum ya korkunç bişey bu!" diye öfkesini dile getirdi.

Ateş "Dahası da var.. Bin tane domuz, bin tane deve kuşu ve bin tane geyiği zaferini kutlamak adına arenanın içinde öldürmek için serbest bırakmış. Yani anlayacağınız sırf spor için insanları ve hayvanları öldürmüşler. O yüzden bence burası tarihi bir yer olmaktan çok bir mezarlık." diyerek sözlerine devam etti.

Ateş'in anlattığı şeyler karşısında Colosseum'a artık farklı gözle bakıyordum. Afrika fillerinin soyunun tükenme sebebi olarak da bu alan gösteriliyormuş.

"Hah! Bide Türklere barbar derler!!! Yüzlerce insan ve hayvanın ölümünü seyir malzemesi haline getiren Türklerdi sanki!" Aklımdaki bu düşünceyi sesli söylemiş olmalıyım ki Ateş gülümseyerek bana katıldığını belirten bir baş hareketi ile dediğimi onayladı.

Merve ilerlemeye başlayınca kulağıma eğilerek sessizce; "Burada bir çok canlı sex gösterileri de düzenlemiş minik çiçeğim." diyerek göz kırptı.

"İyi ki Roma döneminde yaşamıyormuşuz o zaman, yoksa gösterilerin aranan ikilisi olabilirdik." diyerek işveli bir gülümseme ile karşılık verdim.

"Hım demek öyle.. Gece bu sözlerini hatırlarım tatlım"

Ben "Memnuniyetle.." derken Ateş kocaman gözlerle "Eda göğüslerin.." diyerek üstüme baktı. Sütyen giymemiştim ve üzerimde sadece külotum ile ince yazlık bir elbise vardı. Konuşmamız sırasında göğüs uçlarım dikleşmişti. "Aklındakileri tahmin etmekte hiç zorlanmıyorum miniğim. O yuvarlak muhteşem göğüslerini avuçlarımın arasına alıp emmek için sabırsızlanıyorum. Ama lütfen hemen aklından başka şeyler geçir. Benden başkasının sana dokunmasını geç, seni böyle bu şekilde görmesine bile tahammül edebileceğimi sanmıyorum çünkü."

"Tamam o zaman bende gemileri düşünürüm." dedi Eda. "Bir çok gemi türü var... Mesela yük gemisi, tanker, yelkenli, zırhlı... sence de gemiler gerçekten ilginç bir alan değil mi?"

Bu sözlerin ardından ikisi de kahkaha attı.

"Seni güldürebildiğime sevindim." dedi Eda.

"Beni güldürmek için herhangi bişey yapmana gerek yok minik çiçeğim, eğer sen mutluysan bende mutluyum." diye karşılık verdi Ateş.

Aralarında geçen bu ufak ve tatlı sohbet sonrasında Ateş ve Eda içten bir gülümseme ile birbirlerinin gözlerinin içine baktı. Geri dönüşü olmayan bir şekilde aşık olmuşlardı. Durmadan akan bir nehir gibi birbirlerinin içine akıyorlardı sanki. Koşulsuz ve engellenemez bu sevgi ikisini de tüm hücrelerine kadar sarmalamıştı. Ateş'in sabah içinde hissettiği o kıskançlık dürtüleri ve kaybetme korkusu, Eda'nın ona gülümsemesi ile yok olup gitmişti. Ateş şimdi kendini kuş kadar hafif hissediyordu. Eda erkeğine bakıp, ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Ateş gibi mükemmel bir adam tarafından sevilmek çok özel bir histi. İkisi de huzurlu hissediyordu. Yan yana olmaktan dolayı huzurluydular. Tanışmış olmaktan ve birbirlerine ait olmaktan dolayı mutluydular. İkisi de bu tasasız ve mutlu anı hayatları boyunca unutmayacaklarını biliyordu.

*

Dün gece...

Ateş sessizce Eda'nın odasına girdi. Genç kız küvetin içindeydi. Ateş Eda'nın güzelliği karşısında büyülenmiş gibi bir süre onu izledi. Islak saçlarından sırtına akan damlalara baktı, göğüslerinin üzerindeki köpüklerin ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Yüzündeki tebessüm ile Eda'ya olan hayranlığı bakışlarına yansımıştı.

Eda ise Ateş'in onu izlemesine müsaade etti. Adamın bu gece de her zamanki gibi geleceğini tahmin etmiş ve ona böyle bir sürpriz hazırlamıştı.

Ateş üzerindeki kıyafetlerden kurtulup usulca Eda'nın arkasından yaklaştı. Genç kız onu memnuniyetle kabul etti. Beraber sıcak suyun içine girdiler. Ateş, Eda'nın saçlarını okşarken omzuna küçük öpücükler kondurmayı da ihmal etmiyordu.

"Benden o kadar süre nasıl uzak durabildin Ateş?" diye sordu.

"Cehennem azabı gibiydi aşkım."

"Benim için de çok zordu, her yerde seni görmeye başlamıştım."

"Aşk çeşmesinde hayal görmüyordun minik çiçeğim..."

Eda şaşkın bir ifadeyle "Seni gördüme emindim, bir an da yok olunca aklımı kaybettiğimi sandım.."

"Bağışla beni miniğim, karşına çıkma cesareti gösteremediğim için. Sana olan hislerim o kadar yoğundu ki kabul edemedim bir türlü. Etmek istemedim. Hissettiğim bu duygularla yüzleşmekten korktum. Bu zamana kadar kontrolümü kaybetmemek için kendimi eğittim Eda. Her zaman çevremdeki insanlara mesafeliydim. Ama sonra küçük bir kız geldi ve benim bütün dünyamı alt üst etti. Tüm ipleri tamamen kendi eline aldı. Üstelik bunu fark etmeden ve istemsizce yaptı. Tanrım seni gördüğüm o ilk an, her şeyin değişeceğini ve artık eski ben olamayacağımı hissetmiştim."

Eda, Ateşe doğru döndü. Ateş onun güzel yüzünü okşarken, Eda dudaklarını sevdiği adama uzattı. Yaşadıkları bu öpüşme şehvetli olmaktan çok çooook uzaktı.

🫀🫀🫀🫀🫀BÖLÜM SONU 🫀🫀🫀🫀🫀

Continue lendo

Você também vai gostar

Daddy +18 De 1realist

Ficção Geral

366K 8.8K 30
"Neden yaptın bunu? Neden?! Ben neyine yetmedim de başkasına gitme ihtiyacı duydun?!" öfkeden gözüm dönmüş bir şekilde yumruk haline getirdiğim eller...
42.3K 1.6K 33
🔞🔞🔞 Her halde aşk evliliği yapmıyoruz...mecburiyet bizimkisi... Hıh...hemde ikinci defa... Ona aşıkmısın peki? Senin için ne fark eder ki? Peki ya...
636K 26.4K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.2M 74.3K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.