Merhaba!
40k için çook mutluyum😭💝
Nasılsınız bakalım?
" içte tutalan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır"
❄
Jungkook bunu yapmıştı.
Gerçekten park Jimini, biricik sevdigi çocuğu kalbindeki en güzel yere sahip olan bu sarışın çocuğun dudaklarına daha fazla kayıtsız kalamamıştı.
Ince dudakları dolgun pembe dudaklar üzerinde dans ederken jiminin belini iyice kavrayıp kendine yapıştırmış elleri havada asılı kalmış karşılık vermeden şaşkınca duran jiminin üst dudağını ağzının içine alarak kendinden geçercesine öpmeye başlamıştı.
Jimin'in dudakları sihirli olmalıydı, başka açıklaması olamazdı.
Tadına vardıktan sonra bırakamıyor, hep dahasını çok daha fazlasını istiyordu.
Jungkook yeni boyanmış sarı saçlarını okşarken yavaşça kızarttığı dudaklardan ayrıldı.
Kendi korkak gözleri aşık olduğu çocuğun kapalı gözlerini ürkekçe açışını izlerken yutkundu.
Nefesleri birbirine değerken hâlâ aralarındaki yakınlık kendini koruyor, bedenlerinin yanarcasına alışık olmadığı bir hisse sürüklüyordu.
"Bunu neden yaptın j-jungkook?" Sonlara doğru dudaklarını yalamış kendi dudaklarında jungkook'un tadını almak teklemesine sebep olmuştu.
Jungkook baş parmağını elmacık kemikleri üzerinde gezdirip pes edercesine omuzlarını düşürdü.
"Beni fark et istedim. O ufak gözlerin bana değip hemen uzaklaşmasındansa birazda olsa bende turlasın istedim. Hasta olduğunda yurt odana çorba bırakırken, ders notlarını sana versinler diye arkadaşlarını tehtid ederken, en sevdiğin kitabı tüm kütüphanelerde arayıp yatağının baş ucuna bırakırken, dans pratikleri sırasında aniden bulduğun havlu ve suları bırakırkende beni fark et istedim."
"En ufak ayrıntılarına girmek, beni ince detaylarda görmeni istedim." Jiminin şokla açılmış gözlerini görmezden gelip eliyle okşadığı elmacık kemiğine öpücük bıraktı.
"Direkt ilan ask etmek benim gibi biri için çok zorken senin hayatına ufak dokunuşlar yaparak kendimi fark ettirmekte senin için görmeye yeterli değildi."
"Bilemiyorum.. mezuniyet gecesini hatırlıyor musun? Sen mezuniyet gecesi ortak gruba kötü olduğunla ilgili birşeyler yazmıştın. Düşünmedim bile, üstümdeki takımı çıkarıp sana tüm okulun önünde açılmak için topladığım özgüvenimi bir kenara bırakıp seni aldatan flörtünü dinledim tüm gece." Gözleri dolarken omuz silkti jungkook.
"Fakat sen, yine beni fark etmedin jimin."
"Sen anlattıkça sana dalan bakışlarıma, sen ağlarken dolan gözlerime rağmen beni hiç görmedin."
" evlilik teklifini ederken o kadar emindim ki kabul etmeyeceğine, fakat mantık evliliği için bile olsa kabul görmek içimde kökü kurumuş bir tohumu filizlendirdi. Tabi daha sonra senin 'ailemin baskısından bıktım. Bu evlilik iyi olacak' diyerek niyetini belli edince yine kurumuştu beni umut bahçelerim."
"Yetersiz olduğumu, senin için iyi bir erkek olmadığımı düşünmüştüm. Hatırlıyor musun flört ettiğin bir çocuk vardı ve kaşında piercing vardı? Gidip kaşımı deldirmiştim. Sen seversinde belki dikkat edersin diye. Her flörtünü beğendiğin çocuğu inceledim onlara benzersem fark edilirim diye. Birden spora başlamam, dövme yaptırmam, saç rengi değiştirmelerim..."
"Benim gibi değişiklik sevmeyen biri bunları yaparsa birazda olsa bana bakarsın diye düşündüm."
"Jimin, şuan jungkook'u sen yaratmışken ben artık fark edilmeyi beklemek istemiyorum. Bu kadar yorulmuş ve sana yaklaşmışken senin fark etmeni değil benim ağzımdan duymanı istiyorum."
"Jeon jimin, sahtede olsa kocan jungkook senin fark etmediğin o yıllardan beri delice aşık sana. Jungkook artık jimin tarafından fark edilmek istiyor."
Elmacık kemiklerinde elini çekip bedenleri arasındaki teması kesti fakat hâlâ yüzleri birbirine yakındı. Nefeslerini birbirinin yüzlerinde hissediyorlardı.
Jungkook gözlerini kaçırmadan cesurca baktı sarışın'ın gözlerine. Cevaptan korkmamak herşeye hazırlıklı olmak için ama biliyordu ki olumsuz cevap geldiği gibi yere çöküp ağlamaya başlayabilirdi.
" jungkook ben nasıl fark etmedim? Yemin ederim bilmiyorum. Şimdi düşünüyorumda.. Tanrım özür dilerim özür dilerim! Sana bunları nasıl yaptım. "
İleri atılıp jungkookun bedenini kendi kolları arasına aldı.
Kendini her zaman ileriye, işine vermişti ve en yakınındaki aşkıyla büyüyen jungkooku görmemişti.
"Jungkook, jimin seni fark etti ve telafi etmek istiyor. Aptal minie'ye bir sans daha verir misin? Sana karşı bu kadar yoğun duygular içinde miyim bilmiyorum fakat eski jungkook değilsin benim için. Kardeşim olan kook değilde kolları arasında günü sonlandırmak istediğim erkek arkadaşımsın."
Jungkookun dolu gözlerinin kendi yüzünde turladığını ve inanmak için can atan bakışlarıyla dahada pişman oldu jimin.
Bilmedende olsa jungkook'u uzun süre üzmüştü.
"Jimin.. benim kadar sevmeni istemem, isteyemem mümkün değil benim kadar sevmen. Içim dışım seninle dolup taşıyorken nasıl olurda sana şans vermem?" Ufak bedeninin belini dahada sıkı sarıp ayaklarını yerden kesercesine yukarı kaldırmış jiminin gülüşü kulaklarına dolarken tekrar bırakmıştı.
"Çok duygusal oldu ah yeter!" Jimin eliyle kızarmış yanaklarına hava verip derince yutkundu.
Jungkook'un muzip bakışları onu bulurken birden telefon sesi yankılandı. Salondan gelen sesle jimin kaçarcasına iri bedeni geride bıraktı.
"Evet? Hay sikeyim! Geliyorum hemen." Jimin telaşla ağzından küfür savururken telefonu koltuğa fırlattı.
"Ne oldu min?"
"Kook! Duruşmam vardı, unutmuşum başlamasına yarim saat kalmış. Müvekkilim aradı saydırıp durdu hemen adliyeye gitmem gerek." Jimin hızla giyinmek için üst kata koşarken jungkook mutfağa girip hızla ona yiyecek birşeyler hazırladı.
Ekmegi kapatıp sandviçi bitirirken merdivenlerden inen aceleci bedenin yanına adımladı.
Dağılmış saçlarıyla ceketini düzeltmeye çalışıyordu. Bu hâline gülümseyip elindeki sandviçi bırakıp yanına gitti.
"Gel bakalım." Diyerek sarı saçlara ellerini daldırıp usulca düzeltip yanağını öpmüştü ardından.
Jimin'in ceketini düzelten elleri durmuş şaşkınca Jungkook'a bakıyordu.
"Seni adliyeye bırakayım sonra eve döner ben giyinirim hadi çıkalım." Üstündeki eşofmana ceket geçirip anahtar ve sandviçi aldı jungkook.
İkisi arabaya binerken jimin elindeki dosyalara bakıyor telaşla yaptığı savunmayı okuyordu.
Jungkook arabayı sürerken ekmeği jiminin ağzına uzatmış jimin almak yerine ağzını açmıştı. Jungkook bu hâline kıkırdayıp hem arabayı sürmüş hem arada ufak sarışını beslemişti.
"Yeter kook yemek istemiyorum."
"Minie, bunu bitirmek zorundasın. Hadi geldik zaten adliyeye."
Son lokmalardan sonra jimin elindeki kağıtları toplayıp arabadan inmek üzereydi ki jungkook onu durdurdu.
Hiçbirşey yokmuşcasına çenesinden destekleyip dudaklarını birleştirdi.
Karşılık bu sefer geçikmemiş ikisinin dudakları ahenk içinde birbirilerinin ağzını turlarken jimin elindeki kağıtları düşürmüştü.
Sesli bir şekilde ayrılıp dudaklarını yalayan jungkookun görüntüsüyle gözlerini kırpıştırdı. Kendine gelmeliydi.
"Bildiklerimi unutturdun." Ağzından kaçan sözle jungkook'un sesli kahkahası arabanın içinde yankılandı.
"Hadi daha fazla geç kalma, kendine çok dikkat. Seni seviyorum." Saçlarını okşayıp utanıp bakışlarını kaçıran Jimini keyifle izledi.
Hep bunu düşlemişti, iltifatlar ettiğinde bakışlarını kaçırıp utanan öpüşlerine karşılık vereceğini düşlemişti.
Şimdi bu anı birebir yaşıyorken daha ne isteyebilirdi ki.
Jimin hızla adliyeden duruşmanın yapılacağı salona girerken müvekkili sert bakışlarıyla ona döndü.
"Ibne olduğunu bilmiyordum! Iğrençsin!" Jimin şaşkınca geri geri yürürken adam üstüne yürüyordu.
"Ne anlamadım bay kang?"
"Arabada o adamla öpüştüğünü görmek.. Tanrım midem." Suratında iğrenmiş bir ifade belirdi.
"Ortada iğrenç birşey yok. Sadece kocamla öpüştüm. Tıpkı sizlerin karınızla öpüştüğü gibi. İki durumda normal." Adam Jimini göğsünden iteceği sırada jimin adamı durdurdu.
"Bana vereceğiniz en ufak zararda kendinizi demir parmaklıklar arasında bulursunuz. Sadece uyarı. Şimdi gidip kendi kendinizi savunarak kıçınızı kurtarmaya çalışın bay kang. İyi günler." Cübbesini düzeltip gülümseyip adliyeden dışarı çıktı.
❄
Aslında daha uzun yazacaktım ama yoruldum.
Nasıldı? Jungkooktan böyle bir şey bekliyor muydunuz?
Kendinize iyi bakın. Görüşürüz🧚♀️💗