Özgürlüğe Düş

Da Gazelll0

433K 13.7K 21K

Gazel'in sıradan ilerleyen hayatını altüst eden takıntılı ve saplantılı Gencer Kaya , Gazel'e gerek yaptığı e... Altro

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51

28

7.7K 283 540
Da Gazelll0


Güneş ışığının vurmasıyla değilde burnuma konan öpücükle uyandığımda huysuzca diğer tarafa dönmüştüm.

"Hadi kalk huysuz kelebek."

Gözlerimi ovuşturup ayağa kalktığımda Pusat'ın çoktan siyah takım elbisesini giyindiğini farketmiştim. Yatakta ayağa kalkıp ellerimi boynuna doladığımda kafamı omzuna yasladım.

"Günaydın."

"Günaydın meleğim."

Belimden tuttuğu kollarıyla beni yere indirdiğinde  başımdan öpüp geri çekilmişti.

"Üstünü giyinip kahvaltıya gel. Doğru düzgün bir şey yemedin."

Başımı salladığımda dışarı çıkmıştı. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadığımda geldiğimde duşa girmiş olsamda yinede duşa girmeyi aklımın bir köşesine koyarak banyodan çıkmıştım. Kapıyı açıp odadan çıktığımda kapımda bekleyen Yaman alttan alttan sırıtmaya başlamıştı. Kendini gülmemek için  sıktığı mosmor olmasından belliydi.

"Gül gül patlayacaksın yoksa."

"Kusura bakma yenge. Neye gülebilirim ki sonuçta üstünde kendinden tonca büyük bir eşofman var. Bunun neresi komik."

Elimle omzuna vurduğumda tebessüm edip gülüşünü saklamıştı.

"Geç dalganı geç. Pis fırsatçılar."

Bir şey demeyip gülmeye devam ettiğinde tekrar girmiştim söze.

"Lavinler odada değil dimi."

"Yok yenge herkes aşağıda kahvaltı masasında seni bekliyor."

Başımı sallayıp arkamı döndüğümde odaya doğru yürümeye başladım.
Aklıma gelen şeyle birden dönüp Yaman'a baktığımda konuşmaya başlamıştım.

"Bu eşofman olayı aramızda kalsın Yaman."

"Ayıp ediyorsun yenge söylemem bilmiyor musun?"

İçten bir tebessümle söylediklerine gülerek başımı salladım. Odaya girip direk dolaba yöneldiğimde  siyah dar bir kazak, siyah yüksek bel pantolon, siyah bir deri ceket ve Siyah postallarımı alıp banyoya girmiştim. Üstündekileri kirliye atıp duşa girdiğimde çabucak yıkanıp banyodan çıkmıştım. Üzerime bornozumu geçirip kurutma makinasıyla saçlarımı kuruttuğumda kenara ayırdığım giysileri üzerime geçirip odadan çıktım.

Aşağıya inmeye başladığımda yönümü salona çevirip masaya doğru ilerlemiştim.

"Günaydın."

Masaya otururken söylediğim şeyle herkes başını kaldırıp günaydın demişti. Sağ olsun Pusat'ın ayının yiyebileceği kadar şeyi tabağıma doldurmasıyla patlayacak kıvama gelsemde Merzat'ın söyledikleri dikkatimi çektiği için şuanlık onu boş vermiştim.

"Abi Hakan beni aradı. 2 gün sonra düğünü var söylemişti daha önce. Gelirseniz çok mutlu olurum dedi. Gidecek miyiz?"

Pusat düşünmeye başladığında ben girmiştim araya.

"Hakan kim?"

"Çikolatam Hakan Pusat'ın uzun süre boyunca beraber çalıştığı bir firmanın sahibi. Yıllarca birlikte çalıştık. Gamze ile evleniyorlar sonunda."

Başımı salladığımda Pusat bana hitaben konuşmaya başlamıştı.

"Yorgunsan gitmeyeceğiz."

"Yooo iyiyim ben. Ayağımın ve bileğimin ağrısı da geçti, sıkıntı yok yani."

"Emin misin?"

"Tabiki eminim Pusat."

"İyi o zaman akşam yola çıkıyoruz. Ankara'ya gideceğiz."

Onayladığımızda Pusat ile Merzat ayağa kalkmıştı. Pusat saçımdan öptüğünde bende ayağa kalkıp kapıya kadar onlara eşlik ettim.
Arabaya binip gittiklerinde salona Lavin'in yanına gidip oturmuştum.
Gülerek konuştuğunda dinlemeye başladım.

"İyi oldu bu düğün işi farklılık olmuş olur hepimize. Ayrıca Gamze çok kafa kızdır anlaşacağınıza eminim."

Onayladığımda çay içmek için mutfağa gitmiştim. Kocaman bir demlik çay demlediğimde iki tepsiye yerleştirdiğim bardaklara sıra sıra çay koymaya başladım.

"Yaman bir gelir misin?"

Çağırmamla direk mutfağa girdiğinde anında yanıma gelmişti.

"Buyur yengem."

"Şu tepsiyi al arka bahçedeki korumalara dağıt. Sende al  , hava soğuk için boğacımdan geçmez diğer türlü. "

"Büyüksün yengem benim."

"Sen benimle dalga geç ben seni düşüneyim bak."

Gülerek söylediğime tebessümle karşılık verdiğinde arka bahçeye doğru gitmeye başlamıştı. Diğer tepsiyi elime aldığımda ön bahçeye çıkıp ilerde oturup konuşan Levent abi ve korumaların yanına doğru adımladım. Tepsiyi masaya koyduğumda herkes başını eğmişti.

"Ne gerek vardı yenge. Zahmet etmişsin."

"Ne zahmeti Kemal. Çay bu çay zahmet falan yok. Hava soğuk için."

Hepsi teşekkür ettiğinde Levent abiye hitaben konuşmaya başlamıştım.

"Akşam Ankara'ya yola çıkıyoruz. Geliyor musun sende abi?"

"Haberim var yengem. Geleceğim bende."

Başımı salladığımda eve girip Lavin ile ikimize koyduğum çayları alıp salona geçtim.

"Nerede kaldın canısı yaa. Çaydanlığa düşüp kaybolduğunu düşünmeye başlamıştım bir ara."

"Herkese çay verdim Lavin hava soğuk ya boğazımdan geçmedi. "

"Ayyyy benim bazen gıcık , korkutucu ama yufka yürekli çikolatam."

Çay içip muhabbet ettiğimizde Lavin bana benim yokluğumda Pusat'ın sinir krizleri geçirdiğini gelene geçene saldırdığını ve felaket bir durumda olduğunu anlatmıştı. Sonrasında bir komedi filmi izleyip bavullarımızı da hazırlamıştık. Lavin bir sürü elbise tıkıştırmıştı. İstemediğimi söylediğimde de ölüsünü görmekle tehdit etmişti. Bir şey demeyip onu kendi haline  bırakmıştım.

Saat baya geç olduğunda Pusat'lar hala gelmemişti. Normalde yola çıkacaktık ama işleri vardı heralde. Yarın çıkardık artık. Odama girip uyku sersemi üstüme ne giydiğimi umursamadan bir şeyler geçirdiğimde direk kendimi yatağa atmıştım.

❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️

Başıma ve dudağıma konan öpücükle uyandığımda kokusundan Pusat olduğunu biliyordum. Hava daha aydınlanmamıştı ki bu adam beni niye uyandırmıştı.

"Ya Pusat  bulaşma bana ya geç yat işte."

Yatağa geri yattığımda saçlarımı okşayıp konuşmaya başlamıştı.

"Meleğim yola çıkacağız , her şey tamam bir tek sen kaldın."

"Hayır ya bırakın beni. Sabah kendim çıkar gelirim. Gidin siz."

Güldüğünü çıkardığı seslerden anlayabiliyordum.

"Böyle bir şey mümkün değil."

Yatakta diklendiğimde sinirle konuşmaya başladım.

"Erken gelseydiniz ya. Bu ne böyle."

Kafasını yukarı kaldırıp olumsuz anlamda salladığında tek hamlede beni omuzuna atmıştı.

"Meleğim niye bu kadar inatsın."

Kenardaki montu eline alıp odadan çıktığında konuşmaya başlamıştım.

Gazel/Pusat temsili;

"Hayır inat oluyoruz da ne oluyor. Hop , tek hamleyle omuza atılıyorum iş tamam. Direnmem için zaman bile verilmiyor bee."

Bir şey demeyip merdivenlerden aşağıya indiğinde halimize Levent abi bile sırıtıyordu.

"Sen yapma bari abi ya."

Bir şey demeyip alttan alttan sırıttığında Pusat tarafından arabaya konulmuştum. Herkes arabalara bindiğinde  açılan uykumla diklenmiştim.

"Hem siz niye bu kadar geç geldiniz ki, bir şey mi oldu?"

"Yok meleğim, gitmişken biraz kalırız diye bazı işleri bu günden hallettik."

Gözlerimi ovuşturduğumda Pusat ellerimi gözlerimden çekmişti.

"Yeter, gözlerini çıkarttın."

Ellerimi tuttuğu eline öpücük kondurup ellerimi geri çektim. Sol elimi tutmayı bırakmadığında bir şey dememiştim.

"Arkada yiyebileceğin şeyler var meleğim."

Başımı sallayıp arka koltuktaki iki pöşetten küçük olanını kucağıma almıştım. İçinde poğaça ve meyve suyu vardı. Poğaçaları çıkarttığımda bir tane de meyve suyu açmıştım.

Bir tane poğaçayı Pusat'ın ağzına verdiğimde kocaman bir ısırık almıştı. Şaşkınlıktan bir süre elim havada kaldığında Pusat bu halime tebessüm etmişti. Kendi poğaçamdan bir ısırık alarak meyve suyumdan da içmiştim. Pusat'a da bir meyve suyu aldığımda dediği şeyle geri koymuştum.

"Açma yalandan bir yudum alırım alırsam. Gerisini içmem."

Dedikten sonra kaşlarıyla benim içtiğim meyve suyunu göstermişti. Umursamadan içmesi için uzattığımda bir yudum alıp parmağımdan öpmüştü. Koca adamım benim ya. Çok seviyordum onu.

Yemeğimizi yedikten sonra karanlık yolu seyretmeye koyulmuştuk. Hava yavaş yavaş aydınlandığında artık fazla da yolumuz kalmamıştı. Bir benzinlikte durduğumuzda uyuşan ayaklarımın açılması ve ihtiyaçlarımı gidermek için inmiştim arabadan.

"Ben lavabodayım."

"Tamam meleğim."

Eliyle birine işaret verdiğinde Levent abi arkamdan gelmeye başlamıştı. Ecevit ve Yaman da kenarlara yerleşmiş etrafı tarıyorlardı. Neden böyle yapıyorsun Pusat ne gerek var demeyecektim. Çünkü bu şekilde daha güvenli hissediyordum.

"Abi istersen sen gir kadınlar tuvaletine. Neredeyse girdin çünkü."

"Ne bileyim yenge ben. Etrafı kollayacağım derken dalmışım. Buradayım ben ,işin uzarsa yine de seslen tamam mı."

Başımı salladığımda içeri girip işlerimi hallettim. Daha on dakika bile olmadan Levent abinin bağırmasıyla sırıtmaya başlamıştım.

"Yengem iyi misin?"

Ellerimi silip dışarı çıktığımda gülerek konuşmaya başladım.

"İyiyim abi. Hadi gidelim."

Arabaya doğru yürüdüğümüzde Pusat arabaya yaslanmış bir şekilde bizi bekliyordu. Pusat'ın işaretiyle herkes arabaya bindiğinde biz de binmiştik. Arabadaki ıslak mendille ellerimi tekrar sildiğimde kenardaki  boş olan poşete atmıştım.

"Pusat çok kalmadı değil mi?"

"Yok meleğim geldik sayılır."

Başımı salladığımda sırtımı yaslayarak dışarıyı seyretmeye başlamıştım.  Düşünüyorum da yaşadıklarımdan sonra tek mutlu olduğum şey bana Pusat'ı kazandırmasıydı. Lavin'i, Merzat'ı, Ecevit, Yaman ve Levent abiyi kazandırmasıydı. Onları tanıdığım için, en çok da Pusat'ı kazandığım için çok mutluydum.


Bölümümüz geldi aşkolarrrr.
Beğendiyseniz oylamayı , yorum yapmayı ve isterseniz beni takip etmeyi unutmayın.

Bölüm sınırını 500 koyuyorum.

Sizleri çokça öpüyorum ve çok seviyorum.😘😘😘😘😘

Continua a leggere

Ti piacerà anche

9.2K 2.3K 48
Doğada bulunan en sert element, sevmekten vazgeçmiş bir kadının yüreğidir.
MEYUS Da シ

Teen Fiction

92.4K 3.1K 30
"Gitmekle gitmiş olmazsın, gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır." Meyus #1 gitmek (25.12.2020)
11.5M 184K 17
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...