ÜVEY ABİMİN TAKINTISI

By odunsubagyann

498K 14.7K 5.6K

Yeni bir aileye girdiğimde üvey abimin olması bana enteresan gelmişti. Fakat bana takıntılı ve psikopat biri... More

YENİ AİLEYLE TANIŞMA
ÜVEY ABİ
SÜRPRİZ
SİNEMA GECESİ
KABUS
BELA
HESAP SORMA
HAPİS
AMERİKA
ÖLÜM
İNTİKAM
SAHTE SEVGİLİ
DAHA FAZLA KIŞKIRTMA
KAHVE RANDEVUSU
SIKINTILI AKŞAM
KAÇIRILMA
KAPANA KISILMIŞ
ÖZGÜRLÜK MÜ ESARET Mİ?
İYİLEŞME SÜRECİ
ÖLÜM
YENİ BAŞLANGIÇLAR
İHANET
DARBE
HAYAT MI ÖLÜM MÜ?
İLKİM
SAVAŞ
KRİZ
BEBEĞİM
YENİ PLAN
KAÇIŞ
DOKUZ AY SONRA
YASMİN
FİNAL
DUYURU

SAHTE BABA

6.3K 232 17
By odunsubagyann

Hikayemi okuyan ilk insana ithaf etmek istiyorum bu bölümü. Teşekkür ederim. Yorum ve oylarınızı unutmayın lütfen. 


"Sen iyi misin?" Elini ittim. "O senin çocuğun değil, benim çocuğum. Doğu'nun çocuğu. Anladın mı?"

"Ben onun babası olacağım Talya, biz bir aileyiz."

"Doğu'yu ara Onat, ara onu. Ben hamileyim, artık istesen de senin olamam."

"Benimsin zaten Talya, bak bir de bebeğimiz olacak." Zorla alnımdan öptü. "Ama sana hiç dokunamadım, bana izin vermedin. Böyle bir aile nasıl olur? Saçmalık."

"Bana dokunmayacaksın," diye ittim onu. "Sakın aklından bile geçirme."

"Senin iznin olmadan bunu yapmayacağımı biliyorsun. yine de bunu bir düşün."

"Asla! Çık odadan."

"Yarına hastaneden randevu aldırıyorum. Gidelim bakalım, bebeğimizin durumu nasıl?"

***

Ertesi gün doktora gitmek için hazırlandım. Sade bir şeyler giyindim, zaten başka bir şey giyinmeme izin verilmiyordu. 

"Unutma," dedi arabadan inmeden önce. "Birine belli edersen önüme gelen herkesi öldürürüm. Bunun acısına katlanabilecek misin?"

Sus Onat," dedim arabadan inerken. 

Doktor kadındı, bize gülümsedi. "Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk," dedi elimi zorla tutan Onat. "Karım hamile, onun için geldik."

"Uzanan bakalım." Karnıma bir jel sıkıp makineyi gezdirdi. "Evet, bir aylık çok tatlı bir bebeğiniz var."

"Cinsiyetini ne zaman öğreniriz," dedi Onat heyecanla.

"Bazen erken görünebiliyor ama genelde dördüncü ayda belli oluyor. Şuan her şey yolunda görünüyor." Kan testi sonuçlarıma baktı, gerekli ilaçları ve folik asidi yazdı. Bir sonraki randevu hakkında konuştuk ve çıktık.

"Cinsiyeti ne acaba?"

Cevap vermedim, hamileydim ama tadını bile çıkartamıyordum. Her şey kabus gibiydi. Arabaya binecekken arkamdan tanıdık bir koku geçti. Önce anlayamadım, bir süre bekledim. Sonra kafamı çevirdim, Doğu'ydu. Beklediğim için kalabalığın arasına karışmıştı ama onu tanımıştım. "Doğu!" diye bağırdım. Hızla arkasını döndü, sesimi tanımıştı. Ama kalabalıkta beni göremiyordu, gözleri her yeri tarıyordu. 

Korumalar hızla beni arabaya bindirdi. Camları yumrukluyordum ama onca araba arasında beni bulamıyordu, deli gibi etrafta dönüyordu. Nasıl da bitkin ve çökmüştü...

Onat zorla ağzımı kapattı. "Sana yapma demiştim!" diye bağırdı. "Öldüreyim mi onu?"

Sustum. Elini indirdi. Doğu'nun ölme ihtimali bile korkunçtu. "Bir daha bu hastaneye gelmeyeceğiz. Sana asla güvenemeyecek miyim ben Talya?" Sinirden koltuğu yumrukladı. "Bebeğimize zarar vereceksin."

Ağlamaya başladım. "O benim bebeğim Onat, senin değil. Anla artık bunu."

"Bizim!" diye bağırdı.

"Senin akıl sağlığında sorunlar var, gerçekten."

İlaçları almaya korumalardan biri gitti. Biz eve döndük, hızla odama çıktım ve kapımı kapattım. Kafamı dağıtmam lazımdı, haberleri açtım. Bir haber dikkatimi çekti. Başlıkta hapiste öldürülen C.D. yazıyordu. Fotoğrafı pustu ama tanımıştım, bu Cenk'ti. Nasıl öldürülmüştü ki? 

Onat elinde ilaçlarla içeri girdi. Haberi görünce gülümsedi. "Sen mi yaptın?" dedim şokla.

"Yaptırdım desem daha doğru olur. Karım ve çocuğumu korumam lazımdı, öyle değil mi? Onun fişini çekme zamanı gelmişti. Kardeşlerinin haberini vermemişler, çok yazık. Onlar da ölmüştü halbuki."

"Sen canavarsın."

Kumandayı alıp kanalı çevirdi. "Böyle şeyler izleme, ne bileyim çizgi film falan izlesene."

Bu kez haberlerde benim fotoğrafım vardı, kayıp olduğum bildirilmişti. "Benim!" diye bağırdım. Onat ağzından bir küfür fırlattı. "Beni arıyorlar."

"Hay sikeyim," dedi ve telefonunu alıp odadan fırladı. "Arayın şu kanalları, kaldırtın şu haberleri," diye kükredi telefondaki birine. Çok geçti, haberimi bir sürü insan görmüştü. Belki bugün beni gören doktor bile polisi aramıştı. Ya da hasta kayıttaki sekreter beni hatırlamıştı. Eczanedeki kadın bile olabilirdi. Birileri nihayet beni arıyordu. Doğu sesimi duyduktan sonra çıldırmış olmalıydı. Öncesinde de aradığını biliyordum ama kanallara verdirmemişti. Şimdi artık her yerde resmim vardı. 

Karnımı tuttum. "Bak bebeğim, baban bizi arıyor. Kurtulacağız."

Onat konuşması bitince tekrar girdi, fişi çekti ve televizyonu odadan çıkarttı. "Bu kadar yeter, boşuna ümit bağlama." 

Onu durdurmaya çalıştım ama merdiven korkuluklarına gidip televizyonu aşağı attı. "Burası senin evin, alışsan iyi edersin."

"Canavarsın," dedim gözlerim dolarak. "Televizyon izlememe bile karışıyorsun, ruh hastasısın."

Pişman olmuş gibi baktı bana, ama gururu konuşmasına engel oldu. Bu kez o arkasını dönüp gitti. 

Bunca stres arasında bebeğime bir şey olmasından korkuyordum. Elimle karnımı okşadım. "Bir şey yok bebeğim, her şey yolunda." Onat'ın gittiğini bildiğim için aşağı indim, salondaki tv'yi izleyecektim ama Onat'ın onun da kablosunu kestiğini gördüm. "Manyak mı ne ya?" diye bağırdım sinirle. "Allah'ım kurtar beni artık şu adamın elinden ya. İntihar edeceğim en sonunda, bıktım hepinizden," diye bağırdım korumalara. Kütüphaneden bir kitap aldım ve söylene söylene hamağa gittim. Oyalanacak bir tek bu kalmıştı. Neyse ki kitap okumayı seviyordum.

Bir süre okudum ve sonra biraz uyukladım. Yeniden uyandığımda hamak sallanıyordu, akşam olmuştu. kafamı çevirdiğimde Onat sandalyesini yanıma çekip oturmuş ve beni sallıyordu. "Uzun süredir uyuyorsun. Hamileliğin etkileri olmalı." Hiçbir şey söylemedim. "Demek intihar edeceksin ha?"

"Korumaların ne kadar ispiyoncu, onlara güvenebiliyor musun?"

"Onlar sadece bana ispiyonculuk yaparlar. Talya, intihar etmeyi aklından bile geçirme. Peşinden gelirim, sana orada bile rahat vermem."

"Cehenneme git Onat." Hamaktan kalktım, içeri gidecektim ki beni kolumdan tutup kendine çekti. Burun buruna geldik, dudaklarıma bakıyordu. 

"Yakında karnın büyüyecek sevgilim, her bakımdan zorlanacağız. Sence artık birbirimizin olma vakti gelmedi mi?"

Onu son gücümle ittim. "Ölürüm daha iyi." 

Gidip güzel bir duş aldım. Giyinmek için çıktım ve rastgele bir şeyler geçirdim üstüme. Kapım çalındı ve hizmetli kadın büyük bir kutu bıraktı yatağa. "Bu ne?"

"Elbiseniz hanımım."

"Ne için?"

"Onat bey bir şey söyleme dedi, yanınıza gelece_"

"Geldim bile," dedi içeri giren Onat. "Çık dışarı."

Kadın çıktı ve Onat gülümseyerek yanıma geldi. "Yarın akşam önemli bir akşam yemeği yenecek, yeni ortaklarım geliyor. Biraz kalabalık olacaklar. Bu elbiseyi giyinmeni istiyorum."

"Beni kaçırdın Onat, burada zorla tutuyorsun. Senin eşinmiş gibi davranıp akşam yemeğine katılamam, kusura bakma."

"Böyle söyleyeceğini biliyordum." Telefonunu bana çevirdi, Doğu'nun fotoğrafı vardı. Ne kadar özlemiştim onu. Resmini görmek bile iyi gelmişti. Habersiz çekilmiş bir fotoğrafıydı, yine bitkindi. "Onu tek bir kelimemle öldürtebilirim Talya. Çaba sarf etmeme bile gerek yok, adamların saniyesinde kafasına sıkarlar. O yemeğe gelecek ve çok güzel rol yapacaksın. Anlaşıldı mı?"

Gözlerim dolmuştu, yanağıma bir yaş süzüldü. Kafamı salladım ve o da gözyaşımı silip dışarı çıktı. Resmen beni zorla karısı yapıyordu, aşama aşama ilerliyordu. Bunun sonunda gerçek anlamda karısı olmaktan korkuyordum.

Kutuyu açtım, içinde kırmızı ve saten bir elbise vardı. İnce askılarından tutup kaldırdım, uzundu. Çok güzeldi, Doğu bu elbisenin içindeyken beni görse bayılırdı. 

Karnıma giren bir ağrıyla iki büklüm yere eğildim, sancı girmişti. Bebeğim henüz bir aylıktı, sancı normal miydi? Bilmiyordum, yanımda bana yol gösterecek bir annem yoktu. Hiç kimsem yoktu.

***

Bu akşamki yemek için hazırlanmam gerekiyordu. Yarım saat sonra geleceklerdi ve Onat defalarca bana hazırlan demişti. İçimden gelmiyordu ama Doğu'ya bir şey olmasından korkuyordum. Kalktım ve elbiseyi giyindim. Saçlarımı düzleştirdim, biraz makyaj yaptım. Güzel görünüyordum.

Ayaklarıma siyah stiletto giyindim ve boynuma iki fıs parfüm sıktım. Ben hazırlanana kadar kapı çalınmıştı. Aşağı indiğimde saray sofrası gibi bir masa hazırlanmıştı. Kalabalık olacakları sofradan belliydi. Onat takım elbise giyinmişti, gülümseyerek bana baktı. "Müthişsin karıcım, gel." Elimi tuttu ve beni kapıya çekti.

"Hoş geldiniz," dedi neşeyle gülümseyerek. 

"Merhaba Onat'cığım," dedi kadın ona sarılarak. Kocası da selamlaştı ve bana döndüler. "Ne güzel bir eşin var, büyülendim."

"Teşekkürler," dedim gülümseyerek. Güzel rol yapmalıyım, Doğu ölmemeli. Bebeğimin babası, benim kocam ölmemeli. "Hoş geldiniz."

Onat iyi gidiyorsun anlamında bana göz kırptı. 

"Size kokteyl ikram ederken diğer misafirlerimizi bekleyelim. Buyurun lütfen."

"Teşekkürler," dedi adam. 

"Hayatım, sen içme. Bebeğimizi düşün."

"Tabi," dedim sahte gülümsememle.

Kadın bana gözleri ışıldayarak baktı. "Aa, hamile misin Talya? Ne hoş, kaç aylık?"

"Bir aylık."

"Demek evlenir evlenmez hamile kaldın. Şu gençler yok mu."

Evlendiğim günün ertesi günü beni Onat kaçırdığı için tabi öyle sanacaklardı. Onat ve adam iş hakkında konuşurken yavaş yavaş misafirler gelmeye başladı. Üç aile vardı, sadece eşler gelmişti. 

"Masaya geçelim mi?" dedi boş kokteyl bardağını sehpaya bırakan Onat.

"Tabi," dedi adamlardan biri. Masaya geçtik, Onat baş köşeye oturdu ve beni yan sandalyesine aldı. Elimi tuttu ve öptü. "Geldiğiniz için teşekkür ederim."

"Masa harika görünüyor," dedi genç olan adam. Bizim yaşlarımızdaydı, bekar olan sadece oydu. 

"Teşekkür ederim, lütfen buyurun."

Yemek yerken Onat rol yapmamı fırsat bilerek sürekli elimi tutuyor, beni öpüyordu. Artık çok daralmıştım, masanın altından ona tekme attım. Yüzünü buruşturdu ve belli etmemek için dişlerini sıktı. 

"Eşiniz gerçekten çok hoş," dedi başka bir kadın. "Çok şanslısınız Onat."

"Teşekkürler," dedi saçlarımı okşayarak. "Öyledir, çok güzeldir."

"İzninizle," dedim masadan kalkarken.

"Nereye tatlım?"

"Lavaboya gideceğim." Yukarı çıktım. Nefes almam lazımdı, rol yaparken kendimi çok kasmıştım. Karnım ağrıyordu. 

Boynumu suyla ıslattım ve biraz ferahladım. Tam çıkacakken aşağıdaki adamlardan biriyle kapıda karşılaştım. Bekar olandı. "Buyurun," dedim kapıdan çekilerek.

"Hayır, lavaboya gelmedim."

"Bir şey mi isteyecektiniz?"

"Düğününüzü duymadım Talya, Onat'ı tanıyorum. Sessiz sedasız bir düğün yapmaz. Nasıl oldu da herkesten habersiz evlendiniz?"

Hiç haber izlemiyor musunuz diye bağırmak istiyordum. Sanırım Onat haberleri hemen kaldırttığı için görmemişlerdi. Yayınlanalı iki dakika olmadan her yerden kaldırılmıştı. 

"Bunu ona sormak ister misiniz?" Aslında her şeyi söyleyecektim ama Doğu'nun zarar görmesinden korkuyordum. Gidecekken kolumdan tuttu.

"Tehlikede misin Talya? Masada gülümsemene rağmen çok gergindin, fark etmemek için kör olmak gerek."

"Beni bırakın lütfen," dedim geri çekilerek. "Her şey yolunda, bu yaptığınızı Onat görmesin çok sinirlenir." 

"Bir problem mi var?" dedi Onat. Merdivenlerden çıkıyordu.

"Lavaboyu kullanmanın sakıncası olup olmadığını soruyordu," dedim gülümseyerek. "Gel tatlım, aşağı inelim." Koluna girdim ve aşağı çektim.

Yeniden masaya geldiğimizde Onat inceler gözlerle bana bakıyordu, bir şey söyleyip söylemediğimi merak ediyordu. "Problem yok," diye fısıldadım.

Beni öper gibi yapıp kulağıma fısıldadı. "Olmasa iyi olur yoksa ne olacağını biliyorsun."

Yemek bitince üstümü değiştirmek için yukarı çıktım, Onat hızla içeri girdi. "Bugün çok güzeldin," dedi üstüme yürürken. 

Elbisemin indirdiğim askısını hızla yukarı çektim. "Soyunacağım, dışarı çıkar mısın Onat?" 

"Çok güzelsin," dedi yeniden. Üzerime yürüyordu, gözleri transa geçmiş gibiydi.

sırtımı duvara yasladım, korkuyordum. Bana bir şey yapmasından korkuyordum. "Beni ürkütüyorsun Onat, lütfen çık."

"Daha ne kadar rol yapacağız? Gerçek karım olman varken ne kadar daha sabredeceğim. Neden beni istemiyorsun?" Geldi ve belimden sıkıca tuttu, burnunu boynuma yapıştırdı ve kokladı. "Bütün kadınlar benimle yatmak için çırpınırken sen neden istemiyorsun? Beğenmiyor musun beni?"

"Beğenmiyorum," dedim onu itmeye çalışarak.

"Herkes beğeniyor, sen neden beğenmiyorsun?" Bana iyice yapıştı, pantolonundaki kabaran organı bacağıma batıyordu. Korkudan nefes nefeseydim. 

Ağlamaya başladım. "Bu kez ağlaman seni kurtarmayacak Talya, bu gece gerçekten karı koca olduğumuzu o masada hissettim. Sen de hissettin mi?" Elbisemin askısıyla oynuyordu. "Ne kadar güzel olduğunu anlamadın mı? Doğu'ya zarar vermemi mi istiyorsun?"

"Seninle yatmam için beni bu konuda tehdit mi ediyorsun?"

"Yeter artık," diye fısıldadı. Beni bir hışımla belimden tuttu ve yatağa attı. Üzerime çıktı. Deli gibi çırpınıyordum. 

"lütfen Onat, bırak beni. Sonra pişman olacaksın." Karnıma yeniden ağrı girmişti, sancım artmıştı.

Kafamı tuttu ve deli gibi dudaklarımı öpmeye başladı. Elbisemin eteğini yukarı çıkarttı ve bacaklarımı avuçladı.

Sancım o kadar attı ki istemsiz olarak çığlık attım. Kafasını geri çekti. "Bebeğim!" diye bağırdım. 

Hızla üzerimden kalktı. "Bebeğime bir şey oldu, canım acıyor." Yatakta iki büklüm kıvrıldım. 

Onat bacaklarıma baktı, korkuyla gözleri açıldı. "Ne oldu?" diye bağırdım. Doğruldum ve bacaklarıma baktım, kan akıyordu. Hiç o kadar yüksek sesle çığlık attığımı hatırlamıyorum, boğazımı parçalar vaziyette feryat ettim. "Bebeğim ölüyor!"

Continue Reading

You'll Also Like

591K 17.5K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
95.4K 6K 29
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
65.6K 3K 21
❕Uyarı❕ İlk bölümler cringe gelebilir ama her karakterinin iyiye evrilmesi için yazmaya devam ediyorum,önyargılı bir insansanız okumayın. ⁠✯⁠TANITIM⁠...
779K 24.8K 24
Yetişkin içerik!!! ***** Bilinmeyen numara: "Bugün siyah giyinmişsin." Bilinmeyen numara: "Ne isterdim biliyormusun?" Bilinmeyen numara: "O düğmeleri...