ÜVEY ABİMİN TAKINTISI

By odunsubagyann

503K 14.8K 5.6K

Yeni bir aileye girdiğimde üvey abimin olması bana enteresan gelmişti. Fakat bana takıntılı ve psikopat biri... More

YENİ AİLEYLE TANIŞMA
ÜVEY ABİ
SÜRPRİZ
SİNEMA GECESİ
KABUS
BELA
HESAP SORMA
HAPİS
AMERİKA
ÖLÜM
İNTİKAM
SAHTE SEVGİLİ
DAHA FAZLA KIŞKIRTMA
KAHVE RANDEVUSU
SIKINTILI AKŞAM
KAÇIRILMA
KAPANA KISILMIŞ
ÖZGÜRLÜK MÜ ESARET Mİ?
İYİLEŞME SÜRECİ
ÖLÜM
YENİ BAŞLANGIÇLAR
İHANET
DARBE
HAYAT MI ÖLÜM MÜ?
SAVAŞ
KRİZ
SAHTE BABA
BEBEĞİM
YENİ PLAN
KAÇIŞ
DOKUZ AY SONRA
YASMİN
FİNAL
DUYURU

İLKİM

13.4K 254 107
By odunsubagyann

Gözlerimi açar açmaz dün geceyi düşündüm; ne kadar tuhaftı. Sanki rüyadaymışım gibi hissediyordum. Arkamı döndüm, Doğu yatakta değildi. Doğruldum, üzerime geceliğimi ve sabahlığımı giydim. Seslerin geldiği yöne, yani mutfağa gittim. Doğu kahvaltı hazırlıyordu, üzerine de kırmızı bir önlük takmıştı. Burnu un olmuştu, elindeki spatulayla bana bakakaldı. 

Kahkaha attım. "Bu ne hal Doğu? Mahvetmişsin mutfağı?"

"Krep yapmaya çalıştım ama bir sorun var galiba, olmuyor."

Gittim ve burnunu sildim. Elindeki spatulayı aldım. "Sen kahvaltılıkları hazırla, krepi ben yaparım. Sen bana sürpriz mi yapmaya çalıştın ya kıyamam. Ama bu mutfağı beraber toplayacağız haberin olsun."

O sırada telefonum çaldı, Nil arıyordu. Ocağın altını kısa bir süreliğine kapattım ve balkona çıktım. Sigara yaktım. "Alo."

"Talyaaa, nasıldıııı?" Ela'yı konferansa bağladı. 

"Kızz Talyaa, yapabildiniz mii?" 

kahkaha atmamak için dişlerimi sıktım, Doğu gülmemi duyarsa merak edip gelirdi. Kafamı uzattım ve yan tarafımdaki evin  balkonuna baktım, kızlar orada durmuş deniz manzarası eşliğinde kahvaltı hazırlıyorlardı. El salladım.

"Çok güzeldi, Doğu çok nazikti. Hatta istersen yarın yaparız dedi."

"Ayy ne tatlı, çoğu erkek bir an önce olsun ister. Canın çok acıdı mı?"

"Valla o çok nazikti ama acıdı valla. Yalan söyleyemem, kıyamam o da benim yüzümden bırakıp durdu."

"Talyaa," dedi Doğu içeriden. "Bu krep niye yanıyor?"

"Ya Doğu ben tüpün altını kapattım sen niye tekrar açıyorsun? Yangın çıkarıcan evde."

"Kız bize gelin, Atlas ve Nihal de gelicek" dedi Nil.

"Ay Nil Berre'yi çok özledim zaten, dur gelelim." Mutfağa geçtim ve Doğu'nun kolundan tutup çektim. "Nillere kahvaltıya gidiyoruz."

"Ama ya," dedi sofraya bakarak. "Öğreneceğim bu işi, görürsün."

Kahkaha attım. Üzerimizi değiştirdik ve yan binaya geçtik. Oturduğumuz yerdeki evler çok az, denize sıfırlar. Şehrin kalabalığından da yeteri derecede uzaklar. Özellikle balkondayken çok mutlu oluyorsunuz.

"Berree, aşkıım." Kollarını açtı ve bana koştu. İki yaşındaydı. "Teye," dedi gülerek.

Kocaman öptüm. "Teyzen sana kurban olsun."

"Kız siz de yapın bitane," dedi Nil. 

"Oha Nil," dedi Ela. "Daha bir günlük bile evli değiller."

"Ay doğruu."Balkona geçtik, Berre çok usluydu. Oyun ablasıyla beraber içeride oyun oynarken biz kahvaltı etmeye başladık.

"Oğlum ne dövdük  seni lan dün gece" dedi Atlas kahkaha atarak.

"Daha dövecektikte sen kaçtın, yengeye dua et yoksa ben yukarı da çıkmasını bilirdim" dedi Serkan.

"Hadi lan ordan, dövemediniz ki. Ben siz evlenirken böyle mi dövmüştüm. Ali senin damatlığını yırtmadım mı lan?"

"Yırttın lan hakkaten," dedi horoz gibi diklenerek. "Ben niye yırtmadım ki? Gel lan bunu yırtıcam." 

"Hadi lan, git öteye"

"Alii, uzak dur kocamdan." 

"Sonra şeederiz, neyse."

"Sonra da yok Ali. Kocamdan uzak dur."

"İyi be, yemedik kocanı."

Ela'nın iyice büyümüş karnına dokundum. "Diğer yeğenim nasıl bakayım?"

"Gayet iyi teyzesi, doğumu bekliyoruz. Sizin işler nasıl? Sıkıntılı bir ihale vardı."

Doğu sıkıntıyla iç çekti. "Sorma, karşı şirket bayağı sıkıntı çıkarttı. İhaleyi kazanmamıza çok sinirlendiler. Arsasını aldığımız şirketle iş birliğimizin olduğunu, şike olduğunu düşünüyor."

"Ne alakası var anlamadık? O şirketle ilk kez alışveriş yapıyoruz."

"Sıkıntı olursa haberimiz olsun," dedi Serkan. "Hallederiz."

"Ben hallediyorum, eyvallah."

Kahvaltıyı bitirip sigaralarımızı yaktık. İçerken bir anda tüm camlar aşağı indi, kurşun yağıyordu resmen. Korkuyla yere çöktük, Serkan koşarak içeri girdi ve Berre'yi aldı. Üzerine kapandı. "Ne oluyor?" diye bağırdım Doğu'ya. 

Beni kendine çekti ve kafamı kollarıyla sardı. Tüm camlar aşağı inmişti. Ela karnını tutarak ağlıyordu. "Sakin ol," dedi Ali. "Bebeğe bir şey olacak."

Neyse ki kurşunlar durdu, Doğu belindeki silahı çıkarttı ve çocuklarla kapıya çıktılar. Siyah bir araba hızla haza basıp gitti ama Doğu plakasını aldı. Hızlı bir telefon etti. "Bu plakayı bir sorgulayın."

"Ne oldu ki?" Yerdeki kırık camlara baktım. "İyi misiniz hepiniz?"

Ela titriyordu. Berre de durmadan ağlıyordu. Nil onu kucağına aldı ve odasına sakinleştirmek için gitti. Doğu'nun yeniden telefonu çaldı. 

"Piç kurusu," dedi ve telefonu kapattı. "İhaleyi aldığımız karşı şirketin plakası." Arabasının anahtarını aldı. 

"Nereye?" dedim korkuyla. "Gitme bir yere, polisi arayalım."

"Sen kızlarla bize geçin."

"Biz de geliyoruz," dedi Ali. Serkan ve Atlas peşinden giderken Nihal Atlas'ın elini tuttu.

"Gitme Atlas, bir şey olacak."

"Merak etme hayatım." Uzandı ve alnından öptü.

Bize geçtik. sinek çok korkmuştu, dolabın altına girmiş titriyordu. Aldım ve Serre'nin kucağına verdim. İkisinin de sakinleşmesi lazımdı, Serre sineği çok seviyordu.

"Neler oldu anlamadım, bir ihaleyi alamadılar diye bu yapılmaz ki," dedi Nihal ağlayarak. "Ya bir şey olursa?"

"Ben size su getireyim," deyip mutfağa gittim. Gözüm camdan dışarı takıldı, bir adam vardı. Bana bakıyor ve gülümsüyordu. Genç bir adamdı, takım elbiseliydi. Doğu bir şey olmaması için kapımıza iki güvenlik koymuştu ama tedirgin olmuştum. Güvenlikler de aynı şeyi fark etti ve adama doğru yürüdüler. Adam silahı bir anda çekip ikisini de vurdu. Korkuyla çığlık atıp salona koştum. "Buradan çıkmalıyız, adam güvenlikleri vurdu."

Korkuyla ayağı kalktılar. Nil, Berre'yi kucağına aldı ve kollarıyla sardı. Ben de yatak odasına koştum ve kasadaki silahı aldım. Kurşunları kontrol edip dışarı çıktım. "Arka kapıdan çıkalım."

Kapı çalınıyordu. "Tak, tak," dedi kapıdaki adam. "Siz dört kişisiniz, ben tekim. Korkmayın."

Arka kapıya gittiğimizde kapı çalınması durmuştu. "Belki gitmiştir," dedi Ela. 

Kapıyı açtım, adam karşımızdaydı. Silahı alnına dayadım. "Ne istiyorsun?"

Adam bunu beklemiyordu, bir kadının ona silah doğrultacağı aklına bile gelmemişti. "Hoşuma gitti," dedi silaha bakarak. 

"Uzaklaş," dedim silahı indirmeden. "Defol buradan."

Nil çoktan Serkan'ı aramıştı. Geri dönüyorlardı. Tuzağa düşürmüşlerdi bizi. Erkekler uzaklaşsın diye bilerek yapmışlardı.

Adam silahı tek hamleyle kendi eline aldı. "Ama yeterince hızlı değilsin." Silahı beline koydu. "Benimle geliyorsun."

Bana uzanacaktı ki bacak arasına sert bir tekme attım. Tam o sırada Doğu'nun sesini duydum. Tekrar önüme döndüğümde adam yoktu, kaçmıştı. "Doğu," dedim ona koşarak.

"Ne oldu?"

"Bir adam, beni götürmeye çalıştı."

"Nerede?" Arka kapıya koştu, etrafı aradı ama adam çoktan kaçmıştı. "Neye benziyordu?"

"Uzun boylu, takım elbiseli, kirli sakallı, mavi gözlü, siyah saçlı, genç bir adamdı."

"Onat şerefsizi."

"Kim o?"

"ihalesini aldığımız adam. Bizzat kendisi gelmiş."

"Burada kalamayız," dedi Atlas. "Güvenliklere söyleriz, camları yaptırıp kapıları kilitlerler. Şu ayaklarından vurulanları da hastaneye kaldırırlar. Üstünü kapattırırız."

"Nereye gideceğiz?"

"Dağ evine gidelim."

"Bebek iyi mi?" dedim Ela'ya. 

"İyi, biraz hareketli sadece. O da korktu."

"Birkaç eşya alın, hızlı olun."

Hemen küçük bir bavul hazırladık ve yola çıktık. En azından arabaların tekerini patlatmamışlardı. Dağ evine geldiğimizde sinirler çok gergindi. Doğu bizi Ali, Serkan ve Atlas'la bırakıp geri döndü. Çocuklar birimiz gelsin bari diye ısrar etti ve Atlas onunla gitti. Ne olur ne olmaz diye iki araba gittiler. Yolda gelirken fazla araba çıkarmadık, dikkat çekebilirdi. Serkan ve Aliler bir araba, Atlas ve biz bir arabaydık.

Elim ayağım titriyordu. Ne olacaktı ki şimdi? 

Tam olayların stresini atmak için sigara yakacaktım ki Ela bağırmaya başladı. "Suyum geldi!"

"Ne?" dedi Ali ayağı fırlayarak.

"Doğuruyorum, beni hastaneye götürün! Çabuuk!"

Ali arabaya koştu, sonra panikle geri döndü. Ela'yı almayı unutmuştu. Kolundan tutarak arabaya bindirdik. Bebek daha 8 aylıktı, doğum için erkendi. Bu da Ela'yı daha çok ağlatıyordu. "Ya ölürse?" dedi ağlayarak. O zaman kendimi asla affetmezdim, bunların hepsi bizim suçumuzdu. 

Araba gitmiyordu. Bir sıkıntı vardı. Serkan indi ve kontrol etti, tekere bir tekme vurdu. "Patlamış," dedi sinirle.

Ali bagajı açtı. "Teker yok, yedek teker yok Serkan."

"Hay sikeyim böyle işi." Arabadan indim, işi ele almanın vakti gelmişti. "Yardım edin, Ela'yı içeri taşıyalım."

"Ne yapacağız?" dedi çaresiz bir sesle Ali.

"Ben doğurtacağım."

"Yapabilir misin?"

"Başka çaremiz var mı Ali? Oyalanma, taşı karını artık!" diye bağırdım. Doğurtmakla alakalı hiçbir şey bilmiyordum ama başka ne yapabilirdim ki? Umarım kolay bir doğum olurdu.

Ela'yı yatırdık, filmlerde gördüğüm kadar bir şeyler yapacaktım artık. Sahi sıcak suyu ne için istiyorlardı? Doğaçlama yaparak bacaklarını koyması için kenarlara üst üste yastıklar koydum ve sanki çatala çıkmış gibi bacaklarını oraya uzattı. Perdeleri kapatıp ışıkları yaktık. Erkekler kapıdaydı. Doğu'yu arayacaklardı ama telefon çekmiyordu. 

Bir örtü örttüm beline kadar ve kafamı onun içine soktum. Filmlerde hep açılmadan bahsediyorlardı, sanırım bayağı bir açılmıştı. Ya Bismillah dedim ve giriştim. 

Zordu, çok zordu. "Ikınmıyorsun Ela, olmuyor. Daha fazla ıkın!" diye bağırdım.

Ter içinde yapabildiği kadar ıkındı. "Tamam, böyle olmayacak. Nihal, Nil karnından bebeği itin." Kalktım ve bildiğim kadarıyla gösterdim. "Bu şekilde."

"Tamam," dediler ve işe giriştiler.

Ela'nın artık takati kalmamıştı, kafası düşüyor ve gözleri kayıyordu. Bebek ölecekti. Bir sinirle kalktım ve ona bir tokat patlattım. Korkuyla kendine geldi, biraz fazla ağır vurmuştum sanırım. "Onu kaybetmek mi istiyorsun? Ikın dedim sana!"

Bir enerjiyle son kez bağırarak ıkındı, olmuştu işte. Minik oğlumuz doğmuştu. Yanımdaki beze sardım ve annesinin kucağına verdim. Bacaklarını örttüm ve erkekler içeri girdi. Ali bana sıkı sıkı sarıldı. "Teşekkür ederim Talya, çok teşekkür ederim."

"Önemli değil, hadi git Melih'i, oğlunu gör." Çok yorulmuştum, hızla elimi yüzümü yıkayıp kapıya çıktım. Bir sigara yaktım. Sahiden ya, bebek doğurttum ben iyi mi? Ebe mi olsaydım acaba ya? Gerçi olmaz, sürekli küfür yerim. 

O sırada çalılardan bir ses geldiğini duydum. Birisi resmen üzerime atladı. Ne olduğunu anlayamadan ağzımı kapattı. Bu o adamdı, Doğu'nun söylediği Onat buydu. "Yeniden merhaba," dedi gülerek. 


Yorum ve oylarınızı bekliyorum canlarım. 

Continue Reading

You'll Also Like

18.4K 2.2K 26
Arkadaşımla kamp yapmaya giderken ormanda girmemem gereken yere girdim girmez olaydim
12.7K 282 14
Hikayede her bölümün ayrı bir konusu vardır
1.6M 36K 44
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
17.4K 158 9
Tüm kitaplarda kötü oğlan , iyi kız oluyor değil mi? Burada işler farklı. Annesi gizli bir ajan olan Asya, annesini kaybettikten sonra ağır bunalıma...