YASAK (TAMAMLANDI) -Pus Seris...

By ankaaric

1.3M 47.8K 15.1K

+18 SAHNELER İÇERİR Çocukluğundan beri abisinin arkadaşına aşık bir genç kız olan Bilge, yurt dışına çıktığı... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26. Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35. Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
Tufan ve Minel

FİNAL

19.9K 713 198
By ankaaric

Veda konuşmamızı yapalım.. 

Suspus'tan sonraki kitabımın da sonuna gelmiş bulunmaktayım. Hatta bulunmaktayız. Yalnız bırakmadığınız ve Giray ve Bilge'nin hikayesine tanık olduğunuz için teşekkür ederim. Suspus'taki kadar entrika olmasa da Yasak ve Suspus apayrı bir yerdeler benim için. Yen kurgularda özellikle "Mücbir"de görüşmek üzere. 

Tufan ve Minel'in, Bora ile Didem'in kitapları gelecek yazda nasipse sizlerle buluşacak.. Hoşça kalın..❤


Gelin odasında bekleyen Giray ve Bilge, kapının açılmasıyla o tarafa döndüler. İçeri Minel ve Tufan giriş yapmıştı. Tamay ve Ekin konvoya katılmayıp sonradan gelecekleri için hala ortalıkta gözükmüyorlardı. Yandaki koltuğa oturduktan sonra derin bir oh çeken Tufan "İyi oynadım ha!" dedikten sonra Bilge ve Giray'a dönüp "Siz niye oynamadınız? Hemen arabaya bindiniz." dediğinde Bilge yapmacık bir şekilde gülüp "Planımızda yoktu çünkü oynamak Tufancığım. Keşke davul zurna olduğunu bize önceden söyleseydin." dediğinde Tufan 'amaan!' der gibi elini salladı. 

"Biz Kuzey'le Barış'la ablamla oynadık zaten." dediğinde Bilge şaşkınca bakmaya başlamıştı.

"Tamay da mı oynadı?" diye şaşkınca soran Giray olmuştu ama. 

"Evet, hem de Ekin abiyle karşılıklı oynadılar. Hatta sonra Enver Amca da katıldı onlara." diye gayet normal bir şekilde açıklama yapan Minel'i onayladı Tufan. 

"Oynadılar da.. Siz niye buna şaşırdınız ya? Hatta konvoya sonradan katıldı Nigar Teyze ile Engin Amca. Onlar da oynadılar çünkü." dediğinde Bilge ile Giray kaşlarını çatarak birbirlerine döndü. 

"Bir tek biz mi oynamadık ya? Düğün bizim düğünümüz ama biz hariç herkes oynamış." diyen Bilge'ye dudak bükerek omuz silkti Giray. Daha sonra aklına gelen şeyle sahte bir şekilde kaşlarını kırıp "Ne oynaması hayatım? Karnında bir bebek taşıdığını unuttun herhalde." dediğinde Bilge yüzünü buruşturdu. 

"Ne alaka Giray? Hamileler 9 ay boyunca yatsınlar mı yani? Oynayacağım gayet tabii." dedikten sonra Minel'e döndü. "Değil mi Minel? Hatta Tufan'la Minel'in düğününde de oynayacağım. Karnım burnumda bile olsam." dediğinde Tufan boğazını temizleyerek tepkisini belli etmişti.

"Ne düğünü Bilgeciğim?" diye bastırarak söylediğinde Giray garip garip bakmaya başlamıştı ikiliye.

"Tamam canım, düğün yapmazsanız nikahtan sonra kutlama yaparız." diyen Bilge'ye bu sefer de Minel karşı çıkmıştı. "Ne nikahı Bilge? Biz ne diyoruz siz ne diyorsunuz?" diye alayla güldü.

"Lan madem nikah yapmayacaksınız, düğün olmayacak kısacası gerçekten evlenmeyeceksiniz.. Ne diye yüzük taktınız? Bir de alyans ayrı tektaş ayrı!" Giray'ın tepkisi ile ikisi birden yüzüklere bakıp birbirlerine döndüler.

"Ben sana demedim mi millet yanlış anlayacak diye?" Minel'in ters tavrına takılmayan Tufan umursamaz bir bakış atıp önüne döndükten sonra omuz silkti. "Yanlış değil ki. Doğru. Biz evli değil miyiz abicim?" Giray'a sorduğu sorudan sonra Giray onaylar biçimde kafa salladı. "Aha! Evliyiz. Ben de milletin bana 'Tufan Dereli de babası gibi gavat çıktı, pezevenk çıktı' dedirtmem kendime." dediğinde Minel anlamayarak boş bir şekilde bakmıştı. Tufan ona dönerek "Sen takma kafana böyle şeyleri. Yüzükleri tak, kocanın yanından ayrılma yeter tamam mı?" diye güldüğünde Minel yüzünü buruşturdu.

"Iy! Git şuradan ya. Kocaymış." diye karşılık verdikten sonra kapının çalmasıyla o tarafa döndüler. Bilge'nin okuldan arkadaşları "Gelebilir miyiz?" diye soruyordu. 

"Tabii gelin." dedikten sonra içeri birkaç tane kızın ve iki erkeğin dolmasıyla şaşkınca birbirlerine baktı Giray ve Tufan. İçlerinden birisi Tufan'ın eski sevgilisi olan kızdı. Giray'a kaş göz işareti ile kalkmak istediğini belirtse de görmemiş gibi hareket etti Giray. 

"Ayakkabının altına ismimizi yazdırmaya geldik!" diye içlerinden birisi neşeyle konuşunca bunu yapmayı unutmuş olduğunu fark eden Bilge "Aa evet!" diyerek eğilerek ayakkabısını çıkardı. 

"Benimkini tam yere değen kısma yaz Bilgeciğim." diyen kız Tufan'ın eski sevgilisi Neşe'ydi. Bilge'nin yanına, Tufan'a yakın olan kısma oturup isminin yazılmasını izledikten sonra eski sevgilisine döndü. 

"Naber Tufan?" dediğinde başını yere eğmiş bekleyen Tufan "Şimdi sıçtık." diye mırıldanarak Neşe'ye döndü. "İyidir Neşe. Senden naber?" dediğinde her zamanki geniş gülümsemesini yüzüne yayan Neşe omuz silkerek "Ben de iyi. Nasıl gidiyor hayat?" diye sohbeti açmaya çalıştığında bacağında hissettiği el ile gergince bir bakış attı Tufan Minel'e. Fakat pek takmayan bir şekilde dinliyordu konuşmayı.

"İyi ya güzel gidiyor hayat. Senin nasıl gidiyor?" liseden tanıştıkları için babalarının aynı işi yaptıklarını biliyorlardı. "Ben de aynı. Babam şirketin başına geçmemi istiyor işte." cümlenin arasında Minel'in yanına oturan genç çocuklardan birisi Tufan'ın gözüne çarpmıştı. Neşe'nin dediği şeyin devamını duyamadan o tarafa döndü. 

"Sen de yazdırsana ismini ya!" çocuğu liseden tanımıyordu Tufan. Bilge'nin üniversiteden arkadaşı olmalıydı. 

"Evet Tufan! Sen de yazdır adını." diyen Neşe, Bilge'nin yazdığı isimlere bakarak "Benimkinin yanı boş. Belki birlikte silinir isimlerimiz." dediğinde Tufan tam ağzını açmıştı ki Minel olaya el attı.

"Ben ismimi yazdıramam maalesef." diyerek yanına oturan çocuğa yüzüklü elini kaldırdıktan sonra Neşe'ye döndü. Samimi hareketleri gözünden kaçmamıştı ama isim olayı biraz fazlaydı artık. Elini Tufan'ın bacağına koyarak bilmese de onun yutkunmasına neden olurken "Ve yine maalesef o da yazdıramaz." dediğinde Neşe bu hareket karşısında yavaşça elini Tufan'dan çekmişti. 

"Nedenmiş?" diye sorduğunda yüzünde cevaptan çekinirmiş gibi bir ifade vardı fakat gülümsemeye çalışıyordu. Minel'i yabancı gözüyle süzdüğünde ne kadar güzel bir kız olduğunu düşünse de Tufan'ın nişanlanmış hatta evlenmiş olduğu ihtimali aklının ucundan geçmiyordu. 

Boğazını temizleyen Tufan "Neşeciğim, tanıştırayım" dedikten sonra Minel'e dönüp gözlerinin içine baktı. Gözlerinde bir beklenti ışığını gördüğünde dudaklarının kıvrılmasına engel olamayarak "Minel, benim nişanlım." diye açıklama yaptı. Minel'in gözündeki beklenti parıltısı yavaşça sönerken kafasını yavaşça sallaması Tufan'ı germişti. Bu hareketin anlamını biliyordu ama resmi nikahlı olmadığı birisini camiaya 'karım' diye tanıtamazdı. 

"Aa öyle mi? Memnun oldum." diyerek elini uzatan Neşe'ye elini uzatan Minel'e "Neşe de eski bir arkadaşım." diye hızlıca açıklama yaptı Tufan. "Ben de memnun oldum." diyerek sıktığı eli bırakan Minel 'eski bir arkadaş'tan kastın ne demek olduğunu anlamıştı. 

"Ben de memnun oldum tanıştığıma Minelciğim." diğer tarafından duyduğu genç erkeğin sesiyle ona dönen Minel mütevazı bir şekilde gülümserken elini tutup öpmesiyle ne tepki vereceğini şaşırmıştı. Daha önce kimseden böyle bir kibarlık görmediği için kibarca gülümsedi. 

Onun hareketi ile tek kaşı havaya kalkmış olan Tufan, Bilge'ye kısa bir bakış attığında dışarı çıkmalarına dair bir işaret almıştı. Belli ki tekin bir tip değildi bu çocuk. 

"E biz çıkalım artık gelinle damat yalnız kalsın." diye ayaklanan Tufan, hala çocuğun yanında oturan Minel'i de elinden tutup kaldırdı. "Biz de memnun olduk eyvallah." dedikten sonra belinden tuttuğu Minel'i dışarı itekledi. 

"Yangından mal kaçırır gibi hareket ettiğinin farkında mısın?" diye soran Minel'in durup söylediği şey ile salondan içeriyi gösterdi Tufan. Bir otelde yapılıyordu düğün. 

"Yürü içeri yürü. İçerdeki eleman az daha alev alacaktı sen bunun farkında mısın asıl?" dediğinde Minel alayla güldü. 

"Bilmesem, gerçekten nişanlıyız zannedeceğim Tufan." diyerek Tufan'ın garip bakışlarına maruz kaldı. Minel bu bakışa karşılık kafasını iki yana salladı. Tufan'ın alışılmış repliğini taklit ederek "Ne var oğlum yalan mı?" dediğinde daha fazla ciddi kalamayan Tufan sırıtmaya başlamıştı. Tekrardan yürürken Minel'in elini tutmayı ihmal etmedi. 

"Valla ben de bilmesem orda beni Neşe'den kıskandın zannedecektim." dediğinde Minel'in tepkisini merak ederek yan gözle ona baktı. Gayet doğal bir şekilde sırıtarak "Oyunculuk yeteneği diyelim biz ona." dedi. Daha sonra aklına gelen şeyle "Aynı yeteneği okulda da gösteririm umarım." dediğinde aklına üniversite geldi Tufan'ın. Oyunculuk okumak istiyordu Minel. 

"Çok inandırıcıydı bence. Sende ışık görüyorum ben." diyerek geçiştirdi onu. Fakat gerçekten rol yapmış olduğu düşüncesi rahatsız etmişti. Çünkü odadaki yavşağa gerçekten sinir olmuştu Tufan. 

"Aşkım ne çok akrabanız varmış sizin de." diye mırıldanan Bilge, koluna girdiği Giray'ın yanından salondakileri süzüyordu. Herkesin alkışı arasında sesinin duyulması zaten imkansızdı ama yine de mırıldanmıştı. Gözüne çarpan kişi ile hızla Giray'a döndü.

"Sizin korkunç komşu da burada! Onun ne işi var?" diye dehşet içinde sorduğunda Giray kimden bahsettiğini anlamak için biraz beklemeliydi. Dans şarkısı çalmaya başladığı için dansa başlamışlardı. İlk şarkıyı Bilge seçmişti. Seçimini 'Sevdim seni bir kere' şarkısından yana kullanmıştı. 

"Ne tarafta?" diye sorduğunda Bilge'nin tarif ettiği noktaya baktı. Gerçekten de adını hatırlamadığı korkunç komşu telefonun flaşını yakmış Bilge ve Giray'ı çekiyordu. "Psikopat kadın." diye düşünse de dansla geçen birkaç dakikayı böyle harcamak istemiyordu. Şarkının sözüyle birlikte "sevdim seni bir kere başkasını sevemem" diye mırıldandı Bilge'nin gözlerine bakarak. Bu hareket karşısında utanmış bir şekilde gülümseyen Bilge, Giray'ın kahkaha atmasına neden olmuştu. 

"Hep böyle utangaç güleceksen, hep gözlerinin içine bakarak şarkı söylerim ben." diye kulağına fısıldadığında Bilge gözlerini kapatmıştı. Hastanede yatan Giray'ın odasına girdiğinde ilk göz göze gelişleri, abisi habersiz eve geldiğinde bir anda odaya dalıp kendisini susturması, ilk öpüşü,  yurt dışında kötü adamlardan kurtarışı, otel odasına sırtında taşıması, Ekin ve Tamay'ın düğününde dans etmek üzere olduklarında Bilge'nin pes etmesi.. Aklına gelen şeyle nemlenmiş gözlerini açıp başını yasladığı omuzdan kaldırarak "Gerçek anlamda ilk dansımız bu." dediğinde Giray da daldığı yerden kopup Bilge'nin gözlerine baktı. 

"Sen ne düşünüyordun?" diye sormadan edemedi Bilge. "Kızımız mı olacak, oğlumuz mu? Kime benzer? gibi şeyler düşünüyordum." dediğinde Bilge heyecanlanmıştı. Birisi geçmişi düşünürken öbürü geleceği düşünüyordu. 

"Sen ne düşünüyordun?" Giray'ın sorusu ile düşüncelerini bir kenara bıraktı "Seni kendime nasıl aşık ettiğim konusunda kendi kendimi tebrik ettim." dediğinde Giray sırıtmıştı. "Teşekkür edeyim ben de. " dediğinde Bilge kaşlarını çatmıştı. "Beni kendine aşık ettiğin için. Aşkı bana tattırdığın için." Cümlesini tamamladığında şarkı bittiği için duraksamışlardı. 

"Şimdi sıra benim seçtiğim şarkıda." diyen Giray Bilge'ye döndü heyecanla. Onun Bilge'nin seçtiği şarkıdan haberi olmadığı gibi Bilge'nin de bu şarkıdan haberi yoktu. Fikret Kızılok'tan Farketmeden çalmaya başlamasıyla Bilge'nin gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. 

"Seçtiğimiz şarkılar bizimle ne kadar uyumlu değil mi?" diye Giray'ın sorduğu sorduğu soruya kafasını sallayarak "Evet. Fazlasıyla." dedikten sonra sahneye gelmekte olan abisi ile Tamay'a baktı. Onların arkasından Melis ve Alex de kalkmıştı. 

Oturduğu yerden kalkan Tufan, gömleğinin yakalarını düzeltirken boğazını temizleyip sahneye bakan Minel'in kendisine dönmesine sebep oldu. Genç kızın şaşkın bakışlarına karşılık gülümseyerek kafasıyla sahneyi işaret etti. Elini avcuna bırakıp yerinden kalktıktan sonra sahneye ilerlediler. 

"Ben dans etmeyi bilmiyorum ama.." diye Minel tedirgin bir şekilde konuştuğunda Tufan sıkıntı olmadığını gösteren bir hareket yaptıktan sonra "Öyle boş boş sallanıyorsun pek bir numarası yok." diyerek belinden yakaladığı Minel'i kendisine yaklaştı. Gözleri kocaman olan Minel kollarını yavaşça Tufan'ın boynuna dolarken "Hiç öyleymiş gibi durmuyor." dediğinde Tufan cevapsız kalarak mavi-yeşil karışımı gözlerine dalmıştı. Gözlerini kaçırarak etrafa bakan Minel "Aa bak! Tan'la Duru da dans ediyor. Çok tatlıl-" aniden susmasının sebebi Tufan'ın ona iyice yaklaşarak yanaklarının temas etmesini sağlarken kulağına "Bari burada sus Kıvırcık Kafa. Birkaç dakika huzurumuz olsun." demesiydi. 

"Ben konuşunca huzurun mu kaçıyor yani?" diye üstüne gittiğinde Tufan geri çekilerek ters bir bakış gönderdiğinde Minel yaramazlık yapmış bir çocuk gibi gülümseyip "Tamam susuyorum." dedi. Daha sonra içinden geldiği gibi kafasını Tufan'ın omzuna koyup derin bir nefes verdi. Birine yaslanabilmek, birinin seni sarması güzel bir hismiş, diye düşündü. 

"Yanımda iyi hissetmene sevindim." Tufan'ın sesiyle kapatmış olduğu gözlerini araladı hızla Minel. Fakat kafasını kaldırmamıştı. "Sesli mi düşündüm?" diye her şeyi batırmış gibi konuştuğunda Tufan gülümseme ile karşılık verdi.

"Biraz öyle oldu." dedikten sonra "Bu durum çok sürmez ama.. Birazdan beni pataklayacakmışsın gibi hissediyorum." diye dalga geçtiğinde son sözcüğü neredeyse duyulmayacak bir şekilde söylemişti. Çünkü Minel elini Tufan'ın ensesi ve saçında gezdiriyordu. 

"Söz veriyorum bugün hiç terslemeyeceğim seni." diyen Minel gülmüştü. Onun bu garip kedi gibi hallerine karşılık kaşlarını çattı Tufan. "Ben tanıdıklarla konuşurken içtin mi sen?" dediğinde Minel yavaşça kafasını omzundan kaldırıp parmak uçlarıyla az bir miktar gösterdi.

"Çok az." 

"Belli çok az içmişsin. Sırnaşmandan anlaşılıyor." diyerek güldü. Normalde Minel'lik hareket değildi bu sarılmalar dokunmalar. Belki de tam onluk hareketti de alkolün verdiği rahatlıkla ortaya çıkıyordu Tufan bunu bilemezdi. 

"Arada katayım ben senin içeceklerine böyle ya! En azından dırdırından kurtulurum." diye mırıldandığında şarkı da bitmişti. Kollarını yavaşça indiren Minel derin bir nefes verdi. Ankara havası çalmaya başlamıştı. 

"Bunda oynayamam artık. Bunlar sizin tarzınız." dediğinde tam arkasını dönüyordu ki kolundan tutulmasıyla o tarafa döndü. Onu dans pistine çeken Bilge ve Tamay'ın bırakmaya niyeti yok gibiydi. 

Kuzey'in bir anda oynaya oynaya üstüne geldiğini gören Tufan kahkahayı basarken kendini tutamayarak o da oynamaya başladı. En son ablasının düğününde oynamışlardı. Yanında beliren Ekin'e dönüp "Enişte halay da çekecek miyiz?" diye bağırdığında Ekin sırıttı. "Oğlum biz kız tarafıyız. Ağır olmamız lazım." dediğinde Kuzey eliyle onu göstererek "Allah'ım! Az salla o zaman abicim böyle hiç kız tarafı gibi durmuyorsun." dediğinde Giray da kahkaha atmıştı.

"Bu düğünde Ankaralı Namık niye çalıyor anlamadım ama bir Ankaralı olarak kalkmak farz oldu." diyen Mete, karşısına karısını almış oynamaya gelmişti. Onun yanına baktığında da Barış ve Kadir'i gördü Giray. Bayağı bir döktürüyorlardı. 

"Zamanında yediğin hurmalar, şimdi yavrum tırmalar!" diye şarkıyla birlikte Giray'a gönderme yapan Kuzey herkesin gülmesine neden olmuştu. Onun arkasından gelen sözü de Tufan söylemişti bağırarak "Bir aslan gibi kükrüyordun, şimdi ne oldu sana?" diyerek Bilge'yi işaret etti. 

"Şaziye de kaçmış Osman'a!" diye Kuzey kendini kaptırarak oynamaya devam ederken Bilge abisinden izin alıp Giray'ın karşısına geçerken Tamay da kocasını yalnız bırakmamıştı. Şarkı da değişmişti zaten. Daha oynak şarkı çalıyordu.  (Zengin düğünü olabilir ama yazarınızın ruhu fakir olduğu için bunlara katlanacaksınız) 

"Benim bu şarkıda cilveleşecek bir eşim yok o yüzden gidiyorum." diyen Kuzey ayrılırken Tufan da bakışlarını alkış tutmakta olan Bilge'ye çevirmişti.

"Aman aman amaney! Meydan kız görsün aman!" diye ona bağırdığında Minel'in gülerek ona eşlik etmesine neden olmuştu. 

Giray'ın önüne geçerek kıvırtan Bilge cilveli bir şekilde yerine döndüğünde Giray da ona yaklaşmıştı "Aşkım çok oynama ya! Bebeğe bir şey olacak." dediğinde Bilge 'bunu mu söyleyecektin' der gibi bakıp takmayarak oynamaya devam etti. 

"Kız sen ne güzel yanaşıyorsun bana bakayım!" Tamay'ın kulağına yaklaşarak konuşan Ekin, bir süredir ondan uzak kalmanın acısını çekerken onun bu cilveli hareketleri iyice fena olmasına neden oluyordu. Bir anda bacağına yapışan Tan nedeniyle dikkati dağılırken öpücük bırakamadan Tamay da ondan uzaklaşmıştı. 

"Lan oğlum sen benim düşmanım mısın?" diye söylenirken oğlunu da kucağına alıp oynamaya devam etti. "Sen niye Duru ile oynamıyorsun?" dediğinde Tan parmağıyla bir yönü gösterince o tarafa döndü. Duru'yu kucağına alan Kuzey kendinden geçer gibi oynuyordu. Onun oraya baktığını gören Tufan da Kuzey'in o halini görerek kahkahayı bastı. Eliyle göstererek "Yemin ederim ben bile utandım ya! Giray'ın köyünden biri diye yutturamaz mıyız insanlara?" dediğinde kafasına şaplak yemişti. 

"Niye benim köyümden oluyor lan? Senin köyünden olsun. Aramızda en deli siz ikinizsiniz. Hiç garip durmaz." diyen Giray'a alınmış gibi bakan Tufan sabır çekerek kafasını salladı. "Sen şimdi vur bana. Seni eve sokarken o belini kırayım ben de. Bu düğünün bir de sonrası var." diye tehdit eder biçimde konuştuğunda Giray'ın gülen yüzü solarak Ekin'e döndü. Fakat beklediği desteği göremedi.

"Ee öyle tabi oğlum! O sırt yumruklanacak. Oğlan bizim kız bizim sonuçta." dediğinde Giray paçasını kurtulamadığı için "Pü!" diye bir işaret yapmıştı. 

"Bu arada Kuzey'e köyü boşa aramayın benim köyden deriz. Böyle bir deli çıksa çıksa oradan çıkar çünkü." Minel'in söylediği şeyin üzerine akıllarına oradaki maceraları gelen erkekler hızla onları onayladı. 

En sonunda oturduklarında derin bir nefes veren Bilge, "Ayaklarım acıdı oynamaktan." dedi. Bu sırada Giray da şarkıları ayarlamaya çalışan Kuzey'e tedirgince bakıyordu.

"Neye bakıyorsun sen?" diye soran Bilge'ye cevap vermeden önce Kuzey'den onay alınca kafasını onaylar anlamda sallayıp "Bir sürprizimiz var, o kadar." diyerek yerinden kalktı. Ekin, Alex, Kuzey, Tufan ve diğer arkadaşlarının da sahneye çıkmaya başladığını görerek kaşlarını çattı Bilge. Sorgular bakışlarla Tamay ve diğerlerine baksalar da ne olduğunu onlar da anlamamıştı.

"Gel hayatım." Elini uzatan kocasına tutunarak yerinden kalktıktan sonra onun yönlendirdiği şekilde ilerleyip elini bıraktığı yerde durdu. Bilge hala ne olduğunu anlamayarak etrafa bakıyordu ki Giray'ın annesinin yanına gelmesiyle ona döndü.

"Biz Egeliyiz ya kızım.. Düğünde bir de böyle bir şey olsun dedik ayarladık oğlanlarla. Zeybek oynayacaklar." diye kulağına fısıldadığında Bilge'nin kaşları havaya kalkmıştı. Böyle bir şey beklemiyordu. Tamay, Melis ve Minel de gelmişti yanına. 

Hepsi ayrı bir gerginlikteydi erkeklerin. Yaklaşık bir ay buna hazırlanmışlardı. Nigar Hanım'ın onları gizliden topladığı bir gün böyle bir fikir atmasıyla ortaya çıkmıştı. Eliyle saçını sakalını düzelttikten sonra ceketini çıkaran Giray fazlasıyla heyecanlıydı. Uzun zamandır zeybek oynamıyordu ve annesinin bu fikri ortaya atmasıyla da tedirgin olmuştu. 

Müziğin başlamasıyla derin bir nefes alıp arkadaşlarına döndü. Hepsi de aynı şekilde karasız bakıyorlardı. Ama bu saatten sonra geri dönüş yoktu. Çenesini dik tutarak onlara göz kırptıktan sonra müziğin ritmiyle hareket etmeye başladı. Birkaç adım atarak arkadaşlarına doğru ilerledikten sonra duraksayıp bekledi. Kafasını yere eğip nefes verdikten sonra yavaşça karısının olduğu tarafa döndü. 

Bu sefer daha yavaş adımlarla sevgilisinin gözlerine bakarak bir iki adım atıp eğilerek elini yere sürdü. Ardından doğrularak ellerini gömleğine sildi ve tekrar Bilge'ye baktı. Şaşkın ama aynı zamanda bu seyirden memnunmuş gibi bir ifade vardı yüzünde. Müziğin ritmiyle beraber arkasını dönerek beylere doğru birkaç adım atıp tekrar duraksadı. Fakat bu sefer onlar durmamış eğilerek dizlerini yere vurup tekrar kalkmışlardı. 

Bilge'ye doğru dönerek tekrar ona yaklaşan Giray ellerini iki yana açmış, bir adım ileri sonra bir adım geri geldikten sonra kollarını kaldırıp parmaklarını şıklattı. Bu sefer de diz çökme sırası ona gelmişti. Bilge'nin önünde diz çökerek elini yere sürtüp oradan kalbine sonra alnına götürdükten sonra havada sallayarak ayağa kalktı.

Daha sonra tekrar arkasını dönerek erkeklerle birlikte birkaç adım attıktan sonra hepsi bir arada Bilge'nin olduğu tarafa hızlı adımlarla gelip müziğin de işaretiyle ayaklarını yere vurarak yavaşça diz çöktüler. 

(E Hakan Çalhanoğlu'nun oynadığı zeybeği koymazsak olmaz. Buyrun izleyin bizimkilerin düğünüymüş gibi.)

Onların bu şovu sırasında herkes ayrı ayrı karısının gözüne bakıyordu. "Oynarken karının gözüne bakacaksın tamam mı?" diye Nigar Hanım'dan tembih alan kişi Giray olsa da hepsi istemsizce aynı şeyi yapıyordu. 

"Vay be bizimkilere bak!" diye mırıldandı Tamay kızların yanında. Onu onaylayan kişi Melis olmuştu. "Allah'ın Rus'u gelmiş zeybek oynuyor. Şuna bak!" dedikten sonra hızla devam ettirdi. "Ama yakışır kocama! Maşallah nazar değmesin." diye eklemesini yaptıktan sonra sustu.

"Tufan'ı ilk defa bu kadar ciddi görüyorum desem?" diye şaşkınca konuşmuştu bu sefer Minel. "Valla bu kadar senelik ablasıyım ben de ilk defa bu kadar ciddi görüyorum Minelciğim. Bazı istisna anları saymazsak." diyerek Minel'e hak verdi. 

"Ben de çocukluğumdan aşık olduğum adamın zeybek oynayışını ilk defa görüyorum." diyen Bilge de şaşkınca konuşmuştu. Hepsi de gözlerini eşlerinden ayırmadan diyordu bunları. Aynı kocalarının yaptığı gibi. 

Şov bittikten sonra salonda yankılanan alkışlarla birlikte derin bir nefes verdi Giray. Demek ki büyük bir fiyasko olmamıştı. Bilge'nin şaşkın bakışlarına karşılık sırıtarak yanına ilerledi. Kollarını beline dolayıp saçlarının arasına öpücük bıraktıktan sonra "Bir yorumun yok herhalde?" diye takıldı. 

"Çok iyiydiniz!" diye cevap verdi Bilge ona. "Ama keşke benim de haberim olsaydı. Karşılıklı oynasak fena olmazdı değil mi?" dediğinde Giray kafasını olumlu anlamda salladı. "Olurdu ama öyle de sürprizi kaçardı. Ben de yüzündeki bu tatlı şaşkın ifadeyi göremezdim." diyerek onun gülümsemesinin yüzüne yayılmasına neden oldu. 

"Vay be! Senin böyle becerilerin de varmış demek!" Minel'in Tufan'a söylediği şeyle Tufan, "Tabi, ne sandın?" diye karşılık verdi. Daha sonra "Oldu değil mi ya? Kendimi kazık yutmuş gibi hissediyordum oynarken." diye itirafta bulunduğunda Minel sıkıntı yok anlamında kafasını iki yana salladı. "Oldu ya. Ben de şaşırdım ama hiç fena değildin yani." 

"Ben nasıldım asıl?" Kuzey'in kızların kocasını överken tek kalmış olduğunun farkına yeni varıyordu herkes. Omzuna dokunan el ile o tarafa döndü. "Maşallah evladım çok iyiydin." Zahide Anneanne ile karşılaşmayı beklemiyordu. "Benim de payıma sen mi düştün anneanne?" dediğinde kolundan çimdiklendi. 

"Sus! Densiz. Ettiğin lafa bak." dediğinde ortamdakiler kahkahaya boğulmuştu. Az önce yanından ayrılan Minel'in ne tarafa gittiğine bakan Tufan, gördüğü şeyle gülen yüzünün yavaşça düşmesine izin verdi. Gelin odasındaki çocuk Minel'in karşısına çıkmış bir şeyler söylüyordu. 

Minel'in ilerlemek için sol tarafa hamle yapmasıyla çocuğun da o tarafa geçmesi Tufan'ın sinirlerini bozmaya başlamıştı. Sanki bir şey rica eder gibi bir hali vardı genç adamın. Minel'in geçiştirir gibi bir hareket yaparak yanından geçip gitmesiyle rahat bir nefes verdi. 

Birkaç dakika sonra yanına gelen Minel'in yüzünün düştüğünü görerek "Bir şey mi oldu?" diye görmemiş gibi sorduğunda Minel reddetti. "Bir şey yok ya. Başım ağrıyor biraz." diyerek geçiştirdi. Fakat sinirli olduğu da belli oluyordu. 

"Gel oturalım o zaman." diye onu masaya doğru ilerletirken bu sefer de o gencin lavaboya doğru gittiğini görerek "Sen otur ben geliyorum." diye Minel'i yalnız başına bıraktı. "Nereye?" diye arkasından seslense de Tufan bir cevap vermeden uzaklaşmıştı. 

Lavaboya girdiğinde pisuvarın başında dikilen gencin üstünkörü bakışlarına aldırmadan ellerini yıkamaya başladı. Çok geçmeden yanına gelen çocuğa aynadan dik dik bakmaya başladı. 

"Hayırdır kardeşim bir sıkıntı mı var?" diye soruyla karşılaşına yüzüne piç gülüşünü yerleştirerek kafasını iki yana salladı. "Yoo. Sıkıntı yok da aklıma bir şey geldi onu düşünüyordum." dedikten sonra ellerini suyun altından çekip kenardaki peçeteden alırken onun da kaşlarını çatarak kendisine baktığını gördü. 

"Sen Bilge'nin ayakkabısına ismini yazdırmıştın değil mi?" diye onay almak için sordu. Genç adam kafasını yavaşça sallarken "Evet.." dedi. Neyle karşılaşacağını merak ediyor gibiydi. Elindeki peçeteyi çöpe attıktan sonra aynadan saçını sakalını düzelten Tufan "Ben diyorum ki.." dedikten sonra bakışlarını aynadan çekip genç çocuğun gözlerinin içine baktı. "Sen benim düğünüme de gel. Garanti olsun diye benim karımın ayakkabısının altına da yazalım adını. Nasıl fikir?" dediğinde çocuk alması gereken mesajı almış gibiydi. Bakışlarından okunuyordu rahatsızlığı. 

"Karın mı o kız senin?" diye bambaşka bir yere takıldığını belli etti sorduğu soruyla. 'Nişanlı olmamız da yetmiyor herhalde. İlla Allah katında nikahlandım mı diyeceğim buna?' diye düşündükten sonra "Sayılır güzel kardeşim. Sayılır." dedikten sonra tam arkasını dönmüştü ki çocuğun gülmesiyle duraksadı. 

"Biz ne nişanlılar gördük be abi! İmzalar atılana kadar çok sahiplenme sen bence." 'Bu amına koyduğumun evladı gel beni sik demiyor mu şimdi?' diye içinden konuştuktan sonra ona dönüp ceketinin yakalarından tutarak hızla kendisine çekip gerilmesine neden olduktan sonra bıraktı. Giray ve Bilge'nin güzel gününü mahvetmek istemiyordu. Elleriyle ceketini düzeltirken "Şu ceketi düzgün giyin oğlum ya! Her yeri kırışmış. Seni bizim düğünde böyle görmeyim ha!" dedikten sonra sert bir şekilde sırtına bir tane geçirdi. "Hadi bakayım koçum benim." dedikten sonra kapıdan çıkmadan "Ben bulurum senin adresini merak etme." dediğinde çocuk neler olduğunu kavramaya çalışıyor gibiydi. 

"Davetiye için yani. Alırsın bir şekilde." dedikten sonra çıkıp kendi yakalarını düzeltti. "Sonra da götüne sok istiyorsan pezevenk herif." Salondan içeri girdiğinde Minel'in endişeli bakışlarıyla karşılaştı. Bu kadar gerileceği ne söylemiş olabilirdi o çocuk hala anlam veremiyordu Tufan. "Nereye gittin?" diye merakla sorduğunda sabır çeker gibi hareket etti.  "İşeme gittim Minel! Oldu mu?" dediğinde Minel ona göz devirerek cevap verdi. 

"Ne? Gidiyorum, giderken 'nereye?' diyorsun geliyorum 'nereye gittin?'. Bir dahakine sen de gel birlikte işeriz pisuvara." diye çıkıştığında Minel şaşkın aynı zamanda kızgın bir şekilde bakıyordu. Ümran Hanım bile anlam verememiş bir şekilde bakıyordu oğluna.

"Ay ne bok yersen ye Tufan. Sana bir şey soranda kabahat." diye söylendikten sonra önüne döndü. 

Sonunda evin önüne geldiklerinde ayakkabılarını çoktan çıkartıp eline almış olan Bilge, eteğini kaldırarak eve doğru yürürken duraksayıp arkasını döndü. Giray'in önüne geçmişlerdi.

"Ya abi! Dövmeyin kocamı!" diye isyan ettiğinde evin önündeki herkes kahkaha attı. Dayak yiyecek olan Giray bile gülüyordu. Bilge'nin ayakkabısız ayaklarına baktığında sıkıntıyla nefes verdi.

"Bilge tamam hadi sen gir içeri! Hava zaten soğuk bir de çıplak ayakla yere basıyorsun. Çocuğa bir şey olacak!" Bir anda böyle bir tepkiyle karşılaşmayı beklemeyen Bilge 'sen görürsün' der gibi kafa salladıktan sonra "Dövün be! Haşatını çıkarın! 5 gün kalkamasın yattığı yerden." dedikten sonra eve doğru tripli bir şekilde ilerledi. 

"Biz adamı dayaktan kurtarmaya çalışalım. O bize çemkirsin!" diye söylendikten sonra hızlı adımlarla yukarı çıktı. Gerçekten de havalar iyice soğumuştu. 

Ellerini birbirine sürterek şeytani bakışlar atan Tufan, Giray'ın "Çok abartma ağzına sıçarım." demesiyle göz devirdi. "Niye ben abicim? Git Kuzey'in ağzına sıç. Ne bileyim, Ekin'in Alex'in falan ağzına sıç. Niye ben?" diye tepki gösterdiğinde Giray sağında duran Ekin'i kolunun altına alarak "Şunun sıfatına bir bak. Kardeşini aldım diye yeterince sinirli zaten. Ben bu adama ne yapabilirim sence?" dediğinde Tufan biraz hak vermişti. Daha sonra hızla karşı çıktı.

"İstediğini yaparsın! O benim ablamı aldı ama yine ben eziliyorum." dediğinde bir süre sessizleştiler. Bu doğruydu. 

"Ne uzattınız be abi ya!" diyerek bir anda yumruğu Giray'ın sırtına indiren kişi Kuzey olmuştu. "Böyle bir fırsat bulmuşum hiç acımam!" diye art arda vururken diğerlerinin de vurmaya başlamasıyla Giray acıyla inledi. 

"Kuzey belanı siktim oğlum! Sen benim gözüme gözükme." diye bağırdığında Kuzey hiç takmayarak "O zaman daha iyi vurayım." diye daha sert vurmaya başlamıştı. 

En sonunda aralarından kaçarak eve girmeyi başardığında derin bir nefes verdi Giray. "Tufan o son yumruğu vurmayacaktın oğlum!" diyen Alex'in sesini duymuştu kapıyı kapattığında. 

"Harbiden ha! Seni kimse Giray'ın elinden alamaz o yumruktan sonra haberin olsun." diye Ekin de Alex'i onaylamıştı. 

"Pezevenk herifler acımadan vuruyorlar bir de. Sanki düşmana vuruyorlar." diye gerinerek merdivenlerden yukarı yönlendirdi adımlarını Giray. Odadan içeri girdiğinde Bilge yorgun bir şekilde gelinliğinin fermuarını indirmeye çalışıyordu. Giray'ın içeri girdiğini görünce derin bir nefes verdi.

"Aşkım fermuarımı açsana." diye yanına geldiğinde Giray sırtını dönmüş olan kızın kollarından tutarak omzuna bir öpücük bıraktı. "Acelemiz ne sevgilim?" dediğinde Bilge kaşlarını çatarak ona döndü. 

"Çok yoruldum. Duş alıp uyuyacağım. Hatta bana yardım etsen ne güzel olur." dediğinde Giray dediklerine anlam vermeye çalışıyordu. Bu gece gerdek gecesi değil miydi ya?

"Aşkım insanlar evlenince önce bi sevişler ya hani! Biz birbirimize kese atma evresine ne ara geçtik?" dediğinde Bilge gülmeye başladı. Onun gülmesine Giray da gülüyordu. "Hayır, ben yanlış biliyorsam da söyle yani." dediğinde Bilge kendisini toparlayabilmişti.

Parmak uçlarına çıkıp dudaklarına kısa bir öpücük bıraktıktan sonra "Bizim bir bebeğimiz var ya kocacığım!" diye hatırlatma yaptı. "Sence de önce doktor kontrolüne gidip ilişkiye girmemiz riskli mi değil mi onu öğrenmemiz gerekmez mi?" diye gülümseyerek sorduğunda Giray yıkılmış gibiydi. 

"Öyle mi oluyor o işler ya?" diye umutsuzca konuştuğunda kafasını onaylar anlamda salladı Bilge. "Öyle oluyor hayatım." dedikten sonra tekrar arkasını döndü. "E hadi aç artık." dediğinde Giray fermuarı indirirken "Ben böyle hayal etmemiştim ya!" diye küskünce konuşmuştu. 

"Neyse ne yapalım! Biz de bir süre idare edeceğiz artık." dedikten sonra banyoya ilerleyen Bilge'ye "Geliyorum aşkım sen yorma kendini. Yıkarım ben seni." diye seslenip üstündekileri çıkartmaya başladı. 

Saçlarını kuruttuktan sonra çoktan yatağa yatmış olan Giray'ın yanına ilerleyen Bilge kafasını yastığa koyduğu an uyuyacağını hissediyordu. Kollarını açmış kendisini bekleyen sevgilisinin yanına yatarken huzurla nefes verdi. 

"Çok yorulmuşum." diye mırıldanırken de boynuna gömüldüğü kocasının kokusunu içine çekiyordu. Saçlarının arasına konan öpücükle gözlerini kapattı. "Hadi uyuyalım artık. Yarın da ilk iş bir doktora gidelim." dediğinde Bilge gülümsemekle yetindi. Konuşmaya bile hali yoktu. Ama bir şey söylemek için birazcık geri çekilerek Giray'ın merakla kendisine bakmasına neden oldu. 

"Farketmeden senin olmuşum detayı güzeldi. Zeybek de" dediğinde Giray'ın yüzündeki meraklı ifade gitmiş yerini kocaman bir gülümseme almıştı. "Ama ben sana hiç sürpriz yapmadım. Kendimi kötü hissettim." diye itirafta bulunduğunda Giray, sahte bir şekilde göz devirmişti. Karanlıkta Bilge göremese bile. Elini yavaşça Bilge'nin karnına götürüp beceriksizce yer tespiti yapmaya çalıştıktan sonra gülerek "Senin sürprizin buralarda bir yerlerde diye düşünüyorum." dediğinde Bilge yorgunca gülerek sevgilisinin elini tutup alt karnına götürdü.

"Bildiğim kadarıyla buralarda bir yerlerde ama daha çok minik olduğu için içeride kalıyor." diye açıklama yaptı. Daha sonra Giray'ın elini karnından çekip yanağına koymasıyla ona döndü. Daha sonra dudağında öpmeye başlamasıyla şaşırsa da karşılık veren Bilge, kendisinden ayrıldığında yanağında hissettiği ıslaklıkla "Sen ağlıyor musun?" diye şaşkınca sordu. 

"Tamam uyu artık." diyen Giray, onu kendisine çekerek sarıldıktan sonra huzurla gözlerini kapattı. 

SON




Continue Reading

You'll Also Like

284K 23.6K 39
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
4M 248K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
İntikam By ilayda159

General Fiction

1.4M 41.6K 39
İntikam almak isteyen bir insan sınırları ne kadar zorlayabilir? Her şeyini kaybeden bir insanın artık durma sınırı var mıdır? Peki bu işin içine mas...
897 65 19
"O zaman niye bana hep bir mesafen vardı?" Dedim. "Seni kendimden korumak için." Dedi. Bende ellerimi yüzüne koydum. Saçlarında gezindirdim parmakla...