Suyu Bulandıran Kız

By ClassicsTR

1.8K 111 3

Honore de Balzac (1799-1850): Fransa'nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı esk... More

İthaf - Mösyö Charles Nodier'ye
1 - Descoings'ler ile Rouget'ler
2 - Bridau Ailesi
4 - YETENEK
5 - Ailenin Büyük Adamı
6 - Mariette
7 - Philippe Kasadan Para Tırtıklıyor
8 - Analık Duygusu Nasıl Körelir
9 - Philippe'in Son Düzenbazlıkları
10 - Issoudun
11 - Aylak Şövalyeler
12 - Cognette'in Meyhanesi
13 - Suyu Bulandıran Kız
14 - Korkunç ve Bayağı Öykü
15 - Saf Fario'nun Arabası
16 - Beş Hochon
17 - Maxence-Machiavel
18 - Bir Bıçak Darbesi
19 - Bir Cinayet Davası
20 - Philippe Issoudun'de
21 - Mirasçıların Üzerinde Düşünmeleri Gereken Bölüm
22 - Ölümüne Bir Düello
23 - Madam Rouget
24 - Bir Azizenin Pişmanlıkları
25 - Sonuç

3 - Mutsuz Dul Kadınlar

63 5 0
By ClassicsTR

III

MUTSUZ DUL KADINLAR

Paris'in en korkunç köşelerinden biri kuşkusuz, Mazarine Sokağı'nın Guénégaud Sokağı'ndan başlayarak Seine Sokağı ile birleştiği yere kadar, Institut Sarayı'nın gerisindeki bölümüdür. Kardinal Mazarin'in Paris kentine armağan ettiği ve bir gün Fransız Akademisi'nin yerleşeceği kolejle kitaplığın yüksek gri duvarları bu sokak köşesini gölgeleriyle buz gibi soğutur; güneş burada kendini ender olarak gösterir, dondurucu bir poyraz eser. İflas etmiş olan zavallı dul kadın bu nemli, karanlık ve soğuk köşedeki evlerden birinin üçüncü katına yerleşti. Evin önünde Institut'nün binaları yükseliyordu; bu binalarda da burjuvalarca sanatçılar, atölyelerde de resim öğrencileri diye anılan yırtıcı hayvan kafesleri bulunuyordu. Institut'ye resim öğrencisi olarak giriliyor, buradan Roma'da devlet öğrencisi olarak çıkılabiliyordu. Yarışmacıların yıl içinde bu kafeslere kapatıldıkları dönemlerde bu çıkış işlemi olağanüstü gürültü patırtıya yol açıyordu. Ödül kazanabilmek için belirli bir zaman içinde heykeltıraş adayı bir heykelin killi topraktan bir modelini, ressam adayı Güzel Sanatlar Okulu'nda görülen tablolardan birinin kopyasını, mimar adayı bir anıt projesini yapmış, müzisyen adayı da bir kantat hazırlamış olmak zorundaydı. Şu satırların yazıldığı sırada bu hayvan barınağı, bu karanlık ve soğuk binalardan birkaç adım ötedeki o zarif Güzel Sanatlar Sarayı'na taşındı. Madam Bridau'nun pencerelerinden bu parmaklıklı kafesler rahatça görülebiliyordu, iç karartıcı bir görünümdü. Kuzeyde görünüm Institut'nün kubbesi ile sınırlıydı. Sokaktan yukarıya doğru çıkarken, gözler ancak Mazarine Sokağı'nın başında duran fayton kuyruğunu görünce dinleniyordu. Bu yüzden dul kadın sonunda pencerelerine içi toprak dolu üç sandık koyup burada o "havai" bahçelerden birini kurdu; bu, polis kararlarına aykırıydı, yetiştirdiği bitkiler gün ışığını ve havayı kesiyordu. Seine Sokağı'na bakan başka bir eve bitişik bu evin zorunlu olarak pek az derinliği vardır, merdiven burada kendi üzerinde döner. Üçüncü kat son kattır. Üç penceresi, üç odası bulunur: Bir yemek salonu, küçük bir salon, bir yatak odası; karşıda da, sahanlığın öteki tarafında, bir mutfak, üstte kullanılmayan iki erkek çocuk odası ve çok geniş bir çatı katı.

Madam Bridau bu evi üç nedenle seçti: Küçüklüğü nedeniyle, kirası dört yüz franktı, dolayısıyla dokuz yıllık bir kira sözleşmesi yaptı; koleje yakınlığı nedeniyle, Lycée Impérial'e pek yakın bir yerdeydi; nihayet alışık olduğu bir mahalledeydi. Duvarları yeşil çiçekli sarı bir kâğıtla kaplı ve kırmızı döşeme taşları cilalanmamış yemek salonunda yalnızca çok gerekli şeyler vardı: Bir masa, iki büfe, altı sandalye; tümünü bıraktığı daireden getirmişti; yer bakanlığın mobilyaları yenilendiği sırada Bridau'ya verilmiş olan bir Aubusson halısı ile kaplandı. Dul kadın buraya Jacob Desmalter'in 1806'da on iki düzinelik seri halinde imal ettiği, maun ağacından Mısırlı başlarıyla süslü ve beyaz gül bezekli, yeşil ipek kumaş kaplı, çok amaçlı mobilyalardan birini yerleştirdi. Kanepenin üstünde Bridau'nun bir dostun yapmış olduğu pastel portresi hemen göze çarpıyordu; resim her ne kadar sanat açısından eleştirilebilir olsa da, bu gizemli büyük yurttaşın sarsılmazlığı suratından pekâlâ anlaşılıyordu. Hoş ve gururlu gözlerinin duru bakışı iyi yansıtılmıştı. İmparator'un, hakkında Justum et tenacem[5] dediği bu adamın sakınım yüklü dudaklarının belirttiği keskin zekâsı, içten gülümsemesi ve görünüşü ustalıkla olmasa da doğrulukla ortaya konmuştu. İnsan bu portreye dikkatle bakınca adamın her zaman görevini yapmış biri olduğunu görüyordu. Yüzü, Cumhuriyet döneminde görev almış birçok insana mal edilen o namusluluğu dile getiriyordu. Karşısında, bir oyun masasının üstünde asılı, İmparator'un Vernet[6] tarafından yapılmış renkli bir resmi parlıyordu; resimde Napoléon, arkasında muhafız takımı, at üzerinde hızla geçmekteydi.

Agathe iki büyük kuş kafesi edindi, biri kanaryalar, öteki ise Hindistan kuşlarıyla doluydu. Birçok kimse gibi o da telafisi olanaksız bir kayıptan bu yana kendini bu çocuksu oyuna vermişti. Dul kadının odasına gelince, bu oda üç ay sonra onu bırakmak zorunda kalacağı uğursuz güne kadar, hiçbir betimlemeyle düzenli hale sokulamayacak bir dağınıklık içinde oldu. Kediler berjer koltukları mesken tutmuşlardı, kimi zaman serbest bırakılan kanaryalar, bütün mobilyaların üstüne virgül şeklinde pisliklerini konduruyorlardı. İyi yürekli zavallı dul kadın onlar için birçok yere darı ve farekulağı koyuyordu. Kediler bir yanı kırık fincan tabakları içinde mamalarını buluyorlardı. Eski püskü giysiler yerde sürükleniyordu. Bu oda taşra ve sadakat kokuyordu. Ölen Bridau'ya ait her şey burada özenle korundu. Onun büro eşyalarına, eskiden bir gezgin şövalyenin dul kalan eşinin şövalyenin silahlarına gösterebileceği özen gösterildi. Herkes bir tek ayrıntıya bakıp bu kadının insanı duygulandıran büyük sevgisini anlayacaktır. Kuş teleğinden bir kalemi bir zarfa koyup kapatarak mühürlemiş ve üstüne şöyle yazmıştı: "Sevgili eşimin kullandığı son kalem." Bridau'nun içinden son yudumunu içtiği fincan, üstüne cam fanus geçirilmiş halde şöminenin üstünde duruyordu. Adamın takkeleri ve takma saçları, daha sonra bu değerli hatıra eşyaların konulduğu cam fanuslarda görünür oldular. Bridau'nun ölümünden bu yana bu otuz beşlik genç dul kadında artık ne beğenilme, ne de kadın olarak kendine özen gösterme merakı kalmıştı. Tanıdığı, beğendiği, sevdiği, onu azıcık bile üzmemiş bu tek erkekten ayrılınca, kendisini kadın gibi hissetmez olmuştu, her şeye karşı kayıtsızdı, doğru dürüst giyinmiyordu. Hiçbir şey bu evlilik mutluluğundan ve süslenme merakından el etek çekme kadar ne daha basit, ne de daha tam oldu. Kimi insanlar aşktan benliklerini başka birine aktarma gücünü elde ederler, bu da ellerinden alınınca yaşamak artık onlar için olanaksız duruma gelir. Şimdi yalnızca çocukları için yaşayabilen Agathe yıkımının onları ne kadar yoksunluklarla karşı karşıya bırakacağını görerek sonsuz bir üzüntü duyuyordu. Mazarine Sokağı'ndaki yeni dairesine taşınmasından bu yana yüzünde hafif bir melankoli havası belirdi, bu da insanı duygulandırıyordu. Birazcık İmparator'a güveniyordu, ama İmparator şimdi yaptığından daha fazlasını yapamazdı. Has hazinesi, burs dışında, her çocuk için altı yüz frank ödüyordu.

O parlak Madam Descoings'e gelince, onun yeğeninin dairesine benzeyen ikinci katta oturduğunu söyleyelim. Kadın, Madam Bridau'ya, tercihen intifa hakkından kullanılmak üzere bin ekü için yetki verdi. Noter Roguin Madam Bridau için bu konuda yasal hazırlıkları yapmıştı, ama ağır işleyen bu geri ödemenin sıkıntıyı gidermesi için yaklaşık yedi yıl gerekiyordu. Bin beş yüz franklık geliri geri almakla görevli noter, böylece bloke edilmiş miktarları peyderpey tahsil ediyordu. Bin iki yüz franka kalmış olan Madam Descoings yeğeniyle birlikte kıt kanaat geçiniyordu. Bu iki dürüst ama zayıf kadın sabah işleri için yalnızca bir temizlikçi kadın aldılar. Yemek yapmayı seven Madam Descoings akşam yemeğini hazırlıyordu. Akşamları kimi dostlar, vaktiyle Bridau'nun işe aldığı memurlar, iki dul kadınla oyun oynamaya geliyorlardı. Madam Descoings hâlâ aynı üç numaraya oynuyor, bu numaralar çıkmamakta inat ediyor diyordu kendi kendine. Yeğeninden zorunlu olarak ödünç aldığını bir defada geri vermeyi umuyordu. İki küçük Bridau'yu torunu Bixiou'dan daha çok seviyordu, onlara yaptığı haksızlığın bilincindeydi, en çok acı çektiği zamanlarda bile kendisini en ufak bir sitemde bulunmamış olan yeğeninin iyilikseverliğine son derece hayrandı. Bu yüzden Joseph ile Philippe'in Madam Descoings tarafından çok sevildiklerine inanın. Kendilerini bağışlatmak gibi kötü bir alışkanlığı olan bütün insanlar misali, Fransa Kraliyet Piyango İdaresi'nin bu yaşlı oyuncusu, çocuklara tatlısıyla tuzlusuyla akşam yemekleri hazırlıyordu. Sonraları Joseph ile Philippe ondan kolayca biraz para da alabilir oldular: Küçük olan, satın alacağı kömür kalemler, kurşun kalemler, kâğıtlar, estomplar; büyük ise elmalı pastalar, bilyeler, sicimler ve bıçaklar için. Madam Descoings tutkusu yüzünden bütün harcamaları için ayda elli frankla yetinmek zorunda kalmıştı, böylece geri kalanını oyuna harcayacaktı.

Öte yandan, Madam Bridau annelik sevgisiyle, harcamalarının daha büyük bir miktara çıkmasına izin vermiyordu. Kendine güvenini cezalandırmak amacıyla küçük zevkleri için yapacağı harcamaları yiğitçe kısıyordu. Birçok çekingen ve dar görüşlü insanda görüldüğü gibi, tek bir yaralanmış duygu ve ortaya çıkan bir güvensizlik onu bir kusuru o kadar büyük görmeye itiyordu ki, bu kusur bir erdem kıvamına geliyordu. İmparator unutabilir, diyordu kendi kendine, bir savaşta ölebilir, o zaman ödeneğim kesilir. Çocuklarının beş parasız ortada kalabileceklerini düşünerek titriyordu. Roguin, yedi sene sonra Madam Descoings'in intifa hakkı üzerinden üç bin franklık bir kesintinin, elinden çıkarmış olduğu gelirini geri getireceğini anlatmaya çalıştığında, adamın yaptığı hesaplardan bir şey anlayamadığı için, ne bu notere, ne yengesine, ne devlete inanıyor, artık yalnızca kendine ve yoksunluklarına güveniyordu. Her yıl ödeneği üzerinden bin eküyü bir kenara koyarsa, on yıl sonra otuz bin frankı olacak, bu parayla da pekâlâ çocuklarından her biri için bin beş yüz franklık bir gelir oluşturacaktı. Otuz altı yaşında olduğuna göre, daha yirmi yıl yaşayabileceğine inanmaya yeterince hakkı vardı; bu sisteme uyarak da, çocuklarına gerekli en az şeyi verebilecekti. Böylece bu iki dul büyük bir sahte zenginlikten gönüllü bir sefilliğe geçmişti; biri kötü bir alışkanlığın etkisiyle, öteki en arı erdem belirtileriyle. Bu son derece önemsiz şeylerden hiçbiri, yaşamın en sıradan ama kapsamı belki daha da geniş olabilecek çıkarlarını göz önüne almış bu öyküden alınacak derin ders için yararsız değildir. O kafeslerin görüntüsü, resim öğrencilerinin sokaktaki o kıpır kıpır halleri, her zaman nemli bu köşeyi dört bir yandan çeviren o korkunç görünümler karşısında avunmak için gökyüzüne bakmak zorunluluğu, amatör bir ressamın işi olmasına karşın o hâlâ canlılık ve yücelik yüklü portrenin görüntüsü, o hoş ve dingin ev içinin zengin ama eski ve uyumlu renklerinin görünümü, "havai" bahçelerin bitkileri, bu evin yoksulluğu, annenin büyük çocuğunu yeğlemesi, küçüğünün zevklerine karşı çıkması, kısacası bu öyküye giriş oluşturmaya yarayan olay ve durumların hepsi, belki bugün Fransız Okulu'nun büyük ressamlarından biri olan Joseph Bridau'yu borçlu olduğumuz doğurucu nedenleri içeriyor.

---

DİPNOTLAR:

[5] Justum et tenacem: Latin şair Horatius'un "Odlar" adlı şiir kitabının başlangıcı ( Odlar III, 3). "Dürüst ve kararlı" anlamına gelmektedir.

[6] Vernet: Carle Vernet (1758-1835). Fransız ressam.

Continue Reading

You'll Also Like

49.9K 2.1K 17
"Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesin...
25.9K 1K 5
Platon, nefret ettiğini söylediği dönemin politik yapısından ve devlet düzeninden yakınırken, yozlaşmanın örneği olarak "arkadaşı olan yaşlı bir adam...
331 77 5
Şehrin en ücra köşelerinden gelen oyunculardan oluşan bir tiyatro ekibi kendi çapında oyunlar sergiler. Birbirine sıkıca bağlı olan ekip arkadaşları...
6.8K 358 17
Dostoyevski'nin bizzat mücadele ettiği parasızlık ve kumar düşkünlüğünü anlatan Kumarbaz, Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tu...