Suyu Bulandıran Kız

By ClassicsTR

1.8K 111 3

Honore de Balzac (1799-1850): Fransa'nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı esk... More

İthaf - Mösyö Charles Nodier'ye
1 - Descoings'ler ile Rouget'ler
3 - Mutsuz Dul Kadınlar
4 - YETENEK
5 - Ailenin Büyük Adamı
6 - Mariette
7 - Philippe Kasadan Para Tırtıklıyor
8 - Analık Duygusu Nasıl Körelir
9 - Philippe'in Son Düzenbazlıkları
10 - Issoudun
11 - Aylak Şövalyeler
12 - Cognette'in Meyhanesi
13 - Suyu Bulandıran Kız
14 - Korkunç ve Bayağı Öykü
15 - Saf Fario'nun Arabası
16 - Beş Hochon
17 - Maxence-Machiavel
18 - Bir Bıçak Darbesi
19 - Bir Cinayet Davası
20 - Philippe Issoudun'de
21 - Mirasçıların Üzerinde Düşünmeleri Gereken Bölüm
22 - Ölümüne Bir Düello
23 - Madam Rouget
24 - Bir Azizenin Pişmanlıkları
25 - Sonuç

2 - Bridau Ailesi

82 7 0
By ClassicsTR

II

Bridau Ailesi

Agathe Rouget, efendimizin annesi Meryem gibi, evlendikten sonra da hep kızoğlankız kalmaya yazgılı yüzlerden biri olarak halkın hayranlığına sığınıyordu. Hâlâ Bridau'nun atölyesinde bulunan portresinde kusursuz, yuvarlak bir yüz, sarı saçlarına karşın bozulmamış ve çilsiz, beyaz bir ten görülmektedir. Birçok sanatçı bu pak alnı, bu zarif ağzı, bu narin burnu, güzel kulakları, uzun kirpikleri ve son derecede sevecen, koyu mavi gözleri, kısacası dinginlik yüklü bu yüzü görüp bugün büyük ressamımıza şöyle sorar:

"Acaba bu, Raffaello'ya ait bir tablodaki bir başın kopyası mı?"

Bu genç kızla evlenmekle, hiçbir zaman bir erkek, o büro şefinden daha çok etkilenemezdi. Agathe taşrada yetişmiş ve annesinden hiç ayrılmamış ideal bir ev kadını oldu. Sofu değildi ama dindardı, Kilise'nin kadınlara verdiği eğitimden başka eğitimi de yoktu. Basit anlamda kusursuz bir eş oldu, ama yaşam konusundaki bilgisizliği de birçok felakete yol açtı. Ünlü bir Romalı kadının şu mezar taşı yazısı böyle arı, sade ve dingin bir yaşamı çok güzel bir şekilde belirtiyor:

"Halı dokudu ve evinden hiç çıkmadı."

Konsüllük döneminden başlayarak, Bridau, Napoléon'a fanatikçe bağlandı, Napoléon da onu 1804'te, Rouget'nin ölümünden bir yıl önce bölüm şefi yaptı. On iki bin frank gibi bol bir aylık ve hatırı sayılır ikramiyeler alan Bridau, Issoudun'de yapılan ve Agathe'ın hiçbir şey almadığı satışın utanç verici sonuçlarına hiç aldırış etmedi. Ölümünden altı ay önce Rouget baba mülkünün bir bölümünü oğluna satmıştı, gerisi ise hem hibe hem de miras olarak Jean-Jacques'a bırakıldı. Evlilik sözleşmesine göre Agathe'a bırakılan yüz bin franklık bir avans, annesi ile babasından kalacak mirastaki payını gösteriyordu. İmparator'a tapan Bridau, efendisine körü körüne bağlı biri olarak Fransa'da her şeyi yıkılmış bulup, her şeyi düzenlemek isteyen bu modern yarı tanrının güçlü görüşlerine hizmet etti, bölüm şefi hiçbir zaman "yeter" demiyordu. Projeler, bildiriler, raporlar, incelemeler; İmparator'a yardım etmekten o kadar mutluluk duyuyordu ki, en ağır yükleri kabul etti; onu insan olarak seviyor, ona hükümdar olarak tapıyor ve onun eylemleri, projeleri ile ilgili en ufak bir eleştiriye dayanamıyordu. Bölüm şefi, 1804'ten 1808'e kadar Voltaire Rıhtımı'nda, bakanlığından ve Tuileries Sarayı'ndan iki adım ötede, büyük ve güzel bir dairede oturdu. Bir kadın aşçı ve bir erkek oda hizmetçisi Madam Bridau'nun görkemli döneminde evin bütün hizmetini gören kişilerdi. Her zaman herkesten önce kalkan Agathe aşçı ile birlikte pazara gidiyordu. Oda hizmetçisi evi temizlediği sırada, o öğle yemeği hazırlıklarını denetliyordu. Bridau, bakanlığa her zaman ancak saat on bire doğru gidiyordu. Evlilikleri süresince karısı ona nefis bir öğle yemeği hazırlamaktan hep aynı zevki duydu, bu Bridau'nun zevkle yediği tek yemekti. Her mevsimde, kocası evden çıktığında, hava nasıl olursa olsun, Agathe onun bakanlığa gidişini pencereden seyrediyor ve o ancak Bac Sokağı'nı döndüğünde başını içeriye çekiyordu. O zaman sofrayı kendisi topluyor, evin içine göz atıyor, sonra giyiniyor, çocuklarla oynuyor, onları gezdiriyor ya da Bridau'nun dönüşünü bekleyerek ziyaretleri kabul ediyordu. Bölüm şefi eve getirdiği ivedi işlerini gözden geçirirken, Agathe onun çalışma odasında, masasının yanına oturuyor, bir heykel gibi sesini çıkarmadan onun çalışmasını seyrederken örgü örüyor, onun kadar uyanık kalıyor, ondan kısa bir süre önce yatıyordu.

Kimi zaman çift, bakanlığın localarından tiyatro oyunları seyretmeye gidiyordu. Böyle günlerde, bir restoranda akşam yemeği yiyorlardı; restoranın görünümü, Madam Bridau'ya her zaman, Paris'i görmemiş olanlara tattırdığı büyük zevki tattırıyordu. İçişleri Bakanlığı'nda bir bölümü yöneten bölüm şefine verilen ve onun saygılı davranıp aynı şekilde iade ettiği törensel akşam yemeklerini çoğu zaman kabul etmek zorunda kalan Agathe, o dönemin tuvaletlerinin lüksüne boyun eğiyor, ama dönüşte bu gösterişli zenginlikten sevinçle vazgeçip, evinde yeniden o taşralı sadeliğine kavuşuyordu. Haftada bir gün, perşembeleri, Bridau dostlarını evinde kabul ediyor, karnavalın son günü de büyük bir balo veriyordu. Bu birkaç söz, başına yalnızca şu üç önemli olay gelmiş olan bütün bir karı koca yaşamının öyküsünü anlatıyor:

Üç yıl ara ile iki çocuğun dünyaya gelişi, 1808'de Bridau'nun İmparator ona kontluk unvanı vereceği, genel müdür ve danıştay üyesi atayacağı sırada aşırı düşünce ve çalışma sonucu ölümü. O sırada Napoléon kendini özellikle İçişleri Bakanlığı'nın işlerine verdi, Bridau'yu işe boğdu ve bu yılmaz bürokratın sonunda sağlığının bozulmasına neden oldu; Bridau'nun kendisinden hiçbir zaman herhangi bir şey istemediği Napoléon, onun ahlakı ve serveti hakkında bilgi edindi. Bu sadık adamın mevkiinden başka bir şeyi olmadığını öğrenince, yönetimini biraz daha yücelten, törel ve tinsel bakımdan güçlendiren, ahlakı bozulmaz kişilerden biri diye kabul etti; ona parlak ödüllerle sürpriz yapmak istedi. İmparator'un İspanya'ya gidişinden önce çok büyük bir işi bitirmek arzusu, bu bölüm şefinin ölümüne neden oldu, adam bir iltihaplı ateşten öldü. Paris'e birkaç gün içinde 1809 seferini hazırlamak üzere dönen İmparator, bu kaybı öğrendiğinde, "Yerleri hiçbir zaman doldurulamayan insanlar vardır!" dedi. Askerlerine yaptığı o parlak hizmetlerden hiçbirinin gerektirmediği ölçüde kendisine gösterilen bağlılık karşısında şaşakalıp, onlar için Légion d'Honneur nişanı ihdas ettiği gibi, siviller için de esaslı bir ödül değerinde bir nişan ihdas etmeye karar verdi. Bridau'nun ölümünün üzerinde bıraktığı etki ona Réunion[4] nişanını ihdas etmeyi düşündürdü, ancak bu aristokratik nişanın sonunu getirecek zamanı olmadı; zaten anısı öylesine unutuldu ki, okurların çoğu bu geçici nişanın ambleminin ne olduğunu merak edecektir: Mavi bir şeritle taşınıyordu. İmparator bu nişana İspanya sarayının Altın Post nişanı ile Avusturya sarayının Altın Post nişanını birbirine karıştırmak düşüncesiyle Réunion adını verdi. Bir Prusyalı diplomatın söylediği gibi, Tanrı bu saygısızlığı engellemeyi bildi.

İmparator, Madam Bridau'nun durumu hakkında bilgi aldı. İki çocuktan her birine Lycée Impérial'de okumaları için tam burs verilmesini sağladı, onların bütün eğitim masraflarını has hazinesinden karşıladı, ayrıca Madam Bridau'ya, kuşkusuz iki oğlunun serveti ile ilgilenmeyi kendisi üstlenerek, dört bin franklık bir ödenek çıkardı. Evlendiği günden kocasının ölümüne kadar Madam Bridau'nun Issoudun ile hiç ilişkisi olmadı. Annesini kaybettiğinde ikinci çocuğunu doğurmak üzereydi. Kendisini pek sevmediğini bildiği babası öldüğünde, İmparator'un kutsanması için düzenlenen ayin söz konusuydu, taç giyme töreni de Bridau'ya o kadar iş yüklemişti ki, kocasını bırakmak istemedi. Kardeşi Jean-Jacques Rouget, Issoudun'den ayrılışından bu yana ona hiç yazmamıştı. Agathe, ailesi tarafından örtük olarak reddedilmesine üzülüp sonunda kendisini hiç düşünmeyenleri pek ender olarak düşünür oldu. Her yıl vaftiz annesi Madam Hochon'dan bir mektup alıyor, bu iyi yürekli, dindar kadının kendisine örtülü sözlerle verdiği öğütleri incelemeden, ona önemsiz, sıradan yanıtlar yazıyordu.

Doktor Rouget'nin ölümünden bir süre önce, Madam Hochon vaftiz evladına, eğer Mösyö Hochon'a vekâletname göndermezse, babasından hiçbir şey alamayacağını yazdı. Agathe kardeşini üzmekten çekindi. Bridau, gerek yağmanın Le Berry kenti hukuku ve geleneğine uygun olduğunu anlamış, gerekse temiz ve dürüst bir insan olan karısının ruh yüceliğini ve çıkar konusundaki kayıtsızlığını paylaşmıştı; babanın kızını yasal miras hakkından yoksun bırakmasını sağlayan akitlere itiraz etmek için mevkiinden yararlanmasını salık veren noteri Roguin'i hiç dinlemek istemedi. Karı koca o zaman Issoudun'de yapılanı onayladı. Bununla birlikte Roguin, bu durumda bölüm şefine karısının tehlikeye sokulmuş çıkarlarını düşündürmüştü. Bu üstün adam, kendisi ölürse, Agathe'ın varlıksız kalacağını akıl etti. O zaman işlerinin durumunu inceletmek istedi, sonuçta 1793'ten 1805'e kadar karısının ve kendisinin yaşlı Rouget'nin kızına vermiş olduğu elli bin frank nakdin otuz binini almak zorunda kaldıklarını öğrendi; kalan yirmi bin frankı Devlet Alacaklıları Listesi'ne kaydettirip hazine bonosuna yatırdı. O zaman fonlar yüzde kırk gelir getiriyordu, Agathe böylece devletten iki bin frank gelir elde etmiş oldu. Dolayısıyla Madam Bridau, bir dul olarak, altı bin franklık geliriyle rahat rahat yaşayabilirdi. Her zaman bir taşra kadını olan Agathe, Bridau'nun erkek hizmetçisine yol vermek, yalnızca kadın aşçıyı alıkoymak ve ev değiştirmek istedi; ancak ısrarla yengesi olduğunu söyleyen yakın dostu Madam Descoings mobilyalarını satıp evinden ayrılarak Agathe'la birlikte oturmaya geldi. Bridau'nun çalışma odası da onun yatak odası yapıldı. Bu iki dul gelirlerini birleştirip on iki bin franklık bir gelirin sahibi oldular. Bu davranış basit ve doğal gibi görünüyor, ama hayatta doğal gibi görünen şeyler daha çok dikkat etmeyi gerektirir, olağanüstü olan şeye her zaman pek güvenmeyiz; bu yüzden deneyimli insanlar, avukatlar, yargıçlar, doktorlar, papazlar basit şeylere çok büyük önem verirler. Bu insanları titiz buluruz. Çiçekler altındaki yılan bize işlerimizi yürütme konusunda antik çağın bıraktığı çok güzel mitlerden biridir. Budalalar, kendilerinin ve başkalarının gözünde bağışlanmak için az mı şöyle bağırırlar: "Bu o kadar basitti ki, herkes yapabilirdi!"

1809'da, yaşını hiç söylemeyen Madam Descoings altmış beş yaşındaydı. Vaktiyle "güzel bakkal" adı verilen bu kadın zamanın esirgediği ender kadınlardan biriydi ve yine de ciddi bir inceleme karşısında pes eden bir güzelliği korumak gibi bir üstünlüğü, o çok hoş vücut yapısına borçluydu. Orta boyluydu, tombuldu, dinçti, güzel omuzları, hafifçe pembe bir teni vardı. Kestaneye çalan kumral saçlarının renginde Descoings'in uğradığı felakete karşın, en ufak bir değişiklik yoktu. Yemeğe aşırı derecede düşkündü, kendisine güzel yemekler yapmayı severdi; ama mutfağa bu derecede düşkün gibi görünse de, tiyatroyu da seviyordu ve çok derin bir gize büründürdüğü bir kötü alışkanlığı vardı: Piyango oynuyordu! Acaba mitolojinin bize Danaos Kızları'nın o tabanı delik fıçısıyla belirttiği dipsiz derinlik bu, değil miydi? Madam Descoings ki piyango oynayan bir kadına da bu ad verilmeli, uzun süre genç kalmak mutluluğuna erişen bütün kadınlar gibi, belki tuvaletine biraz fazla para harcıyordu; ama bu küçük kusurları dışında, birlikte yaşanacak en hoş kadındı. Herkesin değişmeyen düşüncesine göre, hiç kimseyi darıltmayarak, başkalarına geçirdiği tatlı neşesiyle hoşa gidiyordu; özellikle de emekli olmuş küçük memurları ve yaşlı tüccarları baştan çıkaran, Parisli kadınlara özgü bir niteliği vardı: Şaka kaldırıyordu! Üçüncü kez evlenmemişti, ama bu, kuşkusuz yaşadığı dönemin kusurundan ileri geliyordu. İmparatorluk savaşları sırasında, evlenmek isteyen bekâr erkekler altmışlık kadınlarla ilgilenmelerine fırsat kalmadan güzel ve zengin kızları çok kolayca buluyorlardı. Madam Descoings, Madam Bridau'yu neşelendirmek istedi; onu sık sık arabayla tiyatroya götürdü, ona nefis akşam yemekleri hazırladı, hatta onu oğlu Bixiou ile evlendirmek de istedi; ama ne yazık ki kendisi, ölü kocası Descoings ve noteri tarafından sıkı sıkıya saklanmış çok büyük bir gizi açıkladı. O zaman, otuz altısında olduğunu söyleyen, genç ve güzel bir kadın olan Madam Descoings'in Bixiou adında bir oğlu vardı. Bixiou şimdi otuz beş yaşındaydı, dul kalmıştı, 21. Cephe'de binbaşıydı, daha sonra albay oldu ve Dresden'de geride bir erkek çocuk bırakarak öldü. Torununu ancak gizli gizli gören Madam Descoings, onu kocasının ilk karısından olan çocuğu diye tanıtıyordu. Gizini saklaması ihtiyatlı bir davranıştı. Lycée Impérial'de Bridau'ların iki oğlu ile birlikte yetişmiş olan albayın oğlu burada yarım burslu öğrenciydi. Lisede bile kurnaz ve şakacı bir çocuktu, daha sonra desinatör ve zeki biri olarak büyük bir ün kazandı.

Agathe artık dünyada kendi çocuklarından başka hiçbir şeyi sevmiyor ve yalnızca onlar için yaşamak istiyordu. İkinci kez evlenmeyi gerek mantığı gerekse sadakati yüzünden reddetti. Bir kadın için iyi bir eş olmak, iyi bir anne olmaktan daha kolaydır. Dul bir kadının iki görevi vardır, bunların yükümleri birbiriyle çelişir: Annedir ve babalık otoritesi uygulamalıdır. Pek az kadın bu çifte rolü anlayacak ve oynayacak kadar güçlüdür. Onun için zavallı Agathe, erdemlerine karşın, birçok felakete masumca yol açtı. Zekâsının kıtlığı ve yüce gönüllülerde alışkanlık halindeki o güven duygusu yüzünden Madam Descoings'in kurbanı oldu, bu kadın onu korkunç bir felaketin içine soktu. Madam Descoings her defasında aynı üç numaraya oynuyordu, üçü birden çıkınca kazanıyordunuz, piyango idaresi oyunculara kredi vermiyordu. Evi yönetirken, ev için harcaması gerekli parayı oyuna yatırabildi; bu oyun parasını da torunu Bixiou'yu, sevgili Agathe'ını ve küçük Bridau'ları zenginleştirmek umuduyla yavaş yavaş borçlandı. Borçlar on bin frankı bulunca, oyuna daha büyük paralarla katıldı, on dokuz yıldır çıkmayan gözde numarasının çıkıp o dipsiz açığını kapatacağını umuyordu. Ama borç çabucak yükseldi. Yirmi bin frank gibi bir rakama ulaştığında, Madam Descoings bunaldı, piyangodan da bir şey kazanmadı. Bunun üzerine yeğenine borcunu ödemek için servetini rehine koymak istedi, ama noteri Roguin ona bu dürüstçe niyeti gerçekleştirmenin olanaksızlığını gösterdi; şimdi hayatta olmayan Rouget, kayınbiraderi Descoings'in ölümünde, Jean-Jacques Rouget'nin mülkünü rehin eden bir intifa hakkıyla Madam Descoings'in alacak ilişkisini keserek kayınbiraderinin mirasına konmuştu. Hiçbir tefeci de yüzde on gelirli yatırımların bol bol yapıldığı bir dönemde yaklaşık dört bin franklık bir intifa hakkı devri üzerine altmış yedi yaşındaki bir kadına yirmi bin frank borç vermek istemezdi. Bir sabah Madam Descoings gidip yeğeninin ayaklarına kapandı ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak durumu anlattı. Madam Bridau onu hiç kınamadı, erkek hizmetçisine ve kadın aşçısına yol verdi, mobilyalarının fazlasını sattı, Devlet Alacaklıları Listesi'ne kayıtlı hazine bonolarının dörtte üçünü de elinden çıkardı, bütün borçları ödedi ve evinden çıktı.

---

DİPNOTLAR:

[4] Réunion: Birleştirme, birlik, toplaşma.

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 309 57
Pip'in sürükleyici hayatının anlatıldığı bu roman 19. yüzyılda İngiltere'deki maden köylerindeki yaşama ayna tutmaktadır. Köyün madencisi olan Joe Ga...
38.1K 1.5K 20
William Shakespeare tarafından 1599 ile 1601 yılları arasında yazılan ve temasında trajediyi işleyen oyundur. Danimarka'da geçen oyunda Prens Hamlet'...
PAŞAM B×B By Einsames_Rosa

Historical Fiction

42.7K 2.7K 24
1496 yıllarında Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşa ve onun biricik oğlan kölesi Niko'nun aşkı ( kitap tarihten bağımsızdır)
6.8K 358 17
Dostoyevski'nin bizzat mücadele ettiği parasızlık ve kumar düşkünlüğünü anlatan Kumarbaz, Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tu...